Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 71

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 269.867 Cevap: 1.891
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
18 Mart 2007       Mesaj #701
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Haydi Başla!

Sponsorlu Bağlantılar
Sen orada, bir yerlerde
Bana yakın, bana uzak
Yaşıyorsun hayatını
Adım adım, kucak kucak

Aklımın düz durmadığı
Gönlün boyun burmadığı
Ayağımın varmadığı
Duygularım salkım saçak

Bilinmezin berisinde
Ne gördün ki gerisinde
Şehrin batı yarısında
Yağmur yağar, mevsim kurak

Ay doğduğu gecelerde
Şiirlerde hecelerde
Bilinmeyen nicelerde
Kuruyorsun bana tuzak

Hala anlamadın beni
Ne eskiyim, ne de yeni
Görmesek de biz dikeni
Gülleri koparmak yasak

Azar azar versen bile
Sana rahmet, bana çile
Ne oyun var, ne de hile
Herşey açık, hepsi berrak

Tamam artık bu son fasıl
Nasıl istiyorsun, nasıl
Madem sizde böyle usul
Hadi başla, buyur ortak!

Hünkar Dağlı

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
18 Mart 2007       Mesaj #702
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Neredesin?

Sponsorlu Bağlantılar
Burkulur yüreğim, gözlerim muhtaç
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?
Ellerim yumrukta, ihtirasım aç
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Yokluğun ufkumda satır be satır
Yürür, etrafımı zulmet kapatır
Yüzünden yayılan nur aydınlatır
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Isınmaz ortalık etraf hala kar
Düşer vücut ısım, yüreğim donar
Biraz ateş getir, az ısıt ne var!
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Bozuldu, kalmadı ağzımın tadı
Uçmaz gönül kuşum, kırık kanadı
Bütün bedenimin ortak feryadı
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Muhtacım sesine ve sohbetine
Gül yüzünde açan gül demetine
Çöllerde Mecnunun su niyetine
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Saçımda gezmiyor sihirli elin
Kollarımdan çokca uzakta belin
Nedir meşakkatin, nedir engelin
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Ne tatlı buse var, ne hırslı öpme
Kendini saklama, hainlik etme
Benden tarafa gel, uzağa gitme
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Bir keyiftesin sen, bir kederdesin
Tarif olunmayan bir eserdesin
Herhalde dönülmez bir seferdesin
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Hünkar Dağlı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2007       Mesaj #703
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Evet yalnızım...
Sadece bunu söyleyip susmak isterdim.. Ebediyen susmak.. Çünkü canım acıyor.. Konuştukça, arzuladıkça, özledikçe, en kötüsü yaşadıkça canım acıyor..

İyiliklerim bile güçsüzlüğümden.. Güçsüzlüğümdendi, beni daha çok kırmasınlar diye kendimi adamalarım olmadık insanlara!..

Evet yalnızım...

Çünkü ne zaman aşkla büyülensem, o çok eski korkum bana yaralı kendimi hatırlattı.. Ne zaman aşkla büyülensem, aynı anda ayrılığın o korkunç hüznü kalbimi yaraladı.

Suç senin değil, özlemek değil, en büyük acı, bu giderek büyüyen boşlukmuş..

En büyük dert
KİMİ ÖZLEDİĞİNİ, KİMİ SEVDİĞİNİ BİLEMEMEKMİŞ.

Sevgili, öyle yanlış bir yerdi ki bu dünya, ben seni en çok karanlıkta kaldığım zamanlarda özlüyordum.

Geceleri, kokuna hasret yatağımda ter içinde uyanmak, kendimin bile affetmediği bir bencillikle,

KALBİNDEKİ TEK AŞKIN BENİM Kİ OLMASI İÇİN GÖZ YAŞLARI İÇİNDE ALLAH'A YALVARMAK OLDU...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2007       Mesaj #704
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dagarcik10117
Çiçekler, meyveler gibi...
Yaz, sonbahar ya da kış.
Nedense duygu rüzgârları hep ilkbahara yakıştırılır.
Coşkular, tutkular hep baharı simgeler.
Gürül gürül akan sel sularına pek yaraşsa da
bir mevsimle sınırlandırılamaz duygular.

Ne zamanı ne de yeri vardır sevginin. Ne de kuralı...
Ilık bir rüzgârda olabilir, savurup götüren bir fırtına da.
Buz gibi yalnızlıkları da yaşatır, sıcacık özlemleri de...
Gün ışığı olur, süzülür yüreğinize, ısıtır kavurur belki de yakar.
Yine de onu arar, ona koşar insanoğlu.
Yakınsa da bıkmaz.
Ya yüreğinde saklar sımsıkı
ya da kaçırır parmaklarının arasından...

Çünkü özgürdür sevgi.
Tutsak edilmeyi sevmez.
Neden ille de ilkbahar rüzgârları?...
Oysa hemen ardından yaz gelir.
Ve gerçek sevgi yaza daha yakındır.
Yakan, kavuran yine de iyi ki var denilen sevgi...
Buğday güneşsiz olgunlaşamaz.
Ve sevgi, ekmek gibi,
su gibi gerçeğidir insanın...

Acı da çektirse, ısıtır, yüceltir, olgunlaştırır sizi.
Anılarınızda neler var?
Neler kaldı kocaman yazdan?
Yüreğinizde sakladığınız yıldızlar mı?
Yoksa bir mevsimlik Yaz duygusu mu?
Hani yaz yağmurları gibi geçiveren...
Olsun...
Yaşanılan her güzelliğe saygı göstermek gerek.
Yaşamının baharında olan da,
Sonbahara doğru yol alan da ıslanabilir bu yağmurlardan.

Olsun varsın.
Sevgi yağmur gibi yağacaksa ve sırılsıklam ıslatacaksa sizi,
bırakın yağsın gönlünce...

Sevebilen bir yüreğiniz varsa,
sevgiye saygınız da varsa eğer,
dört mevsim bahar ve yazdır sizin için.
Kışlardan korkmanıza hiç gerek yok!

Sevgi kaynağınız ısıtır sizi...


Suna TANALTAY
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
19 Mart 2007       Mesaj #705
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ayrı Ayrı

Kaçamak bakışlarımız dokunurdu birbirine
suçlu suçlu yürürdük
gülmeyi konduramadan dudaklarımıza
acılarla delik deşik
bir olgunluk izlerdi gölgelerimizi
yağmur ıslatırken kaçak evi
kimsesizliğimiz ayrı ayrıydı.

Aslında yakamıza yapışmasaydı aşk
sahtekarlar cennetinde çakışmasaydı yollarımız
sen ve ben
pekala kandırabilirdik kendimizi
mutluluk oynayarak ayrı ayrı
yas
içimizde uzun yolculuğa çıkmış olurdu
ve bitmemiş olurdu takas.

A.Kadir Bilgin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2007       Mesaj #706
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık Şiiri
Bilmezler yalnız yasamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
..........
..........

Orhan Veli Kanık
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
20 Mart 2007       Mesaj #707
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Yağıyor bu Şehire!.. Ve Sen Yoksun

Senden ayrılalı kaç yıl oldu, kaç asır geçti, kaç yaz, kaç kış, kaç gün, kaç ay..? Saymadım.. Sen giderken ardında bir dağbaşı yalnızlığı bıraktın bana. Bir çöl ıssızlığı, yokluğun kimsesizliğim oldu, yokluğun kederim, söyle şimdi ben nereye giderim… Yağmurlar bu şehre kızgın artık, yağmıyor sokaklara… Şimdi kar içinde bedenim, buza döndü dünya...

Sen gittin kar yağıyor bu kente! Gökyüzü yere dökülüyor sanki, bembeyaz bir gülücükle, nazla... Bir eski hikaye geziniyor sokakları gözlerimin içinde... İnsanlar farkında değil, bilmiyorlar bu hikâyeyi…

Hani hayallerimiz vardı geleceğe dair, mutluluk dolu. Rüzgarlar savurdu, ulaşamayacağımız yüksek dağlara yağdı.
Öylede olsa hala koynumda mavi mavi hayaller taşıyorum sana dair... Sen gideli yüreğim yangın, gözlerim buğuludur benim...
Kar yağıyor bu şehire, üşüyorum!.. Ve sen yoksun! .. Kar yağıyor!..

Giderken ardından son bir çığlığımı ekleyebilmiştim sadece... Giderken "beni de al" diye bağırabilmiştim sadece... Ama nafile duymamıştın...

Yıllarca hayalinle yaşadım bu kahrolası yerde, hayalinle avundum senden uzaklarda, bir tatlı sözüne, bir tebessümüne hasret kaldım…. Sen bir serap gibi yıllardır içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaştın, uzaklaştıkça yaklaştın... Bilki hayalin bile serinliktir kavrulan ruhuma, üşüyen yüreğime sıcaklıktır…

Gel ey sevgi meleğim, cangülüm, bir bahar sabahı toprağıma can olmak için gel!.. Damarlarıma kan olmak için gel!.. Hasretlik boyu uzayan raylarda gönlünün sıcaklığına muhtacım.

Bilki, kaynağı sendedir mutluluğumun, çaresi sendedir yüreğimin. Uzaklığın çekilmiyor, uzaklığın işkence… Ne zaman seni düşünsem şiirler dökülüyor kar gibi kaldırımlara, şarkılar ağlıyor yokluğuna..

Uzak dağbaşlarının serin seherlerinde gökyüzünü süsleyen gözlerini aradım kaç kez. Seni ararken ırmaklara döktüm derdimi, rüzgârlara döktüm. Bin 'âh'la iniledi dağlar, bin 'âh'la aktı pınarlar, 'âh'ımdan kan damladı gül yapraklarından, yaralı bülbüller figan etti…

Özlemin bir bulut gibi sardı beni, bir yağmur gibi üstüme yağdı her gece. Damlalar yüreğime vurdukça, seni sevmek her gün biraz daha büyüdü içimde.

Gel ey gül-i rana; gel ey cangülüm, ayakların kanasa da dikenlerden, binbir pusu kurulsada yollara, prangalar vurulsada ayaklarına, kırıp zincirleri gel… Gelmezsen yok olurum, tükenirim. Gelmezsen bil ki, ölüme savurur beni hayat…

Geceler boyu hayalinin peşinden koşarken şaşırdım yolumu... Bir uçuruma düştüm, canım yandı, kanadı her yerim...

Gel ki, uzak dağyollarında küçük bir su olup, sevda pınarı gönlüne akayım… Ürkek ceylanlar gibi sokulayım yanına. Gel koru beni zamanın zulmünden, merhametinin gölgesine al… Kucakla beni şefkatinle, yüreğime bıraktığın o kutsal ışık için, aşk için kucakla…

Her gece ismini anarım gecenin en ıssız saatlerinde. Korkuyorum senden uzaklarda sensiz, yüreğim sensiz dağbaşı ıssızlığı, yüreğim sensiz en karanlık gece... Sana doğru kayıyor gönlümün bütün yıldızları, sana doğru akıyor gönlümün ırmakları…

Uykusuzum her gece böyle, yorgunum sensiz.
Hani diyorum bir gece hasretini yüklenerek çıkıp gelsen, ısınsa üşüyen duygularım. Sonra başımı koysam dizlerine kapansa kirpiklerim; bird aha hiç uyanmasam…

Ey öksüzlere yüreğinden merhamet pınarları akıtan sevgili! Gel tut ellerimi, beni sensiz bırakma.
Rüzgarlara yükledim özlemimi her gece sevgimi yolladım sana.
Yalnızlığımda nice dilek ipleri bağladım ulu ağaçlara, ikimiz için. Belki dönersin ve yeşerir tüm hayallerimiz yeniden, diye...
Gel, adını ‘’Can Gülü’’ koyduğum can’ımın gülü... Gel, zamansız da olsa, kimseciklere görünmeden, bir gölge gibi, sır gibi, rüya gibi, rüzgar gibi, meltem gibi... Gel...
Gitme bir daha…
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Mart 2007       Mesaj #708
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
El Gibisin

İçimde sızlayan yarama diken,
Olarak peş peşe batmış gibisin.
Gözlerim gözüne bakıyor iken,
Kalbinden çıkarıp, atmış gibisin.

Ne yeminler ettin, ne sözler verdin.
Hani ya, ben seni unutmam derdin?
Sevda çarşısına tezgahı kurdun,
Beni ilk gelene satmış gibisin.

Sevgim yüce ama kaderim rezil,
Beni kölelikten etmedin azil,
Sanki sana ait, gönlümde değil,
Bir başka yatakta yatmış gibisin.

Hüzün kılıçları durmadı kında,
Biçmeye başladı, ayrıldığında.
Bende başlattığın sönmez yangında,
Beyaz duman olmuş, tütmüş gibisin.

Ruhum serseridir, gönlüm budala,
Sevgi bilginiyim, bahtım ukala,
Bıraktığın yerde, beklerim halâ,
Dönmemeye yemin, etmiş gibisin.

Gaziantep
Mehmet Nacar
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
20 Mart 2007       Mesaj #709
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık

Başka özün, başka sözün,
Çok farklı şeylerde gözün,
Görmedim maskeli yüzün,
Sen bir yaren olamazsın....

Ağzından çıkar hep yalan,
zehirlisin aynen yılan,
Nedir ki elinde kalan,
Sen bir yaren olamazsın...

Kimi aşktan, kimi dertten,
Tattığın her haram etten,
Şairlik hanki niyetten,
Sen bir yaren olamazsın...

Bırak yazmayı çizmeyi,
Masum kulları ezmeyi,
Dağda, ormanda gezmeyi,
Sen bir yaren olamazsın...

Herkes gülerken haline,
Biraz sahip ol beline,
Kırmamak için diline,
Sen bir yaren olamazsın...

Gözün hep metaryellerde,
Hiç olmadı helallerde,
Varacağın baki yerde,
Sen bir yaren olamazsın...

Amacın hep para ve pul,
Herkese ediyorsun zul,
Yazık; olmuşsun kula, kul,
Sen bir yaren olamazsın...



Yazarı bilinmiyor
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Mart 2007       Mesaj #710
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Neyleyim baharı

Sensiz baharın ne tadı var
Gönlümde yazı yaşamayınca
Güzel güzel olmuş neyleyeyim
Sarı saçlarını sevip okşamayınca

Bahçen cennet bahçesi olmuş neyleyeyim
İçinde huriler gülüp oynamayınca
Terli turnam havalanmiş sazlı göle
Neyleyeyim gelip bizim elde ötmeyince

Yeşil yayla benim olsa neyleyeyim
İçinde mor koyunlar olmayınca
Beylerbeyi ben olsam neyleyeyim
İçinde çifte benlim olmayınca

Ellerin gülü açmış neyleyeyim
Benim gülüm açmadıktan sonra
Ak gerdanda benler sıra olmuş neyime
Çifte benli benim olmadıktan sonra

Yunus Aslan

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri