Arama

Medya Haber - Sayfa 97

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 715.338 Cevap: 1.864
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
9 Kasım 2008       Mesaj #961
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
KORELİ UZMANLARDAN MÜTHİŞ PROJE
Medya Haber

Sponsorlu Bağlantılar
Çamaşırları 1 dakikada yıkıyor !
Koreli uzmanlar kirli çamaşırları deterjan kullanmadan sadece bir dakikada tertemiz yapan çamaşır makinesi geliştirdi.

İnsan bağırsaklarından esinlenerek tasarlanan çamaşır makinesi, önce elektronik bir sistem sayesinde lekeleri ayrıştırıyor.

Ardından yüksek basınçlı su ile çamaşırlar temizleniyor. Yüksek emişli vakum sayesinde kurutuyor.

Daha sonra da ultraviyole arıtıcısıyla çamaşırları sterilize ediyor. Bu işlemlerin hepsi bir dakika sürüyor. Deterjan kullanmadığı için çevreye zarar vermiyor. Ancak geleneksel çamaşır makinelerinden daha fazla su tüketiyor.


08.Kasım.2008 12:34:36
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
10 Kasım 2008       Mesaj #962
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Can Dündar'a suç duyurusu


Sponsorlu Bağlantılar
Medya Haber


Prof. Dr Ahmet Ercan ve Prof. Dr. Orhan Kural ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcisi, Atatürk'ün hayatının anlatıldığı "Mustafa" adlı film ve yapımcısı Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu.

ADLİYEYE BAYRAKLARLA GELDİLER

Prof. Dr Ahmet Ercan ile Prof. Dr. Orhan Kural ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcisi Şişli Adliyesi'ne gelerek, Can Dündar'ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği "Mustafa" adlı film ve Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusunda bulunmak için, Atatürk'ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım seçilirken, Ahmet Ercan ve Orhan Kural ile beraberindekiler, ellerindeki Türk bayrakları ile adliyeye girdiler. Suç duyurusunun ardından çıkışta basın mensuplarına açıklama yapan Prof. Dr. AhmetErcan, Mustafa filmi için yargıya başvurduklarını belirterek, "Çünkü film cumhuriyetin değerlerini, Türkiye'nin birliğini ve Atatürk'ün saygınlığını aşındırıcı bir nitelik taşıyor. Asla bunların aşındırılmasına izin vermeyiz. Eğer Atatürk'ün saygınlığa giderse, ülke parçalanır ve bölünür. Dolayısıyla buna izin vermeyiz. Bu konuda Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulunduk" dedi.

Filmde Cumhuriyet değerleri ve Atatürk'ün aşındırıldığını söyleyen Ercan, "Bu yüzden suç duyurusunda bulunuyoruz. Parçalanmış ve bölücü düşünceler bu filmde aşılanmıştır. Atatürk düşkün gösteriliyor. Düşkün biri üniformalarını giyip Hatay'ı almaya gidiyor. Türk milletini küçük düşürücü bir film. Gösterimden kaldırılmasını istiyoruz. Buna özgürlük denilemez. Eğer Can Dündar'ın özgürlüğü Türk ulusunun özgürlüğünü zedeliyorsa o özgürlük ve hürriyet değildir" diye konuştu.

ATATÜRK YANLIZLIĞA İTİLMİŞ BİRİ OLARAK NİTELENDİRİLMİŞ

Prof Dr. Orhan Kural ise filmin belgesel niteliğinde olduğunun söylendiğini ve bu nedenle filmi 2 defa izlediğini ifade ederek, "Mesela bugün Atatürk'ün ölüm yıl dönümü. Atatürk'ün ölümünde binlerce kişi ağlamıştır. Filmde Atatürk'ün ölümüyle ilgili halkın üzüntüsü anlatılmamış. Filmde Atatürk devamlı yalnız, işi gücü olmayan, komutan kimliğinin dışında yalnızlığa itilmiş bir kişi olarak nitelendirilmiş. Aynı zamanda bu filmde gençlere sigara içmeyi aşılamak için Atatürk'ün kullanıldığını görüyoruz. Zaten bu filmin sponsoruna dikkatli bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Burada Atatürk içki ve sigara içen biri olarak gösterilmiş. Bu filmi yüzlerce çocuk izleyecek. Türkiye de bundan daha iyi sigara reklamı yapılamazdı herhalde. Bu filmin gösterimden kaldırılmasını istedik. Biran öncede Can Dündar hakkında soruşturma açılmasını istedik" diye konuştu. Prof. Dr Ahmet Ercan ve Prof. Dr. Orhan Kural ile beraberindekiler daha sonra Şişli Adliyesi'nden ayrıldı.


EN SON HABER

HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
10 Kasım 2008       Mesaj #963
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
'LPG ve tüpgaz'da şok indirim!


Medya Haber


Otogaz olarak kullanılan likit petrol gazın (LPG) litre fiyatında yüzde 15 ile 20 arasında, 12 kilogramlık ev tipi tüpgaz fiyatında ise yüzde 10,3 indirim yapıldı.

8 Kasım 2008 Cumartesi günü saat 15.00'den sonra otogaz satış fiyatlarını yeniden ayarladı. 7 Kasım'da Ankara'daki dağıtım istasyonlarında litre fiyatı yüzde 15 ila 20 arasında indirildi.

Dağıtım firmalarının belirlediği tavan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle, şirketler ve şehirlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor.

Ayarlama ardından Aygaz ve Milangaz tarafından satılan tüpgazlarda 12 kilogramlık sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) fiyatı yüzde 10,3 düşüşle 48,50'den 43,50 YTL'ye, piknik tüpü fiyatı ise yüzde 8,33 gerilemeyle 9 YTL'den 8,25 YTL'ye indi.


KENT HABER
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
11 Kasım 2008       Mesaj #964
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Ankara' da Alevi Mitingi


Medya Haber


Ankara'da, Alevi Bektaşi Federasyonu tarafından "Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı" sloganıyla düzenlenen miting, Sıhhiye Meydanı'nda yapıldı.

Mitinge katılmak için çeşitli illerden gelen Aleviler, Ankara Garı önünde toplandı. "Zorunlu din dersi kaldırılsın", "Cemevleri ibadethanedir", "Madımak müze olacak" yazılı dövizlerle buradan yürüyüşe geçen Aleviler, Adliye binası önünden geçerek Sıhhiye Meydanı'na ulaştı.

"Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı" yazılı dev pankartın arkasında yürüyen kortejdekiler, üst aramaları sonrasında miting alanına alındı. Daha sonra miting başladı.

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, konuşmasında, "Alevi toplumunun demokrasi ve laikliği desteklediğini" söyledi.

"Bu nedenle bugün son derece haklı, meşru, insani taleplerimizi bir kez de bu meydandan haykırıyoruz" diyen Balkız, zorunlu din derslerinin kaldırılmasını istediklerini bildirdi. İnanç olgusunun kişiye has, inananla inanılan arasında bir gönül işi, hoş bir muhabbet olduğu, bu duruma kimsenin müdahale etme, araya girme hakkının bulunmadığını vurgulayan Balkız, "Laik devlet dine yatırım yapmaz, dini örgütleyemez, genel bütçeden pay ayıramaz. O nedenle Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılmasını istiyoruz" dedi.

Miting boyunca zorunlu din dersi uygulamasını protesto eden sloganlar atıldı, pankartlar açıldı.

Sivas'taki Madımak Oteli'nde çıkan yangında hayatını kaybedenlerin isimleri tek tek okunurken, katılımcılar da "burada" diye seslendi.

Mitinge, CHP, ÖDP'nin aralarında bulunduğu siyasi partiler ve çeşitli sivil toplum örgütleri destek verdi.

DTP milletvekilleri Sırrı Sakık, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk ve Hasip Kaplan da mitinge katıldı. DTP milletvekillerinin, "kalabalık olduğu" gerekçesiyle platformdan indirilmek istenmesi üzerine Sakık, görevlilerle tartıştı.

Anonslarda, mitinge katılmayan diğer Alevi sivil toplum örgütleri protesto edildi.

Miting nedeniyle sabahın erken saatlerinden itibaren 4 bin 500 polis, miting alanı ve yürüyüş güzergahında görev aldı. Yürüyüş ve miting sırasında bir polis helikopteri güzergah ve miting alanını havadan kontrol ederek, polislerin sevk ve idaresini sağladı.

Miting alanına giriş sırasında yapılan üst aramalarında ruhsatlı silah, çeşitli bıçak ve çakılara el konuldu. Yürüyüş nedeniyle Talatpaşa Bulvarı ve Atatürk Bulvarı geçici olarak trafiğe kapatıldı. Sıhhiye Meydanı, bu meydana açılan Mithatpaşa ve Necatibey caddeleri ile çevre sokaklar da miting süresince ulaşıma kapalı kaldı.

Miting, sanatçıların konserlerinin ardından sona erdi.


NTVMSNBCE
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
11 Kasım 2008       Mesaj #965
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Son Gazi de vefat etti


fileashx?FileID164814&ampWidth292&ampHeight0&ampBlackWhiteFalse


İstiklal Madalyası sahibi, Kurtuluş Savaşı'na katılan hayattaki son gazi Mustafa Şekip Birgöl, İstanbul'da vefat etti.

Birgöl, Kurtuluş Savaşı'nda Asteğmen rütbesiyle savaşmıştı


İstanbul Üsküdar'da 1903 yılında doğan Mustafa Şekip Birgöl'ün babası ve dedesi de deniz subayıydı.

İlkokulu Hasanpaşa, ortaokulu Bursa Işıklar Askeri Okulunda, liseyi Edirne Kuleli Askeri Lisesinde okuyan Mustafa Şekip Birgöl, daha sonra Harp Okuluna girdi.

7 kuşaktan deniz subayı olan babası ve atalarının aksine Birgöl, 15'inci Fırka 45'inci Alay'dan Piyade Mülazım (Asteğmen) rütbesi ile Afyon Cephesinde Kurtuluş Savaşı'na katıldı.

Büyük Taarruz'da bulunan Mustafa Şekip Birgöl, 9 Ekim 1922'de düşmanın İzmir'e dökülmesinin ardından Samsun'daki kıtasına döndü.

Birgöl, 1928 yılına kadar Samsun'da görev yaptıktan sonra Sarıkamış, Bayburt ve Muğla'da görevdeyken, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra çıkan bazı ayaklanmaların bastırılmasında fiilen görev aldı.

Çanakkale Eğitim Alayı, Ezine Dağ Tugayı ve Gelibolu 4'üncü Tümen'de görev yapan Birgöl, 13 Eylül 1952 yılında Albay rütbesinde iken emekli olarak ordudan ayrıldı.

Mustafa Şekip Birgöl, TBMM'ce kabul edilen İstiklal Madalyası Kanunu gereğince kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edildi.

Emekli Albay Birgöl, emekli subay ve İstiklal Madalyası sahiplerine verilen maaştan faydalanıyordu.

Mustafa Şekip Birgöl'ün 20 yıl önce vefat eden ilk eşi Pakize Birgöl'den Tamay, İnci ve İpek adında 3 kızı oldu.

Birgöl'ün kızları Tamay Gökçetin ve İnci Tokel geçtiğimiz yıllarda vefat etti.

Mustafa Şekip Birgöl'ün biri kız, ikisi erkek üç torunu ve bir de torununun çocuğu bulunuyor.


CNNTÜRK
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
12 Kasım 2008       Mesaj #966
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Yemenli küçük gelin yılın kadını


0783EE763A327E49971E1F66r

sp

sp
Glamour dergisi 10 yaşında evlendirildiği kocasından boşanan Yemenli Nujood Ali'ye "Yılın Kadını" ödülünü verdi..

sp
Yemen'de ailesine karşı çıkarak kendisinden 3 kat yaşlı bir adamla evli kalmayı reddeden küçük kıza, "Yılın Kadını" ödülü verildi. ABD'de yayımlanan Glamour dergisinin her yıl eğlence, iş, spor, moda, bilim ve siyaset dünyasındaki kadınlara verdiği ödüllerde, jüri, henüz 10 yaşındaki Yemenli Nujood Ali'nin, "görücü usulüyle evlenmeye karşı çıkan sıra dışı öyküsü" nedeniyle seçildiğini açıkladı. Jüri kurulunun bildirisinde, "Avukat Şada Nasır'ın desteğiyle Ali mahkemeye gitti ve tarihi bir kararla boşanabildi" denildi. Ali, New York kentinde düzenlenen ödül töreninde ödülünü avukatıyla birlikte kucakladı.

EVDEN KAÇIP DAVA AÇTI

Başkent Sana'da yaşayan Ali, yaşıtı birçok kız gibi okuldan alınarak 30'lu yaşlarında biriyle evlendirildi. Dövülen ve cinsel tacize uğrayan Yemenli kız, evden kaçarak mahkemeye başvurdu.


SABAH
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
13 Kasım 2008       Mesaj #967
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Son gaziye özel tören


gp 323352


İstiklal Savaşı'nın son gazisi Birgöl'ü son yolcuğuna devlet uğurluyor. Birgöl için bugün 11.30'da TBMM'de tören düzenlendi. Yarın da Başbuğ'un katılımıyla Selimiye Kışlası'nda tören düzenlenecek.


İSTANBUL - Kurtuluş Savaşı'nın son gazisi emekli Albay Mustafa Şekip Birgöl'ün cenazesi, askeri uçakla Ankara'ya gönderildi. Birgöl'ün cenazesini taşıyan ''Casa'' tipi askeri uçak, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Ankara'ya hareket etti. Uçağın Etimesgut Havaalanına'na inmesinin ardından cenaze, yapılacak tören için TBMM'ye götürülmek üzere askeri araca konuldu.


TBMM'DE VE 1. ORDU'DA TÖREN

Gazi Birgöl için ilk tören bugün TBMM'de yapıldı. Törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Köksal Toptan, Bakanlar ve milletvekilleri katıldı. Top arabasına konulan son gazinin naaşı TBMM önüne getirildi. Burada yapılmaya başlanan son gaziye veda töreni devam ediyor.

GENELKURMAY'IN TÖRENİ AYRICA YAPILACAK

Genelkurmay Başkanlığı da yarın Birgöl için saat 11.00'de Selimiye'deki 1'inci Ordu Komutanlığı Karargahı'nda özel bir tören yapacak. Birgöl'ün cenazesi Selimiye Camisi'nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Törene Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Kuvvet Komutanları da katılacak.

ATATÜRK'LE AYNI KAREDE

Öte yandan Yeni Şafak Gazetesi'nin yayınladığı fotoğrafta, Atatürk bir kıtayı denetlerken son gazi Mustafa Birgöl de ona eşlik ediyor. Habere göre, Birgöl'ün kızı İpek Artunç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un ilgilenmeseydi babasının son gazi olduğunun öldükten sonra ortaya çıkacağını belirterek, “Bu da çok acı olacaktı” dedi. Öte yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gazinin ikinci eşi Ayşe Birgöl'e telefon ederek taziyede bulundu.


GAZETEPORT
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
13 Kasım 2008       Mesaj #968
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
TÜBİTAK'TAN BÜYÜK BAŞARI
Medya Haber

Türkiye'nin bu habere ihtiyacı vardı
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), roketlere karşı üstün koruyuculu ''kompozit zırh'' geliştirdi.

Dünyada çok az ülkenin sahip olduğu bu teknolojiyle kaplanan platformlar, roketlerin meydana getirdiği tahribattan etkilenmiyor.

Kompozit zırh sisteminin suikast silahlarına karşı geliştirilmiş modeli, Cumhurbaşkanlığı Köşkü kabul ve tören salonunun pencere ve duvarlarında uygulandı.

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Malzeme Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Tarık Baykara, AA muhabirine TÜBİTAK'ın Gebze Yerleşkesinde tamamen yerli mühendis ve malzemelerle geliştirilen ''kompozit zırh'' teknolojisini tanıttı.

Malzeme Enstitüsünün 15 yıldır ''kompozit zırh'' teknolojisi geliştirme çalışmalarını 35 kişilik mühendis ekiple sürdürdüğünü anlatan Baykara, ekibin hammaddelerin geliştirilmesi ile bunların entegre ve zırh haline getirilmesi ile tasarım, test, geliştirme, modelleme ve simülasyon çalışmaları yaptığını belirtti.

Enstitünün, Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) özel destekleriyle savunma sanayi alanındaki çalışmalarına son üç yıldır yoğun şekilde devam ettiğini kaydeden Baykara, kamu ve özel sektör ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin korumaya yönelik ihtiyaç duyduğu teknolojileri üreterek uygulamaya dönük ürünler çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

Enstitüde geliştirilen kompozit zırhların, insan hayatını, ağır muharebe tanklarının da aralarında bulunduğu zırhlı araçlar, hava ve deniz savaş platformlarını korumak üzere özel olarak tasarlandığını belirten Baykara, ''Bu zırhlar, silahların etkisini neredeyse sıfırlıyor'' diye konuştu.

Baykara, dünyada çok az ülkenin kompozit zırh teknolojisine sahip olduğunu ifade ederek, bu teknolojinin ''milli olması'' gerektiğini vurguladı.

TÜBİTAK'ın yerli mühendislerinin geliştirdiği ilk kompozit zırhların 7.62 mm ve 9mm'lik tabanca ile 12.7, 14.5, 20 mm'lik kinetik enerjili mühimmata karşı etkili olduğunu anlatan Baykara, ''Çok temel ve klasik özellikler içeren bu teknoloji, artık hiç bir şekilde başka bir ülkenin bağımlılığına gerek duyulmadan TÜBİTAK laboratuvarlarında yapılabiliyor'' diye konuştu.

Baykara, bu uygulamanın özellikle güvenlik güçlerinin şehir içinde yaşanacak olası bir çatışmada korunması amacıyla geliştirildiğini kaydetti.

-MAYINLARA KARŞI DA KORUYOR-

Doç. Dr. Baykara, belli ağırlıklardaki TNT ve eşdeğeri infilak etkisine sahip mayınlara karşı da koruyucu tasarımları bir süre önce yine TÜBİTAK laboratuvarlarında geliştirdiklerini belirterek, bunları gerçek silahlarla test ettiklerini ve çok başarılı sonuçlar aldıklarını bildirdi. Baykara, bu zırhların, platformların alt bölmelerine entegre edilebildiğini belirtti.

Bomba ve mayınlara karşı geliştirdikleri kompozit zırh sisteminde 10 kilogramlık TNT patlayıcılarının etkisini hem malzeme hem de geometrik tasarımla ikiye bölerek infilak enerjisinin yok edildiğini aktaran Baykara, ''Böylece korunan platformlarda tahribat neredeyse sıfıra iniyor, sadece yüzeyde bir takım ufak tefek hasarlar meydana geliyor. Böylece platform da insan da korunuyor'' dedi.

-M72 ROKETLERİNE KARŞI SÜPER KORUMA-

Enstitüde kompozit zırh teknolojisi alanındaki geliştirdikleri son ürünün ölümcül bir silah olan M72 ve benzeri roketlere karşı üstün koruma sağladığını bildiren Baykara, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu silahın içindeki bakır huzme, büyük bir basınçta gördüğü her katı cismi sıvı gibi algılıyor. Yani onların içinden, sanki sıvının içinden geçer gibi geçiyor. Yani maddenin artık dördüncü haline geliyor.

Bizim yaptığımız bu sistemler, bu ölümcül silaha karşı da son derece iyi sonuçlar verdi. Sıvı haldeki bakır huzme zırha çarptığı anda sapıyor. Yani delme, tahrip işlemi körelmiş oluyor ve zırh sisteminin içine hapsediyor, arkaya geçemiyor ve tahribat yapamıyor.''

Baykara, roketlere karşı geliştirdikleri bu kompozit zırhları gerçek silahlarla test ederek olumlu sonuçlar aldıklarını kaydetti.

-HAMMADDE VE MÜHENDİS YERLİ-

Kompozit zırh teknolojisini oluşturan malzemeleri yurt dışındaki örneklerine göre son derece uygun maliyetlerle geliştirdiklerini vurgulayan Baykara, ''İlkelerimizden biri de bu ürünleri bulunabilir malzemelerle üretmek. Ürünlerimiz, tamamen Türkiye'den temin edilebilir malzemeler kullanılarak geliştirildi'' dedi.

Baykara, zırh yapımında Türkiye'nin en büyük dünya rezervlerine sahip olduğu bor madeninin yanı sıra seramik, polimer alüminyum ve reçine, özel yapıştırıcılar ve nanoteknolojik malzemeler kullandıklarını anlattı.

-ÇANKAYA KÖŞKÜ'NE UYGULANAN KOMPOZİT CAMLAR-

Özellikle sert mermi çekirdeklerinin taşındığı özellikle Kanas suikast silahına karşı geliştirdikleri kompozit cam sistemi hakkında da bilgiler veren Baykara, bu sistemin normal bir cam görüntüsünde şeffaflık sağladığını, duvar ve pencere gibi platformlara da istenen boyutlarda uygulanabildiğini belirtti.

Baykara, zırhlara, merminin isabet ettiği kompozit cam parçalarının etrafa saçılmaması için bir takım yeni özellikler de eklediklerini kaydetti.

Bu kompozit zırh sistemiyle geçen yıl Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün kabul ve tören salonlarının pencere ve duvarlarını da kapladıklarını bildiren Baykara, sistemi 20 günde kurduklarını belirterek, ''Şu anda burası belki dünyanın en emniyetli mekanlarından biri haline geldi'' dedi.

Doç. Dr. Tarık Baykara, bu zırhların yalnızca askeri amaçlı değil, kamu binaları, bankalar gibi çok stratejik ve koruma gerektiren mekanlarda da rahatlıkla kullanılabileceğini sözlerine ekledi.

AA
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #969
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Kurbanlık alırken dikkat


Medya Haber


Gaziantep-Kilis Bölge Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Satıl, kurbanlık alımının bilinçli yapılması gerektiğini bildirerek, “satış merkezleri hazırlanmalı, hayvanlar sağlık kontrolünden geçirilmeli” dedi.

Satıl, yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı'na bir aydan kısa bir zaman kaldığına dikkat çekerek, öncelikle hayvan satışı konusunda satış merkezlerinin belirlenmesinin gerekli olduğunu söyledi.

Özellikle, Kurban Bayramı'na yakın dönemlerde ve sonrasında, Türkiye genelinde hayvandan hayvana, hayvandan insana salgın hastalıkların bulaşma riskinin arttığına işaret eden Satıl, hayvan sevkıyatının hız kazandığı bu dönemde, hayvan hareketlerinin mutlaka kontrol altına alınması gerektiğine işaret etti.

Kurban Bayramı'na kısa bir süre kalması dolayısıyla belirli bölgelerde kurban satışlarına rastlandığına dikkat çeken Başkan Satıl, “Şu anda kurban konusunda yapılması gereken ilk şey, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile birlikte ilçe belediyelerinin belirli bölgelerde satış merkezi oluşturmasıdır” dedi.

Satıl, cadde ve sokaklarda rastgele dolaştırılarak hayvan satışına izin verilmemesini istedi ve bu durumun özelikle hayvandan insana bir çok hastalığın bulaşmasına zemin hazırlayacağı uyarısında bulundu.

Hayvandan insana geçen hastalıkların ölümle dahi sonuçlanabildiğine işaret eden Satıl, şu bilgileri verdi:
“Hayvandan hayvana geçen hastalıkların yanı sıra, hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar da var. Bu hastalıkların yanı sıra özellikle deri ve iç organlardan da insanlara kist hastalığı bulaştığına tanık oluyoruz. Tüm bu hastalıkların, hayvan sirkülasyonunun yoğun olduğu dönemlerde arttığına tanık olduğumuz için dikkat etmek zorundayız.
Satın alacağımız hayvanların mutlaka sağlık kontrolünden geçirilmeleri, kaçan hayvan girişlerine ise izin verilmemesi gerekir. Oda olarak, hayvan kontrolleri konusunda gerekenlerin yapılamadığını düşünüyor ve bu konuda yetkililerin daha etkin önlemler almasını istiyoruz.”

Satıl, kurbanlık alacak olan vatandaşlara da hayvan alımında şu uyarılarda bulundu:
“Satın alınacak olan küçükbaş hayvanların canlı gözükmesi, ağzından burnundan salya akmaması, yünlerinin karışık olmaması, görünümü düzgün olması, zayıf olmaması, kısacası göze hoş gelen bir görünümü olmasına dikkat edilmeli. Ayrıca, küçük baş hayvanlar için 1 yaşını doldurmuş olması, 55-60 kiloda olması ve erkek olanların tercih edilmesi gerekir. Büyükbaş hayvanlarda ise doğum yapmamış olan ve 2 yaşını doldurmuş olan hayvanlar tercih edilmeli.

Büyükbaş hayvanlarda ise ideal kilo 250-300 kilo ile 450-500 kilo ağırlığıdır. Özellikle, fazla kilolu hayvanların tercih edilmesi gerekir. Çünkü, fazla kilolu olan hayvanlarda yağ oranı yüksek olduğu için etin kalitesi düşmektedir.”


HÜRRİYET
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #970
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
DİKKAT EDİLMEZ İSE TÜM AİLE ZARAR GÖREBİLİR
Medya Haber

İnternet raporunda acı gerçek
26 ildeki araştırmaya göre, internet eğer dikkatli kullanılmaz ise başta çocuklar olmak üzere tüm aileye zarar verdiğini ortaya koydu.

Artık bir internet nesli yetişti ve MSN kullanımında da dünyada 2'nciyiz..

Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün (SAGEM) yaptığı araştırmalar, internetin eğer dikkatli olunmazsa başta çocuklar olmak üzere tüm aileye zarar verdiğini ortaya koydu. SAGEM tarafından yapılan "İnternet Kullanımı ve Aile Araştırması"nı Yardımcı Doç. Dr. Abdullah Kuzu başkanlığındaki bilim adamları hazırladı. Araştırma 18 yaş altı çocuklar merkezli olarak yapıldı. 26 ilde ve toplam 2 bin hanede yapılan araştırmada anket yöntemi kullanıldı. Raporlaştırılan araştırmaya göre Türkiye'de artık bir "internet nesli" var. İnternet ise adeta çekirdek ailenin bir üyesi haline geldi.

EN AZ 3 SAAT İNTERNETTE

İnternetin zengin kaynaklar sağladığı ve bilgi paylaşımı, iletişim gibi konularda oldukça faydalı olarak kullanılabileceğini dikkat çekilirken, şirketlerin de artık pazarlama çabalarında interneti yoğun kullandığı bilgisine yer verildi. SAGEM'in hazırladığı raporda elde edilen bazı bulgular şöyle:

* İnternete girince yarım saatten az zaman geçirenlerin oranı yüzde 12. Yüzde 28'lik dilim ise internete girince 1 saate yakın zaman geçiyor. 3 saate yakın zaman geçirenlerin oranı yüzde 53.

* Ailelerin yüzde 11'i 3 saatten fazla zamanı internette geçiriyor.

TÜRKÇE KULLANIMINA ENGEL

* Günde en az 1 kere internete girenlerin oranı yüzde 51. En çok internete girilen saatler 15.00-18.00 arası.

* Anne-babaların en çok kullandıkları medya türü cep telefonu. Bunu televizyon ve sabit telefon izliyor. Çocuklar ise en çok interneti kullanıyor ve bunu cep telefonu ve televizyon izliyor.

* Aileler en çok internetin 'düzgün Türkçe kullanımını engellediği' görüşünü savunuyor.

* Ailelerin bir diğer şikayeti ise internet kullanımı arttıkça, çocukların aile ile geçirdiği zamanın azalması, aile çevresinden uzaklaşmaları ve yüzyüze iletişimin azalması. Bunun da aile içi çatışmaya neden olduğu, günlük işleri aksattığı ve zaman kaybına neden olduğu şikâyetleri var.

MSN açık değilse çocuklar huzursuz

Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün (SAGEM) yaptığı araştırmada, internetin sağlık üzerindeki etkilerine dair sonuçları ise şöyle ifade ediliyor:

* Aileler internet kullanımı ile ilgili olarak en çok göz yorgunluğu, göz kızarıklığından şikayetçi. Bu şikâyetleri sırtboyun ağrısı, baş ağrısı, eklem-kas ağrısı, uykusuzluk ve yorgunluk izliyor. Yemek yeme düzeninin bozulması da bir başka şikâyet nedeni.

* Ailelerin büyük çoğunluğu internetin sağlığa etkilerini bilmiyor. Bu nedenle de aileler önlem almıyor.

* Ailelerin büyük çoğunluğu internete bağlı psiko-sosyal sorun yaşamadığına inanıyor. Sorun yaşayanlar arasında yer alanlar ve çocuklar ise, MSN açık olmadığı zamanlarda kendilerini huzursuz hissettiklerini ifade ediyor.

* İnternet ilk zamanlarda her derde deva olarak görülürken, bugün insanları kaygılandıran bir noktaya geldi.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww