Arama

Hayata Dair - Sayfa 160

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 240.459 Cevap: 1.657
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
20 Haziran 2010       Mesaj #1591
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Ulaşılmaz Yolların Çıkmazında Durma

Sponsorlu Bağlantılar
Bir meltem esintisi gibi girdin kalbime
Fırtınalar kopararak gittin hayatımdan.
Ne zaman gözlerin girse düşlerime
Yıldırımlar çakar
Bu yorgun gönlümde...

Unutmak o kadar kolay olsaydı seni
Yakardım geri döneceğın tüm gemileri.
Sanma ki sen gittin her şey bitti
Anılar dün gibi taze unutulmadı sevgili...

Umutlar hüzzam bir eserin notalarında kaldı
İçli şarkılar dinliyorum akşamları yokluğunda
Umutlarımı boşalan kadehlere atıyor;
Yine içiyor,yine hüzünleniyorum.
Bu bendeki yalnızlığın,çaresizliğın esintileri.
Ulaşılmaz yolların çıkmazında durma
Bekliyorum...Gel
Kırmızı halılar serdim gönül sarayımın yollarına...

Vurgunum sana sevdam gözlerimden akıyor
Sabahın ilk ışıkları hala seni düşünüyorum,
Çağla yeşili gözlerin dolduruyor gecelerimi
Ve... Senin hayalinle geçiriyorum günlerimi...

Zafer Şanlı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
1 Temmuz 2010       Mesaj #1592
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Aşk Sadece Bir An

Sponsorlu Bağlantılar


Nedir ki engel,
Engel kime, neye
Aşk tanırmı dağları,
Onca derin deryayı.

Engel olmaz ki aşkın önünde
Durmaz..
Aşk,
Sadece bir an.
O andan öncesi ise,
Sadece boşa geçen zaman...


Fikret Demir
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
3 Temmuz 2010       Mesaj #1593
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
SENİ DÜŞÜNÜRÜM

Seni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın

Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü

Sebebi ne
Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
Sen böyle uzakken senin sesini duyup
Yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
Ellerine dokunmak isterim
Dokunamam
Arkasından camın
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
Alaca karanlığımda oynadığım dramın

sair NAZIM HİKMET
gul_1010 - avatarı
gul_1010
Ziyaretçi
11 Temmuz 2010       Mesaj #1594
gul_1010 - avatarı
Ziyaretçi
Hepiniz Çok Özelsiniz_____
New York'ta yasayan bir öğretmen, Lise son sınıfındaki öğrencilerinin "diğer insanlardan farklı özelliklerini" vurgulayarak onurlandırmaya karar vermiştir.

California Del Mar'dan Helice Bridges tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak, her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne ka...dar özel ne kadar özel olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle"Siz çok önemlisiniz" yazılı birer mavi kurdele verdi.Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına bir proje yaptırmaya karar verdi. Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip, onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini istedi.

Öğrenciler, daha sonra sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi.Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti. Ardından, iki tane daha kurdele vermiş ve ; "Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlarda bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra, lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin" diye rica etti.

O gün üst yönetici, süratsiz biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi. Patronun odasına girdi ve onun "iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü" onu takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu? Şaşkına dönen patron ; " Tabi ki " şeklinde cevap verdi.Yönetici de mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne, ceketine iliştirdi.Ekstra kurdeleyi verirken de ; "Bana bir iyilik yapar misiniz?... Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz?...Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece "bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş..." Dedi..


. O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu. "Bugün inanılmaz bir şey oldu" dedi."Ofisteydim. Üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip, "iş dünyasında bu kadar basarili olduğum için" göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi...Bir hayal etmeğe çalış... Benim bir dahi olduğumu düşünüyor..."Siz çok önemlisiniz" yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne takti.Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin...Ben "seni" onurlandırmak istiyorum. Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum... Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun."Seni seviyorum" diye devam etti...


Şaşkına dönen çocuk simdi ağlamaya başlamıştı...Bütün vücudu titriyordu...Basını kaldırdı, gözleri yas içinde olarak babasına baktı, ve : "Yarin intihar edecektim" baba, dedi..."Baba, ben senin... çünkü ben senin... beni hiç sevmediğini... beni hiç önemsemediğini düşünüyordum... Ama artık her şey çok farklı.Sen baba, su an... oğlunun hayatini kurtardın!..."


Sizin de sevginizi duymak, hissetmek isteyen insanların var olduğunu sakın unutmayın...

Hayat Mucizesi - Sevgi Aşk Hikayeleri
Evli ve Babaydı

İnsanlar hayatı boyunca ektiklerini biçiyorlar. Ben buna hayatımın her döneminde şahit oldum. Şimdi anlatacaklarım beni hayata dair çok güvensiz biri yaptı. Bu, belki de bana verilen en büyük cezaydı.
1992 senesinde çalıştığım tekstil firmasına iş veren büyük bir firma vardı. Bu firmadaki ihracat müdürü ile çok iyi anlaşıyorduk. Hatta daha sonra beni de yanlarına aldılar. Ben de işimde iyi ve çok çalışkandım. Hırslıydım; çünkü para kazanmam lazımdı. Asla bir ev kadını olmayı da düşünmüyordum. Bu insan evli ve iki çocuk babasıydı. Ama bu bizim sevgili olmamızı engellemedi. O dürüst, biraz içine kapanık, hayatı işten eve evden işe geçen, bense hayatın tadını çıkarmayı bilen, işimde ilerlemek zorunda olan çılgın; ama dürüst bir kızdım. (Şimdi hem evli insanla birlikte olup hem de dürüst olunur mu diyeceksiniz. Ama o ayrı bir tartışma konusu olabilir.) İkimizde isteklerimiz bakımından birbirimizi tamamlamıştık. O bana aşıktı; ama ben sadece hoşlanıyordum. Bunu ona da söyledim. Bana bir ev tuttu. Benim onun evliliğine zarar vermeyeceğimden emindi. Çünkü, bunu asla yapmadım. Yalnız beraber olduğumuz senelerin sayısı arttıkça bana daha çok düşkünleşti ve evden çıkmaz oldu. Ben gezip tozarken, o anlaşmamız dişında eve gelip sabahlara kadar beni bekler duruma gelmişti. Ama ben O evine gittiği günler onu hiç rahatsız etmediğim gibi bu durumu yüzüne de vurmuyordum. Ama artık beşinci senenin sonuna doğru işler değişti ve evlenmeyi kabul ettim. Eşiyle konuştu, her şey yolundaydı ta ki izlendiğimizi ben farkedene kadar. Polislerin eve gelip onu araması arasında fazla gün yoktu. Değişik işler yapmaya başlamıştı, aslında gizli telefon görüşmelerinden anlamam lazımdı; ama eşi ile konuşuyordur diye önemsemedim. Meğer insanlardan para toplar ve sadece faizlerini ödermiş, tabii tıkanana kadar işler yolundaymış. Hatta bir kaç can dostuma yardım olsun diye paralarını ona verip işletmesini istemiştim. Sonunda kaçtı gitti, yok oldu. Hayallerim, evim, arabam, senelerim vs.onunla gitti. Hepsini satarak arkadaşlarımın paralarını ödedim; ama artık ben bir hiçtim, koca bir hiç. Her şey yavaş yavaş geçiyor, sağlığıma kavuşuyorum. Ama hayatta hiçbir şeye güvenim kalmadı, bana her yaklaşana düşman muamelesi yapıyorum. Arkadaşlarımı tanıdım bu arada ve ne kadar yalnız olduğumu fark ettim. Belki ektiğimi biçmiştim, belki de haketmemiştim.
Son düzenleyen gul_1010; 11 Temmuz 2010 14:04 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
31 Temmuz 2010       Mesaj #1595
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
UZAK DUR BENDEN...

Yoksa sana dokunurum. Yoksa yasak tanımam, günahkar olurum.. Kaç, görme, görürsen hatırlama, hatırlarsan ağlama, gelme..
Yoksa sana dokunurum, dudaklarına konarım, gözlerini esir alırım. kölem olursun. Gecelerce kölen olurum, didik didik ederim hayatını, benden başkasına yaşatmam seni. Tarihini vururum, anılarını asarım, yüreğine saplarım kendimi. Bedeninde yatıya kalırım, teninde beklerim geleceğimi..
Yaklaşma, seni alırım, senin olurum. Özgürlüğüm yoldaş olur yanına. Sensiz düşüncelerim toprak olur... Uzak dur benden...
Yatağına tapınak ederim, yüzünde güneşler beklerim. Gitmezsen sana dokunurum. Sahiplenirim seni. Sana aşkı yaşatırım, daha küçük aşklara katlanamazsın, benimle ölürsün... Alışma bana ne yapacağım belli olmaz. Bugün varım yarın birden yok olurum. Dokunma bana kapanmış yaralarla doluyum. Canımı acıtma bir yarada sen açma !
Sevme beni yoğun duygularımda kaybolursun tutuşursun. İsteme beni yasaklarla boğuşursun engellerle doluyum. Çözmeye çalışma sakın seninle karışır iyice kör düğüm olurum.. Anlama beni, ben anlarım kendimi ben böyle mutluyum.. Aşkı yaşatmamı isteme asla ben aşka yıllardır inanmıyorum.. Güveniyorsan kendine, inandır beni aşkın varlığına.. Sonucunda öyle bir aşk yaşatırımki, vazgeçemezsin !! Tutkun olurum..
Yıkabilirsen yık duvarlarımı, sakın bırakma beni, tüm tutkularımın ve gücümün arkasında, hala minik bir çocuğum; BÜYÜTEMEZSEN KAYBOLURUM...
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
31 Temmuz 2010       Mesaj #1596
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Herkes Gülüşümü görüyor
Kimse savaşımı görmüyor...
Herkes sesimi duyuyor
Düsündüğümü kimse bilmiyor...
Herkes yazdıklarımı okuyor
Gözyaşlarımı kimse görmüyor...
Herkes beni tanıdığını sanıyor
Ama kimse benim kim olduğumu bilmiyor..!
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
9 Ağustos 2010       Mesaj #1597
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Ne Zaman Adını Ansam



Hala!
Ne zaman adını ansam,
Burnumdan başlayan ince bir sızı,
Kalbime saplanıp kalıyor.
Bir hüzün dalgasıdır,
Sarıyor dört bir yanımı.
Serseri gönlüm,
Takılı kalmış gözlerine,
Gitmiyor ki hayalin benden öte.
Ayrılık girdabına takılıp kalırsa insan
Ayrıldığının yoluna bakar dururmuş.
Ben de yollarına bakıyorum,
Acılar içinde.
Nerdesin,
Nasılsın,
Mutlu musun?
Ellerini tutan bir el
Gözlerine bakan bir çift göz
Tenine değen bir ten
Saçlarını öpüp koklayan
Bir aşığın var mı?
Diye sormaktan alıkoyamıyorum,
Kendimi.
Hala!
Ne zaman adını ansam
İstanbul oluyor koca bir sahra,
Sen orta yerinde vaha
Ben susuz bıraktığın
Kum fırtınaların da
Yolunu kaybetmiş
Bahtsız bedevi,
Sana ağlıyorum
İstanbul da bana ağlıyor,
Gözyaşlarım sel olup aksa da
Yedi tepelerinden,
Çare olmuyor susuzluğuma.
Bir kere silinmiş dudaklarından adım,
Neye yarar ki ağıtlar
Ölü bir bedene can verirler mi?



Mustafa Ata
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
14 Ağustos 2010       Mesaj #1598
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Başka Biri Olacaksın

başka biri olacaksın istemesen de.
tenine başka bir ten dokunduğunda,
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle,
başka bir nefesle karıştığında nefesin...

başka biri olacaksın istemesen de.
gece uykunda ya da gün oratasında
irkileceksin apansız bir duyguyla,
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi.

başka biri olacaksın istemesen de.
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin,
tüketicek ömürlerini birer birer.
değişecek yeri bir dolabın, pencere de bir çiçeğin...

başka biri olacaksın istemesen de.
dudaklarında benden sonraki bir çizgi,
tanımadığın bir ton gülüşünde
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin...

sonra, sonra başka birisi.

Ataol Behramoğlu
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
21 Ağustos 2010       Mesaj #1599
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Canım yalnızca sevmek istiyor seni..Nereye varacağını bilmediğim bir kaçamak yolculuğa, sırf aklıma esti diye,sevdiğim hiçbir eşyayı almadan yanıma çıkar gibi..Süregelen bir sevgiyle değil,öğretilmemiş,bilmediğimiz biçimlerde,kuşların kanatlarını açıp,özgürlüğe süzülmesine yarayan içgüdüleriyle,içimden geldiği gibi..Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Tarifsiz bir hisle sevmek istiyorum seni...
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
24 Ağustos 2010       Mesaj #1600
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
İmkânsızlıkları yaşamak mıdır sevmek?
Yoksa severken imkânsız mıdır yaşayabilmek?
Zor mudur gözlerine bakarken sevgiyi görmek?
Yoksa sevgi midir gözlerindeki tek gerçek?
Kolay mıdır bir anda vazgeçip gitmek?
Yoksa gitmekten vazgeçip, sevmek mi gerek?

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri