Arama

Fıkralar/Komik Olaylar - Sayfa 19

Güncelleme: 19 Kasım 2016 Gösterim: 289.945 Cevap: 1.351
melish - avatarı
melish
Ziyaretçi
1 Ocak 2006       Mesaj #181
melish - avatarı
Ziyaretçi
"Kırmızı Başlıklı Kız" masalını bir de kurdun ağzından dinleyelim :
Her gün yaptığım gibi ormanı temizlemeye çıkmıştım. Orman benim evim, temiz tutmak da benim görevim. Derken bir kız beliriverdi. Kırmızı başlık ve peleriniyle çok şüpheli bir görünümü vardı. Kimin aklına gelir bu garip kıyafeti giymek. Bir kurnazlık peşindeydi mutlaka. Bir süre dikkatle izledim bu garip kızı. Elinde taşıdığı üzeri örtülü sepette kim bilir ne taşıyordu!.. Yürüyüşü bile normal değildi. Yanına yaklaşıp ne yaptığını sorunca bana büyükannesinin evine gittiğini söyledi ama gel de inan. Yine de bıraktım peşini kendi işime döndüm. Ama aklım o kıza takıldı bir kere... Bir gidip bakayım doğru mu söyledikleri dedim kendi kendime; gerçekten böyle bir büyükanne var mı? Siz olsaydınız gerçekliğini kontrol etmek istemez miydiniz? Orman benim evim. Ben hem ev sahibiyim, hem de diğer orman sakinlerine karşı sorumluyum. Neyse uzatmayayım... Gittim, baktım ve gerçekten bir büyükanne buldum. Sorduğumda "evet o küçük kız benim torunum" dedi. Ben de sorumlu bir kişi olarak; "bu küçük kız yabancılarla konuşulmayacağını öğrenmemiş daha!..." dedim ve anlattım küçük kızla karşılaşmamı... Büyükanne de ürperdi ve birlikte küçük kıza bir ders vermeye karar verdik. O yatağın altına saklandı, ben Onun geceliğini giydim, başlığını taktım ve yatağına yattım. Küçük kız birazdan içeri girdi. Seslendi cevap verdim. Ne şaşkın bir çocuk!.. Beni büyükannesi sanıvermişti. Ben benim büyükannemi değil sesinden, kokusundan bile tanırım oysa ki. Neyse bunlar bir şey sayılmaz, daha neler yaptı bilseniz. Kulaklarımın niçin büyük olduğunu sordu. Ne ayıp şey hiç sorulur mu!... Yine de çocukluğuna verip yumuşak bir sesle cevapladım. "Seni iyi dinlemek için"... Ama bu sefer kalkıp da burnumun niçin büyük olduğunu sormaz mı!.. Küçük kız hiç mi hiç terbiye almamış. Ben zaten burnumu kendime kompleks haline getirdim, öz-güvenim sallantıda. Psikologlar, estetikçiler... Dünya para harcıyorum ama nafile. Yine aldırmamaya çalışırken bu sefer de ağzımın kocaman olduğunu yüzüme vurmaz mı! Tabi ki kızdım, siz olsanız kızmaz mıydınız? O sinirle ayağa fırlayıp peşinde koşturmaya başladım. Birden ne olsa beğenirsiniz! Bir kocaman avcı elinde tüfek kapıdan dalıverdi. Beni "seni hain kurt, büyükanneyi yedin değil mi?.." diye suçlamaz mı !.. Halbuki büyükannenin kılına bile dokunmadım, O da saklandığı yerden çıkıp beni korumaya çalışmadı. Malum yaşlılık,kulakları iyi duymuyor. Avcı mahkeme yapmadan infaz kararımı verdi. Tabi ben de adalet bulamayacağımı, hatta canımı yitireceğimi anlayıp pencereden zor attım kendimi. Geçirdiğim büyük korkunun sarsıntısı yetmiyormuş gibi o gün - bu gün ormanda bile yüzümü rahat gösteremez oldum. Adım haine çıktı.
Sponsorlu Bağlantılar
Yeter Artık... Ben Suçsuzum...
semiramis_sem - avatarı
semiramis_sem
Ziyaretçi
3 Ocak 2006       Mesaj #182
semiramis_sem - avatarı
Ziyaretçi
POLİTİKACILAR

Sponsorlu Bağlantılar
1) “Füzelerle savaş kazanabilirsiniz, ama füzelerin üzerine oturamazsınız...” (Deniz Baykal)
2) “Afrikalı zombiler gibi...” (Bülent Arınç)
3) “Sekiz yıl Özal’a verdiniz, onun iki yılını *****za verin, o zaman Türkiye şahlanır...” (Tansu Çiller)
3) “Powell’ın ziyareti daha önce yapılsaydı daha iyi olurdu, ancak bu ziyaret tam zamanında yapılmıştır...” (Abdullah Gül)
5) “Ben 1960’larda çalışma bakanlığı yapmıştım. Yani tam hatırlamıyorum ama 1995’e kadar sürdü bu görevim...” (Bülent Ecevit)

KADIN SUNUCULAR

1) “Evet, bugün perşembe, haftanın son günü, yani bugünü saymazsak...” (Pınar Altuğ, TRT’deki programında)
2) “Sıfır puan kazanırsaniz toplam puanınıza sıfır puan ekleriz...” (Ebru Şallı, Pazar Yıldızı adlı yarışmada)
3) “Siz ben olmuşum, ben siz olmuşsunuz...” (Esra Ceyhan, Huysuz Virjin’e rüyasını anlatıyor)
4) “Tuğba Özay’ı alkışlayan gruba bakıyorum. Büyük bir çoğunluğunu kadın ve erkekler oluşturuyor...” (Ece Erken, Passaparola’da)
5) “Bütün o elektronik şeyler aslında biraz mekanik kaçıyor...” (Gülben Ergen, SMS, e-card gibi yöntemlerden hoşlanmadığını belirtmek istiyor)

ERKEK SUNUCULAR

1) “Yani şimdi sizin annenizin bütün evliliklerinden elde ettiği toplam çocuk sayısı kaç?” (Sinan Çetin, Film Gibi programında konuğa)
2) “Süreyya Ayhan sizin cinsiniz bilirsiniz...” (Tarik Tarcan, En Büyük Yarışma’da kadın yarışmacıya)
3) “Makul ağla!..” (Savaş Ay, A Takımı’nda sinir krizi geçirttiği Niran Ünsal’a)
4) “Ben, aşki iki kişinin yaşamasından yanayım...” (Vatan Şaşmaz)
5) “Bu çocuk üçünüzden!..” (Erman Toroğlu, Karar Anı adlı programda, karı-koca ve sevgiliye söylüyor)

ERKEK ŞARKICILAR

1) “Siz düşük yapma halini, her şeyi olan Richard Gere’in mutluluğu Hindistan’da aramasına da benzetebilirsiniz. Düşünsenize, her şeyiniz var ama mutlu degilsiniz...” (Çelik Erişçi)
2) “Müzikte tek eksiğim opera...” (Doğuş)
3) “İlham kaynağım şu gördüğünüz Boğaz. Bu deniz, öküze bile ilham verir...” (Serdar Ortaç)
4) “Her sene bir sene daha geçiyor...” (Tarkan)
5) “Ben, yıllardır süregelen ve gitgide gerileyen arabesk türkücü imajını roketlemek istiyorum. Arabaların torpidolarında en arkada duran kasetleri önlere çıkartmak istiyorum...” (Özcan Deniz)

KADIN ŞARKICILAR

1) “Estetik haramsa bütün hastaneleri kapatsınlar...” (Petek Dinçöz)
2) “Ses, bedende en geç yaşlanan organdır...” (Nükhet Duru)
3) “Yıllardır olmamıştı, uzun zamandan beri ilk defa tek partili koalisyon oluyor...” (Nil Karaibrahimgil, Bogaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu)
4) “Afrika’dan yamyam getireceğiz...” (Ebru Gündeş, balayına giderken)
5) “Benim o kültürsüz insanlarla işim olmaz, zaten şimdi ultrasyondan çıktım çok mutluyum...” (Ceylan)

MANKENLER

1) “Kel miyim, topal mıyım gidip de yasak bir ilişki yaşayayım...” (Didem Taslan)
2) “Birçok arkadaşımın içime girmesine izin verdim, ve ben öyle her arkadaşımı içime alan biri değilimdir...” (Deniz Akkaya)
3) “Şimdiye kadar beraber olduğum erkek arkadaşlarım beni darmadağın etti...” (Gizem Özdilli)
4) “Bu tür şeyler gerçek hayatta da, normal hayatta da yanına yaklaşmam artı sevmem...” (Tuğba Özay)
5) “Erkeğimi asla kahvaltısız bırakmam!..” (Şenay Akay)

DİZİ OYUNCULARI

1) “Tangoya başlarken kadınlar sağ ön, erkekler sol arka ayaklarıyla başlar...” (İpek Tuzcuoğlu)
2) “Laf olsun diye bir şey söyleyecek bir kadın değil o, mutlaka altını doldurur!..” (Tamer Karadağlı, Hülya Avşar için)
3) “Şimdi ben gitsem Amerika’yı ikna etmeye çalışsam beni iplemeyecektir...” (Mehmet Ali Alabora)
4) “Atatürk yaşasaydı, magazin gazetecileri onun da bir frikiğini yakalardı...” (Nurseli İdiz)
5) “Filmin finalini soran anketler internetlerde yayınlandı...” (Özcan Deniz)

SPOR YORUMCULARI

1) “Ağzınla kuş tutsan... ne kuşu?! Ejderha tutsan bunlara yaranamazsınız...” (Ahmet Çakar)
2) “Hayırlı vilayetler...” (Ziya Şengül, İstanbul Valisi ile konuşurken)
3) “İyi püskürtmüş!..” (Şansal Büyüka, hakeme tüküren oyuncu için)
4) “İkinci gol de Boer’un ayağının şeyinden oldu, üçüncü gol gene de Boer’un şeyinden oldu...” (Turgay Şeren)
5) “Bakirelik yalnız bayanda mı olur? Mesela hakemin bakiresi olmaz mı? Yani bozulmamış bir hakem...” (Erman Toroğlu)

HABER SPİKERLERİ

1) “İnsan, hayvan... her canlının yavrusu ne güzel, öyle değil mi sevgili seyirciler?” (Defne Samyeli, Show Haber)
2) “Bu akşam oynanacak olan Beşiktaş-Galatasaray derbisinin sonucu henüz belli değil...” (Zeynep Kasımlıoğlu)
3) “Bugün çok şey oldu sayın seyirciler...” (Can Ataklı, ana haberi açış cümlesi)
4) “Babayı buldunuz mu?” (Reha Muhtar, haber sunduğu günlerde babasıyla buluşturduğu kıza)
5) “Bize nasıl kullanıldığını gösterebilir misiniz lütfen?” (Gülgün Feyman, kadınlar için üretilmiş ***********i tutarak, üretici firma yetkilisine)
2) Erman Toroğlu: Ben sana andan gelir Şansal bi korum, seni kaleye sokarım.

KARIŞIK ÜNLÜLERDEN

Gülben Ergen: Aslında maymun oynatacaktık ama bulamadık biz de zenci çocuk oynatalım dedik(Klibinde oynattığı çocuk için).

Esra Özmen: (Seyircilere bakarak) Ayy ne hoş, bugün hem erkekler hem kadınlar çoğunlukta.

İbrahim Tatlıses: Ben yellenebiliyorum, ya siz? .

Özcan Deniz: Bana kurulan komploların haddi var hesabı yok.

Ebru Akel: Bu ödüller arasında sizi en çok cazip eden balayı oldu sanırım.

Seda Sayan: Bugün çok önemli bir konuğum var, ama önce daha önemsiz biri gelecek: Safiye Soyman.

Hulki Cevizoğlu: Sayın Bush isterlerse cevap haklarını kullanmak üzere stüdyomuza konuk olarak gelebilir.

Yıldız Tilbe: Hiç üç çocuk babası gibi durmuyorsun...
hakan Ural: Zaten iki çocuğum var...

Özcan Deniz: Valla kıllarım diken diken oldu.

Tamer Karadağlı: Matrix 2'yi beğenmeyenler, Matrix 3'ü daha çok beğenecekler.

Şenay Akay: Beni kötü aletlerine emel etmeye çalışanlar var.

Sinan Çetin: Peki karınıza ‘Yahu karıcığım ben seni seviyorum, biz niye ayrılıyoruz’ adlı soruyu sordunuz mu?

Candan Erçetin: Albümün Fransızca olmasının nedeni, benim şarkıları Fransızca söylemiş olmamdandır...

İsmail Türüt: Ben de simetri(k) hastalığı var. Misal evde bir ampul yansın, yenisini takmadan uyuyamam...

Ece Erken: Boyunda çıkan atadamarlardan her biri?

Tuğba Altıntop: Ben kiralık anne miydim? Çocuklarımı yedi yıl karnımda taşıdım...

Yasemin Bozkurt: (Kadının Sesi programında) Aman Allah’ım, yakışıklı bir kadın görüyorum...

İbrahim Tatlıses: Arka kafamı nereye vurduğumu hatırlamıyorum...

Çağla Şikel: Naomi’nin yanında 10 dakika kaldıysam, 80 dakika telefonla konuşmuştur...
Gökhan Özen: Kadınlar benim için çok önemli, onlar benim ilhan kaynağım!

Mahmut Tuncer: Onun adı bir balık, onun adı balıkta yüzen bir şey, onun adı Yunus Bülbül geliyor...

Petek Dinçöz: Ramazan bizim estetik tarihimizdir (Sanatçıların ramazan ayında estetik yaptırmalarına yorumu).

Yeliz Yeşilmen: Ben böceklerden çok korkuyorum. Onların boynuzları beni çok etkiliyor...

Asena: Elimde olmayaraktan dilim sürtmüş olabilir...

Ceylan: Benim kitleyicim türkü söylememi istiyor...

Özcan Deniz: Seyirciyle izledik, çok interaktif bir izleme oldu...

Hilal Cebeci: Yani ben katil değilim ki, katil olsam seve seve gelirdim ama bu sebebten dolayı gelmek olmadı...

Nehir Erdoğan: Sette Metin Akçatepe abimiz ile çok iyi anlaştık. (Halit Akçatepe’den bahsediyor)

Ebru Gündeş: Sade, sadelikten gelir. O yüzden sadeyi tercih ettim...

Emrah: Bugünkü gün, çok önemli gün...

Gizem Özdilli: Ben deniz ürünlerini severim. Mesela balık, tavuk yerim...

Ebru Yaşar: Türkiye’de erkek ses sanatçısı çok fazla. Zaten erkekler pek showgirl’lük yapmıyor.

Sibel Turnagöl: Zaten her zaman ya onu bana soruyorlar ya da bana onu soruyorlar.

İbrahim Tatlıses: Lütfen sanatçının motorizasyonunu bozup demorize etmeyin!_

ChinaDoll - avatarı
ChinaDoll
Ziyaretçi
6 Ocak 2006       Mesaj #183
ChinaDoll - avatarı
Ziyaretçi
Fare misin Yoksa Insan mi?

Adamin biri kendini fare zannettigi için akil hastenesine düsmüs. Tedavisi
bittikten sonra doktor sormus. Simdi sen bir fare misin yoksa insan mi?
Deli : Fare olur mu doktor bey ben bir insanim.
Doktor : O zaman artik gidebilirsin iyilestinartik demis. Deli kapidan çikmis
ve imdaaaaaat diye bagirarak tekrar içeri girmis doktor ne oldu demis...
Deli : Bir kedi gördüm de ondan korktum demis.
Doktor : Sen hani sen artik kendini bir fare zannetmiyordun demis.
Deli : Ben fareolmadigimi biliyorum da kedi nerden bilsin demis...


Miyav Dedik ya!

Iki deli, akil hastahanesinden kaçmaya karar vermisler. Gece vakti hizli bir
sekilde duvardan atlayarak bosluktaki tarlaya çikmislar. Tellerin arasindan
sürünerek ilerlerken bir bekçi bunlarin hisirtisini duymus. Hemen bagarmis :
- Kim varorada?
Delilerden biri hemen :
-Miyav, miyavvv...
Diye seslenmis. Hisirtiyi kedinin çikardigini sanan bekçi tam geri dönecekken
deliler yine sürünmeye ve hisirtilar çikartmaya baslamislar. Bekçi hemen
dönmüs ve bagarmis :
- Kim var orada?
Iyice sinirlenen deli :
-Miyav dedik ya len...


Saglik Bakani

Akil hastenesini gezen saglik bakani bir hastanin yanina yaklasmis. Hasta ona
bakmis,
- Yeni mi düstün?..
- Hayir, ben saglik bakaniyim. Buraya sizleri ziyaret etmek için geldim...
- Heh heh heh, saglik bakaniymis... Bende Napolyon Bonapart, memnun oldum.


Çay Sekerleri

Deli , kahveye girdiginde soluk solugaydi. Bos bir masaya oturup ocaga
seslendi :
- Bana bir çay!..
çay geldi , sekerleri atip karistirdi. Garsonadan yine seker istedi. Onlari da atip
karistirdi, yeniden istedi. Garson :
- Sekiz seker koydun çaya, dedi saskin saskin,
- Koydum ama , iste görüyürsun, hepsi eriyor!..


Hamamböcekleri

Akil hastanesinden iki deliyi salivereceklermis. Doktorlar kendi aralarinda
"Sunlara son bir test yapalim da görelim akillari baslarina gelmis mi."demisler.
Bunun üzerine iki deliyi bir masa basina çagirmislar. Masanin üzerine bir
kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canli hamamböcegi
dökmüsler ve "Buyrun beyler, yiyiniz." demisler. Delirlerden bir tanesi hemen
zeytinlere saldirmis, ötekisi araya girmis, "Önce kaçanlari yiyelim, öburleri nasil
olsa duruyor!"


Sayi

Akil hastanesini gezmekte olan gazeteci, bir kogusta rastladigi hastaya sordu:
- Burada kaç kisisiniz?
Karsisindaki, elini bos ver anlaminda salladiktan sonra:
- Asil, dedi, siz disarida kaç kisisiniz?


Tatlanmamis

Akil hastanesinin bahçesinde geziyorlardi. Durdu, havuza egilip agzina biraz
su aldi, dogrulup püskürttü. Yanindaki arkadasi sordu :
- Ne oldu?
- Sabah iki seker attim, su hala tatlanmamis.
- Elbet tatsiz olacak. Karistirdin mi ki?


Gökkusagi

Iki deli, yagmurdan sonra, kumasi yirtik, pasli bir semsiyeyi açmislar, yolda
gidiyorlardi. Birincisi, gökkusagini gösterdi :
- Bak bak...
Ikinci bakti ve birden sinirlendi :
- Hükümet böyle seyler için para harciyor da, bizim gibi deliler için dogru
dürüst bir hastane bile yaptirmiyor...


Saati Kurmak

Delinin biri bir gün havuza bir saat atmis ve daha sonra beklemeye baslamis.
Bunu gören diger arkadasi yaklasarak :
- Ne yapiyorsun?
- Hiç. Havuza saat attim, yüzüyor mu diye bakiyordum.
- Peki, saati kurdun mu, diye sormus digeri de.
- Hayir!
- Be deli, kurmassan nasil yüzsün?..


Sapan

Adamin biri aklini sapanla bozmus. Nerede bir karis lastik bulsa hemen sapan
yapip evlerin camina tas atiyormus. Sonunda akil hastanesine kapatmislar. Gel
zaman git zaman adam birgün bashekimin odasina gitmis
- Ben artik akillandim. Beni çikarin, demis. Bashekim :
- Peki seni çikarirsak ne yapacaksin?
- Evlenecegim.
- Evlenince ne yapacaksin?
- Gelini alip gerdek odasina getirecegim.
- Sonra?
- Önce duvagini sonra gelinligini çikaracagim.
Doktor heyecanlanmis :
- Sonra, sonra?
- Sonra sütyenini çikaracagim.
- Eee, sonra?
- Sonra kilotunu çikaracagim.
Doktor iyice heyecanlanis artik :
- Anlat, anlat sonra?
- Kilotunun lastigini çikarip sapan yapacagim...


Sinema Bileti

Adamin biri sinemaya gitmis. Giseden bilet almis ve içeri girmis. Çikmis, tekrar
almis, içeri girmis, biraz sonra tekrar çikmis ve bilet almak giseye gelmis.
Gisedeki adam dayanamayip sonunda sormus :
- Bu kaçinci biletiniz beyefendi?
Adam cevap vermis :
- Içerde bir deli var biletimi durmadan yirtiyor!..


Masraf Kapisi

Iki deli, yolda giderken bir direksiyon bulunca çok sevindiler. O sevinçle saatte
160 la uzunca bir süre yol aldiktan sonra benzicinin önünde durdular. Arabayi
süren :
- Yüz bin liralik, dedi. Süper olsun.
Benzinci ikisini de tepeden tirnaga süzdükten sonra :
- Gidin isinize be!.. diye bagidi. Sizin civatalariniz gevsek !..
Ikincisi , araba kullanana döndü :
- Gördün mü! Araba masraf kapisi açti bile!..



murçe - avatarı
murçe
Ziyaretçi
10 Ocak 2006       Mesaj #184
murçe - avatarı
Ziyaretçi

Bir kız ve bir delikanlı, bir motosikletin üzerinde 180 km. hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;
Kız: Lütfen yavaşla, ben korkuyorum...
Delikanlı: Hayır, bak ne kadar eğlenceli...
Kız: Lütfen, lütfen, çok korkuyorum...
Delikanlı: Peki, beni sevdiğini söyle
Kız: Seni çok seviyorum, lütfen yavaşla...
Delikanlı: Şimdi de bana sıkıca sarıl...
Kız delikanlıya sıkıca sarılır...
Delikanlı: Kaskımı alıp, kendine takar mısın?... Başımı çok sıktı..
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:
“Motosiklet Kazası;
Motosiklet, fren arızası nedeniyle, bir binaya çarptı... Üzerindeki iki kişiden sadece biri kurtuldu...”
Gerçek ise şöyleydi;
Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti....
Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini istemişti. Sonra da kendi ölümü pahasına, kendi kaskını kızın takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.
Gerçek aşkın anlamı da buydu...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #185
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SON SÖZLER..... Banana

- Lan olum Rus ruleti öyle mi oynanır dur da göstereyim. Rofl
- Teker teker gelin layn...Rofl
- Sevgilim, abin bizi böyle görse ne yapardı? Rofl
- Korkma, bu tünelden yıllardr tren geçmiyor... Rofl
- Abi çevremizde fazla polis yok, teslim olmayalım, kaçalım abi... Rofl
- Geeel, geeel, sağ yap gel. Rofl
- Abi çok seri bi araba bu yaaa... Rofl
- Demek piranha dedikleri şey bu. Hiho, bak Hulusi abi bıyıkları ile oynuyom bi şey olmuyo. Rofl
- O irmikleri neden aldın Nurhan, helva mı yapıcan? Niye? Rofl
- Burası Fener tribünü değil mi? Rofl
- Bah bah bah hala uzunlarla geliyo... Rofl
- Müjdemi isterim Turhan abi bi kızın daha oldu.Rofl
- Ordular ileri... Allah, allah, allah, allah... Rofl
- Kim bekler lan yeşilin yanmasını?! Rofl
- Bekle Cemşit abi ben bi dalıp çıkıcam. Rofl
- Hala karlı gösteriyor mu hanım? Rofl
- Elektrikçiye ne gerek var canım, ben hallederim. Rofl
- Gel abi burası boyu geçmiyo. Rofl
- Vakkas abi. Senin için öyle böyle diyorlar, doğru mu? Rofl
- Hihoha... Bak gelen şey köpekbalığına ne kadar da benziyor. Rofl
- Rasim abi, kafesin kapısı kapalı değil mi?Rofl
- Baba... Ben hamileyim. Rofl
- Yapma Satılmış abi, şeytan doldurur. Rofl
- Bu külüstür essahtan 200 yapıyor mu? Rofl
- Semra'cığım bak arabanın ibresi 200'ü gösteriyor. Rofl
- Ben öldükten sonra tablolarım çok para edecek Ayşegül.. Rofl
- Boğaza gelip temiz hava almayı iyi akıl ettik... Çocuğum oynama şu arabanın el freniyle... Rofl
- Doktora neyin gerek yok. Beni üfürükçü Sabit hocaya götürün. Rofl
- Ohooo doktorun her dediğini yapsak açlıktan ölürüz birader. Hadi yeyin yeyin afiyet olsun... Rofl
- Ulan, biz bugüne kadar kaç bomba imha ettik be! İşimi bana mi öğretiyon, *****! Kes şu mavi teli! Rofl
- Sayın seyirciler! Simdi en büyük numaraya geldik. Aslanın ağzını açıp, başımı içine sokuyorum. Rofl
- Burası eskiden mayın tarlasıymış ama artık bi tane bile kalma... Rofl
- Havlayarak üzerimize geliyor, çünkü bu cinsler çok insan canlısıdır. Rofl
- Paraşütü en aşağıda ben açacağım. Rofl
- Komutanım, pimini çektikten sonra kaça kadar sayıcaktık? Rofl
- Olum bu mantarlar zehirli değil, bak ben nasıl yiyorum. Rofl
- Amma keskin virajmış yav!! Rofl
- Dikkat kaptanınız konuşuyor: Eşhedü en la ilahe illallah ... (Pilot Temel) Rofl
- Önüne baksana lan! Ne çarpıyon omzuma? Rofl
- Bu kadar korkma canım! Bu yılanların hepsinin zehirleri alınmış. Rofl
- Uçağın pervanesini görüyon mu? O kadar hızlı dönüyo ki sankim dönmüyomuş gibi. Rofl
- Kaplanlar da aynı kedi yavruları gibidir. Bak böyle gıdışından sevicen bak iyi bak... Smiley9
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #186
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Temel'in babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar: Nasıl oldu? Cevap: 30.kattan aşağıya düştü... Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş... Temel: Yok yok öyle ölmedi... tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi... Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman. Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına... Adam: Demek çatıya çarpıp öldü. Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti... Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman... Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı. Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık... Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye... Adam: Orda mı öldü? Temel: Yooo... Ordanda yine kasaba... En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu: Ulan nasıl öldü bu adam? Temel: "Baktık durmuyo... Vurduk!" smiley4 smiley4 smiley4
melish - avatarı
melish
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #187
melish - avatarı
Ziyaretçi
Türkleri Anlama Sanatı adlı kitaptan
Madde 3: Çocuk yüzmeyi çabuk öğrensin diye babası tarafından kucaklanıp denize atılır..Türkiye'de babalar sahillerin olmazsa olmazlarıdır. Yüzme öğrensin diye çocuklarını kucaklar ve 'Sıkma kendini, rahat bırak diye suya atarlar. Bahane de hazırdır. 'Olur mu? Bak Rusya'ya. Orada çocukları doğar
doğmaz havuza atıyorlar, yüzmeyi öğrensin diye.Olimpiyatlarda görüyoruz
herhalde...'
Madde 7: Hesap ödeyen erkek, hesabı ödemek için gereken işlemi masanın altında yapar.Türk erkeği ödediği hesabı masadakilerin görmesini istemez.Eğer görürlerse ayıp olacağını düşünür ve karşıdakilerin 'Ulan amma
da görgüsüz herif, hem ısmarlıyor hem de hesabı gözümüze sokuyor' demesinden çekinir. Böyle bir davranışa bir de Eskimo erkeklerinde rastlanılabilir.Hesabı açıkta ödeyen Eskimo'nun eli haliyle donacaktır.
Madde 11: Türkiye'de ilk, orta, lise, üniversite, yüksek lisans,doktora
fark etmez, sınav kağıtları dağıtılırken, bir öğrenci mutlaka "Hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?' sorusunu sorar.Aynı öğrenci,öğretmen haftaya sınav yapacağını bildirdiğinde kaçıncı sayfaya kadar sorumluyuz hocam' sorusunu soran ama yine de sınava çalışmayan öğrencidir.
Madde 25: Tüm ısrarlara rağmen misafir 'Yemeyeceğim yeter!' diyorsa,Ev sahibi son kozunu değerlendirir ve ilahi gücü cümle içinde kullanıp Bak Allah'ın adını verdim' diyerek misafiri köşeye sıkıştırır. Misafir bunun üzerine midesi dolu olsa da, ilahi kudret korkusundan mıdır kaçış yolu kalmamasından mıdır, ne var ne yoksa bir çırpıda yer.>
Madde 31: İşyeri açılışının yapıldığı gün satılan ilk üründen elde edilen para (siftah parası) bereket getireceğine inanılıp çerçeveletilir ve işyerinin duvarına asılır. İşyerleri açılışı çok önemlidir. Alışveriş yapanlar ürünlerin gerçek karşılığını değil, gönüllerinden geçeni kasaya bırakırlar. İlk alışveriş parası herkese gösterilir.
Madde 34: Üzerinden araç geçsin ve temizlensin diye işyeri paspasları cadde
ortasına fırlatılır. Sinek avlayan esnaf Türkiye'de temizlik hastası kesilir. Alır eline hortumu baştan aşağı dükkanının bulunduğu caddeyi,kaldırımları bir güzel sular. O da yetmez, yandaki caddeleri ve sokakları da sulamayı iş edinir. O arada paspaslar da temizlikten payını alır.
Madde 42: Misafirlikte kolonya ikram edilirken büyüklerin ellerine çocukların kafasına dökülür. Aynı misafirlikte biraz büyük bir çocuk varsa mutlaka 'Geçen bunu hamama götürdük.Babasını da getirseydin bari dediler' geyiği mutlaka yapılır.
Madde 46: Durakta değil de, her el kaldıran yolcu gördüğünde duran otobüse
halk otobüsü denir. Halk otobüsü halkı kırmaz, durur. Halk otobüsünün belediye otobüsünden tek farkı budur.
Madde 49: Şehirler arası otobüs yolculuklarında kan bağı yoksa (karı,koca,
yeğen, yenge gibi) bayan yanına erkeğin oturması firma tarafından kabul
edilmez.. Türkiye'de en önemli namus bekçileri otobüs muavinleridir. Muavinlere göre birbirlerini hiç tanımayan iki karşı cinsin,mesafe olmaksızın seyahat etmesi, ateşle barutun birbirine bitişik iki koltuktan bilet alması gibi bir şeydir. Buna asla izin vermezler. Ancak gidilecek yol boyunca erkeğin yanına oturtmadıkları genç kızı kesmeyi de ihmal etmezler.
Madde 63: Gelinin belinde yer alan kırmızı kuşak bekareti simgeler.
Damadın elbisesi üzerinde renkli bir çaput parçası, herhangi bir işaret
bulunmadığından cinsel geçmişi hakkında fikir yürütmek mümkün değildir.Aslında bu geçmişle pek ilgilenen de yoktur.
Madde 64: Kafa bir yere çarptığında şişmesin diye çiğnenmiş ekmekle ovalanır.Türklerin 'Kendi kendine tedavi' yöntemleri sadece bunlarla bitmez.Ağrıyan yere sıcak tuğla konur. Isıtılmış çay bardakları ile sırt
çekilir.Arpacık çıkmış göze sarımsak sürülür. Sarılık olmuş kişiye kendi
idrarı içirilir. Kesilen ve kanayan yere tütün basılır. Paslı çivi batan
yer sopayla dövülür. Burkulan yere biftek bağlanır. Yanan yere diş macunu
sürülür.
Madde 66: Bütün ilaçlar buzdolabında saklanır.Buzdolabının kola, su, gazoz
koyulan bölgesi ilaçlara yetmeyince, ilaçlar yumurtaların bulunduğu alanda,
kurumuş yarım limonlara komşuluk yapar.
Madde 75: Sokak ortasında aşka gelip sevişen, kedi, köpek at gibi hayvanlar
önce 'Hoşt, kışt, pişt, aloooo' denilerek uyarılır. Sevişme halinin devam etmesi durumunda hayvanlar sopa benzeri bir cisim kullanılarak ayrılır.
Üç-beş güvercin bir araya gelip, buldukları kırıntıları kafalarını delirmişçesine öne arkaya sallayarak tetikte yerken, kendilerine doğru aniden koşan birini gördüklerinde topluca kaçarlar. Güvercinler neden böyle bir davranışla karşılaştıklarını anlamazlar. Kışşşt' diye ses çıkarıp güvercinlerin ortasına dalan bir Türk'ün de anlaşılacak bir hali yoktur zaten.

alıntıdır
Son düzenleyen melish; 15 Ocak 2006 13:02
nobody34 - avatarı
nobody34
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #188
nobody34 - avatarı
Ziyaretçi
Genc kiz, asigina telefon acmis: Tankut, demis, seni cok arzuluyorum, geceleri uyku uyuyamiyorum.
Ne olur bu hafta sonu bize yemege gel. Seni annem babamla tanistirayim.
Sonra benim odamda ders calisiyor gibi yapar doya doya sevisiriz...
Tankut omrunde hicbir kizla sevismemis, toy bir delikanli.
Bir eczaneye gitmis.Babacan eczaciya :

-Bu hafta sonu once bir aile yemegi, pesinden atesli bir ask yasayacagim, demis, o yuzden iyisinden bir kutu *********** istiyorum... Babacan eczaci kutulari vermis, oglanin sirtini sivazlayip yolcu etmis. Tankut hafta sonunda bir buyuk buket cicekle kizin evinin kapisini gelmis. Genc kiz kapiyi acmis.
Tankut'u dogrudan yemege almis. Delikanli cok mahcup bicimde masaya oturmus. Kizin ana babasinin yuzune soyle bir baktiktan sonra basini onune egmis. Baslamis dua etmeye. Ancak dua bir turlu bitmiyor.
Kiz sonunda dayanamamis, fisiltiyla: Ben senin bu kadar dindar oldugunu hic bilmiyordum Tankut, demis...
Tankut adeta inlemis
-Ben de babanin eczaci oldugunu .......

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #189
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
40 yaşlarındaki kadın kalp krizi nedeniyle hastaneye yatırılmıştı.Kendinden geçmis durumdaydı. Doktorlar kurtarmak için çilgınlar gibi uğraşıyordu..Tam bu sırada Tanrı kadına göründü.
-"Yanına geliyorum Tanrım," diye inledi kadın.
-"Hayır," diye cevap geldi yücelerden,"daha önünde 35 yıl, 2 ay, 8 gün var..."
Kadın nihayet kendine gelmişti. Doktorlar mutluydu. Kadın daha da mutluydu.
Biraz iyileşince kesenin ağzını açtı.
Yüzünü gerdirdi.Liposuction yaptırdı.Göğüserini silikonla dikleşirildi.Kadının ısrarlarına dayanamayan hastane yönetimi bir kuaförün gelip saçlarını platine boyamasına izin vermişti.Artık bomba gibiydi kadın. Kendini çok iyi hissediyordu.
Hayatının kalan bölümünü mutlu bir biçimde geçirmeye hazırdı.Nihayet taburcu oldu.
Dışarıya çıkıp temiz havayı içine çekti.
Taksiye binmek üzere caddenin karşısına geçerken bir ambulans çarptı kadına.
Vahimdi durumu. Derin karanlığa doğru kayarken sordu:
-"Ulu Tanrım, sen her şeyi daha iyi bilirsin, ama hani önümde daha 35 yıl vardı?"
Tanrı'nin cevabı şöyle oldu:
-"Tanıyamadım..."
shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #190
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
Temel ve Sevgilileri

Temel in 3 tane sevgilisi vardir.Biri ögretmen, biri doktor, biri de santralcidir.
Fakat ögretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadasi sorar "Niye
ögretmen de digerleri degil?" diye. Temel de ona döner:
-Ula der, bilmez misin doktorlar "bugün git yarin gel" der, santralci de "su an
mesgul daha sonra tekrar deneyin" der. Ama ögretmen ne der? Hadi bir daha
tekrarliyalim...


Pilot Temel

Pilot Temel telsize var gücüyle bagiriyordu :
- "Ula, sag motor bozuldu. Düseyrum, düseyrum. Meydey düseyrum. Kule düseyrum."
Kule hemen cevapladi :
- "Mesaj anlasildi. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."
Son düzenleyen shaggy; 15 Ocak 2006 22:26

Benzer Konular

30 Eylül 2007 / Aynacan Bilgisayar
28 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
16 Ocak 2014 / broken* Soru-Cevap
24 Nisan 2010 / Misafir Soru-Cevap