Arama

Sizin Şiirleriniz - Sayfa 69

Güncelleme: 28 Ocak 2021 Gösterim: 222.549 Cevap: 892
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
27 Mart 2009       Mesaj #681
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi


Sponsorlu Bağlantılar
Ben o merdivenlerden çıktığımda
tek başınaydım. Üstelik arkama
dönüp bakmaya ürkmüştüm.
Gök yüzünde dolunay, belki
o da unutmuştu kendini,
geceden kalmış.
Ayrılıklar her zaman hüzün
solumazlar.
Ne bileyim bazen de
kırlarda kekik, çiğdem
balkonlarda arap saçları,
tarlalarda ay çiçek,
soluyabilirler de.
Bendeyse tuhafımsı bir
mutluluk vardı.
En azından kimseleri
kandırmamış, üzmemiştim.
Fincanları alırken küçük
çocuk/ öteki kimin diye sormuştu?
Yanıtlamam…
bende SAKLI…


necmi dayan 31.5.2005

ScarletSunShine - avatarı
ScarletSunShine
Ziyaretçi
28 Mart 2009       Mesaj #682
ScarletSunShine - avatarı
Ziyaretçi
Ben böyle sevdim işte
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni
Sponsorlu Bağlantılar
gören.
Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka
yerde
olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın,
orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu
kadar
kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden
ne
ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.

Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım
seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin
renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin
pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın
bir
ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize
tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.

Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar
gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En
kızgın,
en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana.
İçimdeki
sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi
ve
ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey
olduğunu anladım seninle...

Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk
yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden
tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi.
Menzil
sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok
edebilirdim.
Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana
ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen
girebilirdin.

Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı,
gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu,
olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da.
Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni
ve o
doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu
zaman.
Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni
yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.

Seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün
yenilendim.
Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın.
Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.

Sevdim işte ötesi yok...

necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
30 Mart 2009       Mesaj #683
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi


(toprak kızıla boğulmuş)

kıpırdanacak yer de yoktu,
sancak ve kılıç/
ki kalkan da
ölülere karışmış

Kim olduklarını unuttular,
hasret üstüne hasret,
yaralıydılar…

(masal bu ya)

kimselere sormadılar
kimseleri sorgulamadılar
özgürce/
birlikte oynaştılar…

(san ki!)

yaladı geçti
kan kokulu yel.
umarsız korku
çığlık oldu,
yay ve ok oldu,
yırttı geceyi
dağlara saplandı.

susmuştuk
muştular…

açılmadı fermanlar
izin de çıkmadı
aşkı sanrılar/
ayrılıksa bizi sardı.

(söylentiye göre..)

kımıldamasınlar,
yayıldı öylesine şehre,
deyin ki onlara,
büyücü kaçtı..
ya ölün
ya da kazıyalım taşlara
ayrım ayrım olmuşlara...
adayalım o cansızlara.


3 haziran 2007
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
30 Mart 2009       Mesaj #684
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi



kıyılarında siperler kazdılar
açıp o Kutsal’ı okumadılar.
daldılar dalgalara,
kayboldular.

Sıkıştırılmış duvardı
ziftle
ölü şiir.
hangi yangın içindi
tutuşturulmamış saflık
giyinmiş de
kimlere kapılanmış?

kederler…
yaldız sürünmüş,
yüzlerse,
o sağnaklar
hanginiz de kalmış?

(kinayeler sarmış Fi’yi.
o yere düşen Dut’sa
henüz olgunlaşmamış..)

öyleyse yakın bizi,
dağlayın gözlerimizi
tutun gecenin yıldızını
onurlandırın geçmişinizi
bilisizlerden sorun
küllerimizin sırrını…

aldatmayın/
yalnızlığınızı konuşun…


necmi dayan 5 haziran 2007
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
30 Mart 2009       Mesaj #685
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi


(Efsunlular mı? Aşk kaçar onlardan.
Fi öyle konuştu.)

1
diz çöktüler
yetim dillerini
yakarışlara
yer yüzüne
iniltiyle açtılar…

Ama o yabani kestaneler
çakılların tutsağıydılar.
ve sarı/paslı yapraklar
ağlaşmaktaydılar
rengine günün
son kaçınılmazdı
ya diriliş?

soluyordu,
yarı açık pencerede
bilinmedik bir ömür…
2
taşların ıslaklığında
kandırıyor kendini ışıltı.
çıplak ayaklarıyla lanetliler
yakıyor kınaları.
ve yer yüzü
karalar ve denizler
ak’ın da ak’ı,
bizi bekler.
biz ki odalarında esir
ormanlarında yanmaya çıra
olmuşken…
zamanın zembereğinden uzak da
kurda tuzak, kuşa hasret,
kalmışken
ve şiir’den çöllerde
ah yeşermezken,
hangi ayazdır süpüren
hangi dikendir
aşk’ı zehirliyen?.

efsunlular mı?
düştüler yollara
uzundu yolculukları
bir gece mavisinde
dağladılar sokakları..
3
oysa ahu
yalnızdı masalarda
unutulmuştu
dudak izsiz
bardaklarda..
dalgalar uyanmamıştı
çamların diplerinde
o Roma’nın Tanrıları
çökseler/dizlerine kapanacak
sızımlanacaktı…
aşk buysa
mutluluğun yanıtını soracaktı
alsaydı damlaları bir bir
içinde ki acıyı sorgulayacaktı..
ve Roma’nın Tanrıları
küçümsediler…
sözcü çevirdi sayfayı
git dediler O’na
kendini ara
yitik dünyalarda..
4
yüzlerini kapadılar
utanç yaşıyordu yakılar
bulvarlar yokluğumuzdu.
saçlarına dolanan toka,
sorun muydu?
ya var olmak
ya da yokluğunu duymak nesiydi
nesiydi sırtını yaslamak,yaşlanmak
ve nesiydi tenekeden evlerde
uğultuyla yaşamak.
(Yoksul bir kadın
bebeğiyle uykudaydı.
daha bu sabah
insanlar akmaktaydı
kaldırımlardan.
insanlar yalandan/
ruhsa uzaktı dualardan)
öpüşerek kopmak yakınından
parkların kıyısından geçmek
asfaltın buharında yürümek
bu kenttin ufuksuzluğuna
tükürmek gibi/
senden vazgeçmek…
5
yansak da acıdan
duvarları yıksak.
zillerini takınca dansözler
darbuka zurna ve tefler,
karışınca pervaneye tüller,
o şıngırtı
apal dudaklar
ki badem gözler arasında
inadına özgürlüğe yürümeler..
6
nasıl keşfedildiyse yer yüzü
o anlam anlamsızlığa
nasıl yenildiyse?...
boşunamıydı o atlıların
çekilen bayrakların
gerilen zincirlerin
ve demir atmış kalyonların
ve savaşçıların,
boşunamıydı
hasret yaşamaları?..

Seçilmişler karar veriyor
işte bizlerin adına
bizler olmadan
yasaklanan aşklara…

(mızrağını kaldırıp fırlatınca
gülüyordu zıhlı savaşçı.)

necmi dayan 6 haziran 2007
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
3 Nisan 2009       Mesaj #686
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi


(Şaşırma! Lal olmak
olmasın yaşamında..)

Kimliksiz kaçaksın
ama aşk demişsin
yine de türkü,
yine de kavuşma..
yabancı mısın?.

halaycılarla halaylamışsın,
lekesiz bulutlar sallamışsın
gölgen düşmüş/
üstüne bilmişliğin,
aldırmamışsın…

o Tiyatro sahnesini,
o Düşler alemini,
dünyalar sanmışsın.
ya sokaktakilerini
ya da kendini
yok sayıp
seyre dalmışsın…

az gitmişsin uz gitmişsin
bir Masal’ı yaşamışsın
ne ormanların yalnızlığını
ne de dağların kıpırdanışını
o Yalan ki
duymamışsın…

yer yerinden oynasa
tohum kıvransa
yaşam sahi
hani aşk,
o da ne ki?..

sırlı surlar
sürgüsü iteklenen kapılar
tütsülenmiş gibisin.


8 haziran 2007 necmi dayan
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
3 Nisan 2009       Mesaj #687
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi


verilirken taşlara şekil,
ağlaşan bebeler gibi,
öte ucunda yoksullukların
yokluğunu bile bile
ekmeksizliğin/
ızdırabımıdır içimizde ki,
sütsüz anneleri yaşamanın

bizden konuşuyoruz,
usum yağmursuzluklar da/
ve gezinirken sergenler de,
unuttuğumuz şimdi…
Fi’den başka umarı olmayan
kitaplar mı/
kalmıştı okumadığımız?

bir ateş’in etrafında oturmanın
ya da dönmenin,
ışığın aydınlığına yapışmanın,
sulanmanın/
mutsuzluğun hamuruna,
ilişkileri yoğurmanın
soğuk soğuk…
üzerimizden akarken övgüsüzlük
ve yapaylaşırken
hepimiz
sırası mı,
çıngırak sesleri arasında
yalın ayak,başı kabak,
apaçiler gibi..
çırılçıplak yaşamanın,
sırası mı,
sıra dışı olmanın?...


necmi dayan 12 haziran 2007
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
3 Nisan 2009       Mesaj #688
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi

ayrıntılara karışsak,
bir romanın içinde
bilinmedik Nokta’lar
ya da denklemler çözülmedik…
kaybolup gitsek akıntılarda
hiç bulunmasak.

mutlu olsak mutlandırılsak
taçlandırılsak krallar tarafından
bir şeyleri yoklamasak,
tok olsak bir şeylere…

verilen sözler tutulsa,
ağırdır bu yük taşımasak…
bahanelerden duvarlar örsek
sorumluluktan kaçsak..

sorgu olmasa,
yanıtlar boşluk da uçuşmasa
o sözlerdir ki/kirli..
çıkmazlar gün ışığına.
koparsak dalından düşünceyi
ya da kökünden çiçeği…

gün gelir…
kırılır şiir’de
sağır eder tüm ilişkileri…


13 haziran 2007 necmi dayan
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
3 Nisan 2009       Mesaj #689
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi


silinmiş yüzler vardı
bıraktığımız…
askılara astığımız giysiler
ekmediğimiz tohumlar
sevmediğimiz mayıslar gibi…

unuttuğumuz yollar vardı
yürümediğimiz…
yaşamayı düşünmediğimiz
görünmekten sakındığımız
puslu günler/ artık istemediğimiz…

kapanan çukurlar vardı
yarım bırakılmış kitaplar
kaldırılmıştı sözlüklerden
idamlıktı
ayrılıklar.

sonbaharlar vardı,
adına harakiri yapılmış
loş geceler,
yalnız pencereler
pisi pisi otlarıyla,
kurumuş bahçeler…

ya Sonra’lar vardı
kezlerce dinlenen şarkılar
ıssız bilinmedik sokaklar
hınzırdı kelebekler
acil servisler de
deşilen yaralar,
beyaz sirenler
içinde Tanrılar vardı,
bilmek istemediğin kefenler
sen’den sonralar
yoktu… bırakılmalar..


13 haziran 2007 necmi dayan
necmidayan - avatarı
necmidayan
Ziyaretçi
5 Nisan 2009       Mesaj #690
necmidayan - avatarı
Ziyaretçi


içinde sen olmayan bir şeyler olmalı,
belki bir sürü olmalı
sıyrılmalı son anda,
kapana bir iki adım kala,
ayağı takılmalı,
taş’a…
bulutlara bakmalı,
çakan şimşeklere…
vazgeçmeli
yol değiştirmeli,
kapılardan son anda dönmeli…
içinde sen olmayan bir şeyler olmalı,
yaş inmemeli,
suçtan uzak durmalı,
sadaka vermeli,
uzak durmalı,
kaza geçirmemeli,
en güzeli…
eceliyle ölmeli..
içinde sen olmayan bir şeyler olmalı,
olmadığın herhangi bir yere…
gülerek basıp gitmeli


necmi dayan 1 temmuz 2007

Benzer Konular

6 Temmuz 2015 / Misafir Forum Oyunları
14 Eylül 2014 / Misafir Genel Mesajlar
5 Mayıs 2006 / Misafir Bilgisayar