Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 194

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.641.982 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1931
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
♥ Sen Hiç Gülmedin Ki ♥

Sponsorlu Bağlantılar
sen peri,
sen hiç gülmedin ki...


kırmızılarını giydiğinde
karanfile düştü bir kıskançlık
’’ bana da ayır ’’ dedi ’’bir satır
ölümün üzerine anılmasın adım ’’
_da ölümü kendi kattı yarınına
düğümlendi can suyu boğazına
’’O hiç gülmedi ki ’’ dedi
gül koktu yanağında ki çukurda
ondandır karanfilliğe isyanım

hani yeşillerini giydiğinde sen
salkımsöğüt toplardı eteklerini
saklanırdı kim varsa etrafında
nazlı pınarın sesi kadar istekliydin
hatta tohuma dokunan nem kadar gerekliydi bu halin
tazeliğine ayak uyduramayan ciddiyetime
birde yüzüm eskirdi sadece
gülümsediğinde
salkım söğüte sığınasım gelirdi

tek satırda düzgün yürüyemezdi aslında karakalem
bilsen bu ne koyulukta bir dem
mey mi desem eflâtunlarına, ney mi?
semâzenliğimin odak noktasıyken sen
bu kaçıncı az pişmiş tarifin bilsen
uykuların öncesine diz çöküp
rüyaların dilenen öznesine dönüşmem
kardelenden daha dirençli oysa sayfada ki gölgem


sen peri,
sen hiç gülmedin ki...

güneş açtı yanaklarında geceleri
ıslanmamış ebemkuşaklarıyla tanıştım paralel baktıkça
ve enine ölçsem gerdanını, milyon karıştın sevda bazında
boyuna ulaştığımda cenneti gördüm ağlıyorken anasızlara
anladım ki
ondandı ebem kuşağının yağmursuzluğu
ve tuzuydu ummanlarının gerdanında ki uçsuz bucaksızlığım
kaç istanbul fethettim dudaklarında savaş çıktığında
kaç istanbul’u yaktım yokluğunda


ya birde gülseydin peri
bir de gülseydin...

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1932
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İçimdeki Sen

Sponsorlu Bağlantılar
Hırçın deniz iken hep gözlerinde duruldum
Kısır döngülerde pervaneyken kalbinde durdum
Sevdayı gözlerinde anlatırken ben hep sustum
Yalnızlığı toprağa gömüp sende acılarımı unuttum
Islak gözlerimi senin gülüşlerinde kuruttum.

İçimdeki sen bir avuç toprakken;
Ben sevginde yeşerecek tohum oldum
Kanatlanıp özgürlüğe uçarken
Yine senin dalına kondum
Sen yokken yarınlarında
Dört mevsim dal dal kurudum durdum
Seni sevince anladım ki
Gülüşlerin ;
Acılarıma verdiğim son umudum
Sevdaya yelken açmak için
Kalbimi avuçlarına sundum.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1933
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yağdıkça

Yer İle Yeksan, Islak Saçlı, Kem Gözlü,
Kavim Göçlerinden Bu Yana Ağlayan
Ve Durmadan
Cep Kanyağı Yakıcılığında Ezgiler
Çalan, Çaldıran, Yakalatan
Adı Bende Gizli Bir Kadındı İstanbul

Şehre Bir Yağmur Yağdı
Ben Ağladım

Sevilirken Ayrılmak Mı Kaldı Bizanstan
Yalan Dolan Yoktu Gözlerde Sadece Ses
Verilen Sözler Birdi Edilen Yeminler Sıfır
Eşyalar Alındı Fotoğraflar Söküldü Yerlerinden
Bir Aşkın İzlerini Yok Edecek Yeni Bir Aşk
Sipariş Edildi Yeniden

Bir Şehre Yağmur Yağdı
Ben Ağladım

Kim Daha Çok Yalan Söndürdü Çay Bardaklarında
Hangisi Talandı Demli Öpücüklerin
Ve Buğularda Yitirilen Kimin Adıydı
Bir Aşktan Diğerine Kaç Saate Gidiliyordu
Soyulur Muydu Kabuğu Hayatın
Yoksa Bütün Vitamini Kabuğunda Mıydı?

Yağmur Şehre Bir Yağdı
Ben Ağladım

Ben Giderken Ençok Seni Götürdüm
Aklımın Nakliyesiydi Asıl Yoran Taşıyıcıları
Yardan Düşmüştüm Yaralarım Yardan Armağandı
Kutsal Kitabımdı Ziyan Edilmiş Sevgililer Atlası
Ben Sevmeyi Beceremedim Belki De Sevilmeyi
Benim Sevmeye Engel Evcil Acılarım Vardı

Ben Yağmur Ağladım Bir Şehre Yağdı
Ben Şehre Ağladım Bir Yağmur Yağdı
Ben Bir Ağladım Şehre Yağmur Yağdı

Ben...
Yağmur...
Ağladım...
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Mayıs 2006       Mesaj #1934
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde..
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar,
bu şehri terk edeli
Efkar demliyorum gözlerimde yaşlarımı,
yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile
Pişman değilsin biliyorum..
Beni hep bulmamak için aradın
Yanıldığımdın...
Yangınımdın...
Yangındın...

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık...
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımı da uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum

"Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuhaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin,
Acımı dindirecek olanda...
"Ya öldür beni"dedim
Ya da git benden.
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim.
Aldırmadın aldırmalarıma...
Bir gecede yakıp yarini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi
Benden
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1935
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İçimdeki Sensizlik

Sen ölümle arana mesafe koyacak kadar soğuk bir kışı andırıyordun
Geride ise, gözyaşlarına acımayacak kadar masum bir seveni kandırıyordun

Özlemlerime koşacağım anların teneffüs zilini çalmadığında,
Geçmişteki mutluluklar yeter dermişçesine
Tren çığlığı rayların küflü demirlerinin,
Masumiyetine benzediği zamanları kazıdım hafızama.

Şeytanla dost olan acımasızlığının teseddürüne bürünmüş sahte yüzün
Kim bilir Daha kaç kişiye verecek hüzün.

Başkalaşan kişiliğin, kimden darbe almışdı da
Yoksulluğumu büyüttüğüm kurak tarlamın ekinlerine,
Bir karga gibi sokulup, oruç bozarcasına
İyinin ve kötünün kararsızlığıyla saldırdın?

Asil bir sefillik deryasında
Oltama takılan yosun kaplamış yüreğin,
Gurur diyerek yaşamaya çalıştığım
Paslanmış ufkumun sis çökmüş hayalini çürüttü.

Duymayı çoktan unuttuğum
Sağırmı oldum yoksa dedirten tatlı sözlerini,
Hangi sütü lekeli ananın evladına söyledin de
Notasız besteler gibi
Türküsüz bir ömre mahkûm bıraktın beni?

Ama bir gün hepsinden bıkıp,
Bakkal defteri ve taksit kartları sıkıntısında
Sade bir ömrün kenar mahalle saflığında yaşamak istiyorum dersen,
Ve sorarsan bu acımasızlığından kurtulmanın yolunu
Sana tek tavsiyem, Azraillin elinden su iç!

Bir insanı sevmekle başlıyordu aşk
Ve terk etmesiyle acı.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1936
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Öyle Bakma Çünkü...

güzel bahçeli bir ilkokulun penceresinden
dünyaya,
hayret, hasret ve biraz da
bayat bayram şekeri kederiyle bakan,
aklı canbaz, yanağı al,
sesi çilek aroması
bir çocuk oturuyor
gözlerinde...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1937
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İçimden Geldiği Gibi


Pazartesi sendromu bitmek üzere şu saatlerde,
İnsan iç huzurunu yakalamışsa bir kere,
Yığınla işin üstesinden neşeyle gelebilmekte,
Hayal kırıklıklarına eyvallah edip,
Kendine güvene her daim "Merhaba" diyebilmekte...

Evet, bir daha yaşayamıyacağım nitelikte,
O en değerli saatlerim geçti bugün de yine.
İçimde varolmanın müthiş enerjisi ve sevinci,
Ümitle bakmaktayım gelecek günlere...

İçimden gelen duyguları paylaşmak istedim şuan sizinle dostlar,
Hani derler ya:" Damdan düşenin halinden yine damdan düşen anlar,
Her ne kadar gelmiş olsa da sonbahar,
Benim gönlüm her zaman ilkbahar...

Bazen coşar bu gönlüm kabına sığmaz,
Bazen de boşver aldırma der, akıl sır almaz,
Açmışım yine çenemi korkarım kapanmaz,
Koptu yine bu gönül dostlar,
Bağlasalar durmaz...

Bence insan her zaman kendisine çıkan bir yokuştur,
Kendi iç dünyasında kendi eksileriyle boğuşur.
Değilmi ki çiçeği yeşerten hava, güneş ve sudur,
İnsanı yaşatan da işte bu gönül coşkusudur...

Sana sesleniyorum ey İstanbul duy sesimi
İşte budur Nil'in gönlünün sesi
Dilerim dostlar şuan hepiniz atarsınız tüm stresinizi,
Doyasıya tadına varmaya çalışıp hayatın, eksik etmezsiniz,
Gönlünüzden yüzünüze yansıyan o eşsiz gülümseyişinizi....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1938
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...

şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun

soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun!

şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...

şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...

kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be! ne olacaksa olsun!
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1939
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Başkalaşan Aşk

adini anmak güzeldi
dost agizlarda sana dair cümlelerin
islatilmasi...
adini anmak...
yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
avuntularina sirt çevirip senden söz açmak...
biraz gülünç, biraz sitemkar...
güzeldi...
adinin türkçedeki yankisi özeldi...

seninle yogurt yemek, kendi Kanlicanli,
sülalesi kandilli yogurtçunun mekaninda...
denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
güzeldi..

ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
yüzyillik bir hasreti gidermek güzeldi...

Güzeldi'li geçmiş zamanlari düşünüyorum
şimdi...
cümlelerimiz öznesiz...umursayan yok
Kanlica'daki yogurdu...

ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
aşkin mührüdür artik...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #1940
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Her İntihar Yaşamayı Özler
Kamburlu imge
ıssız meydanda oturuyor öylece
sırtı dönük hem gündüze hem geceye
gövdenin şiddeti düşüyor gözlerine
tanrıdan bile gizlice
kapalı bu sessizlik herşeye
kulakları patlayacak biraz daha sessizleşirse
kış gibi
güz gibi
rüzgar gibi
kurşun ve kurşun
keskin
iniyor göğsüne
yalnızlığı
içgüdüsel edebiyatın!
bir kuş geçiyor işte
herşey kendi gövdesinde
ıssız toprak yol uzanıyor ardı boyunca
şehre değil
işe değil
içe açılanın !
tahta ve kurtlu
kapılar devriliyor
kocaman olması umulan yaşam öykülerine
kuşlar sürüleştikçe
kimi zaman ve
sadece.
ölüleri seviyor bu yüzden onlar
ölü çocuklar dineliyor geçici bedenlerinde
merhaba Pavese
merhaba adın
prensesim
( yıldızlara düşen ağır başın )


kirpik döküyor yollarınıza
kıyamadığım intiharlarım

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya