Arama

Hayata Dair - Sayfa 102

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 267.687 Cevap: 1.657
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #1011
nünü - avatarı
Ziyaretçi
YAVAŞ DANS

Sponsorlu Bağlantılar
(Nail Güreli'nin bir yazısından alınma!)
hiç mayıs direğinin çevresinde danseden
cocukları izledin mi?
ya da yere vuran yağmuru, dinledin mi?
hiç bir kelebeğin ani uçuşunu,takibettin mi?
ya da geceye doğru kaybolan güneşi gözledin mi?
en iyisi yavaş ol.
çok hızlı dans etme.
zaman kısa ve MüZİK ÇOK FAZLA SÜRMİYECEK

Uçan her güne doğru koşuyor musun?
nasılsın diye sorduğunda, cevabı duyuyor musun?
günün bitiminde yatağına uzanıyor musun?
yüzlerce yeni koro , beynine dolduğunda?
iyisi mi yavaş ol.
çok hızlı dans etme.
zaman kısa ve MÜZİK ÇOK FAZLA SÜRMİYECEK

hiç bir çocuğa o işi yarın yapalım, dedin mi?
ve sen kendi acelende, onun hüznünü gördün mü?
hiç dokunmayı kaybettin mi?
hadi ölümle iyi bir arkadaşlık kuralım.
çünkü ,hoşça kal demek icin,
hiç zamanın olmayacak.
iyisi mi yavaş ol.
çok hızlı dans etme.
zaman kısa , ve MÜZİK UZUN SÜRMİYECEK.

bir yerlere yetişmek icin, cok hızlı koştuğunda,
oraya varmak icin, eğlenceyi yarı yarıya
kaçırıyorsun.
endişelenip acele ettiğinde, bütün günün
boyunca,
tıpkı açılmamış bir hediye gibi,
uzaklara atılmış.
hayat bir yarış değildir.
Onu daha yavaşa al.
MÜZİĞİ DUY, ŞARKI BİTMEDEN ÖNCE

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #1012
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İkimizinde Adı Hayat

Sponsorlu Bağlantılar
ne benim adım başka
ne de seninki…
ikimizin de adı hayat
sadece ama sadece
yalanlar kadar uzak.

isimsiz kral
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #1013
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
KÖPÜK'TEN

Portakal büyüsüdür yalayan seni beni
Kentte başlarken gece horozun terk ettiği
Bir kadını havlıyor taşıyor o ıssız köpekler ki
Kırmızı bir karpuzun ortasından kesilen o köpekler ki
Deniz mi dedin ne denizi
Ben Kristof Kolomb'un uşağı değilim
Ben ırmakçıyım denizci değilim
Kulağımda ne bir aşk ne de bir kürek sesi
Bir meydan uğultusu barbar bir inşaat sesi
Bir kere kente girdin
Bir kadını al onu yont yont anne olsun
Her kadın acıma anıtı bir anne olsun
Çocuklara açılan mavi kırmızı pencere anne
Sen bu şehrin sokaklarından geç sonsuz pencerelerle
Bir insanı al onu çöz çöz çocuk olsun
Ve sonra yıpratılan ne
Mavi bir alıkonan
Bu köpekler neyi havlıyor hangi kadını
Bu horozlar neyi ürperiyor çocukları mı
Sabah ki marul ortası kırılan bir gemi direkte
Vakit çiçek bozuğu bir akşam terkisi
Bana ayrılan hangi Arap atının terkisi
Hangi çadır düşüncesi ve çöl
Bir mermerin rüzgârdaki savruluşu çöl
Kadın giyeceklerinin kıvranışı kızılda
Bir kırmızı biber salgını develer
Yeter suyun anıtlaşması çelik çelik biatı

Bir kere kente girdin
Felçli kadın karyolaya bağlı Haliç
Engenlik gençkızlık işletmesi karyola ki
Bekâr bir ölümün fener alayı şöleni
Azrailin boyuna bülûğa erdiği gerdeği girdiği
Eleni Eleni karyolada düşünen kadın
Yalnız ve som karyolada düşünen kadın
Her erkeği papaz sanıp günah günah olarak çıkartan
Her gece güneşi ısıran
Köpekler neyi havlıyor hangi gülü
Horozlar neyi ürperiyor savaşı mı
Bir yumurta ortasında gece yarısı
Sen ey şair ki ellerini kollarını çarmıha gerdin
Ölüm ki tabiatüstü hayatların menaceri
En yeni buluşu intihardır
S.KARAKOÇ
kan105 - avatarı
kan105
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #1014
kan105 - avatarı
Ziyaretçi
HAYAT O KADAR YOĞUN Kİ BIRAK BENİ KENDİNİ DÜŞNÜCEK VAKTİ YOK
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
23 Ekim 2007       Mesaj #1015
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Boşver, aldırma diyorsun içinden.
Olur mu, boşvermek yakışır mı hiç sana, diyorlar.
Önemsiyorsun, dertleniyorsun, üzülüyorsun. Uykuların kaçıyor.
Hiç takmayacaksın, bunları dert etmek sana yakışmıyor, diyorlar.
Üstten bakıyorsun...
Yakışmadığını söylüyorlar.
Aşağıdan alıyorsun.
Yakışmıyormuş, öyle diyorlar.
Arkanı dönüyorsun.
Olmuyor.
O zaman gözünün içine içine bakıyorsun.
Bu sefer de kabalık sayıyorlar.
Sanki hayat yakaya takılan bir gül bunlara göre...
Öyle uzaktan bakıp değerlendiriyorlar: İyi duruyor mu, durmuyor mu? Uymuş mu, uymamış mı? Cıvık mı, şık mı?
Öyle olsa ne güzel olur.
Ama değil, bu bizim mecburiyetlerimizle özgürlüklerimizi aynı kazanda harmanlamaya çalıştığımız hayat olsa olsa ancak solgun bir gül oluyor dokununca...
Duygularının dikine gidiyorsun.
Yaşına başına yakıştırmıyorlar.
Aklını başına topluyorsun.
Bu kadar usluluk sana yakışmaz, diyorlar.
Öfkeleniyorsun. Yakıştıramıyorlar.
Sakin kalıyorsun.
Bu kez ya tepene çıkıyorlar ya da yakışıksız bir kayıtsızlık olarak algılıyorlar.
Susuyorsun.Sana yakışmaz!
Konuşuyorsun.Sana yakışmaz!
Bağırıyorsun. Hiiiç yakışmaz!
Arkanı dönüp gidiyorsun. Oldu mu ya şimdi, biz seni böyle kaçak bilmezdik!
Orada durup kişiliğinde, sevginde ve inancında ayak diriyorsun.Şık olmadı!
Sanki her şey hayatın üzerine geçirdiğimiz kılık kıyafetten ibaret!
Sanki bir kravatın hafifçe yana kayık, bir davranışın hafifçe uyumsuz görünmesinden daha önemli bir şey yok!
Anlıyorum hepsini, anlıyorum da; bu dışın hiç mi içi yok yahu?
Bu garip şıklık merakınının zirve noktasına gelince...
Ölüyorsun.
Basbayağı ölüyorsun.
Herkes gibi...
Eninde sonunda herkesin öleceği gibi...
Gazeteye ilan veriyorlar:
Ölüm sana yakışmadı
Geride kalanların acı duygularının, ince kederlerinin sonucu elbette böyle bir ifade!
Ama en derin şıklığın; bile ne kadar sığ bir arayış olduğunu nasıl da nasıl da yüzümüze vuruyor.
Yok. Yanlış anlaşılmasın!
Şıklığı seviyorum. (Dikkat! Önemsemiyorum şıklığı, seviyorum. İkisi farklı!)
Her şey birbirine; davranışlarımız da her zaman bize yakışsa ne güzel olur!
Fakat biliyorum...
Çoktandır biliyorum ki, göze hoş görünen nice şeyin içi boş!
Üstelik şıklıkta horlayıcı bir alay; yakıştırma çabasında gizli bir şiddet de var.
Oysa gerçek şu ki, içtenlik çoğu zaman dışardan bakana yakışıksız geliyor.
Aşk, itici.
Zekânın saçı başı dağınık, gömleği dışarda.
Bilgelik, bir lokma bir hırka.
Özgür düşünce deseniz, o zaten hepten kaba saba kalıyor.
Bu durumda tercihim açık!
Şıklığınız; içi şiddet dışı etiket medeniliğiniz size...
Bazen vandallık gibi algılanan ve çoğu zaman biçimsiz olan şey; yani bütün saflığıyla hayat bize!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Ekim 2007       Mesaj #1016
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayat

Kimileri okur öğrenir.
Kimileri yaşar öğrenir.
Kimileri hayatı öğretir.
Kimileri hayattan öğrenir.
Ben hep hayattan öğrendim,
Ben hep yaşayarak öğrendim,
Beni öğreten olmadı.
Elimden tutup yol gösteren olmadı
Nedir? Bu halin diyen olmadı,
Nedir? Gözündeki nem diyen olmadı,
Şu koca yalan dünyada beni seven bulunmadı,
Seviyorum diyenler seviyorum deyip de
Terk edip gidenler.



Mustafa Karayaz
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
23 Ekim 2007       Mesaj #1017
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
GÜVERCINLER

Bir ağaç bir mezartaşını yutuyordu çarşıkapıda
"İçimizde kıpırdanırken İstanbul"
Bir çocuk mabedlerin susamışlığını satıyordu
Sesini hatırlayamadığımız bir su testisinde
Güneş sanki günahımızdı üstümüzde.

Sonra bu güvercinler niye varlar
Bir anıyı yaşatmak için mi
Ölümsüz bir ses mi taşımak için ötelere

Avuç içlerinde camilerin.
ERDEM BEYAZIT
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
24 Ekim 2007       Mesaj #1018
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Kursun sesi kadar hizli geçer yasamak; Öyle zordur ki, kursunu havada,
sevgiyi de yürekte tutmak!

Bazen duygularimiz bizden erken yaşlanır ve bizden
hayatin geri kalanini alir.
Hayatin, kendini anlayanlari cezalandirmasidir bu.
Durup,durup ardına bakan kadınlar vardir.Geçmisi düsünmekten
simdiyi yasayamazlar.
Her seyi didikleyip duran, mazisinin gölgesinden, anilarinin yükünden
bir türlü kurtulamayan, gözleri ufuk yorgunu kadinlar.

Güçlü, köklü bir biçimde yeni arkadas edinecek yaslari geride
biraktiysan eger,
hasar görmüs eski arkadasliklari onaracak çagi da geride birakmis oluyorsun.
Zaman ilerledikçe birçok sey, daha zor olmaya baslar.
Beklentisi yüksek olan kadinlarin yalnizligi daha koyu oluyor.
Büyük laflarin gölgesinde geçen hayatlar, bir daha iflah olmuyor,
geçip gittigiyle kaliyor.

Zaman,aşk...... hersey!

Ayriliklari ayrintilar acitir. Kadinlari mahveden erkekler degil,
ayrintilardir. Ummak ve beklemek kadinliga verilmis iki cezadir.

Murathan MUNGAN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ekim 2007       Mesaj #1019
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ak Bir Düştü

ak bir düştü
yalımını, dumanını içmiş te gelmiş
doğurgan anaların rüyasına bal çalan bebeler gibi
aşk... onun için, bizim için, herkes için
biz onu tutup ta süslemezdik ki
avuçlarımız yukarı dönüktü yanlız
biz
ondan başka bir şey de beklemezdik ki...

ak bir düştü
dualarla dolu bir dünya
tanrım ey tanrı, tanrımız
bu nasıl kutlu bir ütopya
şah damarlarımızdan al bu nefesi
bardaklarından insanlığın
kahreden bir isyan boşalacak yoksa...

/şiir yazan ellerimiz ölüm yazmasın dedik
senden ne istediysek
arz'a ayak basan/yürek koyan çocuklar için istedik.../

ak bir düştü
biz dem tutan ağustoslar için
mutlu olmaya inandık
ak bir düştü...
ak bir düştü/saçlarımıza
(ölüm uykusuymuş kirpiklerindeki hayatın)
uyandık...

isimsiz kral
</B>
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
24 Ekim 2007       Mesaj #1020
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Zaman Zaman Zaman

Mutlu musun?
Bekle!
Hemen mutlu olmak yok öyle
Bakalım ne gösterecek zaman
Seviyor musun?
Tanı önce!
Bırak zamana biraz bekle
Değiştirir belki onu da zaman
Haber mi bekliyorsun?
Sakin ol!
Telaşlanmakta neymiş hemen öyle
Öğrenirsin gelince doğru zaman
Terk mi etti seni?
Ah yazık!
Tamam kendini hemen koyverme
İlaç gibidir acılara zaman
Zaman zaman zaman…
Ne Allah aşkına bu zaman
Bilen varsa söylesin aman
İyiye de zaman
Kötüye de zaman
Şu zaman ne de uzun zaman
Bekle bekle giden ömürden ey adam
Ne dünde çare var
Ne yarınlar kahraman
Zamanı beklemek
Boşa kaybedilmiş zaman
Zaman izafi bir kavram
Bir garip yanılgıdır zaman
Anla artık ey hat!
Ertelenecek kadar değersiz değil yaşam

Duygu Özbek

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri