Arama

Aşk ve Romantizm'e Dair - Sayfa 2

Güncelleme: 4 Mart 2017 Gösterim: 109.931 Cevap: 216
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ekim 2005       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gök yüzü zifiri karanlıkken , pembe bir dünyada el ele bu sevdanın içineydik dünyada el ele bu sevdanın içindeydik biz seninle ve hep birlikte olmaktı temennimiz. Pembe düşlerimiz vardı, içinde sadece ikimizin bulunduğu. Bu kısacık aşkımızda en güzel akşamları en güzel sevinçleri paylaştık. Sevmeyi öğretin sen bana. Yüzün gülerken, içinde mutlu olabileceğini öğrettin sen bana. Yüzün gülerken, içinde mutlu olabileceğini öğrettin. Yaşamanın seninle güzel olduğunu gösterdin.

Sponsorlu Bağlantılar
Sevdim ben seni , kimsenin sevemeyeceği , can verip kan dahi olamayacak kadar çok. Uykularımızı paylaştık. Bir gece değil gecelerce uykusuz kaldık sevdamız için. Ben seni düşledim hep ışıl ışıl gözlerinle yanımda. Dünyalara sığmayacak aşkımızı küçük yüreklerimize sığdırdık. Ayrı geçen dünümüze yaşanmamış saydık. Hep birlikte olmalıydık biz , öyle güzel oluyordu hayat. Sözler verdik birbirimize , tutamayacağımızı bile bile. Bir sen söz vermedin sigarayı burkamayacağına. Oysa her eline alışında yüreğim hançerlendi benim. Çiçeğimdin sen , incinirsin boyun bükülür diye dokunmaya dahi kıyamazken ben , o seni zehirliyordu. Bir bunu anlatamadım sana.

Ayırmaya kalktılar bizi.kimse benim yüreğimi yakan sevdamı düşünmedi. Sensiz hayat yoktu, söz vermiştim sevdama , daha önemlisi sana. Yaşayamazdım , ikimizi içime gömüp seni bırakamazdım. Aldırış etmedim kimseye , ayrılmadım senden. Çünkü yaşarsam , senin için yaşarsam ,sevdam için yaşayacaktım.

Ama sonra sen beni istemedin bana sevdamın taşıyamayacağı şeyler söyledin. Yüreğimi hançerledin. Benim kadar düşüp “sevdiğim ne yapar?” demedin. Şimdi ise ayrıldığın ikinci yılında kara sevda oldu aşkımız. Sen beni unutmadın, benim seni unutma gibi bir çabam olmadı zaten .

Ama birlikte olmamız için çaba sarf etmemiz , dünyayı hiçe saymamız , boşuna. Düşlerimizde kaldı bizim sevdamız. Sözümüzü tutamadık. Sevdamız ve bir birimiz için yaşamadık.

Şimdi ikimizde başkaları için yaşıyoruz , sevdamız da sadece içimizde yaşıyor.
Ben sana söz vermiştim , sevdamla ve seninle yaşayacağıma. Sen kendi çıktın hayatımdan. Sevdam hala yaşıyor. Bir gün üzerine çimenler bitiğinde yine yaşıyor olacak sevdam. Beni öldürdüğün gibi onu öldürmedin. Sevdayı öldürmek kolay değil. Hiç öldüremesin ki zaten ..

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2005       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şimdi anladın mı neden sen demek ben demek....
Koku ve Ses
Sponsorlu Bağlantılar
Hayatımız boyunca duyduğunuz bütün sesler arasında en az tanıdığımız,daha doğrusu hiç tanımadığımız tek ses, kendi sesimizdir.
Başka sesler bize birçok şeyi hatırlattığı halde kendi sesimiz bize hiçbir şey hatırlatmaz. Sesimiz, hafızamızda tek bir ışık bile yakmaz. Kendi sesimiz bize yabancıdır. Kendi kokumuzu da alamayız. Kokumuz da yabancıdır bize. Bu kadar yakın olup da sesine ve kokusuna yabancı olduğumuz tek insan kendimiziz.
Belki de bu yüzden kendimizi tanımayız. Belki de bu yüzden bir başka insanin sesine ve kokusuna bu kadar çok ihtiyaç duyuyoruz. Belki de bu yüzden aşık oluyoruz. Belki de, bir başkasının sesini ve kokusunu kendi sesimizin ve kokumuzun yerine koymaya, bir başkasının sesini ve kokusunu bir parçamız gibi hissetmeye aşk diyoruz.
Belki de, sevdiğimiz insanin sesine doğru akıp gitmemiz, aslında kendimize doğru yaptığımız bir yolculuk. Kendi sesimize ve kokumuza hafızamızda yer yok.
Biz kendimize yabancıyız. O yüzden başkalarının sesiyle sevinip, başkalarının sesiyle acı duyuyoruz. Aşkı aramak, hep kendi sesimizi, kendi kokumuzu aramak belki. Hafızamızda bizi dolaştıracak bir kılavuzu bulmaya çalışmak.
Terk edildiğimizde duyduğumuz acı, bir parçamızı kaybetmekten. Terk ettiğimizde ardımızda bıraktığımız keder, terk ettiğimiz insanin sesini ve kokusunu kendimizle birlikte götürerek geride bıraktığımız boşluktan.
Aşkı yasarken bunu hiç bitmeyeceğini sanmamız, bize bağışlanan büyük yanılgı sonucu, aşık olduğumuz insanin sesini ve kokusunu kendi parçamız sanmamızdan. Sesler ve kokular olmasa geçmişimiz olmazdı. Sesler ve kokular olmasa aşklar olmazdı. Sesler ve kokular olmasa acılar ve sevinçler olmazdı. Aşk kendimizin sandığımız bir sesin ve kokunun aslında bize ait olmadığını, bir başkasının sesi ve kokusu olduğunu anladığımız zaman bitiyor. Yanıldığımız sürece asığız biz. Seslerini kokularını istediklerimizin, vücutlarını da isteyeceğiz.
Seni seviyorum dediğimizde, sen benim sesim ve kokumsun demek isteyeceğiz. Kendi hafızamızda başkalarının sesleri ve kokularını kılavuz yapıp dolaşabileceğiz ancak. Kendi geçmişimize ancak başkalarıyla ulaşabileceğiz. Aşk tanrısı, dünyayı yanılın emriyle yaratacak. Hep yanılacağız. Hep yanılıp yanıldığımız için hep acı çekeceğiz. Ama sevinçlerimizi de bu yanılgıya borçlu olacağız. Yanıldığımız sürece seveceğiz. Sonra yanıldığımızı anlayacağız. Ve gidip yeniden yanılacağız..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2005       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bir zamanlar gökyüzünde birbirlerini
gerçekten çok seven bir bulutla yıldız vardı...
bulut gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu
yıldızsa; en parlak, umudu en çok yansıtan yıldızıydı...

gökyüzündeki her varlık onların sevgisini kıskanırdı...
tatlı bir kıskançlıktı onlarınkisi... ama biri vardı ki;
bulut ve yıldızın ayrılmalarını yürekten istiyordu...
hem de yıldızın en yakın arkadaşı olmasına rağmen...

bulut biraz saftı, kimseyi kıramazdı...
yıldızsa bulutu için elinden gelen her şeyi yapabilir,
herkese meydan okuyabilirdi... zaten onun için
bir bulutu bir de çok sevdiği dostu peri vardı...
bir derdi olduğunda gider periye anlatırdı...
nereden bilebilirdi ki, perinin bir gün bunların hepsini
yıldızla bulutun ayrılmalari için kullanacağını?

bir gün nazar değdi bulutla yıldıza...
hiç yoktan bir sebepten tartıştılar.
bulut, çekti gitti, hatalı olmasına rağmen.
yıldızsa "nasılsa bulutum beni seviyor,
dönecektir." diye düşündü... fakat hiç bir şey
beklendiği gibi gitmedi... bulut dönmedi.
kim bilir, belki de cesaret edemedi dönmeye.
tek bir gerçek vardı ki:
o da; ikisinin de çok üzgün olduklarıydı...

gökyüzündeki iyilik melekleri bile ağladılar
onların durumlarına ama ne fayda...

ertesi gün yıldız olanları en yakın dostu periye anlattı...
periyse göstermelik bir hüzne büründü...
eline büyük bir fırsat geçmişti. artık hayatı boyunca
kıskandığı kişiye karşı kozları vardı elinde.
o kişi, en yakın dostu yıldız olmasına rağmen
kullanacaktı kozlarını... hem de büyük bir zevkle...

bulutun yanına gitti ve yıldızın artık onu sevmediğini
söyledi. bulutsa üzüldü, boynunu büktü ama elinden
hiç bir şey gelmeyeceğini düşündü...
çünkü yıldız inatçıydı..
bir kere olmaz dediyse, bir daha olur demezdi.
peri de bulutun bu üzgün durumundan yararlanıp
ona olan sevgisini itiraf etti...
bulut da kimseyi kıramadığı için perinin,
yıldızının yerine geçmesine izin verdi...

yıldız, günlerce bulutunun dönmesini,
ondan af dilemesini bekledi... ama bulut gelmedi.
bir gün yıldız, bulutun yanına gidip,
konuşmaya karar verdi. gece yola çıktı.

bulut, dostu sandığı periyle birlikte ayda eleleydi...
melekler dayanamayıp, tüm olan biteni anlattılar yıldıza...
çok üzüldü ve çaresiz, döndü arkasını gitti...
yavaş yavaş sönmeye başladı...

o günden sonra yıldız söndü, ışık veremez oldu..
bulutsa artık ne o kadar pembe, ne de o kadar kadifeydi.

yıldız, ilk zamanlar her şeyden vazgeçti, hayata küstü...
ama kolay pes etmezdi.
kısa bir süre sonra hayatıyla ilgili o önemli kararı verdi.

o güne kadar hiç görmediği güneşin yanına gidecekti
ve biraz daha ışık isteyecekti ondan. çok geçmeden
daha önce hiç görmediği güneşin yanına gitti...
ondan yansıtması için biraz daha ışık istedi...
güneş ışık yerine sevgisini verdi yıldıza...

o gün bu gündür yıldız,
dünyaya güneşin sevgisini yansıtır....
bulutsa; hep gözyaşlarını akıtır dünyaya...
bir de yüreğinde kopan fırtınaları...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2005       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mesajınız konu itibari ile uygun olduğu bu konuya taşınmıştır (Bana Aşk Borçlusun adlı konumuz resim içeriklidir)... DiVa


Sevginin olduğu yerde mantık olmaz derler... Ne kadar doğru! Seni o kadar çok seviyorum ki aklım başımdan gitti... Birlikte daha nice sevgi dolu mutlu günlere sevdiğim..
Yaşıyorsam, bu gelecek günlerin bana seni getireceğine inandığım içindir.
Seni sevmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden, en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey,ama artık ben şarkı dinlemek değil,şarkı söylemek istiyorum.
Seni Sevdiğimi Düşündükçe Ölmeyi Diliyorum Tanrıdan... Her Seferinde Kalbim Başka Bir İsyan Çıkarıyor... Elimde Olsa Kalbimi Yerinden Söker Ayaklarımla Çiğnerdim... Ama Elimde Değil Ne Seni Sevmemek Nede Kalbimi Söküp Çiğneye Bilmek... Yapabildiğim Tek Şey Seni Sevebilmek..
Dün akşam yine seni düşündüm birşey tıkandı boğazıma ağlayamadım ölümmü yoksa sensizlikmi korkuttu ayırt edemedim çünkü farkı yoktu "ÖLÜM SENSİZLİKSE SENSİZLİK ZATEN ÖLÜMDÜ"
Bir yudum zehir olsan, biran bile düşünmeden seni içerdim, sırf seninle bir olmak ve seni içimde hissetmek için.
Dün yine yıldızlarda seni aradım. Ama hiç biri senin olacak kadar parlak değildi.Senin güzelliğini hiçbirinde bulamadım.Ay ışığında seni aradım göremedim.Oysa her baktığım yerde sen vardın. Gözlerimi kapattım, seni düşündüm seninle oldum. Beni hissettinmi sevdiğim ...Seni bütün kalbimle seviyorum..
Seni unutmayı düşündüm bu gece. Bir sigaranın üstüne adını yazdim. Sigara bittiğinde unutacaktım seni. Duman duman atacaktım,seni içimden. Rüzgar savuracaktı, kullerini fakat...Seni unutmayı düşünürken. Nerden bilebilirdim ki. Seni her nefeste içime çektiğimi!
Sevmeden sevilmeden bu hayat yasanmazki,kalplerdeki heyecan sebepsiz baslamazki, sen olmassa,yanimda avutamam kendimi,dört kitaba dil olsam anlatamam derdimi...
Zamansız yağan yağmur bulutu gibi gelip oturacağım gözbebeklerine ağlayacaksın,bir burukluk duyacaksın vefasız yüreğinde beni unutmayacaksın,bir kabus gibi uykularını böleceğim gece yarısı,nasıl ben senı unutmadıysam sende beni unutamayacaksın.
Karanlıkta ışıksız kalırsan eğer beni düşün, O zaman ne karanlık korkutur seni ne de zalim soğuk üşütür. Sevginin sıcak elleri ellerindedir !!
Sana ne demeliyim? Hayatım desem hayat kısa,güneşim desem güneş batıyor, çiçeği desem o da soluyor...Sana canım demeliyim çünkü bu can seninle yaşıyor!
Bir soluk kadar yakın,yıldızlar kadar uzak derler sevgi için...uzanırsın yetişemezsin,yetişirsin dokunamazsın,dokunursun vazgeçemezsin,vazgeçersin ama UNUTAMAZSIN!!!
Hadi gökyüzünden senin için tuttuğum,üzerine tüm duygularımı yüklediğim,yıldızı al,yüreğimden yüreğine yollar var,hadi benim için uzaklardan bir tebessüm yolla...
Sana karanfilin sadakatini, sümbülün bağlılığını, çiğdemin neşesini, lalenin gururunu, menekşenin tevazusunu, gülün saadetini versem bana ne dersin..?
Bir deniz düşün susuz, bir insan düşün mutsuz, bir gece düşün uykusuz. bir yürek düşün sevgisiz, bir bahar düşün çiçeksiz, bir de beni düşün sensiz...
Bırak da aksın zaman bırak coşsun saatler bırak kaçsın yelkovan kovalasın akrepler bırak haykırsın hayat inlesin yerle gökler nasılsa biryerlerde seven kalp seni bekler..
Aşkım seni o kadar çok seviyorum ki bu sevgiyi kağıtlar , kalemler ,boş sayfalar ,sigara dumanları , boş duvarlar ve beni bu güne kadar tanıyan her kez anladı..bir de sen anla aşkım seni çok seviyorum.
Sen güllere özenme güller sana özensin .Üzme tatlı canını sen güllerden de güzelsin,sevgi kadar masum sevilecek kadar Ö Z E L S İ N
Seni ne kadar sevdiğimi anlamak istiyorsan; yağan her yağmur damlasını yakalamaya calış.yakalayamadığın her yağmur damlası seni ne kadar sevdiğimin ispatıdır...
Son düzenleyen DiVa; 9 Ekim 2005 15:03
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2005       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Lütfen yeni konu açarken öncelikle ilgili başka bir konu olup olmadığını sonra açtığınız konunun içeriğine uyup uymadığını kontrol ediniz!...Bu mesajınız var olan ilgili konuya taşınarak konunuz kapatılmıştır...

Saygılar
Diva


SİZİ SEVEBİLİR MİYİM?

Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim?
Neden?
Neden olacak, korkuyorum!
Korkuyor musun?
Evet ya, korkuyorum.
Çünkü seni seversem hemen huyun suyun değişecek.
Sende sevdiğim şeyler farklılaşacak.
Şımaracaksın. Beğenmez olacaksın artık beni.
Çünkü ben artık muhtaç olmuş olacağım sana, senin gözünde.
Öyle değil mi?
Bilmez misin? Muhtaç olmak acizliktir.
Şimdi seni sevdiğim için cezalandıracaksın beni biliyorum!
Hor göreceksin.
Bekleteceksin.
Aramayacaksın.
Çıkarların on plana çıkacak.
Eğer çıkarlarını da sevmezsem beni sileceksin.
Yalan mı? Sileceksin işte!
Sonra her gün benden azar azar uzaklasacağını izleyip kahrolacağım.
Yahu ben bir seven'im.
Yani seni sevgimle onurlandırmış bir insan.
Dünyayı ayakta tutacak insan kudretinin adıdır Sevgi...
Şimdi ben sevdim diye,
bu kudrete ve cesarete sahip oldum diye
sen beni nasıl ve ne hakla cezalandırabilirsin?
Aklım almıyor. Zeka seviyem de, insanlığım da, yüreğim de.
Yok! 'Seni seviyorum' cümlesini çok harcama, eskir!
Yok! Herkese 'seni seviyorum' deme, sadece aşık olunca kullan!
Yok! 'Seni seviyorum' demeden önce binbir hokkabazlık yap
ve şirin görün ki
sevdiğin sevildiği için kendini dev aynasında görmesin,
onu inlet, süründür, aklını başına getirt, mahvet!
Neden?
Çünkü, istenen bu..
Kaç.... Sevsen de sevmesen de kaç!
Neden?
Çünkü kaçan kovalanır aptal! Kaçan kovalanır...
iyi de, neden sevdiğim için kaçıyorum ki? Ben kaçacak ne yaptım?
Kaçarak daha mı çekici olacağım? Kaçarsam daha mı değerim anlaşılacak?
Sevmek utanç verici birşey mi ki kaçmam gerek? !
Anlayamıyorum...
Oysa ben zaten sevdiğimi severek devleştirmişimdir.
Onun dev aynasında kendisini yeniden devleşmesine ne gerek var ki?
Bir görebilse benim gözlerimle kendini, eminim kıskanacaktır bendeki kendisini...
Yok ama yok!
Bilmez sevgililer sevilmenin eşsizligini, bilmez...
Ondandır bol keseden sevgiyi böyle tüketişleri...
Ben hiç şımarmayan, değişmeyen, yozlaşmayan, uçup gitmeyen, tükenmeyen sevgi görmedim.
Artık cenaze törenleri iki türlü yapılmalı.
Biri bedenler için, diğeri Zorla öldürülen sevgiler için! ...
Ne demiş Yılmaz Erdoğan, 'Ben senin beni sevebilme olasılığını sevdim'
Anlayın artık varlıkları değil, olasılıkları sever olduk...
Neden?
Çünkü olasılıklar hayallerimizdir.
Sevmekse hayatın bir gerçeği.
Hayallerimizde sevgilimiz hiç değişmez.
Hatta 'seni seviyorum' dedikçe
ya gözleriyle, ya elleriyle ya da tatlı diliyle
'Beni sevdiğin için teşekkür ederim aşkım' der...
Teşekkür etmek? ! Beni sevdiğin için...
Evet ya...
Bir onurdur, bir ödüldür, bir şerefdir sevmek ve sevilmek.
Özgürlüğümüzdür, cesaretimizdir, insanlığımızdır.
Ayrıcalığımızdır.
Ama ne yazık ki bir de bütün bunların farkında olamayışımızdır sevmek...
Korkuyorum.
Hep sevdiğim için cezalandırıldım.
Artık 'seni seviyorum' derken
bana tuhaf tuhaf bakmayacak varlıkları daha çok sevmeye niyetliyim...
Bir çiçek gibi...
Bir hayvan gibi...
Bir dağ manzarası gibi...
Bir su damlacığı gibi...
Bir küçük tomurcuk gibi henüz doğmakta olan...
Çünkü hepsinin insanlarda var olan bir büyük silahdan arındırılmışlığı var.
Yani dilleri yok, dilleri! Konuşamazlar...
Sadece dinlerler...
Sevginizi anlayarak hissederek dinlerler.
Onlara 'Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim? ' demeniz gerekmez.
Direkt söylersiniz sevginizi hesapsızca, umarsızca... Saymadan...
Ve sevgimi ifade edecek her türlü çılgınlığı hesapsızca yapmak istiyorum.
Gurur denilen sözcüğü sözlüklerden çıkartmak,
sevdiğim için sevilerek ödüllendirilmek istiyorum
Son düzenleyen DiVa; 9 Ekim 2005 15:16 Sebep: İlgisiz Alt Forumda açılmış Yeni başlık...
caglayannet - avatarı
caglayannet
Ziyaretçi
12 Ekim 2005       Mesaj #16
caglayannet - avatarı
Ziyaretçi
HADİ DUYSANA SESİMİ!!

Kızgın kumda çiğ tanesi, deniz ortasında kor ateş, yüreğimde yorgun umutlar, ellerimde şaha kalkmış dilekler, susuz yazda çiçek tohumu, köksüz ağaçta meyve, kanatsız kelebek, sessiz çığlık….

Hadi konuşsana,
bir şeyler söylesene,
hadi bana bir damla yağmurla gelebilsene,
beni bir kar tanesi ile üşütsene………
Hadi, ne düşündüğümü anlarım dersin, anlasana,
Bilsene içimin acıdığını, ne kadar yandığını,
Görsene içimdeki gizli gözyaşlarını,
Hadi sesini duyurabilsene bana……
Sen şiir yazabilirmisin? Ya mektup, benim için? hangi elin yazar döker harfleri satırlara..? Hangi elinden kaleme düşer kalbin? damlatabilirmisin aşkı satırlara? Kokunu doldurabilirmisin zarfa? Ya bakışını, gönderebilirmisin gözlerimi görmeden? ……..

Hadi duysana sesimi,
hani duyardın sana seslenişimi,
çok mu uzaktasın,
çok mu kalabalıklardasın,
o dağlar çok mu yüksek? tırmanılmaz mı?
O denizler çok mi engin aşılmaz mı? …
Beklesem getirir mi seni ayakların bana? istesem verebilirmisin çıkarıp yüreğini?...

Kahretsin..

Yoksun işte……..!

Senin bilmediğin, senden çooook uzaklarda, senin için yaşanmış bir sevdanın tutsağıyım şimdi. Ve ne acı ki biz sevda dağının eteklerine bile varamadan toz olup kaybolup gittik..

Kahretsin
Yoksun işte…….!

Ama;
Bugün- yarın bu yazıyı da okuyacaksın eminim… ve beklide iç geçireceksin…. Yada gözyaşların akacak, sıcak yanaklarından ellerini ıslatacak… biliyorum, beklide elin uzanacak yazmak için ama gururuna mağlup olup susacaksın..!

Beklemek çare değil şimdi bana…. içime düşen ateşten koruyamazsın beni… şimdi yanarken ellerim, yağmurunu yağdıramazsın sen, sonra yağsan da ellerim yanık içinde kalacak, sonra getirince ayakların seni bana, ben acılar içinde olacağım… Hadi şimdi kapat biraz gözlerini dal hülyalara beni düşünme.. Sen bakma böyle söylediklerime, sen genede duyma canhıraş sessiz çığlıklarımı…..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Ekim 2005       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sevgiliye041
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ekim 2005       Mesaj #18
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SensizLiğin SessizLiği..
Şimdi sen gideceksin ve ben arkandan bakakalacağım. Dur diyemeyeceğim, sesim çıkmayacak. Susuşlarımda saklı kalacak duygularım ne kötü... Söz geçiremeyeceğim göz yaşlarıma akacak. Saklayacağım görmeyesin diye, beceremeyeceğim. "Ağlama" diyeceksin bana, seni dinlemeyeceğim. İçimde biriken ne varsa gözlerimden taşacak dışarı. Dokunmak isteyeceksin, başımı geri çekeceğim öfkeyle. Kızgınım gidişine çünkü, öfkem bir dağ gibi büyük. Ne varsa hayata dair alıp götürüyorsun benden farkında değilsin. Ya da farkındasın ama değilmiş gibi davranıyorsun. Sen kendi yolunu çiziyorsun şimdi ve doğru bildiğini yapıyorsun. Bense binlerce yanlışın ortasında tek başımayım. Oysa beklediğim sevgiliydin sen. Yorgun dünlerden damıtılmış, kimliksiz sevdalardan süzülmüş aşkımın tek sahibi. Sanki seni aramıştım yıllarca da , ararken aşk niyetine yabancı kollarda uyumuştum. Bu yüzden kimse kandırmadı beni, dindirmedi aşka susamışlığımı. Hep eksikti hep yarım. Ne yazık ki "Bu kez tamam" dediğimde de yarım kaldığımı görüyorum.
Belki de sevmeyi beceremiyorum ben.
Öyle ya, deli sevdalar bana göre değil belki de. Dümdüz, heyecansız, içimdeki kuşlar kanat çırpmadan ve tutkuyu kanımda hissetmeden yaşamalıyım aşkı. Buna aşk denirse tabii.. Bu yarım kalmışlık duygusu yok olur mu o zaman? Peki sen biliyor musun bu acıya katlanmaların ilacını? Bu yürek sancısını ne dindirecek? Bu geceler nasıl geçecek? Söyle yar, içimi kor gibi yakan bu ateş nasıl sönecek?
Acelen var biliyorum. Gideceksin, yaşanmamış zamanları da beraberinde götüreceksin. Bunu hiç istemiyorum. Ne berbat bir duygu bu.. İstemediğim bir şeyi yaşıyorum ve buna engel olamıyorum. Benden bağımsız gelişiyor her şey. Çarpmanın etkisiz elemanı gibiyim. Ya da bir savaş filminin daha ilk karesinde atılan ilk kurşunla düşüp ölen ve bir daha da hiç görünmeyen figüran...
Haydi git, bu yol senin yolun. Dilediğince özgür at adımlarını. Kendin için iyi olanı yapıyorsun ya ne önemi var gerisinin. Yaşadığımız kısa günlerin anısına sığınır, atlatmaya çalışırım bu acıyı. Sensiz olmaktan daha kötü ne olabilir bu hayatta ki? Bir insanın başına en kötü şey gelmişse başka hiçbir şeyden korkmuyor. Bir tek seni kaybetmekten korkuyordum, onu da yaşadım zaten. Haydi git, merak etme yaşayacağım. Sensiz olsam da bu sevdayı yaşatacağım..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ekim 2005       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir kadinin Aski...

Karimi 1998'in sonbaharinda kaybettim... Yedi senelik evliligimiziniki
senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmistik. Karim, herevlilik
yildönümümüzde ikimizin fotografini çerçeveler, "Bunlar bizimhayatimizin
gölgeleri" derdi..Öldügünde, yedi tane resmimiz vardi. 97'in bir gecesinde
onu aldattim.Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdigimi ve sonsuza kadar
sadikkalacagimi söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine ayni seyi
tekrarladim. Tuhaf birgülümsemeyle bakti bana ve sadece: "Biliyorum" dedi.
Izmir'e kar yagdigi gün, yani bir ay önce, evdeydim. Fotograflarimiza
bakiyordum yine... Her çerçevenin altinda bir harf oldugunu ilk kez o
günfark ettim.>A.>R.>K.>A.>S.>I.>N.>>Gerisi için yillari yetmemisti. Ama
sanirim "Arkasina bak" yazmaya filan niyetlenmisti. Hemen çerçevelerin
arkasina baktim. Hiçbir sey yoktu.Sonra birsey dürttü beni, hepsini teker
teker söktüm.Inanabiliyormusunuz,her birinin arkasindan bir mektup çikti!
Geçirdigimiz her sene için sevgidolu sözler yazmisti. 1997'deki resmimizin
içinden çikan zarf ise simsiyahti. Ve içinden su sözler çikti:

"14 Mart 1997/Gözlerin bana baska birine dokunmus gibi bakti! Söylemene
gerek yok,biliyorum..."

2002'deyiz. Onu kaybedeli 4,aldatali 5 yil oluyor. Içim aciyor simdi.Çünkü
kadinlar biliyor, hissediyor... Sadece paylasmak istedim. Seni seviyorum
diyenin sevgisinden süphe et, çünkü;
ask sessiz,
sevgi
dilsizdir..._______________________________________________________________ _
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2005       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sevgi10096

Benzer Konular

2 Ekim 2013 / Misafir Genel Mesajlar
30 Aralık 2016 / _Yağmur_ Sanat
18 Şubat 2012 / GusinapsE Sağlıklı Yaşam
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
16 Haziran 2010 / LaSalle X-Sözlük