Arama

Medya Haber - Sayfa 61

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 660.765 Cevap: 1.864
Avatarı yok
BlueNighT
Yasaklı
21 Şubat 2007       Mesaj #601
Avatarı yok
Yasaklı
4 bin kişiye 1 ay sigortalı iş imkanı

Sponsorlu Bağlantılar
A.A.

arsivimageaspx?picid2877952 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Ömer Demir, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde çalıştırmak üzere özellikle İstanbul'da elemana ihtiyaçları olduğunu belirterek, vatandaşları göreve çağırdı.

TÜİK Başkanı Demir, yaptığı açıklamada, nüfus sayımında çalıştırmak üzere geçici eleman istihdam ettiklerini belirterek, ancak bazı illerde başvuru eksikliği olduğunu anlattı. “Özellikle İstanbul'da başvurular çok düşük kaldı. İşe ihtiyacı olanlara 1 ay sigortalı iş imkanı sağlıyoruz. Sayın halkımızın müracaatlarını bekliyoruz” diyen Demir, başvuruların kaymakamlıklara ya da TÜİK'in bölge müdürlüğüne yapılabileceğini söyledi.

ÜCRETLER 510-550 YTL ARASINDA

TÜİK İstanbul Bölge Müdürü Zeki Bostancı da, 1 ay çalıştırmak üzere anketör ve veri girişi için toplam 9 bin eleman çalıştırmayı planladıklarını, ancak halen yaklaşık 4 bin kişiye ihtiyaçları olduğunu belirterek, özellikle anketör aradıklarını bildirdi. Bostancı, anketörlerin en az 18 yaşında olmaları gerektiğini belirterek, daha önce getirdikleri 35 yaş üst sınırını, başvurular az olunca kaldırdıklarını kaydetti.

Anketörleri sigortalı olarak çalıştırdıklarını ve lise ya da üniversite mezunu olmalarına göre 510-550 YTL arasında ücret verdiklerini ifade eden Bostancı, gerçekten bu işi yapmak isteyenlerin başvurmalarını istediklerini,zira daha sonra vazgeçmeleri halinde sigortaları da yapıldığı için bir sürü bürokrasi, kırtasiye işi ile uğraşmak zorunda kaldıklarını anlattı.

Bostancı'nın verdiği bilgiye göre, mevcut başvurular dışında halen toplam 3 bin 885 kişiye ihtiyaç duyulan İstanbul'da en fazla eksik personelin bulunduğu ilçe 400 kişi ile Ümraniye oldu. Bu ilçeyi 300'er kişi ile Gaziosmanpaşa, Bağcılar, 250'şer kişi ile de Kadıköy, Üsküdar ve Büyükçekmece izliyor. Adalar, Bakırköy, Eminönü, Eyüp, Maltepe, Sultanbeyli ve Şile ilçelerinde ise eksik personel bulunmuyor.

Avatarı yok
BlueNighT
Yasaklı
21 Şubat 2007       Mesaj #602
Avatarı yok
Yasaklı
AB'den asansör karteline rekor para cezası

Sponsorlu Bağlantılar
A.A.

AB, kartel oluşturdukları gerekçesiyle asansör ve yürüyen merdiven sektörünün devleri ThyssenKrupp, Schindler, KONE, Otis ve Mitsubishi'ye 992 milyon Euro'luk rekor para cezası verdi.

AB Komisyonu, konusu şirketlerin iştirakleriyle birlikte Almanya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg pazarında 1995-2004 yılları arasında sabit fiyat uyguladıklarını, ihalelere fesat karıştırdıklarını ve gizli ticari bilgileri paylaştıklarını bildirdi.

Alman demir-çelik ve mühendislik devi ThyssenKrupp, 480 milyon Euro ceza ile kartel içinde ve AB tarihinde en yüksek cezayı alan şirket oldu. ThyssenKrupp'un cezası, daha önce paslanmaz çelik sektöründeki kartele de dahil olması dikkate alınarak tekrarlanma nedeniyle yüzde 50 artırıldı.

Asansör ve yürüyen merdiven kartelinin diğer üyelerinden ABD'li Otis'e 225 milyon Euro, İsviçreli Schindler'e 144 milyon Euro, Finlandiyalı KONE'ye 142 milyon avro ve Japon Mitsubishi Elevator'a 1,8 milyon Euro para cezası verildi.

AB'nin kartel oluşturdukları gerekçesiyle daha önce uyguladığı en yüksek para cezaları, 2001 yılında 462 milyon Euro'yla İsviçreli ilaç devi Roche ve bu yıl 396,6 milyon Euro'yla Alman elektrik-elektronik devi Siemens'i hedef almıştı.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
22 Şubat 2007       Mesaj #603
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

İTALYA'DA SOL ÇÖKTÜ..



İtalya'da sol çöküş Merkez solu bir çatı atlında toplayan Romano Prodi 3. kez istifa ediyor. Bu istifa İtalya'da solun çöküşü olarak yorumlanıyor.

22.02.2007 00:18
İtalya'da, merkez sol partileri şemsiyesi altında toplayan Zeytin Ağacı Birliği'nin lideri Romano Prodi, bu akşamki istifasıyla birlikte, siyasal kariyerinde başbakanlık görevinden 3. kez istifa etmiş oldu.

Romano Prodi'nin, daha önce 1997 ve 1998'deki istifa kararlarında da,
koalisyon ortakları arasındaki anlaşmazlıklar belirleyici bir rol oynamıştı.

İtalya'da, 18 Mayıs 1996'daki seçimlerinde başbakanlık koltuğuna ilk kez
oturan Prodi, yaklaşık 1.5 yıl sonra istifa etmek durumunda kalmıştı. O dönemde Prodi'nin hazırladığı bütçe, koalisyon ortaklarından Yeniden Komünist Yapılanma Partisi'nin (YKYP) itirazıyla karşılaşmıştı. Prodi, bunun üzerine 9 Ekim 1997'de cumhurbaşkanına istifasını sunmuştu. YKYP'nin o dönemdeki genel başkanı Fausto Bertinotti, 10 Ekim'de yeni bir uzlaşmaya razı olduğunu açıklayınca, hükümeti kurma görevi yine Prodi'ye verilmişti. Prodi, 16
Ekim 1997'de kurduğu yeni hükümete güvenoyu alarak görevini sürdürmüştü.

Prodi, 2. istifasını ise 1998'de verdi. Prodi'nin YKYP ile yaşadığı
anlaşmazlıklar, hükümetin 9 Ekim 1998'de meclisteki 312 ''evet''e karşı 312
''hayır'' oyuyla güven oylamasını yitirmesiyle sonuçlandı. Bunun üzerine de
Prodi, istifasını sunmak durumunda kaldı. Dönemin cumhurbaşkanı Oscar Luigi Scalfaro, 13 Ekim'de Prodi'yi yeni yeni bir hükümet kurmakla görevlendirdi.

Prodi, yeni hükümeti kuramayacağını anlayınca, görevi 15 Ekim'de
cumhurbaşkanına iade etti. Akabinde, merkez sol adına hükümeti kurma görevi 16 Ekim'de Massimo D'Alema'ya verildi. D'Alema da, 21 Ekim'de yeni bir hükümet kurarak ilk kez başbakanlık koltuğuna oturdu.

Prodi, 3. istifasını ise bugün verdi. Hükümetin Afganistan ve dış politika
konusunda hazırladığı önerge bugün senatodan gerekli onayı alamadı. Senatoda yaşanan bu yenilgi, aynı gün içinde Prodi'nin istifasını sunmasını da beraberinde getirdi. Prodi'nin başbakanlığı, bu kez 281 gün sürdü.

Parlamentodaki aritmetik dengeler açısından cumhurbaşkanı Napolitano'nun, Prodi'yi yeniden hükümeti kurmakla görevlendirmesi muhtemel görünüyor. Ancak merkez sol partiler arasındaki görüş ayrılıklarının giderilip bir uzlaşı sağlanamaması durumunda, İtalya'da erken seçimin kaçınılmaz duruma gelmesi olasılığı da bir hayli güçlenmiş durumda.

PRODI HÜKÜMETİNİN 281 GÜNLÜK İCRAATINA DAMGA VURAN OLAYLAR

10 Nisan 2006: İtalya'daki genel seçimler, Romano Prodi liderliğindeki Zeytin Ağacı Birliği'nin göreceli zaferiyle sonuçlandı. Merkez sol, genel seçimleri sadece 25 bin oy, bir başka deyişle yüzde 0.06'lık bir farkla kazanabildi. Parlamentodaki sandalye dağılımında hükümet, mecliste göreceli bir çoğunluk yakalamayı başardı. Ancak senatoda ise muhalefete üstünlüğü yalnızca 1 sandalyeyle sınırlı kaldı.

16 Mayıs 2006: İtalya'nın yeni cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano, Prodi'yi
hükümeti kurmakla görevlendirdi. Prodi, ertesi gün hükümeti kurmayı başardı.
Senatoda 19 Mayıs'taki güven oylamasından yeni hükümete 165 ''evet'', 155
''hayır'' oyu çıktı. Hükümet, 23 Mayıs'ta meclisten de güvenoyu almakta
zorlanmadı.

4 Haziran 2006: Koalisyon partileri arasında çeşitli konulardaki görüş
farklılıkları, Prodi'nin uyarı yapmasını zorunlu kıldı. Prodi, San Martino in
Campo'da bakanlarla birlikte yaptığı toplantıda, ''Hükümet sorumluluğu, parti
sorumluluğundan önce gelmeli'' dedi.

30 Haziran 2006: Hükümetin rekabeti güçlendirme amacıyla taksiciler ve
serbest meslek sahiplerine ilişkin yeni düzenlemeler, ülke çapında grev ve
protestolara neden oldu.

27 Temmuz 2006: Meclis'ten çıkarılan af yasası, koalisyon ortakları arasında
bölünmeye yol açtı: Değerler İtalyası Partisi (DİP) tasarıya ''hayır'' oyu
kullanırken, İtalyan Komünistler Partisi (İKP), çekinser kalmayı yeğledi. Bununla
birlikte tasarı, 29 Temmuz'da senatodan da olay aldı.

28 Temmuz 2006: Senato, İtalyan askerlerinin başta Afganistan olmak üzere
yurtdışındaki misyonlarına ilişkin önergeyi onayladı. Ancak hükümet, koalisyon
içindeki muhaliflerin de desteğini alabilmek için önergede değişiklikler yapmak
zorunda kaldı.

2 Ağustos 2006: Hükümet, ek bütçe için parlamentodan güvenoyu almayı
başardı.

28 Ağustos 2006: Bakanlar kurulu, İtalya'nın BM öncülüğünde Lübnan'a asker göndermesini öngören kararnameyi onayladı.

30 Eylül 2006: Koalisyon ortakları kendi aralarında anlaşmazlıklar ve
tartışmalar sonrasında, 33.4 milyar Avro'luk bir ek bütçeye daha onay verdiler.

11 Eylül 2006: Mecliste merkez sol tarafından sunulan bir önergenin kabul
edilmesiyle, bir önceki hükümet tarafından kararlaştırılmış olan Messina
Boğazı'na asma köprü inşa edilmesine ilişkin projenin durdurulması
kararlaştırıldı.

28 Ekim 2006: Prodi, koalisyon ortakları arasındaki görüş ayrılıklarını
gidermek için Roma'da bakanlar ve parti liderleriyle bir toplantı yaptı.

4 Kasım 2006: Halkın yaşam standardının düşmesi Roma'da bir yürüyüşle
protesto edildi. Protestoya, Prodi'nin koalisyon ortaklarından Yeşiller Partisi,
İKP ve Yeniden Komünist Yapılanma Partisi (YKYP) de katıldı.

20 Kasım 2006: Bakanlar kurulu, ülkedeki askeri ve sivil istihbarat
servislerinin başkanlarını değiştiren kararnameyi imzaladı.

1 Aralık 2006: İtalya Savunma Bakanı'nın Nasıriye'de katıldığı bir tören eşliğinde, Irak'taki İtalyan askerlerinin görev süresi sona ermiş oldu.

10 Aralık 2006: Prodi, Bologna'da katıldığı Motor Show sırasında, kimi
ziyaretçiler tarafından protesto edildi.

16 Ocak 2007: Prodi, Romanya ziyareti sırasında, Vicenza kentindeki ABD
askeri üssünün genişlemesi için gerekenin yapılacağını söyledi.

31 Ocak 2007: Meclis, İtalya'da resmi evlilik dışındaki fiili birliktelere
de hukuksal statü kazandırılmasını öngören tasarının gündeme alınmasını kabul etti. Ancak tasarı, koalisyon ortakları arasında da anlaşmazlıklara neden oldu. Mecliste tasarının gündeme alınmasına ilişkin oylama sırasında, Prodi'nin koalisyon ortaklarından Avrupacı Demokratlar Birliği'nin (ADB) merkez sağ
muhalefetle birlikte tasarı aleyhine bir tavır takınması dikkati çekti.

1 Şubat 2006: Hükümet, senatoda ilk hezimetini yaşadı. Senatoda Vicenza'daki ABD askeri üssünün genişletilmesine ilişkin önergenin görüşmesi vardı. Hükümet, konuya ilişkin hazırladığı önergeye yeterli oy alamadı. Vicenza'daki ABD askeri üssünün genişletilmesine onay çıkması, muhalefet tarafından hazırlanan alternatif önergenin kabulüyle mümkün olabildi.

8 Şubat 2006: Bakanlar kurulu, nikah dışı fiili birlikteliklere hukuksal
statü kazandırmayı hedefleyen kararnameyi onadı. Ancak, parlamentodan da onay alması gerekecek olan bu kararname, koalisyon ortakları arasındaki tartışmaları da alevlendirdi.

20 Şubat 2006: Afganistan'da İtalya'nın asker bulundurmayı sürdürmesi,
öteden beri hükümet içindeki kimi kesimlerin itirazıyla karşılanmaktaydı. İtalya
Dışişleri Bakanı Massimo D'Alema, konuya ilişkin kararnamenin senatoda oylanması arifesinde koalisyon ortaklarını birlik içinde hareket etmeye çağırarak, ''Aksi taktirde herkes evine gitmek zorunda kalabilir'' dedi.

21 Şubat 2006: D'Alema'nın korktuğu başına geldi. Hükümet, Afganistan ve dış politika konusunda hazırladığı önergeye, senatodan onay alamadı. Onay için en az 160 senatörün ''evet'' demesi gerekiyordu. Ama hükümet, oylamayı 2 oy farkıyla yitirdi. Tasarıya ''evet'' diyenlerin sayısı 158'de kaldı. 136 senatör önergeye ''hayır'' derken, 24 senatör ise çekinser kalmayı yeğledi.

Prodi, senatodaki hezimet sonrasında, bakanlar kurulunu olağanüstü
toplantıya çağırdı. Cumhurbaşkanı Napolitano, Bologna ziyaretini yarıda keserek başkent Roma'ya döndü. Prodi, TSİ 20.00'de Quirinale Sarayı'na giderek,
cumhurbaşkanı Napolitano'ya istifasını sundu. Bu istifa siyasi gözlemciler tarafından İtalya'da solun çöküşü olarak yorumlandı.

(AA-AJANSLAR)

evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
22 Şubat 2007       Mesaj #604
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
TÜRKİYE'DE ŞUBAT AYI YAĞIŞLARI AZALDI

kuraklik 8

ANKARA
- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Şubat ayı 15 günlük yağış ortalamasının geçen yılki düzeyin altında gerçekleştiğini bildirdi.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre, yağışlarda geçen yıla göre yüzde 46 oranında azalma olduğu gözlendi.
Buna göre, 15 günlük yağış ortalaması normali metre kareye 38,4 milimetre olarak kaydedilirken, bu yıl ortalama 38,6 milimetre, geçen yıl ise 71,6 milimetre olarak gerçekleşti.
Marmara Bölgesi'ndeki yağış ortalaması 15 günlük periyotta metre kareye 16 milimetre, normal ortalama 32 milimetre olarak kaydedildi. Yağışlarda normale göre yüzde 50, geçen yıla göre yüzde 71 azalma gözlendi. Karadeniz Bölgesi, yağış ortalamasında normale göre yüzde 28, geçen yıl ortalamasına göre yüzde 59 azalma olduğu belirlendi.
İç Anadolu Bölgesi'ndeki yağışlarda normale göre yüzde 44 artış, geçen yıl aynı döneme göre ise yüzde 7 azalma görülürken, Ege Bölgesi'nde yağışlarda, yüzde 54 azalma olduğu ifade edildi.
Akdeniz Bölgesi'nde ise yüzde 29 azalma kaydedilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, yüzde 45, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yağışlarda da yüzde 38 azalma gözlendi.
AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
22 Şubat 2007       Mesaj #605
AreX - avatarı
Ziyaretçi
22 Şubat 2007

MORTGAGE'DEN ÖNCE, MORTGAGE'DEN SONRA... -ARTIK KONUT KREDİLERİ, HEM SABİT HEM DE DEĞİŞKEN FAİZLİ VERİLEBİLECEK, KONUT KREDİLERİNDEN BSMV ALINMAYACAK -ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILDA TÜRKİYE'DE 7 MİLYON KONUTA İHTİYAÇ OLACAĞI HESAPLANIYOR

ANKARA (A.A) - Kamuoyunda mortgage (tutsat) olarak bilinen tasarının dün Meclis'ten geçerek yasalaşmasının ardından konut sektöründe yeni bir dönem başlıyor.

Yasa daha çok kredi verenlere ilişkin düzenlemeler getirirken, ikincil piyasaların açılmasıyla faizlerde yaşanacak düşüş de tüketicinin artı hanesine yazılacak.

Yasa öncesinde sadece sabit faizli konut kredisi kullandırılabilirken, şimdi hem sabit hem de değişken faizli kredi kullandırılabilecek.

Yasaya göre, sabit faizli kredi verenler tüketicinin vadesinden önce ödeme yapması halinde, yüzde 2'lik erken ödeme ücreti talep edebilecek. Normal konut kredilerinde tüketici istediği anda herhangi bir ücret ödemeden erken ödeme yapabiliyor ve kredisini kapatabiliyordu.

Bu arada, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kredi ve finansal kiralama sözleşmesi imzalayan tüketiciler, kanunun yayımlanmasından sonra 3 ay içinde konut finansmanı kuruluşuna başvurarak, sözleşmelerinin, bu kanun kapsamı dışında değerlendirilmesini isteyebilecek. Süresi içinde talepte bulunmayan tüketicilerin, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki sözleşmeleri kanun kapsamında kabul edilecek.

Yasayla, kredi verenlerin müteahhitlerle birlikte düzenledikleri kampanyalarda evin teslim edilmemesi ve evdeki ayıplar karşısında tüketiciye karşı müteahhit ile birlikte olan sorumluluğu, teslim tarihinden itibaren 1 yıl ve verdiği kredi miktarı ile sınırlandırıldı. Yasa öncesinde bu sorumluluk sınırsızdı ve bankalar tüketicinin tüm zararını karşılamakla yükümlüydü.

-İCRA SÜRECİNDE KREDİ VEREN LEHİNE DEĞİŞİKLİK-

Uygulamada, ipotekle teminat altına alınmış kredilerde, icra iflas prosedüründe kredi veren lehine değişiklikler yapılarak ödenmeyen kredilerin tahsili de hızlandırılacak. Uygulama öncesi bu süreçlerde ciddi tıkanıklık yaşanıyordu.

Yasa öncesi konut kredilerinden alınan faizin yüzde 5'i oranındaki Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) ise bundan böyle alınmayacak.

Konut ve ipotek finansmanı kuruluşlarınca konut finansmanı kapsamında tesis olunacak ipotek işlemleri de harca tabi olmayacak.

-BANKALARA RAKİP GELİYOR-

Mevduat, yatırım ve katılım bankalarının (Özel Finans Kurumları) yanı sıra, artık tüketici finansman şirketleri de konut kredisi verebilecek.

Finansal kiralama şirketleri ise konutları tüketicilere finansal kiralayabilecek. Ancak bu şirketler kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde, konut finansmanı faaliyetinde bulunamayacak.

Kredi verenler, menkul kıymet ihraçlarıyla sermaye piyasasından kaynak temin edebilecek.

Bu kuruluşlar, ipotek finansmanı kuruluşları olarak adlandırılan ve toptancı olarak faaliyet gösterecek olan kuruluşlardan da kaynak alabilecek.

-7 MİLYON KONUT İHTİYACI-

Bu arada, önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye'de yaklaşık 7 milyon konuta ihtiyaç olacağı belirtiliyor.

Bunun yaklaşık yarısının hanehalkı artışı kaynaklı, 1 milyon civarındaki bölümünün göç, 800 bininin ise yenileme kaynaklı olacağı tahmin ediliyor.

Kentsel dönüşüm nedeniyle de 1,5 milyon civarında bir konut ihtiyacı olacağı düşünülüyor.

-KONUTLARIN YÜZDE 55'İ RUHSATSIZ-

Türkiye'de toplam konutların yüzde 55'i ya ruhsatsız ya da izinsiz durumda bulunuyor.

Uygunsuz yapılaşma dahil ev sahiplerinin oranı ise yüzde 70'leri aşıyor.

Mevcut konutların yüzde 60'ı 20 yaş üzeri evlerden oluşurken, konutların yüzde 40'ının tadilata ihtiyacı bulunuyor.

Bu çerçevede başta kayıtdışılığın engellenmesi olmak üzere depreme dayanıklı, altyapısı güçlü konutların üretilmesi önem taşıyor.

Geçtiğimiz yıl sonunda konut kredilerinin oranı milli gelirin yüzde 4,5'ine ulaşırken, tutsat ile birlikte bu oranın 2015 yılında yüzde 12'ye çıkması öngörülüyor.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #606
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
TÜRK KADINI İÇİN BİR ARAŞTIRMA

İşte rakamlarla Türk kadının yatak performansı Şikago Üniversitesi araştırmasına göre Türk kadınlarının yüzde 75'i cinsel tatmine ulaşamıyor.

Şikago Üniversitesi araştırmasına göre cinsellikte fiziksel ve duygusal tatmin açısından Türkler standartların altında kaldı. Türk kadınlarının yüzde 75'i cinsel tatmine ulaşamıyor, erkeklerin yüzde 50'si memnun.

Seks araştırması: Türk erkeği mutlu, kadın değil

Türk erkeği yatakta kendini başarılı bulurken kadınlar fiziksel ve duygusal açıdan mutsuz....

ABD'nin Şikago Üniversitesi'nin uluslararası araştırma verilerini bir araya toplayarak yaptığı orta yaş ve üzeri kişilerde seks araştırmasında Türkler sınıfta kaldı. Cinsellikte fiziksel ve duygusal tatmin açısından Türkler standartların altında kalıyor. Ayrıca Türk erkeklerin yatakta erkek egemen sınıfta yer alması da dikkat çekici. Viagra ilaç üreticisi Pfizer'in 2002 yılında yaptığı uluslararası bir araştırmanın sonuçlarından yararlanılarak hazırlanan çalışmada Avusturyalılar genel ortalamada seksten en çok tatmin olan halk olarak görünüyor. 29 ülkede erkeklerin yüzde 49'u seksi hayatlarında önemli görüyor.

YAŞLANINCA
UNUTULMUYOR
Kadınlarda ise bu oran yüzde 32. Genel ortalama ile Türkiye perspektifi karşılaştırıldığında ise ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Türk erkeklerinin yüzde 70'e yakını hayatları için seksi önemli görürken kadınların sadece yüzde 28'i sekse değer veriyor. Asya, kadın ve erkeğin seksten en az tatmin olduğu kıta. İsrailli kadınlar seksi en fazla önemseyenler. Tayvanlı kadınların ise sekse verdiği önem en düşük seviyede. Dünya ortalamasında çiftlerin bir ayda girdiği cinsel ilişki sayısı 6.48. Araştırmanın "Son bir yılda cinsel ilişkiye girdiniz mi" sorusuna en çok evet cevabı veren ülke, alınan tatmin düşük olmasına rağmen yüzde 94 ile Çin. En uzun süre cinsel ilişkiye girmeden yaşayan insanların ülkesi ise Endonezya... Tüm ülkelerde erkeklerin yüzde 65'i kadınların ise yüzde 57'si yaş ilerledikçe cinsellikten uzaklaşıldığı görüşüne katılmıyor.

HABERTÜRK..
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #607
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Hayırsever Zidane Tayland'da


zinedine zidane wallpaper

Fransız ve dünya futbolunun efsane isimlerinden Zinedine Zidane, AIDS'li çocuklar yararına düzenlenen bir gösteri maçında oynamak için gittiği Tayland'da büyük sevgi gösterileriyle karşılandı.
2006 Dünya Kupası final maçında İtalyan oyuncu Marco Materazzi'ye attığı kafa ve sonrasında gördüğü kırmızı kartla futbol kariyerine sansasyonel bir biçimde nokta koyan 34 yaşındaki eski yıldız futbolcu Zinedine Zidane, Taylandlılar'ın kalbini fethetti.
HIV/AIDS virüsü taşıyan çocuklar yararına düzenlenen bir gösteri maçında Asya futbolunun yıldızlarıyla birlikte sahaya çıkan Zidane'ı 10 binin üzerine kişi izledi. Tayland'ın kuzeyinde yer alan ve ülkenin en büyük şehri olan Chang Mai'de yapılan maçta Zidane, her iki takım da 20'şer dakika oynadı. Zidane'la birlikte gösteri maçında, Tayland'ın efsane isimlerinden Piyapong Pue-On ve vatandaşı Kiatisak "Zico" Senamuang'la Sinapur, Malezya ve Endonezya'dan bir çok yerel ünlü futbolcu yer aldı.
Karşılaşma öncesi bir basın toplantısı düzenleyen Zidane, Asya futbolunun övgüyle bahsederken, Celtic forması giyen Japon oyuncu Shunsuke Nakamura gibi yıldızların Asya'yı Avrupa'da başarıyla temsil ettiğini ifade etti. Konuşmasını Fransızca yapmayı tercih eden Zidane, "Asya futbolu ileriye doğru büyük bir adım atıyor. Nakamura'yı görüyorsunuz.
Avrupa'da oynuyor ve Asya futbolunu çok iyi temsil ediyor. O, bir çok genç oyuncuya da iyi bir örnek oluyor" dedi. Tayland'da bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Zidane, "Burada insanları mutlu edecek bir şeyler yapmaya çalıştım ve onlarla bir şeyler paylaştım" diye konuştu.
Taylandlılar'ın, yerel saatte gece geç vakitlerden itibaren karşılaşmayı izlemek ve Zidane'ı görebilmek için bilet kuyrukları oluşturdukları belirtildi.
Zidane, profesyonel futbol kariyerini noktaladıktan sonra, dünyanın bir çok farklı noktasında hayır işleri için gösteri maçlarına çıkmaya başlamıştı. Geçtiğimiz Kasım ayında Bangladeş'e giden Zidane, daha sonra, Aralık ayında, ailesinin memleketi Cezayir'e gitmişti.

evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
25 Şubat 2007       Mesaj #608
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
İSRAİL ASKERLERİ NABLUS'A GİRDİ

israil askerleri 6

NABLUS -
İsrail askerlerinin Batı Şeria'nın en büyük kenti Nablus'a girdiği ve kent merkezinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiği bildirildi.
İsrail ordusu, militanları tutuklamak için başlatılan operasyonun başında kentte bir patlayıcı fabrikasının ortaya çıkarıldığını, askerlere birkaç noktadan ateş açılması üzerine ateşe karşılık verildiğini açıkladı.
Çatışmalarda ölen ya da yaralanan olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.
Görgü tanıkları, askerlerin buldozerlerle desteklenen 80 kadar askeri ciple kente girdiğini, buldozerlerin geçişi engellemek için ana yollara moloz yığdığını söyledi.
Kentin ana girişinin de İsrail askerlerince kapatıldığı belirtildi.
Filistinli doktor Hasan Hamdan, askeri ciplerin kentteki iki büyük hastanenin girişini kapattığını söyledi.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
25 Şubat 2007       Mesaj #609
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

papadopulos 3 aha
Glafkos Klerides, Papadopulos'u yazdı Rumların Kıbrıslı Türkleri yok etme planlarını içeren Akritas Planının büyük bölümünü Papadopulos yazdı

Kıbrıs Rum yönetimi eski liderlerinden Glafkos Klerides, Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos'un Kıbrıslı Türkleri hiçbir zaman toplum olarak görmediğini, onlara klasik azınlık haklarından başka hak tanımayı asla kabul etmediğini belirterek, ''Papdopulos, Kıbrıslı Türkleri azınlık olarak görüyor'' dedi.
Rumların Kıbrıslı Türkleri yok etme planlarını içeren Akritas Planının büyük
bölümünü Papadopulos'un yazdığını kaydeden Klerides, Papadopulos'un, 1964'te ABD Büyükelçiliğine giderek meşhur, ''Türkler adaya çıkmaya kalkışırlarsa Kıbrıs'tan Türkleri temizlemek için 1 saat 45 dakikamız var'' sözlerini söylediğini de doğruladı.
''Sonunda olacak olan, Kuzey'deki rejimin doğrudan ayrı egemenlik olarak
değil hukuki olarak tanınmasıdır'' diyen Klerides, ''Kendisine birkaç yıl
verecekler ve ayrılış bugünkü bölücü hatlar temelinde gerçekleşecek'' ifadesini
kullandı.
Rum kesiminde yayımlanan Politis gazetesi, Kıbrıs Rum Üniversitesinde
öğretim görevlisi Niyazi Kızılyürek'in, Glafkos Klerides'in Kıbrıs sorunuyla
ilgili anlattıklarını aktardığı, ''Glafkos Klerides: Bir Ülkenin Süreci'' isimli
kitabından alıntı yaptı. Gazete, Glafkos Klerides'in, dönemin bilinmeyen siyasi
gerçeklerine ışık tuttuğunu yazdı.
Klerides, 1960 Anayasasının işlevsel olduğunu ve Türkiye'nin arzusunun da
anayasanın işlemesi yönünde olduğunu ifade ederek, o dönemde, Kıbrıs sorunununu, iki tarafının aşırılarının görüştüğüne dikkati çekti.
Klerides, ''Tasos Papadopulos'un Kıbrıslı Türkleri hiçbir zaman toplum
olarak tanımadığını, aksine, onların (Türklerin) Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde
azınlık olarak var olduklarına inandığını'' dile getirdi.

1960 ANAYASASI

Klerides, ''Türkiye'nin askeri hükümeti Amerikan unsurundan çok
etkileniyordu. Amerikan unsurunun Kıbrıs'ta sükunet istediğinden şüphe yoktur, bu nedenle Türk politikası da değişti. Askerlerin politikası, 1960 Anayasasının
işlemesi şeklindeydi'' dedi.
Aynı anayasayla ilgili olarak Klerides, şunları söylüyor:

''Temel konulardan biri olan vergiler konusu dışında hiçbir konu işleyemez
değildi. Seçimler ve yine belediye yasaları gibi diğer konularda ayrı çoğunluk
gerekiyordu. Bu engel yani vergiler meselesi aşılabilse devlet işleyebilirdi.
Türk tarafı gelir vergilerinin artırılmasına olumlu oy kullanmadı çünkü Kıbrıslı
Türklerin aleyhine bir vergi yükü getirecekti. Bu sorunun; hükümetin Kıbrıslı
Türklerin ve Rumların eğitim harcamalarını üstlenmesiyle çözülmesi önerildi.
Kıbrıs Türk tarafıyla yapılan müzakerelerde bu çözüm üzerinde uzlaşıldı, Kıbrıs
Türk tarafı protokol istedi. Protokole Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Muavini,
Meclis Başkanı ve Cemaat Meclislerinin başkanları tarafından imza atıldı ve
Kıbrıs Rum tarafı Anayasal değişiklik istedi. Kıbrıslı Rumların talebinin
dayanakları mantıktan çok duygusaldı ve Kıbrıs Rum liderliği (Başpiskopos III.
Makarios, Polikarpos Yorgacis ve Tasos Papadopulos) halka 'Anayasa'nın
düzeltilmeye başlandığını' göstermek istiyordu. Kıbrıslı Rumların, protokolün
geçerli olup olamayacağına dair yurt dışından olumlu görüş almalarına rağmen
nihayetinde sorun çözülmedi ve bunu 1964'te olanlar izledi.''

PAPADOPULOS FEDERASYONA KARŞI ÇIKMIŞTI

Politis'e göre, kitabın ilgi çekici yönleri arasında, 1975-1976 olaylarının
anlatımı var. Kıbrıs Rum tarafının müzakerecisi Glafkos Klerides iki toplumlu iki
kesimli federasyonu kabul etmişti. Aynı şeyi Kostantin Karamanlis de yaptı.
Müzakerelerde Klerides'e eşlik eden Tasos Papadopulos ve Mihalakis
Triantafillidis böyle bir çözümün aleyhinde tavır aldılar ve Makarios bir
ikilemle karşı karşıya kaldı.
Klerides'in Rauf Denktaş'a verme inisiyatifini üstlendiği meşhur haritanın
yayınlanmasıyla birlikte Klerides müzakerecilikten istifa etti.

''1 SAAT 45 DAKİKADA TÜRKLERİ ADADAN TEMİZLERİZ''

Klerides'in, şimdiki Rum lideri Tasos Papadopulos hakkında söyledikleri de
kitabın en ilgi çekici bölümlerinden biri.
Klerides, Tasos Papadopulos'un 1964'te harekatın gerçekleşmesi durumunda Kıbrıslı Türkleri temizlemeleri konusunda çeşitli istikametlere telefon ederken yakalandığını söyledi.
''Bunu Yorgacis ve Makarios da onayladı. Kendisine 'Bizi, suç işlemekle
suçlanacağımız bir yöne sürüklüyorsunuz, durunuz' dediler. Ancak, böyle
düşünceleri vardı'' diyen Klerides, bu sözleriyle Makarios Drusiotis'in kitabında
yer verdiği, Tasos Papdaoulos'un 1964'te Amarikan Büyükelçiliğini ziyaret ederek Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahale etmesi etmesi durumunda ''Türkleri Kıbrıs'tan temizlemek için 1 saat 45 dakikamız var' (we have 1 hour and 45 seconds to clean up the Turks from Cyprus) sözlerini söylediğini doğruladı.
''AKRİTAS PLANININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ PAPADOPULOS YAZDI''

Klerides, Akritas planının yazılması konusunda yöneltilen sorulara verdiği
yanıttaysa şunları söylüyor:
''Söz konusu çalışmanın yazım işinin büyük bölümünü Polikarpos Yorgacis'ten çok Tasos Papadopulos'un yaptığına inanıyorum. Yorgacis, o belgeyi hazırlayacak hukuki olanağa ve eğitim düzeyine sahip değildi. Ben, işin çoğunun Tasos Papadopulos tarafından yapıldığını değerlendiriyorum.''
Politis gazetesine göre, Klerides'in bu değerlendirmesi kitapta havada
bırakılmıyor ve Klerides ilk kez, EOKA mücadelesini 1960'lı yıllarda devam
ettirmek isteyen ''örgüte'' bir miktar katıldığını ilk kez itiraf ediyor.
Klerides dışında, ona oranla daha az olmak üzere Spiros Kiprianu da katıldı,
ancak başkanı Polikarpos Yorgacis ve başkan yardımcısı da Tasos Papadopulos'tu.

''TÜRKLERİN, KLASİK AZINLIK HAKLARINI AŞAN HER TALEBİNİ REDDEDİYORDU''

Klerides, 1974 öncesi dönemle ilgili olarak, şunları anlattı:
''İki toplum arasında işbirliği yöntemleri bulunmasına yönelik ne zaman çaba
harcansa Tasos her zaman; (Kıbrıslı Türlerin) 'bir azınlık olduklarını anlamaları
gerektiğini ve azınlık haklarından fazlasını istediklerini' söylüyordu. Tasos,
Türk tarafının isteyebileceği klasik azınlık haklarını aşan her her şeyi aşırı
buluyor ve karşı çıkıyordu. İki toplum düşüncesi yoktu.''
Glafkos Klerides'e göre, Tasos Papadopulos'un Kofi Annan'ın planını kabul
etmekteki sorunlarından biri, planın iki toplumun siyasi eşitlikten söz
etmesiydi.
Kitabın yazarı Niyazi Kızlıyürek, ''Kıbrıs''ın Avrupa Birliği'ne (AB) üye
olmasıyla meydana gelen konjonktürle çözüm momentumu yitirildiğini kaydetti.
Kızılyürek, kitabını, Klerides'in şu sözleriyle sonlandırdı: ''Sonunda olacak
olan, Kuzey'deki rejimin doğrudan ayrı egemenlik olarak değil hukuki olarak
tanınmasıdır. Kendisine birkaç yıl verecekler ve ayrılış bugünkü bölücü hatlar
temelinde gerçekleşecek.''
A.A
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
26 Şubat 2007       Mesaj #610
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
"ABD, İRAN'A HAVA SALDIRISI PLANI ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR"

new yorker logo 72

WASHINGTON - Pulitzer ödüllü Amerikalı araştırmacı gazeteci Seymour Hersh, ABD'nin İran'a karşı düzenleyebileceği hava saldırılarının planlarını hazırlamak üzere Pentagon'da bir birim oluşturulduğunu ve Başkan George W. Bush'un esas hedefinin İran rejiminin devrilmesi olduğunu yazdı.
Hersh, The New Yorker dergisinde yayımlanan son makalesinde, isimlerini belirtmediği görevdeki ve eski yönetim yetkililerine dayanarak bu birimin, vurulabilecek nükleer ve askeri hedefler üzerinde çalıştığını belirtti.
Yazıda, Amerikan özel kuvvetlerinin de, İran'a sızarak Tahran yönetimine karşı mücadele eden Kürt, Azeri ve Belucı gruplarıyla birlikte çalıştığı kaydedildi. Bu özel kuvvetlerin, hem havadan vurulabilecek hedeflere ilişkin bilgi topladığı, hem de daha genel olarak "etnik gerginliği artırmayı ve İran yönetiminin altını oymayı amaçladığı" yazıda dile getirildi.
Pentagon sözcüsü Bryan Whitman ise, Hersh'un dile getirdiği iddiaları yalanladı.
Vietnam Savaşı'nda Mai Lai katliamını ortaya çıkarmasının ardından Pulitzer ödülüne layık görülen Seymour Hersh, Irak'taki Ebu Garib cezaevi skandalını da aydınlatan isim olarak biliniyor.

a.a.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww