Arama

Hayata Dair - Sayfa 159

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 267.415 Cevap: 1.657
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
12 Kasım 2009       Mesaj #1581
reyan - avatarı
Ziyaretçi


Sponsorlu Bağlantılar
Hiç gece olmaz
Düşleri kararmış satırların yüzümde ki aynasında
Gözlerimi öpen rüzgar Simsiyah bir kalp
Uyuşmuş bedenimin göz altı mührü Yarın yaşamak istiyorum
Diplerdeyim dirilmeyi bekliyorum.
Eksik bir şey var;
Gökyüzü küsmüş ağlamıyor bana

reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
18 Kasım 2009       Mesaj #1582
reyan - avatarı
Ziyaretçi
Bir Avuç Yürekte Emanettir Mutluluk

Sponsorlu Bağlantılar
Aşkı unutan yalnızlığım,
Yürek burkan bir öykünün sonunda
Dile gelir.
Hazin vedalar bakışıma dokunur.
Roman uzun, hayat kısa
Şiir yalın türkü döner buza

Aşk gizli özne mısralarda
Yine kapalı bir kelimenin arkasına saklanmış.
Faal-i meçhul cinayet sanki sevda
Kaf dağının ardına kaçmış.
Soldan sağa bilmece
Hani nerde üçkâğıtçı kirli gece

Şarkıda duman,
Sigarada efkâr
Yine düşlerini taramış yar
Usta, ver bir kibrit
İstanbul’u yakasım var.
Satılmış insanlarıyla beraber.
Ki bu şehr-i İstanbul
Biraz nefes alsın.
Ne bu kasavet
Ey hayat! Biraz müsade et
Az ilerde inecek var.

Aşkı yaşamak mı?
Aşkı ölmek mi zor…
Ben çözemedim çözülmüyor
Fuzuli kokulu bir şiirde kalsın Leyla
Türküde ağlasın Mihriban
Susulur inleyen bir şarkıda
Gül, baharın ülkesidir
Vuslat, seven gönlün ukdesidir.
Bir avuç yürekte emanettir mutluluk
Feri sönen bu ömrün son dileğidir.

.alıntıdır.

SüPeRsiN - avatarı
SüPeRsiN
Ziyaretçi
8 Aralık 2009       Mesaj #1583
SüPeRsiN - avatarı
Ziyaretçi
Her sabah alarm çalıyor. her sabah o alarmın çalması gerekiyor.
üstelik hemen hemen herkesin evinde çalıyor.
iş diye bir yere gidiyorum. hep ama... sabah gidiyorum, akşam dönüyorum.
sabah ile akşamın arasında geçen zamanda yaptığım şeyin ne işe yaradığını hiç bilmiyorum.
Ay sonunda para veriyorlar. ben de o parayı dağıtmaya başlıyorum. Ben dağıtıyorum, para bitiyor, para veriyorlar, dağıtıyorum; aylar birbirini kovalayıp gidiyor..
Bir avuç akşamlar da zaman içinde birbirine benzemeye başlıyor.
Yani tuhaf bir şey...

Vapurlar filan ...
SüPeRsiN - avatarı
SüPeRsiN
Ziyaretçi
8 Aralık 2009       Mesaj #1584
SüPeRsiN - avatarı
Ziyaretçi
İnişler ve çıkışlarla ilerler. ne mutlak mutluluk vardır ne de sonsuz mutsuzluk. başarı da başarısızlık da belli dönemlerinde yaşanır hayatın bütün inişler ve çıkışlar gibi. ve asla daima toz pembe değildir belli dönemlerinde olsa da karanlık anları da mutlaka olacaktır. her anı ile kabul etmek ve her anından keyif almayı bilmek gerekir.

Hayat uzun bir yolculuk gibidir bir bakıma pek çok insan bu yolda yanınızda yürür kimileri değerlidir koluna girer birlikte yürürsünüz ki sayıları azdır kimileri herşey iyiyken yanınızdadır eğlenirsiniz ki sayıları çoktur ancak zor zamanlarda kaybolur.. bu yolun en engebeli ve en tehlikeli kısımlarında bile korkmadan yanınızda yürümek isteyecek kişiler de çıkabilir onlara izin vermek ya da bildiğiniz şekli ile bu yolda ilerlemek elinizdedir..

reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
10 Aralık 2009       Mesaj #1585
reyan - avatarı
Ziyaretçi
Hayat bu; zaman gelir bir anda son olur…
Hayat bu; son dediğin an yeniden can bulur...
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
4 Ocak 2010       Mesaj #1586
reyan - avatarı
Ziyaretçi
imagesYalansız Sevdim Seni

Yarınlara ağlayarak merhaba dedim bu sabah
Aklımda sen vardın çaresizdim gözlerimi açtığımda
Lapa lapa kar yağıyordu sanki yüreğime üşümüştüm
Anlayamadım neden terk edip gittin sebepsizce
Ne günahım vardı ki, seni sensizlik de seveceğim senelerce
Sarılmak istiyorum bedenine delilerce
Isıtmıyor artık hayalin beni gecelerce
Zaman akıp geçiyor dün vardın bugün ise hayallerdesin

Seviyorum seni işte ne yapabilirim ki bu lanet belki de
Evet, seviyorum lanet de olsa sensizlik ölümüne seviyorum
Veda etmeden gittin tutamadım ellerini son bir kere
Dilim varmıyor sana küfretmeye ve isyan etmeye
İçim acıyor ölüm beni içerden bitiriyor her gece
Melekler bile ağlıyor sana olan sevgimin temiz güzelliğine

Sen ise çekip gittin bi veda bile etmeden habersizce
Ellerim üşüyor tutan yok artık bu gece
Nedensiz sevmiştim ben seni ölesiye
İçimde bir sen var oda beni yiyor her gece

Yunus Turanimages
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
7 Şubat 2010       Mesaj #1587
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İletişimi Engelleyen Faktörler

Acaba hangimizin gören bir bakışa, duyan bir kulağa gereksinimi yok ki???

D. Pire'nin "insanların çoğu duvar, çok azı da aralarında köprü kurarlar" sözü, günümüzün yoğun temposuna kendini kaptıran insanların (yani bizlerin), arka plana ittiği çok önemli bir gereksinimi vurguluyor; yakınlaşma ve ilişki gereksinimi!

Çevremizi düşünelim...kendimizi...Bir sorunumuz olduğunda aklımıza ilk kim geliyor? Kiminle konuşmaya, dertleşmeye istek duyuyoruz? Neden o, başkası değil? Bu kişiyi iyi bir dinleyici yapan hangi özellikleri? Ya da tam tersini düşünelim...Sorunumuz olduğunda kesinlikle anlatmayı aklımızdan bile geçirmediğimiz kişileri...Neden anlamazlar? Bizi anlamadıklarını nasıl anlıyoruz?

Çevremizdeki bazı insanlarla konuşmak kolay ve zevk vericiyken, bazılarıyla kurduğumuz iletişim çok yüzeysel olabiliyor. Benzer kişilik özellikleri, ortak ilgi ve hobiler, birbirine yakın değer ve dünya görüşü, yakın ahlak anlayışı ve eğitim düzeyi gibi pek çok faktör, insanlar arası ilişkilerde temel öneme sahiptir. Tüm bunlara, hem karşı cinsle hem de hemcinslerimizle kurduğumuz yüzyüze iletişimde, fiziksel çekicilik de katkıda bulunabilir. Ama kişiler arası ilişkilerde, kalitenin asıl belirleyicisi dinleme becerileridir. Ortak bir çok noktamız olsa bile bazı insanlarla yakın ilişkiye girmekten kaçınırız. Bu noktada, yaşamınızda böyle biri varsa, onun sizi dinlerken nasıl davrandığını bir düşünmenizi öneririm!

Dinleme becerilerine ve iletişimdeki kaliteyi arttıran tutum ve davranışlara geçmeden önce, karşılıklı konuşmaları yüzeysel kılan ve gerçek dinlemeyi engelleyen tavırlara bir göz atalım;



1. ÖĞÜT VERMEK, ÇÖZÜM GETİRMEK, YÖNLENDİRMEK:

Gerek çocuğumuzla, gerekse arkadaşlarımızla konuşurken iletişimi kesen bazı mesajlar vardır;

"Şöyle yap, böyle yapma..."

"Bu şekilde hareket etmemelisin..."

"Buna üzüleceğine, oturup dersini çalışsan daha iyi olur..."

"Yoruluyorum diye yakınacağına geceleri erken yat..."

"Kavga edeceğinize güzel güzel oynayın, arkadaşlar kavga etmez..."

"Paylaşmayı bilmezsen, yalnız kalırsın tabi..."

"Bu kadar düzensiz çalışırsan, işlerini tabi yetiştiremezsin..." gibi cümleler, konuşan kişide direnç, isyan yaratabilir, konuşan kişiyi savunmaya itebilir. Genellikle öğüt, ahlak dersi vermek, direk önerilerde bulunmak, size sorununu açan kişide baskı veya suçluluk duyguları uyandırarak, iletişimin kesilmesine veya yön değiştirmesine neden olabilir.



2. YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, AD TAKMAK:

"Sen zaten hep kolaya kaçarsın..."

"Bebek gibi davranıyorsun..."

"Geri zekalı ne olacak..."

"Şikayetten başka bir şey bilmezsin zaten..."

"Sulugöz...bir arkadaşınla oynamasını bile bilmiyorsun..."

"Hiçbir fedakarlığa katlanmak istemiyorsun..."

Genellikle yargılama ve eleştirme tepkileri ile karşılaşan kişiler, kendilerini anlaşılmamış, itilmiş, haksızlığa uğramış, daha çaresiz hissederler. Bunun sonucunda iletişimi keser ya da öfkeyle karşılık verebilirler. Özellikle çocuğunuzla iletişiminizde bu yöntemi sık kullanıyorsanız, "o" sizin yargı ve eleştirilerinizi ve sık kullandığınız isimlendirmeleri (yaşına göre) gerçek olarak algılayabilir. Bu, kendilik algısı üzerinde olumsuz etkiler bırakır, kendine güveni sarsıldığı gibi, başarısı üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir.



3. SORU SORMAK, ARAŞTIRMAK, İNCELEMEK:

"Neden?...Sen ona ne yaptın?...O sana ne dedi?..."

"Çocuk neden hastalandı?...İyi giydirmedin mi?..."

"Neden uyuyamadın?...Ağır mı yedin?...Kahve de içtin mi?..."

"Neden doğru düzgün oynamayı beceremiyorsun?..."

Genellikle soru, inceleme, nedenini arama gibi yaklaşımların içinde önyargı, eleştiri veya zorunlu çözüm bulunur, ayrıca konuşma sorulara cevap vermeye takılarak, yön değiştirip asıl konudan uzaklaşabilir. Sorularla yürüyen iletişimde, genellikle soru soranın nereye varmak istediği konuşan kişi tarafından anlaşılamadığından, konuşan endişeye kapılabilir veya savunmaya geçebilir.



4. TEŞHİS, TANI KOYMAK, TAHLİL ETMEK:

"Aslında sen öyle demek istemiyorsun..."

"Ben senin aslında neden öyle yaptığını biliyorum..."

"Aslında senin derdin başka..."

"Anlaşılan bir süre sana yardımcı olmamı isteyeceksin..."

"Bunları beni üzmek için anlatıyorsun anlaşılan..."

Bu tür yaklaşımlarda, dinleyen kişi sanki konuşanın niyetini, söylemek istediklerini çok iyi biliyormuş, onun kafasının içindekileri okuyormuş gibi bir tavır içine girdiğinden, konuşanı savunmaya ittiği gibi, sinirlenmesine, sabırsızlanmasına veya öfkeli cevaplar vermesine neden olabilir. Konuşan kişi kendini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış, yanlış yorumlanmış gibi hissedebileceği için büyük olasılıkla iletişimi keser. Psikoloji hobiniz olabilir ama terapatik yöntemler arasında kullanılabilen bu tür iletişimin kurallarını tam bilmeden, günlük ilişkilerinize aktarmaya kalkmanız, sizinle konuşmayı güçleştirebilir. Aklınızda bulunsun...Msn Happy



5. TESELLİ ETMEK, KONUYU DEĞİŞTİRMEK:

"Aldırma, boşver..."

"Düzelir canım, bunu dert etme..."

"Üzülme..."

"Başka şeyden konuşalım..."

"Olur böyle şeyler, geçer..."

"Bir kahve iç düzelirsin..."

"Boşver canım arkadaşlar arasında olur böyle şeyler..."

"Aman sen de herşeyi ciddiye alıyorsun, yak bir sigara..."

Aslında teselli etmek çok güzel ve yararlıdır, ancak önemli olan teselliyi kişiyi duyduğumuzu belirttikten sonra verebilmektir. Söyledikleri duyulmadan, teselli ediliyormuş hissini yaşayan kişi, kendini anlaşılmamış, dinlenilmemiş, söyledikleri saçma sapan gibi algılanmış hissedebilir. Önemsenmemiş veya tam olarak dinlenilmemiş olmaktan dolayı kızgınlık duyabilir. Genellikle, dinlemeden verilen teselli mesajları, konuşan kişide sorununun küçümsendiği duygusunu yaratabilir.

Bunların ardından, gelin kendimizi gözden geçirelim...Çocuğumuz, arkadaşımız veya eşimizle yaptığımız günlük konuşmalarda tarzımız ve yaklaşımımız genelde nasıl?...İletişimimiz yukarda sözü edilen dinleme engellerine takılıyor mu?...Tam yanıtı bulamıyorsanız, kendinizi 1-2 gün izlemenizi öneririm. Çünkü iyi bir dinleyici olmanın, yani karşıdakini dinleme ve anlamanın bence birinci şartı; kişinin öncelikle kendini dinlemeyi ve anlamayı başarabilmesidir.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
king nothing - avatarı
king nothing
Ziyaretçi
7 Şubat 2010       Mesaj #1588
king nothing - avatarı
Ziyaretçi
Umutların öldüğü sehrın ıcınden gecen karanlıgı emdım ruhumdan gectım kendımden belkıde vazgectım secemedım hayatı olum serıdının uzerınden atladım bazen korktum bazen cıplak kaldım belkı delı gıbı kostum hayata ama sunu ogrendım; her seye herkeze gıden her nesneye ragmen hayat degerlı bır hazıne gıbıdır kıymetını bılene zengınlık bılmeyene sefaletı sunar bır tepsı ıcınde ve o zaman ıste dusunmey baslarsın hayatmı acımasız ınsanlar mı dıye.....
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
25 Şubat 2010       Mesaj #1589
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
BÜYÜDÜM (6656 Hit)

Küçük kızın büyüdü müjdeler olsun!!
Büklüm büklüm saçları olan, ’70 model..
Hani şu kılıcını çekip de, deveden kurtardığın
Kaçırıyordu beni sen olmasaydın
Kazlarla ördekler vardı sonra masallarında
Birbirlerini aldatan..
Kış sabahlarında okul minibüsü beklerken sokakta
Bana üşümemeyi öğretmiştin hareket ederek..
Yıllarca hiç üşümedim…sen gidene dek
Kokunu özlerdim en çok, kahramanımdın benim
Sadece çocukluğumun değil tüm zamanlarımın kahramanı..
Bana kahramanların da acı çekebileceğini gösterdin daha küçük yaşta.
Ben küçük yaramaz bir çocuktum
Kalorifer borularına tırmanırdım
Ve çok güzel söylerdim ’50. yıl marşı’nı..
Bir kez duyduğum bir şeyi hemen hafızama alırdım
Sen bunu her yerde anlatırdın gülerek
En çok Atatürk’ü anlatırdın bana
Savaşları öyle bir anlatırdın ki, sanki yaşamış gibi.
Ben senin her yerde, her çağda, her şeyi yaşadığını düşünürdüm o zaman..
Büyük İskender’le arkadaş olduğunu bile..
Öyle kusursuzdun ki gözümde..
Ve çok saçmaydı bilirdim ama
Hiç günün birinde çekip gitmeyecekmişsin gibi gelirdi bana.
Senin de bir ölümlü olduğunu kabul edemezdim
Bir ölümlü için fazla kusursuzdun ….
Öyle sımsıkı sarılır, öyle çoşkuyla severdin ki beni..
İçin titrerdi baktığında bilirdim..
En büyük hayal kırıklıklarımı yaşadım bu yüzden..
Hayatım boyunca hep bu sıcaklığı aradım farkında olmadan..
Bulduğumu sandığımda çok erkendi..
Gerçekten bulduğumda ise çok geç..
Hayatta herkese hoşgörülü olmayı gösterdin bana
Ama ben öğrenmedim o ayrı mesele..
Bu da benim seçimimdi sonuçta..
Kendi seçimlerimi kendim yapmayı sen öğrettin ama!!
Koşulsuz sevmeyi,paylaşmayı, özveriyi gördüm sonra..
Her zaman çok çalıştın daha güzel bir dünya için
Hiç inancını yitirmeden , direncini kırmasına izin vermeden hiçbir şeyin
En çok buna hayrandım..
Gideceğini anladığımda koptu içimde bir şeyler..
Büyük depremden sonra oturdu taşlar yerine
Bir üşüme geldi sonra gitmek bilmedi..
Bir gecede büyüdüm sanki, yaslandığım koca çınar yok artık..
Ve ayakta duruyorum inanmaz bakışlarla ama..
Üşümek hiç bitmedi gittiğinden beri..
Kazlarla ördeklere gelince….Onlar zaten yoktular..
Senin yarattığın bir masaldı, önce seni aldattılar..
Sonra çıkarıp mızrakları, birbirlerini yaraladılar..

DENİZ DEVRİM
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2010       Mesaj #1590
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayatın savurduğu sonbahar yapraklarıyız!
Dalımızı kestiler yeşerme çağımızda.
Yaprak döktük, su niyetine zehir verdiklerinde özümüze.
Ölmedik ama öldük öldük dirildik, kulaklarımıza inanamadığımız
sözler ile..

Şarabımız acıydı, zehir zıkkım oldu soframız.
Son kadehe kadar da anlayamadık işin aslını.
İçkimizdir sandık ama son damlasında apaçık gördük
bizi neyin sarhoş ettiğini:
Biranda çarptı ayyaş mecnunu, boş kadehten çıkan sevgili...

Gece yatamaz olduk ve de haram oldu adamakıllı
rüya görmek.
Ölüm açık kapı bıraktı kurtuluşumuza ama son anda lanet
ettik akılsızlığımıza.

Değmez dediler hiç kimse için, uğrunda saç baş yolmaya.
Gözyaşlarımızla büyüdük ve küçüldük yalvardığımız için.
Kaçanı kovaladık ama kovalandık da ardımıza bakmadan.

Akıl verdik bizden daha akıllılara.
Hayret ettiler halimize...
Ellerini omzumuza koydu çoğu, öğüt verdi ya
ardımızı dönmeden sapladılar hançeri.
Güvenmemeyi öğrendik, sevmemeyi, aldanmamayı...


Canı yanan kolay bulur suçlayacağı kişiyi.
Herkesin parmağı vardı yaşadığımız acılarda,
nasıl masum olabilirlerdi biz acı çekerken?
Ama asıl biz suç işlermişiz, binlerce defa kucaklarken
resimdeki kadını.

ve sonunda seninle de karşılaştık.
Boğasım gelmedi nedense seni.
Ama sana da söz düşürmemeliydim
bunca şeyden sonra.

Nasılsın diye sorma bana,
kötüyüm her zaman ki gibi.
Ya sen nasılsın?
İyimisin her zaman ki gibi?

günay aktürk

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri