Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 91

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 303.980 Cevap: 1.891
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
19 Nisan 2007       Mesaj #901
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Farkindamisin...
Kirdim sana siir yazan elimi.
Sponsorlu Bağlantılar
Kestim ismini sayiklayan dilimi.
Kör ettim resmine bakan gözlerimi.
Ve kesecektim senin olan kalbimi;
yapamadim.. farkinda misin,
sana kiyamadim..

Ahmet Arslan

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Nisan 2007       Mesaj #902
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Allahım düşmanımı düşürmesin bu za'fa
Sanki her noksanımı mecburum itirafa
Sponsorlu Bağlantılar
Hangi şarkıya girsem notalar do re mi fa
Sol! diyorum sana sol! sesim sende kalmış

Sende kalmış umudum saadet çağım sende
Sende kalmış huzurum tüten ocağım sende
Sende hayat kaynağım duygu membağım sende
Can diyorum sana,can-kafesim sende kalmış

Gel Tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek
Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek
Kelime-i şahadet getirmem için gerek
Son diyorum sana son nefesim sende kalmış...

Cemal Safi

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Nisan 2007       Mesaj #903
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tanık İstemem Yalnızlığıma

Sen bir ateş böceğiydin belki
Ben gecenin gamlı kuşu…
Tanık istemem yalnızlığıma.

Sen taze hamurdun yaşam teknesinde
Ben pişmiş ekmegim dost heybesinde…
Sen ateşe parmağını uzatan çocuktun korkusuzca
Ben ateşin külüyüm yanı başında…

Sen sevinçler isterdin benden
Çocukça büyük sevinçler..
Ölümüne sevmeler isterdin;
Sevişmeler isterdin geceleri kanırtan…

Bir „gel“ desem
Koşacaktın bilirim..
Korkumdan değil
"Gel“ diyememek sana
Ben bu vakitten sonra
Tanık istemem yalnızlığıma.


Nilay Aksu
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
21 Nisan 2007       Mesaj #904
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
.: çirkin postacı :.

Dünyanın bana zindan olduğu günlerdi. Sanırım
birkaç defasında da
evden ağlayarak dışarı çıkmıştım... Hayatım
kararmıştı da bir ışık
bekliyordum sanki ama yoktu. İşte böyle
düşündüğüm günlerde
daire kapıma sıkıştırılmış bir Mektup buldum.
Hayretle baktım
üzerinde göndericisi yazmayan zarfa. Sonra odama
girip açtım...


"Acıları paylaşmak insanların vazifesidir"
diyordu. "Senin geçtiğin
sokakta ben de vardım. Ama bir sokakta ya ben
olmamalıydım
veya paylaşılmamış acılarını içinde gezdiren bir
insan!..."


Mektubun sonunda da isim yazmıyordu. Peki kimdi
bu?
Kimdi, neden yazmıştı bu notu ve neden bana
yazmıştı?
Aslında hoş sözlerdi...Ve aslında bir mektuba da
deliler gibi
ihtiyacım vardı. Acaba dediğini yapacak mıydı,
yazacak mıydı
her gün?.. Bunu zaman gösterecekti. İlk gün
kafam karıştı.
Hem kendi problemlerimi hem dün gelen mektubu,
hem de
yeni mektupların gelip gelmeyeceğini
düşünüyordum. Sonraki gün
posta kutumda beyaz bir zarf buldum. Kalbimin
çarptığını hissettim...
Yazı aynıydı, odama girip okumaya başladım
mektubu.

Bu inanılmazdı.. Bir bardak su içercesine
bitiverdi mektup.
Doymadım! Bir bardak su daha almış gibi kendime
ve
susuzluğumu kandırır gibi yeniden okudum altı
sayfayı...
Sanki tanıyordu beni, sanki yıllardır
dertleşiyordum onunla...
Altıncı sayfanın sonunda diyordu ki; "Yarın yine
yazacağım..."
Yarın yine yazdı, öbür gün yine..Ve sonraki
günler yine yazdı...

Her mektubunun sonunda, yarın yine yazacağına
ait not vardı
ve her gün de dediğini yapıyordu. Her gün
işyerinden dönerken
kalbim çarpıyordu heyecanla... Her gün
görüyordum posta kutumun
bugün de boş olmadığını ve gariptir; artık
yapayalnız olmadığımı,
kalbimin boş olmadığını hissediyordum. Bu
mektuplar yüreğime
giriyor sıkıntılarımı eritiyor ve beni yarınlara
doğru itiyordu.
Zannediyordum ki; bunlar olmadan yaşayamayacağım.
Öylesine alışmıştım ki onlara, olmasalar sanki
nefes alamayacağım!...
Vakit buldukça oturup eski mektupları bile
yeniden okuyordum.
Zaman geçti ve zamanla beraber sıkıntılarımda
geçti.
O günlerden geriye sadece eski mektuplar kaldı.
Bir gün içimde
karşı koyamadığım bir merak peydahlandı; kimdi
bu?
Nasıl biriydi? Onunla ilgili her şeyi merak
etmeye başladım.
O her gün yazıyordu ve nasılsa her gün yazmaya
devam edecekti.
Bundan emin olduğum için de, yazılarında
anlattıklarından çok
nasıl bir kalemle yazdığına, neden bu kağıdı
seçtiğine, yazı stiline
aklımı takmaya başladım... Yazıları öylesine
deva olmuştu ki bana,
onunla ilgili her şey de mükemmel olmalıydı. Ama
her şey...

O gün evde kalmıştım. Kahvaltı yapmış ve bu
harika mektupların
en azından nasıl birisi tarafından getirildiğini
görmeyi koymuştum
kafama... Öğle vaktine doğru sokağa giren
postacıyı gördüm.
Koşarak aşağı indim. Mektubumu kutuya
bırakmıştı, eli henüz
havadaydı...Göz göze geldik. Aman Allahım...
Aman Allahım,
bu ne kadar çirkin bir adamdı böyle! Dondum
kaldım... O da başını
eğdi döndü ve gitti. Orda öylesine bekliyordum
şimdi...
Kutuyu açıp mektubu bile alamıyordum. Bunca
zaman, bunca
güzel bir mektubu, bu kadar çirkin biri mi
taşımıştı? O öptüğüm,
kokladığım, göğsüme bastırdığım, yastığımın
üzerine koyduğum
mektuplarıma benden önce bu adamın mı eli
değmişti?
Saçmaladığımı biliyordum ama böylesine güzel
duygularıma
bu çirkin yaratık karıştı diye az önce getirdiği
zarfı alamıyordum.
Kapıyı açtım, dışarı çıkıp bir adım attım.
Çoktan gitmişti. Neye olduğunu bilmiyordum ama
çok kızgındım. Zarfa dokunmadan çıktım yukarıya.
Odama girdim, eski mektuplarıma baktım.
Biliyordum, onlar benim
en zor günlerimle bugünüm arasında köprü
olmuşlardı, ama onlara da dokunamadım. Bu
güzelliğe bu çirkinliği yakıştıramıyordum!

Ertesi gün iş dönüşü baktım ki, kutuda hâlâ o
aynı kirli mektup var!
Almadım. Sonraki gün baktım; aynı mektup yine
yapayalnız beklemekte.
Bir kaç gün sonra ise kutuya bile dönüp
bakmamaya başladım...
Altı yedi hafta sonra dünya yine karanlık
gelmeye başladı bana.
Bir dosta, bir morale ölürcesine ihtiyaç duymaya
başladım...
Her şey çok ağırlaşmıştı yeniden. Uyku bile
uyuyamıyordum.
Mektup aklıma geldiğinde gece yarısını
geçiyordu. Tereddüt
bile etmeden aşağı indim, kutumu açtım ve
mektubu aldım.

Bir saat içinde üç defa okumuş, özlemiş olarak
göğsüme bastırmış
ve uzun zamandır ilk defa böylesine huzur içinde
uyuyabilmiştim.
Bunlar benim ilacımdı biliyordum. En çok o gün
merak etmiştim,
bir daha ne zaman yeni bir mektup geleceğini...
Ve o akşam gözlerime inanamadım; kutumda mektup
vardı. Yazı aynıydı, zarfta yine isim
yoktu. Üstelik bunda postanenin damgası da
yoktu...


Açtım zarfı;içindeki kısacık mektupta şunlar
yazıyordu;
"Sana gelmiş bir mektubu kırk sekiz gün
okumamakla ne kazandığını
bilmiyorum... Ama artık benim sana yazmaya
vaktim olmayacak.
Çünkü tayinim çıktı ve bugün başka bir şehre
gidiyorum. Hoşçakal!

Çirkin Postacı..."


Donmuş kalmıştım şimdi... Derin bir pişmanlık
düğümlendi boğazıma,
hıçkırarak eve girdim. Çantamı açtım;
tarakların,rujların ve diğer
karışıklığın arasında bulduğum mavi göz
kalemiyle, bir kağıda;
"Lütfen bana tekrar yaz" yazıp posta kutuma
koydum.

Bir daha hiç kilitlemediğim kutuda,
aynı notum iki yıldır yapayalnız bekliyor...
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #905
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
YalnızlıklarYeşertiyorum




Gecenin karanlığı tünerken saçlarıma
Boyası yitik bir ressamın fırçası gibi
Ayaklarım yorgunluğumu çiziyor kaldırımlara.
Hıçkırarak bulutlar ağlıyor
Islanıyor saçlarımdaki karanlık
Sığınıyorum bir durak saçağı dibine
Titreyen parmaklarım yüzümde geziniyor
Sanki kanunun hüzünlü tellerinde...
Küf kokulu gecelere
Şiirler yazıyor yüreğim
Bir çay tadında hayallerimi içiyorum
Koyu karanlıkta damla damla mısralarım düşüyor
Gem vuruyorum duygularıma ağlamamak için
Sevgimi mumyalayıp gömüyorum
El deymemiş yalnızlıklar yeşertiyorum
Yüreğimin en saf yerinde...




Celal Topo
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #906
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ben sigaramı yaktığım zaman
Çünkü her sigara bir kelimedir
Ben sigaramı yaktığım zaman
Güz günleriydi bir şarkı olarak

Bir güvercin ben öldüğüm zaman
Nice hüzünlerden yaprak yaprak
Bir güvercin ben öldüğüm zaman

Cemal Süreya
VerSchL@GeN - avatarı
VerSchL@GeN
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #907
VerSchL@GeN - avatarı
Ziyaretçi
Yanlızlık...

İçimde ürperten bir yalnızlık..
Ellerinde sana sunduğum güller.
Peki ama sırtımdaki bu hançer acısı ne?
Sevginden başka ne istemiştim senden?
Peki bana söylediğin bu yalanlara gerek ne?

Yeşil gözlerinde kaybolduğumda
Neden bana cehennemleri hep adres gösterdin.
Bir serabın peşinde koşarken ben
Dilediğim her şey senin için iyi olması ,
Her şeyin senin için mükemmel olması değil miydi?
Peki ama bu sırtımdaki hançer acısı ne?

Şimdi kandırılmışlığın acısı
Kalbimde kimsesiz kalmış bir çocuk yakarışı
Ve beynimde fotoğrafın varken..
Söyler misin be çiçeğim:
Böylesi senle dolu ve böylesi kimsesizken..
Söyler misin nasıl mutluluk oyunu oynayabilirim?
Her şeyi anladım da..
Ellerinde güller varken,
Peki ama bu sırtımdaki hançer acısı ne?


Adnan Eltez
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #908
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız

Yanlızlık paylaşılmaz
Paylaşılırsa yanlızlık olmaz
Yanar sobasında
Yalnız'ın üşüyen bakışları
Lambasında karanlığa dönük
Bir ışık titrek sönük sönük
Penceresi dışına kapanmıştır
Kapısı içine örtük
Bir sözde saklanmış bir yalanı
Bir gözde okuduğundan
Bakmaz kendi gözlerine bile

Özdemir Asaf |
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #909
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yokluguna degil aglamam, aldanma.
Sevmedigimi de zannetme, aldirma.
Matem degil, sitem de degil, kizma.
Izdirabi yasiyorum, böyle bil ve anla.

Kizginligim sana degil, yüregime ve gözlerime.
Ikiside birbirinden hâkir, duramadilar sözlerinde.
Hüznü ve kabusu koyup giderken bedenimde.
Sende kalan yanlarima salladim elimide gönlümüde.

Sevgin bir fidandi ve aklimi sarmisti.
Gidisinle gönlümü yakti, içime kin bosaltti.
Yalnizligima dost oldu, paylasti benle aciyi.
Beklememi sagladi, izdirabi ve de sanciyi.

Ahmet Arslan
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #910
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Masaldaki Yalnızlık

Ben yalnızlığı
Gökte uçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Garip naçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Gelip geçer gördüm.

Cahit Külebi

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri