Arama

Hayata Dair - Sayfa 129

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 267.603 Cevap: 1.657
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
16 Ekim 2008       Mesaj #1281
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Umuda Yolculuk

Sponsorlu Bağlantılar



Umutsuzluk deryasında
Direği kırık bir yelkenli
Kırık direkte pamuk ipliğine
Bağlı, çürümeye yüz tutmuş
Yamalarından dolayı onarılacak
Hali kalmamış bir ucu yırtık
Yelken...
Gövdesinde yılların verdiği
Derin çatlakların arasından
Su alan yelkenlide,çıplak ayakları
Baldırına kadar suyun içerisinde
Olan,yüzünde atlatmış olduğu
Badirelerin derin çizgilerini taşıyan
Hayatın acımasızlığına direnmeye
Çalışırken,kaderine karşı yüreğinde
Duyduğu büyük bir öfkeyle
Ufkun bitiminde gördüğü
Geceye direnen mum ışığından
Daha cılız bir ümit ışığına doğru
Yelken açmaya çalışan ben...
Her geçen anımda yelkenlimin
İçindeki su biraz daha yükselirken
Kırık direğine bir martı kondu
Sanki beynimden geçen düşüncelerimi
Anlamış gözlerini gözlerime dikmiş
Çığlık çığlığa kanat çırpıyordu
Sanki tarih öncesinden kalma bir,
Ucubeyi andıran yelkenliyle yapmaya
Çalıştığım bu yolculuğun umuda değil de
Bilinmeyen bir meçhule doğru olduğunu
O da anlamıştı...


Mustafa Ata

SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
16 Ekim 2008       Mesaj #1282
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
EVLİLİK DERLER

Sponsorlu Bağlantılar
Bir eve sığmayan iki yabancı;
Sabahtan akşama kavga ederler.
İkisi de olmuş birer yalancı;
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Birisi dünyada, biri aydadır,
Zevkleri uyuşmaz, başka başkadır.
Varsa, çocukları ortak paydadır...
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Birine bakmaya görsün birisi;
Kıskançlık kabarır, tutar krizi,
Sinirler gerilir, susmak en iyisi...
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

İçleri kan ağlar, dışa gülerler,
Anaya, babaya yalan söylerler.
Mutluyuz diyerek sahte severler.
Can verirler ama, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Vermeden isterler, vermek görevin,
Sevmeden beklerler, hep sevmelisin.
Her isteğine boyun eğmelisin...
Canlarını verir, hiç sır vermezler,
Sorarsan adına evlilik derler.

Kuru soğan gibi, acı, kat kattır;
Katları açınca gözler yaşlanır.
Ağlaya, sızlaya insan katlanır...
Canlarını verir, hiç sır vermezler,
Sorarsan adına evlilik derler.

İnsanlar bekarken tutulmak ister,
Tutulmuş olanlar, kurtulmak ister,
Farenin düştüğü kapana benzer...
Canlarını verir, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Anlatmak nafile, çekmeyen bilmez;
Bir kör döğüşüdür, yıllarca bitmez.
“Eller ne der? ” diye boşanıp gitmez...
Canlarını verir, hiç sır vermezler.
Sorarsan adına evlilik derler,

Süleyman SAYLAN

SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
16 Ekim 2008       Mesaj #1283
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
YAR GECE, YARİM GECE

Uykularım eskisi gibi değil
Dağılmışlık ve dökülmüşlük hâkim tenime
Uyumamış gibi uyanıyorum yeryüzüne
Yığın halinde bir sürü düşünce
Çözülmek için gündüzü bekliyor.
Ya şu kalbim!
Bir tutam sevgiye hasret
Vakti vakte ekliyor.
En çok ellere takılıyor gözlerim
Birbirine sevgiyle kenetlenmiş ellere
Zihnim hep bu görüntüye takılı
Bir harcanmışlık fikri
Korkunç bir perişanlık sarıyor içimi

Şehir zamansız tükeniyor bende
Erişilmez ve ulaşamadığım bir duygu bu
Renkleri renklere uyduramıyorum
Ben bu gecenin seyrine
Bir anlam katamıyorum

Bu sorgunun acısını
Her gün her saat
Ruhumda taşıyorum

Gece girince ben
Hayal ülkesinin bir üyesiyim artık
Sokak lambalarına çarpar feryadımın yankısı
Loşluğunda birikir içimi saran sızı

Bir bir tükenir zaman, şarkılar dile gelir
Bu nasıl sevdadır ki, ne biter ne tükenir

Sırrımı açamadım kimseler bilmez beni
Şu dökülen gözyaşım seni anlatır seni

Ben hayal ülkesinin sevgiye aç şairi
Kim okuyup kim dinler şu yazdığım şiiri

Bu hal her gün böyledir, yoldaşımdır hep gece
Ben söylerim o dinler; YÂR GECE, YÂRİM GECE...

İsmail Bingöl

ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #1284
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Çamurdan Insanlarız



Haciz gelmiş bir hayatın
İcra memurlarıdır tabut taşıyıcıları...
Tutanağa geçirilen;
Bir beden, bir kefen......

Son borcumuzu da öderiz ya hiç istemeyerek!
Alacaklımız toprak
Hissemizden düşürülen bir beden
Payımıza düşen koca bir hiç!!
Topraktan gelip toprağa giden
Bir kısır döngünün çocuklarıyız,
Beklide bir pic..
.
Çamurdan insanlarız vesselam..
Kirlenmeye müsait bir yapıda
Hep bulanık bir kafada
Atmosferi kirletmekle mükellef
Oksijeni alıp karbondioksit satan
Bir tüccarız,
Hep zararına çalışıp dünyaya çatan...

Çamurdan insanlarız biz
Bir nehrin berrak suyu gibi,
İçimizdeki çakıl görünmez bizim
Hangi kılıkta akarız hiç bilinmez!
Yeri gelir
İnsan eti satan kasap oluruz
Kucak açarız
fahiselere
Yeri gelir
Kızlık zarı diken terzi oluruz,
Bakire bir iple dikiş atarız sevişmelere...
Çamurdan insanlarız vesselam
Hangi kılıkta akacağımız bilinmez bizim..


Ahmet Alan
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #1285
jöly - avatarı
Ziyaretçi
kose2


80 öncesi gençliğim

Ben neden mi büyümedim ?
Neden mi okuma bilmem ?
- Hep sebebim; anam, babam.
Zor günlerimi yaşarken,
Ne birtecik dostum vardı,
Ne de birtecik akrabam.
Mektep, medrese görmedim.
Sokakta öğrendim – bildiklerimi –
Ne bir dosttan vefa gördüm,
Ne de biri sevdi beni.
Bense, feda ettim sevdiklerimi.
Anam ninni söylemedi.
Hep azar işittim babamdan.
Çan sesiyle büyütüldüm,
- Sonra da –
Katil şiirler okudum,
Masum sayfalarda.
Heceler döküldü dilimden,
Anadan, Babadan,
Yardan yana; sımsıcak…
Ne babam sahip çıktı sonra,
Ne gölgem kaldı, sığınacak.
Bulutlar çöktü üstüme,
Baharı hiç yaşamadım.
Bir sis sardı ortalığı,
Tomurcuk gösterirken dallarım,
Üç arşın oldu üstümde, kar kalınlığı.
Bir sabah çığlıkla uyandım.
Anamın feryadıyla (!)
Elimle ocağımı söndürdüm.
Üvey babamı iple boğan,
Kendi öz kardeşimi, kendim öldürdüm.
Karanlık yerlerde yaşadım,
Sonraki hayatımı.
Yine buralarda öğrendim,
Adımı, soyadımı…
Zindanlarda heceledim,
Yine zindanda çektim – ilk besmeleyi –
Oralarda emekledim,
Taş medreselerde öğrendim,
Elif demeyi.
Tahsilim çok uzun sürdü,
Hafız da oldum sonunda.
İçerlerde ömrüm doldu…
Ne babamın üstüne okuyabildim,
Ne anama faydam oldu.
Karlı…Anadolu’da doğdum,
Yaylalarda filizlendim,
Zindanda çiçek açtım.
Sanki ben, öz kardeşimle;
Zindana girmek için savaştım.
Sümbüllü serin bir yaylada,
Seher vakti doğduğumda,
Anam “ Ahmet “ koymuştu adımı.
Tar çalmadım, gitar çaldım,
Üvey babam avrupada,
İthal etti üstadımı.


Ahmet Kır






SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #1286
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
SENİ BENDE UNUTTUN !!!."

Bir akşamüstü bir rüzgâr yapıştı belime, içtik beraber.
Sarhoşluk daha çok acıtır dedi, gözleri yaşararak.
Önce inanmadım.
Sonra kudurdu, kudurdu.
Başım döndü, bağırdım...

"Sen, giderken gülüm izlerini silmeyi unuttun.
Sen, giderken bitanem, bende bıraktıklarını almayı unuttun.
Sen, giderken aşkım, sen hâlâ bendeydin.

Çalan bir müzik parçasının sözlerinde unuttun kendini.
Bir ağustos akşamında unuttun beni ve seni.
Süzülen damlaların sıcaklığında,
Sensiz bir gecenin sabahındaki hıçkırıklarda unuttun seni.
Terasda içilen bir bardak çayda
ya da bir bardak birada unuttun.

Bir mangal ateşinin sonrasında, yanmış közlerde unuttun.
Beyoğlu'nun o güzel sokaklarında,
O ıssız kalabalıkda unuttun kendini.
Söylenen yalanlarda, 'iyi ki varsın'larda unuttun seni ve beni.
Geceleri baktığımız o yıldızlarda unuttun bizi.

Bir daha birlikde çıkamayacağımız Yeniköydeki
çay bahcesinde, Papatya'da unuttun bizi.
Adını bir türlü koyamadığın
gelecekdeki güzel günlerimizde unuttun.
Beraber yakılan sigaralarda unuttun bizi.
Sen giderken bitanem,
SENİ BENDE UNUTTUN !!!."

Alıntı

ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #1287
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Var Mısınız Yeniliğe?



Sen...
Evet sen!
Şimdi oturmuş,
Karamsarlık battaniyesini örtünmüş,
Başına da umutsuzluk yastığını almış,
Ağlıyor musun?

Yazık....
Yazık ki anlamıyorsun!

Söylesene kaç defa bahar ördün?
Kaç defa cıvıldadı içinde kuşlar?
Kaç defa bir çiçeği öptün?
Hadi söylesene!
Hepsini içinde öldürdün!!!

o halde...
Işığa dair ne varsa,
İçinde apansız söndürdün!

Oysa mutluluk,
Kendini mutlu hissetmektir

Nasıl?
Nasıl diye sormak değil!
Nedeni,niçini bulmak değil...
Kendini uçurumlara götürüp,
Sonra dönmek değil...
Hayat!

Şimdi....!!!
Kendine bir iyilik yap,
Tüm olumsuzlukları yıkıp,at!

Yeni düşler örme vakti!
Yeni bir masal yazma,
Yeni cümleler kurmak vakti!

Yenilik vakti!

Sonbaharda bile,
Çiçek açma vakti!

Var mısın?

F.Rumeysa Yüksel
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #1288
jöly - avatarı
Ziyaretçi
Büyüdüm Öğretmenim.

Gençlik başımda duman,
Dünya toz pembe heran,
Sen sınıfa girince,
Kalbim çarpıyor yaman.
Sesin yüreğimde davullar çalıyor,
Gözlerin gözlerimde asılı kalıyor.
Kelebekler gibi sınıfta süzülüşün,
Geceler boyu hayallere salıyor.
Sen ders anlatıyorsun,
Ben seni ezberliyorum.
Sen hayatı öğretiyorsun,
Ben hayaller kuruyorum.
Dersler boyu,günler ve haftalar,
Geçiyor dönemler uzun yıllar.
Aklımda sen kalbimde sen,
Yaşadığım hayali kara sevdalar.
Büyüdüm Öğretmenim,
Şimdi senden özür diliyorum,
Sen ana oldun,
Sen baba oldun,
Yar oldun yaren oldun.
Anamdan yakın,
Babamdan özverili oldun.
Verdin verdin verdin.
Boş beynimi bilğilerle,
Bakir yüreğimi sevgilerle,
Yükleyip hayata hazırladın.
Sana olan hayranlığıma,
Sana olan özentime,
Takdir duygularım demek yerine,
Sevgi adını vermişim.
Seni seviyorum Öğretmenim,
Her nerede isen,
Mübarek ellerinden öpüyorum.


İshak Özlü
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #1289
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
bir sen..

Yolunu yitirmiş sesim... firarda
Öylece uyuyor endişelerim
Bekleyişlerin kucağında

Bir ceylan sekiyor
Adressiz sabırsızlıklarda
Yüreği ağzında
Özlemler göz pınarlarında

Ha düştü...ha düşülecek
Mecburi bir intihara

Omuz verir mi
Serseri bir dal
Tutar mı terinin tuzunu
Kavuşur mu iki lal
Aynı solukta

Yoksa kalmadı mı
Tutunacağım
Korunaklı bir dal
Sol yanındaki budanmışlıklarda

İşte bir can daha düşüyor suya
Az sonra
Bir aşk daha vuracak
Ayrılık koyaklarına

Duyuyor mu çığlıklarımı
Sağırlaşmış sevilerin
Dönüp bakacak cesaretin var mı
Gözlerimdeki son vedaya

Artık arınıp çözülme zamanı
Bir sen oluyor son nefes
Titreyen dudaklarda
İki damla ayazı
Isıtıyor cesaret
Ve ölüme düşüyor bir ceylan..

Alıntı

jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #1290
jöly - avatarı
Ziyaretçi
HAYAT BAHÇESİ

Bahçe tarumar. Ama gözler önüne serilen
Görüntünün sesi mi olmalı sözler? Serçe
Cıvıltıları, çan sesleri, at pislikleri,
Rüzgârın kuru yapraklarda bıraktığı
Hışırtı yapışıyor sanki yirmi yıldır
Kullanılmayan bahçeye, babanın ölümüyle.
Toplumsal arkeoloji mi ırgalayan beni
Tahrik eden, edilen bir leş kargası gibi?
Meraklıyım. Budanmamış güller çılgın
Palmiyelerin kuru dallarının altında,
Kendiliğinden ölen çiçekleri toplanmamış
Zakkumun. Gübre ve çürüyüş. Tohumdaki ev
Kale gibi gözlüyor şimdiki ve geçmişteki
Yaşantıyı: Kız ve erkek çocuklar burada
Denge buldular nilüfer yapraklarında, çember
Çevirmişti büyükler havuzda, sonra fırladı
Resimden haylaz damat ve gelinler. Ama
Onlar bir kez kapıdan girdiler mi
İçeri, gözleri parlardı babanın, ayrıldılar mı
Bir kaptan bakışını giyer, şapkasını geçirir
Sözüne, kimse evde durmak istemezdi
Tanışmamak için gözü dönmüş yalnızlıkla.
Oysa ölümün görevi ne, gelir padişah
Tekillik. Tek, sonra birden aynı
Merdiven basamakları, aynı işçilik, aynı
Anlamı bulunca evin biçeminde, dünya
Ne kadar acı dolu, herkesin kendi
Kefesine uygun dağılan. Acı aynı,
Zevk de, ama kefen ne kadar geniş
İse, ağırlığın ne kadar fazla ise
O kadar götürüyorsun işte öteye.



Ali Cengizkan

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri