Arama

Medya Haber - Sayfa 108

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 715.449 Cevap: 1.864
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
18 Ekim 2009       Mesaj #1071
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
"Facebook'ta 'dürttü' karakolluk oldu"

Sponsorlu Bağlantılar
Dünyaca ünlü sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta birini 'dürten' (poke) Amerikalı kadın tutuklandı.

Polis, Facebook'un kullanıcılarına birbirlerinin dikkatini çekebilmeleri için sunduğu özelliği kullanan 36 yaşındaki Shannon Jackson'ı hakkında çıkarılan koruma emrini ihlal ettiği için tutukladı.

Jackson'ın 'dürttüğü' kişiye 'telefon etmesi, herhangi bir şekilde temas kurması' mahkeme kararıyla yasaklanmıştı.

Polisin, internet üzerinden birine rahatsızlık verme durumlarına müdahale etmesi yaygın olmamakla birlikte, bu tür bir olayın ilk kez gerçekleştiği belirtiliyor.

'Poke' özelliği Facebook kullanıcılarının birbirlerine mesaj göndermeden, selamlaşmalarını sağlıyor ve çok kullanılan özelliklerden birisi.

ABD'nin Tennessee eyaletindeki Hendersonville şehrinde meydana gelen olayda, polis, şikayet eden kişinin Facebook'ta 'dürtüldüğüne' dair ekran görüntüleri kayıtlarını ele geçirdi.

Suçlu bulunması halinde bir yıla kadar hapis cezası ya da 2 bin 500 dolar hapis cezası alacak olan Jackson gelecek ay mahkemeye çıkarılacak.

Her ne kadar 'dürtme' yüzünden tutuklanma bir ilk teşkil etse de, bu Facebook'un bir tutuklamaya yol açması anlamında ilk vaka değil.

Bu ay başında İtalya'da bir hırsız girdiği evde Facebook hesabına girip, daha sonra kapatmayı unutarak kendini ele vermişti.


volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
18 Ekim 2009       Mesaj #1072
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Apple'ın belalısı!
20 yaşındaki George Hots , "bu kez kırılamaz" denilen İPhone 'i altetti.
Sponsorlu Bağlantılar
georgehotz15109ic031733

Apple’ın tüm çabalarına rağmen en popüler cep telefonu iPhone’u iki yıldır durmadan “hack”leyerek firmayı milyonlarca dolar zarara uğratan 20 yaşındaki George Hots, “bu kez kırılamaz” denilen yeni telefonu da alt etti

Kedi fare oyunu gibi...
Her şey 2007 yılının Ağustos ayında 17 yaşındaki genç bir Amerikalı bilgisayar dehasının kişisel blogunda, “iPhone’u kırdım” başlığıyla Apple’ın tüm dünyada 20 milyondan fazla satan telefonu iPhone’un tüm sim kartlarla çalışmasını sağlayacak bir yöntem geliştirdiğini açıklamasıyla başladı.

George Hotz adlı bu genç, Apple’ın iPhone için tüm ülkelerde GSM operatörleriyle yaptığı milyonlarca dolarlık özel anlaşmaları yerle bir eden teknolojiyi (unlock) dünyada ilk geliştiren kişi oldu. Ardından Apple ile Hotz arasında tam bir kedi-fare oyunu başladı. Apple, hemen Hotz’un 500 saatlik çalışma sonunda bulduğu açığı kapatan bir yama çıkardı. Ancak Apple’ın güvenlikle uğraşan yüzlerce güvenlik uzmanı 1989 doğumlu bu genci bir türlü aşamadı.

Son işi bir haftasını aldı

Apple, iPhone’un içindeki işletim sistemini yeniledikçe Hotz yeni bir açık bulup yine kırmayı başardı. iPhone’un en yeni güvenlik teknolojisiyle donattığı “3G” telefonu kırması ise sadece birkaç saatini aldı. Bu yılın 3 Temmuz’unda ise Apple’ın son telefonu iPhone 3GS’i piyasaya çıkmasından hemen sonra kırmayı başardı.

Önceki gün ise Apple’ın “artık telefonumuz çok güvenli” şeklindeki açıklamasına nazire yapar gibi yeni işletim sistemini (firmware) kırdı. Şimdi Hotz’un bir haftada yazdığı program (Blackra1n) sayesinde iPhone kullanıcıları Apple’dan para vererek program satın almak yerine bedava geliştirilen programları telefonuna yükleyebiliyor. Apple ise 20 yaşındaki bu bilgisayar dehasıyla nasıl baş edeceğini kara kara düşünüyor. counthighlightashx?t1255864063800&ampids28709823397100027292870982339410008629287098233951002562928709823350100024292870982274810025529


volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
18 Ekim 2009       Mesaj #1073
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Korkutan gerçek!
Kuzey Kutbundaki içbuzulun 20-30 yılda yaz döneminde tamamen eriyeceği bildirildi.

kuzeykutbu15109ic204233
İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nden Peter Wadhams, 20-30 yılda Kuzey Kutbunun tüm deniz buzunun tamamen kaybedileceğini, ancak daha kısa zamanda büyük ölçüde inceleceğini, yaz döneminde, yaklaşık 10 yılda kuzey buz denizinin açık bir deniz halini alacağını belirtti.

Wadhams, İngiliz kaşif Pen Hadow'un liderliğindeki bir ekibin, ilkbaharda 73 gün boyunca elde ettiği verilere dayanılarak çıkarılan sonuçları Londra'daki basın toplantısında açıkladı.

Hadow ve ekibinin incelediği yaklaşık 450 kilometrelik alanda buzulun ortalama kalınlığının 1,8 metre olduğunu açıklayan Wadhams, buzulun yazın daha hassas duruma geldiğini, 1,8 metre kalınlığın yıl içinde oluşmuş buzula işaret ettiğini, iklim değişikliğinin somut göstergesi olarak yıllarca süren buzul birikmelerinin hızla azaldığını ifade etti.

Araştırmaya imza atanlardan Dünya Doğayı Koruma Vakfından Martin Sommerkorn, araştırmanın çok karanlık bir tablo çizdiğini, buzul tabakasının tahmin edilenden daha hızlı eridiğini vurguladı.

Sommerkorn, buzulun tamamen erimesinin, bölgede yaşayan hayvanların neslinin tükenmesinin yanı sıra okyanuslardaki su seviyesinin yükselmesine, hava değişikliklerine, dalgalara ve sera etkisine yol açan gazların çok yüksek oranda salımına yol açacağına dikkati çekti.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
18 Ekim 2009       Mesaj #1074
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Azeriler'den ilk hamle doğalgazda!


Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, uzun yıllardan beri dünya fiyatlarının üçte birine Türkiye'ye doğalgaz sattıklarını belirterek, 'Hangi ülke buna razı olabilir, bu hiçbir mantığa sığmayan bir meseledir' dedi.

Aliyev, "Azerbaycan'da son 9 aylık Sosyal ve Ekonomik Gelişimöin değerlendirildiği toplantıda yaptığı konuşmada, Azeri gazının Avrupa'ya ihracı ve Türkiye ile sürdürülen alım-satım ve transit görüşmelerini değerlendirirken, Ankara'ya açıkça sitem etti.

Azerbaycan'ın Avrupa Birliği pazarına doğalgaz ihraç etmeye hazır olduğunu ancak iki yıla yakın bir zamandan beri bu imkanlardan Türkiye ile sürdürülen görüşmelerin sonuçlanmaması nedeniyle bu konuda bir ilerleme sağlanamadığını söyledi.

Aliyev şöyle dedi:

"Ancak ne yazık ki iki yıla yakındır, biz bu imkanlardan mahrum kaldık. Bunun esas sebebi de efsuslar olsun ki (teessüfler olsun ki) Türkiye ile Azerbaycan arasında transit meselesinin çözümlenememesidir. Azerbaycan bütün ülkelerle hem dost hem de tarafdaş ülkelerle ilişkilerini karşılıklı çıkarlar üzerine kuruyor. Başka ülkeler ilk olarak kendi çıkarlarını nasıl kolluyorlarsa, biz de elbette başta kendi çıkarlarımızı kolluyoruz. Ama bunu kollarken bezim tarafımızdan yapılan teklif dünya pratiğine dayanıyor.

Hem fiyat hem de tarifler (vergi,rüsum) bakımından. Hiçkimseye sır değil ki; Azerbaycan uzun yıllardır Türkiye'ye gazı dünya fiyatlarının üçte biri değerinden satıyor. Hangi ülke kendi kaynaklarını, özellikle bu ortamda dünya fiyatlarının yüzde 30'una satar ve bunu kabul edebilir? Yani bu, hiçbir mantığa sığmayan meseledir.

Geçen yılın Nisan ayından bugüne kadar yapılan çok sayıda görüşmelerde ne yazık ki hiç bir neticeye gelemedik. Biz istiyoruz ki gazımız dünya fiyatlarından olmasa da hiç olmazsa ona yakın fiyata alınsın. Rusya gazının fiyatı ile aynı olmasa da hiç olmazsa ondan yüzde 8, yüzde 10 aşağı olsun ama yüzde 50 olmasın. Hangi ülke bununla razılaşır?"

Şahdeniz-2 Projesi ile ilgili bilgi verdi.
Nabucco Projesi'ni ilk aşamada beselemesi düşünülen Şahdeniz-2 Projesi ile ilgili olarak da bilgi veren Aliyev, bu projeyle Azerbaycan ekonomisine 20 milyar dolarlık yabancı yatırım geleceğini ancak iki yıldır bu projeye başlayamama sebeplerini de şöyle anlattı:

"Neye göre, çünkü burada bizim Şahdeniz Konsorsiyumu'nun ortakları da haklılar. Gaz üretimi kesin bir pazara bağlanmalıdır. Gaz üretimi petrol üretiminden farklıdır. Petrolü ürettin, boru hattın varsa çıkarsın dünya pazarına, kime istersen dünya fiyatından satarsın. Ama gaz ticareti böyle değil, kesin bir pazara dayanmalıdır. Bütün tarifler, fiyatlar, gazın miktarı çeşitli formlara göre belirlenmelidir. Onun için biz iki yakındır.

Şahdeniz-2'nin iznini veremiyoruz. Böylelikle, Azerbaycan ekonomisi çok büyük kayıplarla karşılaşıyor. Bu,kaybedilmiş kazanç,kayıp demektir. Biz eğer bundan iki yıl evvel başlasaydık,iki yıl önce gaz çıkardı ve biz de konsorsiyum ortakları da daha çok para kazanırdık. Şimdi biz vakit kaybediyoruz. Neye göre? Bir daha demek istiyorum ki; bu mesele çok ciddidir.

Azerbaycan ve onun tarafdaşları, dünyanın önde gelen petrol şirketleri bu üretime başlamaya hazırdırlar. Hatta en yoğun kriz döneminde de Azerbaycan ekonomisine 20 milyar dolar yatırım yapmaya hazırlar. Çünkü onlar bize inanıyorlar. Artık bizim işbirliğimiz, ortaklığımız sınavdan geçti. Ancak biz suni şekilde yaratılan sebepler yüzünden bunu gerçekleştiremiyoruz. Hem fiyat hem de tarifeler bizi tatmin etmiyor ve Azerbaycan teklif edilen fiyatla hiçkimseye gazını satmayacak.

Tarif hakları uluslararası tecrübeye dayanmalıdır. Bize teklif edilen tarife rakamları (vergi,rüzum) bölgede mevcut olan tarifelerden yüzde 70 yukarıdadır. Ne için? Ne için biz para kaybetmeliyiz? Bu mesele sadece bizi değil bizim Avrupalı tarafdaşlarımızı da çok ciddi düşündürüyor. Şahdeniz-2 Konsorsiyumu'nun ortakları da bildiğime göre, çok rahatsızlar. Çünkü Şahdeniz'le ilgili kontrat 2006 yılında imzalandı ve müddeti var. 2026 yılında konsorsiyum ortaklarının bu yatakla ilgili bütün hakları sona eriyor.

Ancak eğer biz bugün Şahdeniz-2 Projesine başlasak en iyi ihtimalle, oradan ilk gazı 2015 yılında göreceğiz. 2015'den 2026'ya kadar toplam 11 yıl zaman var. Şahdeniz yatağının minimal rezervi 1 trilyon 200 milyar metreküptür. Yani bu 1 trilyon 200 milyar metreküp gazı çıkartmak için Şahdeniz'den yılda 100 milyar metreküp gaz üretilmesi gerekiyor. Bu da mümkün değil. Biz istiyoruz ki, yabancı ortaklarımızla işbirliğimiz daha da derinleşsin.

Bu ortaklık hem bize hem de yabancı şirketlere hayırdan başka hiç bir şey getirmiyor. Yabancı şirketler acele ediyor. Avrupa Birliği bize acele ettiriyor. Bu mesele her defa bütün görüşmelerde müzakere ediliyor. Böyle bir durumda transit konusunun çözümlenmemesi ve bizim karşımıza en baştan kabul edilmeyecek şartların koyulması (Türkiye tarafından) aslında, bu güzel, dünya çapında, çok yararlı projenin bozulmasına yol açabilir. "

Rusya ve İran alternatifi
Son iki yıldır bu meseleyi abartmadan, dostça çözmeye çalıştıklarını belirten Aliyev, "Ancak bizim imkanlarımız tükendi ve bize verilen teklif Azerbaycan tarafından hiçbir zaman kabul edilmeyecek. Böyle bir durumda alternatif yollar araştırmaya çalışmalıyız. Bu yollar da var" dedi.

Bu amaçla pratik olarak çalışmaya başlandığını ve Rus Gazprom şirketi ile yapılan anlaşmayla Rusya pazarına yılbaşından itibaren gaz sevkine başlanacağını kaydeden Aliyev, "İhraç edilecek gazın miktarı taraflar arasında razılaştırılacak. Biz evvelce çok aşağı, tevazükar rakamlarla başladık, ancak bu ihracatın yukarı rakamı yoktur. Ne kadar olsa o kadar da ihraç edeceğiz" diye konuştu.

Rusya'ya gaz ihracatının Azerbaycan için avantajlı olduğunu da söyleyen Aliyev, bu ülke ile aralarında transit ülke bulunmadığını ve mevcut bir doğalgaz boru hattının bulunduğunu hatırlattı.

Rusya Azeri gazına verdiği fiyatın da iyi olduğunu belirten İlham Aliyev, "Niye biz bundan yararlanmayalım?" diye sordu.

İran'a gaz ihracatı konusu üzerinde de çalıştıklarını ve bu ülke ile de transit problemi bulunmadığını belirten Azeri lider, "İran bugün Türkmenistan'dan gaz alıyor. Niye Azerbaycan'dan almasın? Biz İran'a petrol ürünleri satıyoruz. Niye gaz satmayalım?" dedi.

Azeri gazının Avrupa'ya Gürcistan üzeriden Karadeniz limanları vasıtasıyla ihracı için de teklifler aldıklarını ve buna prensip olarak olumlu baktıklarını kaydeden Aliyev, "Eğer bizim üç boru hattımız olmasaydı, bugün Azerbaycan petrolünün ihracı konusunda büyük problemler ile karşılaşabilirdik. Biz gaz sahasında da aynı politikayı takip edeceğiz" diye konuştu.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
21 Aralık 2009       Mesaj #1075
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Bartholomeos: Türkler Hz. Muhammed'in mesajını kavramadı

"Fener Rum Patriği Bartholomeos'un tartışma yaratan, ''Türkiye'de çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum'' ifadelerini kullandığı '60 dakika' programı Amerikan CBS televizyonunda dün akşam yayınlandı."

Fener Rum Patriği Bartholomeos'un söyleşisi daha önce CBS'in internet sitesindeki bir haberde yer almış ve Patrik'in, Türkiye'de "ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini" ileri sürerek, "(Türkiye) Kudüs'ün devamı, bizim için onun kadar kutsal ve mübarek bir toprak. Bazen çarmıha geriliyor olsak da burada kalmayı tercih ederiz" dediği ifade edilmişti.

Dün akşam yayınlanan programın tamamı ise şöyle...
"60 Dakika" programına katılan ve programın muhabirlerinden Bob Simon'ın sorularını yanıtlayan Patrik Bartholomeos, "Dünyadaki bir çok kişi merak ediyor. Milyonlarca Ortodoks'un lideri neden yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede yaşıyor?" sorusu üzerine, "Biz bu ülke Müslüman olmadan önce de buradaydık, kilisemizin kuruluşundan beri buradayız" dedi.

Türkiye'de "ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini" ileri süren Barthelomeos, "Türk vatandaşlarına tanınan haklardan tam olarak yararlanmadığımızı hissediyoruz" diye konuştu.

Barthelomeos, "İkinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorsanız, bir Rum olarak, neden Yunanistan'a gitmiyorsunuz?" sorusu üzerine de, "Çünkü biz ülkemizi seviyoruz. Burada doğduk, burada ölmek istiyoruz. 17 asırdır olduğu gibi misyonumuzun burada olduğunu hissediyoruz. Bizim ülkemizin yetkililerinin bu tarihe neden saygı göstermediğini merak ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Utanç verici ve suç"
Bartholomeos, programın Heybeli Ada Ruhban Okulu'nun kapalı olmasıyla ilgili olarak "Hiçbir gerekçe gösterilmeden kapalı tutulması yazık, utanç verici ve bir suç. Niçin?" ifadesini kullandı. Okulun, "sevgi, barış ve birlik telkininde bulunan kişileri yetiştirdiğini" ifade eden Bartholomeos, "kiliseye, bu insanları yetiştirme fırsatı tanınmayarak insanlık onurunun rencide edildiğini" savundu.

Bartholomeos, "Başbakan ile defalarca görüştüm, somut sorunlarımızı ilettim, ondan yardım istedim. Hiçbir zaman cevap almadım" dedi. "Cemaatinizin bir gün yok olacağından korkuyor musunuz?" sorusu üzerine Bartholomeos, "Hayır, biz kurtulduk. Biz mucizelere inanırız" diye konuştu.

Bartholomeos, Türkiye için, "Kudüs'ün bir devamı, bizim için onun kadar kutsal ve mübarek bir toprak. Biz burada kalmayı tercih ederiz. Bazen çarmıha geriliyor olsak da burada kalmayı tercih ederiz. Çünkü İncil'de, İncil'in bize sadece İsa Peygamber'e inanmamız için değil, İsa Peygamber için acı çekmemiz için verildiği yazıyor" ifadesini kullandı.

Bartholomeos, "çarmıha gerilme" sözünün tekrar hatırlatılması üzerine, Hz. İsa'nın tekrar dünyaya döneceğine inandıklarını belirterek, "Çarmıha gerildikten sonra yeniden diriliş başlar" dedi.

Bartholomeos, "Kendinizi bazen çarmıha gerilmiş mi hissediyorsunuz? sorusuna da "Evet öyle" yanıtını verdi.

"Zorla çıkarılmaktan korkuyorlar"
Programın başlangıcında Simon, Bartholomeos'un "Yeni Roma'nın ve Konstantinapol'ün Başpiskoposu ve Ekümenik Patriği unvanının çok etkileyici olduğunu" belirterek, "300 milyon Ortodoks'un patriği. Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede, İstanbul'da yaşıyor. İsa'nın ölümünü takip eden yüzyıllardan beri, daha Türkiye ortada yokken, İstanbul'a yerleşen patriklerin en sonuncusu" ifadesi kullanıldı.

İstanbul'un daha önceleri "Konstantinapol" olarak adlandırıldığı ve Hırıstiyanlığın en önemli kenti olduğu belirtilen programda, "Zaman değişti. Modern Müslüman Türkiye'de Patrik, sıcak karşılanmadığını hissediyor. Türk yetkililer, Hırıstiyan mülklerine el koydular, Hırıstiyan kiliselerini, manastırlarını ve okullarını kapattılar. Cemaati, Türk yetkililerin, Patrik Bartholomeos'u kiliselerin en eskisi olan kilisesini Türkiye'nin dışına zorla çıkarmasından korkuyor" ifadeleri yer aldı.

"Patrik Bartholomeos'a ölüm tehdidi"
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin tanıtıldığı programda, "patrikhanenin çevresinde eskiden Rum ve Hırıstiyanların, şimdi ise çoğunlukla Müslümanların yaşadığı" belirtildi.

Muhabir Simon, "yaptıkları çekimin sonuna doğru bir Türk polisinin Patrik Bartholomeos'u kendisine yönelik ölüm tehdidi olduğuna dair uyardığını, ancak daha sonra ihbarın asılsız çıktığını" ileri sürerek, "kilise yetkililerinin, kendilerine yönelik önceki tehditlerin ciddiyetini dile getirerek, bu nedenle kilisenin etrafının kamera ve dikenli tellerle kaplandığını, ayrıca Patrik'in 24 saat korunduğunu söylediklerini" aktardı.

İstanbul'un "doğunun batıyla buluştuğu Boğaziçindeki antik kent" olarak tanımlandığı programda, İstanbul'un siluetinin "minarelerle dolduğu, şehrin en zengin ve en ünlü kiliselerinin ise bugün müze olduğu" ifadeleri kullanıldı.

Ayasofya Müzesi'nin de tanıtıldığı programda Simon, "İstanbul'da bugün bir Hıristiyan bulmanın zor olduğunu" belirterek, "gezdikleri kiliselerin Pazar ayinlerinde bile boş olduğuna" değindi.

Programda, "geçen yüzyılın sonunda Türkiye'de yaşayan yaklaşık 2 milyon Ortodoks Hıristiyanın 1,5 milyonunun 1923 yılında ülkeden sürüldüğü, 150 binin de 1955'teki İstanbul'daki olaylardan sonra ülkeyi terk ettiği ve şu anda Türkiye'de sadece 400 bin Ortodoks'un kaldığı" öne sürüldü.

"Hz. Muhammed'in hoşgörü mesajı Türk yetkililerce kavranmadı"
Simon, "Patrik, duyduğu hayalkırıklığını daha iyi anlamamız için, kendi misyonumuza çıkarak, Kapadokya'ya gitmemizi önerdi" diyerek, programında, balonla seyahat ettikleri Kapadokya'yı ve Kapadokya'daki Hıristiyanlığa dair izleri tanıttı.

Programda, Mısır'ın Sina Dağı'ndaki St Catherine Manastırı'nda Hz. Muhammed'e ait olduğu belirtilen bir el yazması gösterilerek, bunun, "1400 yıl kadar önce, Hz.Muhammed'in kendi el damgasıyla imzalanmış ve mühürlenmiş, manastırın Hıristiyanlarına dini özgürlük ve koruma öneren bir mektup" olduğu belirtildi.

Mektubun, "Hz. Muhammed'in farklı dinlere mensup insanlar arasında hoşgörü ve barışa öncelik verdiğinin bir örneği" olarak nitelendiği programda Simon, "Patrik Bartholomeos, bize Hz. Muhammed'in hoşgörü mesajının Türk yetkililer tarafından pek kavranmadığını göstermek istedi ve bizi Heybeliada'ya götürdü" ifadesini kullandı.

Programda Simon, Heybeliada Ruhban Okulu'nu Patrik Bartholomeos ile birlikte gezerek, okulu tanıttı.
(CNNTÜRK.COM)
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
21 Aralık 2009       Mesaj #1076
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
İşte milli piyango 'uğurlarımız'


Milli Piyango tarafından bu yılbaşı özel çekilişindeki büyük ikramiye tutarının 30 milyon lira olurken, 'uğur getirme' yolları deneniyor.

Bilet alan herkes rüyalarını süsleyen 30 milyon liralık büyük ikramiye için, biletin Ankara ve İstanbul’dan alınması, çocuğa çektirilmesi ve üzerindeki numaralara göre bilet seçilmesi gibi "uğur getirme" yolları deneniyor.

Milli Piyango tarafından bu yılbaşı özel çekilişindeki büyük ikramiye tutarının 30 milyon lira olarak açıklanması, zengin olmanın hayalini kuranların heyecanını artırıyor.

Bilet alan herkes büyük ikramiyenin kendisine çıkacağı hayalini kursa da en fazla 4 kişiye çıkacağı gerçeğini ise bilet alanların çoğunluğu aklına bile getirmek istemiyor. En azından yılbaşı akşamına kadar hayaliyle de olsa mutlu olmayı tercih ediyor.

Herkesin rüyalarını süsleyen 30 milyon liralık büyük ikramiye için bilet alınması ise pek çokları için keyifle yapılan bir ritüel halini alıyor. Bilete büyük bir ikramiye çıkması için uğur yapılmaya, daha bileti alırken başlanıyor.

Satışa sunulan her bilete matematiksel olarak ikramiye çıkma ihtimali aynı olsa da pek çok kişi bileti Ankara ve İstanbul’dan almayı tercih ediyor.

Ankara ve İstanbul’da da özellikle daha önce büyük ikramiye çıkmış bayilerden satın alınan biletlerin ’uğur getireceğine’ inanılıyor.

İşte Milli Piyango biletine yılbaşı ikramiyesi vurması için en çok başvurulan uğurlar:

-Bilet, uğur getireceği düşüncesiyle çocuklara çektiriliyor
-Bilet, daha önce büyük ikramiye çıkmış bayiden alınıyor
-Kadınlar bereket olarak görülerek onlara çektiriliyor
-Kendi şanslarına inananlar, bileti destenin içinden kendi eliyle seçiyor
-Tesadüfün uğur getireceğine inananlar gözünü kapatarak, bilet yelpazesi içinden bir tane çekiyor
-Bazıları biletlerin numaralarını tek tek inceleyerek, şans numaralarına göre bileti belirliyor, bazıları da peş peşe birbirini takip eden seri numaralı biletleri uğurlu sayıyor.
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
21 Aralık 2009       Mesaj #1077
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Eyfel'in merdivenleri satıldı!
"Paris'in simgesi olan Eiffel Kulesi'den 1983'te çıkarılan 7.8 metrelik merdivenleri açık artırma ile 85 bin Euro'ya satıldı."
Fransa'nın başkenti Paris'le özdeşleşmiş olan Eiffel Kulesi'nin merdivenleri açık artırma ile yeni sahibine kavuştu.

1983'te kuleden çıkarılan 7.8 metrelik ve 40 basamaklık merdiven 85 bin Euro'ya satıldı. Drouot Müzayede Evi'nde yapılan açık artırmada merdivenleri Paris’in doğusundaki Troyes bölgesinden bir demir işçisi satın aldı.
Adını açıklamak istemeyen adam merdivenleri kesip yeniden satacağını söyledi. Adam aynı şeyi Berlin Duvarı için de yaptığını dile getirdi.

Merdivenler 1983'te Eiffel Kulesi'nden çıkarıldığında satılmak üzere 24 parçaya bölünmüştü. Bazı parçalar daha önce açık artırmalara sunulmuş ve 550 bin Euro civarında fiyatlara alıcı bulmuştu.

eiffelmerd ic
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
21 Aralık 2009       Mesaj #1078
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Ağaç adamın dalları yeniden çıkmaya başladı

'Ağaç adam' diye adlandırılan Endonezyalı Dede tüm vücudunu saran saçak gibi siğillerin yeniden kötüye gittiğini söyledi.

Cnntürk'ten Metin Güneş'in haberine göre; geçtiğimiz ağustos ayında ameliyatla vücudundan 6 kilo ağırlığında siğil alınan Dede Kosvara kontrol altında tutulmak üzere hastaneden taburcu edilmişti.

Dede, "Alınan siğiller evime döndükten sonra yeninden çıkmaya başladı. Bir ara balığa çıkıp cep telefonu kullanabiliyordum ama şimdi bu tür şeyleri yapabilmem için yeniden yardıma ihtiyaç duyuyorum" dedi.

Amerikalı bir doktor siğillerin şiddetli İnsan Pappiloma Virüsü (HPV) hastalığının sonucu oluştuğunu ve hastalığın hayati bir tehlike oluşturmadığını söylemişti.

Doktorlar Dede’de görülen bu hastalığın dünyada şimdiye kadar görülen en kötü türü olduğunu belirttiler.

Endonezyalı bir doktor Dede’nin siğillerinin yeniden alınması için yakında tekrar ameliyat edileceğini söyledi.

37 yaşındaki Dede siğillerin ilk önce 10'lu yaşlarında dizini kestikten sonra çıkmaya başladığını farketti.

Zamanla boynuz gibi çıkıntılar tüm vücudunu kaplamaya başlayınca da işinden kovuldu, eşi tarafından terkedildi ve komşuları tarafından dışlandı. Dede’nin iki çocuğu bulunuyor.

Televizyon kanalı Discovery Chanel Dede’nin hastalığını ve yaşamını konu eden bir belgesel yayınladı.

dedekoswara5081429393

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
23 Aralık 2009       Mesaj #1079
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Sigara 9 lira olacak'



Bütçe görüşmeleri sırasında MHP Grubu adına konuşan Manisa Milletvekili Erkan Akçay, 2009 bütçesini “Cumhuriyet tarihinin en kötü bütçesi olarak” niteleyerek, 2010 bütçesinin de aynı akıbetten kurtulamayacağını ileri sürdü. Haberler Anında Cebinizde Hürriyet Mobil Haberler Anında Bilgisayarınızda Haber Alarmı Haber Kaçırmaya Son Hürriyet Mind Sitene Haber Ekle Kazan Bumerang MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, tütün mamulleri için öngörülen vergi artışları ile 6 TL'lik sigaranın 8.5-9 TL'ye yükseleceğini iddia etti. Akçay, “Sigara tiryakilerine duyurulur” diye konuştu.

Mevcut iktidar döneminde ekonominin bütün temel sorunlarının derinleştiğini belirten Akçay, 2010 bütçesinde öngörülen açığın 65-70 milyar TL'yi bulabileceğini öne sürdü.

“Bu bütçeyle hiçbir sorun çözülmez” diyen Akçay, tütün mamulleri için öngörülen vergi artışları ile 6 TL'lik sigaranın 8.5-9 TL'ye yükseleceğini iddia etti. Akçay, “Sigara tiryakilerine duyurulur” diye konuştu.


volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
23 Aralık 2009       Mesaj #1080
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Halter kaldırırken doğurdu!
2008 Pekin Olimpiyatları'nda yarışan Elizabeth Poblete, antreman sırasında çocuk doğurdu.
2008 yılında düzenlenen Pekin Olimpiyatları'nda yarışmış Şilili halterci Elizabeth Poblete, Brezilya'nın Sao Paulo kentinde antrenman esnasında bir erkek çocuk dünyaya getirdi.

Doğumdan bir hafta önce katıldığı müsabakadan galip çıkan Poblete, hamile olduğunu doğurduğunda öğrendiğini ve şoke olduğunu anlattı.

Bir kilo 150 gram olarak dünyaya gelen altı aylık bebek, halen yoğun bakımda tutuluyor. Genç annenin, tedavi masrafları üstlenilmediği için hastaneden ayrıldığı ileri sürüldü. Hastane ise 22 yaşındaki anneyi masrafları ödemediği için gönderdikleri iddiasını reddetti.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww