Ziyaretçi
Bu sehre yagmur yagiyordu.
Bütün sehir agliyordu.
Ben en çocuk halimle üsüyordum.
Kimse sen degildi, kimseyi istemiyordum.
Sehirle birlikte bende agliyordum,
gözyaslarimi kimse farketmiyordu.
Yorgun adimlarla, islak sokaklari dolasiyordum.
Bir yerlerde seni bulmayi umuyordum.
Yürüdükçe dahada siddetleniyordu yagmur,
sokak sokak geçerken bu sehri umudumu da kaybediyordum.
Iste en büyük tehlike buydu.
Umutsuz yasarmiydi insan?
Umutsuz direnebilirmiydi hayatin acimasizligina?
Yagmura ev sahipligi yapan gece,
hiç asilamayacak bir engel gibi karsimda duruyordu.
Hazirliksizdim,
sensizken saatlerin bu kadar geçmez oldugunu bilmiyordum.
Koynuma hasretini alip uyumaktan nefret ediyordum.
Bu yüzden gece bitsin diye yürüyor, yürüyor, yürüyordum... Ah su köse basini
döndügümde görebilsem seni, yada su parkin sirilsiklam olmus banklarinda
otururken bulsam... Bilirim; sende seversin yagmuru, aldirmazsin islanmaya.
Bu yüzden sasirmazdim seni gördügüme. Bir köse basi daha dönüyordum, yagmur
bana eslik ediyordu. Sehrin sokaklarinda degil, senin yoklugunda
kayboluyordum. "Nereye gitsem" diye düsünüyordum, çünkü sen olmadiktan sonra
hiçbir yer farketmiyordu. Öylece amaçsizca dolasiyordum. Oysa her sokaga
sevdamizi yazacaktim ben. Taslara adini kaziyacaktim. Askimiz yillara,
yagmura, kara meydan okuyacakti. Yikilmayacaktik, yipransakta antik çagdan
kalan bir kale gibi ayakta duracaktik. Bir maratonun iki güçlü kosucusu
olacaktik. Sevda kosumuz ancak ölümle noktalanacakti. Yagmur duruyormu ne?
Ama kime ne? Ben içimde ki yagmuru durduramadiktan sonra neye yarar ki? Ben
yüregimde ki gri bulutlari kovalamadiktan sonra gökteki yildizlarin
görünmesi neyi degistirir ki? Içim üsüyordu, titriyordum. Bir sabahçi
kahvesi görüyordum. Demi sevdalardan süzülmüs bir bardak taze çay...
Titremem duruyordu biraz. Kahveci çiraginin sesi ile irkiliyordum, "abi çok
islanmissin sobanin basina geç..." Bir yanardagin içine atsalar beni
isinirmiyim saniyorsun? Beni ancak teninin sicakligi döndürebilir hayata.
Ancak, ellerini tuttugumda yasadigimi anlayabilirim. Çay bogazima
diziliyordu, bitirmeden kalkiyordum. Biliyordum, bir baska gecede, bir baska
yagmurda, yine sensiz, yine umarsiz, yine yanliz yürüyecegim bu yollari.
Yeter gel artik. Gel de dindir bu yagmuru, bu gözyaslarini. Sen rüyalarima
bile gelmeyince sol yanim aciyor.....
BOSNALI
Bütün sehir agliyordu.
Sponsorlu Bağlantılar
Kimse sen degildi, kimseyi istemiyordum.
Sehirle birlikte bende agliyordum,
gözyaslarimi kimse farketmiyordu.
Yorgun adimlarla, islak sokaklari dolasiyordum.
Bir yerlerde seni bulmayi umuyordum.
Yürüdükçe dahada siddetleniyordu yagmur,
sokak sokak geçerken bu sehri umudumu da kaybediyordum.
Iste en büyük tehlike buydu.
Umutsuz yasarmiydi insan?
Umutsuz direnebilirmiydi hayatin acimasizligina?
Yagmura ev sahipligi yapan gece,
hiç asilamayacak bir engel gibi karsimda duruyordu.
Hazirliksizdim,
sensizken saatlerin bu kadar geçmez oldugunu bilmiyordum.
Koynuma hasretini alip uyumaktan nefret ediyordum.
Bu yüzden gece bitsin diye yürüyor, yürüyor, yürüyordum... Ah su köse basini
döndügümde görebilsem seni, yada su parkin sirilsiklam olmus banklarinda
otururken bulsam... Bilirim; sende seversin yagmuru, aldirmazsin islanmaya.
Bu yüzden sasirmazdim seni gördügüme. Bir köse basi daha dönüyordum, yagmur
bana eslik ediyordu. Sehrin sokaklarinda degil, senin yoklugunda
kayboluyordum. "Nereye gitsem" diye düsünüyordum, çünkü sen olmadiktan sonra
hiçbir yer farketmiyordu. Öylece amaçsizca dolasiyordum. Oysa her sokaga
sevdamizi yazacaktim ben. Taslara adini kaziyacaktim. Askimiz yillara,
yagmura, kara meydan okuyacakti. Yikilmayacaktik, yipransakta antik çagdan
kalan bir kale gibi ayakta duracaktik. Bir maratonun iki güçlü kosucusu
olacaktik. Sevda kosumuz ancak ölümle noktalanacakti. Yagmur duruyormu ne?
Ama kime ne? Ben içimde ki yagmuru durduramadiktan sonra neye yarar ki? Ben
yüregimde ki gri bulutlari kovalamadiktan sonra gökteki yildizlarin
görünmesi neyi degistirir ki? Içim üsüyordu, titriyordum. Bir sabahçi
kahvesi görüyordum. Demi sevdalardan süzülmüs bir bardak taze çay...
Titremem duruyordu biraz. Kahveci çiraginin sesi ile irkiliyordum, "abi çok
islanmissin sobanin basina geç..." Bir yanardagin içine atsalar beni
isinirmiyim saniyorsun? Beni ancak teninin sicakligi döndürebilir hayata.
Ancak, ellerini tuttugumda yasadigimi anlayabilirim. Çay bogazima
diziliyordu, bitirmeden kalkiyordum. Biliyordum, bir baska gecede, bir baska
yagmurda, yine sensiz, yine umarsiz, yine yanliz yürüyecegim bu yollari.
Yeter gel artik. Gel de dindir bu yagmuru, bu gözyaslarini. Sen rüyalarima
bile gelmeyince sol yanim aciyor.....
BOSNALI