Arama

Anlayana - Sayfa 118

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 625.918 Cevap: 3.995
My Love For You - avatarı
My Love For You
Ziyaretçi
16 Temmuz 2007       Mesaj #1171
My Love For You - avatarı
Ziyaretçi
kendine iyi bak

Sponsorlu Bağlantılar
...
“Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde...
"Kendine iyi bak." Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“
“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme. Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim. Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.”
"Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum."
"Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine Iyi Bak” gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar…"
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine Iyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tirnaktan ayirmak yerine ölümü yeglerler. Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler.
"Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler.
Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin… Ayriligin kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler.
Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler.
"Kendine iyi bak" bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin. Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma.
Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske ben de affedebilsem… Keske döndürebilsek zamani geriye. Keske bugünkü aklimizla yasasak herseyi bastan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi? Sahiden..., gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi?……….
Peki o zaman... Senin istedigin gibi olsun... Öyleyse...Sen de Kendine Iyi Bak.
"Kendine iyi bak" derler, kursunu kafana sikip giderler... ...

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
16 Temmuz 2007       Mesaj #1172
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Ertelemeyeceğim Tek Şeysin

Sponsorlu Bağlantılar

Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam
Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum
Ulaşılmaz oldun hep
Dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni...
Kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen
Herşeyi erteledim ama ertelemediğim bir şey vardı!
Sana benziyordu..
Su olsan dokunulduğunda bozulurdun
Bozulmayan bir şeydin
Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu
Sonu olmayan bir şeydin
Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım
Beni rüyamdan uyandırmayacak bir şeydin
Simsiyah saçların olsun istiyordum
Ama baktım değil
Üç ırmağın birleştiği yerinden öpeyim desem
Aklıma ırmaklar gelir
Düşün ki Yılan Dağı'ndan aşağı iniyoruz.
Ve dünyada sadece 2 kişilik bir türkü kalmış onu söylüyoruz
Öyle bir şeysin sen
Seni düşündükçe yoruluyorum desem
Dünyanın en büyük yalanı olur
Yalanım yok
Bu günden yarına ne kalır bilmem ama
Sen kalırsın
Tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi..
Yaşadıklarımız azdı.. zamana sığmadık..
Yaşamak isterken her şeyi bugün şarkı söylüyorsam
O gün şarkı değik
Şarkı gibi seni yaşamak isterim
Halkıma benziyordun
Bir yanın göç
Bir yanın toprak kokuyordu hep
Gezmediğim yerin kalmadı
Bazen yasaklandın bana
Bazen bir suç gibi boynumda taşıdım seni
Yedi telli sazımla bile anlatamadım
Sen bir uçurumun gülüydün
Ellerimi her uzattığımda
Bin kırıkla geri döndüm
Yasakların bile tanımlayamadığı bir şeydin
Haritalara sığmazdın
Her ülkede bir başka gülüyordun
Uzundun, inceydin
Dokunduğumda nereli olduğumu seninle hatırlardım
Bana hep kendimi hatırlatan bir şeysin sen
Uzaksın, yakınsın, özlenensin
Ama bugün değil, yarın gibi bir şeysin
Sen bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken
Sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda
Kabul ediyorum dünyaya bu kalsın ama sen bilme...
Dünyada kaç iklim kaç zulüm kaç ölüm
Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin, bilme...
Bugün her ölümle biraz ölürken
Seni düşündükçe hayata dönüyorum
Yeniden gecenin en karanlık yerindeyim
Bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan
Yine de seviyorum seni...
Sadece benim seni anladığım kimsenin unutmamak için
Defterine not düşmediği ama hayatında hep dipnot olarak kalan
Kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni..
Dağları delmiyorum inmek istiyorum oralardan
Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak, günaydın der gibi sokağa fırlamak
Ve şarkı söylemek istiyorum
Adına aşk diyorlar gelecek diyorlar
Bana yetmiyor...
Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum
Bir başka dilden seviyorum seni...
Kırmızıdan daha huzurlu
Gelincikler gibi bir mevsim değil
Dört iklim köşe bucak
Kim ne derse desin
Geri dönecek yerim yok,
Bir kentin ortasında çığlık çığlığa kalsam da,
Yine seviyorum seni...
Bu bir suç duyurusudur..
Kendimi ihbar ediyorum...

Aycan Kayan

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
16 Temmuz 2007       Mesaj #1173
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
-Pir sultan ölür dirilir-

Bak şu bebelerin güzelliğine
Kaşı destan
Gözü destan
Elleri kan içinde

Kör olasın demiyorum
Kör olma da
Gör beni

Damda birlikte yatmışız
Öküzü hoşça tutmuşuz
Koyun değil şu dağlarda
San kendimizi gütmüşüz
Hor baktık mı karıncaya
Kırdık mı kanadını serçenin
Vurduk mu karacanın yavrulusunu
Ya nasıl kıyarız insana

Sen olmazsan öldürmek ne
Çürümek ne zindanlarda
Özlem ne ayrılık ne
Yokluk ne yoksulluk ne
İşşiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı

koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

körolasın demiyorum
kör olma da
gör beni

Hasan Hüseyin Korkmazgil
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
17 Temmuz 2007       Mesaj #1174
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Kırgın, yorgun ve sessiz bir sonbahardı.Bildiğim ve özlediğim bir şehirden geçiyordum.Bir nefeslik sigara, demli bir çay ve dost sohbetiydi, kısacık zaman dilimlerine sığdırmaya çalıştığım. Akşamı giyinmiş tam gitmek üzereyken gördüm seni. Hiç konuşmadan hatta umarsızca baktın bana. Minik parodilerle süslenmiş ve yaramazlık yapmadan duramayan haylaz bir çocuğun, hınzırca gülümseyişi gibi oldu tanışmamız, tanıştırılmamız...Nereden bilebilirdim, bu giderayak dudaklara yapıştırılan gülümseyişlerin, yerini sevdaya bırakacağını...Kaçamak bakışlara gebe kaldı gözlerimiz ve aslında gözlerinde gözlerimi gördüğümü kimse anlamadı, kimse farketmedi hüzünlerimizin seviştiğini....

Acılardan ve vedalardan geçen, artık olmaz diye direten bir yürek mahzunluğu vardı ortada, kahkahalarla örtmeye çalıştığımız. Çok sonraları farkettik, örtmeye çalıştıkça bu mahzunluğun ortaya çıktığını. Direndik..Direndik bir zaman tutulmamak için aşka. Oysa, gideceğini söyleyip de, göndermediğim bir sabah ayazında şekillenmişti cenin yorgun yüreğimde.Başım döndüğünde anladım, canlanmaya başladığını bir sevdanın içimde. Artık çok geçti ve büyüyordu sevda, hüzünle ve hasretle beslenerek...

Yolların sana gelirken kısaldığı ve senden giderken uzadığı akşamlarda dokunduk birbirimize. Maskelerimizi kapı girişlerinde bırakarak, seyircisiz ve alkışsız sahnelerde seviştik. Seviştik ve çoğaldık farketmeden. Her buluşma bir coşku, her ayrılık bir acı bıraktı yüreklerimizde. Uyurken seyrettiğim yüzün, hasreti törpüledi kilometreler ötesinden...

Kalabalık korkularımız, evlat edindiğimizi sandığımız acılar ve peşimizden itinayla gelerek bizi takip eden endişelerimiz vardı.Sen umursadın, ben görmemezlikten geldim. Acılar paylaşılır dedim, sen paylaşılamayacağını savundun.Sarıldım sana bu savunmaların içinden. Gülmeni, sevginden önce istedim.Gülmenin gözlerine yakıştığını gördüğüm an..Oysa gülüşlerimiz bile hüzünlüydü gözlerimizde.Gözlerimizdeki bu hüzün çağırmıştı belki de sevdayı yüreklere,hiç beklemediğimiz bir an, ummadığımız bir gecede...

Şimdi gecelerde,babasını arayan bir sevdayı emziriyorum.Nerde diye sorduğunda, işleri var, şimdi gelecek, diyerek yalan söylediğim sevdayı. Bilse seni kırdığımı, incittiğimi, beni bir daha sevmemesinden, ayaklanıp gitmesinden korkuyorum.Kendi söylediğim yalanlara, kendim inanmaya başlıyorum.Gecelerde,sevdam uykuya dalınca, sessizce ağlayıp, affedilmem için dualar ediyorum.Gecelerde, en çok seni özlüyorum...

Sessizce gelişin, sessizce gidişin oldu. Dudaklarım cezasını konuşmayarak çekecek, gitmene sebep onlar oldu.Kadınlığımı çıkarttım, yıkadım ve askıya astım. Kimse görmesin, beğenmesin diye. Geldiğin gün giyinip, karşına öyle çıkacağım.

Biliyor musun, ben hiç yağmurda dans etmedim. Belki de yağmur olan sendin, seninle dans etmek istedim... Yeliz Güneş
blank
My Love For You - avatarı
My Love For You
Ziyaretçi
18 Temmuz 2007       Mesaj #1175
My Love For You - avatarı
Ziyaretçi
Sevmeyi bilmeyen ne anlasın
Gül yüzlerde solmuş güller açmaz oldu söyle
Niçin garip aşıklar düşmüş sefil yüreklerde
Sevda bağlarında bülbül feryat eder güle
Aşık şem a yanar sevmeyi bilmeyene

Kaç aşık bir maşuk uğruna düştü çöllere
Umut besledi benim gibi kuru bir gülde
Aşık olanın derdi vuslat bulmaktır sevgiliye
Naz eder sevmeyi bilmeyen merhametsiz zalimce

Kim var benim gibi derde düş olup aşka yanan
Bir hayale uğrunda koşan varmı benim gibi yorulmadan
Aşk ehlinden olup ölümü bekleyen aşkı tatmadan
Varmıdır benim gibi Firavun yürekliye aşk ilan eden

Zaman nedir sevmeyi bilmeyene aşk hikayedir
Çile dost olur şem a yanan aşığa şerbettir
Zehir aşık olan için bir tebessüm ilk bahardır
Sevmeyi bilmeyen ne anlasın aşk sevgi nedir


Yılmaz Öztürk
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
18 Temmuz 2007       Mesaj #1176
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Herhangi bir geminin limandan ayrılmasına bile ağlar oldum
Sonra akşamların gelişi gündüzlerin vedası üzdü beni
Sayende yaşadığıma bile efkarlanıyorum
Artık gerisini sen düşün
Sebepsiz hüzünlerdir benim kirpiklerim
İster istemez öpüp kaçarlar beni
Hiçbir şey olamamış gibi
Nasıl bir selama mutlu oluyorsam
Sensizliğimde bir yağmur damlası bazen kahrediyor beni
Çok genç ölücem belki
Belkide yaşayanlar kendi nefeslerine bile inanamayacaklar öldüğümde
Elbette her veda gibi hüzünle uğurlanıcam
Kimileri üzülecek kimilerinden fazla
Az yaşadı diyecekler arkamdan az yaşadı
Ama çok sevmişti...
SEVCAN PALA
My Love For You - avatarı
My Love For You
Ziyaretçi
18 Temmuz 2007       Mesaj #1177
My Love For You - avatarı
Ziyaretçi
Sevdaya düşenler yürekten ağlar
Sevdasız yürekler karalar bağlar
Hastanın halinden ne bilir sağlar
Hiç derdi olmayan göz seğmez imiş

Sevda çeke çeke yürekler sızlar
Yara nedir bilmez hiç yarasızlar
Dokuma yaraya bu yara sızlar
Sevda yarasına el değmez imiş

Sevdanın seline kapılan ağlar
Sevda yürekleri kavurur dağlar
Bağbanı sevdalı ne yapsın bağlar
Kurumuş dalları yel eğmez imiş

Sevda ateşinin düştüğü yerler
Sıcakta tutuşur soğukta terler
Aşk ile yazılır büyük eserler
Sevdalı yürekler baş eğmez imiş

Sevda yüreklerde dönermiş aşka
Sempati başkadır sevmek bambaşka
Her yürek tutkuyla sevseydi keşke
Sevda rüzgarına yel değmez imiş

Sevdalı yürekler hep aşkı arar
Aşk ise kemale ermeye yarar
Sevgi husumeti inadı kırar
Sevgiler nefrete baş eğmez imiş


Erol Duran
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
18 Temmuz 2007       Mesaj #1178
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu’da
Kıtlıktan önce.
En küçük bir şeyden coşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak ‘a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrılıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi, dünyayı
Hiçbir şeylere değişmem.

Şimdi yaşamak istemiyor.

İlhan Berk
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
19 Temmuz 2007       Mesaj #1179
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Her nefes alışımda
Ciğerlerime özlemini çekiyorum
Her sigara yakışımda
Hasretinin kor ateşinde bende yanıyorum
Anla artık;
Sensiz gecen her bir anda
Gözlerindeki ışıktan yoksun her karanlıkta
Yüreğim sızlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

Duvarlar pembe düşlerime el koymuşsa
Yalnızlık son restini çekip kalbimi rehin almışsa
Sana koşan ayaklarıma kör zincirler vurulmuşsa
Anla işte;
Düşündükçe yokluğunu, andıkça ismini
Hasretine sarılıp hatırladıkça o masum gözlerini
Yüreğim ağlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

Gece yarısı yokluğunun kâbuslarından korkuyla uyanıyorsam
Yetim kalmışçasına
Düşlerimin ortasında sadece sana ağlıyorsam
Anla işte;
Ağladıkça hasretine, gözyaşlarım süzüldükçe toprağa
Bir gün sensiz bitip bir sayfa daha ekliyorsam yalnızlığıma
Yüreğim sızlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

Bastığım her kaldırımda senden bir şeyler ararken
Şehrin tam ortasında dizlerim artık yorgun düşüyorsa
Sensizliğin içinde ruhum yavaş yavaş kayboluyorsa
Anla artık;
Şehrin her ışığında hatırladıkça gözbebeklerini


Anımsadıkça son gidişini
Yüreğim sızlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

KEZBAN YAVEROĞLU
My Love For You - avatarı
My Love For You
Ziyaretçi
19 Temmuz 2007       Mesaj #1180
My Love For You - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerine Baktım
aglayan bebek


O kahve gözlerine baktım, hiç bakmadığım kadar
Bakamıyacağım kadar.
Güzel tenine dokundum, dokunmadığım kadar,
Dokunamıyacağım kadar.
Gül yanaklarını öptüm, hiç öpmediğim kadar,
Öpemiyeceğim kadar.

Sonra ağladım, hiç ağlamadığım kadar,
Ağlayamıyacağım kadar.
Başkasının aşkı olmuştun,hiç olmadığın kadar,
Olamıyacağın kadar.
Ve sonunda hoşçakal dedim, hiç demediğim kadar,
Diyemiyeceğim kadar.

Kaderime sitem ettim, hiç etmediğim kadar,
Edemediğim kadar.
Sadece mutluluklar diledim, hiç dilemediğim kadar,
Dilemeyeceğim kadar.
Mutluluğun için dua ediyorum, hiç etmediğim kadar,
Edemiyeceğim kadar.

Zerrin Özgür