Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 65

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 303.529 Cevap: 1.891
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2007       Mesaj #641
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Rıhtım Yalnızlığı

Sponsorlu Bağlantılar

vakitlerden akşam üstü
birini bekliyor gözlerim
dört yanım dört aşılmaz umman
içimde bir barut çizgisi
ve meridyende saat yirmi
bekliyorum gelmiyor
kırıyorum yönümü yalnızlığa

gece başlıyor dudağımda
korsan artığı gülüşüyle

tüm gece biliyor kederimi
bir dili olsa da anlatsa

dudakta biriken söz çürüğünü

kül kor ateşi gizliyor
mermeri andırıyor yüzüm
bir sigara yakıp diğerini söndürüyorum
giderek çoğalıyor kül
zehir sızdırıyor içime pişmanlıklar

gelecek mi
gelmeyecek mi
falına bakılmış papatyalar
yapraklarından yoksun

su ağlıyor
ya rüzgar

uzamasını biliyor gece
liman sanıyor yüreğimi
eskiyor kirlerine sabah
susu/yorum


grilik siyahlaşmamak gibi bir inat ki
ışıklar eritemiyor karanlıklarımı
en kuytusunda yalnızlıkların
kıvrılıp yanıma ben olmaya soyununca
sızı/yorum

karanlıklar salkım saçak
gülmeler talan olmuş
uykudan korkuya geçme sularında
mirascısı olduğum
acılarımın başında nöbet tutuyorum

hüznü demliyor gece
usulca tarıyorum gecenin saçlarını
bağışıklık kazanıyor sızılarım

ellerimde acıların tarihi
ellerim ki bağlı gözlerimde
ahtapot kollarıyla karanlık
sarmışken geceyi
yaşamak sancısı saplanıyor boğazıma

iki mavi arasındaki karanlıkta

ayrılıklar biriktiriyorum

Nail Yavuz
Son düzenleyen Blue Blood; 21 Mayıs 2007 00:57
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
7 Mart 2007       Mesaj #642
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
resim200608241748225066fa2
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2007       Mesaj #643
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

MERHABA... BALCA'NIN SAYFASINA HOŞGELDİNİZ
.
siir10131 cbk

siir10131
GİTTİN


Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...

Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...

Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...

Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.

Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...

Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...

Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...

Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...

Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...

Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...


Mehmet Coşkundeniz
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
7 Mart 2007       Mesaj #644
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ilk Defa Bir Ilgi

Bir ilkti ilgimi çeken
Onun dişinda görülmemişin ötesiydi
Ne yapacagini bilmeyen bir kararsizim
Bir çare, bir yardim kalmadi gibi
Korkunun büyüklügü engin denizlere dalmiş
Biliyorum nedenler başini almiş gidiyor
Cevap kalmadi ama her şey oluruna kaldi
Ama beklemenin tahammülü ölümcül
Ellerim ve ayaklarim prangalaşti karşisinda
Bir yaşam tüketimi ayni heyecani sardi
Gerekli sevginin azalmasini verebilsem
Yeni ses yeni heyecanlara yer biraktim
Yaşamin zevki bu kisa sürede bitti bitecek
Ve bu düşüncenin aci yönü üzüyor öylesine
Bir izleyenim var biliyorum derinden
Fakat itirafimin amaci sir degil
Çünkü ben de izliyorum gerektigi gibi.

Kaynak: H.I.SBülent Yılmaz
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
7 Mart 2007       Mesaj #645
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

Hakiykatin ma'nisin şerh ile bilmediler
Erenler bu dirliği riye dirilmediler

Hakiykat bir denizdir şeriattır gemisi
Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar

Bular geldi tapıya şeriat tuttu durur
İçeri giribeni ne varın bilmediler

Dört kitabı şerh eden asıdır hakıykatte
Zira tevsir okuyup ma'nisin bilmediler

Yunus adın sadıktır bu yola geldin ise
Adın değşirmeyenler bu yola gelmediler.
Yunus Emre
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #646
kambis - avatarı
Ziyaretçi
yalnzlkjz8
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #647
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Can Sikintisi

hani bazen bir boşlukta
hani bazen bir yumruk bogazinda
hani bazen midende acayip bir burkulma
hissedersin ya,
işte şimdi ben onu yaşiyorum.

bütün umutlarin tükendigi
karamsarligin bir karabasan gibi yüklendigi
açik hiçbir kapinin kalmadigi
o lanet anlar vardir ya,
işte şimdi ben onu yaşiyorum.

tüm geçmişin içine edilip
hatiralarin paçavra gibi atildigi
ve gelecegin artik hiç gelmeyecegi sanilan
o bitik zamanlar vardir ya,
işte şimdi ben onu yaşiyorum.

güneşin öldüresiye sicak
gölgenin soguk bir karanlik gibi geldigi
hiçbirşeyin tad vermeyip
herşeye boş verdigin
o ugursuz anlar vardir ya,
işte şimdi ben onu yaşiyorum.

hani bazen daralir gögüs kafesin
bir nefeslik ferahliga hasret kalirsin
agzin paslanir sigara üstüne sigaradan
bir kiyamet yangini gibi
ayak tirnagindan bogazina kadar yanan.

ne özlemi vardir artik
deniz sofrasindaki rakinin
ne de, göreceli de olsa
katila katila, doyasiya aglamanin.

hani hasret türküsü bile söyleyemedigin
hani çikiş yolunu sebepsiz kaybettigin
hani hüznün yikintisinda yokolmayi istedigin
o tarifsiz,
o paylaşilmaz,
o anlatilmaz anlar vardir ya,
işte şimdi ben onu yaşiyorum.

31.07.2002
Yılmaz Oğuz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #648
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anlatamadım

Sizsiz döküldüm güz yaprakları gibi
Harabeye döndüm anlatamadım.
Keşişlemeden dolu yağdı üzerime
Kokmayan kuru bir gül oldum anlatamadım.

Bir mum gibi eridim yakamadım lambamı
Esir oldum yanlızlığa, yaşanmayan beraberliğe
Göz yaşlarım sel oldu, devamılı ardım
Bir türlü kendime gelipte sizleri anlatamadım.

Sizlerleyken cıvıl,cıvıl neşeli bir kuştum
Ayrıldı ordan, geriye bakmadım
Devamlı gitmek için sayıkladım
Çekip gideceğimi bir türlü anlatamadım.

Yaralı kuş misali kırık kanadım
Oy saki ben sizleri sabahlara kadar andım
Yol bulup gidemyeğimi anladım ama,
Bir türlü anladığımı kendime anlatamadım.




Hürmüz Demir Söğüt / 3/6/2007
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
8 Mart 2007       Mesaj #649
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Sevdiğimiz eşyayı, dostları yada sevgiliyi.
Sonunda yürekte kalan hep ayni duygu, hüzün...
Çünkü yitirilene alışmışızdır, sevmişizdir, bizimle olan beraberliği keyiflendirmiştir. Çünkü o beraberliğe değer vermişizdir.

Ya o güzelliği yasarken; paylaşımı, keyfi, sevmeyi ve sevilmeyi birlikte hissederken...

Hep korkmaz miyiz? İçimizi en güzel anlarda bile hep sarmaz mı?
Ya biterse? Ya yok olursa bu güzellik?; endişesi..

Tabii ki bitecek. Yaşadığımız mutluluklar, hüzünler hep bitmedi mi?
Hep yerine başka başka hüzünlere, mutluluklara bırakmadı mi?

Gene ayni korkular, ayni endişeler...

Peki sahip olduğumuz güzellik için yitirme korkusuyla ağlamak niye? Kime? Ne için ? Biliyor musunuz?

Dökülen göz yaşları sadece kendimiz için..
O değere sahipken de, yitirdiğimizde de..
Çünkü bizi asil korkutan YALNIZLIK..

İçimizde hissettiğimiz o güzel duyguları uzunca bir süre tekrar yaşayamamak..

Özlemek, özlenmek, sevmek, sevilmek, sım-sıkıca sarılmak,
o bedenin canini, kanını hissetmek, sevişmek.. Hangisi kolay vazgeçilir hazlar ki?

Biten aşklarda da, biten ömürde de yanaklarımıza dökülen gözyaşları hep kendimiz için.

Çünkü merkez hep biziz, doymak bilmeyen egomuz..
Ve o egoyu doyurabilmek, hoşnut kılabilmek için ne kadar çok çırpınır dururuz.

Bizim sevdiklerimiz bizi muhakkak sevmeli, özlediklerimiz özlemeli,
doğrularımız her zaman tek doğrudur.

Ya yanımızda ki insan ? Onun egosu ? Arzuları, özlemleri veya usandıkları...

Ne kadar o sevdiğimiz insana karşı fedakarız?
Vermeden neyi ne kadar alabiliriz ki?

Bizler; hep ilişkilerimizde hesap kitap içinde değil miyiz ?
Her zaman denge.. Verdiğimiz kadar alalım, aldığımız kadar verelim hesapları yapar dururuz.

Sonuç YALNIZLIK .

Peki bu kadar yalnızlıktan korkuyor, yaşanılan güzellikleri,
paylaşımı bir daha yasayamamak endişesiyle kaybedeceğimiz
değere ağlıyorsak niye bu kadar ince hesaplar.

O değer bize mutluluk yerine hüzün, kargaşa yaşatıyorsa zaten vazgeçmeliyiz.

Yok eğer yaşamın sıkıntılarından biraz da olsa bizi alıp mutluluk veriyorsa o zaman gözyaşı yerine biraz daha akilci olmak daha doğru değil mi?
Sıkıca, hiç bitmeyecekmiş gibi o güzelliği, huzuru sonuna kadar yasamak varken neden korku??

Bilirsiniz.. Anılarımızda öylesine anlamlı, mutlu anlar vardır ki, kimi zaman onca geçen yıllara değerdir. Tabii ki bu değerler karşılık bulduğunda daha da değer kazanacaktır.

Eh iste o zaman bize biraz daha is düşüyor demektir. Daha çok özen...
Çünkü yasam içinde, ayni frekansı yakalamak o kadar zor ki...

Sevgiyi, özlemi birlikte yasamak doyumsuz bir hazdır.
Artık o sevdiğin insan kendin olmuşsundur.
Korursun, tıpkı kendini koruduğun gibi. Üzmekten, incitmekten korkarsın.
Artık hesap, kitap yapılamaz. ; Daha çok vermek vermek istersin.
Çünkü ego vererek de doyumu öğrenmiştir. Çünkü gönlünü ayna tutmuşsundur o sevgiliye. Çünkü yitirme korkusu askı ölümsüz kılar.

Çünkü ayrılmanın da bir vahşi tadı var
Öyle vahşi bir tat ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil Çünkü
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Mart 2007       Mesaj #650
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Biri beyaz biri kara iki kedi..
birbirlerinin omzuna kollarını dolamışçasına birbirlerine şefkatle sarılarak,
birbirlerine dayanarak yola çıkmışlar.
Gölgeler akşamüstünü söylüyor.
Yorgun bir günün sonunda eve dönüyorlarmış gibi.
Yüzlerini görmüyoruz ama eminim mırıl mırıl konuşuyorlardır. Belli sınanmış, denenmiş bir dostluk bu,
uzun yolları da göze alabilen bir dostluk

Ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk, arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz?
Akşam üstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz,
omzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omzun,
belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı ayakların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu,
değerini biliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyor muyuz? ...

Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp
kendimizi hep ilerde bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına,
bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu? karşımıza çerken çıkmış insanları yolumuzun dışına sürüklerken
bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir,
her zaman aynı fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını ödetir. Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların
savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün...

Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz,
ya da olanlar olması gerekenler değildir.
Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz,
gün gelir kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir...

Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir
kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak.
Bazılarının gelecekte sandıkları 'bir gün' geçmişte kalmıştır oysa;
hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığınız,
omzunun üzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boşverip
'Nasıl olsa ilerde bir gün tekrar karşıma çıkar.' dediğinizdir.
Oysa tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir O,
boş yere bu sokaklarda aranırsınız...
featherrn6Murathan MUNGAN

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri