Ziyaretçi
Kopkoyu bir yalnızlık demledim kendime. Yanında ne kızarmış ekmek kokusu, ne de
annemin yağlı, reçelli ekmekleri... Kopkoyu, bir yalnızlık demledim kendime...
Önce bir eşik yaptım, en soğuk mermerden. Yetmedi... Ardından bir sıra duvar
ördüm, en kalın taş bloğu ile, sadece bir sıra... Yine yetmedi... Ardından bir
sıra, bir sıra daha. Ben bir koydukça, beş koydu yaşam. Örüldükçe örüldü,
yükseldikçe yükseldi...
Duvarlarından ışık sızmıyor surlarımın. Kopkoyu bir karanlık ördüm kendime...
Şimdi güneşin ne doğuşu, ne batışı görünür oldu buralardan. Grubun turuncu, sarı
rengi yok artık. Yok artık mavinin yeşile çalan tonları. Yok artık pembe, beyaz
pastel bir bahar...
Çok zamandır kumdan kale yapıp, bir dalganın alıp, götürüşünü beklemedim. Çıplak
ayakla kumsalda koşmadım. Deniz kabuğu toplamadım. Çok zaman oldu, nilüferlerin
yaprağından, tırtılın umuduna kanat açmayalı...
Çok zamandır yağmura yakalanmadım. Saçlarımdan süzülmedi damlalar. Çok zaman
oldu, gökkuşağı görüp, çığlık atmayalı. Çok, çok zaman oldu pencerenin buğusunda
bir resmin kayboluşunu beklemeyeli...
Çok zaman oldu fotoğraf makinemle yaşamın bir karesini dondurmayalı... Bir bahar
dalından düşen çiğ damlasını yakalamayalı. Bir şelalenin sesini resmetmeyeli.
Çok zaman oldu tüm çocukları toplayıp, yaz okulu açmayalı... Akşam iş dönüşü
onlara şeker almayalı. Bahçede saatlerce zıplamayalı. Yaz bitiminde onlara sözde
karnelerini dağıtmayalı. Çok, çok zaman oldu...
Çok zaman oldu, minik ellerle beraber dev bir kardan adam yapmayalı. Kar
topundan kaçmayalı. Kara yatıp, iz çıkarmayalı... Çok, çok zaman oldu...
Çok zaman oldu bir şarkı tutmayalı, yüksek sesle bir şarkıya eşlik etmeyeli.
Kahkahaların sığmadığı bir odada bulunmayalı, sessiz film oynamayalı... Çok, çok
zaman oldu şen şakrak bir şarkının notalarına tutunup dans etmeyeli...
Yüreğim bir serçenin kanadı üzerinde atmıyor uzun zamandır...
Kopkoyu bir yalnızlık demledim kendime. Yanında mı? Sadece kalemim ve göz
yaşlarımla ıslanmış satırlarım...
ALINTI
annemin yağlı, reçelli ekmekleri... Kopkoyu, bir yalnızlık demledim kendime...
Sponsorlu Bağlantılar
Önce bir eşik yaptım, en soğuk mermerden. Yetmedi... Ardından bir sıra duvar
ördüm, en kalın taş bloğu ile, sadece bir sıra... Yine yetmedi... Ardından bir
sıra, bir sıra daha. Ben bir koydukça, beş koydu yaşam. Örüldükçe örüldü,
yükseldikçe yükseldi...
Duvarlarından ışık sızmıyor surlarımın. Kopkoyu bir karanlık ördüm kendime...
Şimdi güneşin ne doğuşu, ne batışı görünür oldu buralardan. Grubun turuncu, sarı
rengi yok artık. Yok artık mavinin yeşile çalan tonları. Yok artık pembe, beyaz
pastel bir bahar...
Çok zamandır kumdan kale yapıp, bir dalganın alıp, götürüşünü beklemedim. Çıplak
ayakla kumsalda koşmadım. Deniz kabuğu toplamadım. Çok zaman oldu, nilüferlerin
yaprağından, tırtılın umuduna kanat açmayalı...
Çok zamandır yağmura yakalanmadım. Saçlarımdan süzülmedi damlalar. Çok zaman
oldu, gökkuşağı görüp, çığlık atmayalı. Çok, çok zaman oldu pencerenin buğusunda
bir resmin kayboluşunu beklemeyeli...
Çok zaman oldu fotoğraf makinemle yaşamın bir karesini dondurmayalı... Bir bahar
dalından düşen çiğ damlasını yakalamayalı. Bir şelalenin sesini resmetmeyeli.
Çok zaman oldu tüm çocukları toplayıp, yaz okulu açmayalı... Akşam iş dönüşü
onlara şeker almayalı. Bahçede saatlerce zıplamayalı. Yaz bitiminde onlara sözde
karnelerini dağıtmayalı. Çok, çok zaman oldu...
Çok zaman oldu, minik ellerle beraber dev bir kardan adam yapmayalı. Kar
topundan kaçmayalı. Kara yatıp, iz çıkarmayalı... Çok, çok zaman oldu...
Çok zaman oldu bir şarkı tutmayalı, yüksek sesle bir şarkıya eşlik etmeyeli.
Kahkahaların sığmadığı bir odada bulunmayalı, sessiz film oynamayalı... Çok, çok
zaman oldu şen şakrak bir şarkının notalarına tutunup dans etmeyeli...
Yüreğim bir serçenin kanadı üzerinde atmıyor uzun zamandır...
Kopkoyu bir yalnızlık demledim kendime. Yanında mı? Sadece kalemim ve göz
yaşlarımla ıslanmış satırlarım...
ALINTI

Yalnızlığıma (Yalnızlık)







