Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 85

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 303.791 Cevap: 1.891
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
8 Nisan 2007       Mesaj #841
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Gel

Sponsorlu Bağlantılar
Yüzün bir sebepsiz korkuyla uçuk,
O gün başucuma karalarla gel
Arkanda, çepçevre, kızıl bir ufuk,
Tepende simsiyah kargalarla gel

Elinden, dal gibi düşerken ümit,
Ne bir hasret dinle, ne bir ah işit;
Bir yaprak ol, esen rüzgarlarla git,
Kırık bir tekne ol, dalğalarla gel..

Necip Fazıl Kısakürek

BLacK_HawK - avatarı
BLacK_HawK
Ziyaretçi
8 Nisan 2007       Mesaj #842
BLacK_HawK - avatarı
Ziyaretçi
Aksam erken çöker yalnizligima

Sponsorlu Bağlantılar
Sokak sokak gezer ararim seni
Hasretin gönlümün yanginlarinda
Alev alev yanar ararim seni

Aklimdan çikmiyorsun
Sensiz bombos bu hayat
Susma öyle ne olur
Bana kendini anlat..

Al götür eskici kalbimi benim
Neyim var neyim yok sorma bir daha
Gözümde yaslardir birtek servetim
Aciyip yüzüme bakma bir daha!

Aldana aldana geçti bir ömür Dünlere küskünüm yarina küskün
Nerede mutluluk nerede huzur
Hayata küskünüm devrana küskün

Aldanmaktan yoruldun mu Acilarla yogruldun mu
Hiç sirtindan vuruldun mu
Ne bilirsin yagmur olup
Çaglamayi ne bilirsin
Kahkahalar savururken
Aglamayi bilir misin?

Aldattilar Ümitlerimi, hayallerimi
Özlemleri, düslerimi
Parça parça
Kopardilar! ..
Sonra unutulduguma inandim
Sevdigimden ayirdilar.

Aldigim her nefes sana yazili Korkarim ki sensiz ömrüm sayili
Yüregim tutuklu gönlüm cezali
Hasretin kanima girdi girecek.

Aldirma görürsen yaslar gözümde
Sarkimiz olacak yine dilimde
Mektubun cebimde, resmin elimde
Yarin bu sehirden ayrilacagim..

Ansizin kayboldun köse basinda Zamansiz bir deprem koptu bagrimda
Kendimi kaybettim iste o anda
Inan ki dünyayi yikasim geldi!
Ardina bakmadan gittin o gidis
Kalbimi koparip atasim geldi
Bu veda gerçek mi inanamadim
Basimi taslara vurasim geldi!

Artik gidebilirsin gidecegin yere
Sana kal diyemem
son ümit senden olsun
Senden olsun son pismanlik
Bil ki hayir diyemem..

Artik ne yapsam bos, teselliler faydasiz
Karanlik gitgide en derinlere çeker beni
Çaresiz, bütün sokaklarinda bu sehrin
Böyle perisan beklerim dönmeni

Ask miydi o, askimsi bir sey miydi
Neydi çekip kendine, beni baglayan
Kanatan dudagimi, tenimi daglayan
Elleri ta içimde o dev miydi

Askimdan armagan her satir sana
Maziyi yeniden yasatsin sana
Nasil sevdigimi anlatsin sana
Sana bir sitem var her bir sözümde..

Askimiza ödül diye
Yüregimde tas biraktin
Gidiyorken imza diye
Gözlerimde yas biraktin..

Askimizdan kime ne
Sevdamizdan kime ne
Baskasindan bana ne
Ah benim nar çiçegim
Canim ipek böcegim
Meraktan ölecegim
Bana kendini anlat..

Askin ates oldu kahrolmam için
Hasret kursun oldu vurulmam için
Günler asir oldu yikilmam için
Yine de ben senden vazgeçemedim

Ayri yönde akan irmaklar gibi
Dalindan uçusan yapraklar gibi
Ümitsiz, çaresiz asiklar gibi
Kalbinden askimi silecek misin?
Son ümidi yere serecek misin?

Ayrilik çanlari çaldi çalacak
Bu askin saati durdu duracak
Seninle bagimiz koptu kopacak
Ne yazik sabrimiz ipin ucunda

Ayrilikmis meger askin bedeli
Kalbim paramparça gönlüm bir deli
Nasil diner sensiz gözümün seli
Bir gönül sayfasi daha kapandi.

Beklenen yarinlar kaybolmus dünden
Ümitler selami kesmisler benden
Nasilsa hayir yok gelecek günden
Kadere rest çektim isyanlardayim
Bu benim talihim sözüm yok sana
Payimi aldim ben sevdadan yana
Hasretinden baska ne verdin bana

Ben aski ölümsüz bilenlerdenim
Bir ömür boyunca sevenlerdenim
Ellerin ellerime degmesin derim
Eger ki sonunda birakacaksan

Ben bu garip yeryüzünde
Garibansam suç benim mi
Gece gündüz dertli dertli
Geziyorsam suç benim mi
Bir dostum yok sorulayim
Sevdigim yok sarilayim
Kime kizip darilayim
Kimsesizsem suç benim mi

Benden son arzumu sorsaydin eger
Seni son bir defa görmek isterdim
Ayrilip gittigin o günden beri
Nerdesin nasilsin bilmek isterdim
Bir beyaz karanfil vermek isterdim

Not: Şairini bilmiyorum alıntıdır
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #843
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi

Bir Yalnızlıksın



Bir yalnızlıksın sen bana
Yanımda olsan bile dokunamayacağım
Sevsem bile hissedemeyeceğim
Bir yalnızlıksın sen bana
Ağlasam görmeyecek
Seslensem duymayacak
Asla ulaşamayacağım
Bir yalnızlıksın sen bana

Ama ne çare olmadı senden başka
Varlığın kadar gerçek olan
Yokluğunla benimsin
Bedenimde içimdesin
Ohhh kıskan sen bile senle
Bu kadar başbaşa kalmamışsındır.....


Sennur Çetin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #844
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Suskunuz... hem de çığlık çığlığa bir suskunluk

Evet ama bu konuşacak bir şey olmadığından değil.. Konuşmaya çalıştığımız şeylerin bizi alıştığımız yalnızlığımızdan uzaklaştırması aslında korktuğumuz…


İkimizde cesaret edemiyoruz

Öylesine alışmışız ki içimizde büyüttüğümüz yalnızlığımıza

Seviyoruz onu

Bekli de

Yaşandığında yok olacağı korkusu

Bizi tereddütte düşüren

Kaybetmekten korkacağımız

bize ait bir şey oluşturma kaygısı…



Sen
Yapamadığın hamlenin,

Hayatın boyu inanmak istediğin değerlere sahip gibi gördüğün düzeni yok etme girişiminden Başka bir şey olmayacağını düşündün hep… smile2

Ben ise yılların verdiği bir alışkanlık çerçevesi içinde var ettiğim varlığa daha fazla acı vermemek için tek yıkım çalışmasından sonra, susmayı tercih ettim…


İçimden çığlık atarak susuyorum…

Susuyorum…

İçimde o kadar güzelsin ki…

Sana susuyorum …



Demiştim ya yüreğim susmayı öğreniyor.. Aslı yok .. Sevdiğini anladığında içinde duyduğun çığlığın yankısı hiç bitmiyor… O hiç susmayacak… Her gün, her saat bana haykıracak, bağıracak , parçalayacak içimi,benimse yüzümde o gülümsemem yer edinecek tekrar…smile2 ona her şey yolundaymış gülücüğü atmaya devam edeceğim…

Sadece bundan sonra kimse onun sesini duymayacak ve bundan sonra kimse, onun tarafından sevildiğini öğrenemeyecek…

Her soğuk üşütemediği gibi ,her ateş de ısıtamazmış insanı …üşüyorum…alev alev üşüyorum…hani saatlerce sessiz,tek kelime etmeden sana bakışlarım var ya gözlerinde beni ısıtacak olan anlamları yakalamaya çalışma çabamdan başka bir şey değil…

Ve her yakaladığımda kaybettiğimi hissetmemden öteye gitmeyen bekleyişler…

Ve her kaybettiğimde yeniden yakalama çabam…


alıntı..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #845
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dışarısı soğuk mu?
-Evet.
-Çok mu soğuk yani? ! ? Biliyoruz her halde soğuk olduğunu. Bakkala gideceğim, üstüme bir şeyler alayım mı diye soruyorum; alay etme...
-evet, soğuk; çok soğuk. Hatta yüreğindeki aşk, özlemlerin kadar...
üzerine ne alırsan al, ısınamayacağın kadar...
yar'in kokusunu sürmedikçe kar etmeyecek,
kar ettiğinde de
soğuktan değilse bile
yüreğini ısıtacak bir aşk bulamamaktan donacak kadar soğuk.
-Ya sana da bir şey sorulmuyor, felsefe yapma da cevap ver...! ! ! !
-Soğuk işte, inanmıyor musun?
öyleyse çık dışarı,
gör dünyayı ve dünyanın adaletini de don!
yalnızlığının bir işe yaramadığını,
senin artık sana bile yetmediğini geç de olsa fark et.
elini onun elinde ısıtacak bir el bulamamanın cezasını çek!
seni sen yapan duygularını ısıtıp
sana sunacak sıcak bir yürek bulamadıgından
yüreğini kimselere açamamak neymiş gör!
Belini sarıp da,
seni donmaktan kurtaracak iki kolun seni ısıtmasını engelleyen geçmişinle hesaplaş da
bugüne dek ne kadar zarar ettiğini hesapla.
ve dudaklarını dudaklarıyla ısıtacak kimsen olmadığından
'seni seviyorum' demediğin, diyemediğin herkesin
günahını al boynuna,
dudaklarından 'beni kurtarın'
bile duyamadan kimsecikler,
orada öylece kal, soğuktan don da cezanı çek.
şimdi çık istersen dışarı,
haydi durma;
ha unutmadan
üzerine bir şeyler al da çık....

....bazen üşümemek için en güzeli de kendi ellerine sarılmaktır veeeee yastığa başını huzurla koyduğunda dostça sıkabilmektir kendi ellinle elini.....
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #846
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
_Havada Uçuşuyor Yalnızlık_


Havada uçuşuyor yalnızlık
Ve yapışıyor ruhlara
Birer birer…
Her bir nefeste
Ciğerlerde zerre zerre…
Görülmese de bazen yüzlerde,
Saklanıyor kuytularda
Gülüşler ardında…
Evlerin odalarında
Evlilerin kollarında;
Yazılsa da adlar
Alyanslarda…

Yapışık bir şey,maalesef,
Tutulmuş bütün yollar
........................................................Gülgün KARAOĞLU


Tutulmuş bütün yollar
kıstırılmış gibi
acıyor yüreğim
her bir dikende daha bir
geri adım atıyor
gurbetinde ki yüreğim
havada uçuşan yalnızlığı
sahiplenircesine
sen'li sensizlikleri
yaşıyor
yüreğim
............................................................Merâl ÖZCAN


Havada uçuşan yalnızlığımın gözyaşları
Ayrılık rüzgarında
Sevda tozlarına bulanıp
Küskün yüreğimi sana getirirler
Her bir damla
Acımasız zamanın kollarında
Senin gözlerini getirir...
Beni benden eden o güzel gözler
Şimdi acı suyunu döker
Sensiz kalmış yanlarıma
...........................................................Burcu YALKIN


yıllar yaşlanır,
yanıbaşımızda silinen yüzlerde
tenine ayrılık düşer,
acemi rüzgarların.
havada uçuşur yalnızlık,
kalakalır içim.
sen gelip geçersin,
gelip bitersin,
vakitsiz bir düşüncede.
yok saymanın acısına katlanır,
hiç kimseyi istemeyen gece
........................................................Demir MUTLUGİL


akıl sırrı kalemken,
yürek derde deva olmazken,
benliğimi sorgularken sensizlik,
havada uçuşurdu yalnızlık.
kolaymı uçurtmalarla uçmak sanırsın,
gök'den almış yürek rengini,
maviye çalar resmini,
karanlığın oğlu olmuş
adını sensizlik koymuş
............................................................Ali Niyazi GÜL


Bir vaktindeyim zifiri karanlığın
Yokluğun gecedir
Yüreğim üşür avuçlarında
Ve sen yoksan bedenimde
Yollarıma kar yağar
Yalnızlık kazınır benliğime
.........................................................Ömer YARDIMCI


Havada uçuşur yalnızlıklarım..
Bir seans sonu çıkan, onca insana değin......
Kalabalıkta seni arardı gözlerim.....
Her kızıl saçlı bana seni hatırlatır..
Yüreğimi hiç eder ve beni kendime getirirdi....
Ve ben......
Yalnızlıkların uçuştuğu dünyama geri dönerim....
Senli, ama sensiz yaşamıma
..........................................................Papatya YILDIZ


Elinde sıcacık taze ömür,
Tek başına, kutu bir odada,
Bir iki odun, altında kömür,
Üstü kestane dolu sobada.

Gırtlağa kadar gelip bumlayan,
Mührü sır, sırrı sır, ılık ılık,
Nisan yağmuru gibi damlayan,
Havada uçuşuyor yalnızlık
.................................................................İsmail TEKİN


su yolağında kavak fidanı gibi arsız
yaşama tutunmaya çalışmak değil mi yaptığımız
sor bakalım ne kaldı
suya bırakıp ardından bakmadığımız
sen, ben, biz kimiz
hüzün siğerken üzerimize geceden densiz
ata, eş, dost ey sevgili nerdesiniz
ben ki kırık kalemin kör talihlisi
kucağımda yaşamın son yenilgisi
döktürmekteyim yine kağıda sitemimi
havada uçuşurken yalnızlık
.....................................................Abdurrahman GÜLEÇ


Bu yazda kış olacak desene
Bulutlar ağlayacak yine içimde
Mora mı çalar dersin boyadığım düşler
Kanatları mı kanar umuda uçurduğum kuşların
Doluya döner poyrazın önünde yağışlarım
Sahipsiz bir uçurtma gibi ben yalnız uçarım
Sen gidersen bilki dünya boşalır
İçimde yürek taşa döner
Sensiz uçtuğum gök neye yarar
Oynaştığım bulut neye yarar
Nazeninden yoksun varlık neye yarar
Ben düştüm,yalnızlık uçsun benim yerime
Nasılsa diğer adım yalnız ya
.................................................................Arap KURT


Havada uçuşuyor yalnızlık.
Yalnızlığın bana karanlık zindandır.
Senin teninin kokusunu getiren
Bir deli poyrazdır esen.
Ve senin olmadığın
Hasretlik akşamlarında yanan ateş..
İnsan deryasında bile
Yalnız kalmışlıktır inan sensizlik.
Aklım ermiyor,
Kalbim atmıyor,
Ellerim tutmuyor.
Her zaman üşürüm,
Kızgın güneş altında sensizlikte.
Sensizlik midir,
Sessizlik midir,
Yoksa kızgın ateş midir.
İnan ki anlamamışım,
anlayamamışım kahve gözlüm.
Yanımdayken bile
havada uçuşuyor yalnızlık inan
..............................................................Kerim BAYDAK


Gidişin var ya
Hem ömür gibiydi, hem bir anlık
Bitmesin isterdim, kal isterdim
Kalmadın, kalamadın, gel bak. gülümseyerek
Şimdi havada nasıl uçuşuyor yalnızlık.
Sensizlik dalgasız bir deniz oldu
Gönlümde bir koyu karanlık,
Umutları sökülmüş bir beden bıraktın ardında
Bir de arkadaş bile olamadığım,
bir görsen kükreyerek
Havada nasıl uçuşuyor yalnızlık
.................................................................Turgut Uzdu


Havada ucuşur yalnızlık
Yüreğimdeki girdap sensizlik
İçimde gürültülü sessizlik
Kalabalıktaki uçuşan sensizlik
..........................................................Handan BAYTEKİN


kokusuyla buhurlanmış yasemin, ıtır, zencefil
külü soğumuş bir mangal, teneke bir leğen
bir de dikiş yüksüğü geri kalan
havada uçuşur, konar, çırpınır yalnızlık
küflü bir feracenin gözleridir nemlenen
..............................................................Nurdan ÜNSAL


Dert edinme,
yalnızlık tuhaf bir duygu.
Havada uçuşan toz bulutudur, toz bulutu!
Cam üstünde su damlacıklarıdır bazen,
Bazen de;
odada uçuşan duman kokusu..
Sivrisinek vızıltısında kanlanmış gözler
Şamar oğlanısın, yalnızlık neyler!
Derdine küsme,
yalnızlık asil bir kumru.
Kendi dünyasına çekilmiş, sevecen bir olgu..
Havada uçmuyor yalnızlık,
belki realist terk edilişinde.
Takıntı yapmıştır bünyeye,
sürrealist bir hikaye
...............................................................Kamil ÇAĞLAR


Sensizliğin ovalarında
hüküm sürerken düşünceler
param parça mısralar
şiirler
gecede rüzgar
gecede soğuk
yüreğim üşüyor ellerimde
havada uçuşuyor
yine yalnızlık
yine gölgeler
.................................................................Nuray MERİÇ


içime
sinen
öpüşün
bende saklı
yalnızlığın
kokuyordu
o an
.................................................................Ali IŞIK


Süzüldü kuşlar gibi yalnızlığım,
Süzüldü bulutlara kanat çırparak,
Issız dağların doruklarında konakladı sessizce...
Sessizlik döküldü gönül ovalarına
Çisil çisil,
Sana susuzluğum arttıkça...
Kovaladı yalnızlığımı
Önüne katıp rüzgâr,
Bilmez ki perçinlenmiş kalbime,
Ama görünmez kalabalıklar arasında...
Bir sarmaşık, kurtulamam,
Hep kolumda, kanadımda...
Dirensem,
Kapatsam gözlerimi korkularıma,
Pençesi saçlarımda, boynumda...
Kurtulamam,
Yalnızlık, alın yazımda
.................................................................Hâlenur KOR


kelebekler bile bir gün bile olsa uçuyor
ölüsü toprağa düştüğü gün soluyor
somon balıkları okyanuslar aşıyor
yumurtalarını döküyor sonra ölüyor
neler uçmuyor göçmüyor ki..
yalnızca biz insanlar kadir kıymet bilmiyor
yaşam salıncakları boş sallanıyor
havada uçuşuyor yalnızlık
ne kelebek ne somon nede doğanın eserleri
ders olmuyor yüreğimize azıcık...
.............................................................Safet KURAMAZ


bilirmisin ki...
hiç kimse tutmuyor, bendeki seni,
hiç kimseyi benzetmeden.
gecelere, anlatabilsem,
seni nasıl sevdiğimi.
bana senden hatıra kalmışken,
son gidişinle, güneşi gözlerinde batırdığın,
hava da uçan yalnızlık,
yüreğimin tek arkadaşı gecelerde,
seni bana yıldızlar getirir,
düşünce ellerime.
..............................................................Hasan ÖZTÜRK


Gözlerinde baharımı taşıyan yar
Silinse de gözbebeğimden azar azar
Havada uçuşan yalnızlığımla, sözcüklerim var

Gideceğim tek yer kendisi sanan karanlıklar
Bilemezsiniz,
Doğduğumdan beri hiç sırt çevirmedim ki yaşama
Gecenin en koyusunda bile
Bir tadımlık aydınlık bulduracak umudum var
.............................................................Demet DUYULER


Havada uçuşuyor yanlızlığım
Bedenim titriyor gidişlerine
Yokluğun yanlızlığımın vusulatsız gecelerine karışmış
Havada uçuşuyor yanlızlığım
mavi bir yelkenaçtım yanlızlığıma
Göçmen Kuşlar gibi
Havada uçuşuyor yanlızlığım
..............................................................Kemal ŞANVER


keşke yalnızlık sadece havada uçuşsaydı...
yalnızlık elimde....
yalnızlık yüreğimde..
yalnızlık her yerimde....
keşke sadece yalnızlık bu kadar olsaydı...
olsaydım yalnızlık denizinde..
bırakıp gitmenin acısıdır yıkan...
yalnızlık nedir ki.....
terketmenin terkisinde
...............................................................Özay SAĞLAM
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #847
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Af

duvar duvar duvar
sana ne desem ki ah
incitmeden gözlerini mahkumun
her taşını kırmalı bir bir
gerisi laf-ü güzar

Nevzat Çelik
maipoem - avatarı
maipoem
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #848
maipoem - avatarı
Ziyaretçi
KİMSE DEĞİL


“Zindandayım, nemli bir karanlıkta.” Puşkin


dar vakitlere sıkıştırılmış işlerin çokluğunu bol vakitlere ne yapsam sığdıramadım
taştılar durmadan
dökülüp saçıldılar toplayıp yerleştiremedim
dolapların içinde böcekler geziniyordu
dolapların dışında böcekler geziniyordu
dolapların içi dışı böcek…
hiçbirisine dokunamadım
onlar bana ilişmediler ben onlara yaklaşmadım
birbirimizi görmez olduğumuzda alışmıştık artık
yapacak başka şey yoktu
yine de Julio Cortazar’ın “Büyüdükçe”sini sık sık hatırlamak zorunda kalışım canımı sıkmaya başlamıştı
“Canavar Masalı”ndan, “Kuzum, atsana şu böceği...” başımın etrafında dönüp duruyordu
sonra kağıt duvarların düzensiz şekilde bu cümleyle kaplanmaya başladığını farkettim
tavan
duvar halıları
buzlanmış pencere camları
bir ara buzdolabının kapağını açmaya çalışanlarına bile rastladım
“Kuzum, atsana şu böceği...” çoğaldıkça çoğaldı
ev tepeleme dolma tehlikesiyle karşılaştığında olan oldu
ve dil derslerinde sıkça kullandığım kokusuz pembe silgimi hışımla aldım
silmeye koyuldum baştan, sondan, ortadan
kalabalıktılar
tehditkâr tavır takınmakta gecikmediler
toplu temizlik işlemi gerçekleştirmem gerektiğini düşünürken çamaşır suyu çıktı karşıma
hızlı ve hijyenik bir temizlik oldu
duvarlar, masalar, perdeler, yiyecekler, hava, su...
keskin koku böcekleri ve cümleleri kaçırmıştı
ne varsa silmişti işte
parmaklarımı, ellerimi, burnumu, koku alma duygumu...
ne korkunçtum

bir suz başladığında şehir gerilerde dumanlıydı nilgûn
rikkatim uyanmış, şevkim kırılmıştır bil
alındım,
çalındım,
dönsem de yarımım
bil...


televizyon karşısında oturmuş anlamadığım kelimelerin başını sonunu yakalamaya çalışıyorum belki gülmek için; belki ağlamak, belki de öfkelenmek için...
insan anlamadığında öyle boş boş bakıyor elinde olmadan
elimde olmadan ağladım bu yüzden
elimde olmadan vurdum merdiven boşluğuna, karanlık incitti bileğimi
elimde olmadan yırttım yazmadığım mektuplarımı, faturaları biriktirip dağlara baktım
ve konuştum benimle elimde olmadan

“Mishano
uzaklarda bir dağ köyü, çevresi zeytin ağaçları
asma dalları kıvrım kıvrım elma başlarında
toprak sarı, kuru
girişte
soğuk ve duru
Nantuz suyu”

uzaklardayım
zeytinle hiç karşılaşmamış insanlar arasında
ot bulsam pişirecek hasretteyim
“bu bir imtihan” diyemeyecek kadar minik bir yavru kediyim
bir kitap var elimde, yeşil kapaklı
telaş içinde okuyorum, yıllardır kitap yüzü görmemiş gibi
bana gönderilmiş karton kutu içinde
epey aradan sonra güneşin yükseldiğini görmeme sebep
epey aradan sonra ışığı yakmama sebep
epey aradan sonra yeni bir kazak alma isteği duymama sebep
epey aradan sonra açmaya, açılmaya, balkona çıkmaya sebep
yeşil kapaklı kitap…
yeşil kapaklı kitap…

“henüz yüreklerinizin gücünü bilmiyorsunuz ve yolda her birinizin karşısına ne çıkacağını önceden göremezsiniz
yol karardığında yolunu ayırana dost denmez
lâkin gecenin çöktüğünü görmemiş olan, karanlıkta yürümeye aht etmemeli
yine de, ağızdan çıkmış yemin titreyen yüreğe güç verebilir
ya da çökertebilir o yüreği” (Yüzük Kardeşliği, Tolkien)


bir yerden başlayabilmeliydim, şehrin ortasındaki geniş meydan seçilebilecek en iyi yer olabilirdi
elime büyük siyah bir kalem alıp geniş taşların üzerine yazdım, ne geldiyse
o kadar az insan vardı ki meydanda, bana bakan olmadı
baksalardı da ne yazdığımı nasılsa anlamazlardı; karaladım, ne geldiyse

1258 yılında Moğol kağanı Hülâgû’nun pek çok merkezi yıkması, eserlerin yok olmasına sebep oldu. Dicle nehrinin doğu yakasında Türkler için kurulan yeni Samerra şehri “gören sevinsin” anlamı taşır. Pusula bulundu. Artık denizciler kaybolmadan dolaşıyorlar mavi sularda. Annus mirabilis... Ben başka bir yerden geldim ve günün birinde o başka yere döneceğim.


“hişt! dostlarıma şunu haber ver
denize açıldım
ve gemim parça parça oldu’
diye bir im
denli narindir intihar” (İlhami Çiçek)


yazmak iyi geldi
şehir meydanına değil de kağıtlara yazmayı denemeliydim yeniden
kopuk kopuk olan her şeyi birgün bağlayan çıkar mıydı? / zor
zor tabiî zor
Blancho, “ölebilirim, ama ölmüyorum” diyor
Anna Karenina bir trenin altında can veriyor
okuyucu elini uzatıp yakalamak isterken çaresizlik içinde dönüp yeniden okuyor
“belki bu sefer engelleyebilirim” düşüncesi… heyhât
…………..
ben sanırım kayboluyorum,
kimse farkında değil,
ben kayboluyorum, kimse değil...


“söyle bana,
benim ne işim var buralarda?
olmadığın buralarda”



Naz FERNİBA
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #849
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Köhne İskelem



kimseler yok
sonsuzluk gibi ıssız
ve alabildigine uzuyor kumsal

sular çekilmiş
usul,usul çökmüş
akşamın o büyülü
hüzünlü saltanatı

var olmayan bir renk düşmüş
dalgaların uzak denizlerden
sürüyüp bıraktıgı
yosunlarin,
sedef kabukların,
çakılların üstüne
yüreğimi acıtıyor saydamlıkları

güneşin mercan renkli hüzmeleri
kumsala sermiş gökkuşağını
efsunlu bir mevlevi ayini dinler gibi
dinlemekteyim akşamı

bir köhne iskele var
kendini gizlemek ister gibi
gözlerden uzak
derme çatma
ne bir sandal
ne bir sal seçilmiyor yanında
terkedilmiş gibi ağlamaklı




sanki
kopup gitmek ister gibi kıyıdan
kararmış tahtaları
yosunlara sevdalı
bir kaç midyenin son duragı

henüz ürkek ve küçük
bir iki yengeç
bir kaç deniz yıldızı
toplanmışlardır eminim
bir ayağının altında
fısıldaşıyorlar belki
nasıl hayatta kalmalı

çıplak ayaklarım
kader çizgim gibi
izler bırakıyor ıslak kumlarda
zaman bu izleri saklamalı

o kimsesiz
o yalnız iskeleye yürürken
sanki
yüzünü hiç görmedigim bir sevgili
sanki
o çok ayrı kalınmış
çok özlenilmiş
hiç unutulmamış bir sevda gibi
beni beklediğini düşünüyorum
yıllar yılı

kararmış
ıslak tahtaların
serinliği karşılıyor çıplak ayaklarımı
tuzlar
uzun bir şiir yazmış
bir uçtan bir uca
sevdaya ve
beklemeye dair
büsbütün inmeden gece
bu şiiri okumalı

ve hare hare haritalar çizmişler
hangisinde acaba yüreğimin ülkesi
rotam hangisi olmalı

en uca gelince
yavaşça oturup
ilişiyorum son tahtasına
bileklerime sarılıyor
temmuz güneşini
yüreğinde saklayan küçük dalgacıklar
işte karşılanmak dediğin
böyle olmalı

nasıl müşfik
nasıl sevgi dolu
ve nasıl vefalılar
işte aşk böyle olmalı

sonra yine dönüyorum kendime
içim acıyor
o bildik korku geliyor yine
ve duyuyorum içimde o tek mısramı
"ürperti verir ruhuma,ıssızlığı sevdalarımın"
bunca acı mıydı
hasretin tadı

evet
içim ürperiyor
yosunlu suların çağrısı
bir sevdayı getiriyor ötelerden
sarılıyor dizlerime
af diliyor

saçlarını okşuyorum
bir yemin düşüyor sulara
halka halka büyüyor yansıması
nasıl inanmak istiyorum nasıl
inanmalı mı

çekiliyor iskeleden ve kumsaldan
akşamın son ışıkları
gölgem de yok artık
sesim yok
isyanım yok
şikayetim yok kimseden yana
söyleyecek hiç bir şeyim kalmadı

uzanıyorum köhne iskelemin
sevda ıslağı tahtalarına
örtüyorum üstüme
yalnızlığımı

ceyda görk
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
10 Nisan 2007       Mesaj #850
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık

Gizlenmiş,karışmış çem-i giryeme,
Gözümden gönlüme akar yalnızlık.
Endülüs’e vurgun Tarık misâli,
Bütün gemileri yakar yalnızlık.

Ferhat’ım, saçımda sevdanın tozu,
Külüngümde gizli vuslatın yazı.
Elimde Kerem’in o dertli sazı,
Dilimden sazıma akar yalnızlık.

Yalnızlık; sevdanın sancağı surda,
Yalnızlık; kuzunun selamı kurda.
Öfkesi kurşundan şaki olur da,
Her yerde yoluma çıkar yalnızlık.

Âdem’im girmişim haram bağına,
Yalnızım, hasretim dost kucağına.
Bir bilinmez güçle takmış ağına,
Her gece ruhumu çeker yalnızlık.

Yalnızlık, gecenin yanan gözleri,
Ruhuma dikilen ateşten deri.
Zamanın sırtında gezer her yeri,
Postunu gönlüme serer yalnızlık.

Hayalim buz tutar,gerçeğim narda,
Gülümü kaybettim umudum harda.
Zümrüdüanka’dan feyiz alır da,
Sonunda kendini yakar yalnızlık.

YUNUS KARA


Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri