Arama

Özlem -1- [Arşiv] - Sayfa 13

Güncelleme: 3 Aralık 2006 Gösterim: 179.034 Cevap: 1.193
melish - avatarı
melish
Ziyaretçi
17 Temmuz 2006       Mesaj #121
melish - avatarı
Ziyaretçi
Hasretin girdabına düşürüp beni,
Nasıl boğulduğumu görme İSTEMEM...
Sponsorlu Bağlantılar
Su kadar muhtaç olduğum sevgini,
Sadaka niyetine verme İSTEMEM...

Çekinmeden ayrılık sözleri edip,
Beni hiç düşünmeden bırakıp gidip,
Acıyıp halime "Yazıktır" deyip,
Arada bir lûtfedip gelme İSTEMEM...

Akrebin kıskacında erirken zaman,
Sensizliğin acısıyla yanıyorken can,
Gözlerimden yaş değil kan damlıyor kan,
Gelip de gözyaşımı silme İSTEMEM...

Önce umudun ışığını söndürüp,
Yaşadığım hayatı tersine döndürüp,
Beni bir değil, bin kez öldürüp,
Sonra yüzüme gülme İSTEMEM...

Hani bu sevda hiç bitmeyecekti,
Hani aşk içimizden gitmeyecekti,
Biz ölsek de sevgimiz ölmeyecekti,
Yalan ise sözlerin sevme İSTEMEM...

Ya hep yanımda ol, ya da hiç gelme,
Vereceksen sevgini naz ile verme,
Önce ağlatıp sonra yüzüme gülme,
Ya çılgınca sev ya da hiç sevme,

Yazdığım her satırda nasıl bittiğimi,
Hasretin çölünde yitip gittiğimi,
Sensizliğe her an sitem ettiğimi,
Bilme sevdiceğim bilme İSTEMEM....

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Temmuz 2006       Mesaj #122
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Caddelerde sisli, puslu bir kış ikindisi. Ağaçlarda salkım salkım eski zamanlardan kalma anılar... Yapraklarda yere düşmeye hazırlanan yağmur damlaları... Bir yaprak kıpırdıyor işte, gümüşi bir damla usulca yere düşüyor. Sen sanki, yaprakların arasından bana müzipçe gülüyorsun. Beni her zaman şaşırtırsın zaten. Beni her zaman güldürmeyi bilirsin. Farkına bile varmadan bir şarkı dökülüyor dudaklarımdan "Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var."

Sponsorlu Bağlantılar
Rüzgâr keskin ıslığı ile şarkıma eşlik ediyor. İstasyon Caddesi'nin tenhalığı nedense ilk defa içime dokunuyor. Arabaya binsem ve birlikte gezdiğimiz yerlere gitsem, evimde şiirler okuyarak telefonunu beklesem, telefonunun gelmediği zaman seni başka yerlerde arasam. Sonra sen gelsen yanıma, yine "seviyorum" desen, ben yine senin gözlerinde sonsuzluğa mahkum edilen aşkımı görsem. Ayrıca şarkılar gerçek oldu bu kez. Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var.

Yalnızım, üşüyorum, özlediğimse çok uzaklarda. Bahçeme melekler yağıyor, hepsi de tanıdık. Senden doğan, gözlerinde hayat bulan, bizi koruyan, kollayan ve en önemlisi ikimizi bir araya getiren melekler... Son kez yine seninle gezmiştik oraları. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

Benimse herşeyim aynı. Geceleri bodrum katlarına yağmur daha çok yağıyormuş, bugünlerde bir tek bunu ögrendim. Bir de geceleri daha uzun sanki, bitmek bilmiyor. Bana anlatmak için neler biriktirdin içinde? Benim sana anlatacağım yeni birşeyler yok. Dedim ya, her şey aynı. Ama sanki biraz mahsunluk çöktü üzerime, bir de gülüşlerim sanki biraz azaldı. Sen olsaydın hemen anlardın. Sen benim herşeyimdin. Arkadaşım, dostum, öğretmenim, talebem, sevdiğim.

Koşulsuz bir sevgiyle sevdim seni, bağlandım. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, Uzak bir şehrindesin şimdi. Benimse içimde kocaman bir boşluk var. Hayır, Üzülmüyorum, içimdeki boşlukta birtek özlemin yankılanıyor. Hayır, sana anlatmak için yeni şeyler biriktirmiyorum içimde, çok istesen hikayeler uydururum. Ama hikayelerimden önce itiraflarım olacak. Kendimden bile gizlediğim duygularımın itirafları. Sana aşık olmaktan delice korktuğumu, sana bakarken içimin titrediğini. Daha pek çok, sırrımı anlatacağım sana.

Gerçi anlatmama gerek yok, sen zaten hepsinin çoktan farkındasın... Sen kimbilir, belki de uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

Bense odamda senden uzak. Hayır beni merak etme, üzülmüyorum. Biliyorum, ikimizde yoktuk bu aşk başladığında ve çok iyi biliyorum, sonsuzluğa mahkum edildi bizim aşkımız. Dedim ya, beni merak etme. Üzülmüyorum. Yalnızca biraz, biraz üşüyorum...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Temmuz 2006       Mesaj #123
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çaresizliğin Yakarışı



Bir imkânsızdın benim için,
Sonu belli bir türk filmi gibiydi.
Kadere inat çekilmişti bu film,
Ve sana inat sevmiştim ben.
Gülmeye hasret bırakmıştın beni,
Kalbin taşlarla örtülmüştü sanki.
Ve bana inat hiç sevmedin sen.
Kaçtın peşinden koşan benden.
Güzeldin, yüzün büyüledi beni,
Gururluydun kalbinse zehirledi her şeyi.
Arada bir ümit verdin,
Sandım ki geldi içinden,
Halbu ki götürdün en uçsuz derinlere,
Atla dedin ama gelmedin peşimden...

Atladım, derinlere, sessizliğe, sensizliğe,
Hiç biri umrumda değildi,
Tek seni düşündüm, bensizlik yarınlarında,
Sana olan duygularım aşktı sevgiydi.
Şimdi onlar da bitti, sensizlik limanlarında.
Kaybolan gemilerin yanında,
Bakan bir sandaldım etrafına,
Sordum burası neredir? Nasıl geri gidilir?
Güldüler bakarak suratıma.
Sonraları öğrendim orayı, tanıdım onları,
Ve ben de bir gemi oldum aralarında,
Meğerse karşılıksız sevenler limanına demir atmışım.
Yıllar geçtikçe büyümüş, kocaman olmuşum.

Halâ sen varsın damarlarımda,
Unutmak ne demek, burada sonsuzlukta?
Bir sağa bir sola bakınarak etraflarda,
Ve bir ümit gelen her sandalda...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
17 Temmuz 2006       Mesaj #124
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Unutamadığımsın
Sen unutmuştun beni
Bende seni unutabilir miyim diye
Dün sabah mezarlar kazdım sevdama
Nehirler aradım sensiz akan onca gözyaşıma
Mezarlar kazdıkça sevdama
Nehirlere aradıkça gözyaşıma
Daha çok sevdim seni
Ve anladım ki ; aşkıma mezar kazılsa da
Sen benim unutamadığımsın..

Sen unutmuştun beni
Bende seni unutabilir miyim diye
Dün gece ayrılığının zehirini içirdim dudaklarıma
Karanlığın yağlı ipini geçirdim boynuma
İçtikçe ayrılığının zehirini
Hissettikçe ölümün ipini
Daha çok sevdim seni
Ve anladım ki ; ölümler sunulsa da
Sen benim unutamadığımsın..

Sen unutmuştun beni
Bende seni unutabilir miyim diye
Acımasızca hançerleri sapladım yüreğime
Pusular kurup aç kurtları saldım gözlerime
Hançerleri sapladıkça
Kurtlara yem oldukça
Daha çok sevdim seni
Ve anladım ki ; pusular kurulsa da
Sen benim unutamadığımsın..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Temmuz 2006       Mesaj #125
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
O karanlıkların arasındaki zamansız gözyaşları çiseliyor pencereme ve o umutsuz pencerelerimde bir yudum da sen oluyor kendini kaybeden benlerim.....

Denizin başındayım. Dalgaların ortasında. En çok ta kendime yabancı kaldığım o kumlarda anlıyorum karanlıklarımı. Ne zaman ümitlerim esse gökyüzünde ve ne zaman gözyaşlarım damlasa kırlardaki sonsuz papatyalara bir yudum da senin için çekerim zavallı sigaramın son deminde.
Yine o deniz fenerini görüyorum karanlık denizlerimde. Sanki son kez el sallıyor geçen gemilere. Sanki son kez ayakta durmaya çalışıyor bu sonsuz dalgalara ve koyu mavi gecelerinde sakladığı o karamsar yalnızlığına. Bir nefes daha çekiyorum ıslanmış ümitlerimden ve bir yudum da kaybolmuşluk içiyorum yanında. O ıssız sokaklardaki yalnız kalmış gece lambaları geliyor aklıma. Tıpkı deni feneri gibi. Başını eğmiş önüne sanki gecenin karanlığına, sanki kaybolmuş umutlarına ve sanki yitidiği benliğine ağlıyor son kez. Islanıyor dudakları, sözcüklerini kaybediyor anlayamadığı sesler. Bir rüzgar daha esiyor yanı başında ve bir kez daha heyecanla kaldırıyor başını. Umutlarını iice açıyor, sanki aydınlatıyor gecenin ortasında kaybolan son durakları ve unutulan o yapayalnız kalan parktaki karanlık bankları. Uzun zamanlar boyunca kendini aramış oysa karanlıklarda. Sonuna kadar savaş açmış yalnızlıklara, en koyu gecelerde dimdik durmuş rüzgarın karşısında ve en kaybolmuş dakikalarda yol göstermiş o kendini arayan küçük umutların annesine, o küçücük gemilerle dolu sonsuz denizlere.
Kabullenmemiş yalnızlığı, hep bir amac edinmiş kendi karanlıklarında ve her edindiği amaç bir çıkmaza daha taşımış karanlık yanlarını. Her güneşin batışında çıkarmış kılıcını kınından ve her rüzgarda karşı koymuş koyu mavi yalanlara....
Önünden bir toz kümesi geçiyor şimdi, yalnızlığı akıyor gözlerinden ve dudaklarında yarım kalmış hecelerle dolu bir roman.
Tıpkı bir yapboz oyunu gibi. Nereden başlarsan başla, nereden doldurursan doldur ama her gece aynı savaş ve her savaş başka bir yalnızlık......
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Temmuz 2006       Mesaj #126
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Özlem
Özlem, söndürülmüş mumdur.
Özlem, yakılamayan mumdur.
Özlem, yanmayan mumdur
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Temmuz 2006       Mesaj #127
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
O karanlıkların arasındaki zamansız gözyaşları çiseliyor pencereme ve o umutsuz pencerelerimde bir yudum da sen oluyor kendini kaybeden benlerim.....

Denizin başındayım. Dalgaların ortasında. En çok ta kendime yabancı kaldığım o kumlarda anlıyorum karanlıklarımı. Ne zaman ümitlerim esse gökyüzünde ve ne zaman gözyaşlarım damlasa kırlardaki sonsuz papatyalara bir yudum da senin için çekerim zavallı sigaramın son deminde.
Yine o deniz fenerini görüyorum karanlık denizlerimde. Sanki son kez el sallıyor geçen gemilere. Sanki son kez ayakta durmaya çalışıyor bu sonsuz dalgalara ve koyu mavi gecelerinde sakladığı o karamsar yalnızlığına. Bir nefes daha çekiyorum ıslanmış ümitlerimden ve bir yudum da kaybolmuşluk içiyorum yanında. O ıssız sokaklardaki yalnız kalmış gece lambaları geliyor aklıma. Tıpkı deni feneri gibi. Başını eğmiş önüne sanki gecenin karanlığına, sanki kaybolmuş umutlarına ve sanki yitidiği benliğine ağlıyor son kez. Islanıyor dudakları, sözcüklerini kaybediyor anlayamadığı sesler. Bir rüzgar daha esiyor yanı başında ve bir kez daha heyecanla kaldırıyor başını. Umutlarını iice açıyor, sanki aydınlatıyor gecenin ortasında kaybolan son durakları ve unutulan o yapayalnız kalan parktaki karanlık bankları. Uzun zamanlar boyunca kendini aramış oysa karanlıklarda. Sonuna kadar savaş açmış yalnızlıklara, en koyu gecelerde dimdik durmuş rüzgarın karşısında ve en kaybolmuş dakikalarda yol göstermiş o kendini arayan küçük umutların annesine, o küçücük gemilerle dolu sonsuz denizlere.
Kabullenmemiş yalnızlığı, hep bir amac edinmiş kendi karanlıklarında ve her edindiği amaç bir çıkmaza daha taşımış karanlık yanlarını. Her güneşin batışında çıkarmış kılıcını kınından ve her rüzgarda karşı koymuş koyu mavi yalanlara....
Önünden bir toz kümesi geçiyor şimdi, yalnızlığı akıyor gözlerinden ve dudaklarında yarım kalmış hecelerle dolu bir roman.
Tıpkı bir yapboz oyunu gibi. Nereden başlarsan başla, nereden doldurursan doldur ama her gece aynı savaş ve her savaş başka bir yalnızlık......
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
18 Temmuz 2006       Mesaj #128
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bu Benim Yalnızlığım
Aylar öncesinden başlayan bir duyguyu örtmeye çalışıyordum.İçimi kandırmaya başlamıştım.Onsuzda yaşayabilirim hayatımı sürdürebilirim diye düşünüyordum.Bir gün telefonum çaldı.Çok önemli birinden telefon bekliyordum.Karşımdaki ses oydu.Şaşırdım önce onu dinlemeye başladım.
Her ay olduğu gibi yine ödeme planları konumuzdu.Ne zaman geleceğini sordum.Bilmediğini söyledi üstelemedim.Aradan iki gün geçmesine rağmen sesi hala kulaklarımdaydı.Onu tanıdığımdan beri yaşadıklarımı düşündüm onun için yaptıklarımı.Yazdığım onca yazıyı ve onun bunlardan haberinin olmadığını.Bir gün iyice kararttım gözümü.Ona her şeyi anlatmalıydım.Artık bu sadece benim sorunum olmaktan çıkmalıydı.Bir şeyleri tek başıma karşılamamalıydım.Yazılarımı önce bir kitap evinde değerlendirdim.Sonrada ona vermeye karar verdim.
Temmuz ayının o en güzel sabahlarından biriydi.Yaz yağmurları dans ediyordu gökyüzünde.Telefon ettim ve gelmesini söyledim.Gelene kadar vermesem mi acaba diye düşündüm.Ama vermeliydim.Artık bilmeliydi onu sevdiğimi.Geldi ve onun için yazdığım yazıyı ona verdim.
Ardan çok geçmeden beni aradı.Yazımın çok güzel olduğunu ve gerçekten beğendiğini söyledi.
Bende ona
''Bu yazı senin için yazıldı. On bir aylık bir aşkı sana hitaben.Senin kadar güzel ve senin kadar özel.Her kesin karşı çıktığı benim karşında aciz olduğum gibi belki...
Bir şey söylemeni beklemiyorum bil yeter.''
Bu sözlerime karşılık bana
''Gerçekten özel bir insansın ama benim üç yıllık bir beraberliğim var.Seni kırmayı istmem.
Sen bunca zaman bu duyguları belli etmeden nasıl durdun ve nasıl bu kadar sevebildin.''

''Boş ver dedim benim duygularımı.Hayatımda hep sevdim ben.Hiç bıkmadım sevmekten.Ama bil istedim insan sensizken de senin varlığını sevebiliyormuş sadece bil istedim.''

''Peki ya sen'' dedi

''Hoşçakal'' dedim.ve kapattım telefonu

Ağladım günlerce hala daha ağlamaktayım.

telefonun sonundaki tek cümlem

''bu benim yalnızlığım'' dedim içimden
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Temmuz 2006       Mesaj #129
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ay Işığnda gözlerin...
Birgün en olmadık bir anda, bir taş atarsan eğer ya da bir gül içimin en derin kuyularına ... Ve bir ay düşürürsen ansızın, gönlümün en durgun sularına ... Gözlerin kadar güzel. Bil ki delirmenin vakti gelmiştir , o anda sevinçten.

Ay ışığında gözlerin inan ki, kanadının hertelinde bir hüzün ... Ayakları kınalı, gözleri denizler kadar derin ve gökler gibi masmavi bir ürkek cerendir...

Hal diliyle söyleyince gözlerinin en hüzünlü şarkılarını aslında benim türkülerim ve şiirlerimdir gözlerin...Ve aslında altın sarısı saçının tellerine takılan ışık ışık çiçekli sözcükler bizim şiirimiz, bizim türkümüzdür; gözlerimizin söylediği tınılar... En hüzünlü akşamlarında bir Karacaoğla'nın koşması kadar gökçe bir Türkmendir ayışığında gözlerin.

Sen geceyle gelen rahmet ve yürek bereketi... Sen gözleri geceler kadar derin, dolunay gibi ışıltılı güzellik... Ve sen soğukların bittiği gün avuçlarıma bırakıp gittiğin o ateş kadar yakıcıdır özlemin.Mercandır yüreğin, bir de ; dünyanın en güzel minyatürlerinden seçilmiş bir büyülü cerendir gözlerin.

Beni öldürmek vakti geldiğinde; bir Hintli gibi ateşlerde yak beni. Sonra, küllerimi savur yellere... Gözlerinin ırmaklarında çıksın sevi okyanusu yolculuğuna. İstersen küllerimi sürme diye gözlerine çek. Sen bilirsin ama, bir dileğim olsun benim de senden. En vahşi, en ürkek bir ceren olsun ayışığında gözlerin
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
19 Temmuz 2006       Mesaj #130
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Söylenemeyen
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..

Yağmur bırakmadan geçen bulutlar gibiydi zihnimdeki düşünceler;
dilime düşmeyen, sözcüklere dönüşmeyen! ..
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..

Her zaman fazla oldu söyleyemediklerim, söyleyebildiklerimden! ..
Her zaman; bir bilinmez lisandaki çözülmez şiirleri koklayıp, hissettirmeye çalıştım sana...
Her zaman biraz daha zaman kolladım seslenmek için sana, ve her zaman hayıflandım;
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..

Kendi karanlığında; güneşe görünmek için karar veren bir tohum gibiydim...
Zordu çıkmak gömüldüğüm çamurdan;
Ama güzeldi!..

Sen güzeldin ve ben, güzelleşiyordum seni düşündüğümde!..
Kendi karanlığında; güneşe görünmeye karar verip yeşillerini giyen bir tohum gibiydim...

Boyutları değişiyordu hayatımın...
Yani, değiştiren sendin boyutlarını hayatımın; büyüyordum, gelişiyordum, genişliyordum...
Söyleyebildiklerimden çoktu her zaman, söyleyemediklerim; bu yüzden kelimelerimin arası açılıyordu!..

Sığdıramadığım her duygu; iki kelimemin arasındaki boşlukta gizli...
O yüzden, yazdıkça parmaklarım,,, ve işte yine o yüzden söyledikçe dilim topallıyor!..
Toparlayamıyorum zihnimi...
Seni özlüyor, ve terliyorum özledikçe;
Seni koklamak için...
İçimdesin!

Benzer Konular

18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
7 Mayıs 2008 / estudiantes Spor tr
11 Aralık 2015 / asla_asla_deme X-Sözlük
16 Şubat 2015 / Jumong Basın/Magazin tr