Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Sayfa 44

Güncelleme: 2 Haziran 2012 Gösterim: 277.650 Cevap: 628
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ağustos 2007       Mesaj #431
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şizofren Aşka Mektup
Dudagima, çocuksu susuzlugumla asla doyamadigim öpücüklerinden birini kondurup gittin. "n'olur öyle bakma bana" dedin en son... daha birkaç dakika önce, gözlerimde varliginla alevlenen yasam sevincinin yerine, boyun egmis, donuk ve daha simdiden hasretinle kavrulmus bir karanligi birakip gittin...
Dolmustu zamanin.
Sponsorlu Bağlantılar
Yüregimdeki kum saatini, o göz açip kapayincaya kadar geçen "sen"den, sanki asirlarca tükenmek bilmeyen "sensizlige" tersyüz ederek gittin.
Içimde, günlerdir yoklugunla zayiflamis, kalbi kupkuru kalmis ask çocugunu sevginle emzirme sarhosluguyla delirdigim su "üç saatin" içindeki yüzlerce "an"i "ani"ya dönüstürerek...
Önce gözlerim öksüz kaldi yoklugunda. sonra, nefesinin o bugulu sicakligindan mahrum kalan evimin rutubet kokulu duvarlari...
Gittin.
Iki askin arasinda saskin, ürkek ve çaresiz bir çocuk gibi savrulan kalbini cebine koyup, baska bir eve gittin uyumaya. artik senin degildi evin,. "sizin"di. benim özledigim o eski evin degildi gittigin...
O eski ev...
Oturup, zamanin o yagmursuz, o parça parça yüzüne bakarak, günesin bütün gün sadece yalayip geçtigi los pencerelerinde dalginligimizi biriktirdigimiz o ev...
Susardik bazen... ansizin, hesapsizca, belki de yorgun düserek... akildisi bir hizla devinen imgelerin ortasinda, bir çig gibi ömrümüze yigilan anilardan birini seçip, dondurarak... hayat, çok eskilerden gelen sonsuz bir ritüel gibi, bir gelenek gibi tekrar ederdi etrafimizda, umurumuzda olmadan...
Elin çaya uzanirdi...
Tenim dudaklarini özlerdi...
Bir sözüm siirin olurdu... demlenirdik.
Gömüldükçe düslerin o büyülü uykusuna, askimin kalbimdeki ilahi melodisi çalinirdi kulaklarina birden. nasil da ürkerdin... karanliktan korkan bir çocugun teselli isligi gibi bölerdi sesin suskunlugumuzu...
Ruhlarimizin biryerlerde bulustuguna, düslerimizin biryerde kesistigine inanmak istedigim bu hayattan çalinti anlari, beni bunun aksine inandirmaya çalisan bir sesle ve ilk önce hep sen bölerdin.
Iste böyle anlarda yüzü daha da netlesirdi dünyaya gözlerinden bakan o yarali çocuklugunun...
Iste ben en çok seni içimden dogru sevdigim böyle anlari severdim...
Hayatin içinde seni barindirdigi her karesinde uzun uzun soluklar alarak, o günlük, o siradan ayrintilarini alabildigince büyütüp, içinde kaybolarak severdim seni... odanin içinde, varligina yillardir asina oldugun bir esya gibi sessizce kaybolarak seni izlemek ve basinin üzerinden sonsuzluga akip giden düs bulutlarinda sekillenen her sözü, yüregimde senin için büyüttügüm siire misra yapip eklemekti seni sevmek...
Sevmek hayatina taniklik etmekti benim için...
Sabahlari evden çikmadan önce, uykundaki o en masum halini öpücüklere bogarken "gitme" diye sayiklayan sesine kiyamayip, patrona binbir yalanlar uydurarak sik sik ise gitmemekti seni sevmek...
Sana kahvalti hazirlamakti. özenle hazirlidigim sofraya istahla oturup, "sen var ya, bir meleksin, neden seninle evlenmiyorum ki ben... senden daha iyisini mi bulacagim" diyen muzip sözlerine sevinmek, belki de çocukça inanmakti... ınce ince kiyilmis, tabaga motif gibi islenerek dizilmis ve hep sevdigin gibi üzerinde zeytinyagi ve limon gezdirilmis domateslere, yaptigim mezelere duydugun minnete sasirmakti...
Hayatina eklemekten çilginca zevk aldigim o sefkatli inceliklere duydugun minnete...
Seni sevmek, bundan yillar önce, seni bir idol gibi içimde büyütüp, hayranligimin yavas yavas aska dönüsünü ürkekçe gizleyerek kaleme aldigim mektuplarima, ayni incelikle, ayni özlemle, ayni hayranlikla verdigin cevaplarina inanmamakti... tüm israrlarina ragmen, bu essiz büyüyü bozmaktan çekinip, aylarca seni bir kez bile aramamakti. sonra ansizin yollara düsüp, çocuklugumda kalbimde filizlenen sevdasi senin askinla yeseren bu kentin sokaklarinda izini sürmek, kendi sözlerinle "bu inceligin ve bu derin anlayisin yüzünü", yani o merak ettigin yüzümü, gözlerine tasimakti... bulustugumuz cafede, aylarin günlerin telasi ve susuzluguyla, anlattigin seylerin hiçbirin algilamadan, sadece hayranlikla seni, o hepimiz gibiligini seyrederken, masanin altindan bir türlü çikartamadigin o telasli, o çocuk ellerinde kendini eleveren heyecanina inanamamakti...
Seni sevmek, o gece raki içtigimiz köhne meyhaneden çikip yürüdügümüz sokaklarda, nisan ayinda bir mucize gibi gökyüzünde dans eden kar tanelerinin tanri'nin bu ask için gönderdigi bir isaret olduguna inanmakti...
Seni sevmek kadinligimi, bedenimi ve hazzi ilk defa seninle kesfetmekti. 22 yildir sanki sadece senin için sakladigim bedenimi, en ufak bir tereddüt duymadan ve beklentisiz bir sarhoslukla sana sunmakti... her dokunusunda kutsal bir ayinin o sicak ve tatli sarabini yudum yudum içer gibi...
Seni sevmek, askin ugruna, ama senden izinsiz, baska bir kentteki hayatimi sifirlayip, yasadigin kente, yasadigin gögün altina, islandigin yagmurlarin altina gelip yerlesmekti. senden baska, bu koca kentte bir basinalik ve kimsesizlikti seni sevmek... sokaklarda tek bir tanidik simaya rastlamamaya alismakti güçlükle... hücrelerimle beraber çogalan askini özgürce ve sinirsizca yasamak için ailemin sefkatli ve anlayisli kollarindan siyrilip kanatlanmak, yillanmis can dostlarin sevgisini çok uzaklarda birakmakti...
Seni sevmek, yalnizligin soguk kollarindan biraz olsun siyrilip, nefes alabilmek için geceleri saatlerce tek basima beyoglu'nun karanlik sokaklarinda kalabaligin soluguyla isinmaya çalismakti. hiç tanimadigim insanlarin yüzünde senin yüzünü aramak, onlarin kaybetmis, umutsuz hayatlarinda yarali geçmisinin ve çocuksu düslerinin izlerini sürmekti...
Seni sevmek, bu kentin tozlu, soluk isiklari ruhumu isirirken, ayni gecenin yildizlari altinda seni deliler gibi özlemekti... o geceyi de kollarinda geçirebilmeye seni ikna edebilmek için saatlerce sokaklarda dolasip, barlarda, kahvelerde oturup eve dönüsünü beklemekti... bazen bu bekleyislerin sonu, yorgun düsmüs bedenimi sürükledigim evimde, o gece bir baska kadinin yaninda uyumana aglamak olurdu sabaha kadar... ertesi gün bir sizofren gibi, hiçbir sey olmamis gibi tekrar seni sevmeye koyulurdum...sasirirdin.
Çünkü, seni sevmek direnmekti sevgili... güçsüz olani acimasizca yokeden bu kentin hoyratligina ve senin için artik inanmaktan çoktan vazgeçtigin, yasadigin hayalkirikliklariyla çok uzun zamandir kaybettigin o ask duygusunun gerçekliginin canli ispati olmaya direnmekti... kalbine inançla ask tohumlari ekmekti seni sevmek... sevmek o yitirdigin ask sarkisi adina sana umut vermekti...
Seni sevmek, ait oldugun gökyüzünde seni özgür birakmakti... koparmamakti kanatlarini... ruhunun ve kaleminin tek besin kaynagindan, baska sevgilerin siirine ekledigi misralardan kiskançlikla seni mahrum etmeye yeltenmemekti...
Sevmek, ruhumun tek sahibi olan seni sahiplenmemeye kanaya kanaya razi olmakti... çocuksu bir saflikla tek vazgeçemeyeceginin ben olduguma kendimi inandirarak, hayatina boyun egmekti...
Seni sevmek, bir babayi, bir canyoldasini hayatinin sonuna kadar yaninda oldugunu bildigin güvenilir bir dostu, ilgiye ve sefkate doymayan çaresiz bir küçük çocugu, ama en çok da tutkulu, kiskanç ve yüregi sonsuz maviliklere akan bir deli asigi sevmek gibiydi... birgün ansizin, telefonda duydugun bir sese, ya da yeni tanistigin bir kadina asik oldugunu, sanki tepkimi ölçmek ya da seni nasil kiskandigim görmek isteyen abartili bir heyecanla söylediginde, telasa kapilmamak, bunun gelip geçici bir duygu olduguna ve asla benden vazgeçemeyecegine inanmakti... yine de içimdeki o kaçinilmaz endise ister istemez sarardi yüzümü... sesim solugum kesilirdi birden... ıste, öyle anlarda beni simsiki sarip, tutkulu bir sevismenin ilk öpücüklerini dudagima kondururken, "sen küçücük bir kizsin, biliyor musun" diyen sefkatli sesini severdim en çok... ve aslinda ben dahil, hiç kimseye asik olamayacagini düsünür, hüzünlenirdim...
Rüyalarimin gül kokusu...
Sonra birgün aska açildi yüreginin sürgüleri...
Sonra birgün siirlerin baska bir askin kokusuna büründü...
Yikildi tabularin... kirildi zincirlerin... uzagima düstün..
Bu defa farkliydi, hissetmistim. yalniz bedenini degil, ruhunu da paylasmaya baslamistin bir baska kadinla...
Sonra sevmek yavas yavas kayisini izlemek oldu avuçlarimdan... seni sevmek, sen sabaha karsi uyudugumu sanarak yanimdan kalkip bir baska yürekle telefonda özlem giderirken, içimde kopan firtinalari susturmaya çalismak oldu sessizce...
Habersizce kapini çaldigim o gün, kapinda kalip, içeri girememek oldu...
O güne kadar hiç olmazsa bana karsi dürüst olmanla, yasadiklarini benden gizlememenle, yalan söylememenle avunuyordum... ama bir baskasini incitmemek, üzmemek için ondan gerçekleri gizledigini, yalanlarla da olsa onu korudugunu farkedince bu avuntu da terketti beni... yalanlarini bile kiskanir oldum.
Neden dürüst olmak için beni seçmistin sanki... gerçegin acimasiz zindanlarinda neden beni kilitli birakmistin...
Ne çok düsündüm bu sorularin cevaplarini... ne çok sorguladim kendimi, nerde hata yaptigimi, neyi eksik biraktigimi...
Kadinca oyunlardan haberim olmadi hiçbir zaman. seçtigin yasam biçiminden koparmak, seni soluksuz birakmak demekti benim için. hatam seni bir mülk gibi sahiplenmemek miydi? acaba istedigin bu muydu? seni yanlis mi tanimistim?..
Bana hep, ne kadar asil bir yüregim oldugunu söyler dururdun... ısyanim, kalbimin ezilmis parçalarinin üstünü örtüp, sessizce çekip kapini çikmak olurdu en fazla...
Yalniz kalmak istedigini daha sen söylemeden yüzündeki bulutlardan hisseder, çikip giderdim... özür diler gibi bir sesle, onun gelecegini söylediginde, sessizce çikip giderdim... karsinda ben otururken, onunla saatlerce telefonda konustugunda çikip giderdim... hep giderdim...
Bu onurlu tavrimdi belki de ezen yüregini... vazgeçemedigin tek yanim buydu belki...
Sonra, sevmek yarali kadinligimi baska yüreklerle avutma yanilgisina kapilmak oldu... buna hakkim oldugunu söyleyip dursan da, biliyorum, aslinda içten içe hiç affetmedin beni... sen çoktan parçalanmistin zaten... benim de yüregimi böldügümü düsünmek sana bile agir geldi... oysa ben, seni degil, kendimi cezalandiriyordum baska bedenlerde... ruhumu kemiren bu deli aski cezalandiriyordum... bunu anlamadin mi sevgili?
Sevmek seni degil çocuklugumu, düslerimi, kendimi aldatmak olmustu artik... bana baglanan masum asklari seninle aldatmak olmustu... kimseye veremedim yüregimi. ne zaman baksalar içime, yüregimin kirik aynasinda kendilerinin degil, senin yüzünün aksini gördüler hep. sessizce çekip gittiler. farketmedim bile gittiklerini...
Gittin...
Seni sevmek, bensiz akip giden hayatina bir yabanci gibi uzaktan bakmak oldu çoktandir... o çocuk ellerinin, bir baskasinin saçlarinda gezindigini, aniden özlemle sarilip bir baska yüzü öpücüklere bogdugunu, sabahlari uykunda bir baska kadina sarilip bir baska yüzü öpücüklere bogdugunu, sabahlari uykunda bir baska kadina "gitme" diye sayikladigini düsünmek oldu, seni sevmek... geceleri, kokuna hasret yatagimda ter içinde uyanmak, kendimin bile affedemedigi bir bencillikle, kalbindeki tek askin benimki olmasi için gözyaslari içinde tanri'ya yalvarmak oldu..

Seni yasak bir ask gibi gözlerden uzakta, rutubetli duvarlar arasinda yasamak oldu, sevmek... beni hayatindan disladigin için öfke nöbetlerine kapilip, bana bile yabanci gelen, hiç tanimadigim bir sesle sana bagirmak, haykirmak, aglamak, sonra pismanlikla affedip tutkuyla sana tekrar sarilmak oldu...
Yabani bir ot gibi ruhumu sarip sarmalayan öfke ve kiskançlik duygulariyla benligimden uzaklasmayi kendime yakistirmamak, sikisip kaldigim bu karanlik dehlizde, kendi kalbimde, yalnizligimda, sensizligimde, kendi askimla delirmek oldu artik seni sevmek...
Simdi, bu aciya bir son vermesi, kendisini terketmesi, sonsuzluga birakip gitmesi için birbirine yalvaran iki yüregiz artik... "ayazda ıki yürek" gibiyiz...
Sen benim sizofren askimsin... bense senin kanayan vicdaninim...
Affet beni sevgilim... verdigim sözleri tutamadim..."

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ağustos 2007       Mesaj #432
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben askımın kurbanı oldum
o çok sevdiğim adamın kölesi oldum
Sponsorlu Bağlantılar
bi değse eli elime
kalbim duracak gibi olurdu
tutulurdu dilim seviyorum dese
diyemezdim bende seni diye
kelimeler düğümlenirdi boğazıma
titrerdim nefesi değecek olsa tenime
utanırdım yanında,elim ayağıma dolasırdı
ne yapacağımı bilemez,masum masum durudum öylece
gözlerine bile bakamazdım doya doya
bir resmi vardı bende,hala saklarım başucumda
işte onla yetinirdim
alırdım avuçlarıma...
bir saniye olsun çekmezdim gözlerimi gözlerinden
işte ona söyleyemediğim herşeyi
resmine bakarak haykırırdım..
aşkııımmm !!!!
canımmm !!!
seni çok seviyorum
sen benim herşeyimsin
beni sakın bırakma
hiç ayrılmayalım olur mu ??
gözlerimden yaşlar damlaya damlaya
işte bütün bunları haykırırdım her gece
onun duymayacağını bile bile
sonra ne mi oldu ???
dedim ya ben aşkımın kurbanı oldum
o çok sevdiğim adam aslında o değilmiş
o benim hayallerimde ki prensim deilmiş aslında
o taptığım adamın maskesi düştü sonunda
gerceklerle yüzleştim acı da olsa
ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide
gidip gidip geldim çağresiz
ellerim gökte dua ettim allahıma
ALLAHIMM dedim
ALLAHIM al canımı .....
alda kurtar beni bu işkenceden diye
derin bir uykuya daldım sonra
ve anladım ki
allahım zaten çoktan almıştı benim canımı
yanımdan alıp götürdüğü
bana haram ettiği
benim canımın taa içiydi aslında
benim bütün hayatımdı aslında
o kadar büyük bir tutkuyla bağlanmıstım kii
alışmak çok zor , unutmak zaten imkansız
unutmak istesemde o kadar büyük izleri varki üzerimde
asla silinmezz..
alnımın yazısı
canımın bedelii...
ama aslında yalancının
sahtekarın ta kendisi..
o güzel gözlerinin altında
meğerse ne büyük bir ateş yanıyormuş
ben farkında değildim
meğer baktıkça yakıyormuş
hergün zehirini akıtıyormuş yılan dokundukça
aşkın gözü körmüş ya görememişim
aldatıyormuş ********z
farkedememişim...
aşk bu yaa güvenmiştim
inanmıştım ne yalan söyleyeyim
öyle tatlıydı ki sözleri
öyle içten bakıyordu ki gözleri
bilemezdim düşünemzdim bırakıp gideceğini birgün
öyle büyüktü ki yeminleri
ölürümde bırakmam derdi
yalanmışş...
yemin olsun hep yanındayım derdi seninim derdi
yalanmış...
senden başkası haram olsun bana derdi
senden başkasına bakarsa şu gözler
görmez olsun derdi..
su ellerim şu ellerim değerse baska ele
bir daha tutmaz olsun derdi
senden başkasını severse şu kalbim
atmasın bir daha dursun bırak öleyim derdi
masalmışş.....
hani her masalın bi sonu varya
bizim masalımız da bitti sonunda
acılarla bırakıp gitti beni
boynu bükük,çağresiz
elveda bile demeden
kayıp gitti avuçlarımdan
bitti hersey bitti
aşkımız da bitti
masalımızda bitti
oda bitti
bende bittim sonunda
aşkımın kurbanı oldum
prenses gözlerini dünyaya kapıyor sonunda
bu benim son dakikalarımdı
son sözlerim
prenses kalbine gömdüğü aşkının yanına gidiyor
ve yarım kalan masal burada bitiyor..
elveda hayallerim
elveda umutlarım
elveda yanlızlığım
sende kendine iyi bak koca çınar
gölgende azmı güzel günlerimiz geçti
hepiniz hakkınızı helal edin..
hepinizi çok ama çok özleyeceğim..
elveda gençliğim..
ve sanada elveda yalancı sevdam
herşeyin yalan da olsa
dünyada bütün gerçeklere değişmeye razıyım
herşeye rağmen seviyorum seni
ellerinle gömsende
katilim de olsan
yanımda götüreceğim tek sensin
kalbimdesin bitanem
şimdi git kimin olursan ol
prenses veda ediyor
prenses bu dünyayı terkediyor
ve prenses son nefesiyle diyor ki
nereye gidersen git
kimin olursan ol
sen aslında hep benimsin
sen benim herşeyimsin
elvedaa sevgilim .....
elveda..
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
6 Ağustos 2007       Mesaj #433
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Aramızda aşılmaz dağlar var. Hasret kokusu sinmiş dört

duvar arasında, senin yanında olan ruhumu, seni, aşılmazlığı aşmış olduğumu düşünerek, nasırlı ellerimle sana sesleniyorum. Senin hiç bir zaman dayanamayacağın feryatlarım, sigaramın dumanıyla hasret kokan havaya karışırken bu cansız bedenlerde de bir sır olarak bütünleşiyor.

İmkansız oldukça tutkulaşıyorsun yüreğimde, sana bir ömür boyu imkansızım olmanı söylerken, seni yazan nasırlı ellerimi uzattığımda, sen ellerimi ellerimden esirgemiş ve imkansız olmayı reddetmiştin!.. Şiirlere hayranlığını sevmiştim; şiirliğini ve sonradan mısralarında yerini sessizce alacağını bilmeden...



Herkes güzelliğine hayrandı bense senin çocukluğunun maskesinde gizlenen olgunluğuna aşıktım... Hayat denen bu sahnede sana verilen rolü ne kadar iyi oynuyordun... Dilin "yüreğe" değer verdiğimi söylüyordu, ruhun ise kalıplaşmış zarfların ve kısır duyguların arasında geziniyordu. Yalanların
arasında doğruları arıyordun. Seni çok farklı yapan neydi biliyor musun benim yanımda?..

Hayır, güzelliğin değil canım; çocukluğundu... Ben asla bir bedende güzelliğe değer vermedim, zarfın ikinci planda geliyordu. Benim için her insanda olduğu gibi o zarfın içindeki mektup önemliydi. Seninde o mektubu
yüreğinle ruhunu birleştirip okumanı çok isterdim. Arayışıma son verme kararını verdiğim anda, bir güz akşamında karşıma sen çıktın.

Yüreğimde yaşadığım aşkı artık bedenleştirmek istediğimde, buna layık olarak seni gördüm. Ama yine aşkı yüreğimde yasamama sebep oldun ve imkansızlaşmayı reddederken aslında imkansızlaştığın farkında bile değildin... Marmara'ya anlattım seni... Seni sadece onunla paylaştım... Göz yaşlarım Marmara’nın
teninde hayat bulurken, Marmara feryat ediyordu kendisi kadar gerçek olan aşkların yitirilişine...

Kaç aksam seni bekledim... Seni paylaştığım Marmara’nın sevgisine dalgalarıyla köpük köpük anlattığı sahilde, kaç yakamozlu geceyi seninle izlemek istedim ama sen yoktun... Gökyüzünde bir yıldız gibiydin benim için... Elimi uzatsam tutacağım kadar yakın geliyordun oysa ki sen benim sevgimden yedi kat uzaktaydın.

Gözlerin yasama sevinci veriyordu bana, ama artık gözlerine bakmayı yasak etmiştim sırf aşkım yüzünden. Bu zulüm değildi, ölümün ta kendisiydi... Yine yalnızım iste... Yalnızlığımın soğuğunda hayalinin sıcaklığına
sarılıyorum... Seni yaşıyorum ve senli rüyalara hayalinle dalıyorum...

Sana her şeyden üstün olan aşkımı sundum, ama sen zamanın değer verdiği yalancı aşkın zehrini, gözleri kamaştıran altın kadehlerden içiyorsun. Biliyor musun bitanem seni ilk günden daha fazla aşkla seviyorum. Bir çığ gibi yüreğimde büyüyorsun...

TAHİR ATAKAN
akusak - avatarı
akusak
Ziyaretçi
8 Ağustos 2007       Mesaj #434
akusak - avatarı
Ziyaretçi
ya dostlar belki bi faydam bulunmuor ama inanın şuana kadar okurken en fazla zevk aldgım dolanırken hiç çıkmak istemedigim tek forum bu oldu. sizlere verdgnz emeklerinzden dolayı teşekkür ediorum allah kolaylık versin.
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
8 Ağustos 2007       Mesaj #435
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Daima kalabilmek icin zamanı geldiginde cekilmek gerekir
Unuttum inan; unuttum bütün benligimı serüvenlerim, hikayelerim nem toplamıs bir bulut gibi döküldü gözlerimden.
Gök yüzünün bu siyaha çalan ucsuz yüzüne bakarak hep agıt yaktım kaybettiklerime.Güzellerim nasılda kaydınız parmaklarımın arasından nasılda caresızce izledim yok olmalarınızı.Bir kibrit yoktu cebimde karnlıgınıza yakacak ucusan ısıgınızda tutunup kalabilecegim yoktu iste yok.
Zarif gumus kadehlerede sunulmus zehir, itiraz etmeden yudumlamısım ve tepkisiz izlemisim ıssızlıgın kanıma islemesini.Isyanları ise hep bu saate gizlemisim, yani kımsenin duymadıgı zamana. Akmıs bır ömürlük serüven donuk bakıslarımda.Duygusuz sönük inkarlarda.Balkonlar aynı,sahıl aynı dert yine aynı.Bu sonuçsuz yalvarıslarımmıs elimde kalan ve kalacak olan, birde bu donuk sessizlik.Hani kelimeler kifayetsiz. Sözcükler anlamsız bu derde düsmeden önce iste aynen öyle.Ögreniyoruz ıste düse kalka ögreniyoruz zulmu,hiçligi.
Bazen bir sabah kalktıgımda yoklugun ısıgına dair hafiften bır ezgi kalıyor aksamki kasırgadan aklımda.Gün dogmus ya gerisi zaten önemsiz.
Siyah bir halının süpürdükçe kirlenen beyaz beyaz pullanan ön yüzü gibi seni düsündükçe dahada bir batıyorum bu cıkmazlıgın dibine. Zaman kanatıyor derin derin yaralar acıyor benim tedavi diye sana gönderdigim merhabalarda. Gün çeliskili dedikodu kabuslarında yarım yarım kararıyor, uzaklaradan ucan bir güvercinin kanatlarındaki guneşsin, ben elimde havlu pesin sıra kosturuyorum.Sitem yok inan sadece caresizce aranıyorum kah klavyede kah kalemle kagıtlarda yuzunu kelimelerle boyuyorum.Birtek dudakların acıkta, onlarada cesaret edemiyorum…
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2007       Mesaj #436
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sahipsiz bir mektup!

"bu gece bir şeyler değişecek, sen gideceksin, ben biteceğim. ardından isyanlar, isyanlar...

bu gece bir şeyler bitecek, içimdeki sen, hayalindeki ben gidecek, ve bir daha asla geri gelmeyecek.

komik! bir an ne kadar da zayıf kalmışım sana karşı. nasıl inanmışım sana. gideceksin ne kadar "kal" desem de. ardında yalnızlığının hediyesini bırakarak gideceksin. sen; beni sevdiğini söyleyeceksin , ben de; "sevgin bensizliğin olsun" diyerek cevap vereceğim
sana. belki de güzel olabilirdi. belki de çok kötü...

bir yaşamı daha bitirerek gidiyorsun işte. söz söylemeye cesaretin yok. susuyorsun yine, her zaman olduğu gibi. İçin içini yiyor ve sen yine de konuşmak istemiyorsun biliyorsun ki sende haksızsın en az benim kadar. sen de suçlusun en az benim kadar. Şimdi git,bir daha seni bulamayacağım bir yere, sesini duymayacağım, yüzünü göremeyeceğim uzak bir diyara.hatırlanmayacak kadar uzaklara git, git, git!

bir yıl sonra...

dün seni gördüm. Çok değişmişsin deli kız çok değişmişsin. o gülen kıza ne oldu, söylesene? zayıflamışsın iyice, yüzünde eskisi kadar canlı değil ne oldu sana? kim yaptı sana bunu, söylesene kim?

konuşmadın yine, yine o keçi inadın tuttu. bilirim seni, dediği dediksindir. yapacağım dedikten sonra geri dönüş yoktur senin için. değer miydi sence?

o sevimli kız nerede?bir gün karşılaşırız diye bekledim.ama bu şekilde olmamalıydı. bende ardından üzüldüm. bende yalnız kaldım, bende küstüm kendime, bende öğrendim gecelerle dost olmayı, bende alıştım soğuk gecelere ve bende...

Şimdi sen karşımdasın, o kadar gururlusun ki yüzüme bile bakamıyorsun, biraz olsun konuşmaya bile cesaretin yok. suçluluğunu kabulleniyorsun, yine diyecek bir şeyin yok.
düşündüm hem de çok, defalarca hata kimde diye?
ne yaptım ki ben sana o kadar değişecek...
bir rüya gördüm sandım, ama karşımdaydın,en olmadık bir zamanda...

bir hafta sonra...
bir telefon çaldı az önce, sevdiğin bir şarkı vardı ya onu dinletti bana arayan....hemen eski rehberleri karıştırdım. telefonunu buldum. evet halen o şarkı çalıyordu o unutulmaz şarkı.

birkaç gün sonra...

gazete okuyordum, arkadaşlarımla şakalaşarak.bir an "neyin var" diye haykırdıklarını hatırlıyorum. sonrası... eve getirmişler, bayılmışım
"olamaz!" diye bağırmışım. sanki çok korkmuş gibi sapsarı kesilmişim oracıkta. sevdiklerim, dostlarım eve kadar yanımda gelmişler. adını sayıklamışım yol boyunca. telefona sarılıp aradım "doğru mu?"
diyerek. korkunçtu, inanılmazdı. sen yaşamdan vazgeçmiştin, o tatlı kız bir delilik yapmıştı yine.


neden ben neden? vazgeçmediğin neden ben? deli kız ne yaptın bize?"
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
11 Ağustos 2007       Mesaj #437
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Sevmiştim
Hem'de çok sevmiştim seni
Atan kalpimin seslerinde
Çektiğim nefesimin sıcaklığında
Sana baktığım gözlerimin ışıltısında, sevmiştim
Canım,birtanem vazgeçilmezimsin demiştim
Küstüğümüzde
Hiç olmadık nedenlerden,birbirimize kırıldığımızda
Gözlerimden akan, sana olan sonsuz sevgimle
Çektiğim nefes'te
Duyduğum sesler'de
Yine'de sen benim tek sevdigimsin demiştim..

Bu kadar büyük sevgimi olur
Dağlar bile dayanamazdı,ağladı
Öten bülbüller,her sabah senin adını şakır'dı
Sen'de dem tutmuş sevgime
Ne oldu neler oldu'da
Sevgim sen'de kırıldı,tüm hayatım mahvoldu
Acılarmı artık benim hayatımı sardı
Bir türlü kendimi sen'de tamir edemiyorum
Düşündükçe gönlümde kahrolup,gidiyorum
Acıları ise
Sana olan sevgimde tanıdıkça
Nefretle,nifakla buluşturdun,tanıştırdın beni..

Güzelsin,sen tek'sin dediysem
Şımarman,kendini bir şey sanman'mı gerekiyordu
Uydun yaptın beni
Utanmadan yıllarca kendine
Döndükçe etrafında
Zevk aldın,dağıttın kendini, şuursuz hareketlerinde
Ve sonunda öfke kusturdun, bana
Şaşkın şaşkın sana bakan gözlerimde..

Sen....bana göre değilsin
Açmamış güllerde koksan'da
Bir çiğ olup yüreğime damlasan'da
Sen....bana göre değilsin
Gönlümde yıllarca sakladığım resmini
Defalarca his ve duygularımda sevdim,okşadım
İstemiyerek seni yırttım,parçaladım,kırıştırdım attım
Yine'de dayanamadım
Çünkü seni çok ama çok seviyordum
Sevgimde bir hamur gibi seni yogurdum
Sonra tekrar birer birer kendime ekledim
Ve seni gönlüme yapıştırıp
Gerçek fotoğrafını çektim
Ama ne yazık'ki
Senin.... bana yalan olan sevgini gördüm
İş'te o an
Düşüncelerimi avuçlarıma aldım
Ağladım,tüm bedenimden
Bir kor ateş gibi yaktı,kavurdu gönlümü, yalan olan sevgim..

Sen bana göre değilsin
Bundan kesin olarak eminim artık
Keşke sana inanabilseydim,güvenebilseydim
Sevginin ne olduğunu sana öğretebilseydim
Bu kelimeleri sana asla yazmamış olsaydım
Hep güzelim,birtanem diyebilseydim
Ne olurdu ne olurdu
Artık sen benim bir tanemsin diyemediğim..

Kendini zorlamana
Ben'den saklamana gerek yok artık
Küçüldükçe küçüldü sevgin önümde
Kum taneleri gibi yok olup gidiyorsun gönlümden
Sen....yalanları,dolanları seviyorsun
Onlarla mutlu olup,kendini buluyorsun
Söyle ne olur söyle, çekinme
Sen....beni nasıl sevebilirsinki
Yalanlar,dolanlar dolaştıkça gönlünde..

Kelimelere sözlere hiç gerek yok artık
Sen.....bana göre değilsin
Bana yalan sevginin ne olduğunu öğrettin
İnan.....kendim'den değil
Sen'den....senin yalan sevginden utandım
Ve sana ait olan sevgi pedalını çevirirken
Dişlileri arasında
Senin ezilerek yok oluşunu,üzülerek seyrediyorum..

Gözlerim senin gerçek kimliğinle tanıştı
Duygularım parçalandı
Hislerim ise senin görüntünden yara aldı
Biliyormusun..?
Sen...bana sevgi yerine, artık nefreti öğretiyorsun
Sen,sen....sen bana göre değilsin
Yıldız'sız yökyüzünün, karanlıklarda kalması gibi
Güneş'siz toprakların,ağlaması gibi
Bir yudum su'ya muhtaç
Çöl görüntüsüne bürünmüş
Sen'de saramış ben'liğinle
Hislerin virğül
Duyguların nokta
Arzuların ise
Bir yelkovana binmiş akrep gibi
Daralan çemberinde,seni sıktıkça
Bu defa
Sen......... kendini zehirleyip
Yalanlar,dolanlar adına bu dünyadan gideceksin..

Atıl Kesmen
NAIAS - avatarı
NAIAS
Ziyaretçi
19 Ağustos 2007       Mesaj #438
NAIAS - avatarı
Ziyaretçi
sana ulaşamıyacagı bildiğim halde yazıyorum işte seni tanımam çok komikti
saçami yerde saçma bi konuyu tartışırken tanıdım
seni
sen beni yanlış anlamıştın
ben de seni düşüncelerinin çok ters we farklı düşünüyodum bunun sana zararı olcagı için sana yardım etmek istedim
ama sen ben böle istediğimi düşündüğün için bu düşünceyi sawunmuştun senlen ilgileneyim diye
çok özledim yoksun
keşke gelsen bu siteyi de senin sayende geldim sen de olsan
azad47 - avatarı
azad47
Ziyaretçi
22 Ağustos 2007       Mesaj #439
azad47 - avatarı
Ziyaretçi
merhaba... Adı Hüzün Olsun isimli şiirimi burada adımı kullanmadan yayınlıyorsunuz. Bu yaptığınız emek hırsızlığıdır. Lütfen bir an önce şirimin altına adımı yazın yada buradan silin. aksi halde yasal işlemlere başvurmak zorunda kalacağım.
Şemsettin Kaya

[merhaba... Adı Hüzün Olsun isimli şiirimi burada adımı kullanmadan yayınlıyorsunuz. Bu yaptığınız emek hırsızlığıdır. Lütfen bir an önce şirimin altına adımı yazın yada buradan silin. aksi halde yasal işlemlere başvurmak zorunda kalacağım.Şemsettin Kaya

merhaba... Adı Hüzün Olsun isimli şiirimi burada adımı kullanmadan yayınlıyorsunuz. Bu yaptığınız emek hırsızlığıdır. Lütfen bir an önce şirimin altına adımı yazın yada buradan silin. aksi halde yasal işlemlere başvurmak zorunda kalacağım.
Şemsettin Kaya

semsettin.kaya@hotmail.com
Son düzenleyen azad47; 22 Ağustos 2007 17:11 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Ağustos 2007       Mesaj #440
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ruhum Sana TeslimBu falda çıkmıyor bu sevdada bitmiyor yakamı bırakmıyor senin benimle olman kışın ortasında yazdan kalma bir günde denize girmek olsa gerek karşına çıkamaz oldum içimdeki his bana aşık oldun diyor ama öyle değil işte biraz yardım etsen bana ellerimden tutup denizden çıkarıp yanına alsan bu yalnızlık korkusunu daha yenemedim alıştım hep yanımda sen olunca yine seni bekleyeyim mi çamlık parkında yada o hep gittiğimiz sahildeki bankta sen yine omzuma başına koyup uyu ben ise özlediğim yüzüne bakayım sana gelirken çok sevdiğin o pastadan alıyım üzerine de gelin damat olsun yağmur altında o köşe başında seninle konuşmak için bekleyeyim marketten dönerken torbalarını taşıyıp hasret kaldığım gözlerine bakayım sana masal anlatayım aşk bahçesi o bahçede bir tek sen eksinsin çamların altında duran bir evim bile var ama sen yoksun geri dönersin diye bekledim ama sen gelmez oldun bu mevsimde bekledim seni ama takvim yaprakları biter oldu bu mevsimde yapraklardan silindi ama gelmedin belki öbür mevsim kuşlarla dönersin seni nerede bekleyeyim.aslında bilmediğim bir şeyi senin önüne serdim: Ruhumu sana teslim ettim yine gelmedin bedenimi de versem de gelmez misin?<A href="http://www.siirkolik.com/hikaye/yazarlar.asp?id=122">
Semih Çağdaş

Benzer Konular

17 Haziran 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
19 Haziran 2014 / By_Dark Cevaplanmış
16 Ağustos 2014 / Misafir5 Cevaplanmış
3 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük