Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 61

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 304.653 Cevap: 1.891
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2007       Mesaj #601
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Yalnızlık...Yalnızlık...

Sponsorlu Bağlantılar

Günümüz insanı büyük kalabalıklar içerisinde büyük yalnızlıkları en derin bir biçimde yaşıyor. Bu yalnızlıkla toplumuna da yabancılaşıyor, daha büyük yalnızlıklarla baş başa kalıyor. Yalnızlığı git gide büyüyor.
Necip Fazıl, özellikle Kaldırımlar şiirinde insanı adeta kuşatan bu büyük yalnızlığı mısralara taşımış, adeta yalnızlığın acı destanını yazmıştır.
İnsanın toplumsal bir varlık olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Ne var ki insan, yaratılışının hilafına, kendi bencilliğini öne çıkararak toplumsal kimliğinden uzaklaşıyor, bunun farkında olsa da olmasa da…
Kendini her şeyden daha önemli gören, nefsini, heva ve hevesini putlaştıran insan kendisine de yabancılaşıyor.Bir insan olduğunu unutuyor. Kendi bencilliğiyle herkesi kırıyor, herkese saldırıyor, doyumsuz ihtiyaçlarını tatmin adına büyük sıkıntılarla, streslerle boğuşuyor..İnsanî değerlere yabancılaşıyor, aslî varlığından uzaklaşıyor.
Kendine yabancılaşan, kimliğinden uzaklaşan insan , kendi toplumuna da yabancılaşıyor. Ardından toplumsal yalnızlığın dipsiz uçurumuna yuvarlanıyor. Toplumda yaşamasına rağmen toplumsallaşamıyor. Toplumun tedavi edilemeyen bir uru haline dönüşüyor. Sıkıntıları, problemleri büyütüyor.
Günümüz insanının önemli bir kesimi, toplumsal sıkıntıların sebebini hep başkalarında arıyor. Hep başkalarını suçluyor. Kendisinden başka herkesi sorumlu tutuyor. Kendisinin de bir ölçüde toplumsal bir sorun olduğunu unutuyor. Ardından şikâyet, tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük…
Düşünen insan, bu sıkıntıların kaynağının, insanın kendisine ve toplumuna yabancılaşmasında ve yalnızlaşmasında olduğunu bilir. O, düşüncesiyle kendini bilir, kendini tanır. Sorumluluk bilinciyle toplumsallaşmaya, sosyalleşmeye çalışır.İnsanî değerlere sığınır.
Kimi insanlarsa, problemi, sıkıntıyı yalnızca maddî nedenlere dayandırır. Madde hırsını adeta hayatın gayesi haline dönüştürür. Onun yaşamak için gerekli şartlardan biri olduğunu unutur, görmezlikten gelir.
İnsan, maddîleştikçe, maddeyi öne çıkardıkça bencilleştiğini, bencilleştikçe de yalnızlaştığını niçin görmez! Madde hırsıyla acımasızlaştığının niçin farkına varmaz?
Hayata yalnızca maddî açıdan bakanlara göre hayat; bir kavgadır. Bu kavgada acıma, yardımlaşma, insanlık adeta yoktur. Hırsların, hevaların tatmini adına ne yapılmak gerekiyorsa yapılmalıdır. Halbuki hayat, insanî değerlerle bir anlam taşır. Bir kavga olmaktan çıkar, iyiliğin, doğruluğun ve güzelliğin yaşandığı bir dünyaya dönüşür.
Günümüz ticarî hayatında görülen acımasız kavga; haksız kazanç, rüşvet, yolsuzluk, üçkağıtçılık gibi çarpık tercihlerle ne yazık ki sürüyor. Bu tablonun doğru tercihlerle, aslî yoluna çevrilmesi gerekiyor. Çünkü bu tablo, insanımızı bir yandan bencilleştirirken, bir yandan da onu acımasız bir biçimde canavarlaştırıyor.
Bu acı tabloyu, toplumsal hayatımızın pek çok kesiminde de görmek, hepimizi üzüyor. Çocuk, ana babaya, karı kocaya yabancılaşıyor. Aynı evde yaşayanların birbirlerinin hatırını sormaya vakitleri bile yok! Hırsların, heveslerin tatmini adına bir koşuşturmaca…Birlikte yaşarken dahi birbirlerine yabancı olma…Ne acı!
Toplumdaki bu tablo, bizleri umutsuzluğa düşürmemeli. Her derdin dermanı bir dermanı vardır. İçimizdeki insanî değerleri devreye ********uz an, acı tablo mutluluk tablosuna dönüşecek.
Bugün hayatlarını örnek almaya çalıştığımız insanlar bu değerleri yaşadıkları ve toplumlarında yaşattıkları için büyüdüler, örnek insanlar oldular. Yalnızca kendilerini düşünmediler bu insanlar. Kendilerine ve toplumlarına yabancılaşmadılar. Yaratılışlarındaki insanî değerleri toplumun her kesimine taşıdılar. Vakıflar kurdular, darülacezeler açtılar, yardımlaşma kurumları açtılar. Muhtaç insanlara hatta hayvanlara yüreklerini uzattılar. Sevgi köprüleri kurdular.Yardımlaştılar, birbirlerine güvendiler, yalnızca kendileri için yaşamayı değil, birlikte yaşamayı amaçladılar. Hayatı paylaştılar, mutlu oldular.
Selâmla birbirlerine yaklaştılar.Dostluk ve kardeşlik adımlarını selâmla attılar.Ruhlarını incelttiler. Kendileri için istediklerini diğer insanlar için de istediler. İnsan olmanın onurunu taşıdılar her zaman. Yalnızlıktan kurtuldular, bir ve beraber oldular.
Tarihimiz, medeniyetimiz bu ve benzeri olaylarla, örneklerle dolu.
Kişisel ya da toplumsal yalnızlığı alt etmek, hayatımızı mutluluğa çevirmek elimizde. Bu konuda hepimize düşen, kendimizden başlamak üzere toplumumuzu yalnızlıktan ve yabancılaşmaktan uzaklaştırmak. Yüreklerimizi sevgi hamuruyla yoğurmak. Hayatımızı anlamlı kılacak söz ve davranışlarla donatarak onu güzel insanlarla paylaşmak.
İnancımız, insanın toplumsallaşmasını sağlamaya çalışır. Cemaatle namaz kılınmasını tavsiye eder. Cuma, bayram namazlarıyla, bayramlaşmalarla, hasta ziyaretleriyle, selamlaşmayla, yardımlaşmayla, zekâtla, fitreyle, başkalarının da derdini ve sıkıntısını düşünme, onlara güler yüzlü davranma emriyle… insanı olgunlaştırmak, onları cennete lâyık kişilere dönüştürmek ister. Bir başka ifadeyle, onları yalnızlıktan ve yabancılaşmaktan kurtarmak ister.
Günümüzün yalnız insanı, yalnızlığının acısını, inancımızın değerleriyle giderecek, bir ve beraber olmanın mutluluğunu tadacaktır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #602
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ne söylüyor yağmur bak ne diyor dinle
Dinlesene gitme gitme kal benimle
Sponsorlu Bağlantılar
Yağarsa bütün gece
Aşkım büyür böylece
Kim aldırır yağmura
Seninle olunca
<STRONG>
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #603
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
İkili Yalnızlığımız

Suskunuz… hem de çığlık çığlığa bir suskunluk

Evet ama bu konuşacak bir şey olmadığından değil.. Konuşmaya çalıştığımız şeylerin bizi alıştığımız yalnızlığımızdan uzaklaştırması aslında korktuğumuz…

İkimizde cesaret edemiyoruz

Öylesine alışmışız ki içimizde büyüttüğümüz yalnızlığımıza

Seviyoruz onu

Belki de

Yaşandığında yok olacağı korkusu

Bizi tereddütte düşüren

Kaybetmekten korkacağımız

bize ait bir şey oluşturma kaygısı…

Sen
Yapamadığın hamlenin,

Hayatın boyu inanmak istediğin değerlere sahip gibi gördüğün düzeni yok etme girişiminden Başka bir şey olmayacağını düşündün hep…

Ben ise yılların verdiği bir alışkanlık çerçevesi içinde var ettiğim varlığa daha fazla acı vermemek için tek yıkım çalışmasından sonra, susmayı tercih ettim…

İçimden çığlık atarak susuyorum…

Susuyorum…

İçimde o kadar güzelsin ki…

Sana susuyorum …

Demiştim ya yüreğim susmayı öğreniyor.. Aslı yok .. Sevdiğini anladığında içinde duyduğun çığlığın yankısı hiç bitmiyor… O hiç susmayacak… Her gün, her saat bana haykıracak, bağıracak , parçalayacak içimi,benimse yüzümde o gülümsemem yer edinecek tekrar… ona her şey yolundaymış gülücüğü atmaya devam edeceğim…

Sadece bundan sonra kimse onun sesini duymayacak ve bundan sonra kimse, onun tarafından sevildiğini öğrenemeyecek…

Her soğuk üşütemediği gibi ,her ateş de ısıtamazmış insanı …üşüyorum…alev alev üşüyorum…hani saatlerce sessiz,tek kelime etmeden sana bakışlarım var ya gözlerinde beni ısıtacak olan anlamları yakalamaya çalışma çabamdan başka bir şey değil…

Ve her yakaladığımda kaybettiğimi hissetmemden öteye gitmeyen bekleyişler…

Ve her kaybettiğimde yeniden yakalama çabam…

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #604
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ö.L.Ü.M

Hayat sıkmaya başladı artık,
Gidiyorum sensizken sensizliğe,
Bir masal gibiydi sen ve dünya
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan,
Ve sona doğru yaklaşılan.
Ölümden korkmuyorum artık,
Korkularımı sende bıraktım,
Ölmekten korkmuyorum artık,
Ben ölümü ilk seninle tattım.
İlk gördüğümde gözlerini,
Dünya sanki cennet oldu bana,
Kalbini tanıdığımda
Düşlerim yoluma çıktı her sokakta
Seninle tanışmam bir anlıktı
Kaybetmem de bir anlık oldu.
Ölümden korkmuyorum artık,
Ölmekten korkmuyorum,
Ben ölümü ilk gözlerinde tattım.
Kaybetmekten korkmuyorum artık,
Ben hayatımı sayende kaybetmeye kalktım.
Ne gurur, ne derman kaldı dizlerimde,
Uğrunda yıllarımı harcadım,
Anlatmaya kalktım aşkımı,
Ya ben anlatmayı başaramadım,
Ya sen anlamamayı başardın.
Ölümden korkmuyorum artık,
Son satırlarını yazıyorum,
Sensiz hayatın.
Ölümden korkmuyorum artık,
Ben uğruna canımı adadım.
Sevdiğim, gözlerin hiç geceleri
Ağlamaktan ağrıdı mı senin.
Hiç elin kolunun,
bağlı olduğu oldu mu,
Sen dünyanın en kalpsiz insanını
Sevdin mi hiç,
Uğrunda ölmeyi düşündün mü,
Bu dünyanın yalan olduğunu,
Geç olsa da anladın mı sen.
Ölümden korkmuyorum artık,
Alıştım ben her gün ölmeye,
Ölümden korkmuyorum işte
Benim ruhum zaten hiç bedenimde değil ki
Senin hep o gözlerini izlemekte.
Ölümden korkmuyorum artık,
Yaklaşıyorum her geçen dakika,
Bu dünyadan göçüp gitmeye.
Ölümden korkmuyorum artık,
Korkuyorum dünyada sana birşey olmasından,
Korkuyorum canının acımasından,
Ölümden korkmuyorum artık,
Son satırları yazıyorum,
Korkmadığım ölüme yaklaşırken,
Sana ve hayata.
Ben hep gülümseyeceğim,
O yaşlarla dolu gözlerimle,
Bulutların arasından,
Sana ve yalan insanlara.!

Eren Özen |
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #605
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
YALNIZIM

Acı veriyor bana yalnızlık
Umutsuzluğumu haykırıyor yüzüme
Karanlık gecelerde ağladığımı görmek istiyor
Yılların intikamını alıyor benden
Neden neden böyle yaptın
Soruyor her defasında
Ağlamamak elimde değil
Gözyaşlarım durmadan akıyor
Senin ismini her anışımda
Ağlıyorum kaderin böylesine
İsyan ediyorum sensizliğe
Beni bırakıp gitmeseydin
O zaman yalnız kalmazdım böylesine.

Meryem Krüezi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #606
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık metin
Yalnızlığımı büyütür kalabalık
Gökdelen'in gölgesine siner
Karanfil Sokak kalınlaşır
yoksul kadın çocuklarıyla
çöplerin üzerine konar
gözleri cam kırıkları
sevgilim gelir yalnızlığım büyür
çocukken gökkuşağına düştüğüm
gökyüzü gelir kirli güvercinleriyle.

Kimin öznesiydi mevsimler
işkence öyküleri kimindi
ayrılığın sesi miydi adımnlarım
suyu bekleyen uçurum mu
kanatlandım yalnızlığımla son mevsime
içimde bir kedi yavrusu. kare

A. Kadir
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #607
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız

Yalniz günlerim, yalniz herseyim.
Yalniz yasanmaz diyorsun bana.
Cansiz bedenim, ölmüs düslerim,
dertli olunmaz, diyorsun bana.

Aglarsa anam aglar,
gerisi yalan aglar,
bitmez iftiralar,
yüregim sizlar.

Akar gözyasim, damla damla.
Erkekler aglamaz, diyorsun bana.
Yanmis yüregim, sevda baharinda,
beni baglamaz, diyorsun bana.


Ahmet Arslan
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #608
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Şayet Aşk

ebemkuşakları altında
bilmem dikkat ettn mi
uzakların güzelliği
yaz yağmurundan sonra

şayet aşkın rahmeti
gün olur kesilirse
altın kemerler gibi
hatıralar önümüzde

hadi ver ellerini
ufkumdan esen samyellerine
sabahın serini
karışşın ellerine

Behçet Necatigil
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #609
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
YALNIZ KALINCA

Bir ızdırap yalnızlık
Dinmek bilmez acısı.
Her gün artar biraz daha,
Eksilmeden sancısı.
Kül bassanda yarana,
İçin,için hep kanar.
Hiç anlamaz halinden,
Ne yatak,ne taş duvar.
Göz yaşları içinde,
Sürüp gider,şu ömrün.
Ne şarkıyla,ne sazla,
Teselli olmaz gönlün.
Artık son bulsun,dersin,
Yalnızlığın bu zulmü,
Pervasızca beklersin,
Gelsin diye ölümü.

Erman Ulusoy
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #610
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
ayrilik014jo9

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri