Arama

Dini Şiirler / İlahiler - Sayfa 9

Güncelleme: 6 Ağustos 2020 Gösterim: 360.854 Cevap: 528
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #81
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Geldi Gidiyor
Bu ayın hakkını verenlerden olduk mu?
Sığınarak zülcelale,huzur bulduk mu?
Sponsorlu Bağlantılar
Olanı,olmayanla paylaşandan olduk mu?

Ne mutlu hakkıyla tutana oruç,
Kabirde olacaktır kurtuluş huruç...

Geldi ve gidiyor Şehr-i Ramazan,
İftarını gariplerle huzurla bozan,
Olanları elbet vardır bir yazan,

Ne mutlu hakkıyla tutana oruç,
Kabirde olacaktır kurtuluş,huruç...

Lüks masalarda iftarını eyleyen,
Düşünmeden açları,vampirce yiyen,
Üzerine insanmış gibi libası giyen,

---------Ne mutlu hakkıyla tutana oruç,
---------Kabirde olacaktır kurtuluş,huruç...

Onbir ayın sultanı geldi gidiyor,
Ne yaptın bu ayda, kim,kime diyor,
Gözü doymaz,hâlâ kul hakkı yiyor,

---------Ne mutlu hakkıyla tutana oruç,
---------Kabirde olacaktır kurtuluş, huruç...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #82
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
CAMİLER
Camilerdir alıp götüren bizi
Sponsorlu Bağlantılar
Beyaz ülkelere, sonsuza kadar.
Camilerdir göstererek ak izi…
Bizi içimizden beyaza boyar.

Duvarında ayet ayet nakış var
Bir mana doldurmuş büyük kubbeyi.
Kandil kandil içimizde ışıklar,
Bir yanar,bir söner anarken seni.

Kimbilir kaç asırüstünden geçmiş
Sülüsler, celîler, talikler durur.
Hangi el, hangi ruh ve nasıl seçmiş?
Ki kokusu yıllar yılı duyulur.

Mihrabı, minberi, minaresiyle
Öteye açılan kapı bu mudur?
Şadırvanda şırıl şırıl sesiyle,
Durmadan yıkanan yapı bu mudur?

Bir ruhu abide yapan usta el
Taşa en ilahi manayı vermiş.
Aranan doğruluk, iyilim, güzel
Abide halinde toplanıvermiş.

Bir el ki, arkadaş olsun göklere
Diyerek kubbeyi göğe uzatmış.
Çil çil, kubbe kubbe geçtiği yere,
Altın yaldızıyla mührünü atmış.

Müezzin çıkarken fethe gökleri
Müminin elleri Hakka açılır.
Ne duydukları, ne gördükleri,
Bir nur ortalığa durmaz saçılır.

Beş vakit okunan ezan sesinde
Bambaşka dünyadan bir çağrı vardır.
Şahadet getiren minaresinde
Taşlar omuz omza yaslanmışlardır.

Ey kubbe, şadırvan, minaresiyle
Bizi içimizden kuşatan mânâ.
Ve günde beş vakit ezan sesiyle,
Bizi kavuşturan sonsuz zamana.

Camilerdir, alıp götüren bizi…
Beyaz ülkelere, sonsuza kadar.
Camilerdir, göstererek ak izi,
Bizi içimizden beyaza boyar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2006       Mesaj #83
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
siir Gece Namazı
Bu gece yarısı bir abdest aldım,
Allah için düşüncelere daldım,
Saymadım,bilemem kaç rekat kıldım,
İçimi hoş etti gece namazı.

Hepten bürümüştü para kalbimi,
Dünya aşklarıyla yara kalbimi,
Kara düşüncemi,kara kalbimi,
Birazcık loş etti gece namazı.

Secde,en büyük şereftir kuluna,
Yaramı saran yar,orda buluna,
İşe yararsa göz,orda sulana,
Gözümü yaş etti gece namazı.

Sen nimet verdikçe ben hep kudurdum,
Döndüm geldim ya Rab,katında durdum,
Tuttum da nefsimi yerlere vurdum,
Şeytanı yuş etti gece namazı.

Nelere,kimlere ben başkan dedim,
Başkana uyunca her haltı yedim.
Geldim Yaradanım,sana yöneldim,
Resulü baş etti gece namazı.

Filistin,Somali,Irak'ı andım,
Boşa ömür geçti,ben ona yandım.
Derdim var,dediğim,günden utandım,
Dünyayı boş etti gece namazı.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2006       Mesaj #84
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gül Kasîdesi
Bir damla düşer toprağa bak hâresi güldür
Pervâne döner harda fakat, çâresi güldür!

Bülbül, sana yâr olmak için nârlara düştü
Dâim yakışan hep sana, bir kırmızı güldür.

Dünyâ ki harâp olsa yeter gûl-i Muhammed (s.a.v)
Billûr dudağından dökülen her sözü güldür.

Kim derse eğer, nerde alâmet bize O’ndan?
Baksın hele dünyâya da her gördüğü güldür.

Hem kan tükürenlerle zaman kardeş olunca
Şâhid sana, ardında bu çöl kumları güldür.

Sensiz bu mekânlar karadır, darmadağındır
Dünyâdaki tüm renklerin en kutsalı güldür.

Aşk sende bulur kendini, yurdun ki gülistân
Âlemleri aydınlatacak gözyaşı güldür.

Ey gül! Yok olur yokluk eğer sen var olunca
Cân buldu cihân, âb-ı hayât varlığı güldür.

Taştan taşa çarpıp su, gülistâna akar hep,
Fermân tanımaz kalplere, aşk âteşi güldür.

Sen, yağmur olup sîneye şefkat bırakırsın,
Aşk bahçesinin sâhibi sen, sunduğu güldür.

Çağlar kapanır gitme, kıyâmet kapımızda
Ey yâr! Gidişin gurbet olur, vuslatı güldür.

Ardında hüzünler bırakıp gitme efendim
Efsûn mu değil, bizde karanlık sızı güldür.

Güller küle râm oldu firâkınla, bizi güldür
Bu âteş-i aşkın, gece yıldızları güldür.

Gül yüzlüyü yazmakla biter sancılı günler
Sevdâların en kutsalı kalplerdeki güldür.

Tarife ne hacet gülü, meydanda bütün gün
İnsanlığı kurtarmak için sunduğu güldür.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
16 Nisan 2006       Mesaj #85
arwen - avatarı
Ziyaretçi
GONUL DOSTUM YA MUHAMMED

GONUL SEN YABAN ELLERE VARMA
ICIN DARALTIP CANA KIRILMA
CAHIL ILE MUHABBET BULBULU OLMA
SEN RAHAT OL GONUL DOSTUM YA MUHAMMED


AN GELIR DUZEN TUTMAZ TELIMIZ
CAN YANAR BILINMEZ ASK GONUL HALIMIZ
UCAN TURNA’YA HABER SALIP DELME BAGRIMIZ
SEN RAHAT OL GONUL DOSTUM YA MUHAMMED


GUN DOGAR ONLAR DA ANLARLAR
YUCE DIVANDA HESABINI DA SORARLAR
SUKUT ALTINDIR BILIRSIN ERENLER SOYLERLER
SEN RAHAT OL GONUL DOSTUM YA MUHAMMED
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2006       Mesaj #86
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seccaden kumlardı...
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!

Mescit mü’min, minber mü’min...
Taşardı kubbelerden Tekbîr,
Dolardı kubbelere “âmin!”

Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler, ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı.

Kapına gelenler, yâ Muhammed,
-Uzaktan, yakından-
Mü’min döndüler kapından!

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,
İki dünyada aziz ümmet;
Muhammed ümmetiydi.

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı...
Ve bir gün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi
Âmine’nin emaneti ağlardı.
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün...

Elçi geldin, elçiler gönderdin...
Ruhunu Allah’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, yâ Muhammed?

Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!

Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey Nebî,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâbe’ne siyahlar
Yakışmamıştır, yâ Muhammed
Bugünkü kadar!

Hased gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine
Türbedâr oldu iyi.

Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına,
İyilikler getir, güzellikler getir
Âdem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir...
Fethedemedik, yâ Muhammed,
Senelerdir.

Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!

Bayram yaptı yapanlar;
Semâve’yi boşaltıp
Sâve’yi dolduranlar...
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!

Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebî,
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar, taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar!

Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir.

Şu tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir...
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi;
Hakkı göremeyen
Gözlerdeydi!

Şu kuytu cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva -ki, bilinmez-
Kuşları Hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?
Kuşlarını, bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu?

Ey Abvâ’da yatan ölü,
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hâtıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!

Dinleyene, hâlâ,
Çöller ses verir;
“Yaleyl!” susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebû Bekir;
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!

Ebû Bekir’de nûr, Osman’da nûrlar...
Kureyş uluları, karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali’nin önünde kapılar açılır,
Ali’nin önünde eğilir surlar,
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hakk’ın yiğitleri, şehîd olurlar...
Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı,
Yerde kalmazdı ruh... kanatlıydı.

Konsun –yine- pervazlara güvercinler
“Hû hû”lara karışsın âminler.
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Yâ Muhammed, yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Âdem oğullarına!

Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr’ini;
Evliyâ, okusun Kur’ân’lar!
Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
Kayışzâde Osman’lar
Na’tını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır...
Hacdan döner gibi gel;
Mi’râc’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşî sustuysa
Ezânlarını Dâvûd okusun!

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #87
arwen - avatarı
Ziyaretçi
MEKKE
MEKKE

Doyasıya seyredilir, Hira nur dağı yamaçları,
Bir göre bilsem ‘Resûle’selam veren ağaçları
Cennetül Mualla’dadır, dava arkadaşları.
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin.

Bekler durur, makamı İbrahim,babusselam
Kokuyor misk gibi,tütsüyor buram buram .
Günde yüz yirmi şifanın indiği Beytül Haram.
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin.

Mescidi Hayıf peygamberlerin namazgahı durağı
Mina’dan ötesi,Müzdelife,mübarek Arafat dağı .
Göz kamaştıran sâkiffin mor sümbüllü bahçeleri bağı.
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin.

Görsen şaşar kalırsın, o mukaddes diyarı .
Zül mecâz,Zülmecenne , Okaz panayırı.
Şimdi yerinde yerler esiyor görülmez gayrı.
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #88
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Ses
BİR SES

Bir ses duydum öteden
Bana diyordu . . . hey sen !
- Nedir bu azametin ?
- Bu gurur , kibir neden ? ! ?

Bir ses duydum öteden
Bana diyordu . . . hey sen !
- Okumadın mı şunu ?
- Nefsin öldür ölmeden ! ? !

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #89
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Buydu istedigimiz!!!
Gelmisse insan dedigin varligin zamani,
fayda etmez ecele karsi isyani,
herhangi bir yol degil, bizim bu sectigimiz,
haykira, haykira diyecekler,
bizim iste buydu istedigimz,
cennet ve ALLAH cemali,
her varlik olmayacak bu zevkin kemali!
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #90
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Kıl Namazını

Ey kul! kıl namazını,yap taatini
Ne zamandır bilinmez ölüm saati
Kıldıysan namazı kazandın cenneti
Elde ettin iki cihan saadeti

Namaz dinin direğidir,temelidir
Rabbimizin kullarına bir emridir
Kim olur ki bu emri yerine getirir
O kişinin dini sağlam ve diridir

Kıl namazını ihlasla,samimiyetle
Hergün devam et sabırla,dirayetle
Hep yanyana ol camide cemaatle
Her yanın dolsun rahmetle,bereketle

Namazlar mümin kulların miracıdır
Yüzünün nuru,imanının tacıdır
Her insanın mutlaka ihtiyacıdır
Dertlerin,sıkıntıların ilacıdır

Ahrette ilk sorgu sual namazdandır
Namaz kılmak müminlerin şanındandır
Onların tahtı zümrütten,altındandır
Cennette giysisi ipek kumaştandır

Benzer Konular

2 Ekim 2006 / Misafir Din/İlahiyat
26 Ocak 2007 / Misafir Din/İlahiyat
2 Eylül 2006 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet
1 Mart 2007 / NihLe Taslak Konular
14 Ağustos 2006 / Misafir Taslak Konular