Arama

Medya Haber - Sayfa 48

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 676.002 Cevap: 1.864
Kreacher - avatarı
Kreacher
Ziyaretçi
10 Ocak 2007       Mesaj #471
Kreacher - avatarı
Ziyaretçi
Acı kırmızı biber kanserli hücreyi öldürüyor

Sponsorlu Bağlantılar
ANKARA (A.A)

Acı kırmızı biberin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri, özellikle kanser hücrelerini yok eden özelliği, İngiltere'de yapılan bir araştırmayla bir kez daha doğrulandı.


Nottingham Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, jalapeno biberinin (acı kırmızı biber) içinde bulunan "kapsaisin" maddesinin, hücrelerin enerji üreten ısı odası mitokondriye saldırarak, kanser hücrelerinin ölümünü tetiklediği belirlendi.
Araştırmaya göre, kapsaisindeki molekül ailesi vaniloidler, kanser hücrelerindeki protein gelişimine engel olarak "apostosis"i veya hücre ölümünü tetikliyorlar. Vaniloidler, bunu yaparken, etraftaki sağlıklı hücrelere zarar vermiyorlar.
Kapsaisin etken maddesini akciğer ve pankreas kanser hücrelerinde deneyen bilim adamları, bu etken maddenin tümörlü hücrenin tam kalbine saldırdığını belirterek, "Tüm kanserlerin (Aşil topuğunu) keşfettiğimizi düşünüyoruz" diye konuştular.

Araştırmaya başkanlık eden Timothy Bates, kanserli hücredeki mitokondrinin biyokimyasal yapısının normal hücrelerdekinden çok farklı olduğunu kaydetti. Bates, bir doz kapsaisinin bir kanser hücresinin apostosise girmesine yol açtığını, ancak normal hücrede bu sonuca yol açmadığını belirterek, "Bu, kanserli hücreleri doğuştan diğerlerinden ayıran ve savunmasız olduğunu gösteren bir durum" dedi.
Türkiye'de sıklıkla tüketilen acı kırmızı biberde de yoğun olarak bulunan alkaloid madde kapsaisinin başta kanser olmak üzere birçok sağlık sorununda olumlu etkiye sahip olduğu hekimlerce daha önce dile getirilmişti.

TÜRKİYE VE ABD'DEKİ ÇALIŞMALAR

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi'nde geçen yıl yapılan bir araştırmada da acı kırmızı biberde yoğun olarak bulunan alkaloid madde kapsaisinin, kanser başta olmak üzere birçok sağlık sorununda olumlu etkiye sahip olduğu belirlenmişti.

Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necat Yılmaz, çalışmalarının sonuçlarına göre, kırmızı biberin içerisinde bol miktarda bulunan kapsaisin maddesinin insan sağlığı üzerine birçok olumlu etkiye sahip olduğunu belirlediklerini ifade etmiş, "Ağrı kesici ve iltihap çözücü etkisini P- maddesi yok ediyor, kanser önleyici etkisini ise içindeki kırmızı karotenoid maddesi sağlıyor. Ayrıca kırmızı biber kolesterol düşürücü, mide asidini düzenleyici ve mikrop öldürücü etkilere sahip. Sanıldığının aksine kırmızı biber zayıflatıcı etki de gösteriyor” diye konuşmuştu.
Yılmaz, bu faydaların sağlıklı kurutulmuş ya da taze yenilen kırmızı biberde görüldüğünü bildirmişti.

ABD'nin Los Angeles kentindeki Cedars-Sinai hastanesi Kanser Enstitüsü ve Kaliforniya Üniversitesi'nde yapılan bir başka araştırmada da kırmızı biberin içinde yoğun olarak bulunan ve acılığını veren kapsaisinin, prostat kanseri hücrelerini yok eden etkisi ortaya çıkarılmıştı. Los Angeles'taki Cedars-Sinai Hastanesi Kanser Enstitüsü ve California Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, acı kırmızı biberde yoğun olarak bulunan alkaloid madde kapsaisin, kanserli prostat hücrelerine enjekte edildiğinde, bunların parçalanarak yok olmalarını sağlıyor.

İSOT-CAPSICUM-ANITUM

Türkiye'de isot (ısı otu), bilim çevrelerinde ise “capsicum anitum” adıyla bilinen kırmızı acı biber, sevilerek tüketilen ve kültürü yapılan bir bitki. Anavatanının Meksika olduğu sanılan ve Azteklerin yazılı belgelerinde söz ettikleri kırmızı acı biber, Avrupa'ya 15. yüzyılın sonlarında geldi, 16. yüzyılda kıta ülkelerine ve Osmanlı topraklarına yayıldı.

Kırmızı biberi en çok tüketen ülkelerden olan Hindistan'a ise bu bitki 17. yüzyılda Portekizliler tarafından ulaştırıldı. Hint ve Meksika mutfağında çok sık kullanılan kırmızı acı biber, Türkiye'de en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştirilmekte ve tüketilmekte. L.T. Tresh adlı bilim adamı, 1846 yılında bibere acılığı veren maddenin kristal yapısında olduğunu tespit ederek, adını “capsaicin-kapsaisin” koymuştu.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
10 Ocak 2007       Mesaj #472
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Uçan Kuş'a ihtiyati tedbir koydurdu
aydindogan
Sponsorlu Bağlantılar
spacer
Aydın Doğan, Can Tanrıyar ve ekibinin hazırladığı "Uçankuş" sitesi için "ticari itibarını zedelediği" gerekçesiyle ihtiyati tedbir kararı aldırdı
spacer
İhtiyati tedbiri Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Doğan Yayın Holding A.Ş., Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş., DTV Haber ve Görsel Yayıncılık A.Ş:, Işıl Televizyon Yayıncılık A.Ş., Eko TV Televizyon ve Yayıncılık A.Ş. adına avukat Şehnaz Yüzer talep etti.

Başvuruda www.ucankus.com'da yayınlanan "Flaş!...Flaş!...Flaş!... Medya dünyasında 'gizli saklı' bir kıyamet kopuyor. Doğan Grubu'nun Medya Organları Kapış Kapış Satılacak mı? Hangi Kanal, hangi gazete kaç para ediyor? Doğan Grubu, yatırımcıların şimdiden iştahını kabartmış durumda! Doğan Grubu, 'masalarda' adeta paylaşılıyor... gibi ifadelerle davacıların mali durumları hakkında gerçek dışı ve kasıtlı iddialarda bulunulduğu belirtildi.

Başvuruda bu yayınların amacının halka açık şirketlerin değerini düşürmek, panik havası yaratarak davacıların kamuoyunda sahip oldukları saygınlığı ve ticari itibarı zedelemek olduğu iddia edildi.

Talebi görüşen Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Uçankuş isimli internet sitesinin Aydın Doğan ve davacı şirketleri hakkındaki aleyhte yayınlarının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verdi.

Kararın gerekçesi olarak haklarında yayın yapılan şirketlerden bazılarının İMKB'de işlem gören halka açık şirketler olması ve bunun sonucunda da haksız rekabete neden olunabileceği gösterildi.

MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
10 Ocak 2007       Mesaj #473
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Çalışanlarına masaj bile yapıyor

googlewhacking
spacer
En iyi arama motoru Google, ABD'de çalışanlarına en çok konfor sağlayan şirket seçildi
spacer
Fortune dergisinin yıllık araştırmasına göre internet arama motoru Google, Amerika'da çalışılacak en iyi şirket olarak seçildi. Google, çalışanlarına sunduğu yıkama, kuru temizleme ve otomotiv hizmetleri gibi ek yardımlar ile yüzme havuzu, spa tesisleri, gurme yemekleri, masaj ve ücretsiz doktor hizmetleri ile Amerika'nın en iyi işvereni seçildi. Google, Mesaiye bağlı kalmadan bilgisayar başında saatlerce çalışan yazılım mühendisleri için California'nın Mountain View bölgesindeki Googleplex olarak anılan ofis binasını adeta bir kampüs alanına çevirmiş durumda.

Çalışanlar, molalarında rahatlamak için yüzme havuzundan, beyzbol sahasına, bardan kuaför salonuna birçok imkana sahip. Googleplex içinde yer alan 16 kafeden de çalışanlar ücretsiz yiyecek ve içecek temin ediyor. Bu uygulama yüzünden işe yeni başlayanların ortalama 7 kilo aldığı ve bu fazlalıkların "Google 7'lisi" diye anıldığı da belirtiliyor. Geçen yıl 2 milyar dolar kâr eden şirket, gelirini çalışanlarının rahatı için cömertçe harcamaktan kaçınmıyor.

Araştırmayı Fortune dergisi için hazırlayan Çalışılacak en iyi İşyeri Enstitüsü adlı kuruluş, 446 farklı şirketten 105 bin çalışana anket uyguladı. Şirketlerin aldığı puanın üçte 2'si yönetim kadrosunun çalışanlara karşı tutumu, iş tatmini ve personelin kendi arasındaki ilişkilerle çalışanlara sunulan imkanların değerlendirilmesinden oluşuyor. Çalışanların memnuniyetini önemli ölçüde etkileyen bir başka etken ise maaşlar. İlk yüze giren şirketlerin ödediği yıllık ortalama maaş 33 bin 559 dolar ile 181 bin 99 dolar arasında değişiyor.

İlk yüze giren şirketlerin üçte biri işyerinde kreş hizmeti veriyor. Arnold & Porter gibi bazı firmalar ise işe alınacak eleman tavsiye eden çalışanlarına 15 bin dolar prim ücreti öderken yatırım bankası Goldman Sachs, evli ya da birisiyle birlikte yaşadığını belirten çalışanlarının yıllık iznini bir hafta daha uzatıyor. Houston merkezli inşaat firması David Weekley ise çalışanlarına doğumgünlerinde izin kullandırıyor. Listede Google'dan iyi ikinci şirket ise biyoteknoloji devi Genentech oldu. Üçüncü sırada ise Wegmans Food Markets yer alıyor.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
11 Ocak 2007       Mesaj #474
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
"Kalsaydım bir kupa daha gelirdi"


Medya Haber

Galatasaray'da kalsaydı neler olurdu? Siyaseti düşünüyor mu? İtalya'ya dönecek mi? 2008 yolunda rakiplerin son durumlarından seyircisiz oynananacak son maça, Ligin genel durumundan UEFA Kupası günlerine, Futbolculuk yıllarından Milan ve Fiorentina dönemlerine kadar FourFourTwo sordu, Milli Takımlar Sorumlusu Fatih Terim yanıtladı... İşte Coşkun Çelik'in sorularına Terim'in verdiği cevaplar...
“RAKİPLERİ TANIYORUZ”
Metin, Tolunay, Ünal ve Müfit hoca rakiplerimizin son maçlarını izlediler. Norveç ve Yunanistan hakkında tüm bilgilere sahibiz. Yani ‘nasıl oynar, kim oynar, kim ne yapar, oyunun her dakikasında nasıldır, şablonu nedir, düşüncesi nedir, maça tesir edecek önemli oyuncuları kimlerdir’ aşağı yukarı tüm bilgilere sahibiz.
“FRANKFURT’TAN DAVET VAR”
‘Seyircisiz olduktan sonra ne fark eder’ gibi bir yaklaşımda değiliz. Diğer iki maçımızı Frankfurt’ta oynamıştık. Çok da güzel bir mektup geldi Frankfurt kulübünden. ‘Burası sizin eviniz’ diyorlardı mektupta. Açıkçası tam kararımızı vermedik ama büyük ihtimalle Frankfurt’ya oynayacağız gibi görünüyor.
“HERKES KIRMIZI BEYAZ OLMALI”
Cezamız bittiğinde maçlarımızı İstanbul’da da İstanbul dışında da oynayabiliriz. Hele içeride oynayacağımız tarih bir gelse... Habire dışarıda oynuyoruz. Benim önceki dönemlerimde A Milli ya da Ümit Milli takımlarla 35 bin, 40 bin kişiye oynadık. Seyircimizin gelmemesi ya da az gelmesi konusunda kafamda herhangi bir soru işareti yok. Yalnız burada olayın milli takım maçında kulüp taraftarlığı bazına dönmemesi lazım. O çok önemli bizim için, o gün herkes milli takımlı, o gün herkes kırmızı-beyaz olmalı.
TERİM MODELİ
Bana kafamdaki futbol modelinin ne olduğunu UEFA Kupası yolunda sormuşlar, ben de ‘Terim modeli’ demiştim. Şimdi bizim neleri daha iyi yaptığımız, neleri yapamadığımızın karışımından yola çıkarsak zaten ekolü buluruz. Türk futbolcusunun teknik kapasitesi hakikaten yüksek ama bunu oyun tekniği manasında üst seviyeye çekmemiz gerekiyor. Hem atak yapan hem de daha sonra gardını alan bir futbol oynanıyor artık. Türkiye de bunun dışında kalamaz. Bu arada tekniğini de ön plana çıkarmak durumundadır. Çünkü fizik kalitelerinde herhangi bir sorun olacağını pek sanmıyorum. Türkiye bunu mümkün mertebe top bizdeyken herkesin hücum düşündüğü, top rakipteyken herkesin defans düşündüğü dev tek blok halinde oynamalıdır. Defans bloğu, orta saha bloğu, hücum bloğundan ziyade tek blok olarak oynamalıdır.
“ARA ÇOK”
Çok ağır kış şartları geçiren bir ülke değiliz. Hoş, eğer ağır kış şartlarında çok ara vermezseniz, tolere edecek zamana sahip oluyorsunuz. Böyle olunca da seyirci uzak kalıyor, tekrardan bir yükleme antrenmanları uygulamak zorunda kalınıyor, tekrardan bir sürü hazırlık maçı yapılıyor, kulüpler de hasılat gibi ekonomik girdilerden uzak kalıyor… Onun için benim önerim mümkünse hep en kısa sürede tekrar başlayalım. Bu da 24’ü Christmas’la yılbaşını içine alan, hadi bir hafta daha koyulabilen bir ara olmalı…

İSMİMİZİN OLMASI LAZIM”
Turnuvalarda ismimizin olması çok önemli. Kazanmaktan ya da kaybetmekten öte oralarda olmak çok önemli. A Milli Takım için turnuvalarda yer almak, kulüp takımlar için Ocak’tan sonraya birkaç takımla birlikte kalmak... Dünyadaki isminizin yerleşmesi, insanların sizi takip etmesi, güven ve istikrar adına bunun olması lazım. Bakıyoruz, bazı ülkeler hep var. Şampiyon mu oluyorlar? Hayır. Ama hep varlar İsveç, Norveç, İsviçre gibi.
PIONTEK ve TERİM
Piontek’le bir kaderi paylaştık biz. Yerli olması, yabancı olması pek fazla fark etmiyor, dostuz… Zaman geldi o bize, zaman geldi biz ona göğsümüzü gerdik birbirimize... Ben Arsenal maçı öncesi kendisine, ‘Sepp, kazanacağız. Ben takımıma güveniyorum’ demiştim. Kupayı aldığımızda kendisi kazanmışçasına mutlu oldu. Maç sonrası ‘Devre arasında ben sana dememiş miydim?’ diye sarıldı, ben de ona, ‘Sana daha önce söylememiş miydim?’ dedim. Bozuk Türkçesiyle bana ‘Büyük Adam’ demişti. Orada öyle bir sevinç yumağı oluşturmuştuk.
PAYLAŞMAYI ÖĞRENEBİLMEK”
Herkesin UEFA Kupası’nda payı olmuştur. Allah bir tuğla koyandan bile razı olsun. Zaten başarıyı da paylaşmayı öğrenmeliyiz esasında. Herkesi yenerek üst turlara geçiyorsunuz, daha önceden olmamış birşey. Tabii ki gol kurtaranı da var, atanı da var, bu 11’i çıkaranlar da var… Yöneticisi de var, başkanıyla, masörüyle, malzemecisiyle, seyircisiyle hatta basınıyla muhakkak herkesin bu kupada ufak tefek payları vardır. Önemli olan, başarıyı paylaşmayı hazmedebilmek.
“10 NUMARADAN 5 NUMARAYA”
Ben futbola santrfor olarak daha doğrusu 10 numara gibi başladım. İstanbul’da bir Adana Demirspor-Galatasaray maçında zaruriyetten libero oynadım. Galatasaray’a orta saha oyuncusu olarak gelmiştim. İngiliz Don Howe beni libero oynattı ben de libero olarak futbola devam ettim. Sonra da milli takımda libero oynadım. Ama sonra ben kendi teknik direktörlüğüm hayatımda liberoyu kaldırdım.
"SİYASETİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Şu anda teknik direktörlükten başkanlığa geçiş gibi şeyler düşünmüyorum. Aynı şeyi siyaset için de söyleyenler oldu. Ben ise düşünmediğimi söylüyorum. Ama hayat ne getirir bilinmez. Allah bilir. Allah uzun ömür verirse elimizden gelen hizmeti futbol adına bir yerlerde devam ettireceğiz. Yarın hangi kararı alırım bilmiyorum.
“FUTBOLCUMUZ YURTDIŞINA GİTMELİ”
Ben yurtdışında ne kadar oyuncumuz olursa o kadar mutlu olurum.
Şimdi dışarıda oynamayı kafasına koymuş bir insan, başarısıyla gittiği kulüpten diğerine atlayabilir. Norveç’in, İsveç’in yüzlerce oyuncusu oynuyor İngiltere’de ya da diğer ülkelerde. Kimse de Southampton ya da Lecce’de oynuyor diye bozulmuyor, onlar takım değil mi? 70 milyonluk bir ülkede çok fazla sayıda oyuncunun yurtdışında oynaması lazım. Ülkenizin tanıtımı açısından, ülkenize getirilen döviz açısından, orayla buranın mukayesesini veyahut sentezini iyi yapabilme, ülkeye dönüp daha faydalı olabilme açısından, temsil açısından, her şey açısından bence önemli. Ben olaya bu gözle bakıyorum.
KALSAYDIM BİR KUPA DAHA GELİRDİ”
Popescu beni gördüğünde hep ‘Hocam kalsaydın Şampiyonlar Ligi şampiyonu da olurduk’ der. Olabilirdi tabi. Olmayacak bir şey değil ama olmadı. Şimdi dönüp de neden olmadığına dair o konuda hiçbir zaman bir açıklama yapmadım. Ama yavaş yavaş herkes çözüyor zaten. Bir takımda çalışırken bir takımla anlaşmam. İtalya’ya gideceğim de son zamanlarda, sezon bittikten sonraki bölümde belli oldu. Öyle nasipmiş öyle kısmetmiş. Ben istikrar adına hareket eden ve onun başarı getirdiğine inanan bir insanım. Dolayısıyla kalsaydık tabi çok önemli işler olabilirdi. Ben de Popescu’ya katılıyorum.
“NUMARALAR BENİ İLGİLENDİRMİYOR”
Numaralar beni çok fazla ilgilendirmiyor. Oyun anlayışı ve prensip benim için çok önemli. Oyun içerisinde formatlarımız değişebilir. 4-4-2 çıkarsınız, bir oyuncu hücuma geçtiği zaman al sana 3-5-2. Muhakkak milli takımın oynamak istediği şablonlar var ama bulundukları yerde özgür bırakmayı seven bir hocayım ben. Özgür olmalarını istiyorum. Yetenekleri olduğu için buradalar. O zaman o yetenekleri kullanma serbestliği tanırım ben onlara. Bunun için neye ihtiyaçları var? Güvene. Hele bize bazı maçlarda geldiklerinde sarsılmış güvenlerini hep beraber yaşıyoruz. O güveni biz veririz. Kaybettikleri bana, kazandıkları onlara... O sorumluluğu ben almışımdır hep. O yüzden rahat hareket etmelerini, özgür olmalarını istiyorum.
“OYUNCU ÇABUK ADAPTE OLABİLMELİ”
Ha bire okuyorum herkesten şimdi. Ah sol tarafta bir Küçük Hakan olsa, ah bir eski Ergün, ah bir Abdullah olsa... Ben Abdullah’ı Beyoğlu Yeniçarşı’dan aldığım zaman tam mânâsıyla sol iç, eski 10 numaraydı. Küçük Hakan’ı aldığım zaman 11 numara, Ergün’ü Kilimli’den aldığım zaman 6 numaraydı. Üçünü de sol bek yaptım. Allah’a şükür iyi ki de yapmışız. 15 sene Türk futbolu tepe tepe bu çocukları kullandı. Aslan gibi de oynadılar. Ümit Davala neydi? Sağ bek koyduk. Milan’a da sağ bek gitti. Ama Ümit santrafor, topuzlu saçlarıyla. Biz bunları sağ bek, sol bek yaptık. Niye olmuyormuş? Neydi amacı? Tekniğiydi belki, süratiydi belki... Mevkilerin ne içerdiği belli. Ne istenildiği belli. ‘Takımımda böyle oynuyorum’, öyle bir şey yok. Oyuncu çok çabuk adapte olandır. Biz o bahaneleri kaldıralı çok uzun yıllar oldu. Artık buralara dönmeyeceğiz.
“NON SI SA MAI…” (Kim bilebilir ki!)
Rui Costa devamlı arıyor, selam gönderiyor. Nuno Gomez ve Di Livio da öyleler. Biri birini görüyor selam yolluyor. Geçenlerde Gattuso selam yollamış. Son milli maçta Brocchi otobüsün içine kadar geldi, ‘Mister bir telefonunuz yeter’ dedi. Beraber herhangi bir takıma gitmek için. Saha içinde herkes, ‘Merhaba mister’ diyor. Allaha şükür, bir Türk insanın görebileceği sevgi ve saygıyı gören ve yaşayan bir adamım. Maçlarına davet ederler, ağırlarlar. ‘Niye gelmiyorsunuz?’ diye sorarlar. Allah’a şükür ikinci vatanımız gibi . Onlar bize geliyor, biz onlara gidiyoruz. Hep, ‘İtalya’ya ne zaman dönüyorsunuz?’ diyorlar.
İtalyanca’da ‘Non si sa mai’ diye bir kelime vardır. Kim nereden bilebilir? ‘No si sa mai’ diyorum ben de!..”
Kreacher - avatarı
Kreacher
Ziyaretçi
11 Ocak 2007       Mesaj #475
Kreacher - avatarı
Ziyaretçi
KENAN DOĞULU'YA EUROVISION'DA GÜÇLÜ RAKİP: MORRISEY
İngiliz pop müziğine 80'lerde damgasını vuran Smiths topluluğunun eski solisti Morrisey, İngiltere adına Eurovision şarkı yarışmasına hazırlanıyor.


BBC'nin internet sitesinde yer alan habere göre, Morrisey, Eurovision'a yarışmacı olarak katılmayı ciddi şekilde düşünüyor.
İngiltere'nin geçen yıl Daz Simpson ve "Teenage Life" şarkısıyla katıldığı yarışmadan ancak 19'unculukla dönmesinin ardından konuşan Morrisey'in, "Dehşete kapıldım ancak İngiltere'nin düşüşünü görünce şoke olmadım. Neden bana sormadılar ki" dediği de öğrenildi.Morrisey, yarışmaya katılmak için görüşmelerini sürdürüyor. Morrisey, geçen yıl İstanbul'da da bir konser vermişti.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
11 Ocak 2007       Mesaj #476
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Brezilya You Tube'u tekrar açtı
spacer
Daniela Cicarelli'nin YouTube'daki sevişme görüntülerine koydurduğu yasak kalktı
spacer
Medya Haber

Brezilya Yüksek Mahkemesi, Real Madrid'li yıldız futbolcu Ronaldo'nun eski eşi topmodel Daniela Cicarelli'nin(27), sevgilisiyle birlikte çekilen sevişme görüntülerinin internet sitesinde yayınlanmasının yasalara aykırı olmadığına karar verdi. Geçen hafta topmodel Cicarelli'nin başvurusu üzerine yerel mahkeme, YouTube'daki görüntüleri yasaklamıştı. Yüksek Mahkeme'nin bu kararıyla görüntüler üzerindeki yasak kalkmış oldu.
Brezilyalı ünlü model Daniela Cicarelli, erkek arkadaşı Brezilyalı Renato Malzoni ile İspanya'daki bir kumsalda çekilen sevişme görüntülerinin internette yayınlanmasının ardından ülkesi Brezilya'da YouTube aleyhine dava açmış ve görüntülerin yayından kaldırılmasını ve yayınlandığı her gün için de 119 bin dolar istemişti. Yerel mahkeme de görüntüler yayından kaldırılıncaya kadar portalın kapatılmasına karar vermişti.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
11 Ocak 2007       Mesaj #477
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Kutuptan dev buzul kütlesi koptu
Kuzey Kutbu’nda Kanada’ya ait bir adadan, 11.000 futbol sahası büyüklüğünde bir buzul kütlesinin koptuğu tespit edildi.
blank Medya Haber


İSTANBUL - ABD’li ve Kanadalı bilim insanları Kuzey Kutbu’nun 800 km güneyinden yaklaşık 16 ay önce koptuğu tespit edilen dev buzulun ardında parçacıklar bırakarak yaklaşık 50 km batıya doğru gittikten sonra önceki kışın başında buz denizinin içinde donduğunu belirlediler.

Bunun küresel iklim değişikliğine bağlı bir durum olduğunu tahmin eden bilim insanları, dev buzulun kopması sonucu Kanada coğrafyasının bir bölümünün değiştiğini, kopma sırasında meydana gelen sarsıntının 250 km öteden tespit edildiğini ortaya çıkardılar.

BUZUL KÜTLESİNDE AZALMA
Kuzey Kutbu’ndaki koşulları inceleyen Laval Üniversitesi’nden Warwick Vincent, yeni oluşan buzul adasına gittiğinde gözlerine inanamadığını belirterek, şimdiye dek buz denizinde böyle bir kayıp görmediğini söyledi. Vincent, kopmanın ardından bölgede kalan buzul miktarının 1906’da keşfedilenden yüzde 90 oranında azaldığını vurgulayarak, durumun önemine işaret etti.

Uydu görüntüleri ve sismik kayıtları inceleyerek dev buzul kütlesinin 13 Ağustos 2005’te koptuğunu belirleyen bilim insanları, bunun bölgede 30 yıldır bu türde görülen en büyük değişiklik olduğunu belirttiler ve buna en büyük neden olarak iklim değişikliğini gösterdiler.



Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
12 Ocak 2007       Mesaj #478
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi


kafile
Hepimizin hatırlayacağı gibi yılın en iyi toplama albümü olan "Kafile" albümünün hit parçası olan "Baytar"ın allbüm çıkmadan internette yayınlanması olay olmuştu ve nihayet adalet yerini buldu.Uzun süren uğraşlar sonucunda bu şahıs hakkında hem ağır hapis hemde yüklü tazminat istemiyle dava açıldı ve tutuklama kararı çıkartıldı...Yakın zamanda Sagopa Kajmer olayla ilgili detayları bizzat duyuracak..
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
12 Ocak 2007       Mesaj #479
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Avrupa Yakası derbiyi solladı

Beşiktaş ile G.Saray arasında önceki akşam Antalya’da yapılan Efes Pilsen Cup 6’nın üçüncülük maçı tv’de ’tavan’ yaptı. Yılın ilk derbisi, yurt dışında da büyük ilgi gördü. Eurosport ve El Cezire televizyonlarının da karşılaşmanın canlı yayınını tam 100 ülkeye birden ulaştırdı
AVRUPA YAKASI ZİRVEDE
Türkiye’de Kanal D’nin yayınladığı ve kıran kırana mücadelesi ile resmi maçları aratmayan Efes Pilsen Cup mücadelesi, yine de haftalardır ratinglerin zirvesinden inmeyen Avrupa Yakası dizisinin büyüsünü bozamadı. Avrupa Yakası, totalde ve AB Grubu’nda ilk sırayı alırken, Beşiktaş-G.Saray derbisi totalde, 10.00 rating ve 23.60 izlenme oranı, AB Grubu’nda ise 9.90 rating ve 23.40 izlenme oranı ile 2. sırayı aldı


MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
12 Ocak 2007       Mesaj #480
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

Misafirlerim dehşete düşüyorlar
spacer
Zülfü Livaneli misafirlerinin Türk TV'lerini izleyince dehşete düştüğünü söyledi

İstanbul bağımsız milletvekili ünlü sanatçı Zülfü Livaneli de 'şiddet' görüntülerine isyan eden isimlerden. Yurtdışından gelen misafirlerinin Türkiye'deki TV yayınlarından dehşete kapıldıklarını söyleyen Livaneli, Meclis'in 'okullardaki şiddeti araştırma' komisyonunda, görüşlerini "Bizim yabancı arkadaşlar, yazar, çizer, dünyayı bilen arkadaşlar televizyona baktıkları zaman hayret içinde kalıyorlar, dehşete düşüyorlar. Otelde açıyorlar kanalları, 'Bu nasıl bir yayın?' diyorlar. Yani inanılmaz bir durum var ortada..." şeklinde dile getirdi. Bu konuda Avrupa'daki kanunlardan yararlanılmasını teklif eden Livaneli, Batı'da televizyon yayınlarında aşırı efektlerin bile yasak olduğunu söyledi.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww