Arama

Dini Şiirler / İlahiler - Sayfa 47

Güncelleme: 6 Ağustos 2020 Gösterim: 361.013 Cevap: 528
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
14 Mayıs 2010       Mesaj #461
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Koy Bizi De Cennetine

Sponsorlu Bağlantılar
Ben bu amellerim ile
Giremem o cennetine
Rabbim bizi de afeyle
Koy bizi de cennetine

Cennetine cennetine
Koy bizi de cennetine
Rabbim bizide afeyle
Koy bizi de cennetine

Çok korkuyorum ölümden
Ölüm degil amelimden
Korkum Azrailden degil
Cehennemin ateşinden

Ben bu amellerrim ile
Giremem o cennetine
Rabbim bizi de afeyle
koy bizi de cennetine

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
21 Mayıs 2010       Mesaj #462
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Rabbime Sesleniş

Sponsorlu Bağlantılar
Çaresiz akıllarda bir tek SEN
umutsuz hallerde avuçlarda SEN
kötülük dolu kalplerde SEN
bitmeyen ufuklarda bir tek sen olasın ya RAB!

kötü düşüncelerın en dıbınde SEN
bedenlerın en alıcı yerınde SEN
ruhların en ınce yerınde SEN
akılların içinde birtek sen olasın ya RAB!

dogan güneşin varlığında SEN
solan yaprakların rengınde SEN
doğanın yaratıcılığında SEN
gökyüzünün maviliğinde birtek sen varsın ya RAB!

kelımeler yetmeyen dudaklarda SEN
bakmaktan usanmayan gözlerde SEN
yazmaktan yorulmayan ellerde SEN
her satır başlarında birtek sen olasın ya RAB!

neşenınde,kederınde içinde SEN
biticek bu omrun sonunda SEN
mezar başımda okunucak fatıha'da SEN
mahşerde mekanımda yanımda sende olasın ya RAB!.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Mayıs 2010       Mesaj #463
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
hareketl  ya  gizliadablogcu 1238484527


YAĞMUR

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır bozbulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü
Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfada talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler şahının hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğuna arılar nadan düştü

Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gölgesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, birgün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali

Hazindir ki, dertleri aşmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri, beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

Saatlerin ardında hep kendimi aradım
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

Islaklığı sanadır ahımın, efganımın
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

Nefesinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Nurullah Genç
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
27 Mayıs 2010       Mesaj #464
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ey Rabbim!!
Sözlerin en güzeli hiç şüphesiz sana ait,
Bizim söylediklerimiz,
Söyleyeceklerimiz,
Söyleyemediklerimiz
söylemek istediklerimiz
İçimizde sakladıklarımız,
Suskun bıraktıklarımız,

Terk ettiklerimiz,
Unuttuklarımız,
Fısıldadıklarımız,
Hepsi, hepsi, sözlerin hepsi!
Ancak sana yöneldiği için güzeldir.
Şüphesiz duayı dilimize veren sensin,
Dilimizi duaya çeviren sensin,
Sözlerin en güzeli sana aittir,
Ve sözlerin en güzeli sana hitap etmekledir.

Ey Rabbim,
Ebediyen bana yakınlığını tattırdığın için,
Bana vahyettiğin tüm gerçekler için,
Bani hayat denen
bu sonsuz lezzet pınarının başına oturttuğun için,
Bildiğin tüm ayıplarımı örttüğün için,
Gördüğün tüm kusurlarımı bağışladığın için,
Umuduma katık ettiğin tüm hayallerim için,
En sevgilini bana elçi gönderdiğin için,

Ey sevgili,
Beni aşkına muhatap ettiğin için
Sonsuz hamd sana
Sonsuz minnettarlık sana
Sonsuz minnet sana
Sonsuz şükür sana
Sonsuz teşekkür sana…

Ey Rabbim,
Tut ellerimden sonsuz kudret elinle,
Beni hiçliğe düşmekten alıkoy,
Unutulmuşluktan uzak eyle beni,
Varlığına komşu eyle beni,

Ben acizim,
dayanağım sensin,
Fakirim ben,
sığınağım sensin,
Dilsizim,
sözüm sensin,
Körüm ben,,
gören sensin,
Sağırım,
ki sen işitensin…

Ey Rabbim,
Sözlerin en güzeli sana aittir.
Ve sözlerin en güzeli sana hitap etmekledir.
Bu kırık dökük sözlerimi,
Bu perişan hitabımı,
Sen kabul eyle,
Sen güzelleştir..


ki sen bana aşktan kanatlar vermiştin ya!
Aşkın semasına uçurmuştun ya beni,
Elimi sen dokumuştun ya,
Hani ele avuca gelmez dokunuşları sen bahşetmiştin ya bana,
Gözüme kendi nazarında ışıklar vermiştin ya,
Gözle görülür güzellikler vermiştin ya bana,
Yüzüme tebessümü sen giydirmiştin ya,
Tebessüme karşılık veren
güzel yüzler koymuştun ya karşıma…

Ey Rabbim,
Yoktum ben sen varettin!
Unutulmuştum. Ki sen sevdin,
Sevdiğin için varettin.
Bir sen sevdiğin için var edildim.
Bir sen beni andığın için ihya edildim.


Öyle ise,
Ey Rabbim!
Varlığımı aşkına armağan eyle,
Yak beni aşkının ateşinde,
Al beni bu rüyadan,
Al beni bu dünyadan,
Bu kırılgan varlığımı ebedi baharına toprak eyle…

Ey Rabbim!
Bütün güzel sözler sana söylemekle güzeldir.
Kırık dökük de olsa kabul eyle sözlerimi,
Yıkık dökük de olsa duy yakarışlarımı,
Kabul eyle beni,
Kabul eyle sözlerimi,
Suskunluğumu,
Dilsizliğimi,
En güzel dua eyle,

Dua eyle dilsizliğimi,
Dua eyle suskunluğumu,
En güzel dua eyle,
ki sözlerin en güzeli sana hitap etmekle güzeldir.
Dua eyle sözlerimi,
Güzel eyle…
Güzel eyle…

Senai Demirci
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
31 Mayıs 2010       Mesaj #465
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Canlar feda yoluna

Canlar feda yoluna bu can kaygısı değil
Sen can gereksin bana cihan kaygısı değil

Canlar içinde cansın, bize iki cihansın
Hem din ile imansın, iman kaygısı değil

Yaramı yuyup sildim yaram kimdendir bildim
Bendeki yâr kaygısı yaram kaygısı değil

Derman ola mı bana derdim benim kim ona
Dertli varayım sana derman kaygısı değil

Aşkın burcundan uçtum dönüp dolaşıp geçtim
Ben dost ile buluştum dönmek kaygısı değil

Ummanlara dalmışım, inci mercan bulmuşum
Cevher olup gelmişim umman kaygısı değil

Bu Yunus’u andılar, kervan gitti sandılar
Ben menzile eriştim kervan kaygısı değil
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
2 Haziran 2010       Mesaj #466
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Yağmur

Yağmur seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir Kureyş'li de ben olsaydım

Damar damar seninle hep seninle dolsaydım

Batlı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
9 Haziran 2010       Mesaj #467
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ölüm gelince

Ey Azrail, gözlerim fersiz, sözlerim yersiz,
Ecelim gelir gelmez, yakaladın habersiz

Keşke birkaç yıl önce, bir haber gönderseydin,
Rüyalarıma falan bir kez giriverseydin.

Mal mülk sevdası ile dünyadan kopamadım,
Çok özür diliyorum, hazırlık yapamadım

Alamadım yanıma para pul, ne de bavul,
Uyudum horul horul, ne zil duydum, ne davul

Yaşım yetmiş olsa da, kanım hep fıkır fıkır,
Bu cümbüşlü âlemi, gönlüm nasıl bırakır?

Derler de inanmazdım, yaş yetmişse iş bitmiş,
Anlamadım bunca yıl nasıl da geçip gitmiş

Lütfen birazcık bekle, sana yalvarıyorum,
Eceli tehir için, bir çare arıyorum

Yıkıldı hep düşlerim, yarım kaldı işlerim,
Altından olacaktı, şu protez dişlerim.

Seneler sonra ancak, voleyi vurabildim,
Hortumlar sayesinde, ayakta durabildim

Gayet ucuza sattım, şerefin kilosunu
Ancak böyle kazandım, şu uçak filosunu.

Çocuklarımın hepsi, birer vampir yarasa,
Ölmemi bekliyorlar konmak için mirasa

Arkamdan dökülecek, iki damla gözyaşı
Dikilecek belki de, yaldızlı mezar taşı.

Katafalka koyarak cenazem kokutulur
Kırkıncı günü diye mevlitler okutulur.

Musikiyle karışık, bir ilahi aryası
Mevlit bitince başlar, dedikodu furyası.

Düzenbaz kodamanlar, köşeleri döndüler,
Bir yoksuldan indiler, ötekine bindiler

İrtica yobaz diye yaygara tutturdular,
Dine afyon diyerek, bizlere yutturdular

Düzenin kuklaları ekranlara çıktılar,
İlâhiyat adına, dinimizi yıktılar

Âlim zalim karıştı, renkler hiç seçilmiyor,
Her yer mezhepsiz dolu; zındıktan geçilmiyor

Bu cinnet kervanına, nice prof katıldı,
Ne vicdanlar satıldı, din sokağa atıldı

Dünyayı gezdim ama daha hacca gitmedim,
Alnım secde görmedi, hiç ibadet etmedim

Dinden habersiz nefsim, olmadı hiç terbiye,
Haram falan dinlemez; tutturur hep ver diye.

Çok gafil yakalandım, hazırlığım hiç yoktu
Dini öcü bilirdim, camiye karnım toktu

Ecel gelip çatınca, katiyen beklemiyor,
Vade dolunca artık, saniye eklemiyor.

İşte bunlar boş geçen, bir ömrün hikâyesi,
İbret alanlar için, pişmanlığın son sesi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
9 Haziran 2010       Mesaj #468
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
HAZAN

Yorgun gözlerle yaşanan bir solgun macera, her yanda yaprak sesi…
Çarpar kulaklara poyraz gibi ara ara, bir hazan mûsıkîsi

Ağlar bütünüyle bahar şi’rinin gülleri, renklere tasa yağar..
Sessiz bir melâl sarsar koylarda bülbülleri, mâtem söyler notalar.

Hüzünle buğu buğudur artık şadırvanlar, sular rikkatle damlar.
Ve kısar nâzenin boyunlarını kuğular, gezer baharlar arar.

Ovalar yasla inler, dağlar hicranla ağlar; her ses bir ölüm şiiri…
Mavi, yeşil, pembe, turuncu karalar bağlar; inim inim her biri…

Biten ömürlerin son dakikaları gibi, her çığlık bir elvedâ..
Derince bakılsa görünür dünyanın dibi o ne ürperten edâ.!

Sonra yaz-bahar füsûnlu bir hatıra olur, gömülür hülyâlara;
Hülyâlar ümitleşir, vicdanlarda duyulur, yol olur verâlara…

Bekâ, bu fanilik hissi içinde gelişir ve gider sonsuzlaşır;
Mantık bu büyüyle âdetâ uhrevileşir, ilhamlara ulaşır.

Duyar insan ölümün sihirli sükûtunu, çözülür problemler;
Görünür herkese yürüdüğü yolun sonu, sarsılır ve emekler…

Gömülse de hisler yok olmanın melâline, iman ufuklar açar
Ve yutkunup ağlasa da kendi zevâline, bekâ ışıklar saçar.

Düşünce tıpkı tohum gibi düşer toprağa, hazırlanır bahara…
Ve koşar firdevse ulaştıran durağa, cennet içinde Yâr’a…

Hissetmeden asla ne bir acı ne bir sızı, gelinler gibi azîz;
Köpürür duygularında ötelerin hazzı, sonsuzluk gibi lezîz.

Sonbahar bir ak doğuş un şafak emaresi, arkasında gündüz var
Ve hazan boşluğunda tın tın ümidin sesi: az ileride bahar..!
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
13 Haziran 2010       Mesaj #469
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
İki cihanın gülü

Bağımıza giresin
Baştanbaşa güldür gül
Muradına eresin
Çiçekler hep güldür gül

Kurusu gül, yaşı gül
Toprağı gül, taşı gül
Ayağı gül, başı gül
Bostanımız güldür gül

Bahçede gül dalı var
Kovanda gül balı var
Beyazı var alı var
Koklanılan güldür gül

Sevenler gül gönderir
Gözünden yaş indirir
Stresi gül dindirir
İlaçlar güldür gül

Kokar gül tutan eller
Dikensizdir bu güller
Ne derse desin eller
Bize gelen güldür gül

Gülü nazik tutarlar
Sevenler gül atarlar
Gül alıp gül satarlar
Yerler gökler güldür gül

Açılır gonca güller
Gül kokar tutan eller
Salevat söyler diller
Resul teri güldür gül

Çiçeğe övgü neden
Bu aşk değil çiçekten
Koku gelir Resulden
İki cihan güldür gül

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Haziran 2010       Mesaj #470
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ey Nefsim...


Bilirmisin , esyanın hakikatını ...

Hani o duran tasın zikri ile o uçan kusun fikrini..

Bilirmisin , su büyük zannettiğin maddenin , zerreden ibaret olduğunu..

Sen hic Allah dostu gördünmü , masiva perdeleri olmadan ..

Nurun adından baska duydunmu hakikatını..

Sen hic gözyaşı ile abdest aldınmı ?

İliklerinde Zikrullahı tattınmı , Marifet denizinde yüzdünmü hic..

Hani o gölgelenme zamanı kadar bir hayat vermisti Rabbin..

Hani tavsiye ettiğin o iyilikler vardı Ya !.. Kendi yapmadığın..

Hani o namazlar vardı ya ulasmak için Yaradana ,

Spor yapar gibi yaptığın , o dualar vardı ya kapıların anahtarı..

Hani oruclar , zekatlar , sadakalar vardı ya gariplerin hakları..

İste bugün hesap günüdür , geri dönüsü olmayan..

Hani o mizan , o defter , o sırat diye duyardın ya

İste bugün o gündür..

Hani o ellerin vardı ya klavye basında yazan fütursuzca...

İste bugün onun hesabının verileceği gündür..

Varsa hünerin bugün göster , iste bugün o gün...

YA RABBİ.....

Sunulacak , hic bir şeyim yok , o akan gözyaslarım da kurudu bugün..

Takdir-e sayan hic bir amelim yok , hepsi beni terketmis..

Ancak vakti zamanında bu eğri eller bir kağıt karalamıştı ya..

Hani o eğri bügrü çekistirdigi cümlelerle...

Hani bir kulun da bir cevap vermisti de , görüsmeden tanıs olmustuk..

Hani hep birbirimize dua ederdik.. Rabbimiz ayırmasın diye..

İste biz acizler sanal dünyanın kıtmirleri,

Kelimelerin hissiyatı anlatma kabiliyetini yitirdiği yerden sesleniyoruz..

Bizleri de affeyle...



"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

2 Ekim 2006 / Misafir Din/İlahiyat
26 Ocak 2007 / Misafir Din/İlahiyat
2 Eylül 2006 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet
1 Mart 2007 / NihLe Taslak Konular
14 Ağustos 2006 / Misafir Taslak Konular