Arama

Kurt Adamlar

Güncelleme: 6 Ekim 2012 Gösterim: 6.794 Cevap: 3
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
4 Ocak 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kurt Adam
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Bir insanın bir hayvan, özellikle de kurt biçimine girebilmeye yetenekli olması, kurtadam söylencesinin çıkış kaynağı hakkında yeterli bir açıklama değildir. Çok eskiden beri çeşitli kaynaklarda ve toplumlarda kurtadam öykülerine rastlanmaktadır. Farklı coğrafyalarda yaşayan insan topluluklarında sadece kurtadamlık değil çeşitli insan hayvan karışımı yaratıklarada rastlanmaktadır. İskandinavların Ayı Adamları, Kızılderililerin Bizon Adamları, Afrikalıların Sırtlan Adamları ve İstanbul’un Kedi Kadınları bunlara örnektir.

Ad:  The_Duel.jpg
Gösterim: 2389
Boyut:  43.8 KB

İstanbul’un Kedi Kadınları, Kurt Adamları
İstanbul’un kedi kadınlarından söz eden Amerikalı romancı ve senaryo yazarı Guy Endore’dir. Endore Kedi kadınlardan bahsettiği ilk baskısını 1934 yılında yaptığı Parisin Kurt Adamı adlı kitabında kurgusal bir öyküyü anlatmaktadır. 1870 yılının komün ayaklanmasında geçen öykü kurtadamlar konusunu ayrıntılı bir araştırma ile desteklemektedir.
İstanbul’un kedi kadınları hakkında şunları söylemektedir Endore:
"Bir saç tokası kullanarak pirinç tanelerini yerler ve bilirler ki yaratıkların kurdukları sofrada karınlarını iyice dolduracaklardır."
Amerikalı yazar Endore bir korku romanı yazıyor ve elindeki folklor malzemesini buna göre yorumluyor, kurguluyor ve abartıyor.Yazar büyük bir olasılıkla Kedi kadınlar diye folklorumuzda ve masallarımızda geniş bir yer tutan her kılığa giren cadılardan ve cadı kadınlardan bahsetmektedir kendi savına uygun olarak.

Tarihte Kurtadamlık
18. yüzyılda yapılmış bir resim: Bir adam kurda dönüşüyor. O dönemlerde halk, bir kurtadamın giysileri saklanırsa artık onun insan biçimine giremeyeceğine inanırdı.
Ad:  GermanWoodcut1722.jpg
Gösterim: 1314
Boyut:  80.4 KB

Eski Yunanlılar ve Karadeniz'in kuzey kıyılarına yerleşmiş Scythia soyu, bölge yerlileri Neurianları sihirbaz olarak kabul ediyorlardı. Bu olağan üstü büyücülerin her yıl birkaç gün için kurda dönüştükIerine inanıyorlardı. Tarihin babası olarak nitelendirilen M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan eski Yunanlı Heredot ise dilediklerinde kurda, dilediklerinde insana kolayca dönüşebilen bir insan türünden söz etmektedir..
Bir görüşe göre yüzyıllar önce, insanlığın erken tarihlerinde kurtadam doğal olmayan bir istekle insan etine açlık duyan bir canlı türü olarak kabul edilirdi.Bu insan, çeşitli büyülerin yardımıyla dilediğinde yırtıcı bir kurda dönüşmenin bir yolunu bulmuştu. Eskilerin söylediğine göre, kurda dönüşen kişi insan sesini ve insan gözlerini muhafaza eder. Ancak vahşi dört ayaklı kurdun kuvvet ve kurnazlığını taşırdı. Kurtadamın kim olduğunu ses ve gözlerinden tanımak mümkündü.
Biçim değiştirerek kurda dönüşrnek olayından, Roma edebiyatında bir büyü işi olarak söz edilir. M.S. I. yüzyılda eser vermiş Vergilius, bu söylenceden söz eden ilk Latin ozanıdır. Bunu Propertius, Servius, ve Petronius izlemiştir. Petronius, M.S. 54-68 yılları arasında Nero dönemi Roma'sının saray eğlence müdürüydü. Satyricos adlı kitabında hiciv, macera ve fantezi dolu bir kurtadam öyküsü de vardır.
Eski Yunan ve Roma geleneğinde bir insanın kurda dönüşmesi, bir ceza olarak simgeleniyor. Böyle bir olayı M.S. 64-113 yıllarında yaşamış olan Plinius şöyle anlatıyordu:
"Tanrılara insan kurban etme törenlerinden birinde kurban gölün kıyısından alınır. Ancak kurban kaçarak karşı kıyıya yüzdü. Karaya çıktığında kurda dönüşmüştü. Bundan sonraki 9 yıl boyunca yanında bir grup insanla kırlarda dolaştı. Eğer bu süre içinde insan etine yaklaşmazsa yeniden insan olacaktı. Nitekim kurtuldu ama hayatının 9 yılını kurt olarak yaşadı."
Günahı yüzünden ceza olarak kurtadama dönüşen birinin öyküsünü de M.Ö. 43-M.S. 18 tarihleri arasında yaşamış Ovidius anlatır. Metamorphoses (Değişimler) adlı uzun şiirinde, yaradılıştan Sezar'a dek olan dönemdeki mucizevi değişimlerden söz eder. Romalı ozan Ovidius, Arkadya'nın mitsel, kralı Lyeaon'un öyküsünü anlatır:
"Tanrılar tanrısı Olimposlu Jupiter Lycaon'u denemek için kılık değiştirip onun sarayına yemeğe gider. Lycaon da onun Tanrı olup olmadığım anlamak için insan etinden yemek ikram eder. Jupiter bunu anlayınca ceza olarak Lycaon'u kurda çevirir. O da bu kimlikle sonsuza dek kalır ve çevreye korku salar."
M.Ö. 4. yüzyıl civarında Eflatun ve M.S. 2. yüzyılda Pausanias da hemen hemen aynı türden değişim öyküleri anlatarak aynı noktada buluşuyorlardı.
15. ve 16. yüzyıllarda kurtadama dönüşme inancı, tüm Avrupa 'da büyücülük ve cadılıkla aynı kefeye konuyordu. Özellikle Fransa ve Almanya'da kurtadam olduğundan şüphe edilen biri, acımadan yakılır ya da asılırdı. Nitekim kurtadam avı dinsel duygular adına yapılırdı. Büyücü ve "kurtadam mahkemeleri" bugün bile anlatılmaktadır. Sözgelimi 100 yıldan daha fazla bir süre, 1520-1630 yıllarında Fransa'nın yaklaşık 30.000 kurtadam olayıyla sarsıldığı bilinmektedir.

Kurtadamlığa Dair Çeşitli Örnekler
1573'te Fransa 'da Dijon yakınlarındaki Dôle' de, GilIes Garnier adında bir "kurtadam" köye zarar vermek ve küçük çocukları "yemekle" suçlanmıştı. Suçunu itiraf edince de kazığa geçirilerek yakılmıştı.
1598'de yine Fransa'da Caude yakınlarındaki ıssız ve vahşi bir yörede birkaç Fransız köylüsü, 15 yaşındaki bir erkek çocuğunun cesedini buldu. Çocuk.korkunç bir şekilde parçalanmıştı ve her yerinden kanlar fışkırıyordu. Bir çift kurt da cesedi yiyordu. Uzaktan köylüler görününce kaçıp ağaçlıkların arasında kayboldular. Köylüler "kurtları" izlediler ve bir çalılığın içinde sinmiş, yarı çıplak bir adam buldular. Uzun saçlıydı. Bakımsız, uzun bir sakalı, sanki pençe görünümünde uzun ve kirli tırnakları vardı. Aralarında pıhtılaşmış kanlar ve insan eti parçaları görülüyordu. Adam, Jacques Rollet adında bir ruh hastasıydı. Köylüler gelip de kaçmadan önce cesedi parçalıyordu. Aslında ortada kurt filan yoktu. Adamlar o andaki heyecanlı halleriyle bu ruh hastası adamı bir kurtadam olarak algılamış olabilirler. Fakat bunu anlayabilmek olanaksızdı. Ama şurası kesindi ki, Rollet kendini bir kurt gibi hissediyordu. Bu kuruntunun etkisi altındayken birçok insanı parçalayıp yemişti. Sonuçta ölüme mahkum edildi. Fakat Paris Mahkemesi kararı bozdu. Onu bir akıl hastanesine gönderdi. Burası idam edilmeyen kurtadamların kapatıldığı bir yerdi!

20. Yüzyıl
Kurtadamlara ilişkin olaylar eskisi kadar yoğun olmamakla birlikte zaman zaman bu tür olaylardan söz edilmektedir. Örneğin Birinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre önce üç kurt adamın ele geçirildiği öne sürülmektedir.
1925'te ise Fransa'nın Strasbourg kenti yakınlarındaki bir köyün halkı, köyden bir çocuğun kurtadam olduğuna ilişkin tanıklık ettiler. 5 yıl sonra Bourg-Ia-Reine'de de bir kurtadam korku saldı. Pierre van Peasen, 1939'da yayımladığı, Bizim çağımızın Günleri adlı kitabında bu olaya değiniyordu.
1946'de Kuzey Amerika'nın en eski Kızılderili kabilelerinden biri olan Navajo'lara "dört ayaklı bir katil" musallat oldu. Bu garip yaratık hep dolunay zamanı ortaya çıkıyordu.
1949'da Roma'da bir polis ekibi, garip davranışlı bir adamı izlemekle görevlendirildi. Adam, kurtadam psikozu içindeydi. Düzenli olarak her dolunay döneminde kontrolünü kaybediyor ve ürkünç bir şekilde uluyordu.
1957'de Singapur'da polisler, benzeri bir olayı izlemek için görevlendirildiler. Çünkü, bir yatılı kız okuluna sürekli olarak bir kurtadamın saldırdığı iddia ediliyordu. Kızlardan biri bir gece, baş ucunda duran birisinin varlığıni hissederek gözlerini açtı. Karşısında saçları burnuna kadar düşen, uzun ve sivri dişli, korkunç görünüşlü bir adam duruyordu. Fakat olayın ardındaki gizem çözülemedi.
1975'te İngiliz gazeteleri, Staffordshire'ın Ecc1eshall köyünde yaşayan 17 yaşındaki bir gencin olağanüstü haberleriyle dolup taşıyordu. Delikanlı, kurtadama dönüştüğü inancı içindeydi. Bu zihinsel acılarına kalbine sapladığı bir bıçakla son verdi. Delikanlının yakınlarından biri şöyle diyordu: Ölmeden çok kısa bir süre önce bana telefon etti. Yüzünün ve ellerinin renk değiştirdiğini ve giderek kurtadama dönüştüğünü söyledi. Az sonra sesi giderek homurtuya dönüştü."

Sonuç
Halihazırdaki bilimsel bilgiler, kurtadam olayında olduğu gibi bir insan formunun bu kadar kısa zamanda bir başka biçime dönüşmesinin kesinlikle olanaksız olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla kurtadam efsaneleri tümüyle cehalet ve kuruntu üzerine kurulmuş olabilir. Fakat yine de yüzlerce yıldır bildirilen bu tür olayların. gözardı edilemeyeceği belirtiliyor.

Likantrofi
Seri cinayet her zaman var olmuştur seri cinayet suçunu tarif etmek için kullanılan terminoloji, asırlarla beraber değişmiştir. Dört yüz yıl önce katiller, Avrupa’yı dolaşıp kurbanlarını hayvani bir hırsla öldürürlerdi. O zamanlar onlara “Psikopat” ya da “Cani manyak” veya “Şehvet katili” denmezdi. Onlara Likantrofi denirdi. Bu ifade, iki Yunanca kelimenin, Lykos (Kurt ) ve Antropos (Adam) birleşmesinden oluşmuştu.
Bu seri katillerin bazıları, o kadar sapkın adamlardı ki kendilerinin doğaüstü canavarla olduklarına gerçekten de inanıyorlardı. Avladıkları köylüler, zaten buna kesin olarak inanıyorlardı. Aynı şekilde, yetkililer de likantrofiye açıktan açığa inanıyor ve onu dönemin en önemli toplumsal sorunu olarak görüyorlardı.
1941 tarihli klasik Kurt Adam gibi eski filmlerde, likantrofi korkunç bir lanet olarak gösterilir. Lon Chaney Jr, bir kurt adama dönüşmekten hiç hoşlanmaz, fakat ister hoşlansın, ister hoşlanmasın, her dolunayda kılları ve pençeleri çıkıp dişleri sivrileşmeye başlar. On altıncı yüzyıl insanları, olaylara başka bir gözle bakıyorlardı. Kurt adamlar, şeytanla bilerek bir anlaşmaya giren kötü adamlar olarak görülürlerdi. Canavara dönmeyi kendileri istiyorlardı.
1500’lerin sonlarındaki Gilles Garnier adındaki Fransız bir münzevinin böyle şeytani bir anlaşma yaptığı rivayet edilir. Anlaşmanın karşılığında Garnier, onu aç ve insan yiyen bir kurda dönüştüren kara büyü içeren bir merhem almıştı. Aşağı yukarı aynı zamanlarda Peter Stubbe adında bir Alman, güya ona kurt adam güçleri veren efsunlu bir kemere karşılık ruhunu satmıştı.
Dönüşüm yöntemleri farklı olabilirdi, fakat bu iki manyak tarafından işlenen suçlar, şaşılacak derecede birbirlerine benziyordu ve aynı ölçüde mide bulandırıcıydı. Kurt adam filmlerinin sahte dehşetlerinden çok daha korkutucuydu. Hem Garnier hem de Stubbe, genelde çocukları avlayan şehvet katilleri ve yamyamlardı. Garnier, iki ay içinde dört küçük kurbana saldırmış ve onları çıplak elle ve dişleriyle parçalamıştı. Daha uzun bir zaman içinde Stubbe, aralarında öz oğlunun da bulunduğu en az beş kurbanı öldürmüştü. Söylendiğine göre Stubbe, oğlunun boynunu kopardıktan sonra kafatasını parçalayıp beynini yemişti.
Modern psikiyatri, ortaçağın kurt adamlığı yerine, bize “Anti sosyal kişilik bozukluğu” gibi kavramlar sunmuştur. Ancak bu yüzyılda bile, arada bir öyle bir katil çıkar ve suçları öylesine tüyler ürpertici olur ki bunlar doğaüstü bir canavarın işi gibi görünebilir. Örneğin 1920’lerde yamyam bir katil olan Albert Fish, on iki yaşındaki bir kız çocuğunu kandırıp Wisteria Köşkü diye anılan terk edilmiş bir eve götürmüş, onu orada öldürüp parçalamış ve etlerinin bir kısmını pişirip yemişti. Bu suç su yüzüne çıktığı zaman, bulvar gazeteleri bu işi yapan kişiyi tanımlayacak çarpıcı bir isim bulmak için çok düşünmüşlerdi.
Buldukları diğer iğrenç adların yanı sıra, onu “Wisteria Kurt Adamı” olarak da adlandırmışlardı.

Biyografi Konusu: Kurt Adamlar nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Aralık 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kurt Adam İnancının Kaynağı
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Kurda ya da başka bir yırtıcı hayvana dönüşen insanların öykülerine birçok ülkede rastlanır. Kurt olmayan bölgelerde (kurt, yalnızca kuzey yarımkürede yaşar) dönüşülen hayvan, o yörenin başka bir yırtıcı hayvanı olmaktadır. İnsanlığın tarihine bir bakıldığında, biçim değiştirip başka bir yaratığın şekline bürünme yeteneği, şeytani bir eylem olarak değerlendirilmiştir. Mesela Ortaçağ'ın karanlık Avrupa'sında cadıların istedikleri bir hayvana dönüşebileceğine inanılmakta idi.
Bir ayraç açıp şunu da söyleyelim: Biçim değiştirip başka bir varlığın şekline bürünme düşüncesi Eski Türkler'de de vardı. Eski Türkler, bu eylemi ''kabulma'', ''türlenme'', ''donuna girme'', ''giyimini giyme'', ''bürünme'', ''silkinme'' gibi deyimlerle tanımlarlardı. Yalnız, Türkler'deki biçim değiştirme ile ilgili inançlar, öteki kültürlerde olduğu gibi şeytan ve şeytanilikle bağlantılı olmayıp, dini ve mistik bir mahiyettedir. Mesela, Yakut Türkleri'nde leylek donuna girip uçan bir atadan söz açılır ve aynı düşünce Göktürkler'le ilgili bir efsanede de vardır. Bir Anadolu halk öyküsü ise şöyledir: ''...Hacı Bektaş Veli, bir güvercin donuna girip Anadolu'ya geldi. Bunu gören Anadolu dervişlerinden Tuğrul Baba, bir doğan donuna girdi ve Hacı Bektaş'ı yakalamak istedi. Ancak, Hacı Bektaş Veli silkindi ve yine insan olup, Tuğrul Baba'yı boğazından tuttu. Sonunda Tuğrul Baba, Hacı Bektaş'a biat etti...'' Zaten kurt, başka kültürlerde genellikle uğursuz ve kötü olarak değerlendirilir. Türk kültüründe ise kutlu bir hayvandır.
Dolunaylı gecelerde kurda ya da yarı kurt yarı insan bir yaratığa dönüşen kişilerin kurt adam olarak adlandırılıp efsaneleşmesi Ortaçağ Avrupası'nda Transilvanya bölgesinde gerçekleşmiştir. Zaten Transilvanya kurt adam, vampir, hortlak, hayalet gibi boş inançların kaynağı durumunda olan bir yerdir. Bunu, zamanın bölge halkının cehaletine ve yöneticilerin zalim davranışlarına bağlayabiliriz. Unutmayalım ki, vampir Drakula efsanesinin çıkış yeri de Transilvanya'dır. Ve Drakula gerçekten yaşamış bir kişidir. Asıl adı Vlad Drakul olan bu adam şimdiki Romanya topraklarında hüküm süren küçük ama zalim bir hükümdar idi. İşi gücü savunmasız Müslüman Türk köylerine saldırıp savunmasız insanları öldürmekti. Tarih kayıtlarına göre yakaladıklarını kazığa oturtur, diri diri ateşte kızartır, yüreklerini yer, kanlarını içerdi. Fatih Sultan Mehmed Han çağında yaşayan bu adam Türkler'e saldırıyordu, ama yalnızca savunmasız olanlarına. Hiçbir zaman Türk ordusunun karşısına çıkma cesaretini gösteremedi. Sürekli olarak Türk ordusundan kaçtı. Ama sonunda Türk akıncıları onu kıskıvrak ele geçirdiler ve layık olduğu karşılığı, Türk akıncılarının elinden buldu ! Ve sonra şahsiyeti üzerine bir Vampir Drakula efsanesi ortaya çıktı.
Kurt adam efsanelerinin Ortaçağ Avrupası'na dayanmasına karşın, kökenleri daha eskilere gider. MÖ 5.yy.da yaşamış Eski Yunanlı tarihçi Heredot, Karadeniz kıyısında yaşayan kimi toplulukların büyücülerinin, yılın bazı günlerinde kurda dönüştüklerinden söz eder. Yunan mitolojisinde de kurda dönüşme inancı vardır. Yunan mitolojisine göre birgün ilah Jupiter, Arkadya kıralı Lycaon'a kızarak onu kurda çevirir ve Lycaon da sonsuza dek kurt kalıp çevresini dehşete düşürür. Roma çağında ise Vergilius, Plinius, Propertius, Servius ve Petronius, kurt adamlarla ilgili öyküler yazmışlardır. Petronius, ''Satyricon'' adlı yapıtında tüm ayrıntılarıyla klasik bir kurt adam öyküsü anlatmaktadır.
Ortaçağ'ın karanlık Avrupası'nda kurt adam, büyücü, vampir ya da cadı olduğu ileri sürülerek birçok masum insan yakılarak öldürüldü. Aslında bu insanlar cadı, vampir gibi şeytani bir yaratık değillerdi. Olaylar incelendiğinde öldürülen kişilerin akıl hastası ya da fizik özürlü kimseler olduğu anlaşılmaktadır. Ama Engizisyon mahkemeleri, akıl hastaları ile fizik ya da zihin özürlü kimseleri de Tanrı'nın yarattığını düşünemeyecek ölçüde cehalete gömülmüştü. Asıl şeytan, Engizisyon ve çağın yöneticileri idi. Engizisyon ve devrin yöneticileri, kendi sömürü düzenlerini yaşatmak ve halkı baskı altında tutup daha çok vergi toplamak için cadıdır, büyücüdür bahanesiyle başta kendilerine karşı çıkanlar olmak üzere birçok günahsız kişiyi katlettiler.



Son düzenleyen Mira; 22 Mayıs 2014 20:02 Sebep: Kırık resim linki kaldırıldı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
10 Ocak 2012       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kurt Adam Klanları
MsXLabs.org


BLACK FURIES

bu klanın en büyük özelliği tamamen dişilerden oluşmasıdır. Kabile içinde doğan erkek çocukları eski bir gelenek yüzünden çoğunlukla öldürülür. Erkeklere karşı çok önyargılı olan üyeler, kadınların Toprak Ana'yla özel bir bağı olduğuna inanırlar. Fenris'in çocukları ile aralarında çok eski ve çok güçlü bir düşmanlık vardır.

BONE GNAWERS
İnsanların şehirlerinde varlığını sürdürebilmiş iki kabileden biridir. Genellikle şehirlerin fakir ve harap bölgelerinde sefalet içinde yaşarlar. Son derece kurnazdırlar. Fiziksel görünüşleri çok kötü, hatta acındırıcı olan bu kurtadamlar içlerinde Toprak Ana'nın şefkatini ve ezilmişlerin nefretini taşırlar.

CHILDREN OF GAIA
Garou (kurtadam) ların belki de en bilge klanıdır. Savaşın her zaman gerekli olmadığına, vahşeti kabullenmenin sadece düşmanın işine yarıyacağına inanırlar. Diğer bütün kabileler onları biraz pasif bulmakla beraber, iyileştirici ve birleştirici doğalarına saygı duyarlar.

FIANNA
Ozanları ve hikayecileri ile bilinen bu klan ayrıca bir çok büyük savaşçı yetiştirmiş ve efsaneleştirmiştir. Şarkları ve hikayeleri kurtadamların unutulmuş tarihini içinde saklar.
İrlanda onların ata toprağıdır.

GET OF FENRIS
Eğer bir gün bir kurtadam kanlı pençeleriyle Wyrm'ı öldürmeyi başarırsa, bu kurtadam herhalde bir Get of Fenris olacaktır. Vahşi ve saldırgan olan kabile üyeleri, Wyrm'a karşı olan savaşın en ön saflarını işgal ederler. Hiç bir Get kavgadan geri çekilmez, onlar için hayatın değeri yoktur çünkü onlar ölümün bir başlangıç olduğuna inanırlar. Şunu da belirtmek lazım ki, bitmek bilmeyen nefretleri nordik kökenli bu kurtadamların bir çok hata yapmalarına sebep olmuştur.

GLASS WALKERS
Glass Walker'ların doğal ortamı şehirdir. Uygarlıkla eskiden beri yakın bir bağı olan klan, diğer klanlar tarafından yoldan sapmakla ve toprağı terketmekle suçlanır. Onlar ise şehirleri orman, binaları ise ağaç olarak görürler. Gerçek olan bir şey varsa o da insan toplumu içinde güçlü konumda olan klan üyelerinin, Wyrm'ın başına büyük belalar açtıklarıdır.

RED TALONS
Red Talon'ların hepsi saf kurt ırkından gelir ve doğal olarak hepsi Lupus'tur. Sayıları son asırda çok azalan bu klan üyeleri insanlardan nefret ederler ve bu nefret haksız bir nefret değildir, sonuçta insanlar bu günkü durumu yaratmışlardır ve bazıları ölmeyi haketmektedirler. Ne yazık ki Red Talon'lar pek seçici değildirler.

SHADOW LORDS
bu klanın büyük ideali, biraz klişe ancak, önce kurtdamları, sonrasında da dünyayı yönetmektir. Bu amaç için gereken her çeşit yola başvuran klan üyeleri, bu yolların bazen onları yozlaştırmasına pek aldırmazlar. Gölgelerden saldırmayı onursuz bulmazlar ve entrika çevirmeyi sanat haline getirmişlerdir. Bütün bunlar bir yana, asırlar süren çabaları sayesinde Shadow Lord'lar bir çok önemli savaşın kazanılmasını sağlamış, özellikle Doğu Avrupa' da vampirlerle yaptıkları mücadele kan emicilere önemli dersler vermiştir.

SILENT STRIDERS
Garouların gezginleri. Kökenleri Afrika ve Mısır'a uzanır. Bilinmeyen bir zamanda anayurtlarından ayrılan bu klanın üyeleri sürekli dünyayı (ve başka yerleri) dolaşırlar ve diğer kurtadamlara bilgi taşırlar,
hikaye anlatmayı en az Fianna'lar kadar severler. Bir Silent Strider gittiği her yerde saygı görür çünkü onların fedakarlığı ve çektikleri acılar diğer kurtadamlar arasında artık efsaneleşmiştir.

SILVER FANGS
Her topluluğun yöneticileri, liderleri vardır. Silver Fang'ler Garou toplumunda bu boşluğu doldururlar. bu klan, soyu en köklü ve en eski kabiledir. Kurtadamların efsanevi fiziksel güzelliği ve yüceliği onlarda vücut bulur. Eski zamanlarda dünyayı kontrol edebilecek güce sahip klan, yapılan yanlışlar ve kaybedilen mücadeleler sonucu bu gücünün büyük bir kısmını yitirmiş ve bu günkü haline kavuşmuştur. Ne olursa olsun diğer bütün klanlar onların gücüne ve otoritesine hala saygı göstermektedirler.

STARGAZERS
Kurtadamların filozof klanıdır, çoğunlukla uzakdoğudan gelirler. Bilgelikleri ve iç dengelerini koruma yöntemleri diğer Garouların onlara saygı duymalarını için yeterlidir. Yalnız yaşamayı tercih ederler, belki de kimsenin onları dinlemeyeceğini ve anlamayacağını bildikleri için. Sürekli bir arayış içindedirler ama bu arayışları onlara dövüşmeyi unutturmamıştır.

UKTENA
Amerika kökenli varlığını sürdüren iki klandan biridir. Kökleri Maya ve Azteklere dayanır fakat daha sonra Amerika kıtasına gelen asyalı ve afrikalıları da kabilelerine kabul etmişlerdir. Tüm Uktena'lar karanlık bir yol izler. Hiç bir Garou onların sırlarını tam olarak bilemez. Bilinen, onların Wyrm la özel bir savaşlarının olduğu ve bir şekilde onun karşısında bir bariyer olduklarıdır. Tabi ki düşmana bu kadar yakın olmak onlara karanlık bir taraf vermiş, diğer kurtadamlar tarafından dışlanmalarına
sebep olmuştur

WENDIGO
Amerikanın bu ikinci aktif klanıdır, kızılderili ırkından gelir. Topraklarını avrupadan gelen vampirlere kaptıran Wendigo'ların içinde hala kaybettikleri savaşın acısı vardır. Son derece gelenekçi olan bu klan, atalarının toprağını temizlemek için umutsuz bir savaş vermektedir. yabancılara karşı olan önyargıları bu güne kadar klanın saf kanını korumuşsa da, onları çok zorlu bir savaşın içine sürüklemiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Mira; 4 Haziran 2014 19:10 Sebep: Kırık resim linki kaldırıldı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
murat_1907 - avatarı
murat_1907
Ziyaretçi
6 Ekim 2012       Mesaj #4
murat_1907 - avatarı
Ziyaretçi
Kurt Adamlar
Ayın gökte her zaman dolunay olarak kaldığı bu ülkede gökyüzü sanki onlar için yaratılmış. Onlar vampirlerin ezeli ve ebedi düşmanlarıdır. Kendi topraklarında bir tane bile vampirin gezmesine izin vermezler. Kurtadama dönüşmeden evvel ne kadar sakin ve soğukkanlılarsa, dönüşüm yaşadıktan sonra da bir o kadar hırçın ve ölümcül olurlar. Birçoğu Anakar rolündedirler. Dengenin bozulmaması için canlarını ortaya koyarlar.

Kurt Adamlık
Kurt adamlık yamyamlıkla yakından ilişkilidir. Bir kuradamın bir gecelik aktivitesi kurbanlarını avlanmak, öldürmek ve yemektir. Çoğu kaynak tek amaçlarının kuzu gibi hayvanlarının bütün sürülerini öldürüp yemek olduğunu belirtir. Her ne kadar yemekte ayrım yapmasalar bile çocuk eti gibi genç ve taze etleri tercih ederler. İnsanların doğasında öldürme ve hayat alma dürtüsü vardır. Acı çekerken seyretmekten hoşlanma, zarar verme ve işkence etme eğilimi her tür insanda bulunur. Bu kana susamışlık ve yamyamlık ''akıl hastalığı'' olarak değerlendirilirken aslında tam da Kurt adamlık kategorisine düşmektedir. Beyindeki sorunlar o kişinin halüsinasyon görmesine ve iradesinin azalmasına sebebiyet verir.
25.000 yıl önce insanoğlu vejetaryendi, bitkilerle beslenir ve etyemezdi. Yeni çevreye kendini kabullendirmek içinse avlanmaya başlamak zorunda kaldı, et yedi ve insan derileri giydi. Bunlar insanların Kurt adamlıkla sonuçlanan sadistlik ve mazoşistlik gibi duyguları beslemesinin kaynakları oldu.
Kurt adamların karakterlerine dair çok ilginç teoriler vardır; cinsel yönden eğilimleri gibi. İlk çağlarda kurt derisi giyen biri istediği kadın için lideriyle dövüşmeye kalkabiliyor ve kadınını kaçırma cesaretini kendinde bulabiliyordu. Bu yüzden Kurt adamların insan kaçıran varlıklar olduklarına inanılır.
İlk insan kabileleri yağan kar kulübelerini yok ettiği zaman doğuya göçmek zorunda kaldılar. Doğu’da hala meyve ile beslenen barış dolu insanlar yasıyordu. Ve bir gün Doğu’ya kurt adam derileri giymiş adamlar saldırırsa, her yeri yıkıp kadınlarınıza tecavüz ederse ve ertesi gün her şey sanki kurt saldırısına uğramış gibi görünürse siz de insan ile kurt arasında benzerlik olduğunu düşünmez misiniz?

Yaşanmış Kurtadam Olayları
* 12.yy.da İngiltere'de bir kadın, kurt adam olan kocasının giysilerini saklayarak eve dönmesini engellediğini söyler. Kocasının kaybolmasından kısa süre sonra da başkası ile evlenir. Olay kıralın ilgisini çeker ve konu mahkemeye intikal eder. Mahkeme sonucunda kadın ve yeni kocası, kurt adam olduğu iddia edilen eski kocayı öldürdüklerini itiraf ederler.

* 1573'de Fransa Dijon'da, Gilles Garnier adında bir kişi kurt adam olduğu için köye zarar vermek ve çocukları parçalamakla suçlanır. Gilles Garnier, işkencelere dayanamayarak suçunu itiraf eder ve kazığa geçirilerek yakılır.
* 1589'da görgü tanıklığı yapan kimseler, Peter Stubbe'nin bir kurda dönüştüğünü gördüklerini söylerler. Mahkeme kurulu Peter Stubbe'yi işkenceyle idam etmek için başka kanıt aramaz. Peter Stubbe, tüm Avrupa'da ''Cologne Kurt Adamı'' olarak tanınır.

* 16.yy.ın sonlarında Fransa'da Bordoeaux kentinin yakınlarında birkaç genç kızı vahşi bir yaratık öldürür. Margaret Poiret adında adında bir çocuk da bu yaratığın saldırısına uğrar; ama kaçmaz ve bir şiş ile yaralayarak ele geçirilmesini sağlar. Küçük Margaret saldırganın kurt gibi baktığını ileri sürer. Zeka özürlü genç Jean Grenier sanık olarak mahkemeye çıkarılır. Tanıklar, onun özel bir merhemle kurda dönüşebildiğini övünerek anlattığından söz ederler. Jean Grenier, genç kızları öldürerek yediğini itiraf eder. Mahkeme sonunda zeka özürlü ve 13 yaşındaki Jean Grenier'in halusinasyon gördüğü ve tedavi edilmesi gerektiği kararına varılır. Bu mahkeme, kurt adamlığa bakış açısını değiştirir. Artık, bu tür olaylar, gerçek kurt adamlık ve akıl hastalığı biçiminde ikiye ayrılır.

* 1598'de Fransa'nın Caude bölgesinde köylüler, bir gencin cesedini parçalayan 3 kurt görürler. Anlattıklarına göre, kurtlar kendilerini görünce ormana kaçarlar. Köylüler kurtları izler. Çalıların içinde uzun saçlı, sivri tırnaklı, tırnaklarının arasında kanlı et parçaları bulunan Jacques Rollet'i bulurlar. Jacques Rollet, mahkemede kurt adam olduğunu, öteki iki kurdun da kendisi gibi kurt adam olan arkadaşları olduğunu itiraf eder ve idama mahkum olur. Ancak, Paris mahkemesi kararı bozar ve sanığı akıl hastahanesine gönderir. Jacques Rollet, bir daha kurt adama dönüşemez ve iki arkadaşı da bulunamaz.

* 1949'da İtalya'da polisler, kurt adam olduğunu sanan ve dolunaylı gecelerde uluyan bir adamı izlemekle görevlendirilirler.

* 1975'de İngiltere'de Staffordshire'da yaşayan 17 yaşındaki bir genç dolunayda kurt adama dönüştüğünü öne sürer. Birgün arkadaşına telefon edip yüzü ve ellerinin renk değiştirdiğini, giderek tam bir kurt adama dönüştüğünü söyler. Genç, kısa süre sonra yüreğine bıçak saplayıp kendini öldürür.

Kurt Adam Tarihçesi

İlkçağ

Kurtadam inancı ilkçağdan beri birçok kültürde yer almıştır. Kurtadamlar ilk Plato tarafından bahsedilmiştir. Onun yazdığı “Natural History” de her jenerasyonun belli üyelerinin, 9 yıl için kurta dönüştüğü anlatılır. Ayrıca şair Vergil,yazar Petronius ve Strabo da kurtadamlarla ilgili kitaplar yazmışlardır.

Ortaçağ
Kurtadamlarla ilgili hikayeler Ortaçağ Avrupasında geniş bir kitle tarafından inanılıyordu. Bu zamanlarda Baltık ve Avrupa ülkelerinde bu inançlar iyice yerleşmişti. 15. ve 16. yüzyıllarda, cadılada olduğu gibi, kurtadamların da şeytanın hizmetkarları olduklarına, onların şeytanın desteğini ve yardımını almak için şeytanla anlaştıklarına inanılmıştı. Suçlular ve kaçaklar insanların bu batıl inancını, üzerlerine kurt giysileri giyip onları korkutarak kullanmışlardı. Kurtadam olduğundan şüphelenilen kişi, mahkum olduğunda canlı canlı yakılıyordu.
16. yüzyılda Fransa, kurtadamların idam edilmesini yasal hale getirdi. Kurtadamlarla ilgili davaların çoğu cinayet ve yamyamyıkla ilgiliydi. Bir çoğu da çocukları öldürüp, vücutlarının bazı parçalarını yemekten idam edildiler.

Kurt Adamların Özellikleri
Avrupa'da, 1520-1630 yılları arasında kayıtlara geçmiş 30.000 kurt adam vakası vardır. İnanışa göre kuduz bir kurt ya da kurt adam tarafından ısırılan bir insan, kurt adam olmaktadır. Dolunay altında açıkta uyumak, kurtların içtiği sulardan içmek de tehlikeliydi. İsviçreli filozof doktor Paracelsus'a göre kurt adamlar, öteki dünyada ruhu huzura kavuşamayan kimselerdi. Geceleri şiddet duygularını doyurmak isteyen kişilerin de büyü ile kurt adam olabileceğine inanılıyordu.
İnanışa göre, kurt adamlar kıllı derilerini insan biçiminde iken derilerinin altına gizlerler. Dolunaylı gecelerde kurda dönüşür ve insanları gırtlaklarından ısırarak öldürürler. Başka bir inanca göre de kurt adam tesadüfi olarak ya da kendi isteği ile kurda dönüşür. Kurt biçimine giren bir kişi yalnızca gözlerinden ve sesinden tanınabilir. Çünkü sadece bu özellikleri değişime uğramaz. Kurt adamı yakalamak için giysileri saklanır; çünkü o zaman kurt adam insana dönüşemez. Bir kurt adam olağan silahlarla ölmez; kurt adamı öldürebilmek için gümüş kurşun ya da gümüş kılıç gerekir. Yaralanan ya da ölen kurt adam, hemen insana dönüşür. İnsan şekline döndüğünde, eğer yaralı ise, yaraları da iyileşir. Kurt adama 3 kez adı ile seslenmek de onu insana çevirebilir.
5 forma bürünebilirler (insan, %75 insan %25 kurt, yarı insan yarı kurt, %75 kurt %25 insan, kurt). Özellikle yarı insan yarı kurt formda inanılmaz güçlü ve hızlı olurlar. Güçlerinin temeli içlerindeki hayvan ruhudur, dolunaylı gecelerde, gaza geldiklerinde veya aşağılandıklarında bu öfkeden güç alarak daha da ölümcül olurlar. Ayrıca çok hızlı iyileşirler ve büyü yapabilirler. Çok zor durumda kalırlarsa ya da araştırma yapmak için ruhlar alemine gidebilirler.
Sadece gümüşten silahlarla açılan veya diğer doğa üstü varlıkların (vampirler, büyücüler, diğer kurtadamlar, avcılar) sebep olduğu yaraları iyileştiremezler. Tarih boyunca kimine göre bir evrim, kimine göre insanın içine şeytanın girmesi sonucu oluşan yaratık, kimine göre bir hastalık olmuştur. Bir hayal ürünü olduğunu söylemek araştırılınca neredeyse imkansızdır, çünkü portreleriyle birlikte birçok kurtadam sanılan insan tarihte yer almıştır. Hastalık ortaçağda çok yaygın olarak bulunan bir mantardan kaynaklanmaktadır (belirtileri; derinin sertleşmesi, gözlerin değişmesi, tırnakların sertleşmesi, kılların aşırı uzaması).

Kurt Adamlığın Nedenleri

Porfiri

1964'te yayınlanan bir makaleye porfirinin, kurtadam efsanelerinin nedeni olabileceğini açıkladı. Bundan 21 sene sonra, 1985t'e David Dolphin, profirinin vampir efsanelerini de açıklayabileceğini öne sürmüştü.
Porfiri kana kırmızı rengini veren hemoglobin maddesinde bulunan, hemoglobine oksijen taşıyan maddelerin üretilmesindeki anormalliklerden ortaya çıkan bir grup hastalıktır. Çok nadir görülen genetik bir hastalıktır. Porfirinin bir çeşidi olan doğuştan eritropoietik porfirinin belirtileri, ciltte çıkan ve güneşe aşırı hassas olan sarı tüylerdir ve hastalar sadece gece dışarı çıkabilirler ya da ciddi doku yaralanmalarına maruz kalırlar. Ayrıca hastanın elleri deforme olup pençe şekline bürünür, burun, göz kapakları, kulaklar ve parmaklarda değişimler gözlenir. Davranışlar tuhaf ve dengesiz bir hal alır, idrarda ve dişlerde kırmızı pigmentler belirmeye başlar. Ayrıca profirinin bazı çeşitleri sara ilişkildir.
1982'de Amerikan genetist Frank Greenberg, profiri olan bir Meksikalı ailenin kurtadamlara benzediğini keşfetmiştir. Vücutları klasik kurtadam filmlerindeki gibi sarı tüylerle kaplıdır. Ailenin tamamen halk tarafından dışlandığı ve sadece sirkte iş bulabildikleri öğrenilir.

Zihinsel Hastalık
Kişilik bölünmesi gibi psikolojik hastalıklarda, hastanın bzen kendisinin kurtadam olduğuna inandığı görülmüştür. Kurtadamlarla ilgili halüsyasyonlar görmek gibi belirtileri olan hastalığın çeşitli sebepleri olabilir. Forestus ve Burton gibi eski yazarlar kurtadam hastalığını, melankoliye bağlamışlardır. Bu hastalığın örnekleri günümüzde şizofreni ile ilgilidir ama hakkında daha derin araştırmalar yapılamamaktadır.

Büyüyle Dönüşme
Ortaçağda kurtadamların cadılarla ilgili olduğu sanılırdı. Avrupada geceleri uluyup, insanları korkutan, gezginleri öldürüp yiyen efsane kurtadamların, cadıların kendilerini, şeytan efendilerinin emirleri doğrultusunda kurta dönüştürmeleri yüzünden olduğuna inanılırdı. Hatta çok güçlü oldukları için, şeytanın kendisi olarak bile kabul edilmişti.
Kurtadam dönüşüm geçirmiş bir cadı olmasa bile, yine de cadılıkla ilgisi vardır. Bazı hikayelerde Sabbath’a giden cadıların bu yaratıklar üzerinde yolculuk ettiği söylenir. 16. yüzyıl simyacısı Paracelsus’a göre ölmüş bir kurt, bir rahip tarafından lanetlenirse dönüşüm geçirir ve 7yıl böyle kalırdı. Fransız yazar Claude Seignolle, bu efsanenin, rahipler tarafından lanetlenen suçluların kurtadama dönmesi hikayelerinden türediğini söyler. Diğer yazarlar da kurtadamlığın bir çeşit “possession” (ele geçirme) vakası olduğunu anlatırlar. Bir çok 16. ve 17. yüzyıl uzmanı da kurtadamların, şeytanla anlaşan cadıların dönüşüm geçirmesinden ortaya çıktığını öne sürmüştür. Bütün bu popüler inançlar, kültürümüze işlediği için gerçekle mit arasındaki bağı kurmak da oldukça güçtür.
Bununla beraber daha önce de söylendiği gibi, kurtadama dönüşmenin şeytanla anlaşmayı gerektirmeyen bir çok yolu vardır. İtalya’daki inanca göre Cuma günü dolunayda doğanlar ya da böyle bir geceyi dışarda geçirenler kurtadam olmaya müsaittirler.Transilvanya’da ise insanlar kurt tarafından ısırılınca kurtadama dönüşüldüğüne inanırlar. Avrupa’da ise halen bir kurtun içtiği sudan içen ya da bir kurtun beynini yiyen kimsenin kurtadama dönüşeceği ve bunun gibi inançlar yaygındır.

Ergotamin
1520'den 1630’a kadar olan periotta sadece Fransa’da 30000'in üzerinde kurtadam-avı yapıldı. Kurtadam olarak suçlanan çoğu kişi fakir ve deniz seviyesine yakın yerlerde yaşayan insanlardı. Çavdar ekmeği Farnsa’nın fakir insanları için ana yemekti ve soğuk kışlardan sonra çavdar Ergot mantarına (çavdar ekmeği yeme sonucu oluşan bir hastalık) sebep oluyordu. Yeni bir teoriye göre ergot virüsü bulaşmış insanlar halüsnasyon görüp kendilerini kurtadam sanıyorlardı.
Fransa’da 1950'lerde ergot zehirlenmesiyle ilgili önemli bir patlama yaşanmıştı. Ergotun semptomları halüsnasyonları da kapsar. 1950'deki Fransız kurbanlar korkunç yaratıklar tarafından takip edildikleri ya dasaldırıya uğradıkları,vücutlarının kendilerine ait olmadığını hissettikleri yönünde raporlar verdiler. Ergot zehirlenmesi yaşayan başka bir adamın da, yedi defa bağlandığı yerden kurtulup kaçtığı, deri tasmasını ısırırken bütün dişlerini kaybettiği ve kendisini takip ettiğini söylediği bir kaplandan kaçmak için hastane penceresinin iki tane demir parmaklığını büktüğü rapor edildi.
Çavdar paraziti en yaygın taşıyan çeşit olmasına rağmen, arpa ve buğday da bazen virüs taşıyabilir. Ergotlar çavdarın üstünde, tohumun olduğu yerde siyahımsı-mor topaklar halinde görülür. Bu topaklardan yayılan morumsu parazitler ancak mikroskopla görülebilecek büyüklüktedirler. LSD ergot bileşimlerinden yapılan ilk maddedir. Ayrıca ergot parazitlerini sıcak etkilemez.
Ergot mantarı aslında sanrılara sebep olurlar ve zehirlidirler fakat LSD’ye dönüştürülmeleri kompleks bir kimyasal karışımdır ve doğal olarak üretilmez.

Ergotaminin Etkileri
İçine çekildiğinde, yutulduğunda ve deri yoluyla emildiğinde ölümcül olabilir.
Ayrıca mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı, mide ağrıları, kusma ve ishale sebeğ olabilir. Diğre semptomlar ise susama, nabzın değişmesi, çınlama sesleri duymak ve zihin karışıklığı. Kronik etkileri: hamile kadınların çocuklarını düşürmesine sebep olabilir.

Kurt Adam Efsaneleri

Kırmızı Başlıklı Kız Efsanesi
Kırmızı başlık kız hikayesi kurtadam mitinin tüm detaylarını taşıyor: kırmızı giysi, ormanın derinliklerinde bir “büyükanne”ye yemek sunmak, kurt-derisi içinde bir büyükanne, yutulmanın ve yeniden doğuşun yamyamca bir motifi.
Hikayenin asıl kurbanı kırmızı giymiş bakire olamazdı. Ava giden avlanan hesabı, avcı av olmalıydı.
Pamuk Prenses de olduğu gibi kırmızı başlıklı kız da tanrıça Trinity'nin bir parçasıydı. Romalı kilise adamlarına göre, ay tutulmasında, ayın kırmızı olması tanrıçanın kendi kanıyla olur. Tanrıçayı pişman etmek ve kötüden uzaklaştırmak için kendi kurtları ona saldırmıştır.

Benandanti Kurt adamları
Bu olay 1692de Jurgenburg Livonia’da, Baltık denizinin doğusundaki kurtadam efsanelerine dayanıyor. 80 yaşında bir adam olan Thiess hakkında bir hikaye.
Thiess kurtadam olduğunu itiraf etti ve o sırada ölü olan Skeistan adında bir cadının onun burnunu kırıp dövdüğünü söyledi. Thiess’in ifadesine göre Skeistan ve diğer cadılar, ordaki mahsülün büyümesini engellemeye çalışıyorlardı. Bunun amacı da tüm hububatı cehenneme yollamaktı.Thiess, mahsülün büyümesine yardım etmek için, bir grup kurtadam arkadaşı ile birlikte cehenneme inip mahsülü kurtarıp cadılarla savaştıklarını söyledi.
Cadıların ve kurtadamların savaşı yılın üç gecesi oluyordu: Saint Lucia, Pentecost ve Saint John.( Mevsimsel değişimler) Eğer kurtadamlar, köyü cadılara karşı savunmasalardı, açlık başlayacaktı. Kurtadamlar demir sopalarla saldırırken cadılar süpürge sapları kullanıyorlard ve Skeiston, Theiss’in burnunu at kuyruğundan yapılma bir süpürgenin sapıyla kırmıştı.
Jüri böyle bir tanıklık karşısında elbette ki çok şaşırdı, çünkü kurtadamları şeytanın ajanları sanıyorlardı. Şimdi de kurtadamların şeytana karşı savaştıklarını duymuşlardı. Kurtadamların ruhlarına ne olduğu sorulunca Thiess cennete gittiklerini söyledi. Ayrıca kurtadamların tanrıların köpekleri olduklarını ve dünyayı şeytandan korudukları yönünde ısrar etti. Eğer kurtadamlar olmasaydı bütün dünya acı çekecekti. Ayrıca Rusya ve Almanya’da da cadılarla kendi cehennemlerinde savaşan kurtadamlar olduğunu söyledi. Asla şeytanla anlaşma yapmayacaklarını ve dünyada her zaman cadılarla savaşmaya hazır bulunacaklarını ifadesine ekledi.
Jüri Thiess’i putperestlik ve batıl inançları olduğu gerekçesiyle 10 kırbaça mahkum etti.

Peter Stubb
Başka bir kurtadam vakası da Peter Stubb’dır. Peter’ın itirafı ölesiye işkence gördükten sonra gelmiştir. Kendi söylediği şekilde “günahkar sanatlar”a 12 yaşında başlamış ve şeytanın kendisine kurtadama dönüştürmesini sağlayan bir kemer verdiğini iddia etmiştir.
Peter Stubb köyünde terör estirdi. 13 çocuk ve 2 hamile kadınla beslendi. Ayrıca öz kızıyla cinsel ilişkiye girdiğini ve bir çok metresi olduğunu itiraf etti. Cinsel iştahı doymak bilmediği için şeytanın ona bir succubus yolladığını söyledi.
Peter Stubb’ın bu değişik yaşam biçimi 25 yıl boyunca, avcıların onu kurt halinde yakalamarına kadar devam etti. Jüri Peter’ın taktığı kemeri bulamadı ama “şeytan verdiği gibi geri aldı” şeklinde bir açıklamada bulundu. Bu davada kanıt bulunamamasına rağmen Stubb acımasızca idam edildi. Eti kemiklerinin on yerinden kırmızı sıcak kıskaçlarla çıkarıldı, tahta bir baltayla kolları ve bacakları kırılıp yakıldı. Kızı ve bir metresi de suçlarına ortak olmaktan dolayı tutuklanıp idam edildiler.
She-wolf Üçüz-Tanrıça’nın yüzlerinden biridir.O üç ruhunu oğlu olan efsanevi Kral Erulus ya da Herulus’a vermiş, Evander kralı yendiği zaman, onu üç defa öldürmesi gerekmiş. Üçüz-Tanrıça’ya tapan Amazonlar, Neuri adında bir kabile kurmuşlar. Ana dinsel festivallerinde yılın birkaç günü kendilerini kürkler ve maskeler giyerek kurta dönüştürüp, tanrıçalarını anarlar.
Kuzey Slavlar eski zamanlarda yeni doğmuş bir çocuğu kurt derisinden geçirip, bunun she-wolf’un doğumunu simgelediğine inanmışlar. Hristiyanlığın gelmesiyle de bu seremoninin çocukları cadılardan koruduğu inancı yerleşmiş. Ama asıl amaç çocuğu kurt totemine yaklaştırıp, ikinci doğumun kurt tarafından olmasını sağlamaktı.
Galyalı Diana ilk ve ortaçağa ait bir çok kurt hikayesi anlatmıştır. Lupa adı, vahşi hayvanların anası olarak geçer ve Fransız kadınların çoğu onu kendine örnek almışlardır.
She-wolf’un aşıkları onu çoğu kez kutsal bir dağda buluyorlardı. Efsaneye göre genç erkekler sihirin sırlarını ve büyü yapmayı, tanrıçanın heykelinin önünde mastaurbasyon yapıp üzerine meni sürdüklerinde öğrenebiliyorlardı. She-wolf onlara bir daha hristiyan kilisesine ayak basmamaları şartıyla yol gösterip koruyuculuk yapardı.

Soranus Efsanesi
Kurt-tanrı efsanesinin Roma versiyonu da, Dis Pater Soranus ya da Feronius, “Kurtların Anası” Sabine’nin eşidir. Yapılan Ferenoia festivalinde, insnaların tanrılarını anmak için çıplak ayakla kor kömürler üzerinde yürüdükleri söylenmiştir. Ayrıca ruhu kurt derileri olan genç adamların ajanlığı ile gezinen, Lupa, she-wolf, efsanesi de Lupercalia ya da she-wolf festivali ile anılır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Mira; 4 Haziran 2014 19:13 Sebep: Düzenlendi.

Benzer Konular

3 Eylül 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
11 Nisan 2018 / 11umutcan Cevaplanmış
2 Temmuz 2011 / ThinkerBeLL Müzik ww