Arama

Fıkralar/Komik Olaylar - Sayfa 20

Güncelleme: 19 Kasım 2016 Gösterim: 290.430 Cevap: 1.351
Morrigan - avatarı
Morrigan
Ziyaretçi
16 Ocak 2006       Mesaj #191
Morrigan - avatarı
Ziyaretçi
Aşırı sinirli biri, havalimanında Check-in Bankosu'ndaki ilgili memura hak etmedi halde, etmediği hakareti bırakmamış.

Sponsorlu Bağlantılar
Müşterinin abartılı kabalığı karşısında, banko memuru sakin ve güleryüzlü bir şekilde davranıyor, hiç cevap vermeden işine devam ediyormuş.

Adam işi bitip gidince, bir arka sıradaki müşteri:
-"Sizi tebrik ederim..! Hiç tahrike kapılmayıp nezaketinizi sürdürdünüz.. Ama bu kadarı da yanlış.. Yapabileceğiniz bir şeyler olmalı.." demiş,memura.

- "Olmaz olur mu, var efendim.." demiş, memur gülümseyerek,

- "Şerefsiz New York' a gidiyor, Bavulları Bangkok'a Msn Happy
nobody34 - avatarı
nobody34
Ziyaretçi
16 Ocak 2006       Mesaj #192
nobody34 - avatarı
Ziyaretçi
Hediyeler
3 adam oturmus eslerine aldiklari hediyelerden bahsediyorlarmis
Sponsorlu Bağlantılar

Birincisi demis ki, "karima öyle bir hediye aldim ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çikiyor."

Diger kisi anlamamislar. "Ne aldin?" diye sormuslar.

"Beyaz bir Porsche aldim. Çok mutlu oldu." diye cevap vermis. Ikinci adam demiski, "Ben de geçen dogum gününde karima 4 saniyede 0'dan 100'e çikan bisey almistim."

Hemen anlamislar tabi ki: "Heey, yoksa Ferrari mi aldin?"

Adam gülümsemis: "Evet, kipkirmizi bir Ferrari aldim. Gerçekten de ona çok yakisti." demis.

Bu sefer üçüncü adama sormuslar: "Peki sen ne aldin karina?" Adam demis ki: "Ben öyle bisey aldim ki; sadece 2 saniyede 0'dan 100'e çikiyor." Adamlar sasirmislar: "Atiyorsun!" demiser, "Öyle bir araba olmaz ki!"

Adam cevap vermis:"Araba aldigimi kim söyledi? Iste bunu aldim demis

ne aldigini görmek için tiklayin...

http://img193.echo.cx/img193/7475/adsz8oj.jpg



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Ocak 2006       Mesaj #193
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İdeal Erkekİdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 22)
Yakışıklı, sempatik, maddi durumu iyi, beni ilgiyle dinleyecek, espri anlayışı gelişmiş, gücü kuvveti yerinde, iyi giyinen, her konuda zevk sahibi, sürpriz yapmayı seven, romantik ve hayal gücü gelişmiş biri...
İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 32)
İyi görünümlü, kafasında saçı olan, arabadan inerken kapımı açan, yemeğe gittiğimizde sandalyemi tutan, pahalı bir restorana götürecek kadar parası olan, konuşmaktan çok dinleyen, fıkra anlattığımda katıla katıla gülen, alışverişte paketlerimin hepsini zahmetsiz taşıyacak kadar gücü kuvveti yerinde, en az 1 kravata sahip, yaptığım yemekleri beğenen, doğum günü ve yıl dönümlerini unutmayan, haftada en az 1 kez romantik olabilen biri...
İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 42)
Çok da çirkin değil, tamam kel olabilir, ben binmeden arabayı hareket ettirmeyen, işinde disiplinli, fırsat oldukça aksam yemeğine köşedeki köfteciye götüren, beni dinlerken başını sallayan, anlattığım fıkraların can alıcı yerlerini hatırlayan, evdeki eşyaların yerini değiştirmeme yardim edecek kadar gücü kuvveti yerinde, göbeğini kamufle edecek şekilde kıyafet seçen, çoğu hafta sonu traş olan biri...
İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 52)
Burnunun ve kulağının içindeki kılları fazla uzun olmayan, topluluk içinde gaz çıkarmayan, para isteme alışkanlığı edinmemiş, ben bir şey anlatırken uyuyakalmayan, aynı fıkrayı tekrar tekrar anlatmayan, hafta sonları poposunu koltuktan kaldırabilecek kadar gücü kuvveti yerinde, aynı renk çorapları seçebilen, ve temiz iç çamaşırı giyen, televizyon karşısında akşam yemeğinden hoşlanan, adımı unutmayan, bazen tıraş olan biri...
İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 62)
Küçük çocukları ürkütmeyen, banyonun nerede olduğunu hatırlayan, bakımı fazla masraflı olmayan, mümkün olduğu kadar gürültüsüz horlayan, neye güldüğünü birden unutmayan, yardım almadan ayağa kalkabilecek kadar gücü kuvveti yerinde, lapa yiyeceklerden hoşlanan, dişlerini nereye koyduğunu unutmayan biri...
İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 72)
Yaşayan ve arada bir nefes alan biri...

shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #194
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
HURİYE-DÜRİYE-NURİYE

Huriye, Nuriye ve Duriye 75-80 yaşlarında, çok eski üç arkadaştır. Bir gün Huriye Nuriye'ye telefon eder ve Düriye'ye gitmeye karar verirler ve giderler. Biraz muhabbetten sonra Düriye kahve yapar ve içerler. Biraz sonra Düriye yine "ay kusura bakmayın unuttum, birer kahve yapayım da içelim" der. Huriye ve Nuriye bir şey demezler ve içerler. Aradan biraz zaman geçer. Düriye yine "size bir kahve bile yapmadım hemen yapayımda içelim" der ve yapar getirir. Bizimkilerde yine itiraz yok. Akşama doğru Huriye ve Nuriye kalkarlar, yola düşerler. Yolda bastonları ile yavaş yavaş yürürken aralarında şu konuşma geçer;
Huriye : "Kız Nuriye, gördün mü Düriye'yi..!!! Ne kadar pinti olmuş. Bize bir kahve bile ikram etmedi" Nuriye : "Kızzz Düriye'yi ne zaman gördün?? ".
ABERYY - avatarı
ABERYY
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #195
ABERYY - avatarı
Ziyaretçi
New York`tan Los Angeles`e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın bir hanım yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşca vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor:
-Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim.
Ve ilk soruyu soruyor:
-Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?
Kadın tek söz söylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış.
Soru sorma sırası sarışına gelmiş:
-Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla asağı inen şey nedir?
Adam dakikalarca düşünmüş. Yanıtı bulamamış... Cuzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-Cevap ne?
Kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış...Banana
ABERYY - avatarı
ABERYY
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #196
ABERYY - avatarı
Ziyaretçi
Amerika’da ölen bir kadın için kilisede cenaze töreni düzenlenmişti.
Tören sonunda cenaze görevlileri tabutu taşırken, tabutun ön bölümünü
yanlışlıkla kilisedeki sütunlardan birine çarptılar. Bu olaydan sonra
tabuttan bir inilti sesi duyuldu. Tabut açıldı ve öldüğü sanılan kadının
yaşadığı anlaşıldı. Bir süre hastanede tedavi edilen kadın iyileşti ve 10
yıl daha yaşadı. 10 yıl sonra öldüğünde ise cenaze töreni yine ayni kilisede
yapıldı. Tören sonrası görevliler tabutu taşırken, kilisedeki aynı sütunun önüne geldiklerinde, ölen kadının kocasının, arkalardan sesi duyuldu;
"Lütfen sütuna dikkat ediniz..."Msn Happy


Temel ıssız dağlarda gezerken ayağı kayar ve bir uçurumdan asağı düşerken, yamaçtan dışarı doğru büyümüş bir ağaca zorlukla tutunur.tek eli ile asılı vaziyette başlar bağırmaya "KİMSE YOK MİDUUUUR
KİMSE YOK MİDUUUUR!"
yakınlarda sesini duyacak kimse yoktur. Temel saatlerce aynı pozisyonda bağırmaya devam eder.
"KIMSE YOK MIDUUUUR ! KIMSE YOK MIDUUUUR!"
Aslen keyfine düşkın olan bu kulunun zor durumunu ve feryatlarını duyan Tanrı dayanamaz ve gik gürlemesini andıran bir ses duyulur
"EEEY KULUM TEMEL SEN DE BİLİYORSUN BUGÜNE KADAR BENİM EMİRLERİME PEK RİAYET ETMEDİN, RAKI İÇTIİN, KUMAR OYNADIN, BAŞKASININ MALINA GÖZ DİKTİN, ÇAPKINLIK YAPTIN. ANCAAAAK ŞU HALİNE DAYANAMADIM VE SANA BIR SANS DAHA VERMEK İSTERİM. EĞER İYİ BİR KUL OLMAYA SÖZ VERİRSEN SENİ KURTARACAĞIM!"
Ses kesilir. Bir sure daha sessiz kalan Temel başlar tekrar bağırmaya:
"BAŞKA KİMSE YOK MİDUUUUUR!
BAŞKA KİMSE YOK MİDUUR!"



Soğuk ve karlı bir günde bir iş adamıyla sarışın sekreteri yollarını kaybetmişler ve bir ormanda kaybolmuşlar.
Bir süre sonrada arabalarıda bozulmuş ve arabayı terk etmek zorunda kalmışlar.Zor ve uzun bi yürüyüşten sonra ormanın içinde bir kulübe bulmuşlar ve kendilerini hemen bu kulubenin içine atmışlar.Kulübede bir yatak bir tulum bir sürüde battaniye oldugunu görmüşler.Adam bir centilmen olarak sekretere onun yatakta yatabileceğini söylemiş ve kendide uyku tulumunu alıp yere yatmış.
Adam yattıktan bir kaç dakika sonra sarışından ses gelmiş..
-efendim ben çok üşüyorum
Adam tulumun fermuarını açmış ve kalkıp sarışına bir battaniye vermiş ve sonra yine yatmış..tam uyumak üzereyken sarışın yine
-Efendim ben hala çok üşüyorum! demiş
Adam yine fermuarını açmış kalkmış sarışına bir battaniye daha vermiş.
Sonra aynı sakinlikte uyku tulumunun içine girip fermuarı çekmiş
tam uykuya dalacagı zaman sarışın yine,
-Efendim ama ben çoooooooook üşüyorum..demiş
adam sarışına dönüp,
-burası ıssız bi yer ne oldugunu kimse görmez.İstiyorsan bir geceleğine karı-koca gibi davrana biliriz demiş.
sarışın cilveleşerek,
-tabi efendim siz nasıl isterseniz demiş
bunun üzerine adam avazı çıktıgı kadar bagırmış
Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!!!Rofl


Kucuk ahmet abisinin hergun ayri bir kizlla neler yaptigini merak eder.
bir sabah abisinin arabasinin arka koltuguna gizlenir, abisi o gun fix bir
kizi evinden alir. vurur dag tarafina arabayi. issiz bir yere ceker ve
kiza
sorar "veriyor musun vermiyor musun?" kizin cevabi"hayir" olur. abisi hic
bozuntuya vermeden "in arabamdan ben gidiyorum o zaman ,yuruyerek kac
gunde eve gidersin bilemem hehehh!" der kiz aglaya aglaya iner.abisi
oylece
birakir kizi geri eve doner. Ayni gece ahmet senaryoyu kendine
uydurmaya calisir ve sabah her sey planlanmistir. bisikletine biner gider
komsunun kucuk kizini bisikletinin arkasina bindirir ve abisinin gittigi
yonde
gucunun yettigi yere kadar gider.aynen issiz bir yerde durur ve kucuk
kiza sorar "veriyoy musun vermiyoy musun?" . Kizin cevabi "evet " olur
ahmet'te bozuntuya vermeden "tamam o zaman sen bisikleti al git,ben
yuyuyerek
kac gunde geliyim allah biliy"....Rofl


Jim ile Mary akil hastanesinde iki hastadir. Birgun hastanenin yuzme havuzunun etrafinda dolasirken Jim aniden suya atlayip en dibe batar. Bunu goren Mary hemen ardindan atlar ve dibe kadar yuzup Jim'i kurtarir. Tabii Mary'nin bu kahramanca davranisi hastanede olay olur. Bunu duyan bashekim de Mary'nin artik iyilestigini dusunup, hastaneden derhal taburcu edilmesi emrini verir. Islemler yapilir, belgeler cikartilir, Bashekim ayni gun Mary'nin yanina gider:
-Mary, sana bir iyi bir de kotu haberim var. Iyi haberim, yaptigin kahramanca davranistan oturu anladik ki akli dengen tamamen yerinde ve boylece hastanemizden taburcu oluyorsun. Kotu habere gelince, kurtardigin hasta, Jim, intihar etmis. Az once odasinin banyosunda kendisini asmis bulundu.
Mary gayet sakin yanit verir:
-O intihar falan etmedi ki. Ben onu astim kurusun diye.Msn Tongue
Son düzenleyen Blue Blood; 30 Ocak 2006 16:47 Sebep: flood
melish - avatarı
melish
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #197
melish - avatarı
Ziyaretçi
Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan çocuklar, büyüklerin değil kendi kafalarının, çocuk dünyalarının tanımladığı, büyük bir güven duyup,büyük bir umutla bağlandıkları "çocukların tanrısı"na bir dolu mektup yazmışlar. Eric Marshall ve Stuart Hample adlarında iki yazar da bu mektuplar arasında uzun bir çalışma yapıp bazılarını kitaplaştırmışlar. Çoğu inanılmaz saflık ve ciddiyet içinde. Ama yine de ister istemez gülümsetiyor insanı. (Lütfen bunları sadece küçük çocukların yazdığını unutmayın, kesinlikle dini herhangi bir yön aramaya çalışmayın.)

- Sevgili tanrı, geçen hafta Newyork'a gittiğimizde Sen Patrick Kilisesini gördüm. Bayağı güzel bir evde oturuyorsun (Frank).

- Sevgili tanrı. Eğer ben tanrı olsaydım, bu kadar iyi olmazdım. Bunu aklından çıkarma (Michelle).

- Canım tanrı. Kucaklaşmayı sen mi buldun? Çok güzel bir şey (Brenda).

- Sevgili tanrım niçin hiç TV'ye çıkmıyorsun? (Kim).

- Sevgili tanrı öğretmen günlerin önce kısaldığını, sonra uzadığını söyledi. Artık bir karar vermelisin (Mindy).

- Sevgili tanrı. Eğer öldükten sonra yaşayacaksak, niye öldürüyorsun?

- Sevgili tanrı sen zengin misin, yoksa sadece ünlü mü? (Steven).

- Sevgili tanrı bu soğuklar ne işe yarar? (Rodaw).

- Sevgili tanrı yeni öyküler yazamaz mısın? Yazdıklarının hepsini okuyup, bitirdik ve yeniden başa döndük (Terry).

- Sevgili tanrı yağmur yağdığında ne kadar süreceğini nereden biliyorsun? Kitabını okudum ve beğendim. O kadar fikirler nereden aklına geldi? (John).

- Doktor olmak istiyorum. Ama o aklına gelen nedenden değil (Fred).

- Niçin daha sonra yeni hayvanlar bulup göndermedin? Hâlâ eskileri ortada dönüp dolaşıyorlar (Johny).

- Şu her gün ezip durduğum karıncaların umarım sence bir önemi yoktur (Alis).

- Gönderdiğin bebeği geri almazsan, odamı temizlemem (Joy).

- Kiliseye sözüm yok, ama kuşkusuz daha iyi müzikler yazabilirsin. Umarım yazdıklarıma kırılmazsın (Dostun Barry).

- Eğer hiç kimse bilmeyecekse, iyi olmanın ne yararı var? (Mark).

- Sevgili tanrı hıncımı aldım, teşekkürler (Raymond).

- Ne olur beni kuş yap. Söz veririm senden uzun süre bişi istemiycem (Lee).

- Bi kere kar yağdırdın okul kapandı. Bi daha yapsana (Guy) ...
Cage - avatarı
Cage
Ziyaretçi
20 Ocak 2006       Mesaj #198
Cage - avatarı
Ziyaretçi
YeşiL Maymun

Penisi bir yılan tarafından sokulan temel
acı içinde yerde kıvranmaktadır.
Arkadaşı Dursun telefonla
yardım almak için bir doktoru aramıştı,
Doktor;
-Yılanın soktuğu yer ağız vasıtasıyla emilerek......
Dursun yüzü sapsarı bir şekilde telefonu kapatır
Temel;
Dursun ne oldu doktor ne dedi
Dursun;
S..... et i..... gebersin, dedi


(Siz şimdi yeşil maymun ne alaka diyorsunuzdur, yok öyle birşey ben uydurdumMsn Happy))
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ocak 2006       Mesaj #199
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AMERİKALI İNGİLİZ VE IRAKLI


Bir Amerikalı, bir Ingiliz ve bir Irakli kahvede oturmus çay
içiyorlarmis. Amerikali çayını bitirince bardagi havaya firlatmis,
silahini cikarip bardaga ates edip parcalamis "Bizde bardaklar o kadar
ucuzdur ki biz Amerika'da ayni bardakla iki kere çay içmeyiz" demis.

Ingiliz de bunun üzerine çayını bitirip bardagi havaya firlatmis ve ates
ederek bardagi parçalamis "bizim Ingiliz kumsallarinda bardak yapacak cam
için o kadar çok kumsal vardir ki, ayni bardakla iki kere çay içmeyiz"
demis.

Bunun üzerine Irakli da buz gibi sogukkanli bir sekilde çayını
bitirmis, bardagi havaya firlatmis, silahini çekip Amerikali ve Ingilizi
vurup öldürmüs Bagdat'ta bu Ingiliz ve Amerikalilardan o kadar çok var ki,
biz ayni adamlarla iki kere çay içmeyiz" demis.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ocak 2006       Mesaj #200
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HİTLER
Hitler üç esir yakalamis, Ingiliz, Fransiz ve bir Yahudi.

- "Size soru soracagim, bilirseniz sizi birakacagim" demis.

Ingiliz'e sormus

- "Titanik kaç yilinda batti?"

Ingiliz hemen cevap vermis

- "1912" diye.

Hitler göndermis Ilgiliz'i. Fransiz'a sormus bu kez:

- "Titanik'te kaç kisi öldü?"

Fransiz cevap vermis

- "1050".

- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür birakmis.

Ve Yahudi'ye dönmüs;

- "Say lan isimlerini!"

Benzer Konular

30 Eylül 2007 / Aynacan Bilgisayar
28 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
16 Ocak 2014 / broken* Soru-Cevap
24 Nisan 2010 / Misafir Soru-Cevap