Arama

Gülben Ergen - Sayfa 17

Anket Gülben Ergen'i Seviyor musunuz?

Evet
 
39 Oy
60.00%
Hayır
 
6 Oy
9.23%
Beni ilgilendirmiyor
 
20 Oy
30.77%
Güncelleme: 1 Şubat 2017 Gösterim: 1.006.882 Cevap: 272
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
9 Mayıs 2010       Mesaj #161
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
RÖPORTAJ: OYA GERMEN
'Mustafa evlilikte fedakârlığı bilir'
Sponsorlu Bağlantılar

Uzun yıllar önceydi. Sevgili dost Canan Yaka'nın atölyesinde tanıdım Gülben Ergen'i. Işıl ışıl parlayan, cin gibi bakan gözleriyle müthiş bir enerji yayıyordu çevresine...

Tatlı bir telaş içindeydi. Yeni albümü çıkmıştı, klibi çekilecekti. Heyecanı beni de etkilemişti. O gün müşterek dostumuz Ayşe Ersayın’a “Çok güzel ve azimli bir kız. Geleceğin yıldızlarından olacak” dediğimi hatırlıyorum. Yıllar içinde yakınlaştık onunla...
Zor günlerimizde birbirimizin yanında olduk, sevinçlerimizi paylaştık. Öyle ki; üçüncü kızım oldu benim. Düğün günü “Ben seni nasıl unuturum? Sensiz olmaz mutlaka gelmelisin” dediğinde nasıl iki ayağım bir pabuçta hazırlanıp nikaha yetiştiğimi unutamıyorum...
İlk röportajım onunla olsun istedim. Ah bir de yerinde durabilseydi çılgın kızım, şöyle rahat rahat iki lafın belini bükebilseydik! Nerdeee... Önce konserde sonra ofiste buluştuk. Fotoğraflarımızı da Ayşemiz çekti...

O.G:Sevgili Gülben, önce tüm anneler ve çocukları adına; böylesine kutsal bir proje başlattığın için, kutlamak ve teşekkür etmek istiyorum... ‘Çocuklar Gülsün Diye’ adlı projeye destek veriyorsun. Bağışlarla 0-6 yaş arası çocuklar için 6 ilde anaokulu yapılacak. Anne olduktan sonra bir farkındalık mı başladı?

G.E:Bu kampanya için ne teşekkürü ne de alkışı hak ettiğimi düşünmeden çalışıyorum. Olması gerekeni yapıyorum diye hissediyorum. Etkilenmemek ve duyarsız kalmak suçtur bence.
Ben bu zamana kadar birçok sosyal sorumluluk projesi için çalıştım... KAGİDER, Kadına Şiddete Hayır Kampanyası, TAP Vakfı ile Sağlıklı Hamilelik, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile Baba Beni Okula Gönder, WWF Doğal Hayatı Koruma Vakfı ile Conta Hareketi, TEMA Vakfı ile Hastaneye Çiçek Yerine Ormana Fidan Kampanyası, UMUT Vakfı ile Silaha Hayır Kampanyası ilk aklıma gelenler.
Hepsinde bizzat bedelsiz aylarca çalıştım ve çok güzel neticeler aldık. Ama bu seferki başka. Çünkü kurucusu, sözcüsü benim ve evet artık üç çocuk annesiyim ve 0-6 yaş çocukları benim en hassas noktam. Bu sebeptendir hiç gocunmadan bağış toplamaya çalışıyorum. Kampanyamızı yaymak, büyütmek güvenilirliğini şeffaflığını anlatmak için, üniversiteleri geziyorum, çantamda makbuzumla dolaşıyorum!

O.G:Birçok işi bir arada yapıyorsun. Acaba durmaktan korkuyor olabilir misin? Böyle bir duygu seni kötü hissettirebilir mi?

G.E:Aynen öyle, durmaktan çok korkarım. Durursam ben
solarım, neşem, enerjim, gücüm, rengim kalmaz. Ben ışığımı başararak, koşarak parlatabiliyorum. Geç yatmayı, yorgun uyumayı, erken kalkmayı, bir değil bin amacımın olmasını seviyorum. Sağlık, hep ve tek duam. Gerisi hallolur, hallederim ben!

O.G:Kendini nasıl tanımlarsın? Zeki... planlı... çalışkan... yetenekli?

G.E:Çalışkan ve inançlı derim.

O.G:‘Akıl en büyük zenginliktir’ derler, sence de öyle midir?

G.E: Doğrusun ama bence en büyük zenginlik sağlık ve huzur. İkisi olmadan gerisi hallolamıyor.

O.G:25 yaşındaki senle, bugünkü sen arasında en belirgin fark nedir diye sorsam, ilk olarak ne söylersin?

G.E:Aynı telaşlı ben, aynı aceleci ben. Aslında oralarda farklı bir şey yok. Devamında ise en büyük fark, çocuklarım doğduktan sonra oldu diyebilirim. Çocuklarımın sorumlulukları, onları iyi yetiştirebilmek, iyi eğitim verebilmek, sevgi ve güven duygusunu her zerrelerine kadar hissetmelerini sağlamak.
25 yaştan sonraki en büyük fark buymuş, ben de sen sorunca fark ettim!

O.G:Keşkelerin var mıdır?

G.E:Çok yoktur aslında, ama ille de cevap istersen konservatuara gitseymişim derim. İnsanın yaptığı işi lisanıyla bilmesinin verdiği haklı gurur ve bilginin hazzı bambaşka oluyor.
Nota bilgim olsaydı, makamları bilseydim, bir enstrüman çalsaydım daha donanımlı olurdum. Yıllarca bu eksikliklerimi tamamlamak için özel dersler aldım ve gerçekten çok çalıştım.

O.G:Ne gelirse alacağım, yağarken dolduracağım, mantığında değilsin. Kazandıklarınla, işine ve kendine yatırım yaptın. Projelerinle ilgili kararları alırken danışır mısın?

G.E:Ben yatırımı işime yaptım. Şarkılarıma, sahneme, albümlerime... Gerçekten dediğin gibi harcadım, hiç ucuza kaçmadım. Hiç pişman değilim, insanlar defalarca tekzip etmeme rağmen hala taksi plakalarım falan var zannediyorlar.
Halbuki durum öyle değil. İşin kalitesine önem vermek, bir sahnenin özel olarak hazırlanması dünyanın parası ve sanatçı dinleyenine saygıdan yapar bunu.
Ben hep yaptım hep de yaparım, bu dinleyene borcumdur. Şimdi yatırımım aileme, en büyük zenginliğim ailem. Taksi plakalarım da, yurtdışında evlerim de, arsalarım da yok ama aslanlar gibi üç oğlum var!

O.G:Son karar senin midir, her zaman?

G.E
:Aklına, duruşuna, istikrarına inandığım sayılı dostlarımın fikrini sorar ve uzun uzun dinlerim onları. Ama kalbim karar verir sonunda. İç sesi denen duygu çok önemli, en doğrusunu söylüyor. Dinler dinler bildiğimi yaparım olarak da algılanmasın ama böyle gelişiyor gerçekten...

Serinkanlı bir duruşun vardır... Seni hayatla ilgili en çok ne panikletir, tabii çocuklarının haricinde.

Sağlık en hassas olduğum konu. Hiçbir şeyden korkmam ben, annem deliler bir şeyden korkmaz der bana. Ha panik ayrı konu, emin olmayan insan panik olur, ben yaptığım her ne ise ondan eminsem panik olmam.
A şıkkı olmazsa b şıkkı vardır, kapanan kapının yerine yenisi açılır. Güneş her sabah doğar...

O.G:Şanslı bir kadın mısın? Yoksa insanın şansını kendisinin yarattığına mı inanırsın?

G.E:Bu sorunun cevabında çok gel gitler yaşarım, hala çözebilmiş değilim. Şansı kendimiz yaratırız diyen kısmım daha ağır basıyor galiba. Bilinçaltı davet ediyor karşımıza çıkan insanları sanki.
Ya da ikiye ayıralım şansı. Şansı hep ben kendim yarattım. Mesela ‘Dadı’ dizisi bana teklif edildi, şimdi bu şanssa eğer, Haldun Dormen ve Kenan Işık gibi iki dev tiyatrocunun ortasında oynadım bu dizide biliyorsun.
Çok çalışıp ezberlerimi iyi yapıp, beden dilimi ve oyunculuğumu iyi kullanmasaydım, başarılı olamazdım. İşte o zaman, bu şansı iyi değerlendirememiş olurdum.

O.G:Sence evliliğin huzurlu bir şekilde devam etmesinde, en büyük pay kadının mıdır? Öyleyse neden?

G.E
:Kadının büyük payı var ama oranlarda bir dengesizlik olursa tüm dengeler aksar. Eşit fedakarlıklar olmalı evliliğin huzuru için. Ülkemizde kadın fedakarlık örneği.
Yazık, yok olup giden nice hayatlar var bu yüzden. Kadın mutluluğu da hak eder, takdir edilmeyi de. Hep fedakarlık, hep emek beklemek orantısızlık. Mustafa bilir bunları...

Senin evliliğini heyecanlı tutma formülün var mı? Bizimle paylaşmanı istesem...

Genele uyan kurallar olmaz tabii ama bizim formül; sanırım ikimizin de birbirimizin başarılarına, kararlarına, kişisel özgürlük zamanlarımıza karşılıklı saygımız olsa gerek. Kompleksten arınmış yapılarımız var.
Birbirimizi alkışlamaktan da, dibe vuran acımasız eleştiriler yapmaktan da kaçınmıyoruz. Bunlar çok önemli. Bir de bizde sorun varsa, gırgıra alarak hallederiz, alay eder dalga geçeriz birbirimizle. Küslük ya da sorunumuz neyse ille hallolur, çünkü kimse kişisel olarak algılamaz olayı.

O.G:Ali Poyrazoğlu çiftler arasında bir süre sonra; ten eskimesi, ten küflenmesi olduğunu söylüyor. Sence de doğru bir tespit mi bu?

G.E:Ten men Atlas, Ares, Güney haline geliyor. Bu söz bizim için geçerli değil, bir şey de bitmiyor!

O.G:Hülya Avşar’ın evlilikte üç maymun formülüne katılıyor musun?

G.E:Ayaklarının üzerine basan, özgürlüğü evliliğine rağmen ellerinde olan, kendine güvenen hiçbir kadın 3 maymuna falan inanmaz, buna gerek kalmaz. Ha maddi imkansızlıklar, kişisel haklardan yoksunluk elbette bunu mecbur kılar o ayrı. Anne olunca değişir fikrin derlerdi anneyim, hiç değişmedi fikrim.

O.G:Günümüzde çalışan, kariyer sahibi kadınlar genellikle beraberliklerini devam ettiremiyorlar. Sen hepsini bir arada gayet güzel götürüyorsun, diğerlerinin zorlandıkları, beceremedikleri nedir sence?

G.E:Kimsenin yerine, hayatı ve yaşadıkları hakkında fikrimi beyan edemem. Herkes kendi yaşadığını bilir, dışarıdan ne görüyorsak o olmuyor her yaşanan.

O.G:Sen de ne badireler atlattın, yıllarca şöhretli bir adam eşindi, aslanlar gibi güzel kızlarını yetiştirdin kolay mı dışardan sorgulamak?

G.E:Asla büyük konuşmam benim de ne yaşayacağımı kimse bilemez. Hepsini bir arada götürebilmek, hem anne, hem sanatçı, hem evlat, hem eş, hem gelin, hem arkadaş, hem dost, hem ünlü hem de sıradan ve sade biri olabilmek kolay değil.
Gerçekten kocaman bir yürek istiyor ve hepsi birbirine o kadar yakın ve o kadar bağlı ki aslında. Ya sen ne güzel sorular sorup ne güzel şeyler söyletiyorsun, teşekkür ederim!

O.G
:Nasıl bir kadınsın, önceliklerin, beklentilerin nelerdir?

G.E:Önceliğim orantısız ve katı bir biçimde çocuklarım üzerine kurulu. İşimden, sosyal hayatımdan, kendime ayırabileceğim her türlü vakitten sınırsızca çalmalarına sınırsız hoşgörüm var.
Olması gerektiğinden çok daha fazla! Nasıl bir kadınım, işine gelmeyene zor bir kadınım, çünkü fazla detaycı, titiz ve azıcık da zekiyim! Beklentilerim sahip olduğum her şeyi koruyabilmek.
Artık bu önemli hayatımda. Kazanabilmek için 20 yıldır çalıştım, yine severim kazanmayı ama artık seçerek ve daha detaylıca düşünerek alıyorum kararlarımı.

O.G:Sorunlarını içine atıp, hiçbir şey olmamış gibi mi davranırsın?

G.E:Yerini ve zamanını kollayarak söylemek ve çözmek mi istersin? Asla ve asla içime atmam, asla hiçbir şey olmamış gibi yapamam... Yerini ve zamanını kollamak da bir marifet, bunu da seyrek yapabilirim ama ille de çözmek isterim.
En ince ayrıntısına kadar konuşmak isterim. Hayatta kimseyle konuşamayacağım bir konu yoktur. Çözülmeden üstünkörü halledilmiş gibi kapatılan sorunların yollardaki gazete kağıdıyla örtülmüş derin çukurlar olduğunu düşünürüm her seferinde ayağın takılır düşersin ve hep canın yanar.
O çukurları efendice doldurmak yani hayata uyarlarsak sorunları geçiştirmeden halletmek sorun ne ise yüzleşmek gerekir, yola öyle sağlıklı devam edilir...

O.G:Gerçekten çok güzel bir kadınsın... Güzelliğini koruyabilmek için neler yapıyorsun?

G.E:Çok teşekkür ederim, asıl güzel sensin. Gerçekten bu böyle. Çocuklar senin kızlarının yaşına geldiğinde ben hala böyle kalabiliyorsam asıl marifet bu olur. En önemlisi gülümsemek.
Ruh beslenmesi çok önemli, çocuklarla gerçekten çok ama çok besleniyorum. Her sabah onlarla uyanmak yeniliyor beni, onlara baka baka daha da içimin ışıldadığını görüyorum.
Tabii beden beslenmesi de çok önemli. Gerçekten sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum. Toprağın bize sunduğu besinleri tüketmek bana çok doğru enerji veriyor.
Çay tutkusu olanlar vardır ya benim de meyve tutkum vardır, her türlü meyveyi fazlaca tüketirim hatta diyet bozan en önemli besinim meyvedir fazla şekerli olduğu için. Kremler falan işin süsü, aksesuarı bence. Ruh ve beden beslenmesi ve tabiii ki kadına yakışan en önemli özellik temizlik!
Kaynak



------------------------------------------------------------------------

Sabah Gazetesi Yazarı:Yüksel Aytuğ

Gülben Ergen'e inanın


Gülben Ergen harika bir iş yapıyor. Mardin ziyareti sırasında etkilendiği köylerin önemli bir eksiğini gidermek için kolları sıvamış, var gücüyle çalışıyor. Köylere anaokulu yaptırmak için iş adamlarını, sanatçı dostlarını seferber etmiş, "Çocuklar Gülsün Diye" çabalıyor. Uzaktan izliyorum, duyuyorum, Gülben'e burun kıvıranlar, dudak bükenler var. Bu kampanyanın, Gülben'in kendisine yonttuğu bir halkla ilişkiler faaliyeti olduğunu ima edenlere rastlıyorum. Sizce Gülben Ergen'in böyle bir reklama ihtiyacı var mı? Asla yok. Ben onun toplumsal duyarlılığını iyi bilirim. Bu sütunlarda televizyon ekranlarının temizlenmesi adına başlattığım "Sarı Kurdele" kampanyasına ilk destek verenlerden biriydi. O zamanlar Atlas'a hamileydi ve "çocuğunun seyredeceği ekranın o dünyaya gelmeden önce temizlenmesi için" yanımda olduğunu sahneden ilan etmişti. Gülben duygu insanıdır. Mardin'in köylerinde gördüğü manzara içine işlediği için böyle bir kampanya başlattığından, samimi olduğundan adım gibi eminim. Bugüne kadar bazı ünlüler bu tür sosyal sorumluluk projelerini "PR çalışması" olarak yürütmüş, güvenimizi sarsmış olabilirler. Ama sürekli bu şüpheyle yaşanmaz ki? Elini taşın altına koymaya hazırlanan her ünlüyü, "potansiyel reklamcı" olarak görmek, bize ne fayda sağlayacak? Ayrıca dileyen, kendi reklamını yapsın. Sonunda oradaki muhtaç çocuğun boğazına bir sıcak lokma gidecekse, onların eğitimine katkıda bulunacaksa, varsın herkes "reklam yıldızı" olsun!.. Ben Gülben'e inanıyorum. Siz de inanın...

Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:42
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
14 Mayıs 2010       Mesaj #162
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
GÜLBEN ERGEN'E "YILIN SOSYAL GİRİŞİMCİLİK PROJESİ ÖDÜLÜ" VERİLDİ...

Sponsorlu Bağlantılar
- GÜLBEN ERGEN:
- "HERKESİN GÖNLÜNDE BİR GERÇEK VARDIR. BENİM İÇİN ÜLKEMİN BAŞKENTİ ÇANAKKALE'DİR"
- "OĞLUM ATLAS FENERBAHÇE, BEŞİKTAŞ VE GALATASARAY'I DEĞİL TROYA TAKIMINI TUTUYOR"

AYHAN ÖNCÜ - MURAT CANDAN ÇANAKKALE (İHA)

- Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası koordinatörlüğünde çalışmalarını yürüten İl Kadın Girişimciler Kurulu, Onsekiz Mart Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirdiği "Önder Kadın" konulu bir konferans sonunda Yılın Sosyal Girişimcilik Projesi Ödülü'nü ünlü sanatçı Gülben Ergen'e verdi.
Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Anafartalar Kampüsü Süleyman Demirel Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen etkinlik, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı. İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Meltem Çetin, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Raİf Aktur, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir'in yaptığı konuşmaların ardından Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde kimsesiz çocuklar için Hamiyet ve Ferudun Sözen Sevgi Evleri Çocuk Yuvası ile İlköğretim Okulunu yaptıran TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi Fernur Sözen'e ödülü takdim edildi.
Ardından Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş bir konuşma yaptı. Konuşmasında ev kadınlığı olgusunun artık değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Bektaş, "Kadınların da erkekler gibi çalışarak girişimci olduğunu artık herkesin kabullenmesi gerekir. Türkiye'de bir milyon 700 bin erkek girişimcinin yanında 80 bin kadın girişimcinin olması çok az bir rakam. Bunun çok daha yükseklerde olması gerekir" dedi.

"OĞLUM ATLAS TROYA TAKIMINI TUTUYOR"
Yapılan konuşmanın ardından, gerçekleştirdiği ve müdahili olduğu sosyal projelerle dikkat çeken ünlü sanatçı Gülben Ergen'e "Yılın Sosyal Girişimcilik Projesi Ödülü" verildi. Ergen, ödül töreninde yaptığı konuşmada, herkesin gönlünde bir gerçek olduğunu belirterek, "Benim için ülkemin başkenti Çanakkale'dir. Bu benim gerçekten hissettiğim bir şeydir. Eşimle ilgili burada çok güzel şeyler söylendi. O zaten Troya'lıyım diye ayakta duran birisi. Geçen yıl ve ondan önceki yıl o da burada ödül almış. O zaten buralı. Bu toplantıda kadına verilen hakların altını çizmek lazım. Bazı haklar verilmiyor, onu almak gerekiyor. Kimse de onları önünüze getirip sunmuyor" diye konuştu.
Gülben Ergen kendisi ile ilgili birçok sözün söylendiğini de belirterek, '3 tane çocuğunuz var, nasıl bu şekilde zayıfsınız, bu kadar işi nasıl bir arada yapıyorsunuz' diye bana soruyorlar. Bana zor gelmiyor ki bu işler. Her şeyden önce ruhumu, bedenimi çok seviyorum ve sayıyorum. O kadar inançlıyım ki, inançlarım kendime olan saygımı daha da çoğaltıyor. 'Nasıl zayıfladınız' diye soruyorlar; bilmem, kendime iyi baktım. Kendime iyi bakmam gerekiyor. Çünkü çocuklarıma iyi bakmam lazım. Çocuklarıma iyi bakmam gerekiyor ki, aydınlık Türkiye için bir şeyler talep edebiliyorsam, bir şeylerden şikayetçiysem, hele ki bir de sanatçıysam ve sesim de bu kadar çok duyuluyorsa, beğendiklerimi ve beğenmediklerimi mesleğimi yaparken söyleme özgürlüğüne sahipsem, o zaman benim laik, çağdaş, modern ve akıllı bireyler, böyle çocuklar yetiştirmem gerekiyor" dedi.
Gülben Ergen, eşinin ilgisi sebebiyle çocuklarının adeta Troya ile büyüdüğünü belirterek, "Atlas'a hangi takımı tutuğunu soruyorlar. O da Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray yerine 'Troya takımını tutuyorum' diyor. Çocuk Troya adını duymaktan takım falan bilmiyor ki" ifadelerini kullandı.
Gülben Ergen, daha sonra liderliğini yaptığı "Çocuklar Gülsün Diye" projesiyle ilgili bilgi verdi. Konuşmanın sonunda Gülben Ergen'e, 'Yılın Sosyal Girişimcilik Projesi Ödülü'nü Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İlhami Tezcan, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, Çanakkale Ticaret Borsası Başkanı Kaya Üzen, İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Meltem Çetin, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Raİf Aktur ve ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir birlikte verdi. Tören,toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:42
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
20 Mayıs 2010       Mesaj #163
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Gülben’in reklamını yapıyorum

Gülben Ergen, Çocuklar Gülsün Diye adıyla bir kampanya organize ederek aslında kendi reklamını yapıyormuş, çocuklardan çok kendini düşünüyormuş...

Böyle mızırdanmalar geliyor kulağıma.
Gülben katliam yaşanan Mardin’in Bilge Köyü’ne gittiğinde de benzer şeyler söylenmişti.
Orada çektirdiği fotoğraflarla aslında kendi reklamını yaptığı konuşuldu.
Varsayalım öyle olsun...
Bir dakikalığına Gülben’in üç çocuk annesi bir kadın olduğunu unutup; yüreğinde gram çocuk sevgisi olmadığını, kendi reklamı için her türlü numarayı çevirecek bir hırs küpü olduğunu düşünelim...
Ne kötülük var bunda.
Ben sonuca bakarım, çektirdiği fotoğraflarla Bilge Köyü’ndeki çocukların dramına dikkat çekti mi Gülben?
Çekti...
Feride Edige ve Elvan Oktar’la yola çıkarak Çocuklar Gülsün Diye adıyla bir kampanyayı hayatımıza soktu mu?
Soktu...
Bunun için toplantılar yapıyor, yetkililerle konuşuyor, televizyonlara çıkıp kampanyayı tanıtıyor, zaman harcıyor mu?
Harcıyor...
Bunun karşılığında bir parça da Gülben’in reklamı olmuş kime ne?..
Angelina Jolie Vietnam’a, Pakistan’a, Irak’a, Afrika’ya gidip depremden savaşa ve yetim çocukların sorunlarına kadar pek çok soruna dikkat çekiyor da, Gülben bu ülkenin sorunlarına dikkat çekince mi ‘reklam’ oluyor...
Çocuklar gülsün diyerek 1 milyon lira toplarsa eğer, Trabzon, Erzurum, Mardin, Tokat, Sinop ve Hatay’da 0-6 yaş arası çocuklar için 6 adet ana sınıfı yapılacak.
Servis araçları alınacak...
Gülben reklamını yapıyormuş.
O çocuklar okula gidecekse, servise binebilecekse umurumda değil, helali hoş olsun...
Ben Gülben’in de, taşın altına elini koyan her sanatçının da reklamını yaparım arkadaş.
Reklamını yapmakla kalmam 1234’e gülücük Msn Happy mesajı atıp, destek de olurum...

------------------------------------------------------




Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:42 Sebep: kırık link
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
1 Haziran 2010       Mesaj #164
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
'Çocuklar Gülsün Diye'

"Çocuklar Gülsün Diye" adıyla 0-6 yaş grubu çocuklarımız için başlattığı kampayayla "Yılın Sosyal Girişimcilik" ve "Sosyal Sorumluluk Projelerine En İyi Destek Veren Sanatçı"sı seçilen Gülben Ergen, iyi yürekli herkesi yardım kampanyasına davet ediyor.

Geçtiğimiz günlerde 16.sı düzenlenen Kral Müzik Ödüllerinde, "Giden Günlerim Oldu" şarkısıyla da, dijital ortamda yasal olarak en çok indirilen şarkı ünvanıyla ödül sahibi olan başarılı sanatçı, (1 Haziran 2010) saat 16.00’da Kral FM - Kral TV ortak canlı yayınında Mehmet'in Gezegeni'ne konuk oluyor.

Çocuklar Gülsün Diye projesi, şarkıları ve keyifli sohbetiyle Gülben Ergen, Mehmet'in Gezegeni'nde…
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
8 Haziran 2010       Mesaj #165
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Gülben Ergen okul açtı...

Sanatçı Gülben Ergen, Mardin'in Nusaybin ilçesinde ''Çocuklar Gülsün Diye'' projesi kapsamında, yaptırılan anaokulunun açılışına katıldı.
Mardin Valisi Hasan Duruer, Duruce Beldesi'nde yapımı tamamlanan anaokulunun açılışında yaptığı konuşmada, çocukların iyi yetişmesi için çaba sarf ettiklerini belirterek, ''Onlar ne kadar iyi yetişirse, ne kadar kendilerine güvenleri gelire ve ne kadar şahsiyet kazanırlarsa memleketin geleceği de o kadar güzel olur. Biz hiçbir çocuğumuzu birbirinden ayırmıyoruz. Doğulusu, güneylisi, kuzeylisi, batılısı, Türküyle, kürdüyle, arabıyla, süryanisiyle hepsini kucaklıyoruz. Onlar hepimizin yarınlarıdır. Bu okulun yapılmasında Gülben Hanım ve ekibinin büyük katkısı var onlara teşekkür ediyorum'' dedi.

Sanatçı Gülben Ergen ise Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği Trabzon, Mardin, Hatay, Erzurum, Sinop ve Tokat'ın ulaşılması en güç köylerinde anaokulu yapmak için kampanyayı başlattıkları belirterek, çocukların zihinsel gelişiminin yüzde 70'inin, 0-6 yaşları arasında tamamlandığını söyledi. Kampanya ile okul öncesi eğitime vurgu yapmak istediklerini kaydeden Ergen, şöyle konuştu:

''Sizler bu okulda inşallah iyi öğretmenlerle iyi eğitimler alıp iyi duyguları kalbinizde bulundurup fiziksel ve bedensel gelişiminizi en güzel şekilde tamamladığınız zaman biz çok mutlu olacağız. Çocuklar Gülsün kampanyası Mardin'e geldiği için çok mutluyum. Çünkü bu kampanyanın başlatma fikri Bilge köyü ziyaretim sırasında oluştu. O zaman bekle beni Mardin demiştim. Aradan 6 ay geçti ve Mardin'e verdiğim sözü tuttum. Hepinizi çok seviyorum. Bundan sonraki yolumuz Trabzon, Erzurum, Sinop ve Hatay olacak. Dualarınız bizimle olsun. Sizden bir tek isteğim var. Okulumuza iyi bakın.''

AK Parti Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey ise en iyi yatırımın eğitime yapılan yatırım olduğunu belirterek, Ergen'in yaptığı bu davranışın herkese örnek olduğunu söyledi. Vali Duruer törende kampanyaya katkıları olan Gülben Ergen, Feride Edige ve Elvan Oktar'a birer plaket verdi.

Törene Duruer'in yanı sıra Nusaybin Kaymakamı Yücel Gemici, MEB Okul Öncesi Eğitim Dairesi Genel Müdürü Remzi İnal, Mardin Milli Eğitim Müdürü Muhammed Öztürk ile çok sayıda davetli katıldı.
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:43
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
11 Haziran 2010       Mesaj #166
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Nusaybin'de şenlik var...

Gülben Ergen’in katliamın yaşandığı Bilge köyünün çocuklarını ziyaretiyle atılan kampanyanın tohumları meyvesini veriyor. ‘Çocuklar Gülsün Diye’ ikinci anaokulu açıldı Duruca’da. Her birinin önüne oyuncaklar, çantalar, diş fırçaları ve macunlar konan çocuklar şaşkın ve mutlu. Bir sonraki durak Trabzon Deregözü Köyü

Bir yıl önce Mardin’in Bilge köyünde yaşanan katliam çok kişinin hayatını değiştirdi. Orada öldürülen 44 kişinin yakınları için hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Köyle uzaktan yakından bağlantısı olmayan birinin daha hayatı değişti bu süreçte: Katliamdan altı ay sonra köyü ziyarete giden Gülben Ergen’in.
Bilge ve civar köyleri ziyaret etti; okullara kitap, defter, kalem dağıttı. Ama kalıcı bir etki bırakmak istedi buralarda. Çocukları gördü, şartları gördü ve karar verdi: bu köylere birer anaokulu gerek.
Sonra araştırmacı Elvan Oktar ve Pro İletişim’in sahibi Feride Edige’yle bir araya geldi, kampanyanın adını ‘Çocuklar Gülsün Diye’ koydular. Kendini anlatması kolay olmadı; “Reklam yapıyor” dediler, “Kendine yontuyor” dediler. Sanırım hâlâ da diyorlar. Ama önceki gün Nusaybin’e bağlı Duruca Köyü’nde olanların arasında bunu aklına getiren yoktu. ‘Çocuklar Gülsün Diye’ kampanyasının ikinci anaokulu açıldı Duruca’da. Kampanya okul binasını yaptırıp içini de hazırlıyor ve Milli Eğitim Bakanlığı’na devrediyor. MEB de öğretmen atıyor. Buraya atanan İlknur Öğretmen, “Daha önceki okulda fare avlıyorduk” diyordu açılışta. Okulu dolduran çocuklar kadar sevinçliydi o da... Ama o çocuklar yok mu, o çocuklar...
Nasıl mutlu, nasıl şaşkın ve nasıl güzeldiler. Her birinin önüne oyuncaklar, çantalar, dış fırçaları ve macunlar konmuştu. “Ben bunu açmayacağım” diyordu biri, “Bitmesin.” Diğeri oyuncak hayvanların durduğu sepete eğilip zebraları kenara atıp “Ben inek istiyorum” diye tutturuyordu.

Küçük Dila sınıfı
Duruca, Suriye sınırında. Kampanyanın amacı, ulaşılması en zor köylere anaokulu yapmak. Sınıflardan birinin adı Küçük Dila Sınıfı. Geçen eylülde İstanbul’daki sel felaketinde annesinden avuçlarından kayıp giden Dila’nın babasının katkılarıyla hazırlanmış bu sınıf. Dila’nın babası gibi, erken kaybını kampanyayla yaşatmak isteyen biri daha vardı Duruca’da.

Her okula oyun parkı
Bir organizasyon şirketinin sahibi Fatih Dağıstanlı, bu kampanyada yapılacak her okulun bahçesine bir oyun parkı hediye ediyor. Dağıstanlı, bundan 32 yıl önce, henüz yedi yaşındayken kaybettiği kuzeni Ahlam’ın adını veriyor parklara. Kampanyanın yeni durağı Trabzon Deregözü Köyü. Orada da temel atıldı atılacak. Okulun masraflarını Eyüp Sabri Tuncer üstlenmiş. O nedenle şu an yapılan bağışların tümü, dördüncü okula, Erzurum Köprüköy’e gidecek. İster 1 TL, ister çok daha fazlası, her türlü katkı makbul onların gözünde. Daha fazla bilgi isteyenler Çocuklar Gülsün Diye Msn Happy adresinden yararlanabilir.

Bilge Köyü’nden geldiler

Bu kampanyanın başlangıç noktası Bilge Köyü, dört kişiyle temsil edildi bu açılışta: Canan, Hatice, Ezgi ve İpek. Hepsi de anne babalarını, kardeşlerini kaybetmişler o olayda. Gülben Ergen’le köyü ziyareti sırasında tanışmışlar, kalabalığın arasından sıyrılıp arabasına binmiş, hikayelerini anlatmışlar. Ergen de onları Duruca’daki açılışa davet etmiş. “Çok sıkılıyoruz köyde” diyorlar. Kaybettikleriyle bir gün buluşacaklarına inanıyor. Hatice epeyce yaşlı ninesine “Ölünce anneme selam söyle” dediğini anlatıyor.Teselli sözcüklerinin hepsi anlamsız kalıyor. Sözün bittiği yer burası.
Kaynak

------------------------------------------------------------
İkizler ortaya çıktı...


Gülben Ergen ve ikizleri aylardan sonra ilk kez görüntülendi...

‘Anadolu Ateşi’nin sanat yönetmeni Mustafa Erdoğan ‘Anadolu Ateşi Evolution’ adlı yeni gösterisini, Harbiye’deki Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda önceki gece sahneledi.
Mustafa Erdoğan’ın gösterisinde en ön sırada eşi Gülben Ergen, 4 yaşındaki oğulları Atlas ile 11 aylık ikizleri Ares ve Güney de oturuyordu. Ares ile Güney’in ağabeyleri Atlas’a olan benzerliği de dikkat çekiciydi.


Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:43 Sebep: kırık link
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
13 Haziran 2010       Mesaj #167
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
İkimiz de artık alyans takmıyoruz

Gülben Ergen, Feride Edige ve Elvan Oktar ile çıktığı Çocuklar Gülsün Diye yolculuğuna devam ediyor. Ünlü sanatçı, kampanya kapsamında ikinci anaokulunun açılışını Mardin-Nusaybin’deki Duruca Köyü’nde yaptı. Biz de Ergen’le Mardin’de buluştuk, hem kampanyanın gidişatını hem de evde kendisini bekleyen dört erkeğe bu tekmpoda nasıl yetişebildiğini sorduk.

Çocuklar Gülsün Diye Projesi’nden başlayalım... Bir dernek kurmaya, anaokulları yapmaya nasıl karar verdiniz?

- Biz Hürriyet’le birlikte girdik bu işe aslında... İkizlerim Ares ve Güney’in ilk fotoğraflarını birçok yayın grubu istiyordu ama Hürriyet profesyonel davrandı, dünya starlarının yaptığı gibi bu fotoğrafları satın aldı. O alışverişle de derneğin temelleri atıldı.

Önce reklam olarak algılandı bu hareket tabii...

- Kim nasıl istiyorsa öyle algılasın... Sonuca bakın siz. Tokat’tan sonra Mardin-Nusaybin’in Duruca Beldesi’nde bir anaokulu daha açtık. Zaten ne derlerse desinler, hiçbir olumsuz eleştiri yolumuzu kesemez. Bizim yolumuz ve hedefimiz belli; bu anaokulları açılacak. Fazlası olur ama azı olmaz.

Amacınız ne?

- Çocuklara hayatı öğreten şey önce anne-baba, sonra okul öncesi eğitimdir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği verilere göre, 0-6 yaş arasında öğrendikleriniz, karakteristik gelişiminizin yüzde 70’ini oluşturuyor. Yani okul öncesi eğitim, sağlıklı bireyler için büyük önem arz ediyor.

BU İŞTE “BEN” YOK, “BİZ” VAR

Sabahki konuşmanızda, pek çok yerde insanların çocuklarını anaokuluna bırakmak istemediğini söylediniz. Neden?


- Sebep anaokulu değil, anaokulu denen yerlerin nasıl olduğu... Önceki gezilerimizde öyle kötü anaokulları gördüm ki... Kazan daireleri gibi yerler... Oysa iyi anaokulu yaparsanız, oraya evlatlarını göndermeyecek anne-baba olmaz.

Öğretmenler nasıl atanıyor bu okullara?

- Milli Eğitim Bakanlığı, bizim de bilgimiz dahilinde öğretmen atamaları yapıyor.

Konser veriyorsunuz, albüm çıkarıyorsunuz, üç oğlunuz ve eşiniz evde sizi bekliyor. Neden Çocuklar Gülsün Diye?

- Şan şöhret, para, aile tamam da bunları çıkarırsan geriye ne kalıyor? Ben manevi haz aldığım, çok mutlu olduğum için Feride Edige ve Elvan Oktar ile bu yola baş koydum.

Sizi sevmeyenlerin de olacağını düşünüp, projeye zarar vermemek adına “ıyisi bu projenin yüzü ben olmayayım” dediniz mi hiç?

- Bu projenin özet sözü, ben yok biz var! SMS atandan binlerce lira bağış yapana kadar herkes bizim kahramanımız. Beni sevmeyenler de projemize destek olabilmeli. Çünkü anaokullarının yapımı 24 saat canlı olarak web sitemizden izlenebiliyor, 1 TL bile olsa her bağışçığının adı okullardaki kahramanlarımız listesine yazılıyor. Yok bize destek olmayacaklarsa, Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı’na, TOÇEV’e, AÇEV’e, Baba Beni Okula Gönder’e destek olsunlar.

AİLEMİ İHMAL ETMİYORUM

Tokat ve Mardin’in ardından Trabzon’a geliyor sıra... Ya sonra?


- Trabzon’u en geç ağustos başında açacağız. Ondan sonra da Erzurum, Hatay ve Sinop var.

Kaç çocuk okutuyorsunuz şimdi?

- Biyolojik olarak üç çocuğum var ama kalben binlerce çocuğa sahibim.

İlk konuşmanızda ailenizin bir ay sizi vazgeçirmeye çalıştığını söylediniz. şimdi durum nedir?

- Çalıştılar tabi, ama ben yine de yaptım. Ve yaptığım şeyden dolayı çok mutluyum.

Ailenizi ihmal ediyor olmayasınız...

- Hayır, öyle bir şey olmaz tabii...

Son günlerde alyans takmadığınızı fark ettim.

- Merak etmeyin, bir sorun yok. Mustafa, kılıç çalışmalarında onu zorladığı için çıkardı. O takmıyor diye ben de takmıyorum artık. Zaten erkekler yüzüğü aksesuvar olarak görüyor. Mustafa saat bile takmayan biri, o yüzden bir şey demiyorum.

MANKEN OLMAK DEĞİL OKUMAK İSTİYORLAR

Bilge Köyü’nde tanıştığınız, anne-babalarını kaybetmiş dört genç kız sizi görmek için Diyarbakır’dan kalkıp geldi. Sizinle ıstanbul’a gelmek istiyorlarmış. Ne yapacaksınız?


- Onlarla açılış öncesinde konuştuk. ıstanbul’a gelmekle sorunlarının çözülmeyeceğini ve kendilerini masallar diyarında bulmayacaklarını anlattım. Ama anladım ki Mardin onlara yetmiyor, akıllandıkça ve büyüdükçe akılları, istekleri buralara sığmaz oluyor. Görüşmeye devam edeceğiz ve ne yapabileceğimize bakacağız.

Bilge Köyü’nde size en çok ne sordular?

- Katliam sonrası arkadaşlarından birçoğunu Darüşşafaka’ya götürmüşler. Onlar da “Gülben abla senin evin Darüşşafaka’ya yakın değil mi” diye soruyor. Onlar da orada okumak istiyorlar, onlara çok özeniyorlar belli ki. Dersleri iyi olursa yardım etmeye çalışacağız. Hedefleri manken olmak değil okumak.

PROJEYE DESTEK OLMAK İÇİN


www. cocuklargulsundiye. org

Garanti Bankası şube Kodu: 395
Hesap No: TR970006200039500006211111
Turkcell SMS No: 1234
Vodafone SMS No: 2345

Kaynak...


----------------------------------------------------------

En büyük hayalim


Allah çocuklarımı bana bağışladı, çocuklara hzizmet ederek O"na teşekkür ediyorum.
En büyük hayalim; 15 yıl sonra oğlumun göğsüne “Çocuklar Gülsün Diye” rozeti takıp, okul açması...

Gülben Ergen’in, 44 kişinin katledildiği Bilge Köyü’nün öksüz çocuklarını hediyelerle ziyaret edişinin üzerinden tam 7 ay geçti. “Buraya tekrar geleceğim” demişti ayrılırken... Sözünü tuttu. Arkadaşları Feride Edige ve Elvan Oktar’la başlattıkları “Çocuklar Gülsün Diye...” kampanyası için topladıkları bağışlarla önce Tokat’ın Bozcalı, sonra Mardin’in Duruca köyünde iki anaokulu açtı. Sırada Trabzon, Sinop, Hatay, Erzurum var.

Duruca Köyü’ndeki okulun açılışında ben de vardım. O çocukların ve annelerinin sevincini kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Bu yüzden bu hafta fotoğraflar konuşsun diyorum. Fotoroman tadında size geçirdiğimiz şahane günü anlatmak istiyorum.
* Bilge Köyü’nde sana “Bu iş burada kalmayacak” dedirten ne oldu?

Çocukların alçak gönüllülüğü, tok gözlülüğü... Ayağı 35 olan bir çocuk, “Benim ayağım 37. Teşekkür ederim” diyerek ayakkabıyı geri verdi. Büyük büyük giymeye çalışmadı veya 10 kardeşinden birine götürmedi. “Bir tane daha silgi cebime atayım” demedi hiçbiri... Fazla verildiğinde “Ben aldım, teşekkür ederim” diye iade eden oldu. “Bu kitaplar fazla biz paylaşırız” diyen bile çıktı. Götürdüğüm şeylerin hepsi geçiciydi ama o kadar minnettar oldular ki... Bu minnetin karşılığı kalıcı bir şeyler olmalıydı. Büyük şehirlerde biz bunları çocuklarımıza terbiyeyle vermeye çalışıyoruz ama o yöre halkının çocuklarının ruhunda müthiş bir asalet vardı. Bu beni çok etkiledi.

* Bilge Köyü’ne yaptığın yardımdan sonra “Reklam yapıyor” diyenler oldu.


Şimdi ne diyecekler? Mardin’e ikinci kez geldim. Sırada Trabzon, Hatay, Erzurum, Sinop var. İnsanların hayatında yer edinmek çok güzel bir duygu. Fırsat eşitsizliği yaşayan insanlara bu hakkı tanımak bana kendimi çok iyi hissettiriyor. Bunun başka bir izahı yok. Ama o lafları söyleyenlere kızgın değilim. Sağolsunlar, çalışma şevkimi artırdılar.

* Eşin Mustafa Erdoğan sana destek oldu mu?

Mustafa mani olmaya çalışmadı. Ama “İyi düşündün mü, gerektiği kadar vakit ayırabilecek misin, doğru yerlere ulaşabilecek misin?” gibi sorularla bu işin ciddiyeti konusunda beni uyardı. Türkan Saylan’a hayranım, minettarım. Tırnağının ucu bile olamayız ama... Mustafa şu uyarıyı yaptı. “Türkan Saylan, bu işlerde hep adıyla vardı. Sen bir süre görüntünle olmak zorundasın. Ama başarını ispat ettikten, güven kazandıktan sonra geri planda kalmalısın.”

* Yani senin resmin olmadan da kampanya destek görsün.

Evet. Şu anda sahip olduğum şöhret vakit olarak da, nakit olarak da çok işe yarıyor. Ama bir süre sonra kendi ayakları üzerinde durması en büyük amacım.

* Bu işle kaç kişilik bir ekip uğraşıyor?

Ben ofisimi bu işe ayırdım. Feride ve Elvan’ın ekibinde de bu işle bizzat ilgilenen kişiler var. Toplam 10-15 kişi bu okulların hayata geçmesi için çalışıyor.

* Hayatın nasıl değişti peki?

Sorma. Ben nereden bilirdim makbuz kesmeyi, servisin ÖTV’sini, inşaat malzemesini... Duvara bir şey çakıyorlar. Tak tak vurup alçıpan mı, beton mu kontrol ederken buluyorum kendimi... Evimle bu kadar uğraşmadım. Mutluluğu her şeye değer.

* Anne olmadan önce aklına bu tür şeyler gelir miydi?


Gelirdi. “Haydi Kızlar Okula”, “Sağlıklı Hamilelik”, “Kadına Karşı Şiddet” kampanyalarında aktif rol aldım. Atlas’ın doğumunda “Çiçek yerine ormana fidan” diye bir dilekte bulundum. Atlas’ın 6500 fidanlık iki ormanı oldu.

* Aileden de böyle gördün herhalde...

Hem öyle, hem yapımda var bu. Bunun şöhretle, yaşımla, konumumla ilgisi yok. Ama Ares ve Güney’in 2.5 ay erken doğması galiba bu projede beni tetikleyen unsur oldu.

* Anlatsana biraz o günleri...

Biri 1200, diğeri 1300 gramdı. Kuvözde değil, yoğun bakımda kaldılar. Onları bana bağışladığı için Allah’a çok şükrediyorum ve 0-6 yaş çocuklarına hizmet vererek sanırım bir nevi teşekkür ediyorum. Bu projede öyle bir maneviyat da hissediyorum. Yoksa bu kadar güçlü ve bu kadar istekli çalışıyor olmam normal değil.

* Şimdi iyiler değil mi?


Bak “Çok şükür” diyeceğim yine... Aradaki farkı kapattılar. Önümüzdeki ay 1 yaşına basıyorlar. Atlas 3.5 oldu.

ARTIK MAKBUZ TAŞIYORUM

* Peki kampanya için bu kadar çalışırken, çocuklarına ayırdığın zamandan çalmıyor musun?

Hayır. Biri kucağımdayken telefon açıp, Mardin’deki sınıfın eksiklerini listeleyebiliyorum. Gecenin yarısı Ares’i uyutup, sonra Güney’in mamasını verip dadıya teslim ettikten sonra internet sitesini güncellemekten veya twitter’a girip “SMS atın” demekten, makbuzu çantamda taşımaktan hiç gocunmuyorum.

* Sen tam zamanlı annelik yapıyorsun değil mi?

Evet, zaten bir sanatçının en çok vaktini alan şey dizidir. Dizi çekmiyorum. Konsere gidip, gelmem toplam üç saattir. Konser şehir dışındaysa ertesi sabah dönerim. Dolayısıyla ben evden çalışan, işlerini takip eden bir anneyim. Dadı bana yardım eden kişidir.

* Galiba karakter olarak da bir şeyi kafaya taktın mı, ucunu bırakmayan bir kişisin. Aileden birine çekmiş misin?

Babam... O çok güçlü, becerikli, pratik zekalı ve çözüm üreten bir adamdır. Bugün okul açılana kadar klima çalışmıyordu, fişlerde arıza vardı, aynalar takılmamıştı ve matkap yoktu. 45 dakikada hepsi halloldu. İnsanlara avucunun içiyle dokunarak, “Hadi, bu bizim işimiz” dediğiniz zaman oluyor. O mesaj kalplerine dokunuyor. Ben tatlı dili beceremem ama elimin ayasıyla dokunmayı iyi bilirim.

Zengİnler destek olmadI


* Projede en çok kimlerden yardım topladınız?

Şu ana kadar açılan iki okulu da halk yaptırdı. 1 TL bağış yapan da var, 25 bin TL de... Biz seçtiğimiz illerin zenginlerinin çok destek olacağını zannediyorduk. Hiç öyle olmadı. Üstelik haber gönderdim, araya aracı soktum, bizzat görüşme talep ettim. Bir tek Trabzon’daki anaokulunun yapımını tek başına Eyüp Sabri Tuncer kolonyalarının sahibi Engin Tuncer üstlendi, bir de Duruca’nın servisini Aras Kargo aldı. Sağolsunlar.

* Bu ilgisizliği neye bağlıyorsun?

Anladım ki bağış toplamak için ya canlı yayına çıkacaksın, ya da kermes düzenleyip sosyeteyi davet edeceksin. İsimleri televizyonda yayınlanacak veya resimleri Alem’de, Hello’da çıkacak. Böyle bir şey varmış meğer. Beş yıldızlı otelde bu proje anlatılmıyor ki canım. İşte burada, bu toprakta anlatılıyor. Sessiz sedasız 25 bin TL yatıran bir kişi oldu. Şok oldum. Bizzat arayıp, teşekkür ettim. Gerçi mecbur kalırsam kermes de yaparım, konser de veririm.

* 1 TL bağış yapan çok oldu mu?

Oldu. Bir simitçi televizyonda izlemiş beni. “1 TL bağış yapan da bizim kahramanımız” dediğimi duymuş, utanarak bankaya gitmiş, sırası geldiğinde 1 TL’ sini yatırıp bağış makbuzunu almış. 1 TL, 5 TL deyip geçmeyin. Beyaz’ın programında 30 bin SMS aldık.

30 bin 5 TL, etti 150 bin TL. Yani bir okulun parası çıktı o programda. Bu projeye katkıda bulunmak için zenginlik şart değil, kalp sahibi olmak yeterli.

ALTI DEĞİL 66 OKUL İSTİYORUM

* Daha yapmak istediğin neler var?

Altı anaokulu bana başta çok cazip geliyordu şimdi az geliyor. Altı değil 66 olsun istiyorum. Bunu yapacak enerjim var ve ihtiyaç var. İşin en zor kısmını hallettik. Sistemi biliyoruz. Ekibimiz var. Ben artık kafamda burayı bitirdim, Trabzon Deregözü’nü düşünmeye başladım. Deregözü’nün açılması 1.5 ay. Müthiş hızlı ilerliyoruz.

* İlerisi için hayal ettiğin bir kare?

15 sene sonra Atlas liseli genç bir delikanlı olmuş. Göğsüne aslanlar gibi “Çocuklar Gülsün Diye...” rozeti takmış, kampanya için çalışıyor, okul açılışı yapıyor. “Annem altı okul diye yola çıkmış ama biz bugün 1000’inciyi açıyoruz” diyor. Ben de şık şık giyinmiş, bir köşeden konuşmasını dinliyorum.

1. Söyleşiye başlıyoruz. Ardımızda uçsuz bucaksız Mezopotamya toprağı....

2. Masal saati.

3. Ve okul açılıyor. Mardin Valisi Hasan Duruer, Gülben Ergen, Elvan Oktar, Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürü Remzi İnanlı. Remzi Bey de bu işe baş koymuş.

4. Çocuklar bize çay yaptı!

5. Çok değil 8 ay önce bu çocukların okudukları anaokulunun tuvaletinden fare çıkıyordu. Şu sınıfın güzelliğine bakar mısınız?

6. Minik Dila sınıfının öğrencileri. İstanbul’da gerçekleşen sel felaketinde henüz 2.5 yaşındayken hayatını kaybeden Dila’nın annesi ve babası projenin en büyük destekçilerinden...

7. Yöre halkının sevinci görülmeye değerdi.

8. Mardin’in Menengiç kahvesi meşhur. Ama Gülben için varsa yoksa Türk kahvesi...

9. Hiç büyüyemeyen çocuklar da bu anaokulunda yaşıyor. İşte 8 yaşında hayatını kaybeden Ahlam’ın oyun parkı ve okuldan çok parka ilgi gösteren çocuklar...

Kampanyaya destek olmak için www.cocuklargulsundiye.org tıklamanız yeterli.


kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
18 Temmuz 2010       Mesaj #168
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Gülben Ergen yeni saç modeliyle poz verdi...

İzmir’in gözde tatil beldesi Alaçatı’da Nihat Odabaşı’nın objektifine yeni saçlarıyla poz veren Gülben Ergen aynı zamanda ‘Uzun Yol Şarkıları’ albümünde yer alan ‘Bir Şans Daha’ isimli şarkıya klip çekti.

28 Temmuz’da Kuruçeşme Arena’da vereceği konserine hazırlanan Ergen, yeni iki kostüm diktiriyor.Geçen yıl Mazhar Alanson ile yaptığı düetle gündemden düşmeyen Ergen’in bu yıl da bir düet yapacağı konuşuluyor.

Saçlarıyla ilgili çok olumlu beğeniler aldığını söyleyen Ergen “10 yıla yakındır saçlarımda sarılar vardı. Konser zamanları ufak değişimleri seviyorum” dedi.
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:43
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
22 Temmuz 2010       Mesaj #169
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Hiçbir ışık sahnedeki Gülben’den parlak olamaz...


Gülben Ergen, Alaçatı sokaklarında yeni imajıyla objektif karşısına geçti, birbirinden güzel pozlar verdi ve sonrasında hayatında olup bitenleri, evdeki dört erkeği, başarı sırlarını ve sanatçı egosunu bir kenara bırakmayı nasıl başardığını Hello! dergisine anlattı.

1988 yılında Hürriyet Gazetesi Sinema Yıldızı yarışmasında ikinci olduğunuz gün, böyle bir gelecek hayal edebilmiş miydiniz?

- Böyle bir gelecekten anlamayacak kadar küçüktüm o zaman. Sanatçı olmak, ünlü olmak, renkli dünya... Bu değerlere değil de başarıya takıntılıydım aslında. şimdi olduğu gibi!

Başarınızın sırrı ne? Hırs? Çalışkanlık? Güçlü önseziler? Star ışığı? şans?

- Başarılarımın arkasında özenli çalışkanlığım var. Çalışmadan olmaz, olamaz... Işıklı olmak da biraz torpilli olduğum konulardan sanırım. Fark edilmek, diğerlerinden farklı bir ışığa sahip olmak güzel bir özellik, ama yetmez; başarıyla beslenmeli. “Dadı” dizisinin bana teklif edilmesi şans mıydı? Ya ben rolü üzerime bu denli yapıştırmasaydım? Haldun Dormen ve Kenan Işık gibi iki profesyonelin karşısında ya sağlam oynayamasaydım? O zaman şans mı kalırdı? “Arka Sokaklar” şahane bir Sezen şarkısıdır ama iyi bir aranje, çok çalışıp iyi okumak, olağanüstü bir klip çekmekle şansımı beşe katladım.

Benim için dönüm noktasıdır diyebileceğiniz bir proje var mı?

- “Dadı” dizisi. Meslek hayatımı “Dadı”dan önce, “Dadı”dan sonra diye ikiye ayırabiliriz. Sitcom fırtınası estirmiştik ekranlarda. ıki sezon boyunca reytinglerde ikinci olduğumuzu hatırlamıyorum. şimdilerde yine tekrarını veriyorlar. Geçenlerde hepimiz mutfaktaydık izlerken, ortaya çıkan resim çok komikti. Dizideki üç çocuklu Melek Dadı, bizim evdeki üç çocuklu ben...

YALNIZLIKTAN KORKMUYORUM

Sanatçıların egolarını bir yana bırakıp, kendilerini işinin ehli insanlara teslim etmeleri sık rastlanan bir durum değil. Ama sizin çevrenizde sizi yönlendirmelerine izin verdiğiniz güçlü bir ekip oldu. Nihat Odabaşı, Taşkın Sabah...


- Taşkın Sabah yıllardır birlikte çalıştığım, sesimi iyi tanıyan bir müzik adamı. Ayrıca da dostumdur, beni yönlendirebilecek kadar objektiftir. şarkı seçimlerinde kafa kafaya veririz. Nihat’ı zaten biliyorsunuz; onun gözüne sonsuz güvenirim. Diğer tüm işini iyi yapan insanlar konuşurken ben susarım. “Ben bilirim” diyen geri gitmeye başlar. Ben işini bileni dinlemeyi kâr sayarım, benden bıkmazsa sürekli sorarım. Ego sadece sahneye çıktığım anda devrede, indiğim an her şey normale döner. Ego sahne dışına taşarsa işler karışır.

Hep çok kontrollü, çok organize bir haliniz var. Kendinizi akışa bıraktığınız oluyor mu hiç?


- Planlamadığınız gün sizi planlar ve programlar verimsiz geçer. Benim her anım dopdolu geçiyor. Çekim, toplantı, çocukların aşıları, evin düzeni, stüdyo, masallar, çizgi filmler, personel idaresi, kampanyamın ilerleyişi, annem, dostlarım ve daha neler neler... Kontrollü olmayı planlı olmak olarak anlıyorum. Akışa teslim olmak artık benim hayat felsefem ama bu savrulan yaprak olmak anlamına gelmez. Öğlen kalkıp miskin miskin “bugün akışa ayak uydurayım da ne olursa olsun” diyemem.

Tek başınıza birçok olayla başa çıkarken bir anda kendinizi kalabalık bir aile portresinin içinde buldunuz.

- Evlenmeden önce de kalabalık bir ailem vardı. Beni sımsıkı sarmalayan, yanımda olduğunu sessizce bana hissettiren. Işıkların olduğu hiçbir yerde durmayan teyzem, dayım, kuzenlerim var. Evlendikten sonra elbette daha renklendik, iyice şenlendik... Ama yalnızlıktan korkmam çünkü insanın aslıdır yalnızlık. Yalnız başlar bu yolculuk, yalnız da biter...

DELİ BİR ANNEYİM BEN

Anne olduktan sonra neler değişti hayat tarzınızda, kişiliğinizde?


- Bunu ben anlatamam ki, belki dışardan gözlemleyen, benimle birebir yaşayan birileri anlatabilir. Deli bir anneyim ben, deli... Çığlıklarla, kahkahalarla, aşkla hoplata zıplata severim çocuklarımı. Çok güldürürüm onları, çok güzel masallar anlatırım. Aslan olurum, şırıl şırıl akan dere olurum, Heidi’nin tok sesli dedesi olurken bir anda Keloğlan olurum. Gerçekten komik ve eğlenceli bir anneyim. Anneyim diye yaşamı seviyorum ve anneyim diye umurumda değil hiçbir şey ve hiçkimse! Hayallerim var Atlas, Ares ve Güney benim oğullarım olduğu için. Bana hissettirdikleri gururlar ordusu duygular için, bana bu kadar güzel baktıkları için, beni görünce kahkahalar attıkları için, mutlu uyanmama sebep oldukları için minnettarım onlara.

Dört erkeği çekip çevirmesi zor değil mi?

- Evet zor, hem de çok! Yorgunluktan ne yapacağımı bilemediğim zamanlar çok oluyor ve o zamanlar ilk düşüncem nedense yurtdışında yaşamalıyız biz oluyor.

Sizi en çok zorlayan hangisi? Ve size en çok aşık olan?

- Beni zorlayan biri diye bir şey yok, geneli zor benim hayatımın, ama ödüllerinin zorluklarından daha fazla olduğu kesin. Bana en çok kim aşık sorusuna cevap arıyorum hâlâ ve içimden nedense “Atlas” diye haykırmak geliyor.

KIZIM DA EKSİK OLSUN

Şimdi bir de kız çocuğu gelse? Var mı planlarınızda?


- Asla yok! Ülkemizin değerlerine layık, okumuş, iyi yetişmiş, çağdaş, kendine güvenli çocuklar yetiştirebilmek gerçekten kolay değil. O yüzden kızım eksik olsun, ileride birbirinden güzel gelinlerim olacak benim!

Eşiniz Mustafa Erdoğan da çok yoğun tempoda çalışıyor. Evliliğinizi ve sevginizi nasıl besliyorsunuz?

- İkimiz de bu kadar yoğun çalışmasaydık halimiz ne olurdu bilmem ama bu ayrılıkları, iş yoğunluklarını, seyahatleri, uzun soluklu evlilikler için daha doğru buluyorum. Sevgi sevgiyse, beslemeye gerek kalmıyor.

Hangisi daha şahane? Sahnede olmak mı, evde olmak mı?

- Sahnede olmak çok başka bir şey. Hiçbir ışık benden daha fazla ışık saçamaz sahneye çıktığım anda... Evde ise ışıklar yer değiştiriyor. Taşıdığım tüm ışığı sahnede tüketiyorum. Neşem, coşkum baki kalıyor ama olması gereken “ego” mikrofona asılı ve ben evimde hizmete geçiyorum zevkle...


SONSUZ BİR AŞK YAŞIYORUM

“Uzun Yol şarkıları”ndaki dingin, sade ruh haliniz sürecek mi yoksa yeni bir “Sürpriz” mi yapacaksınız müzikte?


- Müzikte içimden ne geliyorsa albüme de onu yansıtıyorum. şarkılarım çoktan hazır. Kışa doğru kulaklara çalınırlar.

Gülben, içinde gördüğü “ben”e gülüyor mu? Mutlu musunuz?


- Ben burukken de mutlu olmasını birilim. Mutluyum; Atlas, Ares ve Güney nefesime nefes katıyor. Bu yakışıklılarla sonsuz ve bitmeyen bir aşkı yaşıyorum.




...
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:44
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
25 Temmuz 2010       Mesaj #170
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Gülben Ergen'den sürpriz düet...!

28 Temmuz'da Kuruçeşme Arena konseri için saçlarını siyaha boyatıp imaj yenileyen Gülben Ergen; sürpriz bir isimle sahnede düet yapacağını açıkladı
Ünlüler dünyasında imajını sık sık yenileyen isimlerden biri de Gülben Ergen. Güzel şarkıcı, son olarak da uzun süredir sarı olan saçlarını siyaha boyattı. 28 Temmuz'da Kuruçeşme Arena'da vereceği konsere hazırlanan ve birkaç hafta içinde beş kilo veren Ergen sahneye, genç modacıların tasarladığı üç farklı kostümle çıkmayı planlıyor.

* GÜLBEN ERGEN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN!

SER VERİP SIR VERMEDİ

Her konserinde seyircisine süpriz yapmayı seven ve sahne şovuna özen gösteren Ergen, bu yıl da bu geleneği bozmamaya kararlı. Geçen yıl konserinde Mazhar Alanson ile düet yapan ünlü şarkıcı, 28 Temmuz'daki konserinde de sürpriz bir isimle düet yapacağını söyledi. Bu süpriz isim hakkında ser verip sır vermeyen Ergen, "Her yıl farklı şeyler yapmaya çalışıyorum. Yine Türkiye'de önemli bir isimle aynı sahneyi paylaşacağım ama şimdilik adı bende saklı kalsın. Büyüyü bozmak istemiyorum" diye konuştu.

BU YAZIN İKİ RENGİ VAR


Gülben Ergen twitter'da, Burcu Güneş'in yeni şarkısı 'Tamamdır'ı yorumladı: "Burcu söylüyor radyoda. Üzmez o beni, sarar pamuklara... Çok güzel şarkı, klibi ve yeni sarı saçları da pek havalı." Güneş ise Ergen'in bu yorumuna karşılık şöyle konuştu: "Gülben benim için çok özel. Bu yazın iki rengi var; biri sarı, biri siyah. Gülben'e de siyah yakışmış."

Kaynak...

---------------------------------------------------------
Minili Gülben Ergen


Gülben Ergen hafta sonu Kıbrıs Kaya Artemis Otel'de mini yeşil payetli kıyafetiyle sahneye çıktı.

Çizmeleri ile de kıyafetine ayrı bir şıklık katan Ergen'nin elbisenin altına giymiş olduğu kilotları çorap ve hareketli parçalarda mini elbisesinin azizliğine uğramamak için gösterdiği dikkat ise gözlerden kaçmadı. Kıyafetini Beyrut'tan aldığını belirten Ergen'nin son zamanlarda Nur Yerlitaş ile yaşadığı gerginliği akla getirdi.

MUSTAFA BENİ TANIDIĞINDAN BERİ SAÇIMI BU RENGE BOYATMAMI İSTİYORDU

15 senedir kullandığı sarı saçlarını değiştirip kendi doğal rengi koyu kumrala boyatan Gülben Ergen yeni imajı ile ilk konserini Kıbrıs'ta gerçekleştirdi. Eşi Mustafa Erdoğan'nın kendisini tanıdığından beri kendi doğal rengine boyatmasını istediğini belirten Ergen "Bende yok canım ne o öyle kapkara boyatmam demiştim. Atlas ise sabah uyandığında beni görür gözmez "Anne saçların çok güzel olmuş" dediğini belirtti.
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:44

Benzer Konular

13 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Şubat 2010 / Misafir Edebiyat tr
17 Eylül 2013 / Jumong X-Sözlük
16 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap