Arama

Astral Seyahat

Güncelleme: 27 Mayıs 2013 Gösterim: 27.562 Cevap: 12
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Astral Seyahat

Sponsorlu Bağlantılar

Astral seyahat terimi Okültizm’de ve Teozofi'de kullanılan bir terim olup, kişinin uyku gibi ruh ve beden bağlarının gevşediği hallerde esîrî beden ya da astral beden (Spiritüalizm’de duble) denilen süptil maddelerden oluşan bedeniyle fiziksel bedeni dışında, bilinci yerinde olarak, başka mekanlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğu ve bu bedeniyle geçirdiği deneyimleri ifade eder.

Parapsikoloji'de bu, "beden-dışı deneyim" anlamındaki "out-of-body experience" (OBE) olarak, Metapsişik'te ise "şuur projeksiyonu" olarak adlandırılır.
İrâdi olarak gerçekleştirilebilmesi ve deneyim sırasında bilinçli olunması sebebiyle diğer beden-dışı deneyimler arasında özel bir yeri vardır. Parapsikolojirüya tarzında anımsanmaktadır. Astral seyahatin, okült ve teozofik kaynaklarda ve birçok araştırmacının çalışmalarında "irâdi olarak fiziksel bedenden ayrılma" şeklinde tanımlanmasına karşın (Dr.Scott ROGO, Leaving The Body, 1983), İngiliz parapsikolog Celia Gren bir ayrım yapmış ve “fiziksel beden-dışı deneyimler”den kendiliğinden (irade-dışı) oluşanları için ekzomatik deneyim (ecsomatic experience) terimini ortaya atmıştır. laboratuarlarında yapılan deneylerde kişinin deneyim sırasında 5 duyu organı ile algılanabilecek bilgilerden daha fazlasına ulaşabildiği gözlemlenmiştir. Astral beden için duvar gibi fiziksel nesneler ve uzaklık bir engel oluşturmayacağı ileri sürülür. Yani, kişi bu bedeniyle bir anda kıtalar arası yolculuk yapabilir ve maddi engellerin içinden geçebilir. Fiziksel bedenden çıkıldığında öte-alem varlıklarının görülebileceği de ileri sürülmektedir. Uyku sırasında yapılan astral seyahat fiziksel bedene dönüldüğünde bir
Konu hakkında en fazla araştırma yapmış kişilerden biri araştırmalarını "Journeys Out of Body" adlı kitabında aktaran Robert Monroe’dur. Halen Amerika Birleşik Devletleri'nde Monroe Enstitüsü adıyla bilinen bir kurum bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir. Astral seyahat hakkında ayrıntılı bilgi, Ege Meta Yayınları'ndan çıkan Astral Seyahat Teknikleri isimli kitapta bulunabilir.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 12 Kasım 2008 01:58
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Kasım 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Astral Dünya Kademeleri

Sponsorlu Bağlantılar
Dünyamız

içinde bulundugumuz saat ve tarih dilimidir. Düsünce hiziyla hareket edildiginden bir yerden bir yere gitmek saniyeler alir. Bu tip astral ayrilmalarda yasanan olaylar ve görülen sahislar gerçektende o anda yasanmakta olan seylerdir. Örnegin uzaktaki bir yakininizi düsündügünüzde bir anda kendinizi onun yaninda bulabilirsiniz. Eger yanina gittiginiz insanin psisik güçleri ilerlemisse, geldiginizi anlayabilir.
Astral ayrilma ile bulundugumuz zaman diliminde gezebildigimiz ve her sey düsünce hizina bagli oldugundan, daha fazla yükseklere çikip gezegenler arasi astral seyahat yapmak olasidir. Fakat bunu yapabilmek için bedenimizi astral bedene baglayan kordonu gesetebilmek gereklidir. Bunu yapabilmek için ise astral deneyimlerimizin oldukça fazla olmasi gereklidir.

Düşler Bölgesi

ilkel dinlerden günümüze kadar gelmis tüm dinlerde de varligi kabul edilen, insanin yalnizca rüyalarinda gidip gezebilecegi bir düsler dünyasi vardir. Bazi inanisa göre cinler bu bölgede yasamaktadir. insanin korkulariyla yada düsünceleriyle yüzyüze kalabilecegi tek yerdir. Hersey düsünce hizina dayali oldugundan, korktugunuz herhangi bir sey akliniza geldigi anda onu karsinizda bulabilirsiniz. Ama korkacak bir sey yok çünkü aklimiza gelipte vücut bulan herseyi o anda yok oldugunu düsünerek ondan kurtulabiliriz. Bu dünyanin bir degisik özelligi ise kendinizi oldugunuzdan çok daha farkli olarak görebilmenizdir. Farkli bir insan, hatta farkli bir yaratik...
Günlük hayatta tasarladiginiz ve hayata geçirmeye çalistiginiz her düsünceyi orada kontrol edebilirsiniz. Bir nevi düsüncelerinizin bedenlendigi bir yerdir.

Paralel Evrenler Bölgesi
Zaman içinde yolculuk yapilabilen tek yerdir. Kim bilir belki de yaptigimizi zannettigimiz fakat düsler dünyasindan öteye geçemedigimiz bir yer de olabilir. Paralel evrenler bölgesinde gördügümüz yerler bulundugumuz dünya ile çok benzerlik gösterir hatta rüyalarimizda görüpte (evimizi gördüm ama daha farkliydi) dedigimiz bazi görüntüler, rüya sirasinda paralel evrenler bölgesinde gördügümüz yerlerdir. Bu bölgede kendimizinkine benzettigimiz farkli insanlarin hayatlarini inceleme firsatimiz vardir. Kendi hipnoz deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki hipnoz ile yapilan astral ayrilmalarda gidilen yer, içinde bulundugumuz dünya degil paralel evrenler bölgesi olma ihtimali yüksektir.

Astral Seyahat Tehlikeli mi?
Astral seyahat psisik olaylar arasinda belkide tehlikesiz olan tek seydir. Astral ayrilma sirasinda geri dönememek, kaybolmak yada zarar görmek imkansizdir. Zaten her gece uyudugunuzda astral bedeniniz vücudumuzu otomatik olarak terk edip istem disi gezmekte ve bunun sonucunda rüya görmekteyiz. Amaç her gece bilinçsiz olarak yasadigimiz bu çok dogal olayi, beynimizi uyutmadan bilinçli olarak yapabilmektir. Tehlikeli yada korkutucu olarak gördügünüz en ufak olay karsisinda yapmaniz gereken tek sey oradan uzaklasmak olmali, emin olun bunu düsündügünüz anda zaten farkli bir yerde olacaksiniz. Unutmayin ki ani korkular hizla bedeninize geri dönmenizi saglayacaktir. Bu ani dönüsler ise size bas agrisi olarak geri gelecektir. Elinizden geldigince korkuyu üzerinizden atarak deneyimlerinizi yasamaya çalisin. Unutmayin ki bedene geri dönmek çok kolay fakat terk etmek en zor istir.

Uyku Sorunu
Astral seyahat denemeleri sirasinda ve Astral çikis gerçeklestirildikten sonra her kiside olmasada bazi insanlarda iki degisik uyku sorunu yasanmistir, birincisi sik sik uyku bölünmesi (sik uyanmalar)uyku uyaniklik arasinda oldugumuzu gösterdigi için sorun teskil etmez, çünkü astral ayrilma zaten uyku uyaniklik arasinda gerçeklesmektedir. Bu gibi zamanlarda uyanmak çok dogaldir. Diger sorun ise bunun tam tersidir, bilinçalti gerçeklestirilen Astral Seyahati daha güzel buldugundan devamli uyumak isteyecektir ve yeni baslayan kisilerde 24 saat uyuma istegi gibi sorunlar gözlemlenmektedir.
Astral Seyahat deneme ve uygulama safhalari sirasinda bilinen gerçek bir tehlike yoktur fakat, deneme asamasinda bedenden rahat çikmayi amaçlayarak kullanilan ALKOL ve UYUSTURUCU maddeler bilinci zayiflattigi ve kontrol mekanizmasini olumsuz etkiledigi için gerçekten sonuçlari psikolojik olarak kötü olacak tehlikelere yol açmaktadir.

Son düzenleyen Blue Blood; 18 Kasım 2007 22:10 Sebep: Cvp: Astral Seyahat
Cinnamon - avatarı
Cinnamon
Ziyaretçi
18 Ocak 2008       Mesaj #3
Cinnamon - avatarı
Ziyaretçi
Astral Seyehatin Sırrı Çözüldü


Bilim adamlarının yaptığı bir deney, nedeni açıklanamayan ve parapsikolojik olaylar arasında sayılan "beden dışı deneyim"in (astral seyahat) nasıl oluştuğuna ışık tuttu.
"Kişinin fiziksel bedeni dışında ve bilinçli bir şekilde başka mekanlara yaptığı yolculuk ve bu bedeniyle geçirdiği deneyimler" olarak tanımlanabilecek bu olayın nörolojik nedenini bulmayı amaçlayan Londra Üniversitesi ve İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü uzmanları, "astral seyahate" benzer bir deneyim yaratmak için sanal gerçekliğin kullanıldığı deneyler yaptı.
Uzmanlar, beyni şaşırtarak "fiziksel bedenin başka bir yerde olduğuna inandırmak" için, sanal gerçeklik gözlükleri kullandı. Sanal gerçeklik gözlükleriyle yaratılan görsel illüzyon ve bedenlerine gerçekten dokunulduğu hissi, deneklerde "fiziksel bedenlerinden çıktıkları" hissi yarattı.
Araştırmacılar, deney sonucunda elde ettikleri bulguların, cerrahların "uzaktan ameliyat yapması" ya da gerçeklik hissi artmış bilgisayar oyunları kurgulanması gibi pratik sonuçları da olabileceğini belirtti.
Bazı uzmanlar, astral seyahat ya da "beden dışı deneyim" olgusunun tamamen doğaçlama olarak geliştiğini öne sürerken, bazıları ise bu deneyimin "tehlike altında olmakla" ilgisi olabileceğini, ölümcül bir durumla yüz yüze gelmenin ya da alkol, uyuşturucu kullanmanın tetikleyici olabileceğini savunuyor.
Başka bir teoriye göreyse bu deneyim, kişilerin bedenleriyle ilgili olumsuz algıları olması ya da bedenleriyle yeterince "ilişki" kurmamalarından kaynaklanabiliyor.

"KENDİMİZİ GÖZLERİMİZİN OLDUĞU YERDE SANIYORUZ"
İsviçre’de yapılan deney, "beyindeki, dokunma ve görme merkezleri arasındaki bağlantı kopukluğunun" fiziki bedenin dışına çıkıldığı hissi yaratabileceği varsayımı üzerine kuruldu.
Gönüllü denekler, gözlerine sanal gerçeklik gözlükleri takarak, bir kameranın önünde ayakta durdu. Denekler, bu gözlükler sayesinde, kendi bedenlerinin üç boyutlu arkadan görüntüsünü, kendi önlerindeymiş gibi görebiliyordu. Araştırmacıların, sırtlarına bir kalemle dokunduğunu gözlükler sayesinde görebilen denekler, kalemin gerçek sırtlarına değil, önlerinde gördükleri "sanal sırtlarına" dokunması sonucu onu algılıyormuş gibi hissettiklerini söylediler.
Bir sonraki aşamada, deneklere gösterilen görüntü değiştirildi ve deneklere, sanal gözlükler aracılığıyla, gerçek bedenleri değil, bir mankenin sırtının üç boyutlu görüntüsü gösterildi. Mankenin sırtına kalemle dokunulduğunu gören denekler, buna rağmen önlerinde gördükleri bedeni "hala kendi bedenleri gibi algıladıklarını" ifade etti.
Gözlükleri çıkarılan ve birkaç adım geri yürütülen denekler, eski yerlerine dönmeleri istendiğinde ise gereğinden fazla yürüyerek fiziki bedenlerinin değil, sanal bedenlerinin eski pozisyonuna yakın yerde durdu.
Londra Üniversitesindeki ekibin yaptığı deney de benzer bir mantık üzerine kuruldu. Buradaki ekibin başkanı Dr. Henrik Ehrsson, kendi deneklerinin "sanal bedenleri tehdit altındayken, gerçekmiş gibi algılayarak psikolojik tepkiler verdiğini" saptadı.
Dr. Ehrsson, "Bu deney, beden dışı deneyimde kişinin görsel algısının çok önemli olduğunu ortaya koyuyor. Başka bir deyişle bedenimizin, gözlerimizin olduğu yerde olduğunu sanıyoruz" diye konuştu.
Bulgularını yorumlayan bilim adamları, bu deneylerin "beden dışı deneyim"i laboratuvar ortamına taşıdığını ve nasıl meydana geldiğiyle ilgili en önemli teorilerden birini sınadığını belirtiyor.

Astral Seyahat Teknikleri

Astral seyahati gerçeklestirmenin türlü yöntemleri vardir.Herkes beden disina çikabilmek için kendisine özgü bir yöntem belirlemistir.Dogrusu da bence budur.Sizin için hangi yöntemin daha uygun oldugunu bulana hatta kendi metodunuzunu gelistirene kadar en çok kullanilan etkili yöntemlerle en azindan bir baslangiç yapabilirsiniz.

Astral Seyahat Denemelerine Baslamadan Once Yapmanız Gerekenler!

* Vücudunuzu rahatsiz eden ve hissettiginiz tüm aksesuarlari çikartin. (saat, yüzük, kolye)

* Göz kapaklariniza direkt isik gelmeyecek sekilde odayi karartin.

* Basiniz kuzeye gelecek sekilde kuzey-güney aksisine göre sirt üstü yatin.

* Tüm elbiselerinizi çikartin, fakat vücut isinizi normal seviyede tutacak sekilde ayarlayin.

* Nerede ve hangi zamanda olursa olsun mutlaka rahatsiz edilmeyeceginizi bildiginiz bir yerde olun.

* Rahatlama durumuna geçin.

* Nefesinizi yarim açik dudaklarinizdan alip verin.

METOD 1

(Rahatlama ve Ucma istegi)

Ayaginizdan alniniza kadar vücudunuzu nokta olarak düsün ve zihinsen gücünüzle bedeninizin 1 metre yukarida olduguna odaklayın Astral bedeninizin alin kismini vücudunuzun ayak hizasina gelecek sekilde ileriye gittigine odaklanin.
Ayaklariniz sabit bir noktada kalacak ve yüzünüz 90 derece dik gelecek sekilde yukari ve ileri dogru kalktiginizi ve ayaklarinizin üzerinde dogruldugunuzu düsünün ve buna odaklanin. Birden hafiflediginiz kus gibi oldugunuzu hissedeceksiniz iste ozaman kendi bedeninizi yatarken gorebilirsiniz.

METOD 2

(Ters Dusunme Beyin Aldatmacasi)

Hazirlik bölümündeki asamalarin tümü gerçeklestirilir.
Kuzeye dogru yatis pozisyonunuzu, güneye dogru yatmis gibi düsünerek beyninizi aldatmaya çalisin.Beyniniz devamli kuzeye dogru oldugunuzu ispatlamaya çalisacaktir. Beyninizi inandirdiginiz anda titresimlerle birlikte yükselmeyi gerçeklestirin Yükselmede zorluk çekiliyorsa her nefes verisinizde biraz daha hafifleyip yükseldiginize odaklanin.Yükselmenin diger yolu ise yukarida asili bir ipi çektiginizi düsünmektir.Eger titresimler halen olusmamissa ipi her çektiginizde belli bir rahatlama ve titresimler meydana gelecektir.Ugrasilar sirasinda birden fazla teknigi kullanmaktansa her adima tam konsantre olmak akla baska seyleri getirmeyeceginden mutlak basariya kolayca gitmenizi saglayacaktir.Ayrilma tam olarak gerçeklestiginde görüntüler ve ugultular baslayacaktir. (herkes için ayni olmayabilir)Artik yapmaniz gereken tek sey düsüncelerinize hakimiyet ve uçus provalaridir.

Beyinde orientation denilen bir özellik vardir.Bu su demektir.Sizin gözleriniz kapali olsada elinizin ayaginizin nerede oldugunu bilirsiniz.Gözlerinizi kapayin ve parmaginizla burnunuza dokunmayi deneyin.Bunu ilk denemenizde basarabilirsiniz , her ne kadar farkinda olmadan gayet dogal bir sekilde yaptiginiz bu eylem beynimizdeki spesifik bir özellik olmadan gerçeklesemez.
Sizin amaciniz basit bir hile yaparak beyninizi kandirmak ve bedeninizi bir süre için terketmek.Kendinizi bir hapishaneden kaçmaya çalisan bir mahkum gibi düsünün.Beyniniz ve onun koruma iç güdüsünü ise sizin disari kaçmanizi engellemek üzere orada bulunan gardiyanlara benzetebiliriz.Bedenden disari kaçabilmek her tarafi kameralarla dolu olan bir hapishaneden kaçmaktan daha zordur.Beynin oryantasyon özelligi sayesinde sizin tam olarak nerede oldugunuzu bilir.Normal bir uyku esnasinda da sizin tam olarak uyku haline geçmeniz bekler ve öyle uyur.Oysa beyni kandirarak bedeni uyutnak ve disari kaçabilmek mümkündür.Eger korkarsaniz zaten beden disina çikmaniz imkansizdir.

Simdi her zamanki gibi uyumak için yataginiza gittiginizi düsünelim.Beyin gayet her zamanki gibi siradan bir sekilde hormonlorunuzda gerekli ayarlamalari yapiyor metabolizmanizi yavaslatiyor ve gayet siradan bir durum bu.Bu arada beyin tabiiki oryantasyon olayini son olarak bir kez daha kontrol ediyor.Bu arada siz duruma müdahele ediyorsunuz ve aslinda bulundugunuz yerin tam ters tarafinda yani ayakucunuzun oldugu yerde basinizin oldugunu iddia ediyorsunuz.Beyin hemen gerekli kontrolleri yapar ve size tam tersini iddia eder.Bu sirada önemli olan kendi iddianizi ona kabul ettirebilmektir.Eger diger odalardan ses gelirse ,sesin gelis yönünü kontrol eden beyniniz bir avantaj kazanir ve baksana ses nereden geliyor demekki beden senin söyledigin yönde degil der.Eger odada bir gece lambasi varsa yada pencereden gelen bir isik varsa gözleriniz kapali bile olsa göz kapaklariniza gelen isik sayesinde beyin bedenin gerçek yönünü belirler ve sizin onu yaniltmak istediginizi anlayabilir.Tüm bunlara ragmen en azindan ilk denemeleriniz de beyniniz size karsi koyamayacaktir.Bir süre sonra ona ayaklarinizin oldugu yerde aslinda basinizin oldugunu kabül ettireceksiniz.Bu asamadan sonra artik beyin oryantasyon özelligini kaybetmistir.Uyku durumuna geçene kadar bedenin gevsemesini hissetmeye basliyabilirsiniz.Bedeniniz bu durumda o kadar gevser ki ayaklarinizi bile hissedemessiniz.Karin boslugunuzda da bir gevseme hissedersiniz.Kendinizi oldukça hafiflemis hissedersiniz.Daha sonra kulaklarinizda bir ugultu hissedersiniz.Sakin paniklemeyin, bilahere bedende vibrational state olarak adlandirilan çesitli titremeler hissederseniz.Bu titremeler astral bedeninizde meydana gelmektedir.Ve gerçekte yatakta yatan bedeniniz titremez.Bu durum artik iyice bedenden ayrilmaya yaklastiginizin habercisidir.Genelde ilk denemeleriniz de böyle bir durumla karsilastiginizda korkar ve vazgeçerseniz hata edersiniz.Bir dahaki sefere bu asamalara ulasmak daha zor olabilir.Bir de bu asamalara ulastiktan sonra beden den ayrilmayi gerçeklestirmek önemlidir.Bu da bir yetenek ,biraz da bilgi isidir.

Bu asamada rope metodu diye adlandirilan yöntem etkilidir.Karanlikta yukaridan asagiya dogru bir halat sarktigini ve sizin ellerinizle onu çektiginizi düsünün.Burada halati görmeniz önemli degil ,büyük ihtimalle bir kaç kez çektikten sonra görüntü de bazi kopukluklar olacaktir.Kesinlikle vazgeçmeyin ve ipi çekmeye devam edin.Ipi göremeseniz de çekin.Bu sekilde Astral ayrilmayi rahatca gerceklestirebilirsiniz.

METOD 3

( IP METODU )



Astral Seyahat tekniklerinde en çok anlatilan metodlardan biridir..Ön hazirlik safhasi tamamsa hiç biryerinizi hissetmiyorsaniz hayalinizde tavandan bedeninize dogru bir ip sallandigini ve sizde o ipe tutunup kendinizi yukeri çektiginizi hayal edin.Vücudunuzu kipirdatmayin.Yavasa yavas kendinizin yukari dogru çekildiginizi hissedeceksiniz.Bazen o esnada özellikle el,kol ve bacaklarda karincalanmalar olabilir sükunetinizi asla bozmadan heyecanlanmadan olayin akisina kendinizi birakirsaniz kendinizi odanizin içinde aniden buluverirsiniz.

METOD 4

(Hayal Telkin Metodu)

Bu deneyden önce yattiginiz odanizi iyice inceleyiniz. Ön hazirlik safhasindan sonra kendinizi bedeninizden 1 kaç metre yukarida süzülürken ve odaniza bakarken hayal edin detaylari atlamadan herseyi görmeye çalisin.Oda lambasini,oda kapisini,masanizi vs...Bu teknik sizin bedeninizden ayrilmaniza yarar sagliyacaktir.

METOD 5

(Ruya Metodu)

Rüya metodlari sayesinde stral seyahat deneyimleri yasayan kisilerin sayisi bir hayli fazladir.Bu teknikteki amaç rüya görüken rüyada oldugunuzu fark ederek suurunuzu geri kazanmaya dayanir.Bunun için yapmaniz gereken günlük hayatta yasadiginiz olaylar karsisinda Neden oldu? Nasil oldu? niçin oldu? gibi sorular sorup ve kendinize her mantikli cevaplar verisinizden sonra Demekki riyada degilim demeniz gerekmektedir.Rüyada gördügünüz o saçma seyler karsisinda beyin ayni mantigi aranmaya çalisacak ve bulamayincada rüyada olmadiginizin farkina varabilecek ve kendinizi aniden odanizda yada bildiginiz baska biryerde astral seyahatteyken bulabileceksiniz.
Kendi kendinize vereceginiz telkinler astral seyahatte büyük önem tasir.Gece yatmadan tuzlu birseyler yiyin ve odanizin bir kösesine bir bardak su koyun.Her gece yatmadan bunlari yapin ve yine her gece yatmadan kendinize su telkinde bulunun Rüyamda susadigimda kalkip o kösedeki bardaktan su içecegim fakat bardaga dokundugum anda suurumu kazanacagim Bu teknik uygulanmasi çok kolay oldugundan bir çok kisi bu yolla astral seyahat deneyimi yasayabilmistir.Bu teknigi en az 15 gün boyunca sürekli denemelisiniz.Ben teknikleri yeterince kisa ve öz olarak tuttum.Bu teknikler en çok kullanilan ve iyi sonuç getirebilicek tekniklerdir ama hiç birinin digerinden üstün bir yani yok bence.Siz yapabiliceginize inandiktan ve korkmadiktan sonra yeterli telkin kullanirsaniz sonuca ulasabilirsiniz.


METOD 6

(Kaslari art arda gevsetme yontemiyle seyahat)

Rahat edebileceginiz bir yer bulun.Bir koltuk,yatak veya divani kullanabilirsiniz; fakat yatay bir posizyondayken gevsemek buyuk olasilikla astral cikmayi kolaylastiracaktir.( Onceki yillarda ilgilterede yurutulen bi arastirmada, kendiliginden astral seyahat yasayan oldukca fazla sayida kisinin o sirada yatmakta olduklarini ortaya koymustur.) Basladiginiz zaman kaslaranizi kramp girme raddesinde sikmayin. Yanlizca sikin, bese kadar sayin, sonra bir kac saniye (5-10) gevsetin ve diger kas grubuna gecin. Tum dikkatinizi gerilimi ve gevsemeyi hissetme uzerinde toplayin.Dusuncelerinizin farkli ilgelere kaymasini izin vermeyin.Bedeninizin o anda uzerinde calistiginiz belli kismina odaklanmayi surdurun.Unutmayin. Kaslari art arda gevsetmek fiziklsel bir egzersiz oldugu kadar zihinsel bir egzersizdir. Her kas grubunu 2 yada 3 kere sikip gevsetin. Her ayri kas grubunu sikarken, bedeninizin diger kisimlarini hareketsiz ve sakin kalmsina calisin. Tum benliginizin, bedeninizin o anda uzerinde calistiginiz kisminda konuslandigini varsayin. bunlari yaptiktan sonra bedeninizi hissetmemeye baslicaksiniz cok rahatladiginizi hissedeceksiniz iste o anda kendinize telkinler verin yukardan asagi ip sarktigini dusunun ve yukari dogru cekildiginizi hissedin bunu isteyin ve birden kendinizi yukarda vucudunuzu izlerken bulabilirsiniz...





Uyari:Astral seyahat pratikleri belki ilk günlerde sonuç vermeyebilir fakat bu sizin bu konu üzerinde yeterince çalismaniza baglidir.Her ne kadar bazi istisnalar ilk zamanlarda çikabilirsede,sizin bikmadan usanmadan çalismaniz gerekebilir.Bir kez bedenden ayrildiginizda artik olayi kavramis olucak ve artik istediginiz an astral seyahat yapabileceksiniz...


Astral Seyahat Yapmanın Bize Yararı Ne olabilir ?

Astral seyahet dünyaya bakis açinizi tümüyle degistirir.Ölümsüz oldugunuzu bilir ve sonsuzlugun bir parçasi oldugunuzu hissederseniz.Daha önceden dert ettiginiz seylerin aslinda ne kadar saçma oldugunu görürsünüz.Daha önceden gümüs kordon adi verilen bir bagla astral bedeninizin dünyadaki bedeninize bagli oldugunu söylemistim.Bu bagin gevsek olmasi durumu sizin ne kadar uzaga gidebileceginizi belirler.Bazi insanlar beden disina çiktiklarin da arkalarina dönüp yatakta uzanan bedenlerine söyle bir bakmak isterler.Eger o kisi ilk defa böyle bir deneyim yasiyorsa arkasina dönüp öylece uyuyan bedenini gördügünde heyecanlanabilir ve onu bedene baglayan gümüs kordon gerginleserek tekrar yataga dönmesini saglayabilir.Bazilarinda bu bag nedense pek gergin degildir.Bu tip insanlar astral seyahet hakkinda hiç bir bilgi sahibi olmamalarina ragmen 14-15 yaslarindan itibaren beden disi deneyimleri istem disi olarak yasamaktadirlar.
Son düzenleyen Cinnamon; 18 Ocak 2008 23:37 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
shalafi - avatarı
shalafi
Ziyaretçi
20 Ocak 2008       Mesaj #4
shalafi - avatarı
Ziyaretçi
Astral Seyahat Nedir?

Astral seyahat; Dharma Ansiklopedisinde şu şekilde tanımlanmıştır;Teozofide ve okültizmde, kimilerinin "esiri beden kimilerinin de astral beden adını verdikleri 'seyyal maddelerden oluşan bedenin, fizik bedenden geçici olarak ayrılıp başka mekanlarda dolasmasıdır.Astral seyahat sirasinda yasanilanlar, bazen rüya seklinde hatırlanır. Fakat rüyaların hepsi astral seyahatlerden ibaret değildir.Astral seyahatteki biri için, duvar gibi fiziki nesneler ve uzaklık, birer engel oluşturmaz. Bir anda çok uzağa gidebilir ve vibrasyon hızı yüksek maddeler düşük maddelerin içinden degisime uğramadan geçebildikleri için, kapı, duvar gibi her türlü fiziki nesnenin içinden geçebilirler.
Astral seyahat ile geçmişe yada geleceğe gitmek, hatta akaşa kayıtlarına ulaşmak mümkündür.
Astral seyahat workshop'u astral seyahat hakkında bilmeniz gereken herşeyi ögreneceğiniz bir çalışmadır. Astral seyahat nedir ve nasıl yapılir,astral projeksiyon ile farkı nedir, astral seyahat yöntemleri,astral seyahat için meditasyon, astral seyahat mantraları,astral seyahat için ön hazırlıklar,astral seyahat için pratik çalışmalar,astral seyahat ile geçmişe, geleceğe ve akaşa kayıtlarına ulaşma yöntemleri dahil bir çok konuda bilgi sahibi olacaksınız ve kendi bireysel çalışmalarınızla astral seyahat yapabilir hale geleceksiniz.






Bedenimizi belirli bir süre terk ederek çeşitli yerlere düşünce hızı ile gidip, gittiğimiz yerlerde meydana gelen olayları izleyebilmemiz mümkündür. Parapsikoloji Enstitüleri'nde incelenen Duyular Dışı Algılamalarımız arasında en ilginçlerinden biridir...

Şuurumuzun fiziki bedenimizin dışına yansıması ya da diğer bir tanımla, şuurluluk alanımızın genişleyerek beden dışına taşma olayına Astral Seyahat veya Şuur Projeksiyonu adı verilir.

Bu yansıma fiziki evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi, fiziki evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir. Diğer Duyular Dışı Algılamalarımızda olduğu gibi aslında hepimizde bu yetenek vardır. Fakat hepimiz bu yeteneğimizi kullanamayız.

Parapsikoloji Kürsüleri'nde, özel metodlarla gerçekleştirilen Astral Seyahat çalışmalarında oldukça önemli adımlar atılmış durumdadır: İnsan yapısına, yaşama, varoluşa, fizik evren yapısına yepyeni boyutlar getiren bu çalışmalar aynı zamanda, ölüm ve ölüm ötesi yaşamla ilgili konular hakkında da son derece önemli bilgilerin biraraya getirilmesinde çok büyük bir fonksiyon görmüştür.

Astral Seyahat Herkes Tarafından Yapılabilir mi?

Evet... Özel metotlarla bu yeteneğimizden yararlanabilmemiz mümkündür. Ancak bıkmadan, usanmadan, büyük bir sabırla üstünde çalışılması gerekebilir. İlk denemelerinde bu tecrübeyi yaşayabilenler olmuşsa da, genellikle uzun süre üstünde çalışılması gerekebilir. Bu çalışmada başarı elde edip edememeniz tamamen size bağlıdır. Özellikle deney öncesi sağlamanız gereken şartları tam anlamıyla yerine getirebilirseniz, başarısızlığa uğrama şansınız oldukça azalacaktır.
Özel çalışmalarla gerçekleştirilebilmekte olan Astral Seyahat, hiç bir çalışma yapmadan bazen kendiliğinden de yaşanabilir. Dünya üzerinde birçok insanın başından böyle bir tecrübe geçmiştir.
Kendiliğinden meydana gelen olaylarda genellikle bu ayrışma uyku sırasında gerçekleşir. Uyumakta olduğu bir sırada kendini bedeninin dışında hatta bedenini yukardan seyrederken bulan insanların sayısı bir hayli fazladır. Bu tür bir olayla karşılaşan bazı kişiler, bu konuda yeterli bilgiye sahip değilse, kendinde psikolojik dengesizliklerin başladığı endişesine kapılarak, bu olaydan hiç kimseye söz etmeme yolunu seçmektedir. Oysaki bu, herhangi bir rahatsızlık belirtisi değil, parapsişik bir yeteneğimizin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla meydana gelen bir tecrübedir.

Fiziki Beden Terkedilebilir

Kendimizi o kadar çok fiziki bedenimizle bir görmeye alışmışızdır ki, onu geçici bir süre de olsa terk etmek fikri bile bazılarımıza garip duygular verebilir... İnsanı sadece fizik bedenden ibaret görenler ya da ısrarla böyle görmek isteyenler için bu yeteneğin olması büyük bir talihsizliktir!... Çünkü bu yeteneğimiz bizim sadece fiziksel bir yapıya sahip olmadığımızın en büyük kanıtlarından biridir.
Çok eski çağlardan günümüze kadar hemen tüm toplumlarda Astral Seyahat yapabilen kişiler çıkmıştır.

Günümüzde yapılan laboratuvar deneyleri ise, bizlere son derece ilginç ve adeta elle tutulur bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış, terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme doğru, saatte 28 gramlık toplam hafifleme izlenmiştir. Ölüm gerçekleştiğinde ise, bir anda beden 21 gram hafiflemiştir. Ayrıca birçok ölüm anı fotoğraflarında, bedenlerin üzerinde bulutumsu görüntüler belirmiş hatta bunların bir kısmı fotoğraflarla da belgelenmiştir... Demek ki, vücuttan dışarı çıkan bir şey vardır. O şey gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fizik bedeni terketmektedir.

Benliğin ve bedenin birbirinden ayrılması; bazen uykuda, bir baygınlık ya da ağır bir hastalık anında da ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir olayla karşılaşan birçok kişi bedenini yukarıdan seyredebilmektedir. Bazıları kendilerini bir bulut olarak tarif etmişlerdir. Bu da bedenden dışarı çıkan birşeylerin olduğunun en büyük kanıtlardından biridir. Bir kısmı da bedenlerine göbekbağına benzer ışıltılı bir bağla bağlı olduklarını anlatmışlardır. Ayrılma olayını yaşayan kişi genellikle çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar, kapı gibi bütün katı engellerden rahatça geçebilir. Bazı olaylarda astral seyahat yapanların, ölmüş yakınlarıyla karşılaştıkları da görülmüştür. Fiziki hiçbir eşyaya veya yakında bulunan bir başka kişiye temas edilememektedir.

Olayın başında ve sonunda hissedilen temel duygular, bir boşluğa doğru düşüş ve felç olma hissidir. Bu iki duyguyu herkes yaşamıştır. Özellikle uykuya geçiş anlarında bir boşluğa düşüş duygusu ve arkasından gelen müthiş bir korku hepimiz için tanıdıktır. Hatta bazen hareket etmek isteriz ama bir türlü edemeyiz, sanki elimiz ayağımız bağlanmıştır.... Bir güç bizi engellemektedir... Yani bedenimiz benliğimizi dinlememektedir. Bunun sebebi astral bedenimizin fizik bedenimizle olan irtibatının o anda zayıflamış olmasıdır. Halk arasında genellikle bu tür hareketsiz kalma durumlarına kara basan geldi insanı etkisiz bıraktı gibi yorumlar yapılmaktaysa da, bu olayların kara basanlarla falan hiç bir ilgisi ve alakası yoktur.

İslam Düşünürleri'nin Konuya Yaklaşımları

Mevlana Celalettin Rumi, ruhun uykuda bedenden ayrıldığını söyler ve Mesnevi'sinde bu düşüncesini şöyle belirtir: "Can; atlarınızı eğersiz koyar, bu sır ölümün kardeşidir, sırrıdır. Ama gündüzün geri gelmesi için ayaklarını uzun bir bağla bağlar. Can; boşlukta astar gibi gizlidir, bedense yorgan altında döner durur. Sen bedensiz bir bedene sahipsin."

İbni Sina, insanın ruhla bedenden oluştuğunu belirtir. Ve şöyle der: "Beden nefsin çalışmasına uygun bir hale gelince, ruh bedene gönderilir, istenirse bedenden ayrılır. Tamamen ayrılınca bir daha yok olmaz."

Tasavvufi çalışmalarda ruh ve beden ilişkisinin üzerinde özellikle durulur. Mesnevi'nin birçok yerinde, Ahmed Efla-ki'nin "Ariflerin Menkıbeleri" adlı eserinde ve sayısız evliya, ermiş ve veli öykülerinde; ruhun gerek istenildiği zaman, gerekse istemeden bedenden ayrılabildiği anlatılmıştır. Genellikle bu olay keramet ve mucize olarak nitelendirilir. Şeyh Bedrettin, "Varidat" adlı eserinde bunu açıkça anlatır:

"Bazen kendimi latifleşmiş hissederim, fizik bedenim o varlığın bir kopyasıdır. Bu latif varlık, beden şeklinde görülür. Tıpkı buharın yoğunlaşmadan evvel görülememesi gibi, buhar yosunlanınca bulut olur, görülür."

Örnekleri çoğaltmak mümkün... Ancak konuyu çok uzatmamak için birkaç örnekle yetiniyoruz...

Diğer Dinlerin Astral Çıkış Hakkındaki Görüşleri

Hint Öğretileri'nde insanın üç bedenden oluştuğundan sözedilir. Bunlar fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir. Taoist düşüncede insan vücudunda, evrenin mutlak enerjisinin bir zerresinin depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğu ifade edilir. Bu ruhsal enerji, eğitim ve öğrenim sonucu fizik beden dışına çıkarılabilir. Doğu inançlarının ve öğretilerinin dışında, batıda da aynı yaklaşımlar görülür. Hz. İsa'nın havarisi St. Paul, insanda ruhsal ve doğasal iki beden olduğunu söylemiştir.

İsa Peygamber, İncil'de şöyle demektedir:
"Öyle bir adam bilirim ki, bedenin dışında mı? Bilinmez..." (İncil, 2/12:3)
1195'te İtalya'da yaşayan ünlü Aziz St.Antuan'ın mucizeleri arasında, bedenini bir kilisede bırakıp, başka bir kiliseye gittiği ve orada göründüğü olayı yer almaktadır.

Fiziki Beden ve Astral Beden

Normal şartlar içinde yaşarken şuurumuz (bilincimiz) fiziki bedenin içinde toplanmış durumdadır.
Geçmişden günümüze kadar gelen tüm toplumların geleneksel bilgilerinde; fiziki bedenimizin dışına taştığı özel durumlarda, şuurumuzun toplandığı başka bir bedenden daha bahsedilmiştir... Ölüm anında bedenden ayrılarak spatyoma intikal eden ruhsal enerjinin kullanmaya devam ettiği ve çeşitli yaşamlar boyunca kullanılan bir bedendir bu...

Konuyu biraz açalım...
Ruhsal Enerjinin en önemli özelliklerinden biri şuurlu bir varlık oluşudur.
Hep sorulur... Ruh nedir diye...
Ruh Varlığı: irtibat sağlayabildiği alemlerin icaplarına u****** o alemlere konsantre olabilen ve konsantre olduğu alemlerde planlar tertip ederek bedenlenebilen şuurlu bir varlıktır.
Bu tanım şu ana kadar elde edilebilmiş olan Ruh Varlığı'nın özellikleriyle ilgili en kapsamlı ve eğer yeteri kadar anlaşılabilirse içinde bir çok bilgiyi barındırabilen bir tanımdır... Bu tanımda da görmüş olduğumuz gibi en belirgin vasıflarından biri; onun şuurlu bir varlık oluşudur...

İrtibat sağlayacağı fizik alemlerin özelliklerine göre, varlık kendi şuurunu belli bir oranda daraltmak zorundadır... Başka türlü o alemlerin icaplarına, yani şartlarına uyum gösteremez.
İrtibata geçeceği o fizik alemin özelliklerine göre varlık; bazen % 10, bazen % 30 , bazen % 70 , bazen de % 90'lara varan, şuurunda daraltmalar yapmak zorunda kalır... Şu anda bizim dünyamızda olduğu gibi...

Eski Sufiler'in Dünyayı hapishane hayatına benzetmiş olmalarının sebebi budur... Dünya üzerinde mevcut potansiyel enerjisinin ancak çok küçük bir kısmını kullanabildiğini ve bu nedenle çok kısıtlı şartlarda yaşamakta olduğunu farkeden insanlar çok eski devirlerden beri, inisiyatik merkezlerde daha hür ve daha özgür bir yaşamın yollarını aramaya çalışmışlardır... Ve bu özel çalışmalara katılanlar yaptıkları özel çalışmalarla bazı ruhsal tecrübeler de yaşamışlardır. Bunların arasında Astral Seyahat da bulunmaktaydı. Bizzat kendilerinin de deneyerek gözlemledikleri bu çalışmalar; gerçekten de ruhsal enerjinin fiziki bedenin haricinde bazı bedenler kullandığını göstermiştir...
Astral Beden ve Aura

Potansiyel enerjisinin ancak % 10'luk bir kısmıyla varlık bu dünyada yaşarken, şuurunun da tamamım değil sadece % 10'luk daraltılmış kısmım kullanabilir. Dolayısıyla sahip olduğu pekçok ruhsal yeteneklerini bu dünya yaşamında kullanamama durumuyla karşı karşıya kalır. Bütün bunların sonucu olarak, kendisini sadece bedenden ibaret bir varlık olarak görme yanılgısı içine dahi düşebilir. Oysa ki ben dediği bilinci asıl ruhunun sonsuz imkanlarından sadece ama sadece çok küçük bir kısmıdır...

Şuurun toplandığı birden fazla merkez vardır ki bunlardan bir tanesi, çok eski devirlerden beri astral beden ya da esiri beden olarak isimlendirilmiştir.

Belirli sinir merkezlerine bağlı bulunan, bir nevi seyyal enerjetik maddeler toplamıdır da diyebiliriz bu astral bedene...

Bu enerjetik bedenin fiziki bedenle irtibatından doğan bir ışınım vardır. Mavimsi gri renkteki bir dumana benzer görüntüsü olan bu ışınımı, bazı medyomik hassasiyete sahip insanlar görebilmektedir. Bu ışınım hareketi; fiziki bedenin her yerinde, çeşitli renklerde kendini gösterir. Biyomanyetik bu enerji alanına hepimizin bildiği gibi Parapsikoloji'de "Aura" ismi verilir.
Anlayışımızı kolaylaştırmak için fiziki bedeni bal peteklerine benzetecek olursak, söz konusu enerjetik astral bedenin bu petekleri dolduran bir akışkan olduğunu söyleyebiliriz...

Belirli bir şekli olmayan bu maddeler topluluğu, varlığın düşünceleriyle istenilen bir görünüme sokulabilir. Hayalet gördüğünü iddia eden insanların gördükleri şey aslında işte bu astral bedenin çeşitli şekillere bürünmüş halidir... Yani hayalet denilen şey ruhun görüntüsü değil, ruhsal enerjinin şekillendirdiği astral bedendir.

Dünyanın birçok ülkesinde bu konuyla ilgili çalışmalar, 1960'lı yılların sonlarına doğru önemli sonuçların alınmasına yol açmıştır. Hatta ruhsal bir enerjinin varlığım kabul etmeyen ve materyalizmin kalesi olan eski Demirperde Ülkeleri'nde bile...

Örneğin; 1968 yılında Çekoslavak ve Bulgar bilimadamları dünya kamuoyuna ortak bir açıklama yaparak; bitkiler ve hayvanlar da dahil olmak üzere, tüm canlı varlıkların sadece atom ve moleküllerden meydana gelen fiziki bir bedenlerinin olmadığını, fiziki bedenin eşi olan bir enerji bedenin de mevcut olduğunu keşfettiklerini ilan etmişler ve bu bedene de "biyolojik plazma bedeni" adını vermişlerdi...

Kirlian Kamerası'nın Yapısı

Herhangi bir organı kesilen hastalar çoğunlukla o organı yerinde hissettiklerini belirtirler.
Rus bilim adamları yaptıkları aura ile ilgili denemelerde, esası Kirlian Fotoğrafçılık Metodu'na dayanan bir metod ile önce sağlam bir yaprağın sonra da 1/3'ü kesilmiş olan bir yaprağın fotoğraflarım çekmişlerdir

İlk fotoğrafta yaprak üzerinde yanıp sönen parlak canlı ışık huzmeleri ve yaprağın kenarlarında bir hat şeklindeki aydınlık alanın mevcudiyeti yine kendini göstermiştir. İkinci fotoğraftaki görüntü ise oldukça farklı olmuştur. Bu sefer yaprağın yüzeyi yine tam olarak görünmüş ancak kesilen parçanın olduğu yer diğer kısımlardan bir çizgi ile ayırd edilebilecek şekilde şeffaf kalmıştır.

Astral bedenin maddesi devamlı bir hareket halinde olup akıcıdır. Kendisine has bir titreşim hızı vardır. Frekansı duyu organlarımızla algılayabildiğimiz maddelerin frekanslarından çok yüksektir. Bu sebeplerden dolayı, fiziki maddeler onun için bir engel teşkil edemezler. Örneğin bir duvarın içinden kolaylıkla geçebilir. Astral bedenin akıcı olması ona bölünerek kendi eşitlerini meydana getirebilme özelliğini kazandırır. Böylelikle astral bedenin bölünmesi sağlanarak frekansı değiştirilebilir. Astral bedenimizin mevcut frekansını yükseltebilmemizle düşüncelerimizin pozitif kalabilmesi arasında büyük bir paralellik vardır.

Astral Bedenin Fizik Bedenle Olan İrtibatı

Fiziki ve astral bedenler oluşumlanndaki maddeler açısından birbirlerinden çok farklı olup, fiziki beden fiziki plana, astral beden de astral aleme aittirler. Şuur kütlesi, fiziki bedende toplandığı zaman, sadece fiziki alemi fark edebilmekte, astral alemi algılayamamaktadır. Şuur kütlesi astral bedende toplandığı zaman ise sadece astral alemi farkedebilmekte, fiziki alemi algılayamamaktadır. Öyle görünmetedir ki, belirli şartların oluştuğu özel durumlarda, bu iki halin arasında, iki planın da kısmen algılanabildikleri diğer haller de mevcuttur.

Bu hallerin yaşanmasına en önemli etken hepimizde bulunan fakat hepimizde su üstüne çıkmayan Durugörü, Telepati, Astral Seyahat, Psikometri ve benzeri Duyular Dışı Algılamaları'mızdır.
İşte Astral Seyahat da özellikle ruhsal dünyanın gizemli kapılarını aralamada önemli işlevlerde bulunmuştur. Örneğin ruh ve beden ilişkisinin nasıl gerçekleştiğine dair önemli ipuçlarının yakalanmasına sebebiyet vermiştir.

Kendiliğinden ya da belirli metodlarla astral seyahati gerçekleştirmiş olanlar, astral bedenin fiziki bedene bir kordon ile bağlı olduğunu farketmişlerdir.. Bu olağanüstü tecrübeyle karşılaşanlar kordonu genellikle şu şekilde tarif etmişlerdir:
"Elastiki bir ip, elastiki bir kablo, bir ışık sütunu, gümüş
renginde bir ışık, duman gibi kordon, esrarengiz bir tesir akımı
vs.."
Genellikle bu kordona Parapsikoloji'de "gümüş kordon" denir. Astral Seyehat sırasında ne kadar uzaklara gidilirse gidilsin bu kordonun kopması mümkün değildir. Bu kordon geniş bir frekans aralığında korkunç bir hızla dönen ve titreşen moleküller kütlesidir.

Fiziki bedenden dublenin ayrışması esnasında; bu ayrışmanın niteliğine bağlı olmak üzere, şuurumuz ya bu duble vasıtasıyla sadece fiziki sahalara nakledilir ya da şuurumuz yavaş yavaş astral sahalara doğru kaymaya başlar.

Astral Seyahat Tekniklerine Giriş

Pratik Astral Seyehat tekniklerine geçmeden önce deney öncesi sağlanması gereken çok önemli şartlar vardır. Ve hemen belirtelim ki, bu şartlar yerine getirilmeden, Astral Seyahat yapılabilmesi mümkün değildir. Deney öncesi sağlamanız gereken şartları yerine getirebilirseniz; çalışmanızda elde edeceğiniz başarıya %60 yaklaştınız demektir.

İlk olarak uygun bir yer seçimiyle çalışmaya kendinizi hazırlayın. Herkes yattıktan sonra odanızda bu çalışmayı yapabilirsiniz. Üzerinizde sizi rahatsız etmeyecek, sizi sıkmayacak bir elbise olmasına dikkat edin. Odanız ne çok soğuk, ne de çok sıcak olmamalıdır.

Evdeki diğer insanları, özel bir çalışma yapacağınızı ve sizi kesinlikle rahatsız etmemeleri konusunda uyarın. Bedeninizden ayrıldığınızda, herhangi bir kimsenin yanınıza gelmesi sizin bedeninize ani dönmenize sebebiyet verebilir. Bu konuda dikkatli olun.

Eğer herhangi bir sebepten dolayı, ani geri dönüş yaparsanız, yatıp uyumak yapılacak en iyi şey olacaktır. Böylelikle astral bedeniniz uyku esnasında kendiliğinden ayrışıp tekrar fizik bedene geri döneceği için, az Önceki ani girişin olumsuz etkisi kendiliğinden kaybolacaktır.

NİYETİNİZ
Bu çalışmalara başlamadan önce, konunun ciddiyetini fark etmek çok önemlidir. Niyetinizi önceden belirleyin...

Bu tür bir deneyi gerçekleştirmek istemenizin sebebi olarak; diğer insanlara hava atmak, diğer insanlara karşın üstünlük sağlamak gibi düşüncelerinizin şuuraltınızda olup olmadığını çok iyi tespit edin... Eğer böyle bir düşünceye sahipseniz bu çalışmaya hiç başlamamanız sizin açınızdan daha yararlı olacaktır. Çünkü bu tür negatif düşünceler negatif tesirleri üzerinize çeker ve başarınızı olumsuz yönde etkiler.

Ayrıca bu tür negatif enerjiler arzu edilmeyen sonuçlarla karşılaşılmasına sebebiyet verebilir. Bu çalışmaya sizi yönlendiren etken bu tür bir isteğin sonucuysa, Astral Seyahat deneyinde başarı elde etseniz bile, bedeninizden ayrıldıktan sonra serbest hale gelen şuuraltınıza negatif enerjilerin birikmesi sonucuyla karşılaşabilirsiniz. Bu da sizin psikolojik ve fizyolojik dengenizi olumsuz yönde etkileyecektir.

DENEY HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ ,

Her şeyden önce arzu edilen başarıya ulaşabileceğinizden emin olmalısınız. Başarıya olan inancınız ve konsantrasyonunuz sizi başarıya hızla yaklaştıracaktır. Buna karşı her türlü tereddütleriniz sizi başarıdan uzaklaştıracaktır. Bu çalışmada başarı elde edemeyeceğinizi düşündüğünüz müddetçe, Astral Seyahat yapabilmeniz mümkün değildir. Çünkü Astral Seyahat tamamıyla düşüncelerinizin konsantrasyonuyla yapılabilecek bir çalışmadır... Ve kesinlikle unutmayınız ki, bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren bütün hareketlerinizi düşüncelerinizle yönlendireceksiniz. Düşünceleriniz, bu çalışmanızın başlangıcından sonuna kadar çok önemli bir fonksiyon görecektir

Her alanda olduğu gibi, bu alanda da; itimatsızlık, şüphe, korku endişe gibi duygular her türlü isteklerinizin gerçekleşmesine engel olurlar. Buna karşılık olumlu, yapıcı düşünceleriniz sizin en büyük yardımcınız olacaktır.

Unutmayın! İstediğinizi yapabileceğinize kuvvetle inandığınız andan itibaren başarıya çok yaklaşmış olacaksınız. Aslında bu durum, Duyular Dışı Algılamalarımız'la ilgili bundan sonraki yapacağımız her alandaki çalışmalarımızda önemli bir yer işgal eder... Ancak Astral Seyahafda bu bir kat daha fazladır....

İÇ HUZURUNUZ

Bu deneyi gerçekleştireceğiniz gününüzün, sakin ve huzur içinde geçirilmiş bir gün olmasına dikkat etmelisiniz. O gün birisiyle aranızda sizi sinirlendirecek şekilde bir münakaşa olduysa, aynı günün akşamında deneye girişmekte fayda yoktur. Bu sinirlilik hali konsantrasyonunuzun bozulmasına sebebiyet verebileceği için başarınızı engelleyecektir... Bu yüzden deneyci, deney günü huzur içinde olmalıdır. Hareketlerine çok dikkat etmeli ve huzurunu bozabilecek olaylardan uzak durmalıdır.
Konsantrasyonunuzu bozacak, düşüncelerinizin belli bir noktaya odaklamanıza engel olacak, zihninizin dağılmasına sebebiyet verecek her türlü iç sıkıntılarınızdan uzak bir zihin haliyle bu çalışmaya başlamalısınız. Bu da gerçek anlamda bir iç huzuruyla yakalayabileceğiniz bir haldir... Hiç değilse çalışmaya başlamadan birkaç saat önce tüm sorunlardan arının... Streslerden kurtularak istenen hale kendinizi sokabilmek için "Gevşeme Egzersizlerinden yararlanabilirsiniz...

KORKULARINIZ

Deneyci korku hissini mutlaka yenmek zorundadır. Bu çalışmalarda sizlere en büyük engel: Korkularmızdır...
Korkularınızı yenemediğiniz müddetçe bu çalışmada başarı elde etmenize imkan yoktur. Çünkü korku hissi derhal bedeninize geri dönmenize sebebiyet verir. Heyecanlanmanıza ve korkmanıza bu çalışmalarda hiç bir gerek yoktur. Ancak korkmanıza gerek yoktur demekle, korkunun ya da heyecanın ortadan kaldırılmasının mümkün olamadığını da biliyoruz. Korkunuzun ya da heyecanınızın yenilebilmesi bu konulardaki teorik ve pratik bilgilerinizin artmasıyla mümkün olabilecektir.

Korkunun temelinde; bilgisizlik vardır... Bu nedenle korkumuzu yenebilmeniz için yapılacak tek şey; bu konuyla ilgili bilginizi artırmaktır... Böylelikle korkulacak yegane şeyin korkunun kendisinden başka bir şey olmadığını gerçek anlamda farkedebileceksiniz. Bunu gerçek anlamda farketmeden korkularınızı, endişelerinizi ve heyecanlarınızı yenebilmeniz mümkün değildir.

BEDENİ ŞARTLAR
Bedeninizin Pozisyonu
Bedeninizin çok rahat bir şekilde olması gerekmektedir. Burada bedenin en rahat pozisyonu uzanma halidir. Bedenin rahat olması, dikkatin dağılmaması, sakinlik devresine kolayca erişebilmeniz bakımından önemlidir. Bu yüzden, fiziki bedeniniz en rahat olacak şekilde uzanınız. Bacaklarınızı çapraz yaparak kanın damarlardaki dolanımına engel olmayınız. Aksi takdirde tecrübenizin bitiminde rahatsızlık hissi duyabilirsiniz. Ellerinizi vücudunuzun yanına koyunuz. Başınızın altında da bir yastık olmalıdır.

Beslenme ve Sağlık Durumunuz

Çalışma saatinden hemen önce hiç bir şey yemeyiniz. Normalin üzerinde yemek yemek tecrübelerinizdeki başarınıza engel teşkil eder. Aç kalma çoğunlukla dublenin serbest kalmasına yardım eden bir unsurdur. Sebze ve meyve türü yiyeceklerle o gün beslenmiş olmanız, çalışmanızda size yardımcı olacak unsurlardandır. Aşırı olmamak kaydıyla sıvı alınan gıdalar faydalıdır. Mütevazı bir yemekten 3-4 saat sonra denemeye başlanabilir.

Bu çalışmaya başlamadan önce kesinlikle anestezik ilaçlar, alkol ve her türlü uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler alınmamalıdır. Bedeninizin sağlıklı olması çok önemlidir. Eğer vücudunuzun herhangi bir yerinde ağrı, sızı varsa, düşüncelerinizi konsantre edemezsiniz. Kalbinizle ilgili herhangi bir rahatsızlığınız varsa, kesinlikle bu çalışmayı yapmayınız.

Ayrışmayı Kolaylaştırıcı Teknikler

Buraya kadar sizlere bazı teorik bilgiler aktarıldı. Herkes bu teorik bilgilerin ve deney öncesi sağlanması gereken şartların ne kadar önemli olduğunu kendi tecrübeleriyle görecektir.
Deney öncesi şartlar yerine getirildiği takdirde, bu çalışma herkes için rahatlıkla başarılacak bir deneye dönüşebilir. Daha önce de söylediğimiz gibi her şey size bağlı...

Şimdi adım adım ilerleyelim...
İlk önce bedenin nasıl gevşetileceği, nasıl nefes alınacağı öğrenilip, konsantrasyon kabiliyeti geliştirilmelidir. Bunlar sağlandıktan sonra sizlere vereceğimiz metotlardan birini seçip onun üzerinde düzenli olarak çalışmalara başlayabilirsiniz. Bu metotların içinde bazıları daha kolay uygulanabilir özelliktedir.

Ancak size hangisi uygun geliyorsa onunla başlayabilirsiniz. Hatta bazı metotları birleştirerek de kullanabilir ve size en uygun gelen metodu kendi kendinize de geliştirebilirsiniz.

Bu alıştırmalara başlamadan 1 hafta önce zihin yoluyla ziyaret edeceğiniz mekanı seçin. İlk alıştırmalarda çok yakın bir yer seçmek daha doğrudur. İşe 1-2 metre uzaklaşarak başlayın. Bedeninizden çıktıktan sonra bulunduğunuz odada kalmak istediğinizi önceden kendi kendinize telkin edin. Sonraları tecrübeniz arttıkça çok uzak noktaları da seçebilirsiniz.

Tam 1 hafta süreyle kendinizi o güne psikolojik olarak hazırlayın. Amacınız duyu ötesi algılamanızı harekete geçirip orada geçen olaylar hakkında doğru bilgiler almak daha doğrusu orada gelişen olayları yukarıdan izlemektir.

Aradan geçen 1 haftalık süre içinde her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce kendi kendinize şu telkinde bulununuz:
"......... tarihinde beden dışı bir deneyim çalışması yapacağım. Kendi isteğime bağlı olarak bedenimi terk edip, odamın içinde kısa bir süre kalacağım. Kendimi ve çevremi bedenimin dışında seyredeceğim. Düşüncelerime kolaylıkla hakim olacağım. Ve tekrar bedenime geri döneceğim. Bu deneyi gerçekleştirebilecek yeteneğe sahibim. Onu kullanacağım. Bedenimi terk edebilir ve onu yukarıdan izleyebilirim."
Şimdi AstralSeyahat Tekniklerini sırasıyla ele alalım:

l- Telkin ve Konsantrasyon Metodu

Bu metodun temeli gevşeme egzersizleri, telkin ve konsantrasyona dayanır... Bu konular üzerinde daha önce durmuştuk. Eğer bunlar üzerinde yeterince çalışırsanız, şimdi aktaracağımız metodu kolaylıkla uygulayarak bedeninizi terk edebilmeniz mümkün olacaktır. Bu egzersiz Astral Seyahat metotları içinden en kolaylıkla uygulanabilecek tekniklerin başında yer alır.

Sırtüstü yatağa uzanıp gözlerinizi kapayın. Gitmek istediğiniz yerden ve bedeninizi terk edeceğinizden başka hiç bir düşünceye zihninizde yer vermeyin.

Bu deney boyunca günlük yaşamın meşgalelerini unutacaksınız. Düşünceleriniz gittikçe sakinleşecek... Sizi çevreleyen her şeyi unutun ve kendinizi serbest bırakın...
Nefes Alma ve Gevşeme Egzersizleri'ni kusursuz ve tam olarak uygulayarak zihinsel ve fiziksel olarak gevşeme haline yani a Ritmi'ne geçiniz.

Bu andan itibaren, yatağınızın hafifçe öne arkaya sallanmaya başladığını düşünün... Bu sallanmayı çok kolaylıkla hissedeceksiniz. Çünkü gevşeme hali içinde bulunuyorsunuz... Bedeninizin içindeki astral bedeniniz bedeninizin içinden adeta kayıp gitmek üzere olduğunu farkediyorsunuz... Sallanmayı sürdürün... Her an astral bedeniniz bedeninizden çıkıp gitmek üzere olduğunu düşünün. Arkadan öne, önden arkaya sallanırken sallanmanın verdiği gevşemeyi iyice hissedin... Kendi kendinize vereceğiniz telkinlerle içinde bulunduğunuz durumu rahatlıkla yönlendirebilirsiniz. Ne isterseniz ve neyi düşünürseniz o gerçekleşecek... Bunu kendi kendinize içinizden telkin edin:
"Sallanmalar artıyor... Gevşiyorum... Bedenimi terk etmek üzereyim... Akışkan bir sıvı gibi astral bedenim vücudumu terk etmek üzere..." diye kendi kendinize telkin de bulunun...

Daha sonra kendinizi bedeninizin 1 - 2 metre yukarısında olduğunuzu düşünün... Bedeninizden 1 - 2 metre kadar yüksekte bir nokta üzerine konsantre olun. Sadece bunu düşünün... Kendinizi orada hissedin... Bu düşünceyi kuvvetle arzu edin... Arzunun kuvveti çok önemlidir. Arzu ani ve kısa süreli olmalıdır. İyice gevşemiş bir haldesiniz... Kendinizi bedeninizin dışında düşünün... Buna yoğun bir şekilde ama kendinizi asla zorlamadan konsantre olun... Sallanmalar arttıkça bir anda kendinizi orada bulacağınızı düşünün... Tekrar yoğun olarak arzunuzu kısa süreli bir darbe gibi tekrarlayın... Sallanmaları izleyin ve bu sallanmaları, kendinizi ileriye doğru son bir hareketle bedeninizden fırlatana kadar devam edin. Her an bir bulut gibi bedeninizden yukarıya doğru yükselebileceğinizin bilincinde olun...

Bir anda vücudunuzun hafifleşerek sanki deniz üzerinde yatarmışcasına dalgalanmaya başladığını ve yavaş yavaş yükselmeye başladığını hissedeceksiniz. Sadece ama sadece bu düşünceye konsantre olun... Eğer yeteri kadar gevşeme haline geçtiyseniz ve yeterince konsantrasyonunuzu verdiğimiz telkinlere yönelebilirseniz, böyle bir tecrübeyle çok kolaylıkla karşılaşacaksınız.

Önce bedeninizin adeta bir balon gibi şiştiğini hissedeceksiniz. Yoğun konsantrasyonunuz ve telkinleriniz bir anda sizi bedeninizin dışına doğru çekmeye başlayacaktır. Bu anda vücudunuzda seyirmeler, kulağınızda çınlamalar başlayacaktır. Bundan korkmayın. Bir balonun patlamasına benzer bir duyguya kapılabilirsiniz. Bunlar vücudun terkedilme anında ortaya çıkan doğal gelişmelerdir. Bir müddet sonra bu seyirmeler ve çınlamalar kesilecektir.

Astral Bedeniniz'in fiziki bedeninizin her bölümünü tamamen doldurduğunu ve gevşedikçe astral bedeninizin bir balon gibi şişmeye başladığını imajine edebilirsiniz. Bulutumsu görünüşteki Astral Bedeniniz'in fiziki bedeninizin gözeneklerinden yavaş yavaş çıkarak yükselmeye başladığı düşüncesine konsantre olmak, işinizi biraz daha kolaylaştırabilir.

Bir kuş gibi kendinizi havalanırken hissedebilirsiniz. Heyecanlanmayın ve gelişmeleri oluruna bırakın... Düşüncelerinizi sadece bedeninizi terk etmeye odaklayın. Bu konsantrasyonunuz sizi bedeninizden çekip alacaktır.

Tüm çalışmalarınızı yönlendirecek olan tek şey düşüncelerinizin konsantrasyonudur. Bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren de düşüncelerinizle hareketlerinize yön vereceksiniz... Nereyi düşünürseniz siz astral bedeninizle birlikte kendinizi orada bulacaksınız.. Odanızın içindeki hareketlerinizi yönlendirecek olan tek şey yine bu düşünce gücünüz olacaktır. İlk denemelerinizde yatağınızda yatmakta olan bedeninizi ve odanızdaki eşyaları kısa bir süre seyrettikten sonra yavaşça bedeninize geri dönün.

Bedeninize geri dönmek son derece kolaydır. Sadece bedeninize geri dönmeyi dilemeniz, bunun için yeterlidir... Evet yapacağınız tek şey bedeninize geri dönmeyi dilemektir. Göreceksiniz ki bir anda kendinizi bedeninizin içinde bulacaksınız. Bu nedenele acaba bedenime geri dönemeyebilir miyim diye önceden her hangi bir tereddüt yaşamanıza gerek yoktur. Bedeninize dönmek için hiç bir çaba göstermeniz gerekmeyecektir.

2-İmajinatif Şartlandırma Metodu

Deneye başlamadan önce evnizin içinde takip edeceğiniz bir yol tesbit ediniz. Örneğin bu yol; yatak odanızdan mutfağa kadar uzanan bir hat olabilir. Bu yol üzerindeki detaylardan 5 noktayı belirleyiniz. Bu noktalar, evinizin içindeki divan kanepe, sehpa duvardaki resim gibi eşyalar arasından belirlenebilir. 5 Adet noktayı belirledikten sonra bazılarına vanilya, karanfil, lavanta gibi kokular da ilave edebilirsiniz.

İzleyeceğiniz yolu ve ayrıntıları birçok kez gidip gelerek en ince detaylarına kadar hafızanıza almaya çalışınız. 5 gün gün süresiyle bu yol üzerinde tekrar ve tekrar gidip gelerek bu hattın tüm ayrıntılarım ezberleyin. Tespit ettiğiniz her nokta karşısında 5'er dakika oturarak, onun tüm ayrıntılarını gözleyin.
5 günlük hazırlık devresinden sonra hedeflediğiniz denemeye artık hazırsınız demektir. 6. gün çalışmaya hazır olup olmadığınızı sınamak için hiç heyecanlanmadan odanıza geçin...

Gevşeme egzersizleri ile a ritmine girin... Gevşeme haline geçtikten sonra tespit ettiğiniz noktaları teker teker gözünüzün önünde canlandırmaya başlayın. Her bir noktanın iyice gözünüzün önünde belirmesine izin verin. Sırasıyla tüm noktalan imajinatif olarak sanki televizyon ekranından seyreder -mişcesine gözünüzün önünde canlandırın... Belirlediğiniz noktalara bazı kokular yerleştirdiyseniz, o kokuları aklınıza getirin. Böylelikle imajinasyonunuz daha kolay harekete geçecektir. Bunda başarıya ulaşırsanız, ertesi gün deneyinizin ikinci aşamasına başlayabilirsiniz.

Bir sonraki gün yine gevşeme haline geçin... Bunun için kendi kendinize yapıcı telkinlerde bulunun. Gevşeme hali içinde kendinizi hazır hissettiğinizde, yattığınız yerden kalkarak tespit ettiğiniz yol üzerinde zihinsel olarak ilerlemeye başladığınızı hayal edin. Yavaş yavaş bedeninizden bir bulut gibi süzülerek yükselmeye başladığınızı ve teker teker daha önce defaatlerce baktığınız noktaların önünden geçtiğinizi düşünün ve bunu arzu edin. Gözünüzün önünde imajinatif olarak yol belirmeye başlayacaktır.

Burada yapmanız gereken şey, televizyon ekranından görüntüleri seyredermişcesine izlerken, şuurunuzu oraya gerçekten taşıyabilmektir. İmajinatif olarak görüntüleri gözünüzün önünde canlandırırken kendinizi imajinatif görüntünün ötesinde, gerçek şuurunuzla orada bulunduğunuzu kuvvetle isteyin. Bunu kısa aralıklarla kuvvetlice arzu edin... Bir anda gerçekten de kendinizi orada bulabilirsiniz...

Astral Seyahat teknikleri arasında aktardığımız bu ikinci metot özellikle belirtmemiz gerekir ki, imajinasyon yani durugörü yeteneği kısmen de olsa işler durumda olanlar için geçerlidir. Eğer gözlerinizi kapadığınızda isteğinize bağlı imajları gözünüzün önünde canlandırabilecek bir imajinasyon yeteneğine sahipseniz bu metodu kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

Durugörü yeteneği kısmen de olsa su üstüne çıkmamış kişiler bu metodu uygulayamazlar. Onlar için en uygun olan metot ilk verdiğimiz ve bundan sonra vereceğimiz metotlardır...
Bu tür bir yeteneğe sahip olmayanlar bu metot üzerinde fazla zaman kaybetmesinler. Peki durugörü yeteneğimizin bizde az da olsa çalışır durumda olduğunu nasıl anlayabiliriz? Bunun cevabı son derece basittir... Zaten konun içinde de verilmiş durumdadır: Yani eğer gözlerimizi kapattığımızda, istediğimiz görüntüleri zihnimizde sanki televizyon seyredermişcesine canlandırabiliyorsak, durugörü yeteneğimizin kısmen de olsa bizde çalışırdurumda olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada asıl söylemek istediğim bu konuyla ilgili bir başka mesele var:
Çevrenizdeki kişilere gözlerini kapattıklarında istedikleri imajları görüp görmediklerini sorun bakalım ne cevap alacaksınız. Çok şaşırtıcıdır ki, gözleri kapalıyken istedikleri imajları görenler herkesin böyle bir yeteneğe sahip olduklarını zannetmektedirler... Halbuki durum böyle değildir. Herkes gözlerini kapattığında istediği imajı göremez... Bırakın istedikleri imajları, siyah bir fondan başka hiç bir şey göremeyenler çoğunluktadır. Görebilenler ise azınlık durumundadır...

Siz de gözlerinizi kapatarak kendi kendinizi test edebilirsiniz.

3- Rüya Kontrol Metodu

Bu metodun temeli, rüya içinde rüyada olunduğunun şuuruna varabilmektir. Böylelikle şuurun rüya içinde uyandırılması mümkün olabilmektedir. Rüya gördüğümüzü farkettiğimiz anda, eğer kendimizi belirli metotlarla eğitebilirsek rüyamıza uyanık şuurumuzla devam edebiliriz. Bu son derece ilginç bir denemedir.
Bu gerçekleştirildiğinde, yatakta yatan bedeninizin dışında bir anda onu seyrederken kendinizi bulabilirsiniz. Nitekim hiç bir özel çalışma yapmadan, hem rüya görürken rüyada olduğunu farkeden, hem de uyandığında kendisini bedeninin dışında bulanların sayısı bir hayli fazladır.
Rüyadayken rüyada olunduğunun farkına varılması ilginç bir deneme olduğu kadar, astral çıkışa imkan da sağlayan bir olgudur. Çünkü uyku esnasında derin bir gevşeme ile birlikte astral beden ile fiziki beden ayrışma içine girer. Astral Seyahat tekniklerinden biri olan Rüya Kontrol Metodu'nün çıkış noktası işte bu özelliğe dayanır. Yani metodun çıkış noktası, fizik ile astralin ayrıştığı bir anda şuuru uyandırarak, şuuru astral bedende tutabilmektir. İşte o anda kişinin şuuru uyanık bir haldeyken bedeninin dışında kalabilir...

Peki rüyadayken nasıl rüyada olduğumuzu farkedebiliriz? Bunun son derece kolay uygulanabilir metotları vardır.

Rüyalarımızda zaman zaman son derece garip, günlük yaşantımızda asla meydana gelmesi mümkün olmayan olaylar, manzaralar ve mizansenlerle karşılaşırız. Bu olaylar bize rüyada olduğumuzun en büyük ip uçlarını verebilir. Ancak bu ipuçlarını yakalayabilmemiz için, şuuraltımıza bu yönde telkinlerin verilmiş olması gerekir. Aksi takdirde bu tür olaylar rüya içindeyken bize normalmiş gibi gelir.

Bunu gerçekleştirmenin en kolay yolu günlük yaşıntımız sırasında karşılaştığımız olaylar karşısında kendi kendimize sorular sormaktır. Günlük yaşantınız içinde karşılaştığınız çeşitli olaylar karşısında şu üç soruyu kendi kendinize sorarak mantıklı açıklamalarını yapınız:
Bu olay neden oldu?... Nasıl oldu?... Niçin oldu?...
Bunu kendinize alışkanlık haline getirin. Her karşılaştığınız gelişme ve olay hakkında olmasa bile çoğu için bu soru sorma ve mantıklı cevaplar verme çalışmasını yapınız.

Sorularınıza mantıklı açıklamalar getirince her seferinde kendi kendinize içinizden şu telkinde bulunun:

"Demekk ki rüyada değilim..."

Bu davranışınız sizin şuuraltınıza işleyecek ve sonunda rüyadayken de bu sorulan kendi kendinize sormaya başlayacaksınız. Çoğunlukla rüyalardaki olaylar normal fizik kurallar çerçevesinde gelişmediği için mantıklı cevaplar bulamayacaksınız. İşte o an, "demek ki rüyadayım" sonucunu şuuraltınız size otomatik olarak çıkaracak ve siz rüya görmekte olduğunuzu anlayacaksınız. Ve böylelikle rüya içinde uyanma imkanına ulaşacaksınız. Uyandığınız an çevrenize bakın kendinizi bedeninizin dışında uyandırmış olma ihtimaliniz çok yüksektir...

4- Uçma Testi Metodu

Rüyalarınızda sık sık kendinizi uçarken görüyorsanız yukarıdaki metodu sadece uçma olayına endeksleyerek de uygulayabilirsiniz.

Günlük yaşamınızda zaman zaman kendinize "şu anda rüya mı görüyorum?" diye sorunuz... Soruyu cevaplandırabilmek için hemen arkasından şu testi yapınız:
"Uçabiliyor muyum, yoksa uçamıyor muyum?"
Bu soruyu hem sorunuz hem de fiziki olarak yapmaya çalışınız. Test sonucu uçamadığınızı gördüğünüzde:
"Uçamıyorum... O halde gerçek hayattayım... Gördüğüm de rüya değildir" diye bir hüküm çıkartınız.
Şuuraltınız bu şekilde şartlandırıldığında, aynı soruları rüyanızda da sormanıza sebebiyet verecek ve rüyada yapacağınız test sonucu uçabileceğinizden:
"Uçabiliyorum... O halde rüyadayım..." diye bir hüküm çıkaracak ve rüyadayken şuurunuzu uyandırabileceksiniz.

5- Arzu Faktörünün Şartlandırılması

Bastırılmış, önlenmiş, set çekilmiş, yerine getirilmemiş arzular; astral çıkışlara sebebiyet veren Önemli faktörlerdir.. Bundan yararlanarak da astral çıkış gerçekleştirilebilir. Yatmadan önce sizi susattıracak tuzlu yiyecekler yiyiniz. Odanızın belli bir köşesine de bir bardak su koyunuz. Ve kendinize şu telkinde bulunarak yatınız:
"Rüyamda susadığımda o köşeye gidip bardaktaki suyu içeceğim... Ancak bardağa elimi uzattığım anda şuurumu kazanacağım..."
Uyku esnasında fiziki beden hareket edemeyeceği için, su içmek için duyulan şiddetli arzu, astralin bedenden çıkışına sebebiyet verir. Kendi kendinize verdiğiniz telkinle de bardağa elinizi uzattığınız an, bedeninizin dışında uyanmanız mümkün olabilir. Bir anda kendinizi bardağın yanında, bedeninizi ise yatamkta yatar vaziyette bulabilirsiniz. Uygulanması çok kolay olduğu için bu metotla astral çıkış yapan çok sayıda insan vardır.

Yukarıdaki deneyinizin başarıya ulaşması için, deneye başlamadan önce, böyle bir çalışmayı tüm ayrıntılarıyla nasıl gerçekleşeceğini en az 10 gün boyunca zihninizde iyice canlandırın. Ve her gece yatmadan önce tuzlu yiyecekler yemeden de telkinlerinizi 10 gün boyunca kendi kendinize tekrarlayınız. 10 günlük sürenizin sonunda, bu metodu uygulamaya başlayın. Böylelikle başarıyı büyük ölçüde garanti altına almış olacaksınız.
İleri Kontrol Teknikleri

Buraya kadar bedenin nasıl terkedilebileceğinden söz ettik. Peki ama beden terkedildikten sonraki gelişmelere nasıl hakim olunacak? Konunun bu yönü oldukça önemlidir.

Birçok kişi astral çıkış yaptıktan sonra, ani olarak bedenlerine geri dönmekten şikayetçi olur. Bazıları ise, tam çıkış anında yaşanan kulaklardaki çınlamalar, vücudun çeşitli yerlerinde görülen şiddetli seyirmeler ve bedenden yukarı doğru çekilme duygusundan rahatsız oldukları için çıkışı tamamlayamamaktan bahsederler. Örneğin ilk çıkış anında, ben de aynı şikayetlerden dolayı bedenimi terkedememiştim.

Şunu kesin olarak söylemeliyim ki, küçücük bir tereddüt bile çıkışa engel olmaktadır. Tam çıkış anında eğer olayın akışına insan kendisini teslim edemezse, bir anda tüm gelişmeler sona ermektedir.

İnanın astral seyahat hiç de zannedildiği kadar zor değildir... Yeter ki korkunuzu ve tereddütlerinizi yenebilin. Bundan sonrası metotları ne kadar ciddiyetle uygulayıp uygulamadığınıza bağlıdır.
Bedenizi terk etmeyi başardığınızda dikkate almanız gereken bazı kurallar vardır. Şimdi kısaca bunları gözden geçirelim:

İlk Ayrılma Anı

Bedeninizi terk ederken meydana gelen kulak çınlamaları ve vücudunuzdaki seyirmelerin size hiç bir zararı yoktur. Yukarı doğru çekildiğinizi hissettiğiniz an gelişmeleri oluruna bırakın ve kendinizi kasmayın. En küçük bir endişe bedeninize geri dönmenize sebebiyet verir. Bırakın ne olacaksa olsun... Ancak kötü hiç bir şey olmayacağından emin olabilirsiniz. Ve unutmayın istediğiniz an bedeninize geri dönme şansına sahipsiniz.

Bedeninizi yukarıdan seyrederken havada yüzmenin hafifliğini hissedecek ve bundan olağanüstü bir mutluluk duyacaksınız. Bedeninizi terkedince mümkün olduğunca bedeninizden uzakta bir noktada kalmaya özen gösterin bedeninize yaklaştıkça o sizi içine çeker. Ancak ilk denemelerinizde odanızı terk etmeyin. Odanızın içinde etrafı seyredin. Yandaki odalara da gidebilirsiniz. Kendinizi seyyal bir denizin içinde yüzermiş gibi hissedeceksiniz.

Boşlukta Durabilme ve Hareketin Sağlanması
Beden dışına çıkmadan önce verilen telkinler, beden dışı tecrübede önem taşır. Bedeninizden çıktıktan sonra evinizden uzaktaki bir yere gitmeyi istemişseniz, bu derhal gerçekleşir. Eğer bedeninizi terk ettikten sonra fikrinizi değiştirirseniz ya da daha önce belirlediğiniz yere gittikten sonra bir başka yere daha gitmek isterseniz; bunun için yapmanız gereken tek şey, düşüncelerinizle hareketlerinize yön vermektir. Bunun için düşünceleriniz üzerinde kuvetli bir hakimiyet sağlamış olmanız gerekir.

Şunu asla unutmayın: Astral Seyahat sırasındaki tüm hareketlerinize düşünceleriniz yön vermektedir. Durmak istediğinizde duracak, hareket etmek istediğinizde hareket edeceksiniz. Bu yüzden ani düşünce değişimlerinden kendinizi uzak tutmanız şarttır. Bunu sağlayabilmek için konsantrasyon yeteneğinizin geliştirilmesine ihtiyaç vardır.

Bedeninizin dışındayken eğer bedeninizle aynı odada bulunuyorsanız, bedeninize çok fazla yaklaşmayın. Bir girdap gibi sizi kendisine çeker ve bedeninize geri dönmek zorunda kalırsınız.

Astral Mekanlar

Astral Seyahat çalışmalarında tecrübeniz arttıkça, sadece fizik mekanlara değil, fizik ötesi diye adlandırılan astral mekanlara da gidebilmeniz mümkündür. Bunun için kendinize bu yönde telkin vermeniz gerekir. Ancak ilk çalışmalarınızda fizik planda kalacak şekilde kendinizi yönlendirmeniz daha iyidir.

Astral bedeninizle çıkış yaptığınızda dublenizde hem fiziksel, hem de astral enerjiler bulunmaktadır. Bu enerjilerden hangisi daha ağır basarsa o mekanda kalırsınız. Dublenizin üzerindeki fiziksel enerjilerin azalması bedeninizden oldukça uzaklaşmanızla gerçekleşir.

İlerki çalışmalarınızda astral mekana yani spatyoma geçme çalışmaları yaparsanız, o mekandaki bedensiz varlıklarla yani daha önce dünyada yaşayıp da öldükten sonra spatyoma intikal etmiş olan varlıklarla da karşılaşabilirsiniz. Onlarla konuşabilirsiniz de... Zaten medyomik çalışmalarda kullanılan bir tekniktir bu... Ancak bu tür çalışmalar tek başına yapılmaması gerekir. Mutlaka başınızda bu konuda bilgili ve deneyimli bir operatörün bulunması şarttır.


Beden Dışı Deneyim (1)
________________________________________
Beden dışı deneyim (OBE - out of body experience) öldükten sonra ruhun yaşamına devam etmesi zihnin vücuda bağımlı olmadığını gösterir. İslam inancında da ölüm sonrası yaşam, kabir azabı ve benzeri inançlar öldükten sonra da tam bir bilinçlilik içerisinde olunduğuna kanıt teşkil edebilir. bu kavrama göre zihin bazı yönlerden bağımsız bir bütündür. Bu da zihnin ölümden önce vücuttan ayrılabileceği ve vücuda herhangi bir zarar vermeden dönebileceği gibi bir olasılığın varlığını gösterir. Bir araştırmaya göre Oxford Üniversitesi'nde görüşmeye alınan öğrencilerin %34'ü kimi zaman vücutlarının dışından kendilerini seyretmeleri gibi bir tecrübe yaşadıkları saptanmıştır. Ernest Hemingway, Arthur Koestler, Vircinia Woolf, D.H. Lawrence gibi yazarlarda bu tür tecrübeleri yaşadıklarını belirtmişlerdir. Cenk Koray'da kendi başından geçen bir olayda koltukta otururken birden koltuktaki fiziksel bedenini seyrederken bulduğunu söylemişti. Vücuttan ayrılma olgusu, yaşamın tehlikede olduğu yada tehlikedeymiş gibi göründüğü zamanlarda, aşırı fiziksel gerilim koşullarında, genellikle kendiliğinden çıkış bir çok defa söylenmiştir. Bu tür insanlar olay sırasında (rüyadaymış gibi) olaya ilgisiz bedenlerini izlemişler çoğu kez uzun bir süreden sonra kendi vücutlarına baktıklarının farkına varabilmişlerdir. Demek ki farkındalık her yerde olduğu gibi burada da büyük rol oynuyor. Tipik bir boğulma olayından yaşama dönen bir kazazede vücuttan ayrılma tecrübesini söyle aktarıyor: "Babamın teknesinde çalışırken kardeşlerimi büyük bir korkuyla ayak bileklerime asılırken gördüm, bedenim denizin dibine doğru çekiliyordu, boğulmak üzereyken babamın da yardıma geldiğini korkuya kapılmış kardeşlerinim eve doğru koştuğunu gördüm. Babamın bütün uğraşı beni kurtarmaktı ve bende vücuduma dönmeye çalışıyordum." O halde, vücut dışı deneyim (Astral Seyahat) var mıdır? Tabii ki kişi kendisi böyle bir deneyim yaşamadan tam bir inanç sahibi sanırım olamaz. zaten böyle bir deneyim geçirdikten sonrada inanmış değil bilmiş oluruz. Bazen de bir kimse ölmek üzereyken yada öldüğü anda bir yakınına hayalet biçiminde görünür. Buna benzer bir olay hermetics.org yazılar bölümünde mevcut. Eski Mısır'lılarda ruhun yada Ba'nın ölümden sonra vücudun üstüne yükselen ve kuşa benzer bir varlık olduğuna inandıklarını dair duvar resimleri mevcuttur.



"İNSAN, GİZLİ KALMIŞ ŞEYLERİ BİLMEK İÇİN NE KADAR ÇABALASA DA, GERİYE SAYILAMAYACAK KADAR ÇOK ŞEY KALIR Kİ HAKKINDA ANCAK "SANIRIM" DİYE KONUŞABİLİR"

Friedrich Von Logan.


Cadılıkta Astral Seyahat'in yeri ve önemi büyüktür. Özellikle Engizisyon Mahkemeleri farklı bölgelerde yaşayan bir çok cadıyı sorguladıklarında cadılar belirli zamanlarda Astral Boyutun belirli bir bölgesinde ayin yaptıklarını söylemeleri kayıtlara geçmiştir. Austen Osman Spare de "Cadı Annem" (küçük yaşta kendisine okült konularda yardım etmiş bir cadı) dediği kişiyle yılın belli zamanlarında Astral ayinlere katıldığını söylemektedir. A.O. Spare'i incelediğimizde en çok üzerinde durduğu konu "uyku uyanıklık arası" dönemidir. Bu da söylediklerini bana göre destekler niteliktedir. Çeşitli kayıtlara göre cadılar "uçma merhemi" denilen bir ilacı kullanarak, astral çıkışı gerçekleştiriyorlardı. Bir yağda kaynatılmış yabani havuç, baldıran otu, beş parmak otu, köpek üzümü, güzel avrat odu, adamotu, kaplan boğan, boru otu gibi zehirli ve uyuşturucu maddeler içeren bu merhem çıplak vücudun her yerine iyicene ovularak sürülür ve bu sayede merhemde kullanılan bitkilerin yardımıyla cadı koma haline benzer bir hal alır, Fiziksel Beden'den Astral Beden ayrılır. Astral boyuta çıkıldıktan sonra kendilerine verilen koç, keçi, süpürge türü Astral araçlarla ayin yerine uçarak gittikleri orada dünyanın farklı bölgelerinden gelen bazılarına göre 100 bazılarına göre daha fazla cadıyla ayine katıldıklarını söylemeleri ve hepsinin de yaklaşık aynı cevabı vermeleri gerçekten ilgi çekicidir. Fakat Engizisyon Mahkemeleri bu cadıları suçlu bulup canlı canlı yakma cezasına çarptırdığı için bu cadıların bir çok bilgisi bu zamana ulaşamadan ne yazık ki yok olmasına sebep olmuştur. (Bu tür tarifler günümüzdeki okült kaynaklarında halen mevcuttur ama ne kadar işe yararlar...?)



KABALA


"Harfleri yay üstlerinden geçtikçe titreşen keman telleri gibi gör ve ruhun ilahi müziğinin aynı şekilde hızlanmasına izin ver"


Abraham Ben
Samuel Abulafia.

Tzeruf (harf permütasyonu) olarak bilinen meditasyon tekniği, dili onun yapısını bölüp geçen mistiğin akılcılık üstü düzeye çabuk ulaşmasını sağlar. Bu değişik düşünme şeklini uygulayan kabalacı, bir ayeti akılcı anlamını kaybedene değin ve hatta anlamını kaybettikten sonra da zikreder, işte o zaman aniden "anlamın ötesinde bir anlam beliriverir." Görüldüğü gibi harfler üzerinde meditasyon, özel nefes teknikleri ve bedendeki çeşitli merkezler üzerine yoğunlaşma ile desteklendiğinde, kişiyi kendinde geçirmektedir.

"Tzeruf meditasyonu için en iyi saat gece yarısıydı. Bu saatlerde, dua şallarına sarınmış ve ışıl ışıl yanan mumlarla çevrelenmiş olan kabalacı, beyaz kağıtlar üstüne siyah mürekkeple kutsal harfleri yazmaya başladı. onları birbirleriyle eleştirdikçe kalbinde sıcak, pırıl pırıl duygular hissediyordu. Bu duygular inişe geçen Shefa yada ölümsüz akımın işaretleriydiler. Önceden belirlenmiş melodilere uygun belirli adları söylerken, tıpkı Merkabah mistiklerinde anlatılan türde hava, ısı, çağlayan su veya akan yağ hislerine kapılarak kendinden geçti. "Babanın uyardığı gibi, seni yakmaması için ateşten, boğmaması için sudan ve zarar vermemesi için rüzgardan kaçın- dedi Abulafia. Bu an, ruhun vücuttan öylesine delice kurtulmak istediği bir andı ki, ölümle sonuçlanabilirdi. Bu yüzden, Abulafia, oluşabilecek titreme, gözyaşı ve hatta olumlu duyguları gözardı edip, kişinin dudaklarından bir sözcük seli ve birbirini tutmayan cümleler halinde dökülecek. Shefa'ya karşı dikkatli olmasını öğütler. Bu noktada, dikkatli mürit kendini bir melekler çemberinin ortasında hayal eder. Melekler ona kutsal mesajı çözmesinde yardımcı olurlar: "Harfler öyle büyük bir hızla cevabı oluşturacaklar ki, kalemle yazı tahtası elinden düşebilir." Ölümsüz akımın yaydığı pırıltı, yok edicilikle tehdit ediyorsa da Abulafia'nın müridi, vücudun ölümü halinde bile ruhunun yaşayacağını bildiğinden, yolunda devam etti. Gerçekten de vücuduyla olan bağı zayıfladıkça ruhu güçlenip, canlandı. Ustası "Bu, yüksek şuur düzeyine ulaştığını gösteriyor" dedi.

Bu yazdığım alıntılardan da anlaşılacağı gibi Kabala'ya göre harf permütasyonu Astral Seyahat için kullanılabiliyor. Fakat burada anlatılanlar daha ilahi amaçlar için. Ama yine de ilahi yolda edinilen becerilerin daha yüksek bilgiler için sadece birer basamak olduğu açıkça görülebilir. Ve yükseldikçe daha da dikkatli olunması gerektiğini anlıyoruz.

Öncelikle herkesin kendi tekniğini bulması gerektiğini belirtmek isterim, çünkü bir teknik yok ve duygusal bedeni ilgilendiren bir konu olduğu için hangi tekniği daha rahat yapabiliyorsan onu kullanmalısın. Kendi tekniğini buluncaya kadar öğrendiğin teknikleri uygulamalısın. Örneğin bu yazıdaki teknikler ya da Golden-Dawn’in (altın Şafak Hermetik Cemiyeti) öğrencilerine verdiği tekniği, hangisi kolayına gelirse onu. Tek kural var; “bedeni uyutup, zihni uyanık tutmak”.



1-Rejim

Öncelikle rejim konusuna değinirsek sanırım yanlış yapmış olmayız. Yalnız Astral Seyahat değil okült çalışmalarda da olduğu gibi yenilmesi ve yenilmemesi gereken bazı yiyecekler vardır. (Altın Şafak Hermetik Cemiyetinin kurucularından) S.L. MacGregor-Mathers ve eşi sıkı vejetaryendiler. Bundan da anlaşılacağı gibi hayvansal besinlerden özellikle kırmızı etten uzaklaşmakta fayda vardır.

Hani bir söz var “Ne yersen o olursun”. Burada kastedilen konunun duygusal yönü tabii ki. Yani uyumlu bir enerji yaymamız için hayvani besin tüketilmemeli. Bunun yanında üstat Majisyen Eliphas Levi’nin bazı uyarılarına göre kızartmalar, bol yağlı ve hazmı zor yiyecekler, fındık, fıstık vb... çerezler yenilmemeli. Un, şeker ve tuz tüketimini en aza indirmelidir. Hala piyasada bulunan Astral Seyahat Teknikleri isimli kitapta ise her gün bol miktarda havuç ve en az bir adet çiğ yumurta tüketilmesi gerektiği ve bol bol sıvı alınmasının faydalı olacağı belirtiliyor. Çalışma başlamadan en az 4 saat önce ve çalışma bitinceye kadar, hiçbir yiyecek yenmemeli sıvı içecekler ise minimum düzeyde alınmalıdır. Öncesinde oruçta faydalı olabilir.


2-Sabır ve Azim

Sabır konusunda kimse bir şey söylememişse de ben birkaç şey söylemek istiyorum. Her türlü okült faaliyetlerde olduğu gibi Astral Seyahat çalışmalarında da sabır, azim ve soğuk kanlılık çok önem arz etmektedir. Eğer çalışmalar her gün yapılmıyorsa ya da en az haftada 3-4 defa yapılmıyorsa sonuç gecikebilir. Çalışma yapılırken sabır ve azimle her ayrıntı üzerinde yeteri kadar durularak yapılmalıdır. 2-3 ay deneyip bırakanlar genellikle çoğunluğa uyup başaramayanlardan olurlar. Devamlı uygulandığında yaklaşık 5-6 ayda başarılabilir (başarı sizin ciddiyetinize ve azminize bağlıdır.)



3-Zamanlama

Genellikle günün ilk saatleri önerilse de bu zamanda yapamayanlar için sabah uyandıktan sonra veya birkaç saatlik uykudan sonra denemek uygun zamanlar arasındadır. Hiç birini yapamıyorsanız gece yatarken ya da istediğiniz her hangi bir zamanda yapılabilir. Bu arada unutmamak gerekir ki çalışmayı yaptığınız gün cinsel herhangi bir faaliyet çıkış şansınızı azaltır. Belki bir kadeh şarap yararlı olabilir (konsantrasyon açısından). Ama aşırı alkol sakıncalıdır. Zamanlama konusunda uygun gezegen saatleri de mevcuttur. Bunları vermemin sebebi bu saatlerde sert gezegen etkilerinden korunmuş olacağınızdır (tabii verilen ritüellerle beraber yapıldıkları taktirde) yani daha güvenli saatlerdir. günlerin gezegenlerine ait ilk saatler ayrıca güneş, ay, venüs ve merkür gün ve saatleri merkür diyorum çünkü merkür iletişimler yolculuklarla ilgili bir gezegendir. Bir de gezegen tütsülerini kullanmanızı öneririm.



4-Dua

Çalışma öncesi kendinize telkin verebileceğiniz gibi çalışmaya başladığınız anda: “Bu gece/gün Astral Seyahat yapmak istiyorum, yüksek benliğim/koruyucu meleğim bana lütfen yardim et” vb. tarzda dua edilmesinde fayda vardır.



5-Yer

Bu iş için eğer okült çalışmalar yapabileceğiniz bir oda varsa çok iyi (her okült çalışmada olduğu gibi psişik saldırılara karşı odayı negatif unsurlardan temizlemek ve elementleri dengelemek için KDPR (Küçük Defetme Pen***ram Ritüeli) uygulanırsa çok iyi olur). Eğer böyle bir imkanınız yoksa kendiniz rahat hissettiğiniz ve rahatsız edilmeyeceğiniz (en az 1-2 saat) bir yer olabilir. Arındırıcı törensel bir banyodan sonra Gevşeme Ritüeli ardından KDPR arkasından OSR (Orta Sütun Ritüeli) yapıp çakralarınızı dengelemelisiniz. Bu uygulamaları yapabileceğiniz bir mekan yoksa hayal ederek yapılmasında bir sakınca yoktur (çalışma yaptığınız günün pozitif tütsülerinden birini yakmanızda yararlı olur, loş bir ortamda olması bir adet mum - tercihe göre değişebilir ama uygulama gününün gezegenine uyan bir mum rengi daha iyi olur - kullanılması konsantrasyon açısından yararlıdır).



6-Nefes

KRAL SÜLEYMAN'IN NEFES ALIŞTIRMALARI

Rabbi Simeon'a göre, büyük bir şarkı söyleme ve konuşma ustası olan Süleyman, bu dalınç (contemplation) alıştırmasını kendi derin deneyimleri sonucu oluşturmuştur. Ağacın yedinci küresine değin yükselen Süleyman, kendisini izlemek isteyecekler için bu mistik yükselişini üç kitaba sığdırmıştır: "Şarkıların Şarkısı" kitabında, Güzellik (Tifaret) olarak bilinen kürenin doğasını, Mezmurlar kitabında adalet (Geburah) küresini, Özdeyişler ise Sevgi-İyilik (Hesed/Gedulah) küresini tanımlar.

Süleyman'ın, kendisi de şair olan babası Davut, ona, görsel deneyimlerin yaşanmasını ve sonucunda bu üç değerli kitabın yazılmasını sağlayan esini yada "Kutsal nefesi" uyandırma yöntemini göstermiştir. "İnsan nefesi, hava, ateş ve su gibi narin elementlerin karışımıdır. Nefes almadan yaşayamaz, ölürüz. Nefeste saklı bulunan sırları öğrenen ve onlarla alıştırmalar yapan Süleyman, doğanın yaratılmış şeyler üzerindeki fiziksel örtüsünü kaldırabilmiş ve onun altındaki ruhu görebilmiştir." der Rabbi Simeon. Dolayısıyla genellikle kibir (hebli) olarak tercüme edilen Mezmurlar da, daha örtülü anlamıyla "Nefesimin günlerinde herşeyi gördüm, hebel." Olarak da okunabilir. Daha da kapalı olmayan şekliyle Rabbi Simeon, Süleyman'ın bütün dikkatini beyindeki beyaz maddeye toplamışken, nefes alıp verme şeklini değiştirme tekniğini öğretiyordu. İnsan'ın Tanrı'yla bütünleşmesinin, en iyi olarak dünyada ve nefes aracılığıyla gerçekleşeceğini ısrarla söyleyen Rabbi Simeon, nefes alıp vermenin gizemini, Tanrı'nın birliğini her günkü zikri olan Shema'ya benzetir. Rabbi Simeon, Duada yer alan üç ismin (YHVH, Elohaynu, YHVH), insan nefesindeki ateşi, havayı ve suyu ifade ettiğine dikkati çeker. Duasını zikrederken, Ağacın üzerindeki üç sıfatı (Taç, Bilgelik, Anlayış) gözünün önünde canlandıran Kabalacı, kendi nefesini kutsal akışın aktığı bir kanala dönüştürür. İnsanın ağzı ve dudakları oynarken, kalbi ve iradesi bütünün birliğini yüceltmek için en yukarılara doğru süzülmektedir.

Kabalada nefesin ne kadar önemli olduğunu buradan anlayabiliyoruz.

Çok çeşitli nefes alıştırmaları vardır ve çalışma öncesi bu egzersizleri yapmak faydalıdır. Astral Seyahat çalışmasında faydalı olduğuna inandığım ve genelde kullandığım kare nefes tekniğini vereceğim. Ama isterseniz başka bir teknikte kullanabilirsiniz.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 21:26
shalafi - avatarı
shalafi
Ziyaretçi
20 Ocak 2008       Mesaj #5
shalafi - avatarı
Ziyaretçi
1. Nefes tekniği;

-Rahat bir kıyafet giyin, eğer sizi rahatsız eden bir şey varsa kalkıp onu halledin. Daha sonra rahat edebileceğiniz yatak veya yere uzanın (sırtınız yere paralel olacak şekilde), başınızın altına, başınızla sırtınızın açısını bozmayacak bir yastık kullanabilirsiniz. (kare nefes tekniği üzerinde tefekkür ediniz) 3-4 defa derin nefes alın (nefesinizi karın bölgesine alıp bırakın, göğsünüzü şişirmeyin). Tüm nefesinizi boşaltın. Bu şekilde içinizden, birden dörde kadar sayın.
-Nefes alırken birden dörde kadar sayın.
-Nefesinizi tutun, birden dörde kadar sayın.
-Nefesinizi bırakırken birden dörde kadar sayın.

Bu şekilde nefesiniz rayına oturasıya kadar bu konumu koruyun.



2. Nefes tekniği

Burnunuza konsantre olun nefes alırken burnun ucundaki soğukluğa verirken sıcaklığa konsantre olun nefes alıp verdiğinizde içinizden bir, tekrar nefes alın verirken iki... şeklinde on'a kadar sayın ve tekrar bir'den ona kadar sayın şaşırdığınızda, aklınız karıştığında hep bir'den başlayın bu sırada aklınıza gelen tüm düşünceleri atıp sadece burnunuzun ucundaki sıcak-soğuk havayı hissedin bu şekilde bir süre sonra her tarafınızın uyuştuğunu göreceksiniz. devam edin ta ki sadece nefesinizin sesi kalana dek. O zaman tekniklerden birini deneyin.



3. Nefes tekniği

Nefes alırken 8'e kadar sayın nefesinizi tutun 16 ya kadar sayın bırakırken 4'e kadar sayın bu sayede pranayı ciğerlerde daha fazla tutmuş oluyoruz. Hazır olunca tekniğe geçin.



7- Gevşeme

Astral Seyahati açıklarken vücudu uyutup bilinci kandırarak uyanık kalmak şeklinde bir yorum yapmıştık buna ek olarak vücudun daha kolay uyku hali alabilmesi için kasların gevşetilmesi gerekmektedir. Astral Bedenin bazı kaslar tarafından tutulduğu kasların gevşetilmesiyle Astral Bedenin serbest kalacağı fakat bu kasları tam olarak gevşetmek için sürekli çalışmak gerekiyor. Astral Seyahat sırasında vücudun bir başkası tarafından rahatsız edilmemesi gerektiğini bunun ölüm riski bile taşıdığı yazılıydı bazı kaynaklarda. Astral Seyahat Teknikleri ismindeki kitapta kasları gevşetme tekniği var (isteyen bu kitaptan yararlanabilir).
- Ayak tabanı, parmaklar ve bileğinize kadar olan kısmı nefes alıp tuttuğunuzda gücünüzün yettiği kadar sıkın birden dörde kadar içinizden sayın ve gevşetin, nefesinizi bırakırken dörde kadar sayın sonra içinizde hava yokken dörde kadar sayın bunu 3 defa tekrarlayın sonra da ayak parmaklarınızı ters istikamete doğru aynı işlemi tekrarlayın.
- Ve sırasıyla ayak bileğinizden diz kapağınıza kadar olan kısmı
- Diz kapağınızdan (baldır dahil) kalçaya kadar olan kısmı
- Sonra diğer bacak için aynısı
- Kalçalar
- Karın boşluğu
- Sırtınız (köprü şekliyle)
- Göğüsler
- Sağ el parmakları bileğe kadar sonra da ters istikamete doğru
- Bilekten dirseğe kadar
- Dirsekten omuzlara kadar
- Sonrada diğer kol için aynısı
- Omuzlar ve trapez kasları
- Boyun kasları (kafayı göğse doğru eğerek)
- Çene kasları (çeneni göğse eğerek)
- Surat kasları (gözlerini sıkıca kapayarak daha sonra kaslarını gererek)
Her kası kasıp gevşetirken 3 er defa tekrarlamalısınız. Bu işlemler bittikten sonra 2-3 defa derin nefes alarak nefesi rahatlatmalısınız.

8. Korunma ve İmgeleme
Astral Seyahat yapan insanların çoğu bu tür bir deneyimi daha önce yaşamadığı için ilk çıkışta, yaşadıklarından dolayı korkarlar. Kendinizi bir anda farklı bir gezegende hissedin nasıl tedirgin olursanız işte böyle bir duygu ki bazıları bunu bile hayal edemez. İste bu gibi korku ve tedirginlik durumlarında Astral Beden korunma mekanizması olarak tekrar Fizik Bedene geri döner. Bir arkadaşım ilk Astral çıkışında önce kendini görüp şaşırmış daha sonra da korkması sonucu ağlamaya başladığını anlattı. Çünkü öldüğünü sanmış. Birde çeşitli Astral varlıkların saldırma ihtimali düşünüldüğünde korunmanın yeni çıkan insanların uygulaması gerektiğini düşünüyorum. Ve size vereceğim uygulamayla kendinize bir nevi zırh oluşturursunuz. Sırt üstü yere uzanın rahat bir hal alın. Avuç içleri yere doğru olmalı. Nefes kontrolü ile önce sadece gözünüzün önüne gelen anlamsız şekilleri izleyin. 5-10 dakika boyunca yorum yapmadan, görüntülerin arkasından bile gidebilirsiniz. Sonra iradenizle boşluğu yakalayıncaya kadar uğraşın. Hiçbir renk, hiçbir ses olmamalı ve hiç bir ışık olmamalı sadece karanlık olmalı. Bu arada kendinizi kristalden yapılmış, saydam olarak hayal edin. Boşlukta nokta şeklinde bir ışık hayal edin gittikçe büyüyen bir ışık topu şeklinde, yaklaşık olarak birkaç metre kala ışık topunun durduğunu ve kaynadığını hayal edin. Başınızdan başlayarak tüm vücudunuzu kapladığını ve etrafınıza ışık yaydığınızı aura'nızda beyaz ışıktan bir kalkan oluşturduğunuzu hayal edin. Bu arada boşlukta hayal ettiğiniz size gelen ışık topunun sadece beyaz ışık olduğunu hayal etmelisiniz, eğer başka bir renk olursa çalışmayı bırakıp daha sonra tekrar denemelisiniz. Işık vücudunuza girmeye başladığı anda serin suların başınızdan aşağı doğru yayıldığını hissetmeye çalışınız. (Bu çalışmayı eğer KDPR ve OSR'ini yapmadıysanız yapınız yaptıysanız gerek kalmaz.)



9- Rüya Günlüğü

Görmüş olduğunuz rüyaları yatağınızın yanında hazır bulunan rüya günlüğü olarak kullandığınız deftere uyanır uyanmaz rüyayı teze taze yazmalısınız. Eğer daha sonraya bırakırsanız unutabilirsiniz. Bunun amacı; Rüyalar Astral Boyutta gerçekleşir, buradan edineceğiniz bilgiler bilinç altından gelen bilgilerdir. bu yüzden çabuk unutulur. Yani rüyaları kaydederek bir süre sonra bilinç altınızla bağlantı kurabilirsiniz ve rüyada olduğunuzun farkına varabilirsiniz. bu sırada lusid rüya aşamasındasınızdır ve buradan bilinçli Astral Seyahat'e geçiş yapabilirsiniz. Bunun için bir teknik geliştirmiştim bunu sizlerle paylaşacağım; Örneğin: Rüyanızda bir ormanda yürüyorsunuz sonra ileride ne var acaba diye merak ediyorsunuz ve birden uçmaya başlıyorsunuz sonrada uyanıyorsunuz. Eğer rüyada fiziksel ortamda olmaması gereken şeyleri farklı(zıt) renklerle yazarak yada etrafına daire çizerek kaydederseniz bir süre sonra rüyadayken fiziksel ortama aykırı şeyler olduğunda başlangıçta şaşırıp sonra da rüyada olduğunuzun farkına varabilirsiniz. bu sayede rüyanız lücid rüya olur ve burada yapacağınız şey fiziksel bedenin yanına gitmeyi istemek olacak. Bunu yaptığınızda büyük bir ihtimalle ya vücudunuzun üzerinde salınıyor yada vücudunuzun önünde yada yanında ayakta fiziksel bedeninize bakıyor olarak bulacaksınız kendinizi. bundan sonrası düşüncelerinize kalmış. ama ben yinede ilk 3-5 çıkışta evinizin dışına çıkmanızı tavsiye etmem zaten bunun nedenini anlayacaksınız. Astral ortama alışasıya kadar ve düşüncelerinize hakim olasıya kadar evinizi dolaşın ailenizi seyredin vb...



10- Çıkış Belirtileri


İyi bir konsantrasyon, nefes tekniği ve hayal gücüyle bir süre sonra vücudunuzdaki tüm kaslarınızın ve hücrelerinizin uyuştuğunu onları hissedemediğinizi göreceksiniz. (sakın orada olup olmadıklarını hissetmek için dikkatinizi farklı yönlerinize kaydırmayın tüm uğraşınız boşa gidebilir) kulakta uğuldama, tüm vücutta karıncalaşma, baş dönmesi yada vücudun spiral bir şekilde dönmeye başlaması çıkış belirtileri arasında sayılabilir. Tabii burada fiziksel vücut değil Astral Beden dönüyor olacaktır. hafifleme hissi oluştuğunda nefes sisteminizi bozmadan nefesinizi tutun ve hayalinize (uyguladığınız teknik) devam edin, eğer çıkış başarılı olmadıysa (nefesinizi fazla uzun tutmayın) tekrar yani belirtiler bekleyin ve aynı işlemi tekrarlayın. bu sayede çıkış rahat olacaktır.

11- Çıkış Deneyleri

Buraya kadar genelde herkes bu uygulamaları aşağı yukarı yapar. Bundan sonrası kişiye göre değişir. Bu kısımda birkaç örnek vereceğim. Hangisini istersiniz onu kullanın bundan sonrası size kalmış.

Teknik - 1


Genellikle çoğu insan kendi kendine telkin yöntemini kullanır. Bir nevi Lusid Rüya yöntemi de denebilir. “Yemek yanıyor kalkıp ocağı söndürmeliyim, tuvalete gitmeliyim, evde hırsız var kalkmalıyım” tarzında telkinleri *** *** kendine verir ve sonuçta bu emre fizik beden gevşemeden dolayı cevap veremez ve Astral Beden bu emirlere yanıt vermek için harekete geçer.



Teknik - 2

İmgeleme yöntemleri de vardır.


a- Gökyüzünden bir ipin 3. gözünüze doğru asili olduğunu elinizi uzatınca tutabileceğiniz bir uzaklıkta hayal etmelisiniz. Ve Astral Ellerinizle o ip sayesinde yukarı tırmandığınızı hayal edin.

b- Kendinizi vücudunuzun içinde hapsolmuş olarak (karanlık bir hücre gibi) hayal edin. İçerdesiniz ve sadece 3. gözünüzün olduğu yerde bir ışık ve çıkış var. Bir merdiven sayesinde buradan çıktığınızı hayal edin. Hayal edilemiyorsa bile öyle olduğunu varsayarak hayal etmeye çalışın.

c- Kendinizi bir hücrede hayal edin. Tek çıkış var ve içeriye serin bir su dolmakta. İçerisi suyla yavaş yavaş dolmakta, sırt üstü suya kendinizi bıraktığınızı hayal edin. Ve bu şekilde yükselerek çıkışa ulaşıp çıktığınızı imgeleyin.

d- Kendinizi ayakta durur vaziyette imgeleyin ve tüm ayrıntıları görmeye çalışın. Tam olarak başardığınızda bilincinizin bu
imgelediğiniz size aktığını hayal edin. Bunu başarabilirseniz çıkış yapmış olursunuz.

e- Bir de vücudunuzdaki kaslardan birinin kasılı kalmışta Astral Bedeninizi tutuyor hayal edin ve bu kasın gevşemesiyle Astral Bedeninizin boşlukta aşağıya doğru düştüğünü imgeleyin.

f- Aleister Crowley'in öğrencilerine öğrettiği teknikte; Odanızdaki duvarda bir kapı oluşturun ve bu kapının üzerinde sizin için anlamlı bir simge hayal edin (mottonuz da olabilir.) ve kendinizi o kapıdan dışarı çıkarken hayal edin. Crowley'e göre kapıdan geçebilirseniz çıkış yapmışsınızdır.

g- GD'a göre ise Çalışma öncesi bir boy aynasında kendinize dikkatlice bakmalı ve hayalinizde kendi formunuzu ince ayrıntılarına kadar hayal edebilmelisiniz ki çıkış başarılı olsun.

ğ- Kemal beyin söylediği bir diğer teknik ise ki ben denedim; yere uzanın ayak parmak uçlarından yavaş yavaş yukarıya doğru yaşam enerjinizi (beyaz ışık) çekin ta ki 3. gözünüze kadar hissederek çıkın zaten buraya geldiğinizde vücudunuz neredeyse tamamen uyuşmuş oluyor. ve 3. gözünüze ulaştığınızda yaşam enerjinizle birleştiğinizi ve 3. gözünüzden dışarıya çıktığınızı imgeleyin.

Daha bir sürü teknik verilebilir. Astral çıkışı başaranlara yeni dünyalarında iyi şanslar diliyorum. Bunun anlamı çok büyük, Astral ortamda çok fazla okült bilgi edinilebilir. İlk zamanlar Astral ortamda kontrol çok zordur ama zamanla Astral Bedeni kontrol edip rahat hareket etme imkanı bulabilirsiniz tabi bunu tecrübe belirler. Bir de bir çok kişinin Astral Seyahat denemelerinin boşa gitmesinin sebebi bir uygun zamanda yapmamaları iki çalışmalara yeterince devam etmemeleri üç ki en önemlisi olarak düşündüğüm üç boyutlu imgelemeyi başarmaları. Bir çok üstat da hayal gücü üzerinde boşuna durmamışlardır herhalde.

Kaynaklar:

Kabala Musevi Mistiklerinin Yolu - Perle Epstein - Dharma Yayınları
Altıncı Boyut İnsanın Bilinmeyen Gücü - Roderich Feldes - Cem Kitapları
Altıncı Duyu Duyu Ötesi - Brian Ward - Remzi Kitabevi
Astral Seyahat Teknikleri - D. Scott Rogo - Ege **** Yayınları

***********
Bu yazı, astral dünyayı ve projeksiyon sürecini açıklamaya çalışan bir seri makalenin birinci bölümüdür.

Lütfen bu incelemenin versiyon 1.x'ini okurken bunun ilk ciddi yazın denemem olduğunu göz inünde bulundurun. Bunları yazarken yazmayı öğreniyordum.

Hayatımın uzunca bir süresinde, astral bedenimle astral plan üzerinde çalıştım. Dikkatli gözlem ve eleştirel düşünceyle onu anlamaya ve en nihayetinde ona ışık tutmaya çalıştım.

İstisnasız herkes, uyuduğunda düşük güç düzeyinde bir projeksiyonla bedeninden ayrılır. Ben bunu uyku projeksiyonu olarak adlandırıyorum. Astral beden, birkaç santim yükseklikte fiziksel beden üzerinde uçan balon gibi asılı durarak onun uyku pozisyonunu taklit eder ve daha ileri gitmez. Bir kere astral beden fizik bedenden ayrıldı mı, rüyalar yaratmada özgür kalır. Bu bizim aşina olduğumuz doğal (uyku,rüya) sürecidir. Bu esnada dünyanın kollektif rüya bilincine gömülürsünüz. Bu ''Rüya havuzu'' seviyelere ayrılmıştır. Hangi türde bir insan olmanıza bağlı olarak, ruhsal, ahlaki ilerleme vs... ilgili olduğunuz seviyeye kendinizi ayarlarsınız. Bu seviyeler genelde ''Planlar” (“düzlemler”) veya alt planlar olarak bilinir. Bu analojide hiçbir sorun yoktur yalnız tüm konsepti anlamakta şeyleri birbirine karıştırabilir.

Eğer uyku projeksiyonu esnasında farkındalık sağlayabilirseniz, bir lusid rüya gibi onu kontrol altına alır ve planlar arasında hareket edebilirsiniz. Eğer düşünceyi kontrol altına alabilirseniz gerçek dünyaya dönüp bir astral form olarak gerçek dünyada iş göremezsiniz. Rüya havuzlarının veya astral planların baş döndürücü dünyasındasınızdır ve burada herşey mümkündür ama hiçbirşey inandırıcı değildir.


Beden Dışı Deneyim (2)
________________________________________
''Tamamen bilinçli'' bir astral form projeksiyonu yaptığınızda astral dünyaya değil fiziksel dünyaya projeksiyon yapmış olursunuz. Bu uzun zamandan beri yanlış anlaşılmıştır. Genelde bir astral projeksiyon olarak düşünülen şey bugün Lusid rüya olarak adlandırılabilir ki bu tamamen farklı bişeydir.

Birçok yazar, her gece AP'la evrenin tozunu attığımızı belirtir. Bu basitçe doğru değildir. Astral formunuzun içindeyken dünyayı çok ıssız bir yer olduğunu fark edecek ve nadiren birilerinin oraya projeksiyon yaptığını göreceksiniz. Eğer birilerini görürseniz genelde sadece ayakta durmuş, kafası karışık ve sersem bir şekilde projeksiyon yapma ve yaratma durumu arasında yakalanmış olduğunu fark edeceksiniz. Bilinçli bir OBE (Out of Body Experience - Beden Dışı Deneyim) esnasında kontrolü kaybettiğinizde başınıza gelen budur. Ben bunu ''Alis harikalar diyarında'' etkisi olarak tanımlıyorum. Bu etki eğitimsiz zihinlerin karşısında duran etkin bir bariyeridir.

Astral formdayken inanılmaz derecede güçlü ve genelde rüya yaratmada kullanılan bir yaratıcı gücümüz vardır. Fiziksel dünyanın prangalarından bir kez kurtulduğumuzda tam bir dünya yaratabilirsiniz ve genelde yaratırsınız da. Bu yaratıcı yetenek bir problemdir ve A.P hakkındaki tüm yanlış anlaşılmaların nedenidir.

Her türlü psişik yetenekte olduğu gibi A.P içinde doğal bir bariyer vardır. ''Alis'' etkisi, eğer enerji ve kontrol seviyenizi iyi ayarlayamazsanız gerçek dünyada projeksiyon yapmayı birkaç dakikaya kadar sınırlar. Eğer bir bariyer olmasaydı - Bunu bir düşünün- milyonlarca insan dünya üzerinde gece, gündüz, mahremiyet ve sır kalmaksızın uçuşurdu. Bu içinde yaşanacak çok mutsuz bir dünya olurdu.

Tamamiyle bilinçli bir A.P'de zihninizi ve enerjinizi kontrol edemezseniz ne olur? A.P sırasında bir noktada deneyim üzerindeki kontrolünüzü kaybetmeye başlarsınız ve iyi bilinen eşyalar yanlış yerlerde bulunmaya başlar. Kapılar, pencereler, mobilyalar, ekstra odalar oluşur vs... Bilinçaltı zihniniz yaratmaya başlamıştır veya siz kendinizi bir rüya düzlemine ayarlıyorsunuzdur. Bu bir kere oluşmaya başladığında artık neyin gerçek olduğunu bilemezsiniz. Bazı rüya havuzu seviyeleri veya düzlemleri gerçek dünyanın karbon kopyası gibidir. Onlara kendinizi ayarlayabilir ve kendinizi gerçek dünyada projeksiyon yapıyor sanabilirsiniz, ta ki bir Cheshire kedisine rastlayana kadar.

Son birşey, doğu kökenli seviye konsepti; fiziksel, astral, mental, budik, atmik vs.. gerçektirler. Batılı astral projeksiyon konseptinde hep karıştırılmışlardır. Bunlar değişik bilinç seviyeleridir, o türde planlar değil. A.P yaptığınızda bilinç seviyenizi yükseltmezsiniz, aynen uyanıkken olduğu gibi. Bu ''Yüksek'' seviyelere sadece bilinci arttırarak ulaşılabilir, basitçe onlara projeksiyon yapamazsınız. Bu değişik bir tür projeksiyondur. Ben yüksek seviyelerde bulundum ama onları açıklamak çok zordur. Kesinlikle deneyimlenmeleri lazımdır. Genelde derin meditasyon esnasında ulaşılır.

Bu yüksek seviyelere ulaşabilmek için bir parça durugörü yeteneği gerekir. Bu geliştirilebilir veya doğal yetenek olabilir.

************
Astral projeksiyon (AP) beden ve zihninize bağlı otomatik bir reflekstir. Onu tamamen bilinçli haldeyken tetiklemek için üç ana gereksinim bulunmaktadır.

1. Beden %100 rahatlatabilmeli ve uyanık kalmalısınız.

2. Bilinç noktanızı bedeninizin dışına aktarabilmelisiniz.

3. Projeksiyon üzerinde kontrol sağlayabilmek ve rüya durumuna geçmemek için yeterli zihinsel ve psişik enerjiye sahip olmalısınız.

Bunlar, hep birlikte tam güç yüklü bir AP için gereken otomatik projeksiyon refleksini tetikleyecektir. Bir kaç küçük koşul daha vardır ama bunlar sizin deneyim ve çevrenize göre değişir.



Rahatlama
Bir tüm vücut rahatlatma egzersizini öğrenmelisiniz. Eğer bir tane biliyorsanız, bu uyarlanabilir. Bir sandalyeye oturun ve rahatlayın. Ayaklardan başlayarak gerin ve gevşetin. Uyluklar, kalçalar, mide, göğüs, boyun ve yüzle devam edin. Tamamen rahatlamış olduğunuzu hissedene kadar bunu üzerinden birkaç defa geçin. Bu esnada Derin ve yavaşça nefes alın ve solumun yolu ile alıp verdiğiniz havanın farkında olun.



Zihinsel eller
Bir çift ''Zihinsel eller''e sahip olduğunuzu hayal edin. Bu ellerle kendinizi ayaklarınızdan yukarı bacaklarınıza doğru tekrar tekrar sıvazlayın. Onların sizi sakinleştirdiğini ve rahatlattığını hissedin. Çakralara özel önem göstererek bunu gövdenizin merkezine kadar devam ettirin. Zihinsel eller metodu, aynı zamanda bilinç noktanızı değişik vücut parçalarına odaklaya alışmanızı sağlayacaktır. Bu, zihinsel eller tekniğine kendinizden verebildiğiniz kadar verin.


Enerji arttırma
Zihinsel ellerinizi bacaklarınızdan yukarı doğru çekerken oradaki enerjiyi yakaladığınızı ve üzerinizde yukarı doğru çektiğinizi hayal edin. Bu içinizden akan psişik/hayat enerjisinin doğal yoludur. Pratik yaparak bu enerjinin her tarafınızda titreştiğini ve dalgalandığını gerçekten hissedeceksiniz. Kelimenin tam anlamıyla sizi bir pil gibi şarj edecektir.

Çakralar
Şuralarda yer almaktadırlar.

1. Omurga kökü (Anüs ve genital organların arası)
2. Dalak (Göbek deliğinin biraz altı)
3. Solar pleksus (Göbek deliğinin bir el genişliği üstünde)
4. Kalp (Göğsün merkezi)
5. Boğaz
6. Alın
7. Taç (Kafanın komple üstü)

Çakra uyarımı
Çakralar, enerjinin dönüştürülme merkezleridir. Her çakra, gezegenin ham yaşam enerjisini değişik türde bir enerjiye çevirir. Zihinsel ellerinizle bu enerjiyi bedeninizden yukarı doğru çekerken her bir çakrada durun ve zihinsel ellerinizi onu açtığını hissedin. Enerjiyi ondan bir diğerine ve bu şekilde aktarın. Bunu birkaç defa devam ettirin. İlk başta hiçbir şey hissetmeyebilirsiniz ama devam eden pratiklerle derinizin altındaki nabız atışını ve çırpınmayı hissedeceksiniz.

Stop konrolü
Bu egzersizler süresince herhangi bir gerginleşmeye karşı kaslarınızı kontrol edin ve gerektiğinde yeniden rahatlatın. enerjiyi yukarı çekerken kasların otomatik olarak yeniden gerilmesi çok genel bir problemdir. Hatırlayın, tüm bunlar zihinseldir, vücut bu esnada hareketsiz ve relaks vaziyette olmalıdır.

Noktanın yerini değiştirmek
Bilinç noktasının yerini değiştirmek için kendinizi, kendi önünüzde bir iki ayak mesafe ötede düşünün. Karşınızdaki bir şekil olarak DEĞİL ama kendinizi kendi fiziksel bedeniniz önünde olarak. Bu çok ince bir noktadır ama çabucak alışırsınız. Bu esnada herhangi bir kasınızı germeyin veya zorlamayın. Fiziksel beden size fiziksel olarak yanıt vermek isteyecektir, buna izin vermeyin.

Zihinsel durum
Yüzey zihniniz bu egzersizler esnasında tamamen meşgul olacağı için bu noktada herhangi bir zihinsel egzersiz gerekmeyecektir. Vücudunuzu çok rahatlamış hissettiğinizde vücudunuz ''ağır'' hissi verecek ve hafif bir transa gireceksiniz. Diğer egzersizleri bırakın ve zihnin gezinmesini kesmek için nefes farkındalığını kullanın.

Nefes farkındalığı
Nefesinizin içeri girdiğini ve dışarı çıktığını ''hissedin'' Nefes alırken enerjiyi kök çakranızdan kalp çakrasına kadar zihinsel ellerinizle çekin. Not: Eğer bu noktada vücudunuzda titreşimler başlarsa ve henüz daha projeksiyon yapmak istemiyorsanız başınızı hafifçe oynatın ve vücudunuzu sallayarak normal tetikte durma haline getirin.

Bu egzersizler hergün yapılmalıdır. Birkaç dakikanızı ayırarak bu egzersizlerden bazılarını her yerde ve her zaman yapabilirsiniz. zaman içinde bedeninizin kolayca ve hızla size yanıt verdiğini göreceksiniz. Pratik yaparak ''tam rahatlama'' durumuna birkaç dakika içinde gelebilirsiniz. Bu eğitim, tam bilinçli bir AP denemesinde bulunduğunuzda gerekli efor miktarını ve bitkinliği azaltacakttır.

Bu makale tamamen bedenden ayrılmayla ilgilidir. (AP) Eğer daha önceki iki bölümü okuduysanız - okumanızı şiddetle öneririm- AP süreci hakkında biraz anlayışa sahip olmuşsunuzdur. İlgili konularla ilişkin daha fazla detaya gireceğim. Örneğin: dualite (ikilem), çoklu bedenler, felç, psişik rüzgar, uzun mesafeli AP, korku, astral seks, etik, diğer bedenlere girme, astral varlıklar, AP kısıtlamaları, düşünce formları, iyileştirme, problemler ve sonraki makalelerde bulunan konu başlıkları.

Not: Burada kullandığım ve tanımladığım projeksiyon metodu bugün AP olarak bilinen şeyden biraz farklıdır. Bu, gerçek dünyaya tam bilinçli bir projeksiyon yapma metodudur, astral dünyaya değil. Bu, güvenli bir yakın ölüm deneyimidir (Near Death Experience)


Koşullar:
Burada AP için ideal koşullar belirtilmiştir. Bunlardan bazıları sizin koşullarınıza ve ihtiyaçlarınıza göre değişebilir.

Rahatsız edilmeyeceğiniz sessiz bir odaya ihtiyacınız vardır. Eğer arka plan sesler problem teşkil ediyorsa onları örtmek için radyoyu veya televizyonu bir boş kanala ayarlayın. Böylece beyaz gürültü bu sesleri örtecektir. Müziği önermiyorum. Beden ısısının uygun olduğunu kontrol edin çünkü AP esnasında beden ısısı kaybetmeye eğilimli olacaksınız.

Işık, yumuşak olmalı oldukça kısık ama karanlık olmamalıdır. Gerekli olmasa bile tütsü yakmak bedenin rahatlamasına yardımcı olur. Eğer tütsü kullanıyorsanız bir türü sadece AP için kullanın ve bu türü başka hiçbir amaçta kullanmayın.

Kol ve boyun desteği olan rahat bir sandalyeye ihtiyacınız vardır. Bu bir salon sandalyesi veya rahatça yaslanacağınız türde birşey olabilir. AP, oturur vaziyette uygulanırken çok daha başarılı olur. Sandalye, başın öne düşmesini engellemek için arkaya eğimli olmalıdır. Ön bacakların altına konan bir telefon rehberi faydalı olacaktır. Ayaklar için bir yastık ve bazen boynun arkasına küçük bir yastık veya havlu gerekebilir. Uçaklarda kullanılan boyun yastığı uygundur. %100 rahatlık sağlayana kadar bunları deneyiniz. Not: Bol giysiler giyiniz.

Eğer yatak kullanmak zorundaysanız, diyelim ki hastalık, yaralanma veya koşullar yüzünden oturamayacak durumdaysanız kendinizi sanki yatakta yemek yiyecekmiş gibi yastıklarla destekleyiniz. Dediğim gibi, bu koşullardan herhangi biri sizin ihtiyaç ve koşullarınıza göre düzenlenebilir. Size şu anda en uygun AP koşullarını veriyorum.


Yorgunluk:
AP için çok yorgun olmamalısınız. İhtiyacınız olan konum, egzersiz yaptıktan, duş aldıktan, akşam yemeğinizi yiyip bir saat kadar dinlendikten sonra bulunabilir. Bir iyi hissetme ve tazelik, tükenme ve fazla yorgunluk değil, en iyisidir. Eğer gündüz projeksiyon yapıyorsanız sıkı bir egzersiz, sıcak bir banyo ve rahatlama öneririm. Vücut fiziksel olarak yorgun - dolayısıyla kolayca rahatlayabilecek bir durumda - olacak ve zihinde uyanık ve tetikte olacaktır. eğer ışık sorun yaratıyorsa uçaklarda verilen karartma gözlüklerini kullanınız. Bunlar rahattır ve rahatsızlık yaratmayacaktır.

Not: Eğer AP'den önce veya o esnada ağzınızda tükürük birikirse bunu yutabilirsiniz, dilinizi oynatabilirsiniz vs.. Sizi çok etkilemeyecektir. Eğer hafifçe bedeninizi hareket ettirmeniz gerekirse, işi kolaylaştırmak için bunu relaks vaziyetinizi bozmadan uykulu bir biçimde yapın. Eğer öksürmeniz gerekiyorsa hafifçe öksürün. Eğer öksürüyor ve hapşırıyorsanız - unutun gitsin- gidin biraz uyuyun. Hissedebileceğiniz bir diğer duyum ise yüzdeki gıdıklanma hissidir ve bu çok normaldir. İlk safhalarda isterseniz kaşıyabilirsiniz. Sonraki safhalarda, ağırlık çöktükten sonra bunları gözardı edin, kısa zamanda geçerler. Bu çakra enerjisinden ve seyyal bedenlerin serbest kalmasından dolayı olmaktadır.


Çıkış:
Uygun olduğunuz zaman geldiğinde AP yapmak için kuvvetli bir niyet oluşturun, gerinin ve rahatlayın. Hafif bir transa girerken hissedilen ağırlığı hissedene kadar rahatlama ve enerji yükseltme egzersizlerini yapın. Nefes egzersizine geçin ve bilincinizi önünüzde sabitleyin. Arkanızdaki fiziksel bedeninizin farkında olun ve gerilimi kontrol edin.

Etrafınızda ve içinizde bir titreşim başlayacaktır. Çakra aktivitesinin gücüne göre çok daha derin bir titreşim seviyesine yükselecektir. Bu durum, eğer neler olduğu hakkında bir bilginiz yoksa yoğun çakra etkisiyle çok dehşetli ve korku verici bir his olabilir. Kalbinizi imkansız denebilecek bir hızda atıyor gibi hissedeceksiniz. Bu kalbiniz değil, kalp çakrasıdır. Önemsemeyin.

Bu şuna benzer: Elinizi göğsünüzün üzerine yerleştirin. parmak uçlarınız göğsünüzün merkezinde, kalbin üstünde olsun. Kalbinizle eş zamanlı olarak parmaklarınızı göğsünüze vurun. Bu oranı parmaklarınızın gelebileceği en hızlı seviyeye kadar yavaş yavaş arttırın. Bir çakra tamamen aktif hale getirildiğinde hissedilen durum budur. Bu durum deri altında seyiren bir kasın nazikçe bir atışlarından deliye dönen bir kasın derin, güçlü çarpıntısına kadar değişebilir.


Beden Dışı Deneyim (3)
________________________________________
Çarpıntılara ve titreşimlere kayıtsız kalın ve kıpırdamadan durun. Tüm bunlara karşı bir, hııı hııı, tavrı takının ve anında dışarı çıkacaksınız. Çarpıntı ve titreşimler dayanılmaz bir düzeye kadar artacakmış gibi hissedilir. Onları dikkate almamalısınız. Süregelen projeksiyonlarla atıl çakralar dengeye girdikçe bu daha az fark edilir olacaktır.

AP refleksi geldiğinde çarpıntı ve titreşimler bir kreşendoya ulaşacaktır. midenizin dibinde hafif bir düşme hissiyle vücudunuzdan yukarı doğru fırlayacaksınız. Derin titreşimler göğsünüzün içinden gelen sessiz bir mırıltıya dönüşecektir. Şu anda birkaç metre uzaklıkta kendi önünüzde yüzüyor veya havada asılı vaziyettesiniz. tüm egzersizleri bırakın - konsantre olun- ve sabit kalın.

Bu müthiş! diye düşüneceksiniz. EVET yaptım. Şu anda bilinçli olarak astral bedeninizle projeksiyon yapıyorsunuz ve heey bu mükemmel bir his!

İlk çıkışınızda bunu birkaç dakika ile sınırlandırın. - lütfen bu konuda bana güvenin - Bu önemlidir. Odanın etrafında gezinin - yavaşça. Bacaklarınız hakikaten yok ve SAKIN onları aramayın. Yer çekimi kanunu artık işlemiyor dolayısıyla dikkatli olun. Sadece odada biraz gezinin, nasıl olduğunu sormayın sadece yapın!

Hareket ettikçe göğsünüzün derinliğinden, kalp çakranızdan derin bir mırıltı geldiğini hissedebilirsiniz. Bu küçük bir motor gibidir, hareket ettiğinizde hızlanır, durduğunuzda sakin bir (put put putlama) hissedilene kadar yavaşlar. Bu sizin güç hazneniz, enerjinizdir. Onun gücü çakra katılımına ve bedeninize olan yakınlığınıza göre değişir.

Zihninizi kontrol altında tutun - sabit kalın- ve AP esnasında fazla heyecanlanmayın. Bedeninizden ayrıldığınızda orada olmayan hiçbir şeyi beklemeyin ve hayalini kurmayın. Bu, ALİS etkisine düşmemek için gereklidir.

Şimdi, geri girme maksadıyla bedeninize dönün. Astral formda yenisiniz ve eğer hızlı atılırsanız %99 ihtimalle kontrolü kaybedip alice etkisine düşer ve hiçbir şey hatırlamazsınız. Uçmadan önce sürünmeyi öğrenin. Sonraki AP'lerde çok ileri gidebilirsiniz ama ilkinde bu kadarla kısıtlamak çok önemlidir.

Geri giriş kolaydır. Bedeninize ilerleyin, o kendi halledecektir. Geri giriş refleksi durumu devralacaktır ve şıp- geri geldiniz. Yapmış olduğunuz şeyleri hatırlayarak HEMEN kalkın ve YAZIN.

Astral zihin bilgisayardaki RAM gibidir. fiziksel zihin hard disk gibi ve kağıtta floppy gibidir. Hard diske kaydetmeden gücü kesin ve high mem'deki tüm bilgi gidecektir - puff- aynen böyle. Yazdığınız zaman bu hard disk zihninizde bir kıvrım oluşturur. Tam bir makale değil sadece birkaç anahtar kelimeye ihtiyacınız vardır. Detayları sonradan da tamamlayabilirsiniz. Bir AP günlüğü tutmaya başlayın.


Tipik bir projeksiyon
Sandalyemde oturuyorum, rahat ve sıcak. AP yapacağım. İsterse dünya yıkılsın yapacağım işte! Dikkatlice rahatlama egzersizlerini yapıyorum çünkü biliyorum ki bu AP'nin gerçek sırrıdır. Zihinsel ellerimle enerjimi yükseltip çakralarımı aktif hale getiriyorum. Rahatça titreşmeye başlıyorlar. Kalp çakrama daha fazla konsantre oluyorum, diğerleri üzerinden ona daha fazla güç çekiyorum, en sonunda derin ve güçlü bir ritmle atmaya başlıyor. Transa girerken ağırlık hissi üzerime geliyor. Bir ceset gibi, ölü bir ağırlık gibi hissediyorum. Yüzümde seyirmeler oluyor ama boşveriyorum. Dikkat odağımı önümdeki BANA aktarıyorum. BEN öndeyim. Ama aynı zamanda arkamdaki bedenimin de farkındayım. Bedenimin derinliklerinden titreşimler gelmeye başlıyor. Nefesime konsantre oluyorum ama aynı zamanda dikkatimi dışarıda önde topluyorum. Titreşimler jeneratör yoğunluğunda bir vızıltıya dönüşecek kadar artıyor ama ben boşveriyorum. Adrenalin içimde dolanırken omurgam gıcıklanıyor ama ben boşveriyorum. Nefesime ve gideceğim yere odaklanıyorum. Kalp çakram contası fırlayacakmış gibi hızlı atıyor ama ha ha, Onun kalbim olmadığını biliyorum böylece boşveriyorum. Vızıltı, derin bir vınlamaya dönüşüyor ve bir anda serbestçe havalanıyorum. Hafif bir düşme, vınlama hissediyorum. Dışarı çıkıyorum ve birkaç saniye sonra kendi önümde durur vaziyetteyim. Vay be bu çok iyi hissettiriyor! Arayarak- avlanarak odada geziniyorum. Hareketlerim hızlandıkça kalbimdeki küçük motor hareketime ayak uydurarak daha sesli hırıldıyor


*********
Başlangıç
Fiziksel beden uykuya daldıktan sonra astral beden daima fiziksel dünyaya projekte olur. Bir kere enerji beden genişlediğinde astral beden serbestçe süzülür ve fiziksel bedenin üzerinde, genişlemiş enerji bedenin etki alanı içinde asılı kalır. Bu alan içinde, kordonu aktivitesi alanı olarak bilinir, astral beden eterik madde alanı içinde olduğundan dolayı fiziksel dünyaya yakın durur.

Bilinçli bir astral projeksiyon esnasında sanki doğrudan astral plana (aleme) projeksiyon yapıyormuşsunuz gibi görünebilir. Ama fiziksel plana yakın bir astral beden olarak varlık gösterdiğinizde, başlangıçta her zaman bir ara safha vardır. Bu, projeksiyonun gerçek zamanlı bölümü eğer projeksiyon anında bilincinizi kaybederseniz kaçırılabilir. Kordon aktivitesi alanı dahilinde olan bedenin etrafındaki alan eterik maddeyle doludur ve bu alan içinde astral beden fiziksel plana yakın olarak gerçek zamanda tutulur.



Eterik Madde
Eterik madde, sadece yaşıyor olmak suretiyle tüm canlı varlıklar tarafından üretilen yaşam gücüdür. Fiziksel madde ve astral madde arasında arasında, yarı fiziksel yarı astral bir malzemedir. Bu eterik madde asli bir ağırlığa sahiptir. Madde ve eneri arasında bulunan çok rafine bir maddedir ve kuzeni, ektoplazmaya benzer.

Bu fenomen üzerine bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Hastanelerde ölmek üzere olan hastaların yatakları, ölüm öncesi hassas tartıların üzerine yerleştirilmiş ve bu hastalar EEG ve ECG izleyicilerine bağlanmıştır. Tüm vakalarda, tam ölüm anında, bir ons'un yaklaşık çeyreği kadar bir ağırlığı kaybolduğu gözlenmiştir. Bunun nedeni, fiziksel ölüm anında çok miktardaki eterik maddenin astral vücuda nakledilmesidir. Bu durum, bedenin ölüyor olduğunu zannettiği yakın ölüm deneyimleri esnasında oluşan eterik maddenin aniden astral bedene nakledilmesi olayına benzer. Bu ani, yoğun eterik madde transferi ölüm sürecinin başlangıcıdır.


Ektoplasma
Ektoplasma üzerinde buna benzer bir şekilde çalışılmıştır. Materyalizasyon medyumları hassas tartıların üzerine çıkarılmış ve bir başka bir hassas tartının üzerinde ektoplazma oluşturmaları kendilerinden istenmiştir. Bu medyumların, tartılan ektoplasmanın ağırlık kazanması oranında hafifledikleri gözlenmiştir. Medyum ektoplazmayı yeniden absorbe ettiğinde ise ağırlık nakli tersine dönmüştür. Ektoplazma çakralar tarafından üretilir. Medyumun vücudunun fiziksel kütlesinin bir kısmı bir başka maddeye, ektoplazmaya dönüşür.



Planlar Arası Tezahür
Herhangi bir fiziksel olmayan veya ölmüş varlık, astral bedende dahil olmak üzere, fiziksel plana (alem) yakın olarak gerçek zamanlı fonksiyon gösterebilmesi için eterik maddeye sahip olmalıdır. Eterik madde olmaksızın fiziksel olmayan varlıklar kendi ait oldukları plana doğru kaybolurlar. Eterik madde sadece fiziksel dünyanın canlı sakinleri tarafından üretilebilir.



Enerji Akışı
Ünlü ''gümüş kordon'' [not: astral bedeni fizik bedene bağlayan "göbek bağı"] sadece iki bedeni birbirine bağlamaktan daha fazla işe yarar. O gerçek bir göbek bağıdır, fiziksel ve seyyal bedenler arasında veri ve enerji gönderir. Bazı projeksiyon yapanlar tarafından görülür bazıları tarafından ise görülmez. Bazen göbekten bazen de alından çıktığı görülür. Kordonun çıkıyor göründüğü yer çakra aktivitesine göre değişebilir. Hangi çakra daha güçlü ve aktifse, o seyyal bedenlere enerji akışını kontrol ediyor olabilir. Aynı zamanda projeksiyon yapanın inanç sistemi ve bilinçaltının yaratıcı gücü de düşünülmesi gerekmektedir. Kordon genelde siz onun nerede olduğuna inanıyorsanız orada olacaktır, bilinçaltının keyfine göre.

Bir kere astral beden, astral plana girdiğinde bu planla kuvvetli bir şekilde etkileşime geçebilmek için çakralardan gelen iyi bir astral enerji tedariğine sahip olmalıdır. Net astral hafıza büyük ölçüde varolan enerji miktarına dayanmaktadır. Astral plan astral bedenin doğal ortamı olduğundan dolayı, o enerji eksikliği sebebiyle eriyip bitmez. Aynı şekilde bir insanın birkaç gün boyunca birşey yiyip içmediğinde bir başka plana doğru çözülmeyeceği gibi. Sadece yorgun ve bitkin kalır ve fiziksel dünyayla yeterince kuvvetli etkileşime giremez.

Sonuç olarak durum şundan ibarettir: Astral zihin güçlü ve canlı anılara sahip olabilmek için yeterli enerjiye sahip olmalıdır. Bu astral anılar fiziksel beyinde hacimli bir kıvrım oluşturacak kadar kuvvetli olmalıdır, böylece fiziksel zihin uyandığında onları hatırlayabilir.

Örneğin, birkaç gündür uyumadınız ve yorgun ve bitkinsiniz. Gerçekle olan etkileşiminiz zayıf ve belirsiz olacaktır. Bu yorgun haldeyken bir film seyrettiğinizde ondan geriye pek az anı hatırlarsınız. Daha sonra ondan sadece bölümler hatırlayabilirsiniz ve onun hakkındaki anılarınız belirsiz bir bulanıklık olur. Yalnız, eğer iyi dinlenmiş, canlı ve enerji dolu bir halde film izlerseniz, bu sefer durum farklı olur. Film hakkında herşeyi alırsınız ve keyfini çıkarırsınız. Anılarınız kristal berraklığındadır.

Bu durum düşük güç seviyesindeki bir astral seyahatten sonra olanlara benzer. Astral bedenin güç eksikliği vardır böylece seyahat hakkında yeterli berraklıkta izlenimlere sahip değildir. Böylece fiziksel bedene döndüğünde kendi anılarının baskın olmasını sağlayamaz. Önceden belirttiğim gibi eğer bir kıvrım fiziksel beyine nüfuz ettirilecekse ve deneyim hatırlanacaksa canlı ve net anılar gereklidir.


Çakraların Kullanımları
Çakraları tamamen geliştirme ve onları kontrol etmeyi öğrenmek, doğal yeteneğe bağlı olarak seneler sürebilir. Yalnız, bu durum, gelişiminizin başlarındayken onları en temel şekillerde kullanmanıza ve BDD ve lusid rüyalarınızı arttırmanıza engel olmaz. Enerji arttırmak ve çakraları canlandırmak gayet basit bir iştir. Arttırılmış enerji, projeksiyon öncesi ve süresince otomatik olarak astral bedene akacaktır.

Enerji arttırmayı ve çakralardan geçen güç akışını kontrol etmeyi öğrendikçe , rüyalarınızın doğası, lusid rüyalarınız ve BDD'leriniz değişecektir. Canlı ve unutulmaz deneyimlere dönüşeceklerdir. Bu, bir nevi size eğlenebileceğiniz, öğrenebileceğiniz ve onlardan destek alıp gelişebileceğiniz zengin deneyimlerle dolu ikinci bir yaşam verecektir.


Yüksek Seviyeler ve Sınır Bölgeleri
Genel olarak kabul görmüş yedi varoluş seviyesinin en düşükten en yükseğe kadar, olanlar şunlardır: Fiziksel, Astral, Mental, Budik, Atmik, Anupadaka ve Adi. Bu yüksek planlar yapısal olarak astral plana benzer ama çok daha üst seviyeli bir bilinç seviyesindedir ve astraldan tamamiyle ayrıdır. Farklı seviyelerin aralarında bazen alt planlar olarak da adlandırılan ara bölgeler veya sınır bölgeleri bulunmaktadır.

Değişik planlar ve onların sınır bölgeleriyle ilgili uygun bir analoji dünyanın atmosferidir. Eğer dünya atmosferindeki hava astral plansa, stratosfer sınır bölgesi ve uzayın vakumu da zihinsel plan olacaktır. Dünya atmosferinde normal bir uçakla/astral bedenle uçabilirsiniz. Staratosfere gidebilmek için kuvvetli bir jet uçağına ihtiyaç duyarsınız ve uzayda yolculuk yapmak içinde bir uzay gemisine/zihinsel bedene ihtiyaç duyarsınız. Bu, değişik varlık seviyelerine seyahat etmek için neden farklı seyyal bedenlere ihtiyaç duyulduğunu açıklar.


Yüksek Seviye Projeksiyonu
Çakralar üzerinde yeterli kontrol sağlandığında, bu yüksek seviyelere uygun enerji üretilebilir. Belli bir tip enerjinin üretimi bilinci o seviyeye yükseltecek ve ona denk gelen seyyal bedene enerji verecektir. Bu genelde bilinç arttırma meditasyonuyla veya çakralar üstünde ileri seviyede bir çalışmayla yapılır. bilinç bundan sonra o farkındalık seviyesini deneyimleyebilir. Eğer yeterli enerji varsa ve şartlar müsaitse meditatör, o sözkonusu seyyal bedeni doğrudan kendi doğal boyutuna projekte edebilir.

Uygulayıcının beceri ve doğal yeteneğine bağlı olarak, eğer yüksek bir bedene enerji verilir ve projekte edilirse, genelde, düşük seviyedekilere de aynısı olur. Astral beden içinde tüm diğer seyyal bedenleri barındırır ve bir projeksiyon esnasında mental bedeni mental plana projekte eder ve bu şekilde diğer bedenleri de. Bu durum bazen bir projeksiyon esnasında birden fazla anıya sebebiyet verir. Genel kural şudur: hangi seyyal beden daha fazla enerji miktarına sahipse, o en güçlü anılara sahip olacaktır. Atıl haldeki bu anılar, fiziksel beden uyanık hale geldiğinde fiziksel zihin tarafından tutulacak olanlardır.

Astral plandan daha yukarıdaki seviyelere bilinçli olarak projeksiyon yapmak yüksek seviyede yetenek gerektirir. Hem bilinç arttırmada hem de çakra kontrolünde etkin olmalısınız, yine de bu durum ulaşılabilirdir. Ben, şimdiye kadar , Astral, mental, budik ve atmik varlık seviyelerine projeksiyon yaptım. Genellikle bir insanın astral, mental, ve budik seviyelere projeksiyon yapabileceği ve yüksek Adi ve Anupadaka seviyelerine giremeyeceğine inanılır.

Bu planlar adlandırılmış ve tanımlanmıştır, demek ki birileri oraya gitmiş olmadır yoksa onları bilmiyor olurduk. Eğere zihnin gerçek doğasını açığa çıkarırsanız anlarsınız ki sınırlar yoktur. Bir zamanlar ses duvarının asla aşılamayacağı söyleniyordu.

Not: Bu planlarda üzerinde şu tür yazıların olduğu levhalar bulunmamaktadır '' Astral plana hoşgeldiniz, ta...... taa!'' veya ''Zihinsel plan, aman zihne dikkat!''. Bu yüzden yüksek seviyeleri tanımlarken bu kabul edilmiş adları kullanıyorum.


Astral Plan
Burası Alis harikalar diyarındaki gibi baş döndürücü bir dünyadır. Herşey objektif (gerçek) görünür ana değişebilir ve akışkandır. Orada herşey bulunabilir, tabanda, seksüel enerjiyle dolu kaba düzeylerden; çok güzel, spiritüel uyumla dolu sakin yerlere kadar. Burada zamanın biçimi bozulmuş ve genişlemiştir. Astraldeki bir saat burada, fiziksel dünyada sadece birkaç dakika gibi görünebilir. Fiziksel dünyayla karşılaştırıldığından çok daha yüksek bir frekanstadır. Her ne kadar oradayken bunu fark etmeseniz de bu durum, bir video kasetini normal hızından 20 kat daha hızlı göstermeye benzer.

Astral rüya havuzları arasında gezinmek pek çok projeksiyon yapan kişi için genelde bir deneme yanılma olayıdır. Belirlenmiş realitelere planlanmış yolculuklar yapmak çok deneyim gerektirir.

Bu planda sonsuz sayıda realite, düzlem, krallık ve rüya havuzu bulunmaktadır. Daha önceden belirttiğim gibi, bunlar doğal olarak ayrılır ve onlarla ilişkili düşünce havuzlarına yerleşirler. Uykuda veya lusid rüyada, bilinçaltı genelde sizin için özel bir tane yaratır, yani sizin kişisel rüya tiyatronuzu. Rüyada farkındalığı sağladığınız zaman onun üzerinde kontrol sahibi olursunuz. Bu kontrol güçlü bilinçaltından alınmıştır. Onun güçlü kontrol etkisi olmadan, sizin rasgele yaratılmış krallığınız değişecektir. Astralin diğer duygudaş bölümlerine kendinizi ayarlamaya başlayacak ve içinde bulunduğunuz realite farklı bakış açılarından gelen diğer realitelerle karışacaktır.

Astral plana yapılan bilinçli bir projeksiyonda, onun herhangi bir bölümüne kendinizi ayarlayabilir ve değişik realitelere, diğer rüya havuzlarına ve bunlardan pek çoklarının karışımına seyahat edebilirsiniz. Bunu yapmanın bazı yolları vardır ve bunların hepsi bir şekilde bilinçaltı zihni yolundan çıkarıp, sizi değişik bir astral realiteye taşıması konusunda kandırmakla ilgilidir. Bazı projeksiyon yapan kişiler ellerine bakar ve eriyişlerini seyreder. Diğerleri kendi etrafında dönerek sağ solun ters dönmesine sebep olurlar. Tüm bu metodlar zihni yolundan alır ve onu astralin bir başka bölümüne kendini ayarlaması konusunda onu kandırır.



Seviyeler arasında nasıl gezinildiğini anlatmak çok zordur, bunu gerçekten de deneme yanılma yöntemiyle kendiniz öğrenmelisiniz. Bilinçaltını kullanmak ve kontrol etmenin ve onu belirili bir sonuç elde etmek için kandırmanın yöntemini öğrenmelisiniz.


Sanal Gerçeklik Projeksiyonu
İşte basit ve güvenilir bir metod. Kendi kişisel dünyanızı yaratabilmeniz için bunu geliştirdim: Hoş bir sahne posteri lın, parlak ve güneşli bir şey olsun. Ne kadar büyük olursa o kadar iyi olur, ama standart poster boyutu işinizi görecektir. Projeksiyon yapacağınız odanın veya yakındaki bir başka bir odanın duvarına asın. küçük bir spot ışık alın ve onu ana ışık söndürüldüğünde posteri aydınlatacak şekilde yerleştirin. Normal bir yönü değiştirilebilir başucu lambası işinizi görecektir. Işığı posterin altına veya üstüne yerleştirin böylece ışık, onu sanki bir sinema ekranıymış gibi hafif dağınık bir ışıkla aydınlatacaktır.

Kendi yaptığınız dünyaya girmek: Projeksiyon yaptığınızda zihninizi boş tutarak postere doğru ilerleyin. Ne yapıyor olduğunuz hakkında düşünmeyin, sadece ona doğru bakın ve ilerleyin. Bu şekilde yaklaştığınızda bilinçaltı zihniniz aynen posterdeki gibi bir astral dünya yaratma hatasına düşecektir. sadece posterin içine doğru ilerleyin. Bu bir başka dünyaya girmek gibidir. Bu dünyadaki herşey aynen posterdeki gibi olacaktır. Gerçeğinden ayrıt edilemeyen normal, üç boyutlu bir dünya gibi görünecektir.

Bu dünyada değişiklik yapmak için: bu dünyada sizinle birlikte bulunmasını istediğiniz nesnelerin veya insanların küçük resimlerini kesin ve bu postere yapıştırın. Postere bütün bir resmi kesip yapıştırmayın. Makası alın ve objenin veya kişinin çevresinden kesin. Posterle aynı derecede resimler bulmaya çalışın. Eğer yaşayan veya ölü, birisinin küçük bir resmini yapıştırırsanız, bilinçaltınız onların bir düşünce formu kabuğunu oluşturur ve onlar sizi orada bekliyor olurlar. Bu ölmüş insanlarla konuşmak için şahane bir yol olabilir.

Ruh iletişimi: (bir teorim var) Bilinçaltı, kişinin düşünce formu kabuğunu oluşturur. Bu kabuk bilinçaltınızın mükemmel, detaylı hafızası tarafından canlandırılır. Ama projeksiyon yapan ve canlandırılan kişi arasında sevgi varsa, bu merhum insanın ruhu bu senaryoya çekilecek ve kendi vücutlarının yaratılmış görüntüsünü canlandırarak projeksiyon yapan şahısla iletişim kurmak için bu fırsatı kullanacaktır.


Akaşik Kayıtlar
Bunlar astral ve mental dünyaların arasındaki sınır bölgelerinde bulunur. Yarı astral yarı mentaldirler ve bir şekilde tüm seviyelere doğru yayılırlar. Kocaman sonsuz bir mental tarih, resim kitabı gibi olmuş olan her bir olayın ve düşüncenin kaydıdırlar. Akaşik kayıtlar aynı zamanda geçmiş olaylardan, hareketlerden ve düşüncelerden oluşmuş ve onlardan kaynaklanan olasılıkları da barındırırlar. Bu bir çeşit geleceğe bakış gibidir. Akaşik kayıtlardan kendi başınıza bir anlam çıkarabilmek için biraz durugörü yeteneği kesin yardımcı olur.

Eğer akaşik kayıtlara kendinizi ayarlarsanız bu olayları normalde çevrelerindeki muazzam enerji miktarlarıyla görürsünüz. Bu yüzden savaşlar ve doğal afetler görülmesi en kolay olanlardır. Bu olayları çevreleten enerji kolayca görünebileceklerini sağlayarak diğerlerinden çok daha üstte bulunur. Eğer geleceğe, olasılıkların alanına doğru bakarsanız gerçek olaylarla karışmış kafa karıştırıcı bir sembolizm fırtınasının içine düşersiniz.

Bu gelecek sembolizmi büyük dinlerin inanç sistemleri tarafından oluşturulmuştur. Dünya üzerindeki milyonlarca insan, binlerce sene boyunca bir şekilde kehanete inanmışlardır. Gerek İncil'deki ''İfşa kitabı'' gerekse Nostradamus'un kehanetleri olsun. Bu antik kehanetler zengin bir sembolizmle süslenmişlerdir. Bu sembolizm insanların gelecek hakkındaki düşünce ve hayallerini etkilemektedir. Bu sembolizm,aynı zamanda, gelecekteki olayların sembolik representasyonları olarak akaşik kayıtlarda tezahür eder. Bu sembolizm büyük bir yardımcıdır, akaşik kayıtlara danışmayı kolaylaştırır.

Akaşik sembolizmi bir indeks gibi kullanabilirsiniz. Örneğin, aşağıda ''Savaşın köpekleri''ne yapılan referans kolaylıkla savaş resresentasyonu olarak anlaşılabilir. ''Oraklı iskelet'' ölüm ve yıkımın evrensel bir sembolüdür. Dolayısıyla bu türdeki gelecek olaylarıyla ilgileniyorsanız bu sembolik Savaş indeksine kendinizi ayarlayın, sonra geçmiş ve gelecek savaş kategorileri arasında araştırma yapın. Durugörü yeteneğinden ayrı olarak, tarih, coğrafya, dini sembolizm, şu anki işlerin dünya liderleri ve devlet başkanları hakkında bilgili olmak, geçmiş ve gelecekteki olayların yerini bulmada çok yardımcı olur

Örneğin,aşağıda vereceğim gelecek vizyonunda: Eğer aşağıda kalabalık derken gönderme yaptığım insanın kim olduğunu biliyor olsaydım ve ülkeyi tanısaydım, gelecekteki olayların çok net bir kehanetinde bulunabilirdim, olay olduktan sonra bilgi sahibi olmak yerine!

Akaşik kayıtlar olarak bilinen bilinç haline girdim. Orada, bir dolu sembolizme boğuldum. Aynı anda dört boyutu birden görebiliyordum. Bilinçli zihnim bunu çok iyi bir şekilde özümseyemedi. Savaşlar, kıtlıklar, salgın hastalıklar, afetler, depremler, patlayan volkanlar, uçak kazaları, cinayetler vs.. korkunç bir şekilde kafa karıştırıcı ve rahatsız ediciydi.

Aşina olduğum bir parça sembolizm gördüm ve kendimi ona ayarlayıp yerini buldum. Savaş köpeklerini tutan oraklı iskelet (bazı peygamberler tarafından tarif edildiği gibi) Bu köpekler kırmızı gözlü ve çenelerinden salyalar akan korkunç yaratıklardı. Yüz yerine şeytan bir kurukafa ve elinde orağı bulunan cüppeli bir şekil tarafından tutuluyorlardı. Ben bakarken bir anda köpekleri salıverdi ve bu şekilde gelecek bir savaşı sembolize etti.

Bu sahneye kendimi ayarladım, her şeyin üzerinde uçuyordum, güneşi hissediyor ve altımdaki şehrin kokusunu alabiliyordum. İki dev Emevi palasının altında, yüksek bir kürsüde duran bir adam gördüm. Binlerce insana karizmatik bir söylev veriyordu. Kılıçlardan bir tanesi haçlıların enli kılıçlarından birine dönüştü. Adam ,Saddam Hüseyindi, sahne ise Bağdattı, bilinmeyen bir askerin heykelinin orada. Körfez savaşı başlamadan altı ay evvel bunu gördüm ve körfez savaşı esnasında televizyondan bilgi alana kadarda Saddam Hüseyinin kim olduğunu ve o sahnenin nerede geçtiğini öğrenemedim.

Akaşik kayıtlara bakmak sınırsız, zihinsel bir fotoğraf albümünün sayfalarını karıştırmaya benzer. Geçmiş, şimdiki zaman ve olası gelecekten gelen muazzam bir görüntü ve ses seliyle bombardıman edilirsiniz. Bu düşünce kayıtlarından birini seçip kendinizi ona ayarlamalı ve içine girmelisiniz. Ondan sonra bu kaydı sanki gerçekten oradaymışınız gibi, olurken seyredebilirsiniz.

Eğer yeteneğiniz varsa Akaşik kayıtlara danışma tek başına yapılabilir ama genelde yüksek bir varoluş seviyesinden gelen ileri düzeydeki bir varlığın yardımıyla yapılır. Bu sanki telepatik rehberli bir tur gibi yapılır. Devasa veri miktarı ve gereksiz malzeme sizin için filtre edilir ve geçmiş olaylar veya gelecekteki olasılıklar ..... kütüphaneciyle!! kurduğunuz telepatik bağ üzerinden size durugörüsel olarak aktarılacaktır.


Beden Dışı Deneyim (4)
________________________________________
Bazı insanlar akaşik kayıtlara girdiklerini ve içinde gerçek kitaplar bulunan kütüphane gibi biryer bulduklarını iddia etmekteler. Geçmiş, şimdi ve gelecek bu kitaplarda yazılı halde kayıtlıymış. Hatta bazıları bir kaydı okuduklarını, içine girdiklerini ve kaydı birinci elden yaşadıklarını iddia etmekteler.

Tüm bu iddialar akaşik kayıtlarla tutarlıdır. Akaşik kayıtların sunulduğu kütüphaneci refakatiyle olan bu turlar, kullanımı ve kabul edilmesi kolay aşinalık taşıyan şeyler olarak sunulmuşlardır.


Mental Plan
Burası muhteşem bir plandır. Nabız gibi atan ışıkların gökkuşağı kıyılarında salınan yanardöner ses nehirleri. Düşünceler, kaleydeskopik ışık ve ses desenleri gibi oluşurlar. İlham verici, köpüren kristal bir gökyüzü altında düşünce tarlalarının arasından geçersiniz. Eğer bu dünyaya girerseniz onu anlamaya veya mantık yürütmeye çalışmayın yoksa delirebilirsiniz çünkü insan anlayışının ötesindedir. Sadece tümüyle kabul edin, onunla birlikte akın ve keyfini çıkarın.

Bu plan anladığım kadarıyla antik Vikinglerin ''Gökkuşağı köprüsü'' olarak adlandırdıkları Asgardın girişi. Burası gerçekten de bir gökkuşağı üzerinden tırmanıp girilen ve kesinlikle içinde tanrıların ikamet ettiği muhteşem bir dünyaya giden bir yol gibi görünür ve hissedilir.

Meraklı bir hayretle burada durun. Bırakın içinizdeki çocuk bu peri masalı, harikalar diyarında oynasın. Herşey gerçek ve katı gibi görünür. Burada zaman astraldekinden de fazla değişime uğramıştır ve gerçeklik kaleydeskopikdir.


Budik Plan
Burası saf barış ve sonsuz aşkla dolu sıcacık, soyut bir dünyadır. Burası saf beyazlığın planıdır. Burada her tarafı kaplayan, ışıl ışıl beyazlıktan başka görüntü ve ses algılaması yoktur. Bu planda bilinçli düşünce ve bireysellikten rahatça feragat edersiniz. Buraya bir kere girdiğinizde çok uzun düşünemezsiniz zaten böyle yapmanız içinde bir ihtiyaç veya arzu bulunmamaktadır. Sizi sessiz bir sakinliğe doğru çeken dayanılmaz bir dürtü duyarsınız. Bu, sıcak, saf beyaz pamukların arasına gömülmek gibidir. Bu dünyada bir birey olmayı bırakır ve ve birliğin bir parçası haline dönüşürsünüz. Aynı zamanda erkek veya kadın olmayı da bırakırsınız. bir şekilde bu ana rahmine dönüş gibidir. Sonsuz,sevecek sıcaklık, anlayış, bağışlama ve birlik tarafından çevrelenir ve onun içine çekilirsiniz.

Burada zaman anlamını kaybeder. Eğer bu dünyaya girerseniz asla,asla, burayı bırakmak istemezsiniz, bırakamazsınız, ta ki fiziksel bedeniniz sizi çağırıp geri çekene kadar. Burası ruhun iyileşme ve dinlenme yeridir.


Atmik Plan
Bu plan ruhların dünyası gibidir. Burada ruhlar, dünyada geçirdikleri sürede sevdikleri insanları beklerler. Burası mutlu toplantı yeridir. Ruhların yeniden birleşmesinin olduğu yerdir.

Buradaki ışık, kaynak makinesinin parlamasından bile daha parlak olan en saf, en parlak gümüştür. O kadar parlaktır ki bakmak imkansız gibi görünür. ama yine de yüce bir tatlılıkta, yumuşak ve sakinleştiricidir. O kutsal aşkın ışığıdır. Buradaki insanlar fiziksel hayattaki gibi ama en ihtişamlı halleriyle görünürler. Conşkun bir şekilde, hayal edilebilecek en parlak aşkla, mutlulukla ve keyifle parlarlar. Atmosfer elektrikli ve canlıdır. Ama aynı zamanda derin bir biçimde spritüeldir. Bu dünyada tanrının varlığını somut, heryeri kaplayan bir güç olarak hissedebilirsiniz.

Burada iletişim, birebir durugörüye benzeyen ama çok daha canlı ve gerçek olan, üst düzey telepatik görüntülerle yapılır. ölüler için konuşma ve düşünce bırakılmıştır. Burada zaman saf bir durgunluktadır. Gerçeklik herhangi bir gerçeklikten çok daha gerçek ve katıdır. Bununla karşılaştırıldığında fiziksel dünya, yarı ölü insanlarla dolu bulanık, yorgun bir rüyaya benzer.

Ben hayatımda sadece dört kez buraya girdim. Her seferinde en derin bilinç arttırıcı meditasyon ve tüm çakralarım açık ve tam fonksiyonlu çalışırken. Çok yoğun bir taç çakrası aktivitesi vardı. Bunun hissi, saç çizgimin üzerindeki tüm kafa bölgeme binlerce parmağın titreşerek derin bir şekilde masaj yapması gibiydi.

Bu dört olayda enerjim, ruhumu ve bilincimi de taşıyarak içimde ulaşılamaz gibi görünen yüksekliklere çıktı. Bu derin mistik deneyimin tepe noktasında tınısı sürekli artan uzun, saf bir müzik notası duydum. Bu notayı varlığımın özünde, kalbimde, beni çağırırken, kendine çekerken hissettim.

Bu notaya odaklandım ve ona kendimi ayarladım. Sahip olduğum her damla güç ve enerjiyle bilincimi ona odakladım ve ona projeksiyon yaptım. Fiziksel bedenimden ayrılarak doğrudan bu plana projekte oldum. Bu sanki ağır bir perdenin içinden geçip bir başka yere veya dünyaya adım atmak, geçmek gibiydi. Bütün bu deneyim sırasınca dualitenin, fiziksel bedenimin farkındaydım.

Etrafıma merakla bakındım, ışık son derece gümüşi ve parlaktı, ruhumu derin bir şekilde yakıyordu ve onun iyileştirici dokunuşunu içimde hissediyordum. Orada, önümde uzun süre önce ölmüş oğlum duruyordu. Beni bıraktığında sekiz yaşındaydı ve bana onu son gördüğümde baktığı gibi baktı. Mutlulukla parlıyordu, gözleri parlak ve ışıltılıydı. Ona sarılıp kendime çektim ve onu görmenin mutluluğuyla ağlamaya başladım. Ondan geriye doğru baktım ve orada beni bekleyen kalabalık bir insan grubu vardı. Bu kişiler hayatım boyunca sevdiğim, bildiğim ve kaybettiğim ailem ve arkadaşlarımdı. Aynı zamanda bilmediğim pek çok insan vardı. Yine de çok tanıdık geliyorlardı ve hepsine karşı sevgi hissettim. El çırpıyor, sevinçle zıplıyor beni neşeyle selamlıyorlardı. Bir sürü sevinç gözyaşı ve bir dolu sarılma ve öpüşme vardı.

Onlardan öteye baktığımda doğal taştan bir amfitiyatroda olduğumuzu gördüm. Yer sağlam kayaydı ve bize doğru kıvrım yapan yüzlerce metre uzaklıktaki bir bayıra doğru yükseliyordu. Bu bayırın üzerinde melekler vardı. Sanki onları Michelangelo boyamış gibi görünüyorlardı. Beyaz tüylü kanatlar, kıvırcık altın saçlar ve duru bir tenle inanılmaz güzellikte görünüyorlardı. Uzun pırıltılı altın borular çalıyorlardı ve o saf yüksek nota onlardan geliyordu.

Kalabalıktan sıyrılarak açıklığa doğru yürüdüm. Meleklere şaşkınlıkla baktım ve el salladım. Ben bunu yaptığımda nota kaybolmaya başlamış ve meleklerde borularını indirmişlerdi. Etrafıma bakınarak zamansız bir sessizlik anında orada durdum. Sonra herşey kırpışmaya başladı ve ben kayıp fiziksel bedenime geri düştüm. Ağladım. Geri gelmeyi hiç istememiştim.


Ölüm
Son kez olarak bedeninizden ayrıldığınızda, ölümde, şunun olacağına inanıyorum.

Birkaç gün boyunca, fiziksel dünyaya yakın olarak projeksiyon yapıyor olacaksınız, ta ki eterik madde rezerviniz bitene kadar. Sonra ikinci ölüme geçip astral plana gireceksiniz. Orada şu ana kadar istediğiniz herşeye bolca sahip olmak suretiyle kendinizi tüm arzudan arındıracaksınız. Bu olay bilinçaltının güçlü yaratıcı yeteneğinin tamamıyla kullanımı sayesinde olacaktır. Burada tüm arzularınızın aslında illüzyon olduğun görene kadar tüm arzu ve isteklerinizi doyurabilirsiniz.

Sonra Astral (arzu) bedeninizi atıp mental plana gireceksiniz. Orada geçmiş yaşamınızı görecek, şu ana kadar yaptığınız her eylemi ve düşünceyi inceleyecek ve ifade edeceksiniz. Orada, düşünceleriniz, anılarınız ve deneyimleriniz akaşik kayıtlara eklenecektir. Bu, fiziksel plandaki tüm insan varoluşunun kayıtlı deneyimidir.

Mental bedeni de atıp budik plana gireceksiniz. Orada süresiz olarak iyileşme, dinlenme, birlik, bağışlama ve benliğin anlaşılması için kalacaksınız. Bu dünyada iç yaralar iyileşecek ve ruhunuz kutsal aşk tarafında gözetilecektir. Ruhunuz yeniden bir ve mükemmel olacaktır.

Sonra budik bedeni atıp atmik planda geçeceksiniz. Orada sevdiklerinizi kutsal varlığın içinde bekleyeceksiniz. Ve sonra, bir gün, size hayatın son büyük gizeminin açıklanacağı bir sonraki varoluş seviyesine geçeceksiniz.

**********

Temel Enerji Çalışması
Ana çakralar
Ana çakralar bedenin şu bölgelerinde konuşlanmıştır:

1. Asıl çakra: Kök çakrası (Omurganın kökünde, anüs ve cinsel organlar arasında)

2. Dalak çakrası (göbek deliğinin biraz altında)

3. Güneş sinirağı çakrası (Göbek deliğinin bir el genişliği üstünde)

4. Asıl çakra:Kalp çakrası (göğüsün merkezinde)

5. Boğaz çakrası (Gırtlak kökünde, gögüsle birleştiği noktada)

6. Alın çakrası (alnın tam merkezinde)

7. Asıl çakra: Taç çakrası Başın üstünde, saç çizgisinin üzerinde)

Çakralar kabaca elin ayası büyüklüğündedir, istisna olarak taç çakrası çok daha büyüktür.


Çakralar nedir?
Çakralar, saf kundalini enerjisini daha seyyal ve farklı türlerde kullanılabilir enerji formlarına dönüştüren, fiziksel olmayan organlardır. Çakralar kendi başlarına enerjiye sahip değillerdir. Ham enerji el ve ayaklardaki küçük çakralar tarafından gezegenden emilir ve ana çakra sistemine aktarılır.

Kundalini enerjisi, özünde, evrene nüfuz etmiş olan ve onu bir arada tutan düşünce enerjisidir. Bu yaşayan enerji alanı, yaratıcı ve odaklanmış irade kullanılarak daha derin bir biçimde kullanıma açılabilir. Çakra sistemi tarafından insan vücuduna çekilebilir ve daha seyyal ve kullanılabilir enerji türlerine dönüştürülebilir.

Çakralar, belli bezler ve sinir hücreleri yoluyla omuriliğe ve sinir sistemine bağlıdır. Tüm çakra sistemi oldukça karmaşıktır. İnsan bedeninde 3 asıl çakra, 4 büyük çakra ve 300'ün üzerinde küçük çakra bulunmaktadır. Aynı zamanda fiziksel olmayan, beden dışında konuşlanmış çakralar bulunmaktadır. Çakra sistemlerinin ve onların birleşen meridyenlerinin ve yollarının detaylı haritaları doğu mistisizminde ve tıbbında bin yıllardan beri kullanılmaktadır, akupunkturda olduğu gibi. Çakra sistemi istisnasız her psişik yetenekte kullanılmaktadır. Hangi psişik yetenek, gelişim metodu veya onu tarif eden terminoloji kullanılırsa kullanılsın, bunların hepsi aynı şekilde, çakra canlandırması yoluyla yapılır. Çakraları canlandırmadan bir psişik yeteneği tezahür ettirmek imkansızdır.

Pek çok insan bu yukarıda söyleneni inkar edecek ve hiç çakra, enerji çalışması yapmadıkları halde psişik yeteneklerinin olduğunu iddia edeceklerdir. Kişinin kendini geliştirmesi için pek çok yol bulunmaktadır, bu kabul ama bunların tümü doğrudan veya dolaylı olarak çakra sisteminin canlandırılmasına bağlıdır. Üstelik doğal yeteneği unutmayalım. Pek çok insan doğal olarak aktif çakralarla doğar ve dolayısıyla psişik yetenekleri vardır.

Medyumlar, fiziksel olmayan bir ruh varlığından destek aldıklarında psişik yetenekler sergileyen insanlardır. Bu varlık doğrudan medyumun çakralarını canlandırır, medyumla birleşir ve medyum vasıtasıyla durugörü, kanallık, iyileştirme, ektoplazma üretimi gibi psişik yeteneklere sebep olur. Bu yüzden onlara medyum veya kanal adı verilmiştir. Çünkü bir ruh varlığının fiziksel dünyayla iletişim kurması veya etkide bulunması amacıyla o varlık için pasif bir araç olabilme yetisine sahiptirler.

Psişik yeteneklerinizi geliştirmek için bir ruh varlığına ihtiyacınız yoktur. Eğer kendi çakralarınızı ve enerjinizi kontrol etmeyi öğrenirseniz, bir ruh varlığını işin içine katmaksızın dolayısıyla bu metotta bulunan doğal riske maruz kalmaksızın kendi başınıza bu şeyleri yapabilirsiniz.

Enerji arttırma
Oturun veya yatın, rahatlama egzersizleri yapın ve nefes farkındalığıyla zihninizi sakinleştirin. Dikkatinizi ayaklarınıza verin. Ellerinizi (Önceki bölümlerde açıklanan zihinsel elleri - Ç.N) enerjiyi ayaklarınızdan yukarı doğru, bacaklarınızdan geçirerek kök çakraya çekin. Enerjiyi kavradığınızı ve içinizden geçirerek çektiğinizi hayal edin. Aynen ellerinizle nefes farkındalığı, renk teneffüsü ve ciğerlerinize hava ve enerji çekerken yaptığınız gibi.
shalafi - avatarı
shalafi
Ziyaretçi
20 Ocak 2008       Mesaj #6
shalafi - avatarı
Ziyaretçi
Not: Bunu yaparken ellerinizin bacaklarınızın içinde ve gövdenizin ön kısmının içinde olduğunu hayal etmeye çalışın.

Enerji arttırmada destek olması için nefes farkındalığını kullanın. Nefes alışta enerjiyi içinizden geçirerek çekin ve nefes verirken enerjiyi tutun. Bunu tekrar tekrar yapın, en az birkaç dakika kök çakraya enerji çekin. Bunu yaparken bir şeyler hissedebilir veya hissedemeyebilirsiniz. Eğer hissetmeseniz dahi bu egzersizle bir miktar enerji çekmişsinizdir. Çakralar zamanla ve kullanıldıkça geliştikçe içinizden geçen enerji miktarı artacaktır.

Ayaklardan yukarı bacaklardan geçip kök merkezine gelen yol, içinizden geçen enerji için doğal bir yoldur. Bu enerji çakralarınızı uyandıracak ve bu temel enerjiyi farklı türde bir enerjiye çevirecektir. Bu dönüşüme uğramış enerji seyyal bedenlere akacak ve onlara enerji yükleyecektir. Pratik yaparak bu enerjinin tam anlamıyla vücudunuzda titreştiğini ve içinizde dalgalandığını hissedebilirsiniz.



Çakra Canlandırması
Bir çakrayı açmak: Hayali elleriniz bu işte kullanılacaktır. Sizden bunu yapmanız istendiğinde çakra bölgesinde bir somun ekmeği kırıyor olduğunuzu hayal edin. Gözünüzde canlandırmanıza gerek yok, sadece bunu yaptığınızı hissedin sanki gerçek hayatta ne yaptığınıza bakmadan yapıyormuşsunuz gibi.

Çakralar fiziksel olmayan merkezlerdir, bu yüzden onları canlandırmak için fiziksel olmayan bir metoda ihtiyacınız vardır. Bu, farkındalığınızı çakra bölgesine odaklamak ve zihninizi çakrayı etkilemekle sağlanır. Çakrayı canlandırmak için bölgesel bir zihinsel açılma etkisine ihtiyacınız vardır. Hayali ellerinizle yaptığınız koparıp açma hareketi bunu sağlar. Farkındalık odağınızı çakra bölgesine yoğunlaştırmak ve ellerinizle zihinsel bir açma etkisi yaratmakla çakrayı doğrudan canlandırırsınız.

Not: Çakraları canlandırmadan önce yukarıdaki gibi enerji arttırma egzersizleri yapın. Her bir çakraya enerji çekerken ellerinize yardımcı olmak amacıyla nefes farkındalığını kullanın. Aşağıdaki tüm çakra canlandırma egzersizlerinde nefes alırken enerji çekin ve nefes verirken tutun.

1. Kök çakrası: Kök çakra enerjisini arttırın. Çakrayı açmak için ellerinizi kullanın. Kök çakranıza enerji çekin. Bu ilk adımı yedi kere tekrarlayın.

2. Dalak çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök çakra üzerinden yukarı dalak çakrasına çekin. Dalak çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

3. Güneş sinirağı çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök ve dalak çakrası üzerinden güneş sinirağı çakrasına çekin. Güneş sinirağı çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

4. Kalp çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök, dalak ve güneş sinirağı çakrası üzerinden kalp çakrasına çekin. Kalp çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

5. Boğaz çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök, dalak, güneş sinirağı ve kalp çakrası üzerinden boğaz çakrasına çekin. Boğaz çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

6. Alın çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök, dalak, güneş sinirağı, kalp ve boğaz çakrası üzerinden alın çakrasına çekin. Alın çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

7. Taç çakrası: Önceki aşamada olduğu gibi taç çakrasına enerji çekin. Taç çakrasını açın. Bu çakra diğerlerine göre çok daha büyüktür (Başın üst kısmının tamamı, saç çizgisinin üstü). Başınızın içinde geniş ve düz bir ekmek somunu olduğunu ve onu ellerinizle ortadan iki böldüğünüzü hayal edin. Veya kafa derinizin yırtılıp açıldığını düşünebilirsiniz. Bu süreci ayaklardan başlayarak iki kere tekrar edin.

Not: Egzersiz sırasınce kaslarınızı germemek için elinizden gelenin en iyisini yapın. Yine de çakralarınızı canlandırırken kaslarla ilgili olmayan hafif bir içsel kasılma hissedebilirsiniz. Bu, canlandırmaya tepki veren çakralara bağlı bezler ve sinir hücreleridir. Bu içsel kasılma normaldir.

Kök çakrası bir asıl çakradır, aynı zamanda aktif hale getirilmesi en önemli olan çakradır. Bu çakra kundalini enerjisinin giriş kapısıdır. Bu çakra yeterli açılmadığı sürece enerji diğer çakralara akamaz. En azından çakra çalışmasının ilk aşamalarında zamanınızın ve enerjinizin çoğunu kök çakranızı canlandırmaya çalışın.

Not: Yıllan önce ilk defa enerji yükseltme ve çakra geliştirme çalışmalarına başladığımda birkaç ay boyunca hiçbirşey hissetmemiştim. Yine de birçok insan bana bunu ilk uyguladıklarında kuvvetli enerji ve çakra hisleri aldıklarını söylediler. Bazı insanlar diğerlerine nazaran daha fazla çakra faaliyetine sahiptir. Yine de hissetme eksikliği, benim hikayemde olduğu gibi ilk başta hiçbir şey hissetmeseniz de sizi çakralarınızı canlandırmaktan ve geliştirmekten alıkoymayacaktır. İlk enerji çalışmalarına hiçbir doğal çakra faaliyetine veya doğal psişik yeteneğe sahip değildim.


Durun ve Kontrol Edin
Enerji yükseltme ve çakra canlandırması sırasınca kaslarınızı gerginliğe karşı kontrol edin ve gerektiğinde yeniden gevşeyin. Kaslarınız otomatikman kendinize enerji çekme hareketine uyum sağlamaya çalışacaktır. Hatırlayın, bunların hepsi zihinseldir. bedeniniz bütün süreç boyunca sakin ve rahat vaziyette kalmalıdır.


Çakra Hisleri
Çakralarınızda hissedecekleriniz, onlarda bulunan aktivite derecesine göre değişir. Fiziksel yapınız, doğal yeteneğiniz, konsantrasyon ve rahatlama yetenekleriniz bunu etkiler. Hissettikleriniz hafif bir sıcaklık, lokal bir baskı, fokurdama ( mide gazı gibi), bölgesel bir baş dönmesi, titreme veya hafif atımlardan daha ağır zonklama veya yukarıdakilerden birkaçı veya hepsinin bir karışımına kadar çeşitlilik gösterebilir. Titreme ne kadar fazlaysa çakra o kadar aktif demektir. Eğer çakra aktif haldeyken elinizi üstüne koyarsanız etinizin tam anlamıyla atımlarda bulunduğunu hissedersiniz.

Bazı çakralar aktif haldeyken tuhaf ve bölgesel hislere yol açabilir.

Kök Çakrası: Sanki çok fazla bisiklete binmişsiniz gibi hafif yanma veya titreme veya kramp hissedebilirsiniz. Bir kere düzenli çalışmaya başladığında bacaklarınızın arasında, çakra bölgesinde hafif bir atım veya zonklama hissedebilirsiniz.

Güneş Sinirağı çakrası: Bazen aşırı nefes almanıza yok açan nefes darlığına eden olabilir. Çakra düzene girererken, zaman ve kullanımla bu geçecektir.

Kalp Çakrası: Kalp çakrası, neden olabileceği kuvvetli ve bazen korkutucu hisler nedeniyle hakkında daha fazla konuşulmayı hak eder. Güçlü bir biçimde çalıştığında kalbiniz yerinden fırlayacakmış şekilde atıyormuş gibi hissedilir. Bu çok kuvvetli bir histir. Bu olduğunda ciddiye almayın, size zarar vermeyecektir. Olmakta olan kalbinizin çok atması değil kalp çakrasının çalışmasıdır. Söylemesinin yapmaktan daha kolay olduğunu biliyorum, ama pratik ve aşinalıkla bunu yapabilirsiniz. Bu aşırı kalp atışı gelişimin ilk safhalarında çok belirgindir. Bunun sebebinin alt merkezlerde akan enerji azlığından kaynaklandığını düşünüyorum. Bir şekilde bu, pompalayacak yeterli sıvı yokken çalışan pompaya benzer.

Kalp çakrası tamamen kullanılabilir haldeyken şu şekilde hissedilir: Parmak uçlarınız kalbinizin üzerine gelecek şekilde elinizi göğsünüzün üzerine koyun. Kalbinizle eşzamanlı olarak parmaklarınızı göğsünüze vurun. Bu vuruş hızını parmaklarınızla yapabileceğiniz en hızlı ve en sert şekilde vurana kadar arttırın.

Not: Asıl kalp atış hızı bu kalp atışı hissiyle birlikte artmaz. Eğer kendinizi bir kalp monitörüne bağlarsanız kalp atış hızınızın değişmediğini görürsünüz

Boğaz Çakrası: Buradaki zonklama içinde bulunduğu hassas alan nedeniyle hafif bir öksürme hissine sebep olabilir. Bu boğazınızın kökünde duygu yüklü bir birikim gibi hissedilir.

Taç Çakrası: Tamamen aktif olduğunda bu çakra, saç çizgisinin üzerinde, başınızın üst kısmının içine bin tane yumuşak, sıcak parmağın masaj yapması gibi hissedilir. Bu his alın çakrasını kapsayacak şekilde alnın merkezine doğru uzanır. Budistlerin onu ''Bin yapraklı lotus'' olarak adlandırmalarının nedeni bu histir.

Not: Bazı çakralarda kuvvetli hisler diğerlerinde hafif hisler hissedebilirsiniz. Bazılarında ise hiçbir şey hissetmezsiniz. En az his aldığınız çakraya yoğunlaşın. Bu, çakra sistemindeki enerji akışının dengelenmesinde yardımcı olacaktır.

Eğer dengesizseniz projeksiyon sırasında aktif olmayan çakralar yetersizlik gösterebilir. Örneğin bedeninizi kısmen gevşetebilir ama atıl çakranın olduğu noktada bedeninize takılı kaldığınızı hissedebilirsiniz. Eğer bu olursa projeksiyon öncesi atıl çakrayı canlandırmaya çalışın.



Çakraları kapatmak
Herhangi bir enerji çalışması sonrası eğer çakralarınızı kullanmayacaksanız, projeksiyonda olduğu gibi, onları kapamanız çok önemlidir.

Bu kapatma özellikle çakralardan kuvvetli hisler alıyorsanız önemlidir. Eğer çakralarınızı normal günlük faaliyetlerinizde açık bırakırsanız enerji akıtırsınız. Bu, halsizliğe ve hatta sağlık problemlerine neden olabilir. Aynı zamanda hoş olmayan astral varlıkların istemeyen dikkatlerini cezbedebilir. Onları kapamak için herhangi bir aktivite hissedilmeyene kadar süreci tersine döndürmektir. Zihinsel ellerinizin çakraları kapadığını ve enerjiyi geri ittirdiğini hissedin. Ne kadar çok aktivite hissederseniz onları kapamayı öğrenmek için o kadar çok zaman harcamalısınız. Eğer bunu yaptıktan sonra hala aktivite hissediyorsanız, yemek yeme ve fiziksel egzersiz kapanmalarına yardımcı olur.


Psişik Yetenekler
Çakra çalışmasına başladıktan sonra psişik özelliklerinizin geliştiğini hissedebilirsiniz. Bu, çakraları canlandırmanın doğal bir sonucudur. Daha ileri enerji çalışmaları üzerine olan bir sonraki serilerde size bu özelliklerden bazılarının nasıl geliştirilip kullanıldığını ve kundalininin nasıl uyandırıldığını anlatacağım.


Pratik:
Rahatlama, nefes farkındalığı, konsantrasyon ve zihinsel eller egzersizleri , ideal olarak, günlük yapılmalıdır. Ayırabildiğiniz birkaç dakikalık zamanda, her yerde ve her zaman yapılabilir.


Bunların hepsi ne kadar sürer?
Pek çok kişi bana şunu sordu '' Projeksiyon yapmayı öğrenmek için ne kadar zaman alır?'' Yanıtım şudur: Herkes farklı seviyede doğal yeteneğe ve beceriye sahip olduğundan dolayı, gerektiği kadar zaman alır. Birkaç senedir çeşitli diğer metotlarla denemeler yapan ve sonuç alamayan insanlardan mektuplar alıyorum. Bu tekniği ilk denemelerinde çıktıklarını söylüyorlar. Herhangi bir rahatlama ve konsantrasyon yeteneğine sahip olmayan diğerleri için ise çıkış öncesi birkaç aylık bir eğitim süreci gerekir.
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
5 Ağustos 2008       Mesaj #7
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Astral Beden ve Aura

Potansiyel enerjisinin ancak % 10'luk bir kısmıyla varlık bu dünyada yaşarken, şuurunun da tamamım değil sadece % 10'luk daraltılmış kısmım kullanabilir. Dolayısıyla sahip olduğu pekçok ruhsal yeteneklerini bu dünya yaşamında kullanamama durumuyla karşı karşıya kalır. Bütün bunların sonucu olarak, kendisini sadece bedenden ibaret bir varlık olarak görme yanılgısı içine dahi düşebilir. Oysa ki ben dediği bilinci asıl ruhunun sonsuz imkanlarından sadece ama sadece çok küçük bir kısmıdır...


Şuurun toplandığı birden fazla merkez vardır ki bunlardan bir tanesi, çok eski devirlerden beri astral beden ya da esiri beden olarak isimlendirilmiştir.
Belirli sinir merkezlerine bağlı bulunan, bir nevi seyyal enerjetik maddeler toplamıdır da diyebiliriz bu astral bedene...


Bu enerjetik bedenin fiziki bedenle irtibatından doğan bir ışınım vardır. Mavimsi gri renkteki bir dumana benzer görüntüsü olan bu ışınımı, bazı medyomik hassasiyete sahip insanlar görebilmektedir. Bu ışınım hareketi; fiziki bedenin her yerinde, çeşitli renklerde kendini gösterir. Biyomanyetik bu enerji alanına hepimizin bildiği gibi Parapsikoloji'de "Aura" ismi verilir.

Anlayışımızı kolaylaştırmak için fiziki bedeni bal peteklerine benzetecek olursak, söz konusu enerjetik astral bedenin bu petekleri dolduran bir akışkan olduğunu söyleyebiliriz...
Belirli bir şekli olmayan bu maddeler topluluğu, varlığın düşünceleriyle istenilen bir görünüme sokulabilir. Hayalet gördüğünü iddia eden insanların gördükleri şey aslında işte bu astral bedenin çeşitli şekillere bürünmüş halidir... Yani hayalet denilen şey ruhun görüntüsü değil, ruhsal enerjinin şekillendirdiği astral bedendir.


Dünyanın birçok ülkesinde bu konuyla ilgili çalışmalar, 1960'lı yılların sonlarına doğru önemli sonuçların alınmasına yol açmıştır. Hatta ruhsal bir enerjinin varlığım kabul etmeyen ve materyalizmin kalesi olan eski Demirperde Ülkeleri'nde bile...


Örneğin; 1968 yılında Çekoslavak ve Bulgar bilimadamları dünya kamuoyuna ortak bir açıklama yaparak; bitkiler ve hayvanlar da dahil olmak üzere, tüm canlı varlıkların sadece atom ve moleküllerden meydana gelen fiziki bir bedenlerinin olmadığını, fiziki bedenin eşi olan bir enerji bedenin de mevcut olduğunu keşfettiklerini ilan etmişler ve bu bedene de "biyolojik plazma bedeni" adını vermişlerdi...


Herhangi bir organı kesilen hastalar çoğunlukla o organı yerinde hissettiklerini belirtirler. Rus bilim adamları yaptıkları aura ile ilgili denemelerde, esası Kirlian Fotoğrafçılık Metodu'na dayanan bir metod ile önce sağlam bir yaprağın sonra da 1/3'ü kesilmiş olan bir yaprağın fotoğraflarım çekmişlerdir.


İlk fotoğrafta yaprak üzerinde yanıp sönen parlak canlı ışık huzmeleri ve yaprağın kenarlarında bir hat şeklindeki aydınlık alanın mevcudiyeti yine kendini göstermiştir. İkinci fotoğraftaki görüntü ise oldukça farklı olmuştur. Bu sefer yaprağın yüzeyi yine tam olarak görünmüş ancak kesilen parçanın olduğu yer diğer kısımlardan bir çizgi ile ayırd edilebilecek şekilde şeffaf kalmıştır.


Astral bedenin maddesi devamlı bir hareket halinde olup akıcıdır. Kendisine has bir titreşim hızı vardır. Frekansı duyu organlarımızla algılayabildiğimiz maddelerin frekanslarından çok yüksektir. Bu sebeplerden dolayı, fiziki maddeler onun için bir engel teşkil edemezler. Örneğin bir duvarın içinden kolaylıkla geçebilir. Astral bedenin akıcı olması ona bölünerek kendi eşitlerini meydana getirebilme özelliğini kazandırır. Böylelikle astral bedenin bölünmesi sağlanarak frekansı değiştirilebilir. Astral bedenimizin mevcut frekansını yükseltebilmemizle düşüncelerimizin pozitif kalabilmesi arasında büyük bir paralellik vardır.


Alinti
Gizliilimler
Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
9 Kasım 2008       Mesaj #8
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi
ASTRAL SEYAHAT NEDİR

Bedenimizi belirli bir süre terk ederek çeşitli yerlere düşünce hızı ile gidip, gittiğimiz yerlerde meydana gelen olayları izleyebilmemiz mümkündür. Parapsikoloji Enstitüleri'nde incelenen duyular dışı algılamalarımız arasında en ilginçlerinden biridir...

Şuurumuzun bedenimizin dışına yansıması yada diğer bir tanımla, şuurluk alanımızın genişleyerek beden dışına taşma olayına Astral Seyahat veya Şuur Projeksiyonu adı verilir.

Bu yansıma fiziki evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi, fiziki evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir. Diğer duylar dışı algılamalarımızda olduğu gibi aslında hepimizde bu yetenek vardır. Fakat hepimiz bu yeteneğimizi kullanamayız.

Parapsikoloji Kürsülerinde, özel metotlarla gerçekleştirilen Astral Seyahat çalışmalarında oldukça önemli adımlar atılmış durumdadır. İnsan yapısına, yaşama, var oluşa, fizik evren yapısına yepyeni boyutlar getiren bu çalışmalar aynı zamanda, ölüm ve ölüm ötesi yaşamla ilgili konular hakkında da son derece önemli bilgilerin bir araya getirilmesinde çok büyük bir fonksiyon görmüştür.

Astral Seyahat Sırasında Yaşananlar!

Astral Seyahat sırasında bedenin değişik yerlerinde seğirmeler, kulakta çınlamalar ve tam ayrışma anında ise, çatırdama yada buna benzer bir takım sesler duyulabilir.

Astral Seyahat yaparak bedeninden geçici bir süre ayrılanlar,başlarında geçen bu tecrübelerini genellikle birbirlerine çok benzer ifadelerle anlatmaktadırlar...( Teknikler bölümünde zaten olayı iyice anlayacaksınız.)
Astral Seyahat Tehlikelimidir ?

Astral seyahat tehlikeli değildir.En azından şimdiye kadar böyle bir durumun yaşandığına dair bir bilgi yoktur.Obe esnasında bedeniniz güven içerisinde yatakta yatıyor olduğu için hiç olmadığınız kadar güvendesinizdir. Beden dışında iken gümüş kordon olarak adlandırılan bir ip ile yataktaki bedeninize bağlısınızdır. Ölüm hali gümüş kordonun kopması halidir,eğer gümüş kordon koparsa bir daha bedeninize dönemezsiniz. Bu kordonun kopması ancak ve ancak normal ölümlerle ,trafik kazası hastalık vs gibi durumlarda meydana gelir.Astral seyahat esnasında gümüş kordonun kopması ve tekrar bedene dönememek gibi bir durum söz konusu değildir.Tam aksine beden dışına çıkabilmek o kadar da kolay değildir. Yani ilk denemenizde ya geri dönemezsem diye korkmayın. Siz bu tip gereksiz korkuları düşünmek yerine nasıl yaparda daha fazla dışarıda kalabilirimin yöntemlerini arayın. Geri dönmek bir anda oluveriyor önemli olan çıkmak ve bazılarının yaptığı gibi dışarıda uzun süre kalabilmektir. Astral seyahatin en önemli tehlikesi günlük islerinizi bir tarafa bırakıp hele bir astral yolculuk yapayım ondan sonra her şey farklı olacak ,dünyaya farklı bir açıdan bakacağım diye düşünmektir. Bu tip düşüncede olan insanlar yıllarca denemelerine rağmen hem beden dışına çıkamadıkları gibi yapmaları gereken islerini de ihmal ederler. Bu durum ise gümüş kordonun daha da gerginleşmesine neden olur.Sonuçta vakitlerini boşa geçirir hiç bir şey elde edemezler. Doğru bildiği gibi yasayan , kimseden çekinmeden düşüncelerini açıkça söyleyebilen insanlar daha mutlu ve sağlıklı oldukları için astral seyahat yapmaya daha müsaittirler. Bunun tam tersi durumda olan korkuları yüzünden kendini engelleyen ,eleştirilme korkusu ile bildiklerini pratiğe dökemeyen insanlar için astral seyahat yapmak imkansız olmasa da oldukça zordur.Bu nedenle önce aksayan sorunların giderilmesi daha sonra astral seyahat girişimlerinde bulunulması akla daha yatkındır.

Astral Dünya Kademeleri

DÜNYAMIZ
İçinde bulundugumuz saat ve tarih dilimidir. Düşünce hızıyla hareket edildiğinden bir yerden bir yere gitmek saniyeler alır. Bu tip astral ayrılmalarda yaşanan olaylar ve görülen şahıslar gerçektende o anda yaşanmakta olan şeylerdir. Örneğin uzaktaki bir yakınınızı düşündüğünüzde bir anda kendinizi onun yanında bulabilirsiniz. Eğer yanına gittiğiniz insanın psisik güçleri ilerlemişse, geldiğinizi anlayabilir.Astral ayrılma ile bulunduğumuz zaman diliminde gezebildiğimiz ve her şey düşünce hızına bağlı olduğundan, daha fazla yükseklere çıkıp gezegenler arası astral seyahat yapmak olasıdır. Fakat bunu yapabilmek için bedenimizi astral bedene bağlayan kordonu gevşetebilmek gereklidir. Bunu yapabilmek için ise astral deneyimlerimizin oldukça fazla olması gereklidir.

DÜŞLER BÖLGESİ
İlkel dinlerden günümüze kadar gelmiş tüm dinlerde de varliği kabul edilen, insanın yalnızca rüyalarında gidip gezebileceği bir düşler dünyası vardır. Bazı inanışa göre cinler bu bölgede yaşamaktadır. İnsanın korkularıyla yada düşünceleriyle yüzyüze kalabileceği tek yerdir. Herşey düşünce hızına dayalı olduğundan, korktuğunuz herhangi bir şey aklınıza geldiği anda onu karşınızda bulabilirsiniz. Ama korkacak bir şey yok çünkü aklımıza gelipte vücut bulan herşeyi o anda yok olduğunu düşünerek ondan kurtulabiliriz. Bu dünyanın bir değişik özelliği ise kendinizi olduğunuzdan çok daha farklı olarak görebilmenizdir. Farklı bir insan, hatta farklı bir yaratık...Günlük hayatta tasarladığınız ve hayata geçirmeye çalıştığınız her düşünceyi orada kontrol edebilirsiniz. Bir nevi düşüncelerinizin bedenlendiği bir yerdir.

PARALEL EVRENLER BÖLGESI
Zaman içinde yolculuk yapılabilen tek yerdir. Kim bilir belki de yaptığımızı zannettiğimiz fakat düşler dünyasından öteye geçemediğimiz bir yer de olabilir. Paralel evrenler bölgesinde gördüğümüz yerler bulunduğumuz dünya ile çok benzerlik gösterir hatta rüyalarımızda görüpte (evimizi gördüm ama daha farklıydı) dediğimiz bazı görüntüler, rüya sırasında paralel evrenler bölgesinde gördüğümüz yerlerdir. Bu bölgede kendimizinkine benzettiğimiz farklı insanların hayatlarını inceleme fırsatımız vardır. Kendi hipnoz deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki hipnoz ile yapılan astral ayrılmalarda gidilen yer, içinde bulunduğumuz dünya değil paralel evrenler bölgesi olma ihtimali yüksektir.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 21:28
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Şubat 2009       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı
Bilimadamlarının yaptığı bir deney, nedeni açıklanamayan ve parapsikolojik olaylar arasında sayılan 'beden dışı deneyim'in (astral seyahat) nasıl oluştuğuna ışık tuttu.


Kişinin fiziksel bedeni dışında ve bilinçli bir şekilde başka mekanlara yaptığı yolculuk ve bu bedeniyle geçirdiği deneyimler" olarak tanımlanabilecek bu olayın nörolojik nedenini bulmayı amaçlayan Londra Üniversitesi ve İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü uzmanları, 'astral seyahate' benzer bir deneyim yaratmak için sanal gerçekliğin kullanıldığı deneyler yaptı.

Uzmanlar, beyni şaşırtarak 'fiziksel bedenin başka bir yerde olduğuna inandırmak' için, sanal gerçeklik gözlükleri kullandı.

Sanal gerçeklik gözlükleriyle yaratılan görsel illüzyon ve bedenlerine gerçekten dokunulduğu hissi, deneklerde 'fiziksel bedenlerinden çıktıkları' hissi oluşturdu.


'Uzaktan ameliyat'


Araştırmacılar, deney sonucunda elde ettikleri bulguların, cerrahların 'uzaktan ameliyat yapması' ya da gerçeklik hissi artmış bilgisayar oyunları kurgulanması gibi pratik sonuçları da olabileceğini belirtti.

Bazı uzmanlar, astral seyahat ya da 'beden dışı deneyim' olgusunun tamamen doğaçlama olarak geliştiğini öne sürerken, bazıları ise bu deneyimin 'tehlike altında olmakla' ilgisi olabileceğini, ölümcül birdurumla yüz yüze gelmenin ya da alkol, uyuşturucu kullanmanın tetikleyici olabileceğini savunuyordur.

Başka bir teoriye göre bu deneyim, kişilerin bedenleriyle ilgili olumsuz algıları olması ya da bedenleriyle yeterince 'ilişki' kurmamalarından kaynaklanabiliyor.

Dokunma ve görme merkezi arasında kopukluk

İsviçre'de yapılan deney, 'beyindeki, dokunma ve görme merkezleri arasındaki bağlantı kopukluğunun' fiziki bedenin dışına çıkıldığı hissi yaratabileceği varsayımı üzerine kuruldu.

Gönüllü denekler, gözlerine sanal gerçeklik gözlükleri takarak, bir kameranın önünde ayakta durdu. Denekler, bu gözlükler sayesinde, kendi bedenlerinin üç boyutlu arkadan görüntüsünü, kendi önlerindeymiş gibi görebiliyordu.

Araştırmacıların, sırtlarına bir kalemle dokunduğunu gözlükler sayesinde görebilen denekler, kalemin gerçek sırtlarına değil, önlerinde gördükleri 'sanal sırtlarına' dokunması sonucu onu algılıyormuş gibi hissettiklerini söyledi.

Bir sonraki aşamada,deneklere gösterilen görüntü değiştirildi vedeneklere, sanal gözlükler aracılığıyla, gerçek bedenleri değil, bir mankenin sırtının üç boyutlu görüntüsü gösterildi.

Mankenin sırtına kalemle dokunulduğunu gören denekler, buna rağmen önlerinde gördükleri bedeni 'hala kendi bedenleri gibi algıladıklarını' ifade etti.

Gözlükleri çıkarılan ve birkaç adım geri yürütülen denekler, eski yerlerine dönmeleri istendiğinde ise gereğinden fazla yürüyerek fiziki bedenlerinin değil, sanal bedenlerinin eski pozisyonuna yakın yerde durdu.

Londra Üniversitesi'ndeki ekibin yaptığı deney de benzer bir mantık üzerine kuruldu. Buradaki ekibin başkanı Dr. Henrik Ehrsson, kendi deneklerinin 'sanal bedenleri tehdit altındayken, gerçekmiş gibi algılayarak psikolojik tepkiler verdiğini' saptadı.

Dr. Ehrsson, "Bu deney, beden dışı deneyimde kişinin görsel algısının çok önemli olduğunu ortaya koyuyordur. Başka bir deyişle bedenimizin, gözlerimizin olduğu yerde olduğunu sanıyoruz" diye konuştu.

Bulgularını yorumlayan bilimadamları, bu deneylerin 'beden dışı deneyim'i laboratuvar ortamına taşıdığını ve nasıl meydana geldiğiyle ilgili en önemli teorilerden birini sınadığını belirtiyordur.



Kaynak:Enginbilim
gokhangural - avatarı
gokhangural
Ziyaretçi
17 Ekim 2009       Mesaj #10
gokhangural - avatarı
Ziyaretçi
Astral Seyahate Çıkmak Aslında Zor Birşey Değil.. Kısacası Yapılacak Şeyler..
1. Gerçekten İnanmak benimsemek o nu içerlemek

2. Sırf Başkalarına Gösteriş Yapmak İçin Değil Kendin İçin Yap (aslında birçok parapsikolojik yeteneklere hepimiz sahibiz bu yeteneklerden uzaklaşmamızın nedeni insanlığın varoluşundan beri insanlanların kendini tanımasından çok başkalarına kendimizi tanıtma yeteneğine eğimli olduk (enpati falan filan) ve gerçek yeteneklerimizden bayaa bi uzak kaldık bunun için o kişinin kendini belirli huzurlu olduğu zamanda manevi konsantrasyonlarla vücudundaki, ruhundaki bir çok olayı hissetmeyi sağlamak.. (belli bir süre sonra dinlenme esnasında kendi maddi bedeninden maneviyata rahat geçebilirsin)..

3. Et ve et ürünlerinden uzak dur (ne yersen o olursun)

4. Kendi stilini oluşturabilirsin istediğin gibi yatabilirsin sadece kendi bilincini açık tutmaya çalış...

5. Asla Korkma çıkış, sıçrama anında farklı sesler görüntüler görebilirsin onlar senin konsantrasyonunu bozmasın..

6. Seansa geçmeden önce temiz bir duştan sonra beynindeki tüm kötü düşünceden kendini arıt ve ruhundaki evren aşkını allah aşkını dahada çok büyütmeye çalış bunun sonucunda kesinlikle birgün bir gün çıkışa ulaşırsın..

Benzer Konular

24 Ekim 2006 / ELeCtRiC Taslak Konular
25 Aralık 2012 / derin adam Soru-Cevap
22 Ağustos 2008 / SatanpisT Taslak Konular
6 Nisan 2012 / vampire54 Soru-Cevap