Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 22

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 302.370 Cevap: 1.891
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
11 Kasım 2006       Mesaj #211
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Gün salınırken pespaye bir sona doğru
Nafile ömrümün son yarısında
Sponsorlu Bağlantılar
Çalıyor yalnızlık çanı...

Kaç bahar eskittim
Kaç aşka eksildim
Ve kaç şiirin duvarlarına astım hüznü!

Daha dündü, soluk sokak lambası altında
Kendime söz verişim

Söz! ? ...

Anlatabilmek
Kaybediyor anlamlarını! ...

Şiir önlerini kesiyorum
Bulabilmek için tutsaklığı
Barikatlarımda hep bir mermi çığlığı var aşkın!

Darmadağın isyanlarımla
Özgürlük bedel istemiyor oysa ki! ...

Yabancı saçaklarda, gördüm yalancı gülüşleri
Ve uykuya dalmış ölülerin silüetleri geziyordu
Ahmak özlemlerle çatılarda..

Saklıyorum köklerimi, ölü denizlere
Salıyorum, kurşun askerlerimi
Eskittiğim anıların üzerine...

Boşluklarımı dolduruyorum
Kekre bir sonbahar hezimetiyle
Her kaybedişim, kazanımları çoğaltıyordu belki de..

Çekip gidiyor ruhum uzaklara
Çok uzaklara...
Gerçeklerle yüzleşmek yerine
Büyüleri sevmişim
Ne güzel...

AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
11 Kasım 2006       Mesaj #212
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
-1.
açılmış sarmaşık gülleri
Sponsorlu Bağlantılar
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın

-2.

rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan

-3.


ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili

telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili

-4.

yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle

-5.

sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız


forestzm1

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
11 Kasım 2006       Mesaj #213
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
gece derin uykuda iken
ayak sesleri çekilmiş kaldırımlarda
karanlığın koynuna yürüyorum

sıkı kapatılmış perdelerden sızan ışıklar
sarı birer leke gibi yoluma çıkar

yüzlerini yitirmiş
kimliksiz hayaller
bir hüzünlü şarkının nakaratını
bin yıllık yalnızlığıma katık eder

kaç kişiler
ve nereden geldiler

bağdaş kurup ayak yorgunu kaldırımlara
sorguya çekilir yalnızlığım
terklerime
vedalarıma otopsiler yapılır
yürek kanlarımın damladığı masalarda

neşterler dokunur yalnızlığın sardığı tenime
yüreğim tutunmaya çalışır
bir sevdanın sıcaklığına

kibritin göz kamaştıran ışığından korkar
yüzlerini yitirmiş
kimliksiz hayaller
nasıl geldilerse yalnızlığıma
kelebeğin kanat çırpması kadar kolayca
çıkıp giderler

yalnızlık yüreğimi titretir

bir acı kahvenin dostluğunu ararım
sıkı kapatılmış perdelerin sakladığı evlerde
dokunurum zillere
kapıları açan olmaz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2006       Mesaj #214
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben seni, uzakta olduğun için seviyorum.
Ben seni, uzakta kaldığın için özlüyorum.
Böylesi daha iyi aslında.
Bana uzak olman senin değerini daha iyi bilmemi öğretiyor bana her zaman.
Şimdi yanımda olman işime gelir belki.
Ama ya sonrası?
Yanımdayken sıkıca sarılabilirim sana. Koklayabilirim, belki de ısıtabilirim seni.
Bunların hepsi işime gelir benim. Sana bir saniye bile dokunabilmeyi kar sayabilirim kendime.
Ama ya sonrası ? Sonrası ne olacak bilirmisin? Sana hasret kalmanın, seni özlemenin ve sana
yanmanın verdiği hazzı sana dokunmak bana verebilirmi sence ?
Yanımdaykende uzakta olduğun gibi düşleyebilirmiyim seni ?
Gözlerini gözlerimin önüne getirebilirmiyim gece gündüz.
Sen yanımdaykende aynaya baktığında seni görebilirmiyim kendimde?
Özleyebilirmiyim acaba seni ?
Ben seni, uzakta olduğun için seviyorum.
Ben sana dokunamadığım zaman seni daha çok özlüyorum.
Başını göğsüme yaslayışını hayal etmek, sevinç gözyaşlarını ufak ellerimle yanağından toplamak,
ellerine ellerimi değdirmek sen uzaktayken daha da özlem dolu seni sevebilmeyi öğretti bana.
Sen uzakta kal...
Çünkü ben seni, uzaktan seviyorum.....
feather
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
11 Kasım 2006       Mesaj #215
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
İşte gemiler gidiyor,
Bırakıp beni kumsalda.
Kırık gönlüm ;
Koskoca bir ıssız ada
Her yanda yalnızlık
Her yanda hüzün var.
Ne sevenim
Ne gülenim yüzüme
Yalnızım,yalnızlıklar içinde
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2006       Mesaj #216
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Resim

Yağmurun içine de yağdığı
Gri bozgun günler vardır ya.
O günlerden birindeydim
Belki seni gördüğümde.
Seni önceden de tanıdığımdan korktum.
Aşk sonludur diye.

Sonra,
Üstümdeki küçük hayaller tablosunu
Senin için baştan yaptım; biliyorsun
Boyası bizden - içinde küçüklüğümüzü görürdük... -

Ellerimizden ev yaptık / içine bile girdik sevgilim.
Hiç üşümedik;
Belki sevgidendir.

Ve hiç üşümeyeceğiz
Belki de gidene dek!


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2006       Mesaj #217
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
puslu bir akşam alacasında
havada uçuşuyor
harfler, kelimeler, imgeler
uzak yıldızlarda dansediyor
siyahlarım, beyazlarım, grilerim
bölük - pürçük dökülüyor içimden
acılar, umutlar, çocuksu seviler,
ayrılıklar, yalnızlıklar
sessiz dizelerime
suya yazıyorum kendimi
usulca dağılan izlerde arıyorum
yüreğimin en gizil yerini
düşsel dünyamda buluyorum
en yakın beni - bana
kendim oluyorum, dörtnala koşuyorum
dehlizlerinde kayboluyorum
yalnızlığımın
her dönemeçte soluklanıp
bakıyorum ardıma
doğumla – ölüm çemberinde
suya yazıyorum kendimi
birçok ben çıkarıyorum kendimden
sancılı bir doğumla
seyredalıyorum sonra onları
bazen ağlayıp , bazen coşarak
kendimle, yalnızlığımla oynuyorum
çocuksu bir sevinçle
dokunuyorum umutsuzluğun gözyaşlarına;
siliniyor
dingin bir suda görüyorum aksimi
suya yazıyorum kendimi
bir bulup, bir yitiriyorum
hüzünlerimi, sevinçlerimi, yarınlarımı
çakıl taşlarının esrarlı gözlerinde
bir bahar akşamında
yitik yaşamları soluyorum
durmadan
en onulmaz acıları demliyorum
kuytularımda
ölümü görüyorum burnumun dibinde;
burnumun direği sızlıyor
suya yazıyorum kendimi
azgın dalgalara çarpa çarpa
örseleyerek, acıtarak,
kanatarak ruhumu
karışıyorum engin denizlere
sonra bir dağ sümbülü kokusunda
yaşamı karşılıyorum yeniden
binbir umutla
binbir umutla “MERHABA” diyorum
tüm güzelliklere
bir oğlan çocuğun kapkara gözlerinde
eritiyorum tüm acıları, tüm korkuları
keyifli bir şarkı mırıldanıyorum ardından
masmavi bir gökyüzüne
suya yazıyorum kendimi
rengârenk bir deniz kabuğunda geçiyorum
karşı kıyıya
demir atıyorum
sevginin, barışın, umudun limanına
dizeler yağmuruna tutuluyorum ansızın
açmıyorum şemsiyemi
ıslanıyorum sırılsıklam
kutsanıyorum şiirle
suya yazıyorum kendimi
akıp gidiyorum
kimse farketmiyor.......
feather
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
12 Kasım 2006       Mesaj #218
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız Kalınca
Bir ıstırap yalnızlık,
dinmek bilmez acısı.
Her gün artar biraz daha,
eksilmeden sancısı.

Kül bassan da yarana,
için için,hep kanar.
Hiç anlamaz halinden,
ne yatak,ne taş duvar.

Göz yaşları içinde,
sürüp gider,şu ömrün.
Ne şarkıyla,ne sazla,
teselli olmaz gönlün.

Artık son bulsun,dersin,
yalnızlığın bu zulmü.
Pervazsızca beklersin,
gelsin diye ölümü.
AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
12 Kasım 2006       Mesaj #219
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.

Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.

Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.

Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var...
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.



forestzm1
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
12 Kasım 2006       Mesaj #220
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızım sevdiğim. Hem de çok yalnız...
Gün batımında seninle hayal kurduğumuz
Deniz sahiline gidiyorum.
Yüksek kayalıkların üstüne çıkıyor,
Denizin üzerinden süzülerek batan, güneşi seyrediyorum.
İnanmazsın ama, sanki burası kendimle hesaplaştığım yer
Sen gittin gideli hayatımda çok şey değişti.
Senden sonra
Güneşin ilk doğuşunu hiç seyretmedim.
Çünkü o bana, seninle tanıştığım günün başlangıcını hatırlatıyor
Birde güneş tam tepedeyken hiç sokağa çıkmadım.
O da seninle dolaştığım şehri anımsatıyor.
Senden sonra
Sadece güneşin batışını izlemeye geliyorum buraya
Benden ayrılışın, derin derin gözlerime bakışın, sebepsiz gidişin var ya
İşte o anı tekrar yaşıyor, isyan ediyorum.
Uçsuz bucaksız deryaya burada haykırıyorum, neden neden diye
Denizin üstünden yükselen dalgalar
Büyüyerek oturduğun kayalara vuruyor
Çığlık çığlığa üzerimde uçuyor martılar
Denizin kıyıda bıraktığı çakıl taşları,
Hepsi bir şeyler anlatıyor,
Hepsinin de bir anlamı bir nedeni var
Anlamsız olan tek şey senin beni terk edip gidişin,
Yalnızım sevdiğim hem de çok yalnız
Bazen çoraplarımı çıkarıp sahil boyu yürüyorum
Dalgalarla kucaklaşıyor onların dilini çözmeye çalışıyorum.
Denizin kıyıya gönderdiği o çakıl taşlarını birer birer topluyor
Onlara saatlerce bakıyor, sonrada onları denize fırlatıyorum
Bazı çakıl taşları var ki onlar diğerlerinden çok farklı
Onlara bir türlü kıyamıyorum
Denize atmak içimden gelmiyor.
İşte sen sana kıyamadığım o çakıl taşlarından biriydin.
Ben seni denize atmamıştım
Nasıl oldu bilmiyorum belki benim ihmalim
Belki de sen derin sularda kaybolup gittin,
İşte sevgilim o gün bu gün bu sahilde
Senin bir gün kıyıya vurmanı bekliyorum.
Yalnızım sevgilim. Hem de çok yalnız....
<a href="http://kazancortakligi.hemalhemsat.com" target="_blank">Kazanç Ortaklığı</a>

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri