Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 7

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 302.530 Cevap: 1.891
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #61
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
odamdaki kelebek..

Sponsorlu Bağlantılar
Bir kelebek kondu omzuma..
sonra göğsüme..
kalbimin attığı sol yarıma..
sevginin çiçek olup açtığı bir kırdı sanki aradığı.
buldu mu bilmiyorum..
göğsümde kanatlarını usulca kıpırdatışını izledim.
günler sonra bir geceyarısı evimin kapısını açıp düşümün odasına bağdaş kurduğum anda;
kanatları benek benek,
kahverengi kanatlı bir kelebek,
kahvemi yudumlarken konuvermişti omzuma.
Günler sonra eve dönen babasına sevinç gösterisinde bulunan bir çocuk gibiydi sanki..Bir gün olması muhtemel çocuğumu düşündüm..nasıl bağrıma basmazdım ki onu..
Bir an gecenin herkesin uyuduğu bu vaktinde
yağmurun ıslattığı toprak kokusu içime dolarken penceremden,artık uzak oduğumu düşündüm..
artık uzaktım çok uzaktım eski günlerden..eski düşlerden..çok uzak..
uzaktım çünki artık kimse kimseyi hesapsız sevmiyordu..artık kendimi anlatmaktan yorgundum..kirlenen bir dünyada masumiyetten ,renklerini yitirmiş bir yerde rengarenk düşlerden dem vurmanın tutulablir bir yanı yoktu...gülüşler sahte,söyleyişler dil lakırdısı..Tek duyduğum hayallerini yitirenlerin boşlukta sallanan anlamsız sözcüklerinin gökte çarpışmasından çıkan şangırtı..artık bende bir kelebekle konuşacak kadar masum kelimeler taşımıyordum dediğim anda içimde dolaşan sözcükleri duydum..
Desem ki:ey yalnız kelebek.ne uçarsın bu yalnız gecede;benim yalnız odamda..
bir kırgınlık mı..bir küskünlük mü..
bir söz bir müjde mi getirdin yoksa bana bilmediğim uzaklardan.
belkide içine birikmiş hüzünleri anlatabileceğin yufka bir yürekti aradığın..
benim yüreğim yufkadır..dinlerim seni..
varsa bir yaran sarmak,kalbine bir teselli çeşmesi akıtmak isterim.
ama şunu iyi bil-ki:ben yüce biri değilim..
dokunduğum yerlerde çiçek açmaz..
hem ben senini dilini bile bilmem ki.
hiç öğretmediler bana küçükken kelebekçeyi..
çiçeklerle konuşurdum eskiden..
tamam balıklarla söyleştiğim zamanlarda oldu..akvaryum camına çarpan balığın,
suyun içinde dağılan gözyaşlarının ne anlama geldiğini çok iyi bilirdim..
bazı sabahlar uyandığımda, suyun üstünde yüzen çaresiz ve cansız cesetlerini görürdüm..
duyardım o su damlası hüzün sözcüklerini..
ama kelebekçe..kelebekçe nasıldı ki..bilsem..
inan sana bende çok şey anlatırdım.
bende senin gibi yalnızdım.bende senin gibi içimde sözcükleri dolaşan mütebessim bir bakışa asla yok demezdim..ne mi derdim..
konuşmaya susamışım günlerdir..kendi kelimelerimle...içten ve hesapsız.. yüreğiyle konuşup yüreğiyle dinleyen mütebessim biriyle..çatık kaşlı eleştirel bakışlardan sıkıldım..gözleri tenkit etmek için bir ayrıntı arayan insanlarla dolu dünya...kimse bilmiyor artık birbirini nasıl hesapsız çıkarsız sevebileceğini.bunu yapabilenlerin nasıl yapabildiklerini sorarlar birbirlerine.hiçbirinin cevabı yoktur..çünki onların kısır tartışmalarında senin için bir taraf yoktur..ya ikiside hakıldır..yada ikiside haksız.bilmem bir kelebeğin ömrü bunu anlamaya yeter mi ki..bir kelebek ömrü bunları anlamak için çok kısadır bilrim..çünkü bu yazıyı yazarken verdiğim bir arada.oturduğum yerde senin cesedine rastladım..ya odada yanmakta olan sobanın ateşine değmişti kanadın..ya da anlattıklarım ağır gelmiş ve ölmüştün...
artık bir kelebek uçmuyordu odamda..bu gece kendimle söyleşilerime şahit olmuş son tanık ölü bir kelebekti..aslında bir çok zaman bir çok kez böyle sırdaşlarım olmuştur..bir vapurda bir otobüste yada gittiğim yabancı bir şehrin kalabalık bir caddesinde..ayaküstü söylemişimdir beynimden geçenleri..ve bir daha asla karşılaşmama temennisiyle ters yollara sapmış ayrılmışızdır..tıpkı kanatları yanmış bu yalnız kelebek

mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #62
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Sessizliğin Çığlığı

‘bir ses vardır çözer her şeyi, yasaktır duyamazsın’
Sponsorlu Bağlantılar
Karanlıktan bir el uzanır sana
Görürsün, uzanırsın kurtarsın seni diye
Asla ulaşamazsın…
Kaybolduğunu hissedersin derin kör bir kuyuda
Sessizlik çığlıklını hapseder
Artık duyulan tek ses, sessizliktir!
Ne bir umut vardır hayata bağlayacak
Nede bir ışık kalbindeki karanlığı aydınlatacak
Güneş hiç doğmayacak, tek bir şey olacak yakıp kavuran;
Aşk ateşi…
Belki hiç yağmur yağmayacak onsuzluğu yaşadığım diyarlara
Gözlerini açacaksın göremeyeceksin hiçbir şey,
Karanlıktan başka.
Üşüten, ürküten, üzen bir soğukluk olacak etrafta
Bir rüzgar esecek,
Nefreti hissedeceksin o an.
Zaten kaybolan umudun
Artık asla sahip olamayacağın şey olduğunu anlayacaksın.
Bir taş bağlanmış ayaklarına, adı aşk
Kocaman bir okyanusun ortasındasın hayat denilen
Yüzmeye çalışacaksın ama kara yokmuş anlayacaksın!
Sonra teslim olup kaderine batacaksın, denizin derinliklerine
Bazen düşüneceksin suçum neydi diye
Aslında olmayacak suçun vazgeçmemekten başka
Son bir nefes alıp tekrar deneyeceksin hayata tutunmayı
Vazgeçemeyeceksin ama kaybedeceksin
Anlayacaksın ki mühürlenmiş kalbinin kapıları,
Anahtar yalnız onda…
Bekleyeceksin, ‘belki bir gün’ deyip umutsuzca
Ama bileceksin ki gelmeyecek o ‘bir gün’ asla.
Bir daha açılmamak üzere kapanmış kapılar.
Bileceksin ki; direniş boşuna
Nafile gözyaşları akıp gidecek
Fark eden olmayacak…
Gülmeyi bile unutacaksın bir süre sonra
Artık senin için tek bir şey olacak
Tek bir çare, tek bir seçenek, tek bir son…


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #63
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık,çoğul özlemler biriktirme sürecidir...

Yalnızlık,umudu karanlık bir köşede unutma sürecidir..

Yalnızlık,diğer insanların varlığını aklının kıyısına vuran dalgalarla hissetme sürecidir..

Yalnızlık,kendi sesinden başka sese hasret odanda dört duvarın hareket edip üstüne üstüne gelme sürecidir...

Yalnızlık,Kemalettin Kamu'nun

Varsın bir bardak su verenim olmasın biri "Su yok!" desinde

dizeleriyle ucu sivri bir yokoluşun ruhunun kalbine acıta acıta batma sürecidir...

Yalnızlık;alışamadığın,açıklayamadığın,paylaşamadığın duygularına minare kılıfı arama sürecidir...

Yalnızlık;başka insanlardan çok kendinden koşarcasına belki de hatırlamak istemediğin bir anıdan kaçma sürecidir...

Yalnızlık,yalnızlıktan kurtulabilme planlarını yapabildiğin en iyi SÜREÇTİR...

Yalnızlık,bir SÜREÇTİR ve yaşamayan zıtların birliği yasası gereği ÇOĞUL olmanın tadını almakta gecikir...
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #64
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Korkuyorum

Korkuyorum
Hani ellerin ellerimde
Gözlerin gözlerimde
Seni seviyorum derken

Korkuyorum
Sabah erken olacak
Yıldızlar kaybolacak
Yağmurlar ağlayacakken

Korkuyorum
Güller elimden
Sevgi dilimden
Öpmek içimden kaybolacakken

Korkuyorum
Yüreğimden sıcaklığın
Hayatımdan farklılığın
Dualarımdan adın silinecekken

Korkuyorum
Benim olman için
Elin olman için
Kaybolman için

Korkuyorum
Varken yoksun gibi
Severken solmak gibi
Teninden olmak gibi

Korkuyorum
Gelmeyeceksin diye
Sevmeyeceksin diye
Elveda edeceksin diye

Korkuyorum
Korkmam ben aslında
Adın dudağımda
Adım yanında yok diye

Korkuyorum
Seni kaybetmekten
Beni kaybetmekten
Bizi kahredecek diye

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #65
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GECE YARISI BAŞLAR BU FIRTINA
BOZMAK İÇİN SESSİZLİĞİ
RAHATSIZ OLUR YATANLAR MEZARLARINDA
ÜŞÜŞÜRKEN UĞULTULAR TOPRAĞA
GECE YARISI BAŞLAR BU FIRTINA

SAHİPSİZ BİR ÇOCUĞUM ŞİMDİ
ANNEM YOK TUTAN ELLERİMDEN
VE YANAĞIMDAN ÖPEN YOK ARTIK
EDİNCE GÖK GÜRÜLTÜLERİ GECEYE EŞLİK
YALNIZLIĞIMI SÖYLERİM BİR ŞEHİRDE
SAHİPSİZ BİR ÇOCUĞUM ŞİMDİ

TOPRAK OLMASAYDI OLMAZDI İNSAN
VE YARATMASAYDI ALLAH
OLMAZDI KIYMETİ ANLAMANIN
ANNESİNDEN UZAK YİRMİSİNDE BİR GENCİN
DÖKTÜĞÜ GÖZYAŞLARININ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #66
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.

Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.

Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.

Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.

Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........

Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.

İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası....

Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.

Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?

sorma
ben kimim, adım ne, nereden geldim
kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde
kimi sevdim, kime özlemim
kaç yıl sevda doldu iliklerime
kaç yıl eksildim.

tut ki, bir pınarım suyu kesik
akamadım nazlı nehirlere tut ki
susturulmuş binlerce türkü
bastırılmış binlerce acıyım
baştanbaşa aşk ve ateş

tut ki, incinmiş bir gülüşüm
gecikmiş bir düş
bir ateşin çemberinde
yarım kalmış sevinçler kanayan

tut ki, kar altında sevincim
bütün mevsimlere küsmüşüm

kanadı kırık bir serçeyim tut ki
dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek

ateşin zulmünü gördüm
suyun ihanetini
baştanbaşa aşk
baştanbaşa hasret
susturulmuş
milyonlarca türküyüm

bir sarı çiçek
bir sarmaşık belki
çözer dilini yüreğimin
ihanetlerin kilitlediği...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #67
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tekil Yalnızlık...


foot6gs

Okyanusta Kaybolmuş Adalar Gibiydik..

Ne Yere Ne Göğe Tutunabildik..

Suya Sırtüstü Düşen Bir Ceset Gibi,

Haraketsizce Batarken,

..................Sadece Gökyüzüne Bakabildik...



...................................Ve Hep Tekil..
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #68
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Tanrı Daha Yalnız, Bilmiyorlar!

Son günlerde bir durgunluk var üzerimde. Tarifi zor yorgunluğu atmak için uyumak ya da dinlenmek çare olsaydı, kendimi yatağa bağlar ve göz kapaklarımı bantlardım. (Mazoşistim sanki)
Sigaram yok!
Uykusuzum!
İnsanlar da var?
“Anne ben manyak oldum!” Msn Happy

Neden hep aynı önsöz çıkıyor karşıma, karaladığım her kâğıdın ardında? Ön sevişme tadında başlayıp, aniden bitiyor. Değer yargısı zamana acımadan bir bir gömüyor insanları karanlığına.
-S**erim lan böyle işi!
deyip küfürü gündelik dilime yapıştırmak, sonra kaynatıp suyunu sıkmak istiyorum.

Yanlış yerdesin ey güzel!
Bakma bana!
Aşk; ekmek su gibi muhtaçlığım
Ve yalnızlığımdır.
Rol yapmak zorundayım, yanındayım,
Ama yüz gönül yılı uzağındayım…
Bırak özlemin ebedi kalsın,
Ben seni bende yaşayım…

--
Şiir mi bu şimdi? Ya da ne amaçla yazıldı? Anlatmak için mi?

Sen de sor! Bir kez olsun sor kendine… Korkmadan sor!?
“-Ben ne yapıyorum” diye.
Bırak insanları, onlar Tanrı’ya her gün azapla dua ediyorlar. Sağ bacağın sol elden medet umması gibi; yıldızlarda, sönen mumda, mezar taşında, üç beş santimlik sakalda arıyorlar mutluluğu – yalnız kalmamayı. Ve Tanrı herkesten daha yalnız bilmiyorlar.
Ağlıyorlar isyan bayraklarıyla, onun adına (bedduayla) küfrediyorlar, günah ve sevap adını verdikleri –Tanrı’nın koymadığı- kurallarla yollarını aydınlatıyorlar.
İnsanlar düşünüyorlar; düşünmeyi hayalle karıştırıp, şarapta gerçeği arıyorlar.
Milyar yıl geçti,
Bulamıyorlar…
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #69
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bir seferden döneriz seninle bazı akşamlar
Gün bulutları açık mora boyadıktan az sonra
Bile bile karanlığın bizi kalın örtülerle örteceğini
Son ışıklara dalarız koşa koşa gene de
Sürgününüm, izini sürerim her yerde seve seve
Alacakaranlıkta hem özlemlin hem öksüzün olmak için
Kapanmaya hazırımdır kat kat kendi üstüme

Yağmurdan, güneşten, poyrazdan, uzun yollardan
Biz şimdi gurbetimize çıkıyoruz, vakit tamam
Çanlarla, türkülerle, davullarla ayrılmak uzak bize
Yüzüme vuran sıcaklığınla çocuk dudaklarınla
Sen giderken, ellerimde ellerinden ayrılmanın öfkesi
Varlığında yeniden kurulur eksiksiz bir sıla

Seni her düşünmemde benzersiz bir yurt özlemi
Bana düşen, gelişini aralıksız beklemek
Beklerken bakışında eriyip gitmek yavaşça
Beklerken sonsuz bir ormanı yürümek saçlarında
Benim tutkum, ölümüm, serüvenim bu işte
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #70
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Senden Sonra...

Şimdi ne halde olduğumu biliyor musun
Gecelerin nasıl geçtiğini
Uykulardan nasıl feryatlarla uyandığımı
Sensizliğin nasıl acı verdiğini
Ağlamaktan nasıl yorgun düşüp uyuduğumu
Senden uzak kaldıkça sanma ki senden uzaklaşıyorum
Daha da bağlanıyorum…
Sanma ki artık acı çekmiyorum
Sanma ki gözlerini görmeden yaşayabilirim
Sanma ki bu duruma alışabilirim
Sanma ki bu duruma daha fazla dayanabilirim

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri