Arama

Anlayana - Sayfa 168

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 626.236 Cevap: 3.995
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
28 Eylül 2008       Mesaj #1671
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Sen Gel Yeter

Sponsorlu Bağlantılar


Sözde gönlümü avutan,
Kalem kalsın sen gel yeter!
Dilde kalbimi unutan,
Kelam kalsın sen gel yeter!

Hayat ne bulunmaz yolmuş.
Ölüm kayıp, ömür solmuş.
Öl dedikçe seni bulmuş,
Duam kalsın sen gel yeter!

Bıktım seni özlemekten,
Yalvarmaktan istemekten.
Dön gel diye beklemekten,
Ölen kalsın sen gel yeter!

Dal kopacak, gül solacak.
Söz gidecek, dil kalacak.
Beni, sensiz yaşayacak,
Bulan kalsın sen gel yeter!

Sevdan bende buram buram.
Unuttun ne; kim unutan?
Saçlarımdan tutam tutam,
Kopan kalsın sen gel yeter!

Vakit geldi, çöz anımı.
Kor aklımı, buz kanımı.
Sensiz, sessiz şu canımı.
Alan kalsın sen gel yeter!


Ömer Faruk Yılmaz

SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
28 Eylül 2008       Mesaj #1672
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
AĞLATAN MUTLULUK

Sponsorlu Bağlantılar
Çıksam şimdi güzelliğin gökyüzüne
Dolaşsam
Görsem bütün tanrısal sevgileri
Ölümsüzlüğün sofrasına bağdaş kursam
Ve anlatsam
Anlatsam o ağlatan mutluluğu
Bilmem inanır mı bana mavilikler

Suskun bir coşkunun doruklarında
Pürköpük ve rüzgarlı
Bir nehir kahkahasıydı gözyaşı

Vivaldi böyle dinlenirmiş meğer
Mutluluk bile sensiz çekilmezmiş
Ben ki yaşamı toprak bilmiştim
Nice tohumlar ekmiştim bunca yıl
Geç anladım
Aşkın tohumu sensiz ekilmezmiş

Sessizlik açarken zulüm bahçeleri
Gözlerinde bir anda dört mevsim
Her mevsimin güzelliğinde sen
Bunca ayrık ve diken içinden
Güle çıkmak işte budur desem
Bilmem inanır mı bana çiçekler

İçimde sayısız denizlerin şahlandığı
O günü tarihlesem şimdi
Irmak ırmak çizsem zamanın yüzüne
Adına sonsuzluk desem
Ve her saniyesini o sonsuzluğun
An be an şiirleştirmek istesem
Bilmem inanır mı bana sözcükler

alıntı

SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
28 Eylül 2008       Mesaj #1673
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
Unutulmazımsın unutma!

Sensin sadece değer verdiğim sevdiğim
Sensin sadece canım dedigim beğendiğim
Sensin sadece hasret çektiğim özlediğim
Sensin bi' tanem sensin tek aşkım sensin

Gel bul beni sar beni aşkım doyasıya
Gel bul beni öp beni aşkım doyasıya
Yaşayamıyorum ellerinsiz
Nerde o eski günler

Gezerdik el ele göz göze
Bak gözlerime yeniden
Aşkım olmuyor sensiz yaşanmıyor
Baktığım her yerde masum gülüşün
Seni seviyorum deyişin kulaklarımda çınlıyor

Hiç kimse senin gibi olmuyor
Hiç kimse gözlerime bakıp her şeyimsin demiyor
Olmuyor aşkım olmuyor ellerini tutmadan
Gözlerine bakmadan bu kalp boşuna atıyor

Mavişim derdin canım derdin
Sensiz yaşamak haram derdin
Bi' tanem derdin tek sen varsın derdin
Sen yoksa ben de yokum derdin!
Şimdi var mısın yok musun bilemiyorum
Sensiz yaşamayı istemiyorum

Haklısın düşündükçe deliriyorum
Aramızdaki dağların uçurumundan nefret ediyorum
Sensizlikten beni benden alan sesinden
O masum yüzünden o tatlı gülüşünden
Marum kalmaktan nefret ediyorum

Bakıyorum etrafıma herkesin aşkı var!
Benim ellerim bomboş
Ben aşkı değil mantığı seçtim
Mantık için kalbimi kor ateşe ittim

Eğer doğarken deselerdi;
"Ayrımcılık yüzünden aşkını terk edeceksin"
Ben hayatı terk ederdim aşkımı değil!

Ben bir senin bir de sigaranın tiryakisiyim
En büyük desteğim o tıpkı sen yokken
Yavaş yavaş ölümü seçmek gibi

Yoksun artık ne gözlerine bakacağım
Ne ellerini tutacağım ne bitanem diyeceğim
Ne de vazgeçilmezimsin diyeceğim
Sadece unutamam seni diyeceğim

Ben seni seveceğim ölene kadar
Yanımda olmasan da en büyük
Unutulmazımsın unutma!

alıntı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
29 Eylül 2008       Mesaj #1674
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Biliyor Musun?



biliyor musun?
sensizliğin bu yakan ateşi
nasıl donduruyor içimi
bu yalnızlık güneşi
nasıl kavuruyor bedenimi
şu içimdeki acıyı,
dinmek nedir bilmeyen sancılarımı
sen bilemezsin

canıma candın sen;
böyle cansız koyup giden!
sen cansız kalmak nedir bilemezsin!
ne yaparsan yap bu canın ahından;
benden geçtiğin gibi,vazgeçemezsin!
anlıyorum deme sakın yine,
sen vazgeçilmekk nedir bilemezsin!


sen bilemezsin!
yüreğime çaldığın karayı;
ne yaparsan yap,boş silemezsin
aydınlığa bakıp;
karanlıklarda boğulmamın sebebisin sen,
bunca karanlıkta aydınlığım olmayı bırak;
ışığıma renk katmayı bile beceremezsin


geceler boyu döktüğüm gözyaşları,
şu toparlanıyorken,tekrar yıktığın yüreğimin taşları,
uzanıyorken herşeye,kesip attığın kalbimin kanatları,
neyi bilebilirsin ki sen?
sen değilmisin darmadağın eden?
anca bunu becerirsin
sen yıkıp baştan dizemezsin,
sen yıkılıpta yalnız kalmayı göğüsleyemezsin
bilsen sevdiğin böle yapacak
ben bilemedim,sen hiç bilemezsin


sen bilemezsin
bilsen;gidemezsin
sevsen;silemezsin
bilirsin çünkü;gitsen göremezsin,
silsen baştan çizemezsin
bu kadar basit değil hiçbirşey
tek basit vardıysa;o da sensin

Nazan Yüce
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
29 Eylül 2008       Mesaj #1675
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz´a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç´e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz´ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz´ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"gel" mi diyorsun

herkes kendi baktığını görür
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"gel" desen gelirdim
"git" dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...

Eyvallah..

Alıntı
GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
29 Eylül 2008       Mesaj #1676
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi
Ey sevgili

Sevdamdan, tutkumdan haberdarmısın?
Sevdam ateş olsa, izmir yanardı.
Doğan güneş tersten döner, batardı.
Sevdam karanlık olsa, evren batardı.
Ey sevgili!
Seninle buluşma yerimiz dolunay,
Sırdaşımız yıldızlardı.
Ey sevgili!
Bulutlu geceler sensizliğimdi
Sayamadım, kaç dolunay geçti sensiz
Sevgin yorganımdı, hayalin yastık
Belki aynı mekana çok ayak bastık
Ey sevgili!
Ben hala sendeyim
Sen
Haberdar mısın? ...


"Alıntı"
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
29 Eylül 2008       Mesaj #1677
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Sen Olmalıydin Şimdi




sen olmalıydın şimdi
prematüre uygarlıkların çocuğu,sen...

silkinip tozlarından şair mezarlığının
Mezopotamya'da almalıydın soluğu
selam vermeliydin güneşine Amed'in
şehrimin direnen surlarından
Fırat'ta arıtıp ruhunu
Evsel'de dinlenmeliydin bir soluk
Kırklardağın'da yudumlayıp kaçak çayı
ciğer kebabıyla gidermeliydin açlığını
Dağ kapı'da...
Ulu cami'de kılmalıydın namazını
sonra, on gözlü köprüden geçip
bana gelmeliydin koşar yürek!

yollarda durup üzümler toplamalıydın bağlardan
ceviz ağaçlarına sapanla taş atmalıydın
çocukluğundan bir "an" çalıp
sokakta ki çocuklarla bilye oynamalıydın
dalaşmalıydın hatta, yenilince el ense
mızıkçılık yapmalıydın ******* satayım
basmalıydın okkalısından küfrü!
tadını çıkarmalıydın taşın toprağın
yerlerde yuvarlanmalıydın
akşam anandan yiyeceğin köteğe nispet
korkmadan kahkahalar atarak hatta!

sonra aklına ben gelmeliydim birden!
geç kalma korkusu sarmalıydı seni!
uçar yürek gelmeliydin bu kez
yarın olmadan!
geç kalmadan!
solmadan güneş!
düşmeden yaprağı takvimin!
sabahı vurmadan saatler!
bana gelmeliydin...

sen olmalıydın şimdi sen
bugün sevgili/ler günüymüş be sevdam?

yetişemeyeceksin biliyorum
hatta hiç düşünmemiştin bile gelmeyi
hayal bu ya?
umut ya yüreği ayakta tutan?
inan bana, binine bir kuruş almıyorlar
bol kepçe kullanıyorum
mutluluk oyunu diyorlar ya hani?
öylesi işte...

üzülme yeter ki sen
yeter ki fırsat verme kargalara
tünemesinler
benden kalan yerime
yoksunluğumda var say yeter ki beni
hayal et sende ben gibi
bir değil, bin serçe ötüyormuş say yüreğinde
inan ki almıyorlar tek kuruş binine
hayal et
ruhları bile duymuyormuş kargaların
varsın ötsün, onlar çalmaya yüreğini
en tiz sesleriyle maskeli
tüketmeye hepten yorgun ruhunu
kanını emmeye
sen hayal et sevdam hayal et
varmışım gibi...

sen olmalıydın şimdi sen
bugün sevgili/ler günüymüş be sevdam?

eskidenmiş küllerinden doğmaları Anka'nın
tükenmiş sihri yıldızların,ruhları diriltmeye
yakılan gemiler, sürükleniyormuş alabora, okyanuslara
eski camlardan bardak olmuyormuş artık
olacağından değil,
hikayeden benimkisi
boş ver be sevdam boş ver
uzattım gene değil mi?

var selametle oyna rolünü
prematüre uygarlıklarda
yaşarken gir, tozlu şair mezarlığına
mutlu ol, mutlu et, yapay da olsa
nasılsa miladımızın ne öncesi vardı, ne de sonu
demedim say, unut ve git!

dur sevdam! dur gitme!
son bir şey kalmış en dibinde heybemin
şunu al da öyle git...

kim tünemişse
sen kimdeysen bugün
kim düşüyorsa bugün soluna
varsın onun için olsun ama
sevgililer günün kutlu olsun
ben olmasam da !



Gülten Kahraman
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
29 Eylül 2008       Mesaj #1678
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Yolun Açık Olsun



Seni düşünmem artık yeminler olsun
Sonunda nefretimi aldın helal olsun
Seven kalp böyle ezilmez haberin olsun
Sen istedin ayrılığı yolun açık olsun

Bir insan eğer çok seviyorsa seni
Hiçbir şeye aldırmaz koyuyorsa benliğini
Sende karşılık olarak vereceksin sevgini
Sen istedin ayrılığı yolun açık olsun

Sevene sevme gidene dur diyemem
Gidenin arkasından gözyaşı dökmemem
Ondan sonra da herkesi sevemem
Sen istedin ayrılığı yolun açık olsun

Seven bir yüreğe bu kadar acı olmaz
Zannetme ki sararır güller elinde solmaz
Kendini sigaraya vurup saçlarını da yolmaz
Sen istedin ayrılığı yolun açık olsun

Yüreğin yoksa eğer sevdaya atılmazsın
İkilem içinde kalıp karşındakini yakmazsın
Onu anlamayıp suçlu da olmazsın
Sen istedin ayrılığı yolun açık olsun

Bazen belki hatırlarsın Hüseyin'in ismini
Ama Hüseyin unutmaz Vefasızın ismini
Belki düşlerde görür hayalini cismini
Sen istedin ayrılığı yolun açık olsun

Hüseyin Acar
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
30 Eylül 2008       Mesaj #1679
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
SusKun SatırLar..

Hatırladım da geçen yıl bu günü
Günlerden Cumaydı zaman gece yarısı
Sevdamız susuyordu biz ağlıyorduk
Biz ağlıyorduk gözlerimiz karşı karşıya
Ellerimiz kenetlenmişti sankiinadına susuyorduk
Sonra yağmur başlamıştı ağlamaya
Biz ağlıyorduk yağmur ağlıyordu doyasıya inadına
Sessizliğimiz yorulmuştu biz daha yolun başında
Çok vardı oysa sabaha ağlanacak çok şey vardı daha

Ne de çabuk olmuştu sabah ama sensiz
Ellerin ellerimdeydi hala ama soğuk
Gözlerin daha nemliydi fakat kapalıydı
Ben kapamıştım ellerimle.
En son kuşum demiştin bana “beni unutma”
Bir de yankısını duymuştum sonra
“beni unutma”
Ben de yemin etmiştim sana
Sen duymamıştın oysa yeminimi asla asla...
Ve seninleyim bugün günlerden yine Cuma
Zaman gece yarısı ellerin ellerimde desem ama...

Bugün sana öldü dediler hayır dedim
İşte mezarı bedeni çürüdü dediler bağırdım
O yaşıyor dedim mezarı benim
O yaşıyor ben yaşadığım sürece
benim bedenimde
Ve ben ölene kadar o benimle.
Ellerimi açtım Allah’a gönlümü sana yine
Kuşum diye başladım cümleme
Bağırdım yaşadığını ispatladım herkese
İnandılar biliyor musun HE dediler.

Zamansız gidişin çok yıktı beni
İşte sensiz yaşamayı öğrenemedim daha
Daha sensiz kaç Cuma kim bilir
Belki ben de yanında olmalıyımhep seninle
Ama seni kim yaşatacak o zaman bedeninde.
Şimdi yaşıyorum seni yaşatıyorum aslında
Her Cuma gece yarısı zaman
Kulağına geliyor mu bilmem birkaç mısra.
Seni şiirlere anlatıyorum önce
Sonra hep sana okuyorum o şiirleri
Bazen de en sevdiğin şarkıyı dinliyorum
Ya da bana seni anlatan şarkıyı
“Gülbebeğim”

Pek belli etmiyorum ama
Seni ne çok özlüyorum
Şimdi anlıyorum seni hala çok seviyorum.
Ne zaman ki günlerden yine Cuma olacak
Beni yanında bulacaksın
Ellerin ellerimde gözlerin gözlerimde olacak yine..
Bu defa ayıramayacak bizi

Ne rüzgar ne yağmur ne de suskun satırlar.
Alıntı
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
1 Ekim 2008       Mesaj #1680
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
En fazla içimde ölürsün

En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Kızıl sonbaharım
Hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi

Ellerimde çoğul bir gölge kuşu
Adının arkasına basmadan yürüdüm
Alnımda birikti çizikler
Adımdan çıkardım aklımı
Aklımsız kaldım
Neylersin
İnsanız
Ne yapsak eksiğiz işte
Ölüme ayarlı saatiz

En fazla içimde ölürsün
Sorarım
Şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni?
Hangi hare’mden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi?
Kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu
Hangi rüzgârlara sattın da saçlarını
Devrik cümlelerimin öznesi oldun?

İçindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim
Dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım

En fazla içimde ölürsün
Nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana
Kalan gidene denk neyi varsa susuyor.
Ve susmak inceltiyor her yarayı
Ve susmak bakmak oluyor
Gitmediğin her yere

Kim tutuklanmış yalnızlıktan
Gizin içine gizlenen kim
Söyle beni nerene sakladın
Ki şimdi bu kadar sokaktayım

En fazla içimde ölürsün
Karla karışık yağarsın yara Bereme
Karma karışık kalırsın cinnet şeridinde
Kaldırımların kaldıramadığı her neyse işte
Bulamadığın her ne varsa büyük yıkımların izinde
Sana borcum olsun
Hiç yazılmayacak bir şiirin içinde

En fazla içimde ölürsün
Yanağında yanar avucum
Avucumda imlası bozuk bir şiir kalır
Gözlerinin namlusu döner, yakar kirpiklerimi
Kulağımda bir tepenin rüzgârı uğuldar
Gırtlağıma kadar aşka batarım
Yeteri yok. Eksiği fazla.

Neyin kaldı eksilenlerden arta
İçeri doğru kapanan bir kapıydın
Saçlarından geçtim önce
Ve kendimden öylece
Neyim yoksa var bildim
Eğildim
Eksildim
Eridim
Bir seni bitirmedim

Hangi rüzgarlara sattın da saçlarını
Uğultusuna tutunamadın

Ömürden nefes çalarak ne kadar yaşarsa insan
Öyle yaşadım gözlerini
Tenimde itiş kakış
Cebimde depremlerin
Esrarlı gece ayinleri
Volkanik şiirler
Usul usul giymedim mi sözlerini
Yalnızlığın tiradını kapamadım mı her sefer
Sensizlik seni anlattı en çok
Vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti
Söyle saçlarında öldüğüm
Bir geri gidiş kaç günde gelirdi?

En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri
Açar gibi yaparak açık bir kapıyı
Beni ikiye böldün
Hadi içimi kendine aldın da
Beni nerde bıraktın
Hangisini seçerdin benim için
Ve hangisinden vazgeçerdin kendin için

Ben yarama çoktan sen bastım
Yaşım kadar gencim
Adın çabuk diye geçti
Ardında aç köpekleri bırakarak
Ezberimden geçtim.
Hızla biten aşk şarkılarından geçtim
Senden bir şey eksiltmeden sana çok şey bırakmaktı aşk
Bildim

Biz dalkavuk bir aydınlığın yerine
Onurlu bir karanlığı seçtik
Ve bir öyküden ağlarcasına geçtik
Cesurduk çünkü
Kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar

Ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız
Gerisi hiçlik
Gerisi yokluk

Sensizliğin anlattığı ne vardı senden başka
Bir hayatın tüm yanılgılarını
Saçlarında çözdüm
Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın
Sessizlikte bir dildir
Çoğul susulur
Pusulur
Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın

Yıkık şehrimin izbesi
En fazla içimde ölürsün
En çok
Gözlerime gömülürsün.
Gözlerimi kaparım
Vasiyetimi yazarım

Alıntı