Arama

Oyun Kavramı ve Oyunun Çocuğun Gelişimi Üzerindeki Etkisi

Güncelleme: 30 Haziran 2016 Gösterim: 65.157 Cevap: 8
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Oyun Kavramı


MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Oyun kavramı birçok Avrupa ve Asya dillerinde olduğu gibi Türkçe’de de geniş bir alanı kapsamaktadır. “Oyun” sözcüğüyle ifade edilen kavramların kapsadığı alanları şöyle sayabiliriz:
Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence anlamında çocuk ve yetişkinlerin oynadığı bütün oyunlar.

Ad:  oyun  ve çocuk.jpg
Gösterim: 2295
Boyut:  43.4 KB
Kumar anlamında daha çok ütmeli oyunlar için kullanılmaktadır. Çocukların oynadığı aşık, bilye, çekirdek vb. türü oyunlarla yetişkinlerin oynadığı zar, aşık, iskambil ve diğer bütün ütmeli oyunlar,
Şaşkınlık uyandırıcı, hüner olarak el çabukluğu ve maharete dayanan daha çok hokkabaz ve sihirbazların yaptığı oyunlar,
Tiyatro ve sinemada oyuncunun rolünü yorumlaması,
Müzik eşliğinde yapılan hareketler oyun kapsamı içerisinde düşünülmektedir. Genellikle halk dansları, köçek oyunları, Sahne ya da mikrofon için hazırlanmış eserler.
Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan ve her türlü yarışma, Çocuk oyunları, yetişkinlerin oynadıkları futbol, basketbol, voleybol, güreş, vb. oyun kavramı içinde bulunmaktadır.
Özellikle Tanzimat döneminde Namık Kemal gibi yazarlar tiyatro eserlerini oyun olarak isimlendirmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde de bu kavram dilimize yerleşmiştir.

Oyunun Tanımı


Genel tanımıyla belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen, her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak ifade etmektedir. isimlendirmişlerdir. Çocuk açısından oyunun çok klasik bir tanımı vardır:
Oyun, çocuk için ciddi bir iştir.
Bu kısa tanımın içinde saklı kocaman bir dünya vardır aslında. Çocuk her şeyi oyunla öğrenir dünyayı oyunla keşfeder, gelecekteki kişilik temellerini ilgi ve yeteneklerini oyun yoluyla belirler. Oyun en iyi eğitim ve öğretim metodudur. Çünkü kalıcı davranış değişiklikleri kazandırır. Nasıl ki yetişkin bir insan için mesleği çok önemli ise, çocuk için de oyun ve oyuncakları o denli önemlidir.

Oyunun Çocuğun Gelişimine Etkisi


Oyun çocuğun her yönden gelişimine olumlu yönde etki etmektedir. Çocukların oynamalarına yasak getirmek, kısıtlama getirmek çocuğun gelişimine köstek olma anlamını taşır. Özellikle küçük yaştaki çocukların ev
Ad:  cocuk.jpg
Gösterim: 1860
Boyut:  47.8 KB
eşyalarıyla oynaması anne-babalar tarafından yasaklanmaya çalışılır. Oysa bu yaştaki çocuklar bir nesneye bilerek zarar vermezler. Verilen zararlar bilinçsizce verilen zararlardır. Eşyaları düşürüp kırdığında, çizdiğinde bilerek yapmamaktadır. Bu nedenle çocukların oyun oynamaları engellenmemelidir. Her oyunda gelecek için yapılan bir hazırlık göze çarpmaktadır. Bir çocuğun herhangi bir oyuna yaklaşım biçimi, seçtiği ve önem verdiği oyunlar, çocuğun çevresi karşısındaki tavrını, çevresi ile ilişkilerini ve başka insanlarla kendisi arasında nasıl bir bağlantı kurmuş olduğunu dile getirmektedir. Çocuğun geleceğe dönük yönünü oyunlarıyla tanırız. Çünkü çocuk oyunda kendini ifade edebilme imkanı bulur. “Oynamayan tay at olmaz” özdeyişi, çocuklar için oyunun ne kadar önemli olduğunu çok güzel ifade etmektedir. Bu nedenle gürültü yapıyor, kırıp döküyor, elbiselerini kirletiyor gibi nedenlerle çocuklarımızın oyunlarına engel olmamalıyız.

Oyunların çocuğun gelişimi üzerindeki etkilerini şu ana başlıklar altında açıklayabiliriz:

  • Sosyal Gelişimine Etkisi
  • Psikolojik Gelişimine Etkisi
  • Fiziksel Gelişimine Etkisi
  • Dil Gelişimine Etkisi
  • Zeka Gelişimine Etkisi

Derlemedir

Son düzenleyen perlina; 30 Haziran 2016 18:03 Sebep: Sayfa düzeni,moderatör ekleri ve foruma uygun resim eki.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Oyunların Sınıflandırılması



Sponsorlu Bağlantılar

Çocuk oyunlarını genel olarak;

Ad:  oyun ve gelişim.jpg
Gösterim: 1758
Boyut:  53.0 KB

A- Oynama zamanlarına göre;
1- Gündüz oynanan oyunlar
2- Gece oynanan oyunlar
3- Hem gündüz hem gece oynanan oyunlar
4- Belirli mevsimlerde, aylarda, günlerde oynanan oyunlar
B- Oynanma yerlerine göre;
1- Açık alanlarda oynanan oyunlar
2- Kapalı alanlarda oynanan oyunlar
3- Hem açık hem kapalı yerlerde oynanan oyunlar
C- Oynayanların cinsiyetlerine göre;
1- Erkekler tarafından oynanan oyunlar
2- Kızlar tarafından oynanan oyunlar
3- Karışık oynanan oyunlar
D- Oyun içinde kullanılan araçların türüne göre;
1- Taşla oynanan oyunlar
2- Topla oynanan oyunlar
3- Değnekle oynanan oyunlar
4- İple oynanan oyunlar
5- Aşık, bilye, ceviz, badem vb. şeylerle oynanan oyunlar
6- Oyuncaklarla oynanan oyunlar
7- Hiçbir araç kullanılmadan oynanan oyunlarolarak da ayırabiliriz.

Oyunun Özellikleri


Oyun üzerine geniş araştırmaları olan araştırmacılar oyunun birçok temel özelliklerinin olduğunu belirtmişlerdir:

1- Oyun özgür bir eylemdir.


İnsanlar oyun oynamaya kendi kendilerine karar verirler. Bir başkasının dayatması sözkonusu olmaz. Olduğu taktirde oyun, oyun olmaktan çıkar. Yükümlülük haline gelir. Oyuncu zoraki girdiği oyunu bir angarya olarak görür, zevk alması sözkonusu olmaz. Anne-babasının arkadaşlarının diretmesiyle oyuna giren çocuk uyumsuzluklar gösterir. Yetişkinler için de aynı şey sözkonusudur
Oyun ortamı çocuğun en özgür olduğu ortamdır. Oyun kurallarına uyduğu, oyunun ciddiyetini bozmadığı, oyunbozanlık yapmadığı sürece oyun içinde, müdahale sözkonusu değildir. Düşüncelerini duygularını oyun içerisinde kurallara uygun olarak açıklayabilir. Her ne kadar oyun ciddi bir eylemse de katılanın zevk alması esastır.

2- Oyun ciddi bir eylemdir.


Oyun eğlenmek, zevk almak amacıyla oynandığı halde bir ciddiyet sözkonusudur. Kurallara uymak, başkasının hakkına saygı göstermektedir.Oyun oynayan çocuk ciddi bir iş yaptığı bilincini taşımaktadır. Bir başkasının müdahalesi bu ciddiyeti, oyunun, çocuğun büyülü dünyasını bozmaktadır. Oyun çocuk için gerçek yaşamın bir parçasıdır ama büyülü bir parçasıdır. Çocuk oyundaki nesneleri gerçek yaşamdaki varlıklar olarak nitelendirir. Atçılık oyununda bacaklarının arasına aldığı sopa onun atıdır. Kendisi de hem at hem binicidir. Arabacılık oynayan çocuk hareketleriyle, ses taklitleriyle kendisini arabasının yerine koymaktadır. Başkası tarafından yapılan küçük bir müdahale onu hayal dünyasından koparır.

3- Oyunlar oynayıp bitirildikten sonra aynı şekilde yeniden oynanır.


Bu da oyunun tekrarlanabilmesi özelliğini göstermektedir. Tekrarlarda herhangi bir değişiklik sözkonusu değildir. Örneğin Körebe oyununda gözü bağlanan oyuncu diğer arkadaşlarından birini yakaladığı zaman onun gözü bağlanarak oyuna yeniden başlanır ve aynı şekilde sürdürülür. Ta ki bütün oyuncular kendi istekleriyle bu oyundan vazgeçinceye kadar tekrarlar devam eder.

4- Oyunlar başlar, bilinen kuralları çerçevesinde sürdürülür ve biter.


Her oyunun bitiş süresi vardır. Bu süre tekrarlarla oyuncuların isteğine göre son bulur. Bir oyun bittiğinde başka oyuna geçilebilir. Grup oyunlarının bitiş süresi genellikle bir grubun oyuncularının diğer grubun oyuncularını safdışı bırakmasıyla, aşık, bilye, badem, ceviz, taş vb. şeylerle oynanan ütmeli oyunlarda ise bir veya birkaç oyuncunun elindeki eneklerinin bitmesiyle son bulur. Her oyunun başlangıcından itibaren yavaş yavaş temposu artar ve belirli bir gerilime ulaşır. Bu gerilim oyun içerisinde iniş çıkışlar gösterir, gerilim sona erdiği an oyunda bitmiş olur. Çünkü gerilimin bitmesi oyundaki heyecanı azaltır, zevk alma duygusunu yavaş yavaş yok eder. Oyun zevk almaktan çıkmaya başladığında hemen bırakılır.

Ad:  oyun ve çocuk.jpg
Gösterim: 1459
Boyut:  51.7 KB

5- Oyunlar belli bir mekanda oynanır.


Bu mekanlar açık ve kapalı mekanlar olabilir. Oyunun özelliğine göre oyun mekanları seçilir. Özellikle kırsal kesim çocukları oyun mekanları konusunda kent çocukları kadar sıkıntı çekmemektedirler. Boş alanların çokluğu çocukların dış mekanlarda daha rahat ve müdahalesiz oynamalarına olanak sağlamaktadır. Kent çocukları ise kent planlamalarındaki bilinçli ve bilinçsizce yapılan yanlışlıklar sonucu oyun alanları yönünden sıkıntı çekmektedir. Ayrıca kent yaşamının getirdiği tehlikeler çocukları evlerinde oynamaya itmektedir. Ama apartman yaşamının güçlüğü çocukların ev içerisinde oynamasına da engel teşkil etmektedir. Komşuların rahatsız olmaması için anne ve babaların oyun oynayan çocukları sürekli ikazları onlarda gerilim yaratmakta, huzursuz etmektedir.

6- Her oyunun kendine göre kuralları vardır ve bu kurallara uygun olarak oynanmak zorundadır.

Kurallar genelde önceden konulmuştur. Oyunun yasası biçimindedir. Kurallar bozulduğunda oyun oyun olmaktan çıkar. Oyun içerisinde bu kurallara uymayan hoş karşılanmaz, affedilmez, mazereti geçerli sayılmaz ve hemen oyundan atılır. Çünkü oyunbozanlık, mızıkçılık yapan çocuk oyunun büyülü dünyasını bozar.

7- Oyunda mutlaka gerilim vardır.


Özellikle aşık, bilye, zar, tavla oyunlarında bu gerilim zaman zaman çoğalır. Grup oyunlarında da kazanma hırsı gerilimi yaratır. Oyunlarda oyuncu bir çaba harcar. Bu çaba başarılı olmak için gösterilen bir çabadır. Başarılı olan kişi veya grup daha çok zevk alır, sevinç duyar. Beşiğinin üstünde asılı duran çıngırağı tutabilmek için, yeni emeklemeye başlayan çocuğun yerdeki topu almak için hırslanması, onun bir gerilim içerisine girdiğini gösterir. Çıngırağı tutmasının, topu yakalamasının ardından gösterdiği sevinç, harcadığı çabanın sonunda gelen başarının sevincidir. Grup oyunlarında kazanan çocuğun sevinci emekleyerek topu yakalayan küçük çocuğun sevincinden farksızdır. Çünkü sonuçta bir başarı vardır.

8- Her oyunda bir ritim ve uyum söz konusudur.


Oyun başlar, gittikçe çabukluk ve hız kazanır. Çabukluk ve hızda inişler ve çıkışlar olur. Bu iniş ve çıkışlar hem oyunun oynanışında hem de oyuncuların geriliminde görülür. Özellikle ezgili oyunlarda söz ve hareketlerin uyumu sözkonusudur. Bu uyum oyuncunun vücut organlarının birbirine ritmik uyumunu sağlar.
Son düzenleyen perlina; 30 Haziran 2016 18:03 Sebep: Sayfa düzeni,moderatör ekleri ve foruma uygun resim eki
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1, 2 ve 3'üncü Sınıflarda Beden Eğitimi Uygulamaları
  • Büyük kas gruplarına yönelik kısa süreli yürüyüş,koşu,tırmanma,sıçrama,denge vb. taklit ve dramatize oyun biçiminde faaliyetler.
  • Kısa süreli şarkılı oyunlar.
  • Sonucu değerlendirebilen ve ödüllendirebilen grup halindeki kısa süreli eğlenceli yarışmalar.
  • Tüm süresi 30 dakikayı geçmeyen ve aralarda yeterince dinlenme verilen etkinlikler.
  • Yalnızca küçük kasların kullanımını gerektiren hareketlerden kaçınılmalı.
  • Açık havada geziler yapılmalı ve dersler daha çok açık havalarda düzenlenmeli.
  • Derslerin ya da faaliyetlerin sonunda öğrencilerin dinlenme ve dış ortama uyum sağlamasına özen göstermeli.
4 ve 5'inci Sınıflarda Beden Eğitimi Uygulamaları
  • Çabukluk,beceriklilik ve hareket gelişimine yönelik çalışmalar.
  • Birleşik ve bağlantılı hareketler serileri.
  • Becerilerini sergileyebileceği eğlenceli takım oyunu ve yarışmalar.
  • Ritim ve tempo çalışmaları.
  • Halk oyunları ve danslar.
  • Açık hava gezileri ve yürüyüşler.
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
24 Şubat 2008       Mesaj #4
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi

ÇOCUK GELİŞİMİ VE OYUN



Çocuğun ilk arkadaşı annesidir.
Anne içinde çocuk dünyaya ikinci bir kez tekrar saflığın gözü ile bakabilmek, onun gözleri ile hayata tekrar çocuk gözü ile bakabilmek ve yeniden büyüyebilmek için ikinci bir şanstır.
Bu anlamda tekrar mutluluğu yakalayabilme şansıdır. Yapılan istatistik ve araştırmalar mutluluğun en önemli anahtarlarından birinin tekrar çocuklaşabilmemizi, pazarlıksız masumiyeti ve saflığı yakalayabilmemizi sağlayan çocuklarımız olduğunu ortaya koymaktır.
Çocuk bunun ötesinde anneye daha önce hiç yaşamadığı türden bir sevgi yepyeni keşfedilmemiş bir duygunun ve bu duygunun yarattığı mutluluğun kapılarını açar. Onun yumuşaklığını hissettiği anda annenin yaşama sevincine bir halka daha etkilenir.

ANNE - ÇOCUĞU ( 0 - 7 Yaş)


Çocuk annesi ile olan ilişkisinin 3.5 yaşına kadar olan bölümü sadece bilinç altında saklayabilir, ancak bilinç altına işlenen bu dönem çocuğun ileriki ruh sağlığı için son derece önemlidir. Bu dönemde başlatılan ve yaratılan ilişki ne kadar neşeli, sağlıklı, istikrarlı, güven ve sıcaklık dolu olursa ileriki dönemlere de o derece güzel bir ilişki taşınabilir.

Bebek doğduğu andan itibaren etrafı, kendisini, bedenini, çevresini keşfetmeye çalışır. Doğal içgüdüleri ile başlattığı tüm yönelişleriyle geliştirdiği yaşantısının her safhası birbirini etkiler, onun için gelişimin her döneminde gereken ilgi ,sevgi, şefkat ve sıcaklığı hatta saygıyı bile görmelidir. Çocuğun zihinsel ve psikolojik gelişmesi için olumlu koşulların sağlanması gereklidir ve koşulların olumlu olması anne ve babanın onu sevgi ve şefkat ile bilinçli bir ilgi ile yetiştirmesine bağlıdır. Anne ve babanın kendi çocuğuna has gelişim noktalarını ve ilgi alanlarını keşfetme konusunda uyanık olması gereklidir.
Örneğin: Çocuğun 3 yaşından sonra çevreyi keşfetme, eşyalara, doğaya sahip çıkma eğilimi vardır. Onun bu erişebildiği her şeye değme isteği engellenir ise bir sonraki gelişim evresine güçlü giremeyecektir. Onun eğilimleri, yararlı olduğu kadar çocuğa hoş gelecek biçimde güzel yönlendirilse, bir sonraki devrede ( 3 - 7 Yaş ) zihin fonksiyonlarını daha serbest ve rahat özgürce geliştirebilir. Duyguları, hayalleri ve fikirleri yine ailenin şefkat ve ilgili yaklaşımı ile sağlıklı oluşabilir. Yeterlik durumunun gelişimi için tüm devrelerin gerektirdiği davranışlara hazır oluş sağlanmalıdır. Zekasını yeteneklerini geliştirecek biçimde kullanmaya koşullandırılması onun yeterlilik durumuna etkileyecektir.

Bu evrelerde dayak başvurulacak bilecek en kötü, zarar verici ve küçültücü eylemdir. Gelişimi en kötü yönde etkileyen zarar veren bu eylemin köklerine indiğimizde annesinden küçüklüğünde dayak yemiş veya kocasından dayak yiyen bir kadının bunu kendi çocuğuna da tekrarlayabildiği ortaya çıkmaktadır. Anne her ne kadar yaşamış olduğu bu durumdan memnun olmayıp asla kendisi uygulamama kararında da olsa beyinde böyle bir olayın imgeleri yer aldığından bir kerede olsa bunu gerçekleştirebilme olasılığı yüksektir ve bu bir kereyi diğerlerinin takip etmesi daha kolaydır. Bu evrelerdeki en önemli konulardan bir tanesi de güven kavramı ve bunun geliştirilmesidir. Çocuğun her şeyden önce güven duyacağı bir ortama ve insana ihtiyacı vardır. İçinde geliştiği ortamın güven verici olması ondaki aidiyet duygusunun gelişiminde çok önemli bir rol oynar. Bir sonraki aşamada ise sen bana güveniyorsun ben sana güveniyorum kavramını yalnız ihtiyaç duyduğumuz anlarda sözel kullanmanın ötesinde bazı ufak tefek sorumlulukları ona bırakmamız söylediklerimiz ile tavırlarımızın tutarlılığı dolayısı ile güvenilirliğimizin devamı ve bu kavramı yaşatarak yerleştirmemiz açısından önemlidir. Çocukta bu duyguyu geliştirmek başarının en büyük kısmıdır. ( %80 - %90)

Çocuğun kelime haznesi gelişimi ve psikolojik gelişimi açısından doğduğu andan itibaren konuşmak gerekir. Çocuk ses tonuna karşı duyarlıdır ve algılamalar doğuştan itibaren başlar. Bu algılama mana çıkarma değil duyum alma anlamındadır. Yavaş yavaş anlam çıkarma ve takibinde anlamlı ve bilinçli ifade etme gelişir. Çocuk ufak yaşlarda kendi kendine oynar ve konuşur, daha sonraki yaşlarda grup oyunlarına başlanır.
1.Yaş çocuğu: Ses çıkaran yumuşak köşesiz boyasız objelerle ilgilenir. ( Ses çıkaran civciv, ayıcık, kuş, buruşturulabilen ayıcık.
2.Yaş çocuğu: Kutular, üst üste konulabilen karmaşık olmayan basit legolar, iç içe geçirme üst üste koyma yerine yerleştirme yapabileceği objelerle ilgilenir.
3. Yaş çocuğu: Çizgi film kahramanlarına karşı merak uyanmıştır. Kahramanları sembolize eden oyuncaklar veya onların kullandığı türden eşyalar ilgisini çeker. Daha karmaşık yap bozlar, bilgisini geliştirecek türden konulu kurgulanacak legolar ( Bahçe içinde ev, hayvan, göl v.s.) bir manzaranın aynısının puzzle olarak oluşturulması vs...
4.Yaş çocuğu: Resim yapmaya özellikle seramik çalışmaları, hamurdan renkli killerden objeler yapmaya teşvik etmek, yapılan çalışmalarda da yer almak ve çalışma sürecini paylaşmak mesela sen tabak yap, ben de kiraz yapayım gibi yaklaşımlarda bulunup bitirince de aferin ne kadar kabiliyetlisin demek bir anlamda onu onore etmek çok önemlidir. Okul öncesi içine girdiği ortamlara ve bu ortamların standartlarına bağlı olarak ilgi ve gelişim kulvarları çeşitlenmeye başlar.
5.Yaş çocuğu: Okul öncesi eğitim dönemidir ve önemli olan nokta bu yaş çocuğun hala oyun çocuğu kabul ederek eğitilmesidir. Yine resim, seramik gibi aktivitelerin yanı sıra artık daha sofistike el becerilerini devreye sokabileceği oyma kesme, yapıştırma, kolaj çalışmaları devreye girer. Grup oyunları başlar. Sek sek, saklambaç, top oyunlarından yaşına uygun olanlar vs. gündeme gelir.
6.Yaş çocuğu: Daha gelişmiş top oyunları, değişik zeka oyunları, grup ile oynanabilecek hafıza ve zeka oyunları, koşmaca, yakalamaca.
Çocuğun gelişiminde bütün bu oyunlarında gerçekleşmesinde amaç 24 saat çocukla ilgilenmek ve yanında olmak değildir. Önemli olan çocuğun sadece kendisine ait ve annesinde kendisiyle ilgilendiği ve konsantre olduğu zaman parçasını bilmesi ve bundan yararlanmasıdır. Şöyle ki işten gelen annenin bütün işleri dışında çocuğa özel olarak onun istediği herhangi bir aktivite veya faaliyeti beraber paylaşabileceği yada çocuğun yaptıklarını seyredebileceği bir zaman dilimi ayırması gereklidir.
Burada önemli olan kilit nokta çocuğun kendisi ile ilgilenildiğini hissetmesi yani ilgi doyumunu yakalayabilmesidir.
Son düzenleyen perlina; 30 Haziran 2016 17:40
shadowdancer - avatarı
shadowdancer
Ziyaretçi
13 Ağustos 2010       Mesaj #5
shadowdancer - avatarı
Ziyaretçi
Çocukken oyun oynarken ne kadar keyif alıp almadığınızı hatırlıyormusunuz ? Yerde oturmuş küpleri birbirinin üzerine koyarak kule yapmaya çalışıyorsunuz.Ardından da bir yandan elinizdeki arabayı kuleye doğru sürerken bir yandan da "vın güm" sesleri çıkarmaktasınız.Kule yıkılırken diğer elinizdeki "şakacıktan" polis rolündeki oyuncak bebek olaya el koyuyor ve suçluları yakalıyor.Böyle bir oyun çok şey öğretmiyor mu ?

Her çocuk oyundan zevk alabilir mi? Almakta zorlanan sayılarla harflerle meşgul olmayı tercih eden diğer çocuklarla ilişkiye girmekten kaçınan çocuklar olabiliyor.Bu durumun gelişimlerine engel olduğunu düşünüyoruz.Çocuk için oyun, basit bir boş zaman uğraşı olarak düşünülmemeli.Oyun çocuklara hayatı tanımaları ve arkadaşlık paylaşma ve kendine güven duygularını geliştirmeleri için fırsat verir.Oyun aracılığı ile çocuklar kendilerini ve etraflarında olan biteni test etme olanağı buluyorlar.
Oyun oynarken paylaşarak görev dağılımı yaparak hem eğleniyor hem öğreniyorlar kısacası hayatı keşfediyorlar.Birbirleri ile kurdukları bu iletişim onların duygusal ve piskolojik olarak gelişimlerini sağlıyor.Ayrıca ulaşmak istedikleri sonuç zihinsel ve bedensel gelişimlerinide etkiliyor.

Çocukların farklı hızda geliştiklerini biliyoruz.Aynı zamanda ilgi alanları ve becerileride birbirlerinden çok farklı olabiliyor.Kimi çocuk fiziksel aktivite gerektiren oyunları tercih ederken başkaları hayali oyun kurmaya meraklı olabilir kimi ise uzun süre konsantrasyon gerektiren zihinsel oyunları oynamayı sevebilir.Bu nedenle oyun ve oyuncak seçekren çocuğunuzun gelişimsel düzeyini ve ilgi alanlarını bulundurmanız iyi olur.
Bazen çocuklar bir süreliğine belli bir oyuna takılıp kalırlar diğer oyunları oynamak istemezler. Bu durum belli becerilerin iyice pekiştirilmesi için gerekli olan doğal bir süreçtir.Söz konusu olan beceri tam olarak yerleştikten sonra çocuk farklı oyunlara geçecektir.

bebekdefteri.com
Son düzenleyen perlina; 30 Haziran 2016 17:37
1sYaNCı qéNc - avatarı
1sYaNCı qéNc
Ziyaretçi
5 Ocak 2012       Mesaj #6
1sYaNCı qéNc - avatarı
Ziyaretçi
OYUN NEDİR?
Oyun insanoğlunun var olduğu her çağda ve her yerde varlığını eğitim ve gelişim açısından sürdürmüş önemli bir etkinliktir. Oyun, farklı kültürlerde ve tarihsel zamanlarda farklı amaçlara hizmet etmektedir. Eski Yunan toplumunda atletik oyunlar ve rekabet ön planda olduğu için Aristo ve Plato oyunu yaşamın bir parçası olarak kabul etmişlerdir. Orta çağda özellikle batı toplumlarında kilise tarafından kontrol edildiğinden oyun günah dolu etkinlik olarak görülmüştür. 1600-1700 yılları arasında gelişen sanayi devriminden sonra çocuk oyunları ve oyuncakları yaşamın doğal bir parçası olarak kabul edilmiştir. Oyun üzerine ilk teori 19. yüzyılın sonlarında gelişmiştir. Bu yüzyılın sonunda oyun, toplum tarafından kabul edilen bir davranış olmuştur (Çelen, 19921; Özdoğan, 2000;101; Pehlivan, 2005; 8; Elkonin, 2005: 82).

Lazarus oyunu kendiliğinden ortaya çıkan hedefi olmayan, mutluluk getiren serbest bir aktivite olduğunu söylemiştir. Halle’e göre çocuk, oyunlarında insanlığın kültürel gelişimini yaşatmaktadır. Groos oyunu, çocukluğun sonunda ulaşılan olgunluk için ön denemeler olarak görür. Huizinga göre oyun, kişinin kendini bütünüyle kaptırdığı çok ciddi bir etkinliktir. Vanderberg ve Berlyne oyun davranışının karakteristik özelliğini belirlemenin zor olduğunu savunmuşlardır. Montaigne oyunu, çocukların en gerçek uğraşları olarak tanımlamıştır. Montessori de oyunu çocuğun “işi” olarak nitelendirmiştir. Piaget ise oyunu diğer etkinliklerden farklı kılan şu ölçütler üzerinde durarak çocuğun gelişimi ve eğitiminde oyun ortamını doğal bir süreç olarak görmektedir. Piaget’e göre “oyun kendi içinde bir bütündür, doğaçlamadır, eğlenceli bir etkinliktir, belli bir sıra ve mantık gerektirmez, çatışmalardan uzak, özgür bir ortamdır, içten güdümlüdür” (Cowie & Smith, 1989; Çelen, 1992; 24; Dönmez, 2000: 13; Özdoğan, 2000;101; Sevinç,2004; 26-28).


Oyun faaliyeti içerik açısından aşağıdaki özellikleri içerir:

- Oyun kendiliğinden ortaya çıkar, mutluluk ve rahatlık oyuna eşlik eder.
- Oyun duyu organlarında, sinir ve kaslarda, zihinsel düzeyde oluşur ve bu üç düzey birlikte işler.
- Oyunda deneyimler tekrarlanır, çevreyi taklit görülür, yeni şeyler denenir keşfedilir.
- Oyun zaman ve mekânı kendi sınırlar.
- Oyun çocuğun iç dünyasını dıştaki sosyal dünya ile birleştirmesine yardım eder.
- Oyun düzenli gelişim aşamaları gösterir (Özdoğan, 2000;101).

Genel tanımıyla oyun; belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişimin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme sürecidir (Dönmez, 2000: 13).

OYUNUN ÇOCUĞUN GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Çocukların doğdukları andan itibaren başlayan oyun aktiviteleri onların bıkmadan ve usanmadan yaptıkları becerileri geliştirici ve pekiştirici bir araç niteliğine dönüşmektedir. Çocuğun oyun yoluyla geliştiği beceriler:

1. Temel becerileri pratik etmek,
2. Nesneler ve insanlar hakkında bilgi edinmek,
3. Bilişsel gelişime katkıda bulunmak,
4. Rol yapma yoluyla sosyal rolleri öğrenmek,
5. İmgelem gücünü ve sembolleştirme işlemlerini geliştirmek,
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 30 Haziran 2016 17:38
Bachata - avatarı
Bachata
Ziyaretçi
21 Haziran 2013       Mesaj #7
Bachata - avatarı
Ziyaretçi
Oyun-Oyuncak ve Çocuk Psikolojisi
MsXLabs.org

Oyun ve oyuncak çocuğun psikolojik olgunlaşması ve sosyal kapasitesinin gelişmesinde bir tür rota çizerek toplumsal rolünün ve diğer bireylerden ayrılan psikososyal özelliklerinin oluşumunda önemli roller almaktadır. Çocuk oyun sırasında oyuncaklarıyla adeta çevresine kendini ifade edebilme şansını yakalar.

Oyun çocukların yaşamında öyle önemli roller üstlenir ki çocuk bu sayede bazı toplumsal kuralları, insanlara saygılı olmayı hatta sorumluluk bilinçlerini gelişmesinde bile oyun etkilidir.

Bunların yanı sıra, çocuk oyun sırasında oyuncaklarıyla oynarken özgüvenlerinin gelişimine, ikili ilişkilerindeki gelişimine, duygusal ve sosyal dünyasının çeşitlenmesine de katkıda bulunmaktadır.

İşin ilginç yanı da tüm bunların oyun sırasında farkına varmadan kendiliğinden oluşmasıdır. Çocuğun benlik gelişiminde ve sosyalizasyonunda oyun ve oyuncak etkili bir gelişimsel süreçtir.

Oyunlar, çocukların koyduğu kurallara bağlı olarak kendiliğinden gelişir ve zevk almanın bir köprü görevi görmesiyle, davranışlardan oluşan bir etkinliğe dönüşür. İyi seçilmiş oyuncaklarla oynanan oyun ve etkinliklerle çocuklar; psikolojik-pedagojik ihtiyaçları karşılanırken, yaratıcılık ile sosyal becerilerinin gelişmesi, gerilim ve kaygının azalması sağlanmış olur.

Doğru oyun ve oyuncak, çocuğun hem bilişsel hem de motor becerilerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Şu yadsınamaz bir gerçektir ki, oyuncaklar doğru seçilmez ve dengeli-bilinçli kullanılmazsa çocuklarımızın, hem psikolojik-pedagojik hem de fiziksel açıdan gelişmesi mümkün olmayabilir.

Yapılan araştırmalar; elektronik oyuncaklar ve bilgisayar kullanımı çocukta tüketim ruhunu ortaya çıkarmaktadır, çocukların oynadığı oyuncak silahlar da çok olumlu mesajlar vermemekle birlikte bu tür oyuncakların çocukları şiddete yönlendirdiğini hepimiz yaşamaktayız. Oyuncak silahlar çocuklarda başarı ve sevgi odaklı karakter profili yerine, güç odaklı karakter profilini modellemektedir. Bu modelleme ileride çocuğun ikili ilişkilerinde kazanan ya da kaybeden bir birey olmasına neden olmaktadır.

Bu nedenle anne ve babalar çocukların oyuncak silahlarla etkileşimini tercih etmemelidirler. Çocuklar; kendi kişisel gelişimlerini daha iyi sürdürebilecekleri ve çevresini daha iyi tanıyabileceği, iletişim kanallarını açacak ve yaratıcılıklarını arttıracağı, bilişsel, sosyal ve psikolojik-pedagojik yönden olumlu katkılar sağlayacağı oyuncaklarla oynamalıdırlar ya da oynamaya yönlendirilmelidirler.

Burada ebeveynlere ciddi görevler düşmektedir. Oyuncak seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlar iyi saptanmalı ve her zaman oyuncak seçimi (bazı zamanlar hariç) çocuğa bırakılmamalıdır.

Sonuç olarak şöyle bir genellemeye gidebiliriz bizler anne ve baba olarak şiddetten uzak sevgiye daha yakın oyuncaklar seçersek özgüveni olan, korkulardan uzak, kişisel değerlere saygılı, toplumsal değerleri görebilen ve önemseyen çocuklarla karşı karşıya kalırız bu da çok hoş bir durum olsa gerek.

Çocuğun kronolojik yaşına ve duygusal gelişimine uygun oyuncak seçmekte ebeveynler genelde sıkıntılı bir süreç yaşamaktadırlar. Bunun için kesinlikle çocukların duygusal gelişim süreçleri anne ve baba tarafından çok iyi bilinmeli, çocukların gerek bilişsel gerekse fiziksel gelişim süreçlerine uygun ve bu süreçleri destekleyen daha da geliştiren oyuncaklar seçilmelidir.

Çocuğun oyuncağını seçerken kendi istek ve beğenilerimiz yerine çocuğun yaşını ve gereksinimlerini göz önünde bulundurmanın yanı sıra, oyuncak hakkında onun da fikrini almak (fikrini alabileceğiniz yaşa geldikten sonra) en iyisi olacaktır.

Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen ebeveynlerin Erik Erikson’ un insanın sekiz evresi kuramını incelemeleri yararlı olacaktır.

Şimdi kısaca çocukların geçirdiği dönemlerle ilintili olarak hangi oyuncağın psikososyal gelişimine katkıda bulanacağına kısaca değinelim:

Eğer prensiniz ya da prensesiniz altı aydan küçükse görsel ve işitsel duyularına hitap eden oyuncaklar ilgisini çekecektir ve bu oyuncaklarla neşeli bir şekilde oynayacaktır. Ses çıkaran rengârenk objeler bu dönemin vazgeçilmezleridir. Yedinci aydan sonra her şey ağza götürülmeye başlanmıştır aman dikkat! Bu kemirebileceği ama ağzına aldığında boğulma tehlikesi yaratmayacak yumuşak (ama Çin malı olmayan) oyuncaklar seçilebilir. Ve artık yavaş yavaş ayağa kalkma zamanı gelmiştir bu dönemde de tutmak ve fırlatmak vazgeçilmez oyunlardandır burada da akla zıplayan ve zıplayınca ses çıkarabilen toplar gelmektedir. Bu dönemde içine oturabileceği sepetler, tabureler ortaya çıkmaya başlar. Üzerine oturabileceği at, fil gibi hayvan türü oyuncaklar da bu dönemin vazgeçilmezlerindendir.

Artık yirmi dört aylık olduk bu dönem artık oyuncak tarzını yavaş yavaş değiştirdiği dönemdir. Bu dönem bütünden parçalara geçiş (basit düzeyde) sonrada bu parçaları bütün haline getirilmeye çalışıldığı dönemdir, çocuk bundan büyük zevk alır. Bu dönem aynı zamanda anne babasını taklit etmeye başladığı dönemdir.

Otuz altı aylık olduktan sonra bisikletler ve sonrasında büyük bloklar Legolar yaratıcılığın gelişmeye başladığı döneme rastlar. Bu dönemde en önemli obje oyun hamurudur renkli renkli oyun hamurları çocuğun hayal dünyası ve yaratıcılığının en önemli dönemini temsil eder.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 30 Haziran 2016 17:49
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
30 Haziran 2016       Mesaj #8
perlina - avatarı
Ziyaretçi
'' KUŞLAR UÇAR, BALIKLAR YÜZER VE ÇOCUKLAR OYNAR ''
Ad:  oyun.jpg
Gösterim: 2125
Boyut:  176.2 KB


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 09:43
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
30 Haziran 2016       Mesaj #9
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Oyunun Çocuğun Sosyal Gelişimine Etkisi



Birey, oynamak için bir başkasının veya toplumun zorlamalarını beklemez. Oyun oynamaya kendi özgür iradesiyle karar verir, yine kendi özgür iradesiyle bitirir. Oyunun bu özelliği çocuğa ileri ki yaşlar için kendi başına karar verme alışkanlığını kazandırır. Başkalarının vereceği kararlarla hareket etme duygusunu geliştirir. Oyun içerisindeki çeşitli ataklar gerilemeler, çekilmeler vs. o an içerisinde vereceği kararlardır. Bu kararlar ileri ki yaşlarda hangi durumlarda nasıl karar vermesi gerektiğini kavramasına yardımcı olur.
Çocuk oyunları, çocuklar arasında iletişimin sağlıklı bir şekilde gelişmesine yardımcı olur. Oyunlarda çocuk aile bireylerinin dışında yeni insanlarla tanışma ortamı bulur ve onlarla bir arada karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamanın gereğini öğrenir. Ara sıra pürüzler çıksa da bu pürüzler yine çocukların kendi gayretleriyle giderilir.
Ergenlik dönemindeki bazı oyunlar bu yaştaki kız ve erkek çocukların birbirlerini yakından tanımalarına ve ileri ki yaşamlarında birlikteliklerine katkıda bulunur. Örneğin baharın gelişini kutlamak için Anadolu’nun pek çok yöresinde salıncaklar kurulur. Bu salıncaklarda genç kızlar ve genç erkekler sallanarak birbirlerine karşılıklı maniler söylerler.

Ad:  cocuk oyun ve aktiviteleri 2.jpg
Gösterim: 1748
Boyut:  78.3 KB
Çoğu zaman bu maniler onların birbirlerine olan ilgilerini dile getirir. Aralarında iletişim kurulur ve bu iletişim onların hayatlarını birleştirmelerine de yardımcı olur. Oyun çocuklarda özgür düşünme yetisinin gelişimini sağlar. Çünkü kişi oyun oynamaya kendi karar verir, zorlama yoktur, oyun içerisinde de kurallar çerçevesinde düşünce ve duygularını rahatlıkla açıklar.
Evcilik oynayan küçük çocuklar her ne kadar büyüklerine öykünüp onları taklit etmeye çalışsalar da davranışlarında bir özgürlük vardır, aileyle ilgili kendi düşüncelerini rahatlıkla uygulayabilirler.

Oyun ortamında müdahale yoktur, problemler yine çocuklar arasında tartışılarak çözülür. Oyunlardaki bu özgür ortam, çocuğun büyüdüğünde kişilikli, düşüncelerini başkalarına zarar vermeyecek şekilde özgürce ifade eden, toplumla uyum ve barış içinde yaşamasını, gereğinde toplumu da yönlendiren bir kişi olmasını sağlar.

Oyunun Çocuğun Psikolojik Gelişimine Etkisi


Oyun yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır, ama yaşamın kendisi değildir. Çocuk oynarken gerçek hayattan uzaklaşmakta, kendi hayal dünyasına dahil olmaktadır. Bu dünya onun duygu ve düşüncelerini, isteklerini rahatlıkla gerçekleştirdiği bir dünyadır. Oyun bitip gerçek yaşama döndüğünde, oyun dünyasıyla gerçek yaşamın aynı şeyler olmadığını görür. Gerçek yaşamla hayal dünyası arasında sürekli gidip gelen çocuk zamanla, gerçekle hayal dünyası arasındaki ayrımı görür. Çocuğun oyundaki hayal dünyası onun gerçek yaşamı daha iyi görmesini ve kavramasını sağlayarak psikolojik olgunluğuna yardımcı olur. Babanın trencilik oynayan çocuğunu öpmesi üzerine, çocuğun ona “baba, lokomotifi öpemezsin, vagonlar bu işin gerçek olmadığını düşünebilirler” demesi çocuğun yaptığı eylemin farkında olduğunu ama yine de duygusal dünyasının bozulmamasını, vagonları bahane ederek söylemesi önemlidir.Oyun her ne kadar doğal bir ortamda karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde oynansa da bünyesinde şiddeti de barındırmaktadır.
“Şiddetin en normal ve hatasız biçimi oyunda ortaya çıkan şiddettir. Bu tür şiddet yıkıcılık ya da nefretten doğmayan, yıkım amacı gütmeyen hüner gösterilerinde ortaya çıkar.”
Oyundaki şiddetin sürekliliği yoktur. Taş dövüşü, Kovalamaca ve El El Üstünde oyunlarındaki vurmalar, Yakartop, Futbol oyunlarında bazı oyuncuların heyecanlanarak karşısındakinin canını yakması o an için düzeltilir ve tekrarlanmaz. Bu nedenle oyunlar çocuklarda kin, nefret duygularının yerine sevgi, saygı ve hoşgörüyü geliştirir.

Oyunun Çocuğun Fiziksel Gelişimine Etkisi


A-) Kuvvet
1-) İnsanın temel özelliğidir.Bunun yardımıyla bir kütleyi hareket ettirir,bir direnci aşar veya ona karşı koyabilir.
2-) Bir dirençle karşı karşıya kalan kasların kasılabilme ya da bu direnç karşısında belirli bir ölçüde dayanabilme yeteneğidir.
B-) Çabukluk
Sinir ve kas sistemini yüksek hızla kasılmasıyla bir dirence karşı koyabilmesi ve onu yenebilme yeteneğidir.
C-) Dayanıklılık
Uzun süre devam eden yüklenmelerde yorgunluğa karşı koyabilme yeteneğine dayanıklılık denir.
D-) Esneklik
Kişilerin hareketlerini eklemlerini müsaade ettiği oranda geniş bir açıdan ve değişik yönlerde uygulayabilme yeteneğidir.
E-) Beceri
Hareketin uygulamasına katılan iskelet kasları, eklemler ve merkezi sinir sisteminin uyumlu bir biçimde çalışmasına denir.
Oyunlar çocukların fiziksel yönden sağlıklı gelişmelerine büyük katkı sağlarlar. Doğumundan sonra kollarını, bacaklarını sallayan çocuk geliştikçe değişik hareketler yapmaya başlar. Bu hareketler zamanla oyunla birlikte veya oyun içerisinde yapılmaya başlar. Elindeki emziğini veya çıngırağını sağa sola sallayıp, emeklerken önüne konulan bir şeyi yakalamaya çalışan çocuğun yapmış olduğu hareketler onun fiziksel yönden sağlıklı gelişimine katkı sağlar. Daha ileri ki yaşlarda oynadığı koşma kovalamaca, taş, ağaç vb. şeyleri fırlatma, atlama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel gücü gerektiren oyunlar çocuğun vücudunun düzgün ve orantılı gelişimini sağlar. Kemik, kas yapısının gelişmesine, vücuttaki artı yağların erimesine, sindirim ve boşaltım organlarının sistemli bir şekilde işlemesine yardımcı olur. Sürekli hareketsiz kalan bir çocuk, oynayan akranına göre daha hantal ve daha sağlıksız gelişim gösterir. Sekerek oynanan seksek, çizgi türü oyunlar vücudun denge unsurunu geliştirir. Her oyunda gerilim vardır. Bütün oyuncular bu gerilimin içine girerler. Yarışmalı oyunlarda gerilim en yüksek düzeyine ulaşır. Fiziksel ve ruhsal yönden güçlü olan kazanır. Oyunlardaki güç daima oyunun kurallarına göre kullanılır. Bu anlamda güçlerin kontrolü altına konması söz konusudur. Oyun sırasında gerçekleştirilen güç kontrolü çocukların ileri ki yaşamlarında da olumlu yönde etkili olur. Oyundaki güç kontrolünü düzenli tutması çocuğun fiziksel gücünün sınanmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur.

Oyunun Çocuğun Dil Gelişiminde Etkisi


Oyun, çocuklarda ifade edebilme, anlatma gelişimine de büyük katkı sağlar. Elindeki çıngırağı, topu vb. şeyleri oynayan çocuğun sevinç ve kızgınlığını belirtmek için çıkardığı sesler onun ilk konuşmalarıdır. Anlamsız çıkarılan bu sesler zamanla anlamlı hale dönüşmeye başlar. Önceleri düz sesler, ardından tek ve iki heceli büklümsüz sesler çıkartan çocuk zaman içerisinde konuşma yetisini geliştirir. İki üç yaşlarında kendi bebeği ile oynayan çocuk, bebekle konuşur, ona ninni söyler, uyutmaya çalışır. Dört-beş yaşlarında akranlarıyla oynarken aldığı role uygun konuşmaya çalışır. Beş yaşından sonraki oyunların tamamında çocuklar birbiriyle diyalog kurarlar, bazılarında şarkı, tekerleme, yanıltmaç söylerler.
Ad:  cocuk_oyun_hayal.jpg
Gösterim: 1566
Boyut:  68.3 KB
Bütün bu yapılan şeyler çocukların dil gelişimini olumlu yönde etkiler. Özellikle sayışmacalar, oyun içindeki söylenen tekerlemeler, şarkılar, türküler, anlatılan masal ve hikayeler çocukların topluluk karşısında sıkılmadan konuşmasına, düşündüklerini düzgün ve yanlışsız anlatmasına katkı sağlar.
Masal tekerlemeleri, ezgili oyunlardaki şarkılar, karşılıklı diyaloglar, çocukların ses tonu, vurgu, durak ayarlamalarını yapabilme yeteneklerini geliştirir ve ileri ki yaşlarda düzgün, etkileyici konuşabilme alışkanlığını kazandırır.


Oyunun Çocuğun Zeka Gelişimine Etkisi


Oyunun özgür bir ortamda özgürce oynanan, isteğe bağlı bir eylem olduğunu belirtmiştik. Oyundaki özgür ortam çocuğun zeka gelişimine de etki etmektedir. Oyun içerisinde karşılaşılan problemlerin yine oynayanlar tarafından çözülmesi çocukların problemleri çözme yetilerinin dolayısıyla da zekalarının gelişimine yardımcı olmaktadır.

Birçok oyun düşünceye dayanmakta, karşıdakini akılla yenebilme temel kuralını taşımaktadır. Mangala, Pıç, Altıev, Üçtaş, Dörttaş, Dokuztaş, Onikitaş oyunları, sadece zeka ile ilgili oyunlardır. Bu oyunlarda, oyuncu kendi oyununu oynarken karşıdaki oyuncunun da ne oynayacağını bilerek oynar.
Oyuncu oyunda dikkatini yoğunlaştırmak ve oyunu iyi izlemek zorundadır. Beyin, organları bu yönde organize eder.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 1 Temmuz 2016 09:52

Benzer Konular

19 Mayıs 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
14 Mayıs 2017 / dj hüzün Soru-Cevap
13 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Hukuk
23 Aralık 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
21 Temmuz 2014 / Şeb-i Yelda Psikoloji ve Psikiyatri