Umre nedir, nasıl yapılır ?
Umre, hac zamanı olan beş günden başka, senenin her günü, ihram ile yapılan, tavaf ve sa’y yapmak ve saç kazımak veya kesmektir. Umrenin farzı ikidir. İhram ve tavaf. İhram umrenin şartı, tavaf ise rüknüdür. Sa’y ve tıraş olmak ise vaciptir.
Umre, ömürde bir defa, Hanefi ve Maliki’de sünnet, Şafii ve Hanbeli’de farzdır.
İhrama girme yerleri:
Mekke’ye mikât sınırları dışındaki yerlerden gelenler yolları üzerindeki mikâtlardan birinde ihrama girerler. Mekke’de bulunulduğu esnada umre yapmak istenirse, Mekkeliler gibi, Harem Bölgesi dışına çıkılarak ihrama girilir.
Umre nasıl yapılır
1- Mikât sınırlarının birinde ihrama girilir ve niyet edilir.
2- Telbiye, tekbir, tehlil salevat-ı şerife okunarak Harem-i şerife girilir. Niyet edilip umre tavafı yapılır.
Tavaf esnasında iztibâ ve ilk üç şavtta remel de yapılır.
3- Tavaf namazından sonra Mes’aya gidilerek umrenin sa’yi yapılır.
4- Tıraş olunup ihramdan çıkılır. Böylece umre tamamlanmış olur.
Umrede Arafat, Minâ, Müzdelife’deki menâsik, kudum ve veda tavafı yoktur.
İş ve umre
Sual: Bir iş için Suudi Arabistan’a giden kimse, Mekke’ye gidip ihrama girerek umre yapabilir mi?
CEVAP
Suudi Arabistan’ın hangi yerine gittiğinizi yazmamışsınız. Eğer mikât denilen yerin içinde iseniz, dışına çıkıp ihram giyerek öyle Mekke’ye gitmeniz gerekir. Mikât’ta ihrama girmek gerekir. Daha önce de giyilse olur. Çünkü Tam İlmihal’de diyor ki:
Hac için, ömre için, ticaret için veya herhangi bir şey için uzaktan gelenlerin, mikât denilen yerleri, ihramsız geçerek, Mekke-i mükerreme Haremine girmeleri haramdır. Geçenin, geri mikâta gelip ihrama girmesi lazımdır. İhrama girmezse, kurban kesmek lazım olur.
Mikât denilen yerler ile, Harem-i Mekke arasına Hil denir. Mikâttan geçerken, bir iş için Hil’de kalmaya niyet edenlerin ve Hil’de oturanların, hacdan başka niyet ile, ihramsız Harem’e girmeleri caizdir. Mikât yerlerini geçerken, niyet ederek ve telbiye yaparak, usulü ile, ihrama girilir. Mikât yerinden önce, hatta kendi memleketinde de giymek caiz ve daha iyidir.
Umre ve farz
Sual: Borcu olanın veya gidip gelirken bazı günahları işleme durumu olanın yahut farz sevabı işleme imkânı olanın, bunu yapmayıp umreye gitmesi caiz midir?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Umreye gitmek farz ve vacib değildir, nafile ibadettir. Nafile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar, günah işlemek olur. (1/124)
Umre sünnet midir?
Sual: Umre sünnet midir?
CEVAP
Umre, Hanefî ve Mâlikî mezhebinde müekked sünnettir. Şâfiî’de ömürde bir defa umre yapmak farzdır, ancak hemen yerine getirilmesi gerekmez. Hanbelî’de ise, ilk fırsatta hemen yerine getirilmesi gereken bir farzdır. (Mizan-ül kübra)
Umre yapana hac farz olmaz
Sual: Bazı hocalar, umre yapana hac etmek farz olur diyorlar. Hac mevsimi haricinde umre yapan fakire hac farz olur mu?
CEVAP
Hiçbir kitapta, (Umre yapana hac farz olur) diye yazmaz. Umre yapana hac farz olmaz. (Redd-ül Muhtar)
Bazı kimselerin bilmediği husus şudur: İbni Âbidin hazretleri, Ukud-üd-dürriyye’de (Hac etmemiş fakirin, başkası yerine hacca gitmesi caiz ise de, Hille girince, kendisine de hac etmek farz olur) diyor. Bu ifade hac mevsimin haricinde, umre yapana haccın farz olacağını göstermez.
Zengine ömründe bir kere haccetmek farzdır. Fakir olan, görevli olarak veya işçi olarak, yahut herhangi bir sebeple Mekke’ye gidince, hac mevsimi ise, kendisine hac farz olur. Hac mevsimi değilse, hac farz olmaz.
Umreye gitmenin önemi
Sual: Hindistan’a, Buhara’ya ve Paris’e turistik seyahat düşünüyordum, buralara gidene kadar umreye gider, çok sevab kazanırım diye karar vermiştim. Sonra, İslam Ahlakı kitabındaki, (İmam-ı Rabbani hazretleri 29, 123 ve 124. mektuplarında ve Makamat-ı Mazheriyye 26. mektubunda, nafile hacca ve umreye gitmeye izin vermemişlerdir) ifadesini okuyunca, umreden de vazgeçtim. Umreye gitmeye niye izin verilmiyor ki?
CEVAP
Umreye gitmek çok sevabdır. Umreye hiç izin verilmez mi? Sadaka vermek de çok sevabdır. Farz olan zekât borcu varken sadaka verilmez. (Sadaka vermeyin, umreye gitmeyin) denmiyor, (İki işten daha önemlisi, daha çok sevab olanı tercih edin) buyuruluyor.
Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla kadar bile değildir. Şeytan aldatarak, kazaları kıldırtmıyor, nafile kılmayı, [nafile hacca ve umreye gitmeyi] güzel gösteriyor. Zekât verdirmeyip, nafile hayırları, göze güzel gösteriyor. Cami, Kur’an-ı kerim kursu ve benzeri, İslam’a faydası olan şeyleri yapmak, nafile hacdan ve umreden daha sevabdır. Nafile hac ve umre yaparken sarf edilen paralar, Müslümanların muhtaçlarına veriliyorsa, nafile hac ve umre yapmak, kendi memleketinde sadaka vermekten daha efdal olur. Çünkü hem mal, hem bedenle ibadet yapılmaktadır. Makamat-i mazheriyye’de, 26. mektupta (Hacda bir farzı veya vacibi özürsüz terk etmemek veya haram, mekruh işlememek lazımdır. Aksi halde, nafile hac ve umre yapmak sevab değil, günah olur) diyor. (S. Ebediyye)
Nafile ibadetin sevabı, farz ibadetin sevabı yanında, bir derya yanındaki bir damla su kadar azdır. İslam âlimleri, Mekke’ye uzak memleketlerde olanların tekrar hacca gitmelerine izin vermemişlerdir. Abdullah Dehlevi hazretleri 63. mektupta (Hac yolunda, ekseriya, ibadetler tam yapılamaz. Bunun için, İmam-ı Rabbani 123 ve 124. mektuplarında, umreye ve nafile hacca gitmekten razı olmadığını bildirdi) buyuruyor. Bir farzın yapılmasına, mesela kadınların örtünmelerine mani olan nafile hac, haram olur. Böyle nafile hacca gitmek, sevab değil, günah olur. Umreye gitmek de böyledir. (İslam Ahlakı)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir nafile hac yapmak için birçok yasaklar, haramlar işleniyor. İyi düşünmelisiniz! Aklı olana bir işaret yetişir. Umre farz ve vacib değil nafile ibadettir. Nafile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar. Günah işlemek olur. (1/123)
Farzların yanında nafilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak [vakti geçmiş ise, hemen kaza etmek], bin sene nafile ibadet yapmaktan daha çok faydalıdır. Hangi nafile olursa olsun, ne kadar halis niyet edilirse edilsin, ister namaz, oruç, zikir, fikir olsun, ister başka nafileler olsun, hep böyledir. Hatta farzları yaparken, bu farzın sünnetlerinden bir sünneti ve edeplerinden bir edebi gözetmek de böyle çok faydalıdır. Tenzihi mekruhtan sakınmak, zikirden ve murakabeden daha faydalıdır. Tahrimi olan mekruhtan sakınmanın faydasını, artık düşünmelidir. Evet, bu nafile işler, farzları gözetmekle ve haramlardan, mekruhlardan sakınmakla birlikte yapılırsa elbette çok güzel olur, fakat böyle olmazsa pek zararlı olur. Mesela zekât olarak bir dankı bir Müslüman fakire vermek, nafile olarak dağlar kadar altın sadaka vermekten ve hayrat, hasenat yapmaktan kat kat daha iyidir, kat kat daha çok sevabdır. Bu bir dank zekâtı verirken, bir edebi gözetmek, mesela akrabadan bir fakire vermek de, nafile iyiliklerden kat kat daha faydalıdır. (1/29)
Hadis-i şerifte, (Din kardeşini sıkıntıdan kurtarana [nafile] hac ve umre sevabı verilir) buyuruldu. Hazret-i Hasan, Sabit Benani’ye bir hacetini yapmasını istedi. (Camide itikâf ediyorum, başka zaman yaparım) deyince, (Din kardeşinin ihtiyacını gidermek için gitmenin, [nafile] hac sevabından daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun) dedi. Mevki sahiplerinin, muhtaç olanlara ve hocaların talebelerine, makamlarıyla ve mallarıyla yardım etmelerinin çok sevab olması, bu hadis-i şerife dayanmaktadır. (İslam Ahlakı)
Yine İslam Ahlakı kitabındaki hadis-i şerifte, (Ana-babaya iyilik etmek, nafile olarak yapılan namaz, oruç, hac [ve umreden] daha faziletlidir) buyuruldu. Hikmet ehli zatlar da buyuruyor ki:
Birisine doğru yazılmış bir din kitabı vermek, bin kere umreye gitmekten daha sevabdır.
O halde Müslüman faydalı, kârlı olan işi tercih etmeli. Ortada deniz varken, bir damlayla uğraşmamalıdır.
Herhangi bir şirket tarafından parası karşılanarak gönderiliyorsa veya Mekke’ye yolu düşmüşse o zaman umre yapmanın mahzuru olmaz, umre yapmak çok sevab olur.