Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 730

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.653.997 Cevap: 12.492
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7291
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
İsyan Ederim
Karadır kaderim, kötüdür benim,
Sponsorlu Bağlantılar
Alın yazısından nefret ederim.
Doğmadan yazılır deseler bile,
Rakıya vurunca isyan ederim.

İstemem, özlemle yaşamak zuldür,
Yangınlar sönünce gerisi küldür.
Eskiyen gönlümde solmayan güldür,
Çakır dikeninden nefret ederim.

Isırgan otları pıtırak gibi,
Kapladı kalbimi boğuyor beni,
Ansızın büyüyüp battı dikeni
Acemi aşıktan daha beterim.

Umarı bulunmaz, bu yara onmaz,
Aşkımla yanmayan beni anlamaz.
Leylekler uçuşur dalıma konmaz,
Yeşil yeşil bakar artar kederim.

Orkestralar coşar benim içimde,
Nağmeler uçuşur terli elimde,
Cennetin şarkısı senin dilinde
Uçarsa göklere isyan ederim.

HÜLIA - avatarı
HÜLIA
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7292
HÜLIA - avatarı
Ziyaretçi
Bu Şehri Ağlatacak Kadar Ağırdı Gidişin

Sponsorlu Bağlantılar
Bu şehri ağlatacak kadar ağırdı gidişin
Şimdi yokluğunu koynuma aldım
Karanlığın bile hüznümü kaybedemediği bir gecede
Hesap soruyorum yüreğime boyundan büyük sevmek sana mı düştü diye.
Her yer sen kokuyor işte
Her şeyde senden bir parça
Böyle çaresiz, böyle yarım kaldım işte
Sol yanım acıyor
Her atışı yokluğunun isyanı şimdi
Yanmaktayım işte
Alev alev yanmaktayım gözyaşlarıma inat daha bir kor olmaktayım
Nasıl sevmişim oysa seni
Ne kadar sen olmuşum
Ne kadar çok ben olmuşsun
Nasıl mecburmuşum
Nasıl tutulmuşum
Sensizlik ölümmüş oysa
Oysa ne zormuş ölüm.
Hasretinle yanıyor şimdi her yanım
Bir damla sen diye yalvarıyorum
Bir damla kan ilişiyor gözlerime
Bir damla sen diyorum
Bin damla kan düşüyor yüreğime,
Yoksun işte
Ben deli divane olsam da yoksun.
Sensizlik baş köşeye oturmuş dalga geçiyor şimdi
Aynalar hesap soruyor,
Duvarlar gizliden ağlıyor,
Bir bilsen,
Ah! bir bilsen hasretimi
Sanki her ayak sesi seni getiriyor

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7293
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Serseri



Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.

Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim...
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7294
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Kuş Hatıraları
Kuş Hatıraları

Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
rüyalarımıza melekler uğrardı.
Kapımızdan yoğurtçu
bahçemizden ishakkuşu
kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.

Kışın bir sobamız olurdu
sobanın yanında kedimiz
kedinin önünde yün yumağı
bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik.

Yerli malı kullanan
yurdun üç tarafı denizlerle çevrili
kuruüzüm incir fındık
tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren
kuru üzüm ve inciri satan
karşılığında
çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan
bir toprağın fertleri...
Biraz yoksul biraz mütevekkil
biraz mahcup biraz kırılgan
biraz naif ama hep umutlu...

Özlerdik.
Memleketteki halamızı
ince doğranmış bir dilim pastırmayı
yurttan sesler korosunu
akşam komşuluklarını
radyo tiyatrolarını
sabah ezanını
kalaycıyı bozacıyı
münir nureddin şarkılarını
orhan boran yarışmalarını
kandil gecelerini duvar sarmaşıklarını
bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını
okul önü koz helvalarını
akşam oturmalarını
ve hayatı...

Top oynardık
ip atlar kedi kovalar
taşlarla birbirimizin başını yarar
mahalle savaşları çıkarır
gece olunca da tutar babalarımızın elinden
yazlık sinemalara gider
Sadri Alışık Vahi Öz
Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder
Olimpos gazozları içer
güler eğlenir bağırır çağırır
dönerken yıldızları sayardık.
Biz sıkı çocuklardık.

Hepimizin birer yıldızı vardı
onlara isim takardık
onlar da bize isim takardı
pus ve dumandan önce bu şehrin
geceleri gökırpan ve isimleri takılan yıldızları
vardı.

Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik
biz kimseden yana değildik.

Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri
olmazdı
Bir değirmendeydik
öğütülen
öğütülürken türküler söyleyen
buğday başaklarına benziyorduk.
Ben
çorbalardan tarhanayı
yemeklerden kurufasulyayı
sigaralardan Harmanı
belki bunun için çok sevdim.

Yollar bozuk musluklar bozuk
ziller bozuk paralar bozuk
ama adamlar sağlam idi.

Bu şehrin yıldızları vardı.
Saçlarına kurdelalar takan
çivitle yıkanmaktan aşınmış beyaz çoraplarına
leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan
gözleri önünde
yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde
küçük çocukları vardı bu şehrin
bu şehrin yıldızları vardı.

Ben Fenerbahçeyi amcam Vefayı tutardı.
Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi.
Taksimden Fatihe troleybüs kalkar
Şişhanede mutlak raydan çıkardı.
Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı.

Muammer Karacan’nın adına bir tiyatro binası yoktu
bizzat kendisi vardı.

Başımız ağrırdı komşumuz vardı
gönlümüz daralırdı komşumuz vardı
Çorbamızı umutlarımızı
memleket kadar kalbimiz paylaştığımız komşularımız
vardı.

Geceleri bekçimiz
gündüzleri sütçümüz
bizim kadar zayıf da olsa
nohuta ve makarnaya alışmış da olsa
Sarman adında bir kedimiz
ceplerimizde kırık misketlerimiz
çamur bulaşığı ellerimiz
ve gülümseyen bir yüzümüz
kimseye göstermekten utanmayacağımız bir içimiz
biraraya gelerek çektirebileceğimiz
bir aile fotoğrafımız vardı.

Bir sabah bütün iyi şeylerin
Ayvansaray iskelesinden
hayal ülkesine doğru demir alan
bir şirket-i hayriyye vapuru gibi
aramızdan ayrıldığını gördük
Sonra Ayvansaray’ın sularının çekildiğini yazdı
gazeteler.
Süheyla hanımın Raci beyin
Melahat mehveş ablanın
Niko’nun Ercüment efendinin çekildiğini ise
yazmadılar nedense.
Ama yok ama yoklar.

Ne Harman sigarası kaldı geriye
ne Olimpus gazozu
ne Sadri Alışık.

Kalan bir tortuydu belki.

Belki kırık bir rüya denizi
belki suya düşürdüğümüz suretimizin
cep aynamıza nüktedan bir yansımaydı herşey.
Herşey Maltepe sigarasının
hep arandığında
her bakkalda bulunabilmesi ile
büyüsünü kaybetmişdi belki de .
belki de biz bir rüya mı görmüştük?

Hadi hepsi yalandı.
Hadi hepsi hayaldi.
Hadi hepsini ben uydurmuştum.
Ama rüyalarımızın melekleri
ve soframızın daim konukları kuşlar?
Ya onlar?
Onları siz de görmediniz mi?
Sizin de sofranıza konup
rüyalarınıza uğramadılar mı?
Onlar da mı yalandı?
shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7295
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
iyileşmez hiçbir yara bilirsin
tortusu kalır
hangi ses unutturabilir
ilk bıçağın yankısını
sende rehin kalmıştır
gecenin saplantısı

hiçbir yara
hiçbir zaman iyileşmez bilirsin
saklısı kalır
yel esince sızılanır
su susunca ikindilerde
herşey vakitsizce gelişir
birine sevişirsin
ötekini düşünürken

sabahları zordur korsan sevişmelerin
eski yaraların ağrır
oysa ne bir iz görünür teninde
ne şiiri ses verir orta kulağında
yalnız bir yürüme isteği vardır
eski yaraların eski yerinde

kahvaltısı zordur olmasaydı bir sevişmenin
ve hep ten tuzu basmaktır
eski yaraların eski yerlerine
hiçbir yara
tam olarak iyileşmez bilirsin
hangi bakış unutturabilir
ilk bıçağın ışıltısını
karanlıktaki

şairden bir *** olmaz sabaha karşı
sebepsiz hüzünler yazar ehliyetinde
ve ne söylese yalandır
alkol kontrolünde
sevmek bizahiti yaralanmaktır
ve yaralar hiçbir zaman iyileşmez teninde
yanlış vurulmuş bir aşıdan sızar da
diriltir solgun baharları
şiire sebep istemez
şairden bir *** olmaz ve
hiçbir yara
hiçbir zaman tam olarak iyileşmez

bardaklarda dudak izleri birikir
sahnede eğri büğrü sesler
ve sade bir yürümek isteği tek başına
eski bir yaranın artık gözle görülmeyen izinde...

çünkü hiçbir yara hiçbir zaman tam olarak iyileşmez
çünkü en hızlı hatırlanandır
en eski unutulan
ondan gelen ıtırlar olur yellerde
her esinti bir acılı kokuyu taşır hassas burunlara
savrulur gidersin
çok eski çok acıtan bir ağustosa
nasıl kıyısında kalmıştık
yapış yapış bir yazın
daha başkaydı hani yüzünde
herkese aynı oranda bulaşan tuz
yolların açmazıydı enginlikle kabaran
ve bütün yanlışları dalga dalga saklayan
şarkılıktan usanmış deniz
ve denizi herşeye benzeten şiirler
ve kıstırılmış istridyelerde kullanılmış inci taneleri...

çünkü bilirsin
hiçbir yara hiçbir zaman
tam olarak iyileşmez!
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7296
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Masal Gibi

Şimdi bir düş gibi, hayal gibisin.
Çocukluk günlerimdeki masal gibisin.
İçimde baharlarla büyüyen
Bir yeşil yaprak, bir ince dal gibisin.


HÜLIA - avatarı
HÜLIA
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7297
HÜLIA - avatarı
Ziyaretçi
Neden sevdim seni bilmiyorum
Bilmiyorum hiçbir seyi
Bazen kendini sonsuz bir boslukta hissedersin ya
Hani bazen milyonlarca kisi arasinda yalniz kalirsin
Belki de bu yüzden
Bu yüzden belki de seni sevdim
Tutunacak bir dal bir agaç misali
Sana sigindim
Ama simdi bir çikis yolu bulamiyorum
Her yer karanlik yolumu bulamiyorum
Neden sevdim seni bilmiyorum ama
Bildigim tek sey sevmek her zaman iyi degildir
Eger benim gibi bir umudun yoksa
Hiç sevme daha iyi
Seni neden sevdim bilmiyorum
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7298
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi

İstanbul Sen Kokuyor Biraz...

şimdi çok uzaklarda ışık mı oldun sen?
Kanatsız bir melek,
Belki kanatların bile vardır şimdi, bilinmez

Gülen gözlerin gülmezmi artık?
Kızıl saçların öyle beline kadar uzanamaz mı?
Yalnız mısın gittiğin yerde…
Bizim burda nasıl yaşadığımız ise, bilinmez…

Şimdi ne zaman aklıma düşse gülen gözlerin
İstanbul sen kokuyor biraz
Ezanlar kulağıma hep seni okuyor,
Başım önümde, gözyaşlarım avuçlarımda?
Büklüm büklüm yüreğimdeki tek dilek sen oluveriyor….

Bizi nelere bırakıp gittiğini, bir sen misin bilen?
Gittiğin yer, burda bıraktığın herşeyden ne kadar güzel?
Senin de bağrın yanar, seninde kalbin kanar mı?
son birkez daha gülümsemene nasıl hasretiz, bilemezsin

Pamuk ellerin yine de allaha kalkar mı?
Duaların gökleri aşıp bize ulaşmaz mı?
Üşüyor mu kalbin şimdi o uzaklarda?
Bizim yüreğimiz ne haldedir, bilemezsin

Bıkmış olamazsın…
Ne de yorulmuş,
güzel yüreğin daha yepyeni
Çok uzaklarda sönmeyen bir ışık mı gözlerin?
Peki ya pamuk yığını ellerin?
Kursağımızda kalan herşeyin cevabı sende gizli
seni bizden çok sevenin yanındamısın şimdi?

Sevgili küçük kız!..
Ezanlar kulağımıza seni okuyor şimdi
İstanbul her gün biraz daha sen kokuyor
Gözyaşlarımızı saymazsak daha yağmadı yağmurlar…
Çok sürmez mevsim döner, soğur burda havalar
Dilerim gittiğin o yerlerde
Sen hiç üşümezsin…
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7299
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yüreğimdeki Sonbahar Yaprakları



Yüreğime serptiğin sonbahar
Yapraklarını
Göstermek istedim sana
Her nefeste
Adını sayıkladı dilim
Bakakaldım gözlerine

Ellerimde saçının bir teli
Duruyordu
Kokluyordum
Bir yel gibi
Esiyordu kokun
Kazınıyordu ismin yüreğime

Düşünüyordum
Ya için geceyse
Ya sığınacak bir liman yoksa
Yüreğinde

İstemiyorum düşünmek
Hayır istemiyorum
Gerçeği tanımaktan
Korkuyordum

Henüz toprağından yeni filizlenmiş
Bir ağaç gibiydi bedenim
Mavi bir hayat vardı
Düşlerinde
Güneşi görmeden
Geceyle yaşamayı
İstemiyordum

Ben gözlerindeki yıldızların yanında
Hapis olmak istiyordum
Ben kokunu
Bir zincir yapıp
Bedenimi sarmak istiyordum
Ben,
Ben Seni Seviyorum
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7300
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi

Seni Düşünüyorum

Oturmuş gecenin karanlığında
Yine seni düşünüyorum
Dokunmak,öpmek istiyorum
Hep ama hep seni istiyorum
Şarkılar hep seni anlatıyor
Senin adına şiirler yazıyorum
Yokluğunla dans ediyorum çoğu geceler
Sensizlikle kafa çekiyorum
Hayalinle konuşuyorum,ağlıyorum omzumda
Göremediğim seni seviyorum
Hemde delice,çılgınca
Hep sen,hep sen diye haykırıyorum beni çevreleyen dilsiz duvarlara
Birtek onlar paylaşıyor benimle sensizliği
Söylemekten utanıyorum ama
Sensizliği bile kıskanıyorum
Paylaşmaya kıyamıyorum o dilsiz duvarlarla
Oturup gecenin karanlığında
Hiç kopamadığım seni düşünüyorum..

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya