Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Sayfa 43

Güncelleme: 2 Haziran 2012 Gösterim: 277.623 Cevap: 628
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
16 Temmuz 2007       Mesaj #421
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Biliyorsun, gayem sana zarar vermek, seni incitmek, kırıp dökmek değildi. Yılar yılı açı çekmiştim, istemediğin bir ortamdaydın ve sana ters düştüğü halde yanlış şeyler yapmıştın. Acına, yaşam mücadelene ortak olup yüreğimi yüreğine, ömrümü ömrüne katip seni mutlu edecektim Ben senden sadece sana verdiğim sevgiyi kabullenip ,bu sevgiyi yaşamanı istemiştim Yüreğim tahtı da tacı da sana vermişti. Yalnız seni istiyordu.Yüreğimde kalıp saltanat sürmek varken beni sıradan bir şeymişim gibi elinin tersiyle ettin. Çok sevilmek bu kadar kötü müydü?Gerçekten böylesine ağır mıydı ki?
Sevgiye hasretim dediğini düşünüyorum da,kocaman bir iğrenç oyu oynamışsın. Hayatıma bilmediğim anlamlar getirmişsin .Gözüm kapalı hayatimi ortaya koyduğum bir kumar oynamıştım.Yasini seni kazanacaktım,ya da kendimden ya geçecektim .
Sponsorlu Bağlantılar
Hem seni kaybettim ,hem de kendimden vazgeçecektim. Var miydi böyle kimsesiz darmadağın olmak biçare kalmak ,var miydi?

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
18 Temmuz 2007       Mesaj #422
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
sana boşluktan olmayan zamandan sesleniyorum. hiç bir hayale aşık olmamıştım ama sana aşık oldum. sen isteyebileceğim herşeye sahipsin. sanki ömrüm boyunca sana hazırlanmışım. başımdan geçen onca olay, onca acı sadece beni sana getirmek, hazırlamak içinmiş! bütün o sıkıntının sonunda tünelin ucundaki ışığımsın benim. senin için hazırlandığımı bilsem tüm o acıların on katını çekmeye razı olurdum. sen dindarın cennetisin. tüm okuduğum kitapları senin için okumuşum, izlediğim tüm filmleri senin için izlemişim. sana anlatacığım o kadar çok şey varki! ömrümün birikintisini seninle paylaşacağım ve en güzeli sen beni anlayacaksın. aklım benimle birlikte mezara gitmeyecek sana akacak. senin yanında ben ben olarak kalacağım çünkü beni olduğum ve olabileceğim şey için seviyorsun. maskeli balo burada bitiyor. sahnede yalnız sen ve ben varız artık ben konuşacağım sen dinleyeceksin anlayacaksın, sen konuşacaksın ben dinleyeceğim ve öğreneceğim hepsinin sonuda seni daha da seveceğim.
artık seninleyim nefes aldığım sürece ve ötesinde... Selin Bayraktar...

Sponsorlu Bağlantılar
MYDMR - avatarı
MYDMR
Ziyaretçi
3 Ağustos 2007       Mesaj #423
MYDMR - avatarı
Ziyaretçi
Sen gittin ya...

Sen gittin ya, karanliga düştüm;
sen gittin ya, umutsuzluga kapıldım;
sen gittin ya, sanki canım gitmiş,
kalbim sökuk atılmış gibi,
kendimi boşlukta buldum.
Sen gittin ya, çaresizlikteyim...
Keşke beni vurup gitseydin! (kalpsizzz sevgiliye)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ağustos 2007       Mesaj #424
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ne kadar da dirilticidir söz! Ve ne kadar da öldürücü! Birbirimizi sözlerimizin ucunda inşa eder yahut yıkarız. Dilin ucundan damağın kıyısından öylesine yalpa alıp savrulan bir söz, kalbin odacıklarında yangınlar çıkarır, ruhun sığındığı coğrafyayı tarümar eder. Onarılmaz bir yıkımdır sözün çarptığı yerde yaşanan. Deva bulmaz bir yâredir dilin vurduğu demde açılan. Bir o kadar da sağaltıcıdır söz; adı konmamış bir iksir gibi, kolay kolay bulunmaz eşsiz bir deva gibi vurduğu yerde güller açtırır, vardığı yere baharlar indirir.
Söz denizinin kıyılarında dolaşıyoruz her birimiz. Onun medcezirlerinden yüreğimize enginlikler devşiriyoruz her daim. Bir düşünün, söz olmasaydı, ne kadar uzak kalırdık birbirimize. Öylesine ıssız kalırdı ki sözün değmediği yer; boş yere nabzımızı doldurmaya çalışırdı yüreğimiz. Öylesine soğuk olurdu ki sözün sıcağının dokunmadığı yer; buzlar adını kaybeder, üşümek kendine sığınacak yer bulamaz, paltosuz kalırdı.
Sessizce olup bitmiş olay. Öylesine sessizce olup bitmiş ki yıllar sonra fark edilmiş suskunluğu. Bunca yıl köşesine büzülüp kaldığı halde bağırıp çağırmaya, sesini yükseltmeye tenezzül etmiyormuş yine de. Öylesine vakurmuş işte.. Gazeteler, radyolar, televizyonlar seslendirmese yine sesi çıkmayacakmış. Haberlere göre, İngiltere’de, 3 Mart 1950 tarihinde postaya verilen bir mektup tam 56 yıl sonra adresine ulaşmış. Gwen isimli bir kadın George adlı bir erkeğe el yazısıyla şunları yazmış: “George, önümüzdeki hafta Monty’de buluşalım. Saat 2 senin için uygun mu? Sevgiler…” Mektup 90 kilometre ötedeki Cambridge kentinden postalanmış, ancak zarf üzerinde yazılı Trinity College adresine ancak geçtiğimiz günlerde, yani tam 56 yıl sonra ulaşmış…
Bir sevgi sözünün 56 yıldır boşlukta salınıp sahipsiz kalması, başını duvardan duvara vurarak dolaşması ne kadar acı değil mi? Kim bilir, ne söyleyeni kaldı ne de söyleneni. Yürekten yükselen bir sevgi sözünü görmeyen, duymayan, fark etmeyen ne kadar uzağa savurmaktadır yüreğini, ne derin ve dipsiz kuyulara atmaktadır kendini. Adresini şaşırmış mektuplar gibi sahipsiz ve muhatapsız mı bırakıyorsunuz sevgileri? Kıymetini bilin size söylenenlerin. Kıyılarında kimsenin olmadığı denizler gibi kendi kendine çırpınıp duruyor mu size yönelmiş sevgi sözleri? Kimsesiz mi bıraktınız sözleri? Kıyılarından çekildiniz mi aşkın?
Senai Demirci
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #425
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Sana bu kaçıncı mektup ,gönderilmeyen
Yazıp da okuyamadığım,okuduğumda ağladığım
Bu nasıl bir sevda ki,ağlayıp ta anlatamadım
Anlatayım....
Ellerim nasır,gömleğim ütüsüz
Yamalı pantolonumdan utanır
Sevdalara sığmasa da sesim,haykıramazdım
Senin için en nezih kelimelerden şiirler yazdım
Tarif edemedim diye gönlümün diliyle seni,
Yırtıp attım...........................
Kaç gül kopardım bahçelerden,al
Kaç kez yemin ettim,tamam
Gülümü vereceğim sevgimi söyleyeceğim
Olmadı liseli kız olmadı,anlatamadım
Sen eve dönerken ben bir köşede ,ağladım
Bir bakış çok şey anlatır derler
Anadolu yiğidi sevdalıysa,
Ben sana bakamadım da doyasıya
Gözümden sakındım seni.................
En serin yaylalardan daha,serin
Saçların savrulurken gözlerin ah..gözlerin
Umudun başka gözlerde,ellerin başka ellerde
Düşünsene seni severken deli ce..
Dokunsun başka bir ten tenine
Nasıl anlatayım kıskanıyorum.
SENİ ÇOK SEVİYORUM................... HİLMİ KARA
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #426
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İçerimde bir hastalık başladı aniden. Bu öylesine amansız bir hastalık ki asalak gibi tüm duygularımı kemiriyor. Hakim olamıyorum ona, hükmedemiyorum…
Hastalığım ne mi?
Nefret… Nefret… Nefret…
Şimdi, senin yokluğunda her şeyden nefret ediyorum. Eskiden yalnızlığımın, mutluluğumun en yakın sırdaşı olan mavi denizlerden, tatlı sert dalgalardan şimdi nefret ediyorum. Bana yalnızlığımı hatırlatıyor şimdi kıyıya ulaşan her dalga. Şu, bana her zaman romantik gelen, şiirlerimin ilham kaynağı kızıl ufuklardan, güneşin batışından nefret ediyorum.
Biliyor musun? Artık, dünyadan ve şehirlerden de nefret ediyorum. Şehirleri ayıran uzun yollardan da, derin uçurumlardan da nefret ediyorum. Nefretim en çok iki şehirde yoğunlaşıyor. Birincisi ayrılığı tattığım bu şehirden, adına “ayrılıklar şehri” dediğim, gecesine şiire yattığım, gündüzüne umutla baktığım, havasını ciğerime çektiğim bu şehirden nefret ediyorum.
Ve senin yaşadığın şehirden nefret ediyorum. Bana senin yokluğuna ağıtlar yaktırdığı, seni ışıltılı gecelerinde barındırdığı için nefret ediyorum o şehirden. Nefretim o denli yoğun ki... O her gece ışıl ışıl yanan sokak lambalarını teker teker kırıp karanlık katran gecelere mahkum etmek istiyorum. Karanlıklara gömülsün ki karanlıkta kalmak nasılmış anlasın istiyorum.
İşte nefretim böylesine yoğun Hasret Çiçeğim. Bir gün bu nefretim beni öldürebilir.
Ama ben, nefretten değil senin sevginden ölmek istiyorum.
Çabuk dön, ölebilirim…
Alanya,05/04/2002
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #427
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Dalıp gittim yine senli düşüncelere
nerdesin ve ne yapmaktasın diye
Uzak kaldık öyle uzakki birbirimize
Yollarda karşılaşma ümidimiz bile yok....

Kış vurdu mu acaba o deniz memleketine
Üşüyor mu burnun,ağzın,yanakların
ama düşünüyorumda al al olmak ne de güzel yakışırdı yüzüne
iyi giyin dikkat et sağlığına
bir zarar gelecek olursa sana
dayanamam,parçalanır yüreğim

..sevgimi verdim,almadın
başka kollardı aradığın
yine de kızıp,küsmem sana
aynı yerde ,aynı büyük sevgiyle
kalbimle ben bekleriz seni,umudumuz hiç tükenmemekte
....Bu ölmüş duvarlarla çevrili odada
yalnızlığımla oturmuş işte böyle düşünürüm seni
merak etme yolunda herşey buralarda
bir sana,bir sessizliğine dayanmak zor gelir..
Ve sevdiğim,
Unut demiştin,kulaklarımda çınlıyor hala sesin
Ama unutamam seni ben hiçbir zaman bilmeni isterim BİRSEN TAŞKIN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #428
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı.
Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle
bana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin
kadar... Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada
sevdiğin, isteğin ne varsa al, senin olsun. Sana
arzularımın ötesinden sesleniyorum.

Aydınlık! sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma.
Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar
bizi insan yaratılılışımızın korkunç
karanlığından. İçimizde, ta derinlerde kükreyen o vahşi
hayvanı sustur. Düşüncelerimizi tırmalayan o kanlı
pençeden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz
unutmak istemiyoruz.

Haydi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz
ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın zaman, annemin
eli sanmalıyım ellerini. Dudaklarından yalnız aşkın
hazzını değil, dostluğun doyulmaz içkisini de
içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana
unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum.
Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda
yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu
çaresizliklerden.

Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev.
Birlikte yaşadığımız her dakika ömrümüzün bir yılına
bedel olmalı. O dakikaları hatıraların sonsuz
mezarlığına gömeceksek hiç yaşamayalım.

Önce zamandan kurtulmalıyız öyleyse. Birbirini
yenilemeli saatlerimiz. Yarın bu günü aratmamalı.
Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle.
O dost zamanı, o dostça zamanları.

Bana "gel" dediğin an; mesafeler de anlamını
kaybetmeli. Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle
ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç
bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde
hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur söndürmeli
o ateşi ne rüzgar. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl
olmalı alevlerinde.

Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden
bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum.
Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğinin
pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni.
Üşüyorsam; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın
ellerim.

Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. İnan, ben hep
sen olacağım, baştanbaşa sen olduğum için.

Aşkta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalım. Gel,
aydınlık, bizi bekliyor
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
4 Ağustos 2007       Mesaj #429
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Bu sana yazdığım son satırlar...

Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum kalbime,
umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler beklenebilir yüreğimden ne
de nefret edebilirim birinden. Ben hamal değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün;
Alın atık üzerimden hayata dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın
aranızda...

Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk andan
gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne sanıyorsun aşkı,
sevgiyi, söylesene! Kolay olan, kaçmaksa, yalansa, vazgeçişse; ben zor olanı
seçiyorum ve Seni Hala Seviyorum.

Sen öyle san, farzet ki her şey çok kolay... Gittiğini sandığın sen, giderken
bende kalanlarını, yani seni, yani aşkı, yani bizi alamayacaksın benden.... Geri
vermeyeceğim onları, benim onlar, bana ait.

Biliyor musun, acı olan asla gidişin değil.. Belki bir gün sevmeyi öğrendiğin de
yanında ben olmayacağım.. Bir sabah gözlerini yeni doğan güne açtığında başkası
olacak yatağında.. Benim içinse sadece "sen" var olacak baktığım her yerde... Ve
işte ilk defa o gün sebepsiz ağlayacağım, o gün yaan yağmur gizlemeyecek
gözyaşlarımı. Kim bilir belki de aynadaki hayalin ilk kez asacak suratını bana
ve o sabah sensiz ve üşümüş uyanacağım!

Her şeyin bir bedeli var biliyorum ve bende bu bedeli ödüyorum. Ödediğim bedel
sensizlik, yalnızlık, aşksızlık Oysa yüreğim her şeye rağmen mutlu olmanı
diliyor....

Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye.. Seni düşünüyor ve gecenin ayazında
üşüyorum.. Veda bile etmeden gidişin geliyor aklıma, sadece susuyorum.. BURCU TEZCAN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ağustos 2007       Mesaj #430
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İstemiyorum hiçbir şeyi
Sevgiyi, hasreti, umudu, gözyaşını, geleceği, bugünü, yarını, acıyı, mutluluğu…
Düş yakamdan hayat, düş
Gözlerimden akan damlalar gibi hızlı hızlı git benden.
Hissetmiyorum seni artık, tat almıyorum, yaşamıyorum
Anlamını yitirmiş her şey, anlam neydi hatırlamıyorum.
Ben aslında bunu istemiyorum, zorluyorum yapamıyorum, yoruldum diyorum bırakıyorum, beklide kolayına kaçıyorum…
Güçlüyüm diyorum, kanadı kırık bir serçe gibi çırpınıyorum.
İnsanlara çığlıklarım, her şeye, herkese, en fazlada kendime
Sen bu değilsin diyorum kendime…
Hırçındın,
Hiç durmadan konuşurdun ne oldu?
Sevgi doluydun,
Gülmekten yanakların ağrırdı ne oldu?
Paylaşmak en sevdiğin şeydi
Paylaşabileceklerin neredeler?
Asabiydin,
Asabiliğini bile kullanamaz oldun
Ağlardın gözlerin şişene dek
Ağlayacak çok şeyin var, gözyaşların mı kurudu
Her şeye burnunu sokardın, bıraktın her şeyi
Özledim dengesiz konuşmalarını, herkesin işlerine karışmalarını, kendini bul artık hırçın kız, içinde çığlık atan hayat dolu biri var.
Haykırıyorsun sesin çıkmıyor, ağlıyorsun gözyaşların akmıyor, bıraktın herkesi sensiz, bıraktın kendini sensiz,
Neredesin hırçın kız
Gözlerindeki baygınlık hayatına da mı yansıdı
Neredesin, seni arıyorum karanlığında
Hiç sönmediyse gözlerindeki ışık, bir parça göster bana…
24:04:2007

Özlem tasdemir.

Benzer Konular

17 Haziran 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
19 Haziran 2014 / By_Dark Cevaplanmış
16 Ağustos 2014 / Misafir5 Cevaplanmış
3 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük