Şiir Nehri -3- - Sayfa 37

Gün soldu, vakit geç, gitme bırak, kal
Omuzlarında şal, başında örtü,

Sponsorlu Bağlantılar

Odamda hülyâlı bir akşam üstü
Gölgeler içinde renk ve dudak, kal.

Gidersen sana da kırılacak, kal
-Gönlüm ki, böyle her gidene küstü-
Ve deme, buradan bir akşam üstü
Giderken ardımda hıçkırarak, "kal!"

Madem, günlerimiz, sevgilim, kısa,
Madem, dudakların yandığı lâhza
İçin ruhumuzda bir özleyiş var,

Kal, çizsin hülyâmız mat ufkumuza
Gümüşlü sabahlar, altın akşamlar,
Soluk bir gül ıtrı gibiyken bahar...


Hamit Macit Selekler

BİR GECE RAPSODİSİ

Gece bize dairdi,
Ay kavuniçi, ay ıssız, ay sâkindi
Senle dolu sandala
Zamansızlık hâkimdi
Kıyıda Galata, kıyıda Topkapı
Bizim gölgemiz değil miydi ?
Kendimden şüpheli,
Senden emindim
Gözlerini tavaf ettim
Ben, bana örtü gibiydim
Ay kokusu içinde
Her sana gelişimde
Her iç çekişimde
Öleceğimi sanıp,
Ayaklandı tabutlar
Gizlice
Ölmedim,
Öylece izledim
Bana karışan seni,
Sessiz sessiz dinledim...

Kaan Murat Yanık

Eğer

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
can yücel

seni öylesine düşündüm ki





özdemir asaf'ın dizeleri.

seni öylesine düşündüm ki,
öylesine, yaşamadan önce.
senden başka bir şey yok sanki.
ama nasıl da varsın derim sana,
düşüncelerimce.
...
seni öylesine, buldum ki,
öylesine, kendimden fazla.
yalnız sensin gölgesiz,
ayrılmamacasına, yanımda..
akların arasında karan,
karaların ortasında akınla.

öylesine istedim ki seni,
senden önce..
öylesine, her şeyin içinde,
öylesine dışında,
gün, gece.

seni öylesine yaşadım ki,
inan..
artık nereye baktığım belli değil,
ne yaptığım belli değil,
vardığım sonrasızlıktan.

Gelmediğine göre vardı bir bildiği!
Belki başka bir seveni,
belki de yeniden sevmek istedikleri vardı..

Bilmiyordu onunla geçireceğimiz ömrün güzelliklerini.
Her sabaha birlikte uyanmanın ,
her gece sevgimize sarılıp yatmanın,
sıcak bir bakışın kutsallığını bilmiyordu..

Bilseydi gider miydi?
Gitmezdi diyorum teselli veriyorum resimlere..
Bizden önce onlar ağladı bu gidişe.
Susa susa yoksunuz diye haykırdı çerceveden,
yüzüme bakan hatıralar.

Gelmediğine göre vardı bir bildiği!
Belki daha sıcak elleri tutacak,
belki de yeniden tutmak için bir adım atacaktı..

Bilmiyordu onunla seyredeciğimiz gök yüzünün endamını.
Yıldızlar yağacaktı üzerimize yağmur gibi.
Güneş saçlarında açacak,
ellerim tarak olup okşayacaktı!

Bilseydi gider miydi?
Evet biliyordu ve gitti...
Gelmediğine göre artık vardı bir bildiği!
Çok sevmiş gittiği gönülleri...

Suhey Yayla

Gücüm yok
Seni taşıyabilecek gönül kantarımda
Öcüm yok
Hayattan çıkarabilecek defter aralığında
Ve sen yoksun
Bu hoyrat gönül kalabalığında
Ey Aşk!
Es kaza tanırsan beni bir yol kıvrımında
Görme!
Bakma!
Alma canımı!
Bin pişmanlık adabında...

alıntı

Yalnızlık korkulu şiirler yazıyorum ellerim titrek,
Her kelimeyi ömür cümlesinden çaldığımı bilerek.

Daha çok konuşmak istiyorum içimde kalan olmasın,
Ölümümü duyan dostlar tanımadığı bir ruha ağlamasın.

Ömürlü besteler yapıyorum, sol anahtarı aşk, esi ölüm olan.
Ruhumun güftesi yoruluyor, hüzün kokan ıslığı çalmaktan.

. . .

Geride kalan çok şey var daha, az zaman kaldı kıyametime,
Biraz daha nefes istiyorum sitemlerim kalmasın ahiretime.

Bir rüzgarla postalıyorum gidenlere yazılmış mektupları,
İçimde kalmayın, helal olsun, yetim yanımın yitik süvarileri.

Düşlerimi sarmalayıp telaşla semanın eline tutuşturuyorum,
Küskün bir yüreğin sancısına umut olsun diye tembihliyorum.

Gözyaşlarım vardı benim birde kurusun diye yıldızlara astığım,
Onları aşıklara emanet ediyorum yangınlarımdan taşırdığım.

Alıntı.

‎'
Son defa öpüyorsun,
Sen defa ölüyorum...

Habersizce bir şiir yazıyorum dudaklarına.
Artık kiminle konuşsan “şiir gibi konuşuyorsun” diyecekler...

Ve şimdi sen kimi öpsen, sevmeyi bulaştıracaksın ona…

atakan gülgar