Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 731

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.653.009 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7301
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkin "Daha"si

Sponsorlu Bağlantılar


artik seni düşünmek,
senle olmaktan daha çok zevk veriyor
ve gözlerim daha çok ariyor yalnizligi!.
kalp atişlarim gittikçe yavaşliyor
sesim daha kisik çikiyor..
daha çok seviyorum ölmeyi yaşamaktan
ve daha fazla sigara içiyorum eskisinden!.
daha az kullaniyorum telefonu,
daha çok agliyorum
ve daha az konuşuyorum..
daha tehlikeli işler yapiyorum eskisinden,
daha çok küsüyorum dostlarima
ve daha çok şarki dinliyorum...
sensizlige inat daha güçlüyüm eskisinden,
daha az seviyorum insanlari,
daha az takiyorum ayriliklari,
ve daha az aşik oluyorum..
ardindan baktigim gibi küskün degil bakişlarim
daha güçlü
daha çabuk unutuyorum eski şarkilari
ama daha bi seviyorum onlari..
ama artik daha çabuk aklima geliyor gözlerin,
daha sicak geliyor nefesin
ve daha yakindan geliyor sesin nedense!.
nedense daha çok geliyorsun düşlerime
ve daha derinden vuruyorsun yüregime..
daha bi güzel geliyor yeşilköy sahili
yahut çamlica tepesi..
istanbul daha bi daraliyor gittikçe
ve daha bi kaçiyorum hayattan, yalanlardan
evet gittiginden beri daha az yalan söylüyorum
ama daha çabuk "hayir" diyorum!
dahasi gittiginden beri kişi bekliyorum
ardindan yaz gelicek diye
ve aşki özlüyorum ne zaman aşiklari görsem!
ama sen gittin diye daha çok üzülüyorum sanma
aksine daha çok seviniyorum
senin kadar yalanci birini
bir daha görmeyecegim için!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7302
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KAPIDAKİ

Sponsorlu Bağlantılar
hiç durmadan kapı çalıyor
üçünde, beşinde, kalbinde gecenin.
bir şiire oturmuşken, kendimi okurken
bir kitap arasında, ya da sımsıcak
bir deniz gibi sarmışken seni;
tam da bir umutla barışabilmişken,
kapı çalıyor hiç durmadan.

ne zaman kaçıp gitsem pencerelerden,
bir zil sesi geliyor ardımdan. ağrılar
ve ağır silahlar dayanıyor göğsüme.
saatler tutukluk ediyor, tekerleksiz
bir korkuya takılıyor zaman. ne zaman
bir çiçek cesedine yapışmış anne görsem
gözlerinden yüreğim dökülüyor,
kapılar çalıyor hiç durmadan.

sakın açma sevgilim
bu saatlerde hep
askerlik çağım geliyor.


TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7303
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi

Bu Baharda Yoksun

Günü geceye beraber bağladığımız günlerde
İçimdeki sonsuz gurbet hissettirince kendini.
İstemezdim uyanacağın uykulara dalmanı.
Yorgun başın kucağımdayken gözlerini yummanla
Yaşadığımız ayrılığa dayanamazken.
Hiç açılmayan göz kapaklarının arasından,
İçime akan yeşil ışığı göremiyorum senelerdir ben.

Gümüş renkli gülüşlerini özlüyorum bu nisan akşamlarında.
Gülmüyorsun, ışıldamıyor gecelerim.
Kollarında ki ilkbahar geceleri geldi bu kokularla,

Yüzümü tokatlayan rüzgarın kokusunda sen!
Acısında ayrılığın.
Bahar kokuyor, canım yanıyor.
Gönlüm yeni sevdalardan korkuyor.
Dünya dönüyor, sevdiğim dönmüyor,

Karıncaları uyandıran bu havalarda.
Yokluğun var ya...
Derin uykusundan uyanmayan sana seslendiriyor.
Kalk sevgilim kalk...!! her şeye can geliyor.
İçimde ki, doğada ki kıpırtı canımı yakıyor.

Benim olmayan bir bebeğe beslediğim annelik duygusu gibi,
Ağladığı an kucağımda, hiç sevilmemiş hissediyorum kendimi,
Sevmekten vazgeçmiyorum onu da, senin gibi.

Rüzgarda titreyen erik çiçeğine benzerliği hayatımın,
Eşi önce düşenin acısını hissedebilmek.
Meyveye dönmüş ağaçta tek çiçek kalmak.
Ne acıymış.

Doğa canlanırken,
Toprak yeşerirken.
Topraktan gözlerin fışkırıyor sanıyorum.
Papatyaları koparmıyorum sevmediğimden değil.
Çok sevdiğimden.
Şimdi esen yellerle bir selam gönderiyorum.
Nereye gider bu rüzgar, bu selam bilmiyorum.
Ölüm yolu kaç saat sürer, çıksam yola bu bahar.
Kaç baharımı alır yollar.
Sevda denizinde hiç boğulmadan sana varır mıyım?
Bilmiyorum.
Bu üçüncü sensiz bahar,
Bu baharda yoksun..
Biliyorum bir daha ki baharda olmayacaksın.
Ama hep benim.
Hep baharlarda,
Dünya durana dek hep bahar gözlüm kalacaksın.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7304
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yağmurları bekleme yeter dön artık
Yağmak zorunda değilsin susamış bedenime
Öyle çok özlemişim, seviyorken delice
Düşmek zorunda değilsin her gece düşlerime;
Bırakda rüyalarda kendim sarayım.

Yağmurları bekleme dinsin bu hasret
Damla damla gelişin bana huzur vermiyor.
Ellerini tutmak için çabalıyorken
Avuçlarımdan kaçışın beni mutlu etmiyor.
Bırakda sana tamamen sahip olayım.

Yağmurun kokusuna sardım
Tutamadığım kendimi.
Damla damla sen
Çisil çisil sen
Aklıma düşen sen her yağmurda
Aklımda bir başka sen oluşuyor
Çıktığım yağmur dualarında.
Bırakda dualarım günahlarım için olsun.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7305
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Trende Istanbul’u Anlatmak...



Hiç bir şey degişmemiş küçüklügümden bu yana istanbulun trenlerinin...
Ayni köhne vagonlar ve bin bir rica açilan camlari...
Bir türlü kapanmayan kapilarindan sarkan haylaz çocuklar...
Hiç mi bitmez garibanliklar... kucaklarda çocuklar yardima muhtaç ama pek de vakur...
Insanlarin hepsinin yüzünde ayri bir hüzün...
Kimi başini cama dayamiş kimbilir akli sevgilisinde...
Kimisi de bikmiş kari dirdirindan sanki...
Kiminin eli cebinde... metelige ata ata kurşunu kelamindan başka bir şeyi kalmamiş yüreginde...
Biri de piyango biletine sarilmiş... her gece ayni hayalle yatar kalkar...
Trenin o manidar sesi en güzel aşklari fisildar ona durmadan...
Kadinlarin yüzünde bir sonbahar hüznü var sanki... yeniden çiçek açacagi ve
yeniden yapraklarini dökecegi misafir mevsimlerin özlemi ile dolu...

O trenin dünyasi dişinda kalan her şey degişmiş ama...
Ne biliyim balkonlardaki çamaşirlar daha bir çogalmiş, beyazlar ile renklikler karişik...
Evler pek bir sik daha... her daire birbiri ile komşuculuk oynamak istiyor gibi...
Kuru bir çiçek demeti çarpti gözüme belli ki bir dügünden kalma...
Hemen yani başinda habi olsa istanbul da begonvillerden güzel sardunyalar...
Dedirtiyor insana keşke bu güzel çiçeklerin fütursuz kokulari dolsaydi burnuma... bu *** kokulari yerine...

Ama yine de ayri bir güzel Istanbul trenin penceresinden... sürekli gelip geçiyor film kareleri...
Balkondan bakan iç çamaşiri giymemiş şişman kadin, biyikli biletçi adam,
simitçi çocuk, kir kahvesi, balikçi lokantasi, martilar, kenarda çöpler, tekneler...
Her bir durakta yeni bir film başliyor bindigim trende Yeşilköy'den Sirkeciye...

Ve o son duraga gelişin heyecani... Hayallerin bir kenara birakildigi
telaşin ve bikkin mücadelenin başlayacagi zaman...

O trende yaşananlarin bittigi,
Yeni yolcularin hayallerine süslenen yeni bir an...

Hiç bir şeyi degişmemiş küçüklügümden bu yana istanbulun trenlerinin...
Trenlerin içi de dişi da bir hala... bir de hiç yorulmamişlar...
Ama yolculari...
Şimdikiler daha bir renksiz daha bir heyecansiz ve
Daha bir umutsuz bir öncekilerden...
Sanki bihaberler gelecek mevsimlerden...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7306
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnizim...
Heryer okadar sessiz ki bir o kadarda karanlik
özlüyorum seni hemde o kadar cok ki
Her yerde seni aryorum
Her an seni düsünüyorum
Sana yaklasmaya calisiyorum ama karanlkta kayboluyorsun
Elimi uzatiyorum soguk,karanlik yine yoksun
Seninle gecen günleri düsünüyorum yüzünde gülümsüyor
Ama oda bir ates alevi gibi kayboluyor
Ben hep yalnizim YAPAYALNZM
Sicakligini özlüyorum,soguk odamda
Bir tek sey beni mutlu ediyor
Yasdigimiz O Rüya
yoksa gercekmi!!!
Anlamiyorum
Bu hayat bir Gercekmi yoksa Rüya Mı?
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7307
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Bir hasret var bende
Bir hasret var bende
Cümlelere sığmayan, acıyla anlatılabilen bir hasret.
Gündüzleri yalnız bırakmıyor hayat mücadelesi
Akşam oluyor, ve bana bir tek ben kalıyorum
Gözlerimi yumuyorum, üç kere ismini tekrarlıyorum ve
Hayalin gelip giriyor odamdan içeri
Sımsıkı sarılıyorum ona
Sıkıntılarımı, yokluğunu anlatıyorum
Ve her akşam daha bir farklı anlatıyorum
Ama her akşam söze, 'Bir hasret var bende' diye başlıyorum.
Dizlerine uzanıp, gözlerinin içine bakarak,
Hiç bilmediğim şarkıları söylüyorum.
Hasret dolu bu rüyanın en tatlı yerinde
Hayalin de terkedip gidiyor beni.
O da senin gibi insafsız çıkıyor,
Ardına bile bakmadan çıkıp gidiyor.
Sonra hasretin doluyor yüreğime
O an, içimi yakan aşkınla ruhum sarsılıyor
Gururum ve onurum benle dalga geçerken, ben
'Bir hasret var bende' diyerek duymazdan geliyorum onları
Hasretine yenik düşünce, yalnızlık iniyor odama perde perde.
Bir umutla çıkıyorum pencereye, belki diyorum.
Bomboş sokakları izledikçe köreliyor umutlarım.
Yeniden yanaklarım ıslanıyor ayrılığın acısıyla.
Gözlerimden yaşlar akarken bir çığlıkta haykırıyorum;
Hala daha deli gibi seni sevdiğimi.
'Bir hasret var bende' diye yazıyorum odamın duvarlarına
Her akşam aynı işkence tekrarlanıyor
Bak işte, yine akşam ve yine aynı terane
Yokluğunun acısı yüreğime bir hançer gibi saplandığı gecelerde
Böyle ediyorum sabahı.
Bir hasret var bende,
Cümlelere sığmayan, acıyla anlatılabilen bir hasret...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7308
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şimdi nereye gidiyoruz ona bakalım
Bilmeliyiz nereye gittiğimizi
Kapıları çarparak dışarı çıkıyoruz değil mi
Islak taşlarında kayarak bu eski sokağın
Hala değişmeyen kaldırımlarında birbirimize tutunarak
Ellerimizi arıyorsak
Artık bilmeliyiz

İçimde yalnız bir göçmen yerini arıyor
Yağmur yağıyor, gökyüzü kapalı
Nehrin bulanık suları köpürmüş, duyuyorum
Beni kendine ayırmışsın, farkındayım
Yollara çıkarmışsın, yaşlı atların toynak sesleri
Duman içinde ve alacakaranlığın

Yüzüne bakıyorum bir pencere açılıyor
Bembeyaz bir zambak uzanıyor geceye
Yaşadığı toprağa benzemiyor
Eğimine bakılırsa dağların yalnızlığı
Bu kente hiç yakışmıyor

Adresi unutmuşuz kimbilir nerde
Bulanık yüreklerimiz
Karıştırdıkça eski aşklar ufalanıyor
Yalansız, özürsüz hatta özlemsiz
Bir kadın bir erkeğe tutunuyor
Anılarına tutunuyor, acısız
Resimleri tarıyor ıslanmış tümü
Hepsi siyah beyaz
Kimseyi tanıyamıyor

Bu caddeler, bu evler, bu nehrin kıyısı
Siniyor her yere dağıtıp durduğun sesin
Sütunlara, vitrinlere, ayak seslerine
Kafesler darmaduman
Tüm kuşlar salıverilmiş
Suyun üstünde tüten sis
Dokunsan masmavi hüzün
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7309
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dilimde Sessiz Sevda



Sen istedin sustu dilim
Senli sohbetleri bir yabancı gibi dinledim,
Sessizliği yükledim sesime,
Ya da çekip gittim ilgisizce.
Gülüşümün yarısını silip, attım içime,
Coşkularımı olmadık bahanelerin
Ardına gizledim.
Senin üzerine yürümesin insanlar diye,
Ben yalnızlığa yürümeyi seçtim.
Suskunluğum,
Ayrılığın hüznü sanılıyor besbelli
"İyi misin" diye soruluyor aradabir
Rolümü öyle iyi oynuyorum ki,
Ama utanıyorum.. alkışlayamıyorum kendimi.
Akşam olunca;
Sahneden kulise koşar gibi
Uzaklaşıyorum soru işareti bakışlardan,
Evime taşıyorum içimdeki mutluluğu
Koşar adım.
Bir şarkının nakaratı gibi
Dolanıyor dilime adın.
Karanlığa, duvarlara, kendime anlatıyorum seni
Boş odalara savuruyorum içimdeki sesleri
Adını anmayı
Yasakladığından beri.
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7310
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Aşk Yaşandıkça...
Aşk yaşandıkça aşk olmalı
Sevenler sevgide kaybolmalı
Yürekler aşkta ortaya konmalı
Sevenler her şeylerini paylaşmalı...

Aşk tek kişilikmiş sanmıyorum
İki yürek tektir buna inaniyorum
Eğer aşkımı tek başıma yaşıyorum
Dersen bana,işte bu hasrettir,buna inanıyorum...

Aşkta hasret,gözyaşı vardır
Hasret,uzak kalınca hasrettir
Yakınlıkta da hasret vardır
Yakınlığın hasreti sevgilide kaybolmaktır...

Eğer ben ağlıyorsam
Ağlamakla yüreğimi cilalıyorsam
Sen aşkıma gönül sarayı hazırlıyorsam
Kime ne bundan,sevdamı senle yaşıyorsam
Kime ne bundan sana aşıksam

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya