Arama

Medya Haber - Sayfa 62

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 661.650 Cevap: 1.864
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #611
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dizi setini basıp yönetmenleri döven 6 kişi tutuklandı

Sponsorlu Bağlantılar
Şanlıurfa’da töre cinayetini konu alan TV dizisi ’Yaralı Yürek’in setini basarak yönetmenleri döven 30 kişilik gruptan gözaltına alınan 7 kişiden 6’sı tutuklandı
clear pixel
26.02.2007
Önceki gün Kızlar köyünde çekim yapan “Yaralı Yürek” dizisinin setine gelen 30 kişilik grup, dizinin töre baskıları ve tecavüz sahneleri nedeniyle şehri kötü tanıttığını söyleyerek yönetmenler Özal Kızıltan ve Celal Çimen’i dövdü. Ardından bir kamerayı kırıp olay yerinden kaçtı. Olayın ardından gözaltına alınan M.Y, M.A.Y, Ü.K, F.G.D, N.Y, M.Ş.B ve A.O.Y. dün mahkemeye çıkarıldı. A.O.Y. (17) tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, 6 kişi ise tutuklandı.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2007       Mesaj #612
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
fotto1

Sponsorlu Bağlantılar
Barolarda eylem hazırlığı

Türkiye Barolar Birliği (TBB) 78 ilin baro başkanlarını Ankara’da toplayarak, “CMK avukatlarının alacakları, hükümetin yasa yapma yöntemi, savunma haklarını kısıtlayan kimi düzenlemeleri” gündemlerine aldı. TBB Başkanı Özdemir Özok, daha önceki baro başkanları toplantılarında, “örgütsel güçlerine başvurma zamanlarının geldiği” görüşünün öne çıktığını belirterek, hükümete karşı kitlesel eylem mesajı verdi.
TBB’nin çağrısı ile 78 ilin baro başkanları dün Hilton Otel’de bir araya geldi. Toplantı öncesi açıklama yapan TBB Başkanı Özdemir Özok, daha önce Ankara ve çeşitli illerde yaptıkları toplantılara atıfta bulunarak, CMK’daki son düzenlemelere ilişkin baro başkanlarının “Artık bu sorunun Adalet Bakanlığı ve iktidar temsilcileriyle konuşarak, uzlaşarak çözmenin mümkün olmadığı, kesin olarak örgütsel güçlerine başvurmak zamanının çoktan geldiğini” açık ve net olarak ifade ettiklerini söyledi. “Tüm meslektaşlarının cüppeleriyle kitlesel olarak Adalet Bakanlığı önüne gelmeleri ve açıklama yapılmasının ardından cüppelerini bırakmaları” görüşünün egemen olduğunu kaydeden Özok, bu toplantıyı da “Adalet Bakanlığı ve siyasal iktidarın avukatlara, onların örgütlerine, barolara, TBB’ye ve savunma mesleğine karşı sergiledikleri çarpık yaklaşımı” değerlendirmek için yaptıklarını söyledi.
“Kendilerini doğuştan yönetici olarak kabul eden ve böyle sunan sorumsuz politikacılar karşısında” ülke ve halkın geleceğine ilişkin kaygılarının daha da arttığını kaydeden Özok, bu kaygılardan kurtulmanın tek yolunun halk olarak, ulus olarak, kendi gücünü tüm ülke genelinde sorumluluk bilinciyle harekete geçirmek olduğunu ifade etti.
Başbakan’a çağrısı
Son aylarda mesleklerine yönelik saldırı ve el atmaların son derece kaygı verici olduğunu, buna, ancak örgütsel sorumlulukla hareket ederek karşı durabileceklerine dikkat çeken Özok, bazı baro başkanları ile Başbakan ile yaptıkları görüşmeyi de hatırlatarak, hiçbir olumlu sonuç alınamadığının altını çizdi. Aksine birçok konuda gerileme yaşandığını, hak ve olanakların alındığını ya da sınırlamalar getirildiğini, barolar ve TBB’nin vesayet altına alınmak istendiğini aktaran Özok, Başbakan’a “verdiğiniz sözlerin arkasında durun” çağrısı yaptı.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun (CMK) ve diğer ilgili yasalara atıfta bulunarak, yapılan düzenlemelerin savunma bağımsızlığına aykırı olduğu gibi savunma örgütlerini da vesayet altına alır nitelikte olduğunu aktaran Özok, yapılmak istenen yasanın, avukatı atayacak olan tüm baroları devre dışı bırakmayı amaçladığını, TBB üzerinde Adalet Bakanlığı vesayetini artırdığını söyledi. Bu düzenlemenin uluslararası hukuka aykırı yönlerini de dile getiren Özok, “Öngörülen sisteme göre, avukatı barolar atayacak ve görevlendirecek, ancak ücretini soruşturma ve kavuşturma organları Cumhuriyet savcıları ve mahkemeler ödeyecektir. Böylece avukatın ücretini kendilerine karşı tam bağımsız olması gereken yargı organları tarafından ödenecek olması, bağımsızlık mücadelesinde başa dönülmüş olduğunu göstermektedir” diye konuştu. Toplam 112 milyon 593 bin 385 YTL alacakları olduğunu bakanlığa bildirdiklerini, ancak bir ödeme yapılmadığını kaydeden Özok, mevcut yasanın ödemeyi öngörmediğini, bunun da Plan Bütçe Komisyonu’nda başka bir yasada verilen önerge ile söz konusu olacağını, ancak yasanın Meclis’ten ne zaman çıkacağının da belli olmadığını anlattı.

MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
27 Şubat 2007       Mesaj #613
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
KANLI FESTİVAL

Kanlı festival Pakistan'daki kanlı “Uçurtma Festivali” bu yıl da aynı geçti; 11 kişi öldü 700'ün üzerinde kişi de yaralandı.

27.02.2007 00:04 pakistankucukPakistan'da yine beklenen oldu. Ülkede Şubat ayının son haftası düzenlenen ve birçok kişinin ölümüne yol açan "Uçurtma Festivali" bu yıl da kanlı geçti. Festival süresince 7'si çocuk 11 kişi hayatını kaybetti, 700'den fazla kişi de yaralandı. Pakistanlıların her yıl kültür kenti Lahor'a gelerek büyük coşku ile kutladığı Uçurtma Festivali (Basant) bu sene kanlı geçti. Festival, uçurtma için yüksek binaların üzerine çıkanların düşmesi, kesici cisimler bağlanmış uçurtmaların iki çocuğun boğazını kesmesi ve yüksek binalardan düşenlerin ölümleriyle sonuçlandı. Binlerce insanın Lahor'a akın etmesiyle otellerin dolduğu ve saatlerce birçok caddenin trafiğe kapatıldığı festivalin sonucunda 700'ün üzerinde kişi çeşitli yerlerinden keskin ipler sonucu yaralandı.
Uçurtma Festivali'ne katılan Pakistanlılar, cama batırılmış ipler ile havadaki diğer uçurtmaları düşürmeye çalışıyor. Kırık camdan dolayı da her yıl geleneksel olarak düzenlenen yarışma da birçok kişi hayatını kaybediyor ve yaralanıyor.

(CHA

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2007       Mesaj #614
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DİPLOMA NOTU YÜKSEK OLAN ÖĞRENCİ OKS DE FARK ATACAKoks
Bu sene ilk kez uygulanacak diploma notlarının Ortaöğretim Kurumlar Sınavı’na (OKS) yüzde 15 yansıması ile öğrenciler ekstra puan kazanma imkânına kavuşmuş oldu.
İlköğretim diploma notlarının Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı’na yüzde 15 yansıması ile diploma notu 5 olan öğrencilere sınavda ekstra 75 puan verilecek.
Buna göre diploma notu 5 olan öğrencilerin sınav sonucuna 75 puan daha eklenecek. Okulda diploma notu 5 olan yoksa 75 puan, en yüksek notu alana verilecek. Diploma notu 2 olanlara 30 puan verileceği dikkate alındığında en başarılı öğrenciler ile başarısı az olanlar arasında en fazla 45 puan fark olacak. Yeni sistem öğrencileri okula bağlayacak ve öğrencilerin rapor alarak okuldan uzaklaşmasını engelleyecek. Tüm soruları çözen öğrencilerin 500 puan aldığı sınavda bu yıl soruların değerlendirilmesi 425 puan üzerinden yapılacak. Öğrencilerin ilköğretim başarılarına göre elde edecekleri puan ise sınav sonucuna eklenecek.
OKS’de bu yıl uygulanacak önemli bir değişiklik ise ‘bir defalığına’ tercih alınacak olması. Yeni sistemde öğrenciler istediği 20 okulu tercih edecek, ikinci bir tercih yapamayacak ve tercihlerini değiştiremeyecek. İlk yerleştirme sonrasında öğrenciler, üst tercihlerinden birine puanının yettiğini görürse yeni bir yerleştirme isteğinde bulunabilecek. Bu şekilde ikinci bir yerleştirme daha yapılacak. Sistem, yeni tercih alınmasını gerektirmediği ve üste doğru yerleştirme öngördüğü için istenirse üçüncü bir yerleştirme de yapılabilecek. Önceki yıllara göre öğrenciler ortalama 6 tercih yapıyordu. Yeni tercih sistemiyle okullardaki kontenjan açığının engellenmesi hedefleniyor.
Başvuru ve tercihler yine okullar üzerinden randevu sistemiyle internetten yapılacak. Ayrıca bu yıl öğrenciler başvuru ve tercihlerini internetten kendileri tamamlayıp okullara onaylatabilecek. Geçen sene birkaç öğrencinin, tercihleri dışındaki okullara yerleştirildiğini belirtmesi sebebiyle bu sene öğrenciler tercihlerini internetten sürekli izleyip kontrol edebilecek. Okullar da bakanlığın açıkladığı kontenjan rakamlarıyla kendilerininkilerin uyuşup uyuşmadığını takip edebilecek.
3 sınava tek ücret
OKS’yle Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk (DPY) 8. Sınıflar Sınavı ve Polis Koleji Sınavı birlikte yapılıyor. İki senedir bu 3 sınav için ayrı ayrı ücret alınırken, öğrencilerin kafası karışıyor, bazıları OKS için ücret yatırdığını zannederek DPY ücreti yatırıyor ve mağdur oluyordu. Bu yıl ise öğrencilerden tek başvuru ücreti alınacak. Öğrencilerden 20 YTL alınması öngörülürken, geçen sene sadece OKS’ye başvuran öğrenciler 13; OKS ve DPY’ye girecekler 15; OKS ve Polis Koleji’ne başvuranlar 18, OKS, Polis Koleji ve DPY’ye başvuranlar ise 20 YTL ücret ödemişti. Sadece DPY’ye giren öğrenciler ise 10 YTL vermişti.
İlköğretim son sınıfta yapılan 3 sınavdan birine başvuran tüm öğrenciler OKS’ye de başvurmuş sayılacak ve başvuran herkese OKS puanı verilecek. Ancak geçen seneki gibi Polis Koleji için ayrı, DPY için ayrı puan hesaplanmayacak. OKS için hesaplanan ‘Türkçe matematik’ ve ‘matematik fen’ puanları DPY ve Polis Koleji için de kullanılacak. OKS’nin soru sisteminde ise önemli bir değişiklik olmayacak. Ayrıca sınavda özürlü öğrencilere yardımcı verilecek ve görme özürlüler gibi bazı özürlülere 30 dakika ek süre tanınacak. Özürlü öğrenciler ayrı sınıflarda sınava alınacak.
Öğrenciler, cuma günü karne alacak
İlköğretim ve ortaöğretim okullarında okuyan yaklaşık 14 milyon öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen, yarıyıl tatiline çıkmaya hazırlanıyor. 2006-2007 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi, 26 Ocak 2007 Cuma günü sona erecek. Örgün eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler, ilk yarıyıldaki çalışmalarının karşılığı olan karnelerini alacak ve yaklaşık 2 haftalık yarıyıl tatiline çıkacaklar. İkinci yarıyıl 12 Şubat 2007 Pazartesi günü başlayacak. İkinci yarıyılda eğitim ordusuna 10 bin yeni öğretmen katılacak. Milli Eğitim Bakanlığı, atamaları şubat ayında yapacak. Halen sözleşmeli olarak görev yapan öğretmenler de kadrolu atanmak için başvurabilecek. Sözleşmeli öğretmenlerden kadroya geçenlerin yerine yeni sözleşmeli öğretmenler alınacak. İkinci yarıyıl, öğrenciler açısından sınavlar nedeniyle ilk yarıyıldan daha yoğun geçecek. 6 Mayıs’ta Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı yapılacak. İlköğretim son sınıf öğrencileri, 10 Haziran’da Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na, lise son sınıf öğrencileri 17 Haziran’da Öğrenci Seçme Sınavı’na, üniversitelerin yabancı dil ile ilgili bölümlerinde okumak isteyen adaylar da 24 Haziran’da Yabancı Dil Sınavı’na girecekler. (Ankara, aa)
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
1 Mart 2007       Mesaj #615
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Tayyip erdoğan bahsi..

Patronların 5 bin dolarlık Köşk bahsi! 20 İşadamı buluştukları yemekte Erdoğan'ın Köşk adaylığı için 5 bin dolarına bahse girdi.

01.03.2007 14:53 tayyipss 20 işadamı bir davette buluştu, yarısı 'Erdoğan Köşk'e çıkacak' dedi, yarısı karşı çıktı. Herkes gerekçelerini sıraladı ve iki kişi 5 bin dolara iddiaya girdi Birkaç akşam önce İstanbul'da ünlü bir sanayicinin evinde sanayi, iş ve yönetim dünyasından 20 kadar etkin isim bir yemek sohbetinde bir araya gelmiş. Türkiye'nin en büyük sanayi ve bankacılık gruplarından birinin yönetiminde bulunan ev sahibinin evindeki sohbetin ana konularından biri, cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlermiş.

Konu, kısa sürede Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Köşk'e kendisini aday gösterip göstermeyeceğine gelmiş. Yine kısa sürede grup 'Aday olacak' ve 'Olmayacak' diyenler arasında neredeyse eşit olarak bölünmüş.


'Aday olmayacak' diyenler, Erdoğan'ın yürütme gücüne sahip olmayı tercih edeceğini, ayrıca cumhurbaşkanı olursa çıkabilecek gerilimleri de hesap ederek başbakan kalmayı tercih edeceğini savunmuş. 'Aday olacak' diyenler ise, Erdoğan'ın siyasi mücadelesinde cumhurbaşkanlığını son hedef olarak gördüğünü öne sürmüş.

Bunun üzerine, aynı zamanda ev sahibinin yakını olan, aynı grubun yönetiminde olan ve bahisleşme merakıyla da bilinen bir başka yönetici, 'Adını koyalım' demiş. Koymuşlar. Sembolik olarak 5 bin dolarına iddialaşmışlar. Erdoğan aday olursa, ev sahibinin yakını olan mali patron, iddialaştığı sanayiciye 5 bin dolar ödeyecek.

İş dünyasının etkili isimlerinin, Erdoğan'ın aday olup olmayacağı üzerine böylesine iddialaşacak kadar bölünmüş olmaları boşuna değil, Çünkü Erdoğan cumhurbaşkanlığı hususunda Ankara'da na kadar ketumsa, İstanbul'da o kadar cömert. İş dünyasıyla yaptığı sohbetlerde cumhurbaşkanlığı seçiminden söz ettiğine, hatta bazı kişilere ne düşündüklerini sorduğuna ilişkin yeterince bilgi birikmeye başladı.

Ama bu sohbetlerde Başbakan kendi aklında ne olduğunu tam olarak söylemiyormuş. O nedenle İstanbul'dan Ankara'ya yansıyanlar, Ankara'da oluşanlardan çok farklı değil: Erdoğan'ın zihni henüz berrak değil. Verdiği izlenimin farklı olması nedeniyle kimileri Çankaya'ya çıkmakta kararlı olduğu, kimileri ise çıkma niyetinde olmadığını düşünüyor; patronlar dünyasındaki bölünme bu yüzden.

Bugünlerde Mustafa Koç'un evinde verileceği öğrenilen bir davette de sohbet konusu muhtemelen aynı olacak. Erdoğan bu konunun konuşulmasını ne kadar istemese, ancak kendisi istediği zaman tartışılmasını beklese de, Türkiye'nin
Tabii, Türk ekonomisini yönlendiren işadamlarının, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı tercihini bahis konusu yapma düzeyinde ele almaları da ilginç. Ankara'da, Erdoğan'ın Köşk'e çıkması halinde Cumhuriyet'in laiklik ilkesi ve yargı-yasama-yürütme ayrımın belirsizleşmesi nedeniyle demokratik niteliğin zedeleneceği yolunda dile getirilen eleştirilerin, patronların ilk gündem maddesi olmadığı anlaşılıyor.

Bugünlerde Ankara'da da AK Parti milletvekillerinden büyükelçilere, gazetecilere dek siyasetle ilgili pek çok kişi, takım elbisesinden yemeğine değişen bahislerle Erdoğan üzerine iddialaşıyor. Ülkenin geleceğini bu kadar ilgilendiren bir konunun artık bahislere konu olacak düzeye gelmesi kuşkusuz sevindirici bir gelişme değil. Ama belki de Erdoğan'ın amaçladığı buydu. Belki de ülkenin geleceğinde etkili olacak 11'inci cumhurbaşkanlığı seçiminin sıradanlaşmasında yarar umuyordu. Yanıtını bir tek Başbakan biliyor.

Murat Yetkin -RADİKAL


lionhead - avatarı
lionhead
Kayıtlı Üye
1 Mart 2007       Mesaj #616
lionhead - avatarı
Kayıtlı Üye
Medya Haber
NASA’nın aracı Jüpiter’le hızını katladı

NASA’nın Plüton’un keşfi için uzaya gönderdiği aracın, Jüpiter’i geçmesinden sonra hızı saatte 14 bin 500 km daha artarak, saatte 84 bin km hıza ulaştı. Araç ilk etapta Jüpiter’in 4 uydusu üzerinde gözlem yapacak.


Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’nın, Plüton’un keşfi için tam bir yıl önce uzaya gönderdiği ‘New Horizons-Yeni Ufuklar’ aracı Jüpiter’e doğru yönelerek, yolculuğunun kalan kısmında bu gaz devi gezegenin yörüngesinin itici etkisini tramplen gibi kullandı

Aracın hızı saatte 14 bin 500 km daha artarak, saatte 84 bin km hıza ulaştı. Bir merminin hızının 15 katına yakın bir hıza ulaşacak Yeni Ufuklar’ın katedeceği yol böylece en az 3 yıl kısalacak. Uzay aracının Temmuz 2015’te Plüton’a ulaşması bekleniyor.

JÜPİTER’İN UYDULARINI GÖZLEYECEK
Jüpiter ve dört büyük uydusu üzerinde Haziran’a kadar 700’den fazla gözlem yapacak Yeni Ufuklar, çektiği fotoğrafları bu ay sonundan itibaren göndermeye başlayacak.

19 Ocak 2006’da uzaya fırlatılan 700 milyon dolar değerindeki uzay aracı New Horizons ayrıca, Jüpiter’in uydusu Io’daki volkanik faaliyeti yakından inceleyecek ve Jüpiter’in güneyindeki ünlü kırmızı noktaya yakından bakacak.

Aracın hedefi olan Plüton gezegeni, Dünya’ya ortalama 5,7 milyar kilometre uzakta bulunuyor. Ay büyüklüğündeki Plüton’da sıcaklık eksi 253 dereceye kadar düşebiliyor.

New Horizons aracı, İlk Çağ yeraltı tanrısından adını alan Plüton’un, 1978’den beri bilinen tek uydusu olan ve adı ‘ölü taşıyıcı’ anlamına gelen Charon’u da yakından inceleme olanağı sağlayacak.

Son 30 yıllık hesaplara göre 2274 kilometrelik çapıyla Ay büyüklüğüne yakın olan Plüton’un uydusu Charon’un çapı, 1180 kilometre.

Plüton’u hedefleyen uzay aracının Jüpiter görevinin de kendileri için önemli bir test olduğunu söyleyen NASA mühendisleri, böylece uzay aracının sınırlarını ve yeteneklerini görebileceklerini belirttiler.

On yıl sürecek yolculuğuna 60 metre boyundaki Atlas-5 roketiyle çıkan New Horizons, uzun yolculuğunda radyoaktif plütonyum yakıtını kullanıyor.

ROSETTA DA TRAMPLEN YÖNTEMİNİ KULLANDI
AB’nin uzay çalışmalarının amiral gemisi Rosetta uzay aracı da yolculuğunu sürdürmek için hafta sonunda Mars’ın çekim gücünü bir tramplen gibi kullanmıştı. 2014’te “67P/Churyumov-Gerasimenko” adlı kuyruklu yıldıza inmesi planlanan Rosetta uzay aracının, Kızıl Gezegen’in yörüngesinde yaklaşık 250 kilometrelik irtifada yaptığı ikinci kritik manevra ile kuyruklu yıldızı yakalayabilmek için yeterli hıza ulaşmıştı.

Rosetta uzay aracının 2014’te ulaşmayı planladığı kuyrukluyıldıza varıncaya dek 2 kez daha Dünya yakınında yerçekimi manevrası yapması planlanıyor.
yasamak kucuk bir umut we insana duyulan sewgiden ibarettir..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2007       Mesaj #617
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Belediye cinayeti
g10
İBB, İSKİ ve Bahçelievler Belediyesi'nin ortak protokolü ile başlatılan Tavukçu Deresi'nin ıslah çalışması can aldı. Annesiyle birlikte yolda yürürken üstü kartonla kapalı rögara basan 5 yaşındaki Dilara, rögarın içine düşerek boğuldu. Dilara'nın cesedi, olay yerine 3 km. uzaklıktaki dere ağzından çıktı

Bahçelievler'de Ağustos 2004'te bir evi su basması sonucu 3 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSKİ ve Bahçelievler Belediyesi, Tavukçu Deresi'nde ıslah çalışması yapmak için aralarında protokol imzaladı. Islah çalışması Büyükşehir Belediyesi kuruluşu olan İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ihaleyle MVM Şirketi'ne verildi. Ancak firma yaptığı çalışma kapsamında rögarların kimisinin üstünü kapakla kapatırken, kimisinin üzerini de karton ya da suntayla kapattı. İşte bu ihmal, göz göre göre küçük Dilara'nın ölümüne yol açtı.

Şirinevler'de lokantada çalışan Muhterem Dumru ile ev hanımı Songül Dumru'nun 3 çocuğundan en küçüğü olan Dilara, annesi Songül'le birlikte Şirinevler Atatürk İlköğretim Okulu'nda okuyan ağabeyi Servan'ı da alarak evlerine gidiyordu. Anne Songül iki çocuğunun da ellerinden tutarak evine doğru yol alırken, Dilara üzeri kartonla kapatıldığı için fark edilmeyen logarın üzerine bastı. Annesinin elinden kurtulan Dilara rögar çukurundan içeri düştü. Vatandaşlar olayın ardından itfaiye ekiplerine haber verdi.



Babanın acı dolu dakikaları

Olayın ardından çığlıklar atan anne Songül Dumru, panik halinde eşi Muhterem Dumru'yu telefonla aradı.

Baba Muhterem itfaiye ekipleriyle birlikte olay yerine geldi. Rögar çukuruna giren ekip, akıntıyı farkedince kanalın çıkış noktası olan Ataköy'e gitmeye karar verdi. Dilara'nın cansız bedeni Ataköy'de bulundu. Şok geçiren baba Muhterem Dumru, küçük kızın lağım sularına bulanmış cesedini bağrına basarak, haykırarak ağladı. Küçük kızın cesedini kucağından indirmeyen acılı baba, 'canım benim, kızım benim' diyerek ağladı. Dilara'yı öpüp koklayan gözü yaşlı baba, kızının ölmüş olabileceğine inanmayarak olay yerinde bulunan polislere 'Kızımı hastaneye götürelim' diyerek yalvardı. Kızı ve oğluyla yolda yürürken başına gelen felaketin ardından anne Songül Dumru olay yerinde sinir krizi geçirdi.



Özrü kabahatinden büyük!

İSKİ yetkilileri ilk olarak yaptıkları açıklamada 'Rögarın betonu dökülmüş ve üzerine uyarı konmuş. Ancak akşam saat 23.00 sıralarında bir araç bu kapağın üzerinden geçmiş ve kapağı rögarın içine düşürmüş' dedi. İSKİ daha sonra yaptığı açıklamada ise söz konusu yolun trafiğe kapalı alan olduğunu belirtti. İSKİ'nin bu çelişkili açıklamalarından sonra konuşan İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur ise İspanya'dan telefonla yapılan görüşmede olaydan haberdar olmadığını belirtti. Şantiyelerde güvenlik tedbirlerinin çalışma yapan firmalara ait olduğunu açıklayan Çodur, 'Güvenlik firmaya aittir' demekle yetindi. Çodur, müteahhitlerin denetlenip denetlenmediğiyle ilgili bir soru üzerine de, 'Tabii ki denetimler yapılıyor. Ancak gözden kaçanlar olabilir' dedi.



Rögar 6 aydır açıktı iddiası

Vatandaşlar, bir çocuğa mezar olan rögarın kapağının altı aydır açık olduğunu belirterek, 'Burada pek çok rögarın kapağı açıktı. Şirketi defalarca uyarmamız sonucunda bazı rögarların kapağı kapatıldı. Ancak çocuğa mezar olan rögar kapatılmayanlar arasındaydı. 200 metre ileride Atatürk İlköğretim Okulu var. Çocuklarımız her gün bu yolu kullanıyor. Belediye neden bunları denetlemiyor' dedi.



Ercan ÖZTÜRK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #618
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Uyuşturucuda ana geçiş yolu"


uyusturucu





ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2007 yılı Uluslararası Narkotik Kontrol Strateji Raporu'nda Türkiye, "Güneydoğu Asya'dan gelen uyuşturucunun Avrupa'ya taşındığı ana geçiş yolu" olarak tanımlandı.


Raporda, Türk güvenlik güçlerinin Avrupalı ve Amerikalı meslektaşlarıyla işbirliği yaptığı vurgulandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın raporunda, "Türkiye üzerinden geçirilen eroinin büyük kısmının Batı Avrupa pazarına sokulduğu, ayrıca eroin ve afyonun çok küçük bir kısmının Türkiye'den ABD'ye ulaştırıldığı" ifade edildi.

Raporda, "Türkiye'nin uluslararası uyuşturucu kaçakçıları tarafından afyon, baz morfin, eroin ve diğer uyuşturucuların başka yerlere taşınmasında ana üs olarak kullanıldığı" belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı raporunda, "Uyuşturucunun büyük kısmının Türkiye'ye, Afganistan ve İran'dan kaçırıldığı, buradan da Batı Avrupa pazarına taşındığı" kaydedildi.

"Türk polisinin, uyuşturucu karşıtı operasyonlarda başarılı olduğu, Jandarma ve gümrük yetkililerinin de önemli rol oynadığı" belirtilen raporda, "Türkiye üzerinden her ay tonlarca eroinin kaçırıldığı tahmin ediliyor" denildi.

"Kuzey ve Doğu Avrupa'da üretilen sentetik uyuşturucuların bir kısmının Türkiye'ye girdiği ve buradan Ortadoğu ülkelerine geçtiği"nin de iddia edildiği raporda, "Türk hükümeti uyuşturucu karşıtı faaliyetlere önemli miktarda finansal ve insan kaynakları sevketti" ifadesi kullanıldı.

"Afgan eroinin Batı'ya taşınması önlenmeli"

Raporda, "Afgan eroininin Batı Avrupa'ya taşınmasının engellenmesi amacıyla yürütülen uluslararası programda, Türkiye'nin kilit rol oynamayı sürdürdüğü" bildirildi.

Rapora göre, Türk güvenlik güçleri, geçen yıl 10 bin 283 kilogram eroin, 529 kilo baz morfin, 23 bin 884 kilo marijuana, 440 kilo afyon, 19 milyon 971 bin 625 adet captagon ve 2 milyon 492 bin 200 adet exctacy hapı ele geçirdi.

ABD raporunda, "Türkiye'de üslenen uyuşturucu kaçakçıları ve aracıların, uluslararası uyuşturucu kaçakçıları, laboratuvar çalışanları ve Türkiye içinde ve dışında kara para aklama işiyle uğraşanlarla yakın irtibatta olduğu" ifade edildi.

"Afganistan'daki uyuşturucunun bazen önce Pakistan, daha sonra İran ve ardından Türkiye'ye ulaştığı" belirtildi.

Raporda, "Afganistan'dan gelen bazı uyuşturucuların Türkmenistan, Azerbaycan ve Gürcistan yolunu izleyerek Türkiye'ye kaçırıldığı" da yer aldı.

"Türkiye'de uyuşturucu kullanımının, diğer ülkelere kıyasla çok düşük kalmayı sürdürdüğü" belirtilirken, "bağımlı sayısının artmakta olduğuna" dikkat çekildi ve "uyuşturucu k
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #619
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Biz neden ölüyoruz?
Medya Haber

Bırakın süngerli bariyerleri. Bizde uyarı levhası bile yok. Bir ayağımız hep çukurda! Cezalar caydırmıyor, yeni facialara davetiye çıkarıyor

clear pixel
02.03.2007

Her gün atlattığımız tehlikeleri düşündüğümüzde ve yandaki fotoğraflara baktığımızda bu sorununun yanıtını bulmak hiç de zor değil... Dilara öldü, rögar çukurunun üzeri örtüldü ama başka caddelerde belki de onlarcası daha yeni kurbanlarını yutmayı bekliyor... Yetersiz güvenlik önlemleri kadar caydırıcı olmayan yasalar da bu sorunun yanıtı aslında. Geçmişteki acılar da bunun kanıtı...

* Tarih 6 Şubat 1996... Yer, İzmir Bornova Osmangazi Mahallesi. Müge Edipoğlu’nun kullandığı otomobil, belediyenin parklara toprak almak için açtığı 20 metre uzunluğundaki çukura düştü. 5 kişinin öldüğü kazada Bornova Belediye Başkanı ve yetkililer hakkında 5’er yıl hapsi istendi. Sonunda araç sürücüsü Dr. Edipoğlu 8’de 4 kusurlu bulundu. Hiçbir yetkili ceza almadı.

Düşüp ölen kız suçlandı
* Tarih 11 Kasım 2004. Yer Antalya’nın Kepez ilçesindeki Gazi Bulvarı. 14 yaşındaki lise öğrencisi Süheyla Yöntem, uzun süredir kapağı açık olan ve çevresinde uyarı levhası konmayan rögar çukuruna düştü; 200 metre sürüklenerek yaşamını yitirdi. Genç kızın ölümüyle ilgili açılan davalar, 3 yıla sonra bile sonuçlanmadı. Bilirkişi raporunda yer alan “düşen de suçlu” ifadesi ise aileyi şok etti.

* Tarih 1 Eylül 2001. Yer yine, İzmir, Çiğli. Belediyenin şirketi İzelman’ın açtığı çukura düşen Kumru Ekin öldü. Yerel mahkeme belediye yetkililerini 11 bin YTL tazminata mahkum etti.

* Yıl 1996. Yer İzmir Narlıdere... Naringül - Sami Uğur çiftinin iki oğlu yağmur suyu dolu çukura düştü. Aile belediye yetkililerini suçladı. Sanıklar 2.5’ar yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak cezaları paraya çevrildi.

Belediye şantiyeleri mercek altına aldı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Avrupa’daki şantiye örneklerini İstanbul’a uyarlamak için kolları sıvadı.. Bunun için belediye yetkilileri Avrupa’nın önde gelen kentlerinde şantiye çalışmalarını inceledi... İstanbul’daki 19 şantiye de kameralarla takibe alındı. Belediye bürokratları ve kontrol mühendisleri, şimdi Avrupa’daki örneklerle İstanbul’dakileri karşılaştırıyor. Topbaş’ın kendilerine vatandaş gözünde oy kaybettiren düzensiz şantiye görüntülerini ortadan kaldırmakta kararlı olduğu belirtiliyor. Büyükşehir Belediyesi, yukarıdaki fotoğraflarla da saptadığı kriterleri İstanbul’daki şantiyelere uygulayacak.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Mart 2007       Mesaj #620
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Partiler 25 Yaş Konusunda Hemfikir
Siyasi Partiler, Milletvekili Genel Seçiminin Ne Zaman Yapılması Gerektiği Konusunda Farklı Görüşlere Sahipken, Seçilme Yaşını 25'e İndiren Düzenlemenin İse Önümüzdeki Seçimde Mutlaka Uygulanmasını İstiyor.

Siyasi partiler, milletvekili genel seçiminin ne zaman yapılması gerektiği konusunda farklı görüşlere sahipken, seçilme yaşını 25'e indiren düzenlemenin ise önümüzdeki seçimde mutlaka uygulanmasını istiyor.

''Seçimlerin birkaç ay öne çekilmesi'' durumunda, seçilme yaşını 25'e indiren düzenlemenin, Anayasa'nın 67. maddesindeki ''Seçim kanunlarındaki değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz'' hükmü uyarınca ilk seçimde uygulanamayacağına dikkati çeken muhalefet sözcüleri, bu durumda ''25 yaşı'' güvence altına alacak yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini savunuyorlar. Anamuhalefet partisi CHP yöneticileri ise 25 yaşla ilgili düzenlemeyi önemsediklerini ancak ''AKP'nin partisel hesaplarına göre Haziran ya da Eylül'de yapılacak bir seçime desteklerinin söz konusu olmayacağı''nın altını çiziyor.

''Sayın Başbakanımızın, genel başkanımızın ifade ettiği gibi seçim zamanında yapılacaktır'' diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen, böylece 25 yaşın önümüzdeki seçimlerde uygulanacağını vurguladı.

Seçilme yaşının 25 yaşa indirilmiş olmasının Türkiye'nin nüfus özelliğiyle örtüşen bir durum olduğunu vurgulayark, ''4 Kasım 2007 tarihinde genel seçimlerin yapılması planlandığı için genç adayların da ben büyük bir şans olduğunu düşünüyorum'' dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek ise Genel seçimlerin 4 Kasım'dan bir iki ay önceye alınması durumunda, seçilme yaşını 25'e indiren anayasa değişikliğinin uygulanamayacağına işaret ederek, ''AKP'nin keyfine, partisel hesaplarına göre, Haziran ya da Eylül'de bir seçime bizim desteğimiz söz konusu olmaz. 25 yaşla ilgili düzenlemeyi önemsiyorlarsa o zaman seçimi Kasım'da yaparlar'' diye konuştu.

ANAVATAN Genel Başkan Yardımcısı Salih Uzun da ''samimiyetsizlikle'' suçladığı AK Parti iktidarından kurtulmak için mümkün olan en erken tarihte seçim yapılması gerektiğini savunarak, seçim tarihi Kasım ayından öne alınırsa 25 yaşla ilgili düzenlemeyi uygulayabilmek için Anayasa değişikliği gerektiğini belirtti.

DYP Genel Başkan Yardımcısı Saffet Arıkan Bedük de 25 yaşla ilgili düzenlemenin bir ihtilaf konusu olarak gündemde tutulmaması gerektiğini ifade ederek, ''25 yaş ile ilgili getirilmiş olan düzenleme doğrudur, isabetlidir ve ilk seçimlerde de mutlaka uygulanması gerekmektedir. Bunun için Anayasa değişikliği yapılması gerekiyorsa bu yapılmalıdır. Bu konunun netleşmesi için DYP, YSK'ya müracaat etmiştir'' dedi.

Ülkede bir süreden beri erken seçim koşulları oluştuğunu savunan MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır da ''Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yapılacak bir genel seçim erken seçim olmaz, geciktirilmiş bir seçim olur. Ancak yine de iktidar, seçimleri Kasım'dan bir iki ay önceye çekmeyi düşünürse buna bir itirazımız olmaz. Bu durumda 25 yaşla ilgili düzenlemenin bu seçimde uygulanabilmesine yönelik bir anayasa değişikliği yapılması zorunlu hale gelir'' diye konuştu.

DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan da ''Eğer yeni bir anayasa değişikliği yapılacaksa o zaman seçim yasaları da ele alınmalı. Yüzde 10 seçim barajını düşürerek, temsilde adaleti sağlamak gerekiyor'' dedi. (Anadolu Ajansı)

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww