Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 700

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.654.331 Cevap: 12.492
Xgamzex - avatarı
Xgamzex
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6991
Xgamzex - avatarı
Ziyaretçi
Iste ben

Sponsorlu Bağlantılar
iste ben...bir damla gözyasinda
iste ben...simdi dimdik karsinda
iste ben...ulasilmaz sandigin
iste ben...hemen yanibasinda
iste ben...yaklasilmaz sandigin
iste ben...bir mezarin tasinda

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6992
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÇAY

Sponsorlu Bağlantılar
Bülbüllerin, kızaran çileklerin sesi
bana doğru uzanmış elindeki
açık sabah çayı
kışkırtılan gönenç
suçlu gibi yaşamaya alıştık biz oysa

onu nereye nereye saklamalı
yıllarca sımsıkı kapattığı kapattığımız
ruhlarımız (ilk mi) birbirine değdi
düzleşe düzleşe yitti deniz
düşteydik, teknelerin sesi balıkçılar olmasa
dağlar eflatun ve kara
gitgide yaklaşarak üstümüze geldi
yittik yitik ülkedeydik
değdik
kırlangıcın kanadıyla sessizliğe

reddettik
göğü, ağır bulutları, koyu
batıp gideni reddettik
akşam, yaşlı seslerinden geçerek komşuların
yoğurdun ve elmanın tadıyla

bizi derinine aldı


TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6993
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
siir10172 kalpsagsiir10172
Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına
düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte.
Güldüğün zaman yukarıya bakardın. Yukarı kalkan
başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler...

Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler. Duvarlara,
vitrin camlarına kaldırımlara çarpıyordu. Geri dönüyordu
çoğalarak. Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum
herşeyi, her şeyi erteleyişim oluyordun. Kalp ağrısı
oluyordun, birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun.
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk. Dönemeçler geçiyor,
köprüler göze alıyor ve bazen tekin olmayan suların
üzerinden atlıyorduk. Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi,
gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller.

Ben seni seviyordum, bilmiyordun.

Sevinçlerim oluyordun arasıra, sen hiç bilmiyordun.
Sonra herhangi biri oldun. Bütün sevinçlerim bittikten
sonra yağmurlar yağdı serin haziran akşamları...
Sonra bir gün uzaktan gördüm seni. Saçların
bana inat, başın her şeye meydan okuyarak.
İşte yine aynı... Kalbimi acıttın. Her zamanki gibi.
Değiştik sanıyordum.

Ve sen yine bilmiyordun.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6994
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Fahisenin Günlüğü II ( Şairi bilinmiyor )

Kırıntılarımı ardımda bıraktım geri dönerim diye
Bugün, yarın dün olacak..
Yarında, ertesi sabahların dünü
Geride bırakılan bir yığın yara dizisi
Hangisini kapatsam, öbüründen kan fışkırıyor
Ritmi bozuk melodilerimin, kafamın tası kırık ve yarınlarım, ardında binlerce dün bırakmaya alışık..


Bana bir şeyler söyle
Senli benli olsun bu kez
Fahise düşlerimin masum kızı
Gönlümün koyuşu değil bu..
Bu ilk değil biliyorsun
Seni kadehlere bölüp sek içiyorum diye suratıma tükürüşün ilk değil
Aymazlığın kargaşasında yitirdiğim aklımı geri vermeyişin ilk değil
İlk değil bu korsan sevdalara gönül koyuşun

Bana bir şeyler söyle
Kaderin kahbeliği dursun bir köşede.
Elinin sardığı beli anlat'
Koynuna giren biçimsizi, teninde terleyen serefsizi, serefsizleşen seni anlat

İhbar ederim seni..
Düşersin haberlerin gündemine, gazetelerin manşetlerine, bütün arkası sağlam p*zevenklerin diline
Naklen yayımlarım bütün sevişmelerimizi !
Bedeninle bütünleşen ikinci el sevdalarını anlat
Hangi tüysüzün cebinden çıkardın yüzünü ..
Hangi kahrolası otellerde sararttın düşlerini
Hangi sokak arasında düşürdün incini
Yelkensiz açıldığın denizde, hangi köpeğe teslim ettin masum gülüşlerini

Bana bir şeyler söyle
Susarak aldattığın değilim bu kez..
Gözlerinin gözeneklerine sünger yapıp içine çektiğin üç paralık müsvedden değilim.
Değilim esirin !
Sabah sabah pencerene konan baykuş değilim..
Değiştim, değiştirdiler, değiştirdin sevgili fahisem !
Konaklamak yok artık herhangi bir kılcal damarının dönemeçli bulvarında Işığına takılmak yok
Yol vermek yok asla çirkinliğine

Bana bir şeyler söyle
Bir şeylerin benden olsun bu kez..
Mesela'sı ve yani'si az, çünkü sü ve oysa sı bol cümleler kurarken yutkunduğun bütün habersizliğimi de anlat
Kordon boyundaki genç delikanlıyla neler konuştuğunu, evindeki çiçekleri sulamanın zevkini, çığlıklarını, kahkahalarını
Ve şimdi yüzüme bakamamanın yüzsüzlüğünden dolayı olduğunu anlat
Anlat ki kanım boşalmasın şuracıkta..

Öldürürüm seni
Haberlere talihsiz düşersin
Ruhunu çekip çıkarırım cüzdanından
Kimliği belirsiz kimseler tarafından kimliği belirsiz olursun
Yazık olursun..
Yazıklar olsun

Düşün Fahisem..
Düşünki bu kez yelkovan galip geldi
Ve sen; arzularını başka kollarda ararken kaybettin beni..
Bense, sende kalan canımı almaya geldim..
Öl fahisem
Susan Sen olsun
Yazık olsun
Yazıklar olsun
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6995
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ASMA ÇUBUĞU VE RÜZGAR Bir şarkıcıyım ben,
Avrupa’nın bağlarında dolaştım;
Gezindim rüzgarlar altında.
Asya’nın rüzgarı altında.
Yaşamlar içinde en iyisi
Yaşam bile,
Dünyanın tadı;
Ak pak barış bile;
Avareydi
Devşirdim
Evet devşirdim.

Başka toprakların
En iyisi
Yüceltti şarkısını dudağımda;
Bağların ortasında
Barışın ve rüzgarın özgürlüğü!

İnsanlar nefret ediyor gibiydiler
Birbirleriyle.
Yine de aynı gece
Birbirlerinin üzerlerini
Örtüyorlardı.
Bizi uyandıran
Tek ışık
Dünyanın ışığıydı bu!
Evlerine girdim,
Yemek yiyorlardı masalarında;
Fabrikadan çıkmıştılar,
Gülüşüp ya da ağlaşıyorlardı.
Ve de
Hepsi birbirine benziyordu.
Ve hepsi de
Gözlerini ışığa çeviriyorlardı
Yollarını arıyordu hepsi de.

Hepsinin bir ağzı vardı
Türkü çağırıyorlardı,
Türkü çağırıyorlardı
İlkbahara dönük!

Hepsi.
İşte rüzgarda
Bağ çubuklarının arasında
En iyi insanları devşirdim
Şimdiyse dinlemeniz gerek beni

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6996
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevilmeye çok geç kalmış ellerim var,
Gittikçe kaybolan derin bakışlarım, kısılan gözlerim,
Her zevki, her tadı barındıran dudaklarım;
Cesaretsiz, esaretini kabullendi rahipliğin,
Yeni yetme aşklarda bulunamadım hiç.
Aşkın sadece hüzün olduğunu bilirdim,
Sevebilmek ödülü verilmişken bana,
Sadece "karşılıksız sevmek"le yetinirdim...
Artık tüm büyülerim, kör karanlık dualarım,
Geleceğe dair minyatür umutlarım kayboluyor.
Sanırım çok geç kaldım, yaşamaklara,
Göğsümdeki ince bıçak darbelerinin derin sızıları
Ölümün çekiciliğini arttırıyor sürekli,
Tommiks'im, Swing'im, Zagor'um, Teksas'ım;
Tanrım, bırakmayın, yaşatın beni...
Boynuma ağır veballer yükledim bile bile, oyun gibi,
Taşıyamıyorum, yaşayamıyorum boynum ağır, bükük,
Yasakçı bir şehrin tam dibinde hapsolmuş,
En kirli havaları, en büyük özlemleri solumaktayım,
"özentisiz yaşamak" kaygıları taşırken içten içe,
leş yiyen, sindiren, büyük kalabalığın nezaretinde,
bilinçsiz gibi davranışlarım; yada anlamasınlar diye bilinçsiz,
istediğim hiç bir şeye tercüme olamıyor bedenim,
bendeyim, ama, hastalıklı utancımla, ben gibi miyim bilmiyorum,
Kızılmaske'm, Zembla'm, Ken Parker'ım, Jacques'im;
Tanrı'm koruyun beni...
Nefes almak bile gurbetten sanki,
Korkusuzca saldırırken, hak yiyenlere, pisliklere,
Bedeninde yaralardan bir zırhla gezen benim,
Bir çocuğun bilinçsiz asiliğine benzeyen başkaldırışım,
Dürüstlüğü hep ön planda beklemekte.
Maceracı değilim severken, sevilirken bilemem,
Kurt kapanlarının arasından tek amacım,
Sevgiliye ulaşabilmem,
Superman'ım, Örümcek'im, Batman'im Wolverine'im;
Tanrı'm, ona götürün beni...
Henüz adını bilmediğim binlerce acı geliyor üstüme her gün,
Yaşadığım her yer maskeli balo,
Herkes insan kılığında çıkmış sahneye,
Sevdiklerimi, sevmek istediklerimi maskeli görmek üzüyor beni,
Kesintisiz kaçışlarım var, kaçtığım her yerden,
Ömrümü verip, platonik aşklar alıyorum karşılığında,
Yaşamak istediklerimle birlikte olduğum bir düş ülkesine bile
Umutlanamıyorum,
Yattığım yer buz-demir, bir ömür hücre cezası yemişim,
Karanlıkla, kuytuyla, kendi sesimle besleniyorum,
Geçmişimi çalmışlar, geleceğime dair tek bir sabit'im yok,
Şimdi yaşadığım an değil ki şimdiki zaman,
Kıyısından köşesinden yaşıyoruz, zorunluluk,
Katı cellatların, kanlı giyotinlerin önüne
Bir uzatıp bir çekiyorum, kafamı,
Conan'ım, Tunga'm, Tengiz'im, Thor'um;
Tanrı'm, kaçırın beni...
Henüz doğru düzgün terlememiş bıyıklarıma
Ağ germiş aksakallının büyülü, örümcekleri,
Damarlarımdaki kana habersiz karışmış,
Birkaç bulaşıcı hastalıktan bahsediyor bedenimin spikeri,
Yüzüme işlenmiş tarihlerden motif beğeniyor,
Gelinlik kızlar,
Yüz de(sen), yüz bin defa feda ederdim tüm anlamlarımı
İşime yarayıp yaramayacağını düşünmeden,
Ölesiye susturulmuş, acımasız sindirilmiş, fikirleri
Koymuşlar ayaklarımın önüne, ezemem, bakıp geçemem,
Onlar yalnız kalmasın diye kurban ederim kendi fikirlerimi de,
Savaş bende, kin bende, nefret bende,
Ben değilim ben'de, değilim bu beden de,
Değilim ben yaşanılacaklardan mahrum eden de,
Bana kızma, bana küsme, çek kuralcıları yanına neden de,
Çocukları şenlendiren bir ıslaklık usuldan çoğalmakta üstüme,
Akıyor saçlarımdan annemin ellerindeki deterjan kokusu,
Annemin okşayışları dökülüyor saçlarımdan, ezmesinler,
Sol elimi saklıyorum her hücreme saldıran ıslaklıktan;
Babam beni gezdirirken o elimden tutardı çünkü, dökmesin yere,
Babamın hırpalanmış elinden ömür çizgime bulanmış terini,
Ama koruyamadım ıslandı sol elim.
Son çare,
Gizlemek istiyorum, kardeşlerimle yaptığım yaramazlıkların izlerini,
Çocukluğumun eşsiz hatıralarını, en masum yaralarımı,
Üzerime hücum eden ıslaklık, tüm yaralarımı döküyor vücudumdan,
Annemin okşayışlarıyla, babamın terinin yanına,
Böyle azar azar yok olmaya dayanamıyorum...
Punisher'ım, Magneto'm, Kingpin'im, Orloff'um;
Tanrı'm...
Öldürün beni...

Xgamzex - avatarı
Xgamzex
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6997
Xgamzex - avatarı
Ziyaretçi
GECE

yine kimlerin canini yakiyorsun kimbilir?
Birilerini mutlu ederken...
yildizlarini cilalayip parlatirken,
günesi nerede batirdin yine kimbilir?
Sen sevdigimi zamanin geldiginde benden alirken,
Gün yarin kimi karsima çikaracak kimbilir?
Ve sizin günle catismaniz gönlümü daha ne kadar yoracak?

Göz pinarlarimin çöle dönmesine az kaldi,
Her ask günle seninki gibi imkansizmi olmali?
benim disimda kaç kisinin canini yaktin kimbilir?
Ve gün gecenin sevdiklerimizi alacagini bile bile...
Kimleri kimlere sundun, isigin esliginde ,
Kimleri tükettiniz el birligiyle...
Ve hanginizin kurbani daha çok kimbilir?
Xgamzex - avatarı
Xgamzex
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6998
Xgamzex - avatarı
Ziyaretçi
Anilar Icinde

Simdi kimsezizim yalnizim
Sen gittin kaldin anilar icinde
Fakat bilmeni isterdim
Sarkimiz caliyor halen kalbimde
Yine yildizlar serilmis yakamoz üstüne
Munzur yikilmis dag etegine
Bak her sey yerli yerinde
Bir sen yoksun kaldin anilar icinde
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #6999
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ELVEDA

Haydi gel kaybolacağım karanlıkta,

Belki sisli bir gece belki hüzünlü bir sonbahar akşamı

Cesedimi bulacaklar çamurlar arasında

Gelip sana haber verecekler ŞAŞIRACAKSIN,

Bir elinde resmin , bir elinde son mektubun vardı diyecekler İNANAMAYACAKSIN,



Sonra kalkıp geleceksin baba

Cesedimi görünce taş kesileceksin

Seni nasıl sevdiğimi anlayacaksın

Tutup elimi affet diyeceksin

Seni çoktan affettiğimi bilemeyeceksin

Eğilip sarılacaksın soğuk bedenime

İşte o zaman bir fısıltı duyacaksın.

Elveda .
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #7000
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
masamda ki kum saati seni hatırlatıyor
düşen her kum tanesi yokluğunda döktüğüm gözyaşımda olsa
gökyüzünden kayan her yıldızı ellerimle tutuyorum
yeter ki senin dileklerin kabul olsun ve mutlu ol diye
sen mutluysan bende mutluyum üzüm gözlüm
yıldızları sevdiğim gibi…
seni seviyorum… SeNi SeViYoRuM... SENİ SEVİYORUM

bir telaş sardı yüreğimi
oyun oynamayı seven çocuklar misali
kendi ellerimle sana kağıttan gemiler yapıyorum
adını “aşk gemisi” koydum
gözbebeklerinde yüzdürüyorum
kahverengi gözlerinde hayatı mavi görmeyi seviyorum
maviyi sevdiğim gibi…
seni seviyorum… SeNi SeViYoRuM... SENİ SEVİYORUM


her yağmur yağdığında
kendimi bu şehrin sokaklarına atıyorum
şemsiyemi asla almam yanıma
her gün ıslanan sokak çocuklarına havam olmasın diye
onların şemsiyesi benim ellerimdir…
yeter ki onların saç telleri ıslanmasın, çocuk gülüşleri solmasın…
onların gözlerine bakınca gülüşün gelir aklıma
yüreğinin altında aşk’tan sırılsıklam olmak en güzel duygu
yağmurları sevdiğim gibi…
seni seviyorum… SeNi SeViYoRuM... SENİ SEVİYORUM


çocukluğumda;
bir tepeye çıkıp uçurtma uçurtmayı çok severdim
uçurtmamın ipini asla uzun bırakmazdım
gökyüzünde tellere takılmasın diye
uçsun ama yakınımda uçsun yeterdi bana
sen benim çocukluğumda ki uçurtmam gibisin
yüreğimin tepesine oturttum seni
istediğin yerde ol ama yüreğimden uzaklaşma
uçurtmaları sevdiğim gibi…
seni seviyorum… SeNi SeViYoRuM... SENİ SEVİYORUM

yedi tepeli İstanbul daha bir güzel
seni gördüğüm zaman…
bir tepesinde değil her tepesinde sen varsın
o yüzden daha çok seviyorum İstanbul’u
denizi daha mavi, yeşili daha yeşil
seni özlediğim zaman…
İstanbul’u sevdiğim gibi…
seni seviyorum… SeNi SeViYoRuM... SENİ SEVİYORUM

ben babamın ilk göz ağrısıyım
ilk kollarının arasına aldığı, canından bir parçasıyım
ben babasına hayran, babasına aşık bir karakızım
göz rengin, gülüşün, bakışın, kendi halinde olman
saçlarında ki aklar bile aynı babam..
sen benim ölümsüz sevdam, ilk göz ağrımsın
babamı sevdiğim gibi…
seni seviyorum… SeNi SeViYoRuM... SENİ SEVİYORUM

seni seviyorum…. Yavaş yavaş ilerleyen aşk (bebek)
SeNi SeViYoRuM... inişli çıkışlı aşk (hayat)
SENİ SEVİYORUM… artık söyleyecek sözüm kalmadı (yüreğim)

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya