Arama

Babam - Sayfa 33

Güncelleme: 19 Mart 2012 Gösterim: 119.271 Cevap: 756
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Nisan 2007       Mesaj #321
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Benim Babam

Sponsorlu Bağlantılar

Bu adam benim babam
Sekiz köşe kasketiyle
Omuzunda sekosuyla hey!
Cebinde yok parası
Bafra'dır cigarası
Yüreğindedir yarası
Altı çocuk büyütmüş
Bir işçi maaşıyla
Bu adam benim babam hey!

Ağlama benim babam
Ağlama naçar babam
Kara gün geçer babam hey!
Bir kapıyı kapayan
Gene açar babam
Ağlama benim babam hey!
Ağlama mazlum babam
Ağlama naçar babam
Kara gün geçer babam hey!
Bir kapıyı kapayan
Gene açar babam
Allah büyük babam hey!

Bu adam benim babam
Derdi dağlardan büyük
Çaresiz (biçare) , beli bükük hey!
Bir gün olsun gülmemiş
Rahat nedir bilmemiş
Gözyaşını silmemiş
Bir lokma ekmek için
Kimseye eğilmemiş
Bu adam benim babam hey!

Benim babam mert adamdı
Mangal gibi yüreği
Yufka gibi kalbi vardı
Hayatım boyunca o'na özendim
Fedakardı
Bir dikili ağacı olmadı belki
Ama kendisi
Onuruyla yaşayan koskoca bir çınardı
Üstümdeki kol kanat
Sırtımı yasladığım dağ gibiydi
Ben babamın oğluyum
Tepeden tırnağa Anadolu'yum...

Fatih Kısaparmak

DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #322
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu.

Sponsorlu Bağlantılar
Çocuk babasına, - "Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun" diye sordu...

Zaten yorgun gelen adam, "Bu senin işin değil" diye cevap verdi.

Bunun üzerine çocuk "Babacım lütfen, bilmek istiyorum" diye üsteledi.

Adam : - "İllâ da bilmek istiyorsan 20 milyon" diye cevap verdi.

Bunun üzerine çocuk "Peki bana 10 milyon borç verir misin" diye sordu.

Adam iyice sinirlenip, "Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat" dedi.

Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı.

Adam sinirli sinirli: - "Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder." diye düşündü.

Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı"...

Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı...

Yatağında olan çocuğa, "Uyuyor musun" diye sordu. Çocuk "Hayır" diye cevap verdi...

- "Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi...

Çocuk sevinçle haykırdı, "Teşekkürler babacığım"...

Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı.

Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun?...

Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok" diye kızdı...

Çocuk : - "Param vardı ama yeterince yoktu " dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı;

- "İşte 20 milyon...

- "Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım?..."

Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
30 Nisan 2007       Mesaj #323
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
BABA

yalnızlığımdır hep bıçakların kestiği
akşam çayında galetalarla yenen
koyu atlar götürür terkisinde
ne kadar kaçkın varsa evden
uykumdur sokaklarda sürünür
ya da düşer bir kadının elinden

yorgunluğumdur daha çok aşk
gelip gider o şehrin gemilerinden
esmerdir akşamlarda babam
çok esmer güler resimlerden
o kadar yakın bilmediğim
ölüme çok uzak günlerinden

ellerimdir dalgınlığında hep
hep bardaklarda, sular dururken
sürahilerde - akşam vakitleri
akşam çayına gelmiyen
bir baba, aydınlıksız odalarda
çok esmer güler resimlerinden.

Ali Püsküllüoğlu |
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
2 Mayıs 2007       Mesaj #324
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Yarın, yedi buçuk yaşındaki oğlunun doğum günüydü.
Baba, dünya tatlısı minik oğlu için ne yapması gerektiğini uzun uzun düşündü.
Önce, özene bezene bir mektup yazmaya karar verdi.
Sonra, “Ne özenmesi? Süslü cümleler aramaya ne gerek var? İçinden geleni yaz” dedi kendi kendine...
Günlük iş koşuşturması hafiflediğinde, işyerindeki çalışma masasının üstüne bembeyaz kağıdı koyup, kalemi eline aldı.
El yazısı ile mektup yazmayalı ne kadar çok zaman geçmiş diye düşündü.

“Canım gözbebeğim,
Kardeşin duymasın ama ilk kez bu özel gün için sana torpil yapacağım minik aslanım:
Seni daha çok özlüyorum!
Hani, o küçük kollarını ardına kadar açıp ‘Baba, seni işte bu kadar seviyorum’ demen gibi, ben de kollarımla dünyayı kucaklayacak kadar açmak isterim, ben de seni bu kadar seviyorum demek için...
Yaptığımız bilek güreşlerini özledim evlat...
Yo yo, inan ki sen daha güçlü olduğun için kazandın hep... Ben mahsustan sana yenilmedim!
Benim doğum günümde yaptığın fedakârlığı hatırlıyor musun yavrum?
Hani dedenin sana aldığı ve senin çok sevdiğin badem şekerini yememiş, ‘Babam gelince ona vereceğim’ deyip, uyuya kalmıştın.
Bu hareketinle bana bir iyilik yapmak yerine içimi acıttığını nereden bilecektin?
...
Ne çok planımız vardı birlikte... Maça gidecektik, memleketimize gidecektik, Hindistan’a gidecektik. Bir türlü olmadı.
...
Şimdi, senin doğum gününde hatırladığım şeye bakar mısın oğlum; bir gün, ‘Yine geç mi geleceksin baba?’ diye sorup, sonra o tatlı yüzüne yerleşen hüzünle, ‘Olsun, uyumayacağım, bekleyeceğim seni’ deyişin canlanıyor gözümün önünde...
Uyu bebeğim, uyu meleğim, sen uyu...
Çünkü yanına ne zaman geleceğimi ben de bilmiyorum.
Baban.”

Ertesi gün mektubu götürüp, birkaç damla gözyaşıyla toprağını ıslattığı sevgili oğlunun mezarına gömdü.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mayıs 2007       Mesaj #325
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
benım babam mert adamdı
hep benım buyuk adam olmaı ıster hiç anlmazdım onu
hiç unutmam bır keresınde beraber lokantaya git mişti Msn Happy
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
6 Mayıs 2007       Mesaj #326
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
baba: ışığını koru, sönmesine izin verme...

kız: ışığım mı var benim...

baba: var tabi.. gözbebeklerini çevreleyen yeşilimsi halkayı parlatan kızıl damarlar ne sandın... ben ektim...

kız: neden?

baba: üşüme diye..

kız: nasıl söner ki... ya sönerse...

baba: sen gözlerine bakıp kendini görmeyi unuttuğunda söner... sönerse kalbine düş-kalbe değil... orada beni bul, yeniden ekmeme izin ver...

kız: gitme baba bugün.. üşüyorum çok...

baba: gitmezsem hep kızım kalırsın...

kız: kalayım.. sensiz kanatlarım yok.. uçamıyorum...

baba: uçmayacaksın benle olduğun gibi, yürümeyi de öğrenmek zorundasın...

kız: gitme baba bu ölüm...

baba: iyi geceler de... yum gözlerini.. sabah kolaylık içindir...

yumdum gözlerimi sabaha... hiç olmamasını isterken sabahların, son kez yine babamın sözünü dinledim... şimdi yürümeyi de öğrendim baba, uçmayı zaten sen öğretmiştin...

nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
7 Mayıs 2007       Mesaj #327
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Babam’a



Sen gideli beş yıl oldu Baba...
En son beş bayram önce ziyaret etmiştim kabrini
Kendi kendimi sorguladığımda
Seni hatırlamadığım gün yok gibi.
Gelmeyişim vefasızlığımdan değil
Gücenme ne olursun!
Çok şeye küskünüm
Kırgın ayrıldığın Anama
Köyümüze, evimize...
Hani çarşıdan pazardan geldiğinde
Yüksek sesle bizi çağırdığın
Dar sokağın sensizliğine, sessizliğine
Gelipte seni bulamadığım yerlere
...Ve sanki kendi kendime küskünüm.
Yine de, anlatacak güzel şeyler olduğunda
Dualarımı göndermekle kalmayacak
Gelip, başucunda dualar edeceğim
Ben ağlasam da sana
Üzülme Baba! Diyeceğim.

Gittiğin yerden dönmek mümkün olsaydı eğer
Niye gelmiyorsun diye darılırdım sana
Sen gelmesen de, ben dayanamaz gelirdim
Ellerinden, gözlerinden öper, sarılırdım sana.
Yolculuk vakti gelen herkes gibi çekip gittin de
Yolculuğunun başladığı yer ve
Ayrılırken vedalaşamamak beni çok üzdü Baba!
Özlemek, yokluğuna üzülmek bir tarafa
Varlığında
İçimden geçen güzellikleri gösteremeyişim
Sana gönlümce yardım edemeyişimin üzüntüsü
İçimden çıkmıyor bir türlü.

Bâzı şeyler olmadı mı olmuyor işte...
Hani çocukluğumuzda anlatırdın bize
Daha doğduğunda anasız kaldığını, ne zorluklar çektiğini
Olmazları, çaresizlikleri
Sen daha çok görmüş geçirmişsin, anlarsın beni
Ya çoğunu içime attığım sevgim...
Anlatamadığıma, açığa vuramadığıma yanarım.
Yanmak, üzülmek, keşke demek
Anlamsız olmasa da, faydasız.
Yine de, keşke diyorum; küçük bir çocuğun
Cesaretine, atılganlığına sahip olsaydım
Sarılıp boynuna öpseydim doyasıya
Zaman çok değerli olduğu kadar, çok ta insafsız
Velhâsıl, yaşarken kıymeti bilinmiyor
Sonunda kaybettiklerini ne kadar özlesen de benim gibi
Beş bayram geçse de aradan; gelinmiyor...
Mekânın Cennet olsun Baba!
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
10 Mayıs 2007       Mesaj #328
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Baba İle Kızı

Ay kızım kınalı kızım
Gelin olup gitti bugün
Sensiz ne yaparım kuzum
Gelin olup gitti bugün

Ağlayınca avuttuğum
Ninni çalıp uyuttuğum
Öpe seve büyüttüğüm
Gelin olup gitti bugün

Şahballı’yım sinem tüter
Benim derdim bana yeter
Ayrılık ölümden beter
Gelin olup gitti bugün
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
10 Mayıs 2007       Mesaj #329
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Baba oldum baba...

Biliyor musun, korkuyorum baba, hem pek çok korkuyorum. Daha önce hiç korkmadığım kadar çok hem de… İnsanlar bilmediğinden korkarmış derler. O kadar çok şey bilmiyorum ki ben baba.

Hani derdin ya hep baba olmak zordur diye, çok zaman şakaya vururdum ben de. Şimdi anlıyorum zorluğunu, derinden hissederek anlıyorum.

Sen benim babamsın, ben şimdi kızımın babası. Oğlun baba olmuş, ortak bir noktanız daha olmuş baba. Benim bir kızım oldu baba.

Sen kızımın büyükbabası, söyle bana ne olur, anlat hemen, ben daha çocukmuşum da, soru sormuşum say ardı ardına. Nasıl korunur evlatlar dünyanın kirinden, pasından, puslu havasından? Nasıl büyütülür evlatlar ve nasıl yürütülür dikenli yollarda? Tertemiz dimağlar, günahsız ruhlar nasıl kaçırılır kirlenmenin kaçınılmazlığından?

Çok korkuyorum baba, kızımı sevdiğim kadar çok korkuyorum, bilmediğim için korkuyorum, bilmediğimi bildiğim için korkuyorum. Kızımın, serçe parmağımı ancak kavrayabilecek büyüklükteki ellerinden tutup, onu yıldızlara taşıyamamaktan korkuyorum. Ellerimi yıldızlara uzattığımda, ona en parlak yıldızları toplayamamaktan korkuyorum. Ellerimdeki kiri kızıma da bulaştırmaktan korkuyorum.

En çok da senin gibi bir baba olamamaktan korkuyorum.

Ben baba oldum baba; benim bir kızım oldu. Yeryüzünde bir meleğim oldu, göklere ait, göklerdeki yıldızların sonsuzluğuna şahit.

Sen kızımın büyük babası, büyüğüm, babam, atam. Artık baba olmuş olsam da, oğlunum hala, evladınım. Hep yanımda ol ki, zorlanırsam sana dayanayım, sana sarılayım, elimi sana uzatayım. Sorularımı sana sorayım. Cevabını artık bilsem de soruyorum sana; cevap ver bana.
Baba olmak zor mudur baba?


Levent Mazılıgüney
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
12 Mayıs 2007       Mesaj #330
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Babamcan



Öksüzlüyü küçük yaşta sen tattın
Hayata küçükken sen adım attın
Yurdunu terkettın gurbette yattın
Heryerde hatıran vardır babamcan.

Çalışmanla bize hep örnek oldun
Günbegün erıdın sarardın soldun
Bu dert beni bitırecek diyerdın
Dertlerın bittımi dertli babamcan.

Gezdın dostlarını helallık aldın
Rahat edım diye evıne geçtın
Akşam girdın sabah çıkmadın
Dertlerın bittım ses ver babamcan.

Her gezdiyin yerde seni ararım
Misafir olduğun odan neylerım
Meyer son gününmüş nerden bilırdım
Hatıran hep bana kutsal babamcan.

Çile içın geldın sen bu dünyaya
Her zaman harcadın ömrünü zaya
Bir perşenbe günü vardın mevlaya
Dertlerın bittımi bilmem babamcan.

Gece saat üçte beni çağırdın
Yavrum içim yandı bana su dedın
Meyer son suyunmuş nerden bilırdım
Yangının söndümü bilmem babamcan.

Fakir olarak dünyaya geldın
Yaşam içın büyük emek sarfettın
Orhan der elımde mum gibi söndün
Dertlerın bıttımi dertli babamcan.




Orhan Acar

Benzer Konular

8 Ocak 2018 / Misafir Cevaplanmış
26 Ekim 2016 / Misafir Soru-Cevap