Arama

Medya Haber - Sayfa 107

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 714.758 Cevap: 1.864
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2009       Mesaj #1061
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Medya Haber

Sponsorlu Bağlantılar
Milli sinemanın öncü ismi, Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi yönetmen Yücel Çakmaklı hayatını kaybetti. Çakmaklı, bir süredir tedavi altında idi.


Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesinde 1937 yılında doğan Çakmaklı, 1959'da İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nden mezun oldu.
Askerlik sonrası Yeni İstanbul Gazetesi'nde Tarık Buğra'nın yönettiği sayfada sinema yazıları yazmaya başlayan Çakmaklı, bir yandan da Erman Film Stüdyoları'nda yönetmen yardımcısı olarak çalıştı.
Çakmaklı, 1968 yılına kadar 50 kadar filmde Dr. Arşevir Alınak, Osman Seden, Orhan Aksoy gibi yönetmenlere yardımcılık yaptı.
İlk belgesel filmi Kabe Yolları'nı yönettikten sonra 1969 yılında Elif Film şirketini kuran yönetmen, ''milli sinema'' olarak adlandırılan akıma dayalı filmler çekti.
TRT bünyesinde çalışmalarına devam ettiği 1975-1990 yılları arasında kısa hikayelerden televizyon filmleri yaptı. Prag'da 1978'de televizyon filmleri arasında ödül alan ilk yapım olan ''Çok Sesli Bir Ölüm'' ile ''Çözülme'' filmlerini çekti.
''KÜÇÜK AĞA, KURULUŞ, ALİŞ İLE ZEYNEP...''
Tarık Dursun K.'dan, ''Denizin Kanı'', Tarık Buğra'dan ''Küçük Ağa'' ve ''Kuruluş'' gibi roman uyarlamalarını dizi olarak televizyona aktaran Çakmaklı, Necip Fazıl Kısakürek'in ''Bir Adam Yaratmak'' ve Turan Oflazoğlu'nun ''4. Murad'' gibi tiyatro eserlerinden televizyon oyunları yaptı. Çakmaklı'nın, ''Müzik odaklı drama'' dalında hazırladığı eserler arasında Hacı Arif Bey'in hayat hikayesi ile bir Rumeli türküsünden yola çıkarak çektiği ''Aliş'le Zeynep'' sayılabilir.
Çocukluğu ve ilk gençliğinde edindiği tecrübelerle Türk Sinemasının en otantik yönetmenlerinden biri olmaya hak kazanan Yücel Çakmaklı, pek çok ilke imza atan ve çok değişik konuları filmleştiren bir yönetmen olarak tanındı.
TBMM tarafından 10 Temmuz 2008 tarihinde Devlet Üstün Hizmet Madalyası'na layık görülen Çakmaklı'ya, 19 Ekim 2008'de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sinemadaki 50 yıllık hizmetleri dolayısıyla ''Emek Ödülü'' verilmişti.


Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
27 Ağustos 2009       Mesaj #1062
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Senatör Kennedy 77 yaşında öldü

Sponsorlu Bağlantılar

Amerikan siyasetinin en etkili isimlerinden Senatör Edward Kennedy, 77 yaşında beyin tümörüne karşı verdiği mücadelenin ardından hayata veda etti.

090826054425 edward kennedy226

Edward Kennedy ABD siyasetinin en etkin ailelerinden birinden geliyordu

Demokrat Parti Massachusetts senatörü olan Kennedy'nin geçen yıl Mayıs ayında ölümcül tümör taşıdığı açıklanmıştı.
Kennedy ailesi, senatörün ölümünü sabah erken saatlerde kısa bir açıklamayla ilan etti.
Haberin duyulması ardından başta ABD olmak üzere, dünyanın dört bir yanında taziye mesajlarıyayınlayan liderler, Kennedy'ye övgüler yağdırdı.
Eski ABD başkanlarından John F Kennedy'nin kardeşi olan Edward Kennedy, ABD'nin son yarım yüzyıllık tarihinde etkin bir rol oynayan siyaset hanedanının son önde gelen üyesiydi.


Kaynak: BBC Haber, 26 Ağustos 2009

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ağustos 2009       Mesaj #1063
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Medya Haber

Elazığ'da şehit düşen 4 askerin komutanları tarafından cezalandırılırken öldüğü iddiasıyla ilgili suçlanan teğmenin tutuklandığı bildirildi.


Elazığ'da 17 Ağustos'ta meydana gelen ve 4 Mehmetçik'in şehit olduğu olayın perde arkasından skandal bir iddia çıktı. Taraf Gazetesi'nin ortaya attığı iddiaya göre, mevzide uyuyan askerler komutanları tarafından cezalandırılırken hayatlarını kaybetti.
Daha önce açıklandığı gibi kaza sonucu değil kanunsuz bir emir sonucu cezalandırılmak istenirken şehit olan 4 erle ilgili iddialar gündeme bomba gibi düştü. Ancak gün boyunca Genelkurmay Başkanlığı'ndan bu iddialarla ilgili bir açıklama yapılmadı. Hurriyet.com.tr'nin ulaştığı kaynaklar, iddiaların araştırıldığını ve suçlanan Teğmen Mehmet Tümer'in tutuklandığını söyledi.
4 şehit elazığ
Hürriyet

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
27 Ağustos 2009       Mesaj #1064
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Bozüyük'te tren kazası


Ankara-İstanbul seferini yapan Cumhuriyet Ekspresi, Bilecik-Bozüyük arasında Karaköy mevkinde iş makinesiyla çarpıştı. Bazı vagonlar raydan çıktı... Bozüyük İtfaiye Müdür vekilinin verdiği bilgilere göre kazada 4 kişinin hayatını kaybettiği, 17 kişinin de yaralandığı bildirildi.

İlk görüntüler çok kötü ekleyemedim.

Kaynak: Milliyet Gazetesi 27 Ağustos 2009, 19.00

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
9 Eylül 2009       Mesaj #1065
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
09/09/09'da Evlilik Çılgınlığı

Evlilik günlerini unutulmaz hale getirmek isteyen Ruslar, 9 Eylül 2009 tarihinde evlenmek için nikâh dairelerine akın etti.


Uğurlu olduğu düşünülen günlerde evlenerek ömürboyu mutlu olmayı isteyen çiftler limuzin ve fotoğrafçı bulmak için sıraya girmiş durumda.

Moskova Evlilik Dairesi'nden yapılan açıklamada 9 Eylül 2009 tarihinde evlenmek için bin 36 başvurunun yapıldığı kaydedildi. Evlilik Dairesi, Moskova'da gençler arasında evlilik için Çarşamba gününün pek tercih edilmemesine rağmen 09.09.09 tarihi için istina durumun oluştuğunu belirtti. Normal şartlarda günde 300 - 500 evliliğin gerçekleştiği Moskova'da 9 Eylül'de evlendirme daireleri tam üç kat daha yoğun çalışacak.

Aynı gün dünya genelinde milyonlarca kişi evlenmeye ve doğum yapmaya çalışıyor. 3 rakamlı günlerde evlenme trendi özellikle son yıllarda artış gösterdi. 7 Temmuz 2007 yılı, geçen yıl 08.08.08 rakamlarının oluştuğu 8 Ağustos 2008 tarihinde de yoğun ilgi görmüştü.

Kaynak: Sabah Gazetesi
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
9 Eylül 2009       Mesaj #1066
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
12 Dev Adam Ezdi Geçti

Medya Haber

A Milli Takımımız, Avrupa Basketbol Şampiyonası finallerinde D Grubu'ndaki ikinci sınavında Bulgaristan'ı sahadan sildi: 94-66


(D) Grubu'ndaki ilk maçında dün Litvanya'yı 84-76 yenen ''12 Dev Adam'', Bulgaristan'ı da rahat geçerek, ilk iki maçını kazanmayı başardı ve averajla liderliğe yükseldi.

Milli Takım, son karşılaşmasını yarın TSİ 19.15'de ev sahibi Polonya ile yapacak ve kazanması halinde (D) Grubu'nu lider tamamlayarak, bir üst gruba yükselecek.

Karşılaşmaya, Bekir ve Ersin'in sayılarıyla başlayan Milli Takım, 5. dakikada 8 sayılık farka ulaştı (14-6). Videnov ile Rowland'ın basketleriyle karşılaşmaya ortak olmaya çalışan Bulgaristan, dengeyi kurmakta başarılı olamadı ve ilk periyot 24-15 Türkiye'nin üstünlüğünde geçildi.

''12 Dev Adam'', ikinci periyotta Bulgaristan karşısında üstünlüğü tamamen eline aldı. Çok fazla top kaybı yaparak, çok kötü bir şut yüzdesiyle oynamayı sürdüren rakibi karşısında, Ender ile art arda 3 sayılık basketler kazanan milli takım, Ersan, Sinan, Ömer Aşık, Hidayet ve Oğuz'un da skora katkı yapmasıyla devreyi 25 sayı farkla 53-28 galip kapattı.

İlk yarıda farkın açılmasından sonra üçüncü periyoda rölantide başlayan milliler, pota altını Oğuz ile iyi kullanarak, skor üretmeyi sürdürdü. Bulgaristan'ın Videnov ile bulduğu basketler, farkın kapanmasını sağlayamadı ve milliler son çeyreğe, 72-52 önde girdi.

Mücadelenin dördüncü periyodunda da rakibine şans tanımayan Milli Takım, karşılaşmayı 28 sayı farkla 94-66 kazandı.

Antrenör Bogdan Tanjevic, henüz ilk yarıda farkın açılması nedeniyle, son iki çeyrekte Hidayet ile Ersan'ı dinlendirme yoluna gitti.

Yüksek ateşi nedeniyle dünkü Litvanya maçın çıkamayan Ömer Onan ile sol ayak bileğinden sakatlanan ve bugün röntgeni çekilen Engin Atsür, Bulgaristan karşılaşmasında yer alamadı.

Salon: Centennial Hall

Hakemler: Guerrino Cerebuch xxx (İtalya), Shmuel Bachar xxx (İsrail), Fernando Rocha xxx (Portekiz)

Bulgaristan: Rowland xx 15, Videnov xx 14, Stoykov xx 12, Deyan Ivanov x 2, Evtimov x 3, Georgiev x 4, Kaloyan Ivanov x 4, Mladenov x 4, Angelov xx 5, Kostov x 3, Slayekov x

Türkiye: Kerem xx 3, Bekir xx 7, Ersan xxx 16, Hidayet xxx 8, Ömer Aşık xxx 10, Oğuz xxx 10, Ender xxx 17, Sinan xxx 14, Semih x 2, Barış xx 7

1. Periyot: 15-24

Devre: 28-53 (Türkiye lehine)

3. Periyot: 52-72

5 Faulle Çıkanlar: 22.35 Semih (Türkiye), 39.02 Mladenov (Bulgaristan)

GRUPTAN ÇIKMAYI GARANTİLEDİK

36. Avrupa Basketbol Şampiyonası finallerinde (D) Grubu'nda mücadele eden Türkiye, Bulgaristan galibiyetinin ardından, averajla grubunda ilk sıraya yükseldi ve gruptan çıkmayı garantiledi.

Polonya'da devam eden şampiyonanın ikinci gününde, Bulgaristan'ı 94-66 yenen Türkiye, puanını 4'e çıkararak, grubunda averajla ilk sırayı aldı.

Grupta, ev sahibi Polonya, Litvanya'yı 86-75 yenerek, puanını 4'e çıkarırken, ikinciliği elde etti. Grubun diğer takımlarından, galibiyeti bulunmayan Litvanya, 2 puan ve averajla üçüncü sırada yer alırken, Bulgaristan da aynı puanla grubun sonuncusu oldu.

(D) Grubu'nun son maçlarında, Türkiye bugün TSİ 19.15'de Polonya, Litvanya ise TSİ 22.15'de Bulgaristan ile karşılaşacak.

Şampiyonada dün , A, B ve C gruplarında alınan sonuçlar ise şöyle:

A GRUBU
İsrail-Makedonya: 79-82
Yunanistan-Hırvatistan: 76-68

B GRUBU
Almanya-Rusya: 76-73
Letonya-Fransa: 51-60

C GRUBU
Slovenya-Sırbistan: 80-69
İspanya-Büyük Britanya: 84-76

Kaynak: Sabah Gazetesi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Eylül 2009       Mesaj #1067
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
selamlar başbakanım benim sana mesajım terör ve vatandaşlarıyla ilgili bu ülkeden bu devletten neden terör kalkmıyor ben sebebini diyim bizden korkmuyolar biz yakaladığımız terörleri assak kalkarlar ortadan korkarlar ben burda terör vatandaşlarıyla tartışıyorum sizden artık vatan hainlerini asma ve terör vatandaşlarını tutuklama kanunu istiyorum biz boşuna şehit vermiyoruz analarımızı ağlatmıyoruz neden acıyoruz vatan hainlerine nedne hala paşalar gibi ülkemizde yaşıyolar artık yeni bi düzenlemeler yapılması ve konunlar konulması gerekir yoksa bu devlet bu şekilde gider yine şehitler veririz yine ağlarız selamlarımla
remzi özdemir - avatarı
remzi özdemir
Ziyaretçi
6 Ekim 2009       Mesaj #1068
remzi özdemir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

başbakana dilekçe yazmak istiyorum

20 senedir tedaşa gidip geliyoruz tapusunu istediler tapuyu aldık arsamla uğraşıyorum kavun ekiyom çıkmıyor ben şikayetçiyim tedaştan şikayetçiyim
7 çocuğum var işim yok perişanım bizimle ilgilenmiyorlar bizi oyalıyorla ekiyorum birkaç şey çıkıyordu arsa elimizden çıktı savcılar bişi yapmıyorlar arsa taposu var ama arsamı elimden alıyorlar rica ediyorum ütfen elektrik müdürlerine mesaj yazın bizimle ilginlensinler sahte evraklar verip vatandaşı kandırıyorlar lütfen ilgilenin
sayın başbakanım ben 1967 doğumluyum senin gibi bir başkan görmedik sizden memnunuz işimiiz hallatmek için değil rica ediyorum direklerimi türk tedaş direklerine rica ediyorum siirt müdürlerini söyleseniz çok mumnun oluruz bizi kandırmasınlar 20 yıldır gelip gidiyorum ilgilenmiyorlar 2 dilekçe siirt savcılığına baş vuruyorum dilekçe yazıyorum hala sahte lik yapıyorlar ama 1 elektrik faturası vermediğimizde hemen kesiliyor vatandaşada aynısı yapılsın insan hakları diye bişi var hakkımızı versinler bizim geleceğimiz sadece o arsa dır o arsayıda elimizden alıoyrlar siirt tedaş müdürlerine ve memurlarına davacılıyım bu yazıyı savcılara gönderin işimden oldum tarlayo sürdüm 1 kavun bile çıkmadı isterseniz siirt sağırsu köyünde arsama gelip bakabilirsiniz eğer inanmıyorsanız hiç bukadar millete gidiyor yardım gidiyor ben tarlama hiç yardım gitmiyo 6 çocuk okutuyorum onları okutmam için yardım edin 1 arsam vardı oda siir tedaş ları yüzünde ekmeğimde giiittti gereğin yapılması için arz ederim saygılarla
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
18 Ekim 2009       Mesaj #1069
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
'Oğlumun sutyenini kendim taktım'

“Eşcinsel yakını olmak” nasıl bir şey? İşte bir annenin hayretle okuyacağınız sözleri...

Bir cenaze töreniydi. Arkadaşım babasını kaybetmişti. Cami avlusunda arkadaşım iki gözü iki çeşme ağlarken yanımıza yaklaşan kardeşi, “Ben şimdi ne yapacağım? Nerede durmalıyım? Böyle zamanlar benim için en zor anlar. Kadınlar bölümünde mi kalmalıyım yoksa erkekler bölümüne mi gitmeliyim?” dedi...

Transseksüel kimliğine kavuşmak için yasalardan “olur” beklediği dönemde yaşadığı belirsizliklerin bir özeti gibiydi bu sözleri. Eşcinseller sonraları Türkiye gündemine oturmaya başladı. Nefret cinayetlerine kurban gittiklerinde, “eşcinsel hakem” - “eşcinsel polis müdürü” olarak maruz kaldıkları ayrımcı uygulamalarla... Bu dizide, “Nerede durmalıyım?” diyen eşcinsel ve transseksüeller ile annelerini dinleyecek, hayata onların penceresinden bakacak, sorunlarını öğrenip belki de “anlamaya” çalışacaksınız. “Eşcinsellik hastalık mıdır?” gibi soruların yanıtlarını da uzmanından alacaksınız.

Hikâyeniz nasıl başladı?
2006’da işyerimde beyin anevrizması geçirdim. Su almaya mutfağa gittim, bardağımı çalkalarken damarım patladı. Tıbbın benden umudu kesmesine rağmen, iki beyin ameliyatı geçirdikten sonra yaşama yeniden bağlandım.

Kaç çocuğunuz var?

İki. Büyük oğlum 1986’lı. Avusturya’da okuyor. Viyana Teknik Üniversitesi’nde hem endüstri makine hem de tıp fakültesini birlikte götürüyor. 1990’da “biyolojik olarak erkek” bir çocuğumuz daha doğdu. Karadeniz’in küçük bir kasabasında yaşıyordum. Çocuklarımın babası doktordu. Anlaşamadık çocuklarımı aldım, “Bir tabak çorba parası kazanırım” deyip İstanbul’a geldim. Yıl 1997’ydi. Lise mezunuydum, AÖF sınavlarına girdim, halkla ilişkiler bölümünü bitirdim. Bilgisayar kursuna gittim. Sonra da sigortacılık mesleğini öğrendim.

Ve sigortacıda çalışırken beyin kanaması geçirdiniz. Sonra?
Ameliyattan sonra evime geldim. Küçük çocuğum 16 yaşındaydı. Karşıma geçip oturdu. Ağlıyordu. “Anne benim bedenim başka ben başkayım” dedi. “Bu ne demek?” diye sordum. “Anne ben aslında kızım” dedi. Boşanmaktan, beyin kanamasından, parasız kalmaktan daha zor.

Şok...
Hayatımı alt üst etti. Fakat tedirginliğimi belli etmedim. “Merak etme ben bir çare bulurum” dedim. Sırtını sıvazlayıp gönderdim. Sonra tıraşlı kafamı zor kaldırarak bilgisayarın önüne oturdum.

Ne olduğunu internetten mi öğreneceksiniz?
Evet, çünkü ben transseksüel nedir bilmiyorum. Ben asker çocuğuyum. Katı disiplin içinde büyümüşüm. “Bedenim başka ben başka”, “Ben aslında kızım” laflarını google’a yazıp aradım. Sonra beş parasız, dört kredi kartımla İstanbul’da gezmediğim psikiyatrist kalmadı.

Nasıl bir çocuktu?
Özel bir kolejde burslu okuyordu. Efendi, terbiyeli, çalışkandı. Ben hastalanmadan önce anoreksiya oldu. Yemiyor, kilo almak istemiyor, su içip kepek ekmeği yiyordu. Bu arada Marmaris’ten arkadaşlarım geldi. İki de kızları var. Fakat benim çocuğumda bir aksilik, yorganın altından çıkmıyor. Meğer kızları kıskanıyormuş. Onlarla bir alışveriş merkezine gittik. Tişört alalım diye tutturdu. Kabine girdi. İkinci bir tişört götürdüm ve kabinin önünde kalakaldım. Çocuğumun iki tane göğsü çıkmış. “Aaa, bu nasıl olmuş?” dedim. Sonra öğrendim, eczaneden doğum kontrol ilacı alıyormuş, göğüs yapsın diye. Sonunda Çapa’da Cinsel Kimlik Tedavi Merkezi’nde Prof. Dr. Şahika Yüksel’e gittim.

Sonra?
Doktor önce çocuğumu sonra beni çağırdı. “Senin çocuğun transseksüel, kabule geç” dedi. Odadan çıkıyorum ama bacaklarım tutmuyor. Titriyorum. Onkolojinin parkında oturdum. Böğüre böğüre ağladım. O kadar ağlıyorum ki, çevredekiler “Başınız sağ olsun” diyordu. Neye ağladım biliyor musunuz? 9 Temmuz 2007’de 16 yaşındaki oğlumu, evladımı kaybettim. Aynı gün koskocaman bir kızım doğdu. Bu kızı nasıl büyüteceğim diye ağladım. Asker bir baba, ‘Elalem ne der?’i bol bir anne, çevre, oturduğum semt çocuğun okulu, parasızlığım, yalnızlığım, her yer karanlıktı.

"KAŞINI ALMASINI ÖĞRETTİM"

Kızınızla neler yaşadınız kabullenme döneminde?
Yatağının altında cımbız, yastığının altında törpü bulduğumda tuhaf oldum. Sonra “Oğlun gitti, o öldü” dedim. Gittim makyaj çantası aldım. Nasıl kaş alınacağını gösterdim. Çünkü biliyorum ki ben bunları ona sağlayamazsam dışarıda, sağlıksız ortamlara girip çıkacak, o zaman daha da içim yanacak. Ben içim baştan yansın diye düşündüm. Hatta gittim, pazardan renkli renkli sutyenler aldım. Dolgulu sutyenleri ellerimle seçtim. İlk sutyeni ona takarken, öğretirken “Bak yavrum bu böyle bağlanıyor, böyle ayarlanıyor” dedim. Ancak içimden de “Allah’ım ben ne yapıyorum?” diye kahroluyordum. Sonra yine ‘Öbürü öldü, gitti’ diyordum. Onun bunlarla mutlu olduğunu görünce, ben de mutlu oluyordum.

"OKULDAN ALMAK ZORUNDA KALDIM"

Peki nasıl kabullendiniz?
Çocuğumun penceresine geçtim. O nasıl uyacak çevreye, okula? Emzirirken “Sana bir şey olsa canımı veririm” diye baktım. Daha sınavımın bitmediğini anladım. Sonra “Benim çocuğum kızmış, elbisesi yanlış dikilmiş” deyip kızımın elinden tutmaya karar verdim.

O kadar kolay mı?
Hiç kolay değil. Deniz kenarında günlerce ağladım. Lise 2’yi bitirmişti. Çocuğumu okuldan aldım.

Neden aldınız okuldan?
Çünkü tırnaklarını uzatmaya, saçlarını oksijenle açmaya başladı. Abartı başladı. Bir dershaneye gittim. “Böyle bir çocuğum var” dedim. Dışarıdan liseyi bitirdi sonra da üniversiteye hazırlandı. Çapa’da da iki yıllık uyum sürecine başlandı. Ve üniversite sınavı geldi çattı Sınava girerken doktorundan “Fakültemizde takip edilmektedir” diye bir yazı aldım. Nüfus cüzdanı mavi, kendi pembe. O kadar gergindi ki, beklediği o lafı söyledim: “Kızım heyecanlanma...”

Kazandı mı peki sınavı?
İstanbul Üniversitesi’ni kazanmıştı ama dershanedeki hocaları cinsel kimliği nedeniyle zorlanabileceğini söyledi. Vakıf üniversitesine göndermeye karar verdik. Transseksüel kimliğini bir tek dekan biliyor. Bu arada kız ismini aldı. Çapa’daki psikiyatri heyeti iki yılda veriyor onayı. Şu an hormonlar veriliyor

"ANNEANNESİ BAĞRINA BASTI"

Bu süreçte büyük oğlum bana çok destek oldu. En başta dedesini bilinçlendirdi. Babam “Kızım çocuğunun elini sıkı tut” dedi. Annem ise çok kızdı. Sonra bir bayram bizi kabul etti. Kızım ‘Ne giyineyim anne?’ diye sordu. “En şatafatlı eteğini giy ve kırmızı rujunu sür” dedim. Anneanne bizi kapıda karşıladı. “Ben hep bir kız torunum olsun istiyordum” deyip bağrına bastı kızımı. 68 yaşında bir kız toruna sahip oldu.

"EVLADINIZDAN VAZGEÇMEYİN"

Önce çocuğum dedim, sonra kız demeye başladım. Baktım hoşuna gidiyor, Kız buraya gel, kız şöyle yap demeye başladım. Hem kendim alışıyorum hem onu sevindiriyorum. Babasına gelince... Kızını sadece mail attığım fotoğraflarda gördü. Ben de oğlumu özleyince fotoğraflarına bakıyorum. Kızım oğlumun fotoğraflarının bir kısmını yırttı. Sakladıklarıma bakıyorum gizli gizli. O yokken. Bir de sünnet gömleğini saklıyorum. Gizli gizli ağlıyorum ama kızım oğlum için ağladığımı bilmiyor. Anası olmayanın hiçbir şeyi olmuyor. Ne işi, ne dostu, ne yasası, hiçbir şeyi. Bu nedenle ne olursa olsun evladınızdan vazgeçmeyin...
Son düzenleyen volture; 18 Ekim 2009 13:38 Sebep: ıhım
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
18 Ekim 2009       Mesaj #1070
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
"Maratonda intihar şoku!"

Avrasya Maraton koşusu yapılırken, Boğaziçi Köprüsü'den 30-35 yaşlarında bir erkek, saat 10.10 sıralarında denize atladı.

Görgü tanıklarının anlattığına göre montunu çıkaran şahıs, arkasına bile bakmadan hızla köprüden atladı. Köprünün Sarayburnu'na bakan tarafından atlayan kişi, denizde bir süre yüzdükten sonra sulara gömüldü.


Ortaköy ve Üsküdar'da deniz polisi, köprüden atlayan kişiyi bulabilmek için arama çalışmalarına başladı.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww