Arama

Dini Şiirler / İlahiler - Sayfa 7

Güncelleme: 6 Ağustos 2020 Gösterim: 360.535 Cevap: 528
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2006       Mesaj #61
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben, böyle olmamalıydım


Sponsorlu Bağlantılar


İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma.




İçime bir ateş düşmeliydi


Ayaklarımın feri kesilmeliydi.


Kendimden geçmeliydim sonra...


Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda


Ama bunu kimse duymamalıydı,


Seni, mahşere kadar saklamalıydım.


Ben böyle olmamalıydım


Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur


Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa


Çalan her kapıya `sensin` diye koşmalıydım.


Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan


Ben hep sana yormalıydım.


Gece yıldızlarını serpince göre


Seni görmek için uyumalıydım.


Şarkılar kime söylenirse söylensin


Sana diye dinlemeliydim.


Türküler dolmalıydı odama,


Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses


Selvi boylu yâr sen olmalıydın


Kömür gözlüm ateşine düşeli


Senin için söylenmiş söz olmalıydı.


Bir mey yokluğuna ağlamalıydı delice


Bir keman, incecik çığlık olmalıydı


Ama bunu kimse bilmemeliydi,


Seni mahşere kadar saklamalıydım.


Böyle olmamalıydım,


Kelimeler Taif'i taşıyınca kulaklarıma


Daha yüzüme çarpmadan Taif rüzgarı,


Taşların izi çıkmalıydı yüzümde.


Uhud anılırken, dişlerine sızı düşmeliydi.


Haremde bir ikindi vakti


Kem gözler çevrilince sana


Ve vefasız eller uzanınca yakana


İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi.


Sen ötelere hazırlanırken,


Öteler senin için süslenirken,


Son kez baktığın pencerede hayal edip seni,


Perdenin son kez kapanması gibi,


Kapanmalıydı gözlerim.


Sonra içime doğru gerilip,


Seni bize lutfedenin ismini haykırıp,


'Allah(C.C.) ' deyip,


Düşmeliydim yere.


Ama bunu kimse bilmemeliydi.


Seni mahşere kadar saklamıydım.


Ve mahşer günü...


Uzaktan seni seyretsem.


Sana yakın olmak için can atsam.


Beni engelleseler,


'Sen kim yakınlık kim? ' deseler.


Ben ağlamaktan konuşamasam.


Gözlerini çevirsen bana.


'Benim cennetim bana bakan gözlerindir.'


Ve tebessüm etsen.


Ama bunu kimse görmese,


Seni ebede kadar saklasam.



Dursun Ali Erzincanlı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #62
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İçimdesin Allah'ım

Sponsorlu Bağlantılar

değil kitabında elçinde
değil arzında göklerinde
görmeye hacet yok allahım
sen ki içimdesin içimde

değil suya ay düşmesinde
değil çiğe gül yaprağında
sormaya gerek yok allahım
sen ki içimdesin içimde


Kutlu nebi


Kainatın efendisisin,
İnsanlığın şerefisin.
Önder ve örnek sensin;
Allah’ın habibisin.
Adının anıldığı mekandan,
Uzaklaştırmasın, Yaradan.

Cehaletin ve zulmün,
En yaygın olduğu zaman;
"Oku" emriyle, elinde Kur’an;
Alemlere rahmet geldin sen.
Adının anıldığı mekandan,
Uzaklaştırmasın, Yaradan.

Seni hakkıyla övemem ben,
Sana övgü yüce makamdan.
Rabbim herkese nasip etsin.
Gitmeyi senin izinden.
Adının anıldığı mekandan,
Uzaklaştırmasın, Yaradan.

Göçeceğiz bir gün bu dünyadan;
Hepimiz geçeceğiz, hesaptan.
Senin şefaatın olmadan;
Nasıl kurtuluruz azaptan.
Adının anıldığı mekandan,
Uzaklaştırmasın, Yaradan.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #63
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayat uzun bir yoldur



Hayat uzun bir yoldur
Son durak karakoldur
Her kul mucrim bir kuldur
ALLAHIM AFFET BİZİ!

Şucusu ya bucusu
Kalmaz hiç bir hususu
Yoktur savunucusu
ALLAHIM AFFET BİZİ!

Ne şöhret kalır ne şan
Ne kuvvet kalır ne can
Ne de davana bakan
ALLAHIM AFFET BİZİ!

Amellerin ordadır
O gün herkes zordadır
Günahkarlar nârdadır
ALLAHIM AFFET BİZİ!

Mahkeme kurulacak
Sorular sorulacak
Karara varılacak
ALLAHIM AFFET BİZİ!

Yoktur kaçacak yerin
Tutulacak dillerin
Konuşacak ellerin
ALLAHIM AFFET BİZİ!

Pişman olmak geçersiz
Özür dilemek yersiz
Artık her şey değersiz
ALLAHIM AFFET BİZİ!

Orası hasat yeri
Şer eken bulur şerri
Kimse dönemez geri
ALLAHIM AFFET BİZİ!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #64
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Naat ve Hz. Peygamber (s.a.v.)
“Naat şiirin ufkudur”
Sezai Karakoç; “İnsanın ufku mü’ mindir. Mü’minin ufku peygamberdir. Peygamberin ufku da mutlak gerçeklerin habercisi, her peygamberin şahsiyetini katlarında bir yaprak gibi bulunduran son peygamberdir. Peygamber nasıl insanın ufkuysa, naat da şiirin ufkudur” şeklinde ifade eder naatı...

Naat, Peygamberin şiirle yapılan bir portresidir
Naat, sevginin aşkın şiiridir. Hazreti Peygambere yönelen betimsiz sevginin şiiri. O'na duyulan özlemin kelimelerle ifadesi. Naatın ufkunda Peygamber vardır. Şair her mısrasında O'na biraz daha yaklaşır. O'na varmak, O'na ulaşmak hedeftir şair için. Çünkü, şair O'nu bulmakla kendisini bulmuş olacaktır. Öyle ki her mısra, miraca uzanan bir basamaktır şair için. Şairin miracı Hz. Peygambere duyduğu aşktır, hayranlıktır, saygıdır. Bu yüzden şairin naattaki başarısı, sevgisinin bir ölçüsü olarak da alınabilir.
Naat, insanın kendisini Peygamberde araması, gerçeği O'nun çevresinde dolaşarak bulmaya çalışması, O'na yaklaşmaya çalışarak yaratılış sırrına ereceğini idrak etmesidir. Naat, Peygamberin şiirle yapılan bir portresidir. Her şair, durduğu yerden ve kabiliyeti ölçüsünde O'na bakar; o büyük mükemmelliğin karşısında duygularını zaptetmeye çalışır. Bütün naatlar âdeta, tarih boyunca yapılan tek bir portrenin farklı cephelerden birer örneği gibidir ve tek bir portre içindir.
Divan Edebiyatının usta kalemi Fuzulî;
"Hak-i payine yetem der ömrlerdir muttasıl
Başını taştan taşa vurur gezer avare su"
mısralarıyla suyun Hz. Peygamberin (s.a.v.) ayağının toprağına ulaşmak için, ömürlerdir başını taştan taşa vurup avare bir şekilde gezdiğini söyler. Fuzuli'nin coğrafyasında, kıble yönünde akan sular, yüzyıllardan beri Hz. Muhammed'in (s.a.v.) toprağına ulaşmak için çırpınırlar. Şair zaten kıble yönünde ve dalgalı bir şekilde akan suyun akış amacının, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) toprağına ulaşmak olduğunu ifade ederek suyun akışını güzel bir sebebe bağlamıştır.
Yaman Dede ise Hz. Peygamber'e (s.a.v.) olan derin aşkını şu mısralarla dile getirir:
“Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallah
Nasıl bilmem bu nirâna dayandım ya Resûlallah
Ezel bezminde bir dinme fidandım ya Resûlallah
Cemalinle ferah-nâk et ki yandım ya Resûlallah”
Günümüz Türk şiirinde pek çok naat yazılmıştır. Bunların bir kısmı, şimdiden naat klasiklerimiz arasında yerini almıştır. Bu naatların başında Arif Nihat Asya'nın iki yüz mısralık naatı gelir. Yine yaşayan şairlerimizden Nurullah Genç'in 1993 yılında Türkiye Diyanet Vakfının yaptığı naat yarışmasında Türkiye birinciliği alan “Yağmur” adlı şiiri de son dönemde yazılmış en güzel naatlardan biridir.
Moonay - avatarı
Moonay
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #65
Moonay - avatarı
Ziyaretçi
EZAN

ezan duyunca titrer yüreğim
allaha kavuşmaktır en büyük isteğim
kalmadığı dünyada mertliğin
sormayın bu gün çok dertliyim

alemin keyfine minnet
asıl hedefimiz olmalı cennet
nedirki fani dünyada servet
şu dünyanın haline bak hayret
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #66
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ravza-i Mutahhara
Irmak olur her geleni,
Âleme rahmet burada!..
Bilmiyorum göktekini,
Yerdeki cennet burada!..

Ay ve güneş göz oluyor,
Nûrunu burdan alıyor,
Aşka harâret çalıyor,
Sevgili ahmed burada...

Rûha eser hoş nefesi,
Yankılanır canda sesi,
Âşığa vuslat hevesi,
Yâre muhabbet burada!..

Firkati en keskin elem,
Taşrada onsuz ne gülem,
Hem o gülün kendisi, hem
Nûr-i muhammed burada!..

Son ile sonsuz bitişik,
Böyle olur gönle beşik,
Hazret-i cibrîl'e eşik,
Kalb-i risâlet burada...

Tül oluyor burda mekân,
Kül oluyor burda zaman,
Gül oluyor burda saman,
Herkese kıymet burada...

Burda ebûbekr'e hüner,
Burda emîr oldu ömer,
Buldu hem osman, ali, fer,
Kân-ı kerâmet burada...

Cânıma cânân bakışı,
Kalbime ceryan akışı,
Her şeyi rahmân nakışı,
Tâc-ı hidâyet burada...

Nûruna pervâne güneş,
Yok bu mübârek güle eş,
Bülbüle sor; bir, iki, beş,
Vuslata hasret burada!..

Her kimi ki, aşkı bürür,
Onu görür, hakk'ı görür,
Ona gelir, hakk'a yürür,
Hakk'ı ziyâret burada...

Âşık olanlar terine,
Nâil olur kevserine,
Gam dolu mahşer yerine,
Neş'eli hicret burada...

Feyz-i ilâhî denizi,
Burda semâvâtın izi,
Erdire mîrâca bizi,
Eyleye himmet burada...

Bak ne diyor sûre-i nûn:
Pek yücedir hulku onun,
Bir kuş olup siz de konun,
Bâğ-ı zarâfet burada...

İnci olur toz, toz iken,
Gonca olur sivri diken,
Câhili irfâna çeken,
Sırları seyret burada!..

Güller onun şebnemidir,
Sümbül onun hemdemidir,
Anlatamam, lâle midir?
Cümle letâfet burada...

Benzeri yok, gölgesi de,
Tahtı semâ, simgesi de,
Arza bulut ülkesi de,
Hepsi o âyet, burada...

Çağlar elinden nice su,
Bir bereket cümbüşü bu..
Coş; nice bayram sana hû,
Şevk u beşâret burada...

Bir çiçek o, ümmet arı,
Çok sevenin benzi sarı,
Burda şifânın pınarı,
Lokman'a hikmet burada!..

İns ü cine burda ümit,
Burda onun devrine git,
Bedr'e koşan şanlı yiğit,
İşte; o heybet burada!..

İşte şuhuddan geliyor,
İşte uhud'dan geliyor,
Harb-i yehud'dan geliyor,
Melce-i gayret burada...

Sen de dilersen yarını,
Dinle sabâ rüzgârını,
Uğruna ver, her varını,
Al; ebediyyet burada!..

Mekke'ye sor tâkatini,
Tâif'e sor şefkatini,
Allah'a sor tal'atini,
Gör nice izzet burada!..

Çeşme-i hurşidden akar,
Burda melek yağmuru var,
İşte budur âşığa kâr,
Dost ile sohbet burada!..

Nezdine ruhsat dilerim,
Ruhsata vuslat dilerim,
Lutf u şefâat dilerim,
Şâfi-i ümmet burada...

Ravza'da kor düştü öze,
Yandı gönül, döndü köze,
Sığmıyor artık şu söze,
Şâh-ı şehâdet burada...

Eyleyelim çok salevât,
Hak'la beraber şu saat,
Böyle bir iklimde hayat,
Cân, ne seâdet burada!..
venüsün_kızı - avatarı
venüsün_kızı
Ziyaretçi
15 Mart 2006       Mesaj #67
venüsün_kızı - avatarı
Ziyaretçi
  • ÖYLE YÜCESİN Kİ
    Gülleri serdim yüreğime birer birer
    Hepsinde senin nurun vardı
    Ellerimi kaldırdım gökyüzüne
    Bir kez görmek için seni
    İçimde hissetmek için seni
    Gözlerimi kapadım dünyaya
    Seni sevmek Kerimim
    Hayatın en güzel adıydı

    Sonra gözyaşlarım boşaldı günahların toprağına
    Nasıl başa çıkardım bilmiyordum
    Binlerce secde etsem
    Ödeyebilir miydim hakkını

    Binlerce gün oruç tutsam
    Şu gören gözlerimin
    Hakkını ödeyebilir miydim?
    Bilirim
    Tövbeleri kabul edersin Kerimim
    Öyle bağışlayıcısın ki
    Öyle yücesin ki
    Dillerimden dökülen milyonlarca söz anlatamaz büyüklüğünü
    Teksin
    Eşin yok bu dünyada
    Dağları taşları, evreni yaratan yüceliğin
    Ve bu dünyadaki bir karıncayı dahi düşünen Kerimim
    Bizi düşünmez misin?
    Sen her şeye kadirsin
    Bu dünyanın en güzel anı
    Seni düşünerek yapılan içten bir dua
    Ama yetmez
    Çünkü senin hakkını ödemek çok zor

pasaklikedi - avatarı
pasaklikedi
Ziyaretçi
20 Mart 2006       Mesaj #68
pasaklikedi - avatarı
Ziyaretçi
Büyüklük taslayan



Şeytan iblis oldu, kibri yüzünden
Nâr’ım deyip gurur duydu özünden
Lanete uğradı tek bir sözünden
Büyüklük taslayan, sonu böyledir

Kibir taslayanlar boşa gerinir.
Maymun yerde hoştur, gezer sürünür
Yükseğe çıkınca kıcı görünür
Artık arkasıyla önü böyledir

Ben buyum ben şuyum, deyip avunan
Her meziyetini sayıp savunan
Sonra birden gözden kayıp dövünen
Çatlak ses çıkarır tonu böyledir

Tavus kuşu gibi gösteriş yapar
Malına mülküne işine tapar
Gururu yüzünden toplumdan kopar
Kabesi nefsidir, yönü böyledir

Mikdat der makamlar adam etmez ki
Dünya onun olsa yine yetmez ki
Onun bu gururun hoşa gitmez ki
Öylesi alçaktır, ünü böyledir
















FATİHA DİLENCİSİ

Gitte şu mezarlığa dinle gelen sesleri
Bak kimi imdat ! diye toprağı inletiyor
Dünya nimetleriyle doymak bilmez gözleri
İki avuç ham toprak nasılda doyuruyor ! . .

Mülk bırakan babalar “ Fatiha “ dilenirken
Mirasa konan velet bar pavyon geziniyor
Evlat ( ! ) doğuran ana çetin hesap verirken
Ölümünü unutan zilletle raks ediyor ! . .

Son düzenleyen pasaklikedi; 20 Mart 2006 14:37 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2006       Mesaj #69
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İLAHİ AŞKA VESİLEM SEN OL!

Ninnilere çoktan bıktı bebek gönlüm.
Sütlerin üstünde ki kaymağı yoktan çekip tattı gönlüm.
Derdimi ona anlatamadım!
Baktıkça kendimi buldum.
Zümrüt gözlüm...
Meçhulde yürüyenler göre kefenlenmeden gömülürüm!
Aşkı dilinden kalbine geçiremeyenlere göre de sürünürüm!
Nerde o günler !
Hayalimden başka nerede görürüm!!!
İlahi Aşka Vesilen Sen Ol!
Şu dikenli dertlerimi kalp gözünde ki bakışınla yol!
Düşüncelerin incinmesin,
Nasırlı duygularda bile bahtiyar ol1
En neşeli anımda ki terk edilişime;
Tercih ederim
Kötü anımda ki bana verdiğin teselliye...
Gözüm gözümde olsada hasretim bakışına,
Şu Gökhan'ın yaslı tasasına,
Vesile-i sabır ol ALLAH aşkına!
Bir müzik ritmiyle dolaştım zamanında;
Samsun dağların da...
Bir seçenek daha koydum bahtıma,
Nefes darlığı çeksem de;
Maltepe yokuşların da...
Şumısralarımı okuyup anlarsan!
Köle olurum!!!
Beni aşan yakut duygularına...
caner gözübüyük - avatarı
caner gözübüyük
Ziyaretçi
21 Mart 2006       Mesaj #70
caner gözübüyük - avatarı
Ziyaretçi
EĞER

Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse,
Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
Merak ediyorum neler yapacağınızı...
Biliyorum ama
Böylesine şerefli bir konuğa açacağınızı en güzel odanızı,
Ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını,
Ve inandırmaya çalışacağınızı,
Onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı;
Gerçekten evinizde ona hizmet etmekten alacağınız hazzı.
Fakat söyleyin bana,
Efendimizi evinize doğru gelirken gördüğünüzde,
Onu kapıda mı karşılayacaksınız?
Yoksa onu içeri almadan önce, aceleyle,
Bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp
Yerine Kur'anı mı koyacaksınız?
Peki hala Amerikan filmlerini seyredecek misiniz televizyonda?
Yoksa kapatmaya mı koşacaksınız aceleyle,
O size kızmadan önce?
Kim bilir?
Belki de ağzınızdan hiç çıkmamış olmasını mı dilerdiniz,
Hatırlayamadığınız en son çirkin kelimeyi...
Peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız?
Ve bunun yerine ortalığa,
Kitaplığınızın raflarında tozlanmış,
Hadis kitapları mı çıkaracaksınız?
Hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz?
Yoksa telaşla ne yapayım diyerek,
Sağa sola mı koşturacaksınız?
Merak ediyorum:
Eğer Peygamber Efendimiz,
Bir kaç günlüğüne sizinle birlikte yaşasa,
Yapmaya devam edecek misiniz,
Her zaman yaptığınız şeyleri?
Ailenizdeki sohbetler eski halini koruyacak mı?
Her yemekten sonra sofra duası etmeyi,
Yine zor mu bulacaksınız?
Hiç yüzünüzü asmadan,
Oflayıp puflamadan,
Her vakit namazınızı kılacak mısınız?
Ya sabah namazı için,
Sıcacık yatağınızdan,
Erkenden fırlayacak mısınız?
Peki ya yine mırıldanacak mısınız,
Her zaman söylediğiniz şarkıları?
Ve okuyacak mısınız,
Her zaman okuduğunuz kitapları?
Peki bilmesine izin verecek misiniz,
Aklınızın ve ruhunuzun beslendiği şeyleri?
Yoksa hiç bilmemesini mi isterdiniz?
Şöyle diyelim ya da:
Gideceğiniz her yere götürebilecek misiniz Peygamberi de?
Yoksa birkaç günlüğüne değişecek mi planlarınız?
Tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla?
Yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız,
Peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle?
Şimdi söyleyin açık yüreklilikle,
Onun kalmasını ister misiniz sizinle?
Sonsuza dek, hep birlikte...
Yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız,
Ziyareti bitip gittiğinde?
Gerçekten bilmek ilgi çekici olabilir değil mi?
Bilmek ve düşünmek,
Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse
Yapacağımız şeyleri...
Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse,
Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
Merak ediyorum neler yapacağınızı ...

Benzer Konular

2 Ekim 2006 / Misafir Din/İlahiyat
26 Ocak 2007 / Misafir Din/İlahiyat
2 Eylül 2006 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet
1 Mart 2007 / NihLe Taslak Konular
14 Ağustos 2006 / Misafir Taslak Konular