Arama

Sabun ve Sabun Yapımı

Güncelleme: 1 Ağustos 2012 Gösterim: 16.470 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Eylül 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sabun ve Sabun Yapımı
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Temizlik amacıyla kullanılan maddelerin en eskisi ve en iyilerinden biri sabundur. Sabun dışındaki yapay temizlik maddelerine ise deterjan denir.
Bütün temizlik maddeleri suyu olduğu gibi yağları da kendilerine çekerek kirleri temiz­ler. Kir dediğimiz şey genellikle kir parçacıklarıyla yağların bir karışımıdır ve bu yağlı karışım deriye, giysilere ve başka birçok maddenin yüzeyine sıkıca yapışır. Sabun suda çözündüğü zaman oluşan zarımsı köpük kirin içine işleyerek yağın kir parçacıklarıyla bağını gevşetir, kir parçacıklarının çevresini sararak onları bulundukları yüzeyden ayırır ve yıka­ma suyunun içinde asıltı durumunda kalmala­rını sağlar.
Sabunun ilk kez ne zaman kullanıldığını kesin olarak bilmiyoruz; ama yağ ve odun külünden elde edilen bir tür ham sabunun binlerce yıl önce bilindiği ve denizci bir ulus olan Fenikeliler'in İÖ 6. yüzyılda bu sabunu Galya'ya getirdiği sanılmakta­dır. Bu ilkel sabunun yapım yöntemi Galya' dan Almanya'ya, İspanya'ya ve İtalya'ya ya­yılmıştır. Romalılar sabun yapımını yanm yüz­yıl sonra Galyalı ve Germen kavimlerinden öğrenmişlerdir. İS 800 dolaylarında Avrupa' daki başlıca sabun yapım merkezleri Fransa' da Marsilya (Marsilya banyo sabunu günü­müzde de ünlüdür) ve İtalya'da Savona kent­leriydi. İngiltere'de sabun yapımı 10. yüzyılda başladı. 12. yüzyılda Bristol'de birçok sabun yapımevi vardı. Yapılan koyu renkli ham sabunun hiç de çekici bir görünümü yoktu, ama gene de lüks bir maddeydi. İnsanların çok seyrek yıkandığı ortaçağda çamaşır yıka­mak için kullanılan sabun evlerde yapılırdı. Kalıp sabun kullanımı ancak 19. yüzyılda günlük yaşama girebildi.
Sabun, bitkisel ya da hayvansal, katı ya da sıvı yağların bazı bazlarla kimyasal tepkimeye girmesiyle oluşur. Sabunlaştırma denen bu süreç, katı ya da sıvı yağlar sodyum hidroksit (sudkostik) ya da potasyum hidroksitle (potaskostik) kaynatılarak gerçekleştirilir.
Eskiden evlerde yapılan ham sabunlar, baz kaynağı olarak kullanılan odun küllerinin mutfaktaki artık yağlarla kaynatılmasıyla üre­tilirdi. Ocaktan çıkan odun külleri büyük bir fıçıda biriktirilir, fıçı dolduğu zaman üstten su dökülürdü. Fıçının dibindeki küçük deliklerden süzülen sıvı toplanarak yeniden fıçıya konur, sabun yapmaya elverişli derişik bir "küllü su" elde edilinceye kadar bu işlem sürdürülürdü. Sonra bu su, yağla birlikte gün boyunca kaynatılıp karıştırılırdı. Kazandaki artık su dışarı döküldükten sonra geriye cam macununa benzer yağlı bir kütle olarak sabun kalırdı.
Fransız kimyacıların iki büyük buluşu sa­bun yapımında çok daha temiz ve verimli bir yöntemin uygulanabilmesini sağladı. Bu iki buluştan ilki Nicolas Leblanc'ın 1790'da sofra tuzundan sodyum hidroksit elde etme yönte­mini bulmasıydı. İkincisiyse Michel-Eugene Chevreul'ün 1816'da bitkisel ve hayvansal yağların yağ asitleri ve gliserinden oluştuğunu ortaya çıkarmasıydı.
Sabun hammaddesi olarak kullanılan yağ­lar, donyağı ve başka hayvansal yağlar, palmi­ye yağı, hindistancevizi yağı, soyafasulyesi yağı, zeytinyağı, pamuk yağı ve yenilemeyen bazı başka yağlardır.

Sabun Yapımı
Sabunun parti parti üretildiği geleneksel üre­tim yöntemi, katı ya da sıvı yağları büyük kazanlarda sodyum hidroksit çözeltisiyle kay­natmaya dayanır. Bir baz olan sodyum hid­roksit, yağları yağ asitleri ve gliserine ayırır, sonra da yağ asitleriyle birleşerek sabunu oluşturur. Sabun oluştuktan sonra kazana derişik tuzlu su (salamura) eklenir; sabun yüzerek kazanın üstüne çıkar; gliserin ve başka katışkılar tuz çözeltisinde çözünerek sabundan ayrılır. Ama sabun yapımında bu sürecin birçok kez yinelenmesi gerekir ve bu günlerce sürer. Daha sonra tuz çözeltisinden ayrılan gliserin patlayıcı madde, boya, vernik ve başka birçok maddenin yapımında kulla­nılır.
Günümüzde uygulanan sabun yapım yön­temleri büyük ölçüde otomatik olarak denet­lenen kesintisiz süreçlere dayanır. Çok kar­maşık bir teknoloji kullanılarak üretim süresi birkaç saate indirilmiştir. En son geliştirilen bir sabun yapım yönteminde, sabunlaştırma işleminden önce, yağlar hidrolizleme kabı denen basınçlı bir kapta yağ asitlerine ve gliserine ayrılır. Bir katalizörle karıştırılmış sıcak yağlar hidrolizleme kabına alttan pom­palanır. (Katalizörler bir kimyasal tepkimeyi kolaylaştıran, ama kendisi tepkimeye girme­yen maddelerdir.) Hidrolizleme kabına üstten de sıcak su pompalanır. Kaptaki sıcaklık 230°C, basınç 40 atmosferdir. Gliserinden ayrılan yağ asitleri kabın üstüne çıkar ve borularla kaptan alınır; oluşan gliserin ve su da kabın dibinden çekilir. Daha sonra arıtılan yağ asitleri belirli miktarda bazla karıştırıla­rak sabun yapılır.

Sabunun Biçimlendirilmesi
Sıcak sıvı sabun, parfüm ve renk maddeleri gibi katkı maddeleriyle karıştırılmak üzere bir kaba pompalanır. Daha sonra, elde edilmek istenen sabunun türüne göre son işlemlerden geçirilerek kalıp sabun, toz sabun, tuvalet sabunu gibi değişik biçimlerde sabunlar elde edilir. Tuvalet sabunu yapmak için, parfüm ve renk maddeleri eklenen sıcak sıvı sabun, su soğutmalı merdanelerden geçirilerek ince şe­ritler biçiminde kurutulur. Sonra dev bir sosis makinesine benzeyen güçlü makinelerde ba­sınç altında, istenen biçimde sabun çubukları oluşturulur. Daha sonra bunlar kesilerek sa­bun kalıpları yapılır. Bu biçimlendirme yönte­mi, kenarları çıkarılabilen bir kapta soğutula­rak katılaştırılan sabunun daha sonra tellerle kesildiği geleneksel biçimlendirme yöntemi­nin yerini büyük ölçüde almıştır. Sabun tozu, sıcak sabunun özel olarak tasarlanmış kuleler­de hava akımının içine püskürtülmesiyle elde edilir.

Deterjanlar
Deterjanlar 1940'lardan bu yana büyük ölçek­lerde üretilmektedir. Bu deterjanların ana hammaddesi yenilebilir doğal yağlar değil, petrol ürünleri ve kömürden elde edilen yan ürünlerdir. Sert ya da tuzlu sularda iyi köpü­renden, dokumalardan ya da yemek kapların­dan kolayca yıkanıp giden ve sabunun yeter­siz kaldığı durumlarda kullanılabilen özel de­terjanlar yapılmıştır.
Toz ya da sıvı birçok deterjan türü yapıl­mış, bunlar evlerde ve fabrikalarda sabunun yerini almıştır. Deterjanların kullanıldığı bir­çok başka alan da vardır. Dokuma, deri, kâğıt ve kozmetik sanayileri gibi çeşitli sanayi dallarında temizleme maddesi olarak kullanı­lan birçok deterjan vardır. Günümüzde yeni deterjan türleri de geliştirilmektedir (bak. Deterjan).

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
24 Temmuz 2012       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sabun
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi &Vikipedi
Sponsorlu Bağlantılar

Yüksek moleküllü mono asitlerin sodyum ve potasyum ile yaptığı tuzların genel adı. Sabun yapımında zeytinyağı, soya ve hindistanceviziyağı (günümüzde daha çok içyağı) kullanılır. Bu yağlar büyük kazanlarda sodyum hidroksit çözeltisiyle ısıtılır. Karışım içinden sıcak su buharı geçirilerek iyice karışması sağlanır. İki gün süren bu işlem sonucunda emülsiyon hâlinde sabun oluşur. Sofra tuzu (NaCI) ilavesiyle sabun yüzeyde toplanır, çözeltide de gliserin, sodyum hidroksit ve tuzlu su kalır. Sabun parçaları alınıp yumuşak suyla şişirilir. İçine dolgu maddeleri, boya ve kokular atılır. Büyük kalıplara dökülerek dondurulur. Kesilip sıkıştırılarak son şekli verilir. Yalnızca sodyum ve potasyumla bir değerli metallerin meydana getirdiği sabunlar suda çözünür. Normal sabun (sodyum stearat) sert, arapsabunu (potasyum stearat) yumuşaktır. İki ve üç değerli metallerin sabunları suda çözünmez. Bu nedenle sert sularda sabun köpürmez. Bunun nedeni, Ca++, Mg++, Fe++ iyonlarıyla yağ asitlerinin kalsiyum, magnezyum, demir tuzlarının çökmesidir. Kimyasal bakımdan sabun sınıfına girmekle birlikte merhem ve krem yapımında kullanılan ya da kumaşları su geçirmez hâle getiren, yani temizlik malzemesi olmayan sabunlar da vardır.

Sabun, suyla birleştiğinde temizlemede kullanılan maddelerden kalıp ya da sıvı şekilde olanlara verilen genel ad.
Sabunun temizleyici etkisi, suyu çeken ince bir tabaka ile yağ parçacıklarını sarabilme yeteneğinden doğar.
Evlerde kullanılan sabunlar, doğada bulunan bitkisel ve hayvani yağlardan elde edilen yağ asitlerinin tuzlarıdır. Serbest halde bulunan karboksilli asitlerden de çeşitli sabunlar yapılabilir. Sentetik temizleme maddelerinin kullanıldığı 1930 yılından itibaren aynı manada kullanılan sabun ve deterjan kavramları birbirinden ayrılmıştır.
Sabunun tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Pompei'deki lav örtüsü altında kalan toprakta sabun kalıpları bulunmuştur. Modern sabun imali, 19. yüzyılda Fransız kimyageri, Eugène Chevreul'ün sabunun bir yağ asidi tuzu olduğunu göstermesinden sonra gelişmiştir.
Tarihte, sabunlar genellikle sodyum, soda küllerinin ya da potasyum ve tuzlarının ve yağlı asitlerinin kül suyuyla sabunlaştırma tepkimesine girmesi sonucu elde edilirlerdi. Temeldeki yağların hidrolizi gliserol ve rafine sabunu oluşturur.
Sabun, temizleme amacı yanında kozmetik, losyon, krem, sprey, ilaç yapımında kullanılır. Endüstride boya, plastik döküm, metal çekme işlerinde, sentetik kauçuk ve plastiklerin birçok türünün imalatında, su geçirmez tekstil üretiminde, metallerin paslanmasını önleyici yardımcı malzeme olarak birçok alanda kullanılmaktadır.
Sabunun en büyük olumsuzluğu sert sularda köpürmesidir.Köpürme faaliyeti olunca sabun etkisini yitirir.Bunun nedeni ise sert suda bulunan magnezyum ve kalsiyum ile sabunun etkileşmesidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
1 Ağustos 2012       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Her zaman temizliği ve saflığı hatırlatan sabun, günlük ya antımızın önemli bir parçası...

Geçmişi M.Ö. altı binlere kadar uzanan sabun kullanımı, zamanla günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline geldi, vazgeçilmez oldu. Fenikeliler sabunu bulana kadar, kül ve kil geleneksel temizlik aracı olarak kullanıyordu. M.Ö. 600'de bulunan ve kullanımı ortaçağda genişleyen sabun, tarih içinde kimi zaman değerli bir değiş tokuş aracı olarak kimi zamansa ilaç olarak kullanıldı. Geçmişte Fenikeliler ile Galyalılar arasında önemli bir takas aracı olan sabun, Roma döneminde, kadınların en gözde temizlik aracı haline geldi.

Sabun niteliği taşıyan maddelerle ilgili ilk yazılı belge ise, Mezopotamya'da M.Ö. III. Bin yıldan kalma kil tabletleri... Bu tabletlerde, potasyum ve yağla karıştırılarak elde edilen bir maddeden söz ediliyor.Eski zamanlardan kalma bir Roma masalına göre, sabunu ilk defa kadınlar keşfetmiş.Hayvanların kurban edildiği Sapo Dağı'nın kıyısında bulunan Tiber Nehri'nde çamaş ırlarını yıkayan kadınlar, çamaşırlarını eskiye oranla daha az çaba sarf ederek temizledikleri fark ettiler. Çünkü, hayvanların kurban edildiği Sapo Dağı'ndan Tiber Nehri'ne, yağmurla birlikte hayvan yağları ve odun külleri karı ıyordu. Bu karı ım ise, bayanların çamaşır günü için hoş bir hediye oluyordu.İngiltere'nin eski halklarından Keltler de, hayvansal yağlar ve bitki küllerinden ürettikleri sabuna "Saipo" adını verdi, bu sözcük daha sonra "Soap" olarak değişti.

M.Ö. 1500'e ait Ebers Papirüsinde, kişisel temizliklerine düşkün olan Mısırlılar'ın, hayvan ve sebze yağları ile alkalinli tuzdan elde edilen sabunsu bir maddeyle yıkandıkları belirtiliyor.Yunanlılar'a bakacak olursak, onlar da en az Mısırlılar kadar temizliğe önem veriyorlardı.Sabun kullanmayan Yunanlılar, vücutlarını yağve killerle sıvadıktan sonra, kum ya da sünger taşı parçalarıyla fırçalıyor ve "strigil" denen kavisli metal bir aletle vücutlarında oluşan tabakayı kazıyorlardı. Bunu suya girerek yıkanma ve zeytinyağı ile yağlanma izliyordu.Kişisel temizliği oldukça önemseyen Roma ulusunda ise, banyo kültürü oldukça yaygındı. Hamamlara aşırı düşkün olan Romalılar'da banyo yapmak en temel sosyal görevdi.

M.Ö 25 yılında yüzlerce hamamın bulunduğu Roma'da banyonun altın çağı başladı. Roma'da yaşanan zengin banyo kültürünü, Erken Hıristiyan Kilisesi dini açıdan uygunsuz olduğu gerekçesiyle çok çabuk saf dışı bıraktı. Fakat M.S. 476'da Batı Roma'nın yıkılmasıyla birlikte Avrupa'da, hamam alışkanlığı tarihe karıştı. Kişisel temizlikte gözlenen bu gerileme ve sağlıksız yaşam koşulları, Ortaça Avrupasında büyük sorunlara neden oldu. Temizlik, artık halk kültürünün bir parçası de ildi. Yakla şık 17. yy'a kadar yaşanan bu karanlık dönemde ihmal edilen kişisel temizlik aynı zamanda 14. yy'da büyük veba salgınını doğurdu. Eski Romalıların sabun yapımıyla ilgili bilgilerinin Avrupa'ya yayılmasıyla önemli sabun yapım merkezleri ortaya çıktı. Sabun yapımcılığı 7. yy'da Avrupa'da meslek haline geldi. Sebze ve hayvan yağlarına bitki külleri ve güzel kokular katan sabun yapımcıları kendi ticaret ağlarını kurdular. Güzel kokuların da katılmasıyla artan sabun çeşitleri çamaşır yıkamada ve banyo yapmak için kullanıldı.Sabuna talep arttıkça üretimi de arttı ve sabuncular bir esnaf grubu oluşturdu. 10.Yüzyılda Bizans'ta esnaf loncaları içinde sabuncu esnafı grubu da vardı. Türkler yaklaşık olarak 11. yy'a kadar sabun yerine sulardaki soda, çöven, saparma, sabun otu, süt kökü, kaşık otu, kılaya kavuğu, acı ağaç, herdemtaze, tav ankulağı, hintkestanesi gibi saponinli maddeleri ve kül kullandı. Belgelere göre bugünkü sabunun ilkel ekli ilk çağlarda Araplar tarafından yapıldı. Sabunculuk, ortaça da islam ülkelerinde gelişmiş bir imalat koluydu. Osmanlı'nda sabun esnafı tertip edilen törenlerde esnaf alaylarında yer alıyordu. Osmanlılarda sabun imali ve tüketiminin oldukça yaygın olduğuna arşiv vesikalarında rastlıyoruz.

Sabun üretiminin 12. yy'da başlandığı İngiltere'de ise, 1622 yılında I. King James, sabun üretim tekelini yılda 100 bin dolar karşılığ ında bir sabun yapımcısına verdi. Fakat, sabun lüks sayılıp yüzde yüz vergiye tabi tutulduğundan halkın banyo yapması imkansızdı. Temizlik ve su sistemleri Roma ve Girit'teki sistemlerle yarı edecek düzeye gelmiş olmasına rağmen, ülkede temizliğe karşı genel bir isteksizlik hakimdi. Dickens dönemi, korkunç bir pislik içinde geçti.Hastalıklar iyiden iyiye yayılıyordu. 1842'de, ngiltere Fakir Yasası Komisyonu sekreteri olan Edwin Chadwick'in çabaları sonucunda, Parlamento, 1846'da "Halk Hamamlarını ve Yıkanma Evleri Hareketi"ni onayladı ve Gladstone, 1853'te sabun vergisini kaldırdı. 1860'ta Londra'da sayısı 10 olan halka açık yıkanma evleri, bir milyondan fazla sayıya yükseltildi. Bu hareket Amerika'ya da yayıldı. Amerikan Tıp Topluluğu Dergisi'nin 1892 Ekim sayısında; korunma tedaviden daha olduğu takdirde, halka açık büyük bir hamam kurmanın, hastane inşa etmekten daha ucuza mal olacağını yazmaktaydı.Gerçek anlamda bilimsel sabun yapımı ise, 18. yy'da da Michel Eugene Chevreul'un katkılarıyla, önceden belirlenen kesin amaçların elde edilmesini sağlayan kimyasal formüllerin ortaya konmasıyla başlıyor. Buhar makinesi gibi buluşların gerçekle mesiyle de, sabun yapımı gerçek bir sanayiye dönüşüyor. Sabunun sert sularda eritildi ği zaman yeterince köpürmemesinin yol açtığı sakıncayı giderme çalışmaları, 1930'lu yıllarda ABD'de ilk deterjanların ortaya çıkmasını sağlıyor ve o tarihten bu yana deterjan yapımı da önemli bir sanayi dalına dönüşüyor.

Osmanlı İmparatorluğu sabun üretimi açısından çok zengindi. Trablus sabunu, çiçek sabunu, misk sabunu, Hünkari sabun, beyaz ve siyah paşa sabunu, alaca sabun, kara sabun,kokulu sabun, Kandiye sabunu Girit Sabunu, Arap sabunu, leke sabunu ve fes sabunu... Bunlar imparatorlukta üretilen sabun türlerinin sadece birkaçı... Osmanlılarda sabunla ilgili ilk düzenlemeler Fatih Sultan Mehmet, İkinci Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman devri kanunnamelerinde görülür. Fatih dönemine ait Foça sabunhanesi ile ilgili düzenlemede ve Yavuz devrine ait Trablus Sancağı kanunnamesinde sabun konusunda hukuki düzenlemeler bulunur. Sonraki dönemlerde sabunun üretimi, kalitesi, fiyatı, kontrolü, ticareti ve sabuncu esnafı konularında oldukça fazla vesika ve düzenleme bulunması dikkat çekiyor.

Sabun temel olarak, zeytinyağı, prina yağı, ay çiçek yağı, yerfıstığı yağı, palmiye özü yağı, iç yağı gibi maddelerden elde edilen ya asitleri ile sodyum tuzlarının tepkimesinden oluşuyor.Sabun üretimi, yıkama, pişirme, sıvılaştırma ve sabunla ma olmak üzere dört evreden meydana geliyor. Yoğurma sırasında parfümler katılarak kokulu sabunlar elde ediliyor.Kozmetik sanayinin gelişmesiyle sadece temizlik maddesi olmaktan çıkıp, özel formüller ve kokularla farklı özellikler kazanan sabun, gençlik, güzellik ve pürüzsüz bir cildin en doğal kaynağı haline geldi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Tykhe - avatarı
Tykhe
VIP Tinky Winky
1 Ağustos 2012       Mesaj #4
Tykhe - avatarı
VIP Tinky Winky

Sabun

Bitkisel ya da hayvansal yağların ve yağ asitlerinin alkali hidroksitlerle tepkimesi sonunda elde edilen, genellikle temizleyici olarak kullanılan maddelerin genel adı.

Sabun moleküllerinin yapısı hem suyla, hem de yağlarla birleşmeye ve karışmaya yatkındır. Bu nedenle bir yüzey üzerindeki yağlı kirleri su içinde kolayca çözebilirler. Sabun, bazik bir madde olması nedeniyle deri, kumaş gibi yıkanan maddeleri yumuşatır ve kirlerin çıkmasını kolaylaştırır. Yağ asitleri, su içinde yağlı kirlerle birleşerek, çözelti içinde dibe çökerler. Kullanılmış sabunlu suyun dibine çöken tortu bu nedenledir.

On dokuzuncu yüzyılın ortalarına gelinceye değin sabun, evlerde, küçük işletmelerde ve atölyelerde üretiliyordu. Batıda, teknolojideki gelişmelere koşut olarak sabun üretiminde de yeni üretim teknikleri geliştirildi. Fransız kimyacılar bu alanın öncüleriydi. 1811′de Fransız kimyacı Michel Eugene Chevreul sabunun içinde bazı yağ asitlerinin varlığını keşfetti. Bu araştırmalar yağ ve sabun kimyasının bilimsel temelini oluşturdu.

Kaynak
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Vefa sadece boza değildir.
Tykhe - avatarı
Tykhe
VIP Tinky Winky
1 Ağustos 2012       Mesaj #5
Tykhe - avatarı
VIP Tinky Winky
SABUN NEDİR?

sabun

Basit bir anlatımla sabun, bir asit ile (yağ asidi) bir bazın (alkali) reaksiyonu sonucunda oluşan tuza verilen addır. Her yağın içerdiği yağ asitleri değişik olup cilde yarar ve zararları da değişiktir. Yine her yağı sabunlaştırmak için gerekli alkali oranı da değişiktir. Bu oran çok dikkatli hesaplanmadığı takdirde ya sabunlaşma tam olarak gerçekleşmez, ya da sabunda kalan sabunlaşmamış alkali (serbest alkali), cildin tahriş olmasına yol açar. Eski çağlarda alkali olarak kullanılan sabun bazı(kostik) bulunmadığından, bazı ağaçların odunlarının külleri içersinden su geçirilerek alkali elde edilirdi. Bu şekilde elde edilen alkalinin derecesi hiçbir zaman aynı olmadığı için üretilen sabunların evsafları da birbirini tutmuyordu. Günümüzde bile pek çok sabun imalathanesinde sabun bazı,"ustaların" göz kararı ile kullanılmaktadır.


SABUN ÇEŞİTLERİ

Piyasalarda pek çok sabun çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan en fazla bilinenleri, fabrikasyon sabunlardır. Değişik marka, şekil, renk, koku ve ambalaj çeşitleri ile piyasaya sürülen bu sabunlar, içerdikleri kimyasallar, boya ve suni maddeler nedeniyle batılı ülkelerde "deterjan" olarak da adlandırılmaktadırlar. Sadece temizlik amaçlı olup cilde hiçbir faydaları bulunmamaktadır. Dahası, yabancı kaynaklarda belirtildiğine göre deri ve kılcal damarlar yolu ile dolaşım sistemine dahil olan bu maddeler, uzun vadede insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle sağlık bilinci gelişmiş ülkelerde sabunların da doğal olanlarına karşı büyük bir talep patlaması gözlenmektedir. Daha çok küçük ölçekli yerel imalathanelerde 5-15 tonluk kazanlarda kaynatılarak üretilen, hatta bazıları doğal sabun, defne sabunu, zeytinyağı sabunu vs. adlar altında satışa sunulan sabunlarda ise ucuz olmaları açısından zeytinin yağı çıkarıldıktan sonra kalan posasından elde edilen pirina yağı, hayvansal yağlar (don yağı), atık yağlar ve benzeri düşük kaliteli yağlar kullanılmaktadır. Defne ve diğer yararlı yağlar ise %3-5 gibi çok düşük oranlarda kullanılmaktadır. Ayrıca kaynatılarak elde edilen bu sabunların göreceli olarak daha kaliteli yağ kullanılanlarında bile, ısıdan dolayı yağların bütün olumlu özellikleri kaybolmaktadır.

Kaynama sonucunda dibe çöken gliserin ile karışık bir sıvı ya atılmakta, ya da gliserin ayrıştırılarak kozmetik firmalarına satılmaktadır. Sabunun sertliğini sağlamak üzere ya kostik oranı fazla tutulmakta ve/veya hayvansal yağlar ilave edilmektedir. Fazla kostik serbest alkali olarak cildi tahriş etmeye, hayvansal yağlar ise derideki gözenekleri tıkamaya yol açmaktadır. Yine piyasada “gliserinli sabun” adı altında satılan şeffaf sabunlarda ilave edilen gliserinin yanı sıra alkol, şeker, ısı, basınç gibi teknikler uygulanmaktadır. Ayrıca suni koku ve renklendiriciler, alkol ile birlikte cildin kurumasına yol açabilmektedir. Bazı şeffaf gliserin sabunlarında ise Propylene Glycol (Antifriz) ve Diethanolamine (DEA) maddeleri kullanılmaktadır. Bütün bu sabun çeşitleri, "sıcak işlem" adı verilen kaynama sıcaklıklarında üretilmektedir. Bu ise yağların yararlı özelliklerinin kaybolmasına ve sabunun gliserinden yoksun olmasına yol açmaktadır.


SABUN NASIL ÜRETİLİR?

Sabunun ana maddesi NaOH, yani sodyum hidroksittir. Nasıl yapıldığına ilişkin bilgi aşağıdadır:


A. MALZEMELER:

1. En ucuzundan zeytinyağı
2. Su
3. Sud kostik (NaOH, yani sodyum hidroksit)
4. Termometre
5. Sabun kalıpları
6. Çelik tencere (6 litrelik)
7. Bir su bardağı (ölçek olarak)
8. Tahta yemek kaşığı ve mikser (Dikkat: blender değil!, mikser).


B. YAPIM:

1. Çelik tencereye 6 bardak su koyun. İçine yavaş yavaş 1 bardak NaOH'ı karıştırarak ekleyin. (Çok dikkat edin, hepsini bir kerede döküvermeyin.) Bu karışım exotermik reaksiyonla kendi kendine ısınıverir. Bunun 40°C’ye düşmesini bekleyin.
2. 3 bardak zeytinyağını ayrı bir kapta 40°C’de ısıtın.
3. Kostik 40°C’ye düşünce, 40°C’deki yağı yavaş yavaş tahta kaşıkla karıştırarak çelik tenceredeki kostiğe dökün. Kaşığı bırakın, mikserle minimum 10 dakika düşük devirle karıştırın. Etrafa sıçratmamaya büyük özen gösterin. Özellikle gözünüze ve cildinize temas etmesin. Temas ederse bol suyla yıkayın. 10 dakika sonra bırakın; bundan sonra her 5-10 dakikada bir mikserle 1-2 dakika süreyle yine karıştırın.
4. Bu aralıklı karıştırma işine, karışım koyu boza veya muhallebi kıvamına gelene kadar devam edin. Kaşıkla yardığınız zaman kaşık izi kalıyorsa olmuş demektir. Bu karıştırma işlemleri sırasında 40°C’yi muhafaza etmeniz gerek. Termometre ile kontrol edin. 3-5 derecelik sıcaklık farkları işi bozmaz.
5. Çelik tencereyi bir battaniyeye sarın (tıpkı yoğurt mayalar gibi) ve 24 saat bekletin. Bu sürede açıp bakmayın ne oluyor diye.
6. 24 saat sonra çıkarın, kalıplara dökün. Kalıplarda 2-3 gün bekletin.
7. Sabunları kalıptan çıkarın, havalanacak şekilde bir tel ızgara üstünde 2 ay bekletin. Üstü beyaz toz yapabilir, meraklanmayın; bu sodadır, fırçalayınca gider.


DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

· Arap sabunu dediğimiz jel sabun isterseniz NaOH yerine KOH, yani potasyum hidroksit kullanabilirsiniz. Jel sabun için kalıba gerek yoktur.
· Kalıplara döktükten sonra bütün kapları sabunlu sıcak suyla yıkayın.
· Kalıp için en pratik yol şu: Yarım metre boyunda 70 veya 100 mm çapında bir atık su borusunun bir ucunu kapayarak sabunu buna dökün. 2-3 gün sonra sabunu borunun bir ucundan itince öbür taraftan çıkar. Bunu istediğiniz kalınlıkta dilimleyebilirsiniz.


SABUNUN TARİHÇESİ

Sabun 2. Dünya Savaşı sonrasına kadar kazan kaynatma yöntemi ile yapılırdı. Ülkemizin bazı kesimlerinde hala uygulanmakta olan bu yöntemde yağlar bir tuz yatağının üzerinde kaynatılır ve suda çözülmüş sodyum ya da potasyum hidroksit eklenerek sabunlaşma reaksiyonu elde edilir.

Bu yöntem ülkemizin kırsal kesimlerinde, evde kullanılmış yağları, zeytin, pamuk gibi endüstriyel yağ bitkilerinin posalarında kalan ve çoğunlukla kimyasal yöntemlerle çıkarılan yağları sabuna çevirerek değerlendirme amacı ile kullanılmaktadır. Çoğunlukla dededen kalma formüller ve uygulamalarla gerçekleştirilen bu yöntem sonucu elde edilen sabun, çamaşır sabunu olarak kullanılır. Vücut temizliği için pek elverişli değildir.


Kontrollü ve güvenli sabun yapımı için devamlı laboratuar denetimi ve mekanik sabunlaştırıcılar gereklidir. Yüksek kapasiteli sabun üretiminde bu işlemler bir üretim bandı şeklindedir.


Önce yağlar gerekli dozda alkali eklenerek, gerekli ısı altında uzun süre karıştırılırlar ve sabunlaşma reaksiyonu tam olarak gerçekleştirilir. Yüksek kapasiteli işletmelerde bu safhadan sonra sabunun gliserini kimyasal olarak ayrıştırılır ve bir yan ürün olarak değerlendirilir. Gliserini alınmış sabun vakumlu sprey yöntemi ile kurutulur ve granül haline getirilir. Sabunun su oranı yapılacak sabun kalıbının özelliklerine göre belirlenir.


Bundan sonraki aşamalarda sabun granülleri amalgamator (birleştirici, karıştırıcı) adı verilen bir karıştırıcıda boya, koku ve diğer istenen malzeme ile karıştırılıp, merdaneli preslerde ve extruzyon (sıkıştırma) preslerinde sıkıştırılarak iyice kıvamına getirilir. En sonunda da kalıplar halinde kesilip damgalanır ve paket edilir.


SOĞUK SABUN YAPIMI YÖNTEMİ (Cold Process)

Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, genellikle ev hanımları tarafından benimsenen bu sabun yapım yönetimi, mutfak gereçleri ile ev ortamında küçük çapta sabun üretimine imkân tanımaktadır.

Bu yöntemle sabun yapabilmek için gerekli araç ve gereç, bir el mikseri, geniş bir paslanmaz çelik tencere ve kalıp olarak kullanılabilecek herhangi bir kaptan ibarettir.


Bu yöntemle küçük miktarlarda olmak şartı ile çamaşır sabunu kalitesinde sabun üretilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken konular, sabundaki su ve kostik oranı, homojen bir karışım ve sabunlaşma reaksiyonunun tamamlanması için gerekli olan bekleme süresidir. Bu bekleme süresi oldukça uzun olmalıdır. Bu yöntemle yapılan sabunlar rafine edilmedikleri ve serbest kostikten arındırılmadıkları için cilt temizliğinde kullanılmazlar.


DOĞAL SABUN

Sabun yağların alkalinlerle olan kimyasal reaksiyonu sonucu oluşan kimyevi bir maddedir.

Sabunun kalitesi saflığından, yapımında kullanılan yağlardan, üretim yönteminin bilimselliğinden ileri gelir. İki teneke yağ, bir teneke su, bir avuç kostik ile köy meydanında kaynatılarak yapılan, ya da iki fincan yağ, bir fincan su ve bir tutam kostikle mutfakta el blenderi ile yapılan sabunları doğal ve yararlı sabunlar olarak tanımlamak oldukça yanlış olur. Bilinçsizce ya da eksik ekipman ile yapılan sabunlar cilde hasar verebilirler.

Kaynak

Vefa sadece boza değildir.

Benzer Konular

28 Mayıs 2011 / Misafir Soru-Cevap
12 Eylül 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
27 Eylül 2014 / Teamoore Cevaplanmış
10 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap