Arama

Özlem -1- [Arşiv] - Sayfa 5

Güncelleme: 3 Aralık 2006 Gösterim: 178.995 Cevap: 1.193
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
14 Haziran 2006       Mesaj #41
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
DENİZİ ÖZLEYENLER İÇİN

Sponsorlu Bağlantılar
Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
"Bakar bakar ağlarım."
Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından;
Suların yeşili,göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi...
Hala tuzlu akar kanım
İstiridyelerin kestiği yerden.
Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.
Gemiler gecer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler,damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret
KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
14 Haziran 2006       Mesaj #42
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
ÖZLEM

Sponsorlu Bağlantılar
Memleket hasretidir, gurbette özlem.
Zeynep, İlkokul öğretmenim; ilk adı, Özlem.
'Özlem Yokuşları' okuduğum ilk roman.
Beni kandıran, tezgahtar kızın adı; Özlem.

En iyi müşterisiyim,'Özlem Süpermarket'in.
Biletimi mutlaka, 'Özlem Tur'dan alırım.
Duygular; benliğimi kapladığı zaman.
İlk aşkım; Özlem'in ateşi, içimde yanan.

Özlem; nereye baksam,her yerde özlem.
Neden? Niye? Kime? bu özlem!

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
14 Haziran 2006       Mesaj #43
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
cicek002



Hayat Seninle Olmalı


Hayat ya seninle olmalı; ya da hiç olmamalı,
Akan damlalar sürekli olmalı
Damlalar ask denizi olup tasmalı
Aşk denizinde seninle yüzebilmeli
Uçan martılar şarkımızı söylemeli
Gökyüzü ikimize imrenmeli
Hayatı seninle yönlendirebilmeli
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Baharda açan çiçekler sen kokmalı
Seni yudum yudum koklayabilmeli
Sen bir gül olmalı
Suyun dürüstlük olmalı
Gübren aşk olmalı
Güneşin ben olmalı
Seni benden başka kimse koklamamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Gecenin ayazlarında rüzgar sen kokmalı
Yanan sigaram sen olmalı
Ciğerlerim seninle dolmalı
Nefesim seni arzulamalı
Gözlerim dumanından damlamalı
Ayaklarım ayazda seninle adımlamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Saçlarım seninle parlamalı
Gülüşün içimi ısıtmalı
Kalbim her an seninle heyacanlanmalı
Elllerim karanlıkta ellerini bulmalı
Dudaklarım alacakaranlıkta seni sormalı
Dillerim dillerini okşamalı
her gecemiz aşk olmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Her yağmurda gökkuşağı olmalı
Gökkuşağına seninle bakmalı
Renklerini seninle saymalı
Her sayışımızda sayı tam olmalı
Eksik olursa kafaya takmamalı
Her an hayatı seninle yudumlamalı
Kırlarda seninle el ele çılgınca koşmalı
Gelincikler laleler kulaklarında olmalı
Onları senden kıskanmalı
Kelebekler beraber kanatlanıp uçmalı
Güldüğün zaman yüreğimde güller açmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Sana olan bu sözlerim daima olmalı
Bizim sevgimiz sonsuzluk olmalı
Konuşmalarımız aşk kokmalı
Şiirlerimde sen olmalı
Gönlüm seninle dolup taşmalı
Ölüm sensiz olmamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı





kalp004
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #44
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Özlem



Firari sevdamsın benim,
Kovaladıkça kaçan,
Kaçtıkça çoğalan.
Beynime ve yüreğime,
Bir mıh gibi çakmışım seni,
Söküp atamam.
Kelepçeli sevdamsın, özlemimsin
Dünüm, bugünüm, yarınım
Gecem, gündüzüm.
Ve de bilmem daha neyim?
Bir martının,
Dağlara sevdalandığı gibi,
İşte öylesine sevdalıyım sana.
Sen sevdalı olmasan da bana!
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #45
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
Bekle Beni

Olurda ecele âşık olursam senin yerine
Darılma sakın,
Bastığın toprağı andırır gözleri
Ölürde, meleklere sarılırsam ince belin yerine
Kıskanma sakın,
Taptığım kokunu andırır bedenleri

Gelirde, bir kuş olup konarsam pencerene,
Özleme sakın,
Yuvamdır yalnız geçen akşamların.
Ve bir buse bırakırsam yaralı gülüşüne,
Şaşırma sakın,
Onlar, gözyaşlarının memleketinden hediye

Bırakırda geri dönersem geldiğim yerlere,
Uyanma sakın,
Tekrar gireceğim rüyalarına...

KORKMAZ BIÇKIN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
cseni arıyorum
sevgi10019

SENİ ARIYORUM

Anlatacak nelerim var bir bilsen


İçimde ihtilaller kopmuş

Kendimi sürgüne verdim

Mutluluğum çoktan iflas etmiş

İtiraza hakkım yok biliyorum

Beni savunmak sana düştü

Seni arıyorum...

Yarım kalmış şiirlerim gibisin

Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda

Öylesine eksiğim sensiz

Öylesine sahipsiz

İşte bütün umutlara

Havlu attım, gidiyorum

İçimde geç kalmışlığın çaresizliği

Çocuklar gibi ağlıyorum

Ve gel gör ki, her damla gözyaşımda

Yine seni arıyorum...


Ahmet Selçuk İLKAN
Son düzenleyen Blue Blood; 15 Haziran 2006 07:54
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #47
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Nereye gidersin sevdiğim…

Hatırlamak için harcadığımızdan çok daha fazla çabayı unutmak için harcıyoruz herhalde.
Unutmak…
Çaresizlerin, fırtınalar arasında, bir gün oraya ulaşmanın düşünü kurdukları o acıklı sığınak.Hayatımıza girenleri ya da girmek için kapılarımızı zorlayanları silmek aklımızdan, onlar yokmuş gibi davranıp onlar yokmuş gibi yaşamak.
Geçmişi, o geçmişi yaşayan parçamızla birlikte çıkartıp atmak içimizden, atılan her parçayla birlikte içimizde bir boşluk kalacağını bilerek yapmak bunu.
Ya da yaşanacak birşeyler vaat edenleri, bir gün onları da unutmak zorunda kalacağımızı düşünerek, daha baştan unutmaya çalışmak, geçmiş gibi gelecekten de parçalar ayıklamak.
Geçmişimiz ve geleceğimizle bir kazı yerine çevirmek hayatımızı.
Nasıl bir öğüt vermeliyiz kendimize?
“Unut “ mu demeliyiz?
Sana zevk vermiş olanları ve zevk vaat edenleri unut.
Hiçbir zaman yekpare bir kıta olamayıp birbirine köprülerle bağlı yüzlerce, binlerce küçük adacıktan oluşan hayatın parçalarını birbirine iliştiren köprüleri yakmalı mıyız?
Hafızamızın en çok dönmek istediği, en çok özlediği adacığı mı, köprülerini yıkıp, hayat haritamızdan silmeliyiz?
Geçmişimizde en çok özlediğimiz mi en çok unutmaya çalıştığımız?
En unutulmaz olan mı en unutulmak istenen?
Ya da geleceğimizde en fazla zevk vaat eden mi, köprüsünün başında en uzun oyalanıp gözlerimizi kapayarak, belki ben gözlerimi açana kadar, ışıklarıyla beni çeken o adacık aklımın haritasından silinir diye beklediğimiz?
Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.
Unutabiliyor musunuz bari?
Hayatınıza kazdığınız o çukurların etrafından dolaşıp geçebiliyor musunuz?
Bir zamanlar bütün dünyayı birbirine katan o şarkıyı dinlediğinizde, sorulan sorunun cevabını verebiliyor musunuz:
“Nereye gidersin sevdiğim, yatağında yalnızken? ”
Nerelere gidiyorsunuz yalnızken yatağınızda? En çok gitmek ve en çok kaçmak isteğiniz yere mi?
Geçmişte en yakınınız olmuş olan”şimdiki yabancıyı” ya da gelecekte en yakınınız olabilecek “şimdilik yabancıyı” hafızanızın derinliklerinden söküp uzak sürgünlere gönderdiğinizde onunla birlikte giden birşeyler olmuyor mu?
Her “unutuş” bir “eksiliş” gibi gelmiyor mu size?
Unuturken eksilmiyor musunuz?
Ve korkmuyor musunuz, sımsıkı kapadığınızı sandığınız o sürgün kapıları bir gün aniden açılıverecek, sürgünleriniz, “nerelere gittiğinizi”hiç söyleyemeyeceğiniz yalnız yataklarınıza gülümseyerek geliverecekler diye?
Ansızın geliveren bir zarftan çıkan Haydar Ergülen’in yanına mavi çarpı atılmış şiirindeki mısralardan haberdar mısınız:
“Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır”
Acıyor mu gözleriniz, göze alamadığınız yakınlıklardan?
Geçmişe ya da geleceğe doğru uzanan kaç köprü yaktınız bugüne dek; hayatınızın haritasını çizerken kendi ellerinizle, sevgiyle, gülümseyişle, sevişmeyle denizlerinize kondurduğunuz kaç adanın, unutuluşun depremleriyle suların derinliğine battığına tanıklık ettiniz?
Kaç adayı batırmak için kaç deprem yarattınız, bir adanın üstünü kapatsın diye depremlerinizle yükselttiğiniz o dalgalar, o adayla birlikte daha başka neler yuttu sizden?
Yıllar sonra bütün bu depremleri yarattığınız için affedebilecek misiniz kendinizi?
“ ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak”
Acıyor mu gözleriniz?
Gözlerinizi bağışlayacak “öbür” gözleri aramıyor musunuz?
Unutulanlar arasında en zor unutulanı olan o gözleri aramıyor musunuz?
Kim bağışlayacak gözlerinizi, kim bağışlayacak?
Kim bağışlayacak bu unutuşları?
“sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim”
Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz
Bize zevk verenleri ya da zevk vaat edenleri unutmak, onları aklımızın haritasından silmek için.
Unutuyoruz, her unutuşta biraz daha eksilerek.En hatırlanacak olanları unutmak derin sürgün yaraları açıyor içimizde.
Ve biri soruyor bize şarkılar söyleyerek: ”
“Nereye gidersin sevdiğim, yatağında yalnızken”
Geçmiş köprüleri yakıyor, geleceğe uzanan köprülerin başında, o gelecek de kaybolsun diye bekliyoruz, geçmişi unuttuğumuz gibi geleceği de unutmaya çalışıyoruz.
Zevk veren ve zevk vaat eden her şeyi unutmak için çabalayıp duruyoruz.
Gözlerimiz unutmaktan ve ayrılıktan acıyor.
“biri hepimizle göz göze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde.”
Bu sessizliği kim bıraktı size?
Gözleriniz birbirine değmiyorsa gecenin iki şehrinde bunun suçu kimde, neden değmiyor gözleriniz?
Neden tek sözcük bile yok o konuşkan gözlerde?
Geçmiş… Olan her şeyi biliyor ve unutmak için kıvranarak unutuyorsunuz.
Gelecek… Olacak her şeyi tahmin ediyor ve kıvranarak unutmaya uğraşıyorsunuz.
İki ucunu birden yıkıyorsunuz köprünüzün.Nereye gider bu köprüler, kendi eksilmişliklerinizden başka?
Ve sen nereye gidersin sevdiğim, yatağında yalnızken?
“İki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin.”
Belki de hatırladıklarımızdan ziyade unuttuklarımızı taşıyoruz şehirlerden şehirlere, ”göze alamadığımız bir şehir” yerine her şehirde, yalnız yatağımıza yattığımızda unuttuklarımıza gidiyoruz.
Hatırlamak için harcadığımızdan daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.
Ve bir şehirde unuttuklarımızı her şehirde hatırlıyoruz.
Yekpare bir kıta değil çünkü hayat, adacıklardan oluşmuş dantelli bir harita ve unutmayla hatırlamanın med cezirlerinde, silindiğini sandığımız bir ada birden çıkıveriyor ortaya.Her şehirde çıkıyor.
Unutmaya çalıştıklarınız zevk verdi çünkü, unutmaya çalıştıklarınız zevk vaat etti çünkü size.
Unutmak, yaşanmış ve yaşanacak olanları yok etmek, silmek, haritanızı derin boşluklara koyu lacivert noktalara boyamak ve eksilmek istiyorsunuz.
Unuttukça eksiliyorsunuz.
Eksiliyorsunuz, ama unutabiliyor musunuz?
Gözleriniz acımıyor mu gerçekten?
Gözlerinizi bağışlayabildiniz mi?
Peki şu şarkıyı dinliyor musunuz?
“Nerelere gidersin sevdiğim, yalnızken yatağında? ”


ahmet altan

selinn - avatarı
selinn
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #48
selinn - avatarı
Ziyaretçi
x1pxzZ39wV   c638cn4Zp4ZUoxAC7TqyZldFRwSttnhy2RZpUlJweAFrU uFShy7rLD4l6mQ4c7N8Rpn31d0K0CKp5b7CdGpYE8EqmzGpqKNmJRUoF2NQAxGqf7ekNnIOC4DAXkKN6sJM
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #49
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yarim


atın beni denize atın beni uçuruma
her gece aklıma sen gelirsin yarim
beni ellere savurdun yüregimi yaktın
üç bahar da gecti sen yoksun neden
benim ellerim varmaz oldu kimselere
sevdigim yar nerdesin nerdesin be gülüm
asla gitmem dedin bırakmam dedin şimdi
kime güveneyim kime sarılayım hasretine
söyle yarim sensiz ne yapayım beinde al
tanrım yalvarım sana beni de al su toprakta
bitmiyor günler bitmiyor ruyalar sevgi çiçegim
sen benim yarim oldun sen benim baharım oldun
hadi gel gidelim kara topraga aşkım senle
kimseler rahatsız etmez bizi orada gülüm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #50
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Özlediğin Gidip Göremediğindir

Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin

Özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen

Özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin

Özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen

Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin

Özlem, gidip görememendir; ama
..........

Benzer Konular

18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
7 Mayıs 2008 / estudiantes Spor tr
11 Aralık 2015 / asla_asla_deme X-Sözlük
16 Şubat 2015 / Jumong Basın/Magazin tr