Arama

Rüya Nedir?

Güncelleme: 17 Aralık 2016 Gösterim: 22.013 Cevap: 13
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
7 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Rüya Nedir?
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Eski çağlardan beri insanları ilgilendiren rüyalara ilkel toplumlar da çok önem verilmiştir. Rüyaların, korkulan tanrılar tarafından verilen armağan veya cezalar olabileceğine inanılmıştır. Daha sonra kahinler rüyaları açıklamaya, yorumlamaya başlamışlardır. İlk rüya yorumcularının ne zaman ortaya çıktıkları da belli değildir. Ancak Babil'in kahinlerinin büyük ün yaptıkları bilinmektedir. Kaldeliler, Astroloji vb. nin yanı sıra rüya yorumlarında da başarı kazanmışlardır. Zamanla belirli rüyaların anlamları da kesinleşmiştir. Eski Mısırlılar, eski Yunanlılar ve Araplar rüya yorumlarıyla ilgili kitaplar yazmışlardır.

İnsanoğlu hayatının yaklaşık üçte birini uykuda geçirir ki bu da 60 senelik bir ömrün 20 senesi demektir. Uyku, günlük çalışmalardan yorgun düşen insan bedeninin ve sinirlerinin dinlenme zamanıdır. Ünlü ruhbilimci Sigmund Freud'un da araştırmalarının büyük bölümünü oluşturan uyku sırasında, kişinin bilinç altında düşüncelerinin, özlemlerinin ya da isteklerinin bir film şeridi gibi göz önünden geçtiği varsayılır ki buna Rüya adını verilir.

Freud'a göre bilincin gizlediği, tamamen sakladığı olgular ortaya çıkabilmek için yol aramaktadır. Bunlardan bazıları da rüyalar haline girerek kendilerini gösterir. Freud'un yolunda ilerleyen doktorlar da günümüzde rüyalara önem verip, rüyaları bilimsel olarak açıklayarak hastalarını tedavi etmektedir.

Bazı soyut kavramların açıklamaları bilimsel bir zemine oturtularak ifade edilebildiği halde, rüya kavramını bu şekilde açıklamak pek mümkün görünmüyor. Ancak bunu bilimsel verilerle değil de, dinsel yönden açıklanabildiği de bir başka soyut gerçektir. Bu açıklamaya göre ruh bedenden ayrıldığı zaman, yaşanan olayların tümüne rüya diyebiliriz.

Rüyaların Süresi
Rüyalarda yaşananlar inanılmayacak kadar hızlı gelişir. Bir kaç dakikalık rüya esnasında bile çok uzun sürdüğünü sanılan garip, şaşırtıcı ve çok değişik olaylar birbirlerini izler, bu nedenle rüyada zaman kavramı oluşmaz. Ancak zaman kavramını, uyandıktan sonra beyinin öğretileri ve alışkanlıkları doğrultusunda saptadığımız bir anlar toplamıdır sadece.

Bilimadamlari rüyanın süresi üzerinde kesin bir sonuca varamamışlardır. Bir kısmı rüyaların sadece birkaç saniye sürdüğünü iddia ederken, diğer bir kısmı da saatlerce devam eden rüyaların olduğu fikrindedir. Bu tartışmalar sırasında Dr. B. Klein adında Amerikali bir bilimadamı bir araştırmaya başlamış ve gönüllü olarak seçtiği kişileri hipnotize ederek uyutmaya başlamıştır ve belli bir süre sonra uyandırıp rüyalarını dinleyerek, bir rüyanın 20 saniyeyi geçmeycek kadar kısa sürdüğünü belirlemiştir. Dr. Klein'ın sürdürdüğü bu araştırmanın sonunda en uzun rüyanın 90 saniyeyi geçirmediği ortaya çıkmıştır.

Rüyaların Türleri
Uzmanlara göre uyku birkaç devreden oluşmaktadır. Uykusu gelen insan yatağına yatar ve gözlerini kapatır. Kısa süre sonra göz kapakları belli belirsiz titremeye başlar. İnsan o sırada uykuya dalmış ve rüya görmeye başlamıştır. Uyumak için alınan bir takım uyku ilaçları rüya da görülmesini engelleyebilir. Ancak ilaç almadan uyuyan herkes mutlaka rüya görür. Rüyalar renkli ya da siyah beyaz olabilir. İnsanların çoğu, siyah beyaz rüya gördüklerini söylemektedir.

- Kafası yorgun, devamlı bir konuyla ilgilenen kimse uyuduğunda rüyasında karmakarışık şeyler ya da ilgilendiği, önem verdiği konuyu görebilir. Bu tür rüyalar yorumlanmazlar. Örneğin, televizyonda veya başka bir yerde heyecanlı bir sinema izleyen kişi rüyasında aynı şeyleri görebilir. Bu durum sadece etkisinde kalmaktır ve gerçek rüya değildir.

- Kabus veya karabasan denilen rüyadır, genellikle iyi başlar. Uyuyan kimse hoş bir olay ile ilgilendiğini görür ve sonra bu rüya birden korkutucu bir hal almaya başlar. Güzel görüntü değişerek insana dehşet verir. Kabusların açıklamasını sinir doktorları ve psikanalistler yapmaktadır. Kabusları, rüyada bir kez görülen korkutucu sahnelerle karıştırmamak gerekir. Karabasan gören insan korkar. Bir ara rüyada olduğunu hissederek uyanmak ister. Bunu başaramaz veya uyandıığını zanneder ama bu sırada kabus devam eder. Her insan ömründe birkaç kez kabus görebilir.

- Olduğu gibi çıkan rüyalar, genellikle sezgisi güçlü olan kişlerin rüyalardır. Örneğin rüyasında gördüğü ahbabını kısa bir süre sonra o gerçekte görebilir bu kişiler. Buna "Gerçek Rüya" adı verilir. Böyle rüyalar görenler, dikkatli davranmalıdırlar. Gördükleri şeyleri iyi değerlendirmelidirler.

- Uyuyan kimse rüyasında birçok şey görür ve sabah uyandığında da bunlardan bazılarını anımsar ki bunlar yorumlanabilir. Rüya tabiri denilen şey, dördüncü tür için gereklidir daha çok. Sabah uyanıldığında akılda kalan ve hatta insanı etkileyen rüyalar yorumlanabilir.

- Bazı kimseler aynı rüyayı sık sık görür. Örneğin rüyasında daima aynı eve girdiğini, aynı kişiyi görebilir, halbuki gerçekte kendisi ne o evi, ne de kişiyi bilmektedir

---

Hayatımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçirmekteyiz. Bu da 60 senelik bir ömrün 20 senesi demektir. Uyku, günlük çalışmalardan yorgun düşen insan bedeninin ve sinirlerinin dinlenme zamanıdır. Ünlü ruhbilimci Sigmund Freud'un da araştırmalarının büyük bölümünü oluşturan uyku sırasında, kişinin bilinç altında düşüncelerinin, özlemlerinin ya da isteklerinin bir film şeridi gibi göz önünden geçtiği varsayılır. İşte bizler bu olguya Rüya adını veriyoruz.

Freud’a göre bilincin gizlediği, tamamen sakladığı bu olgular ortaya çıkabilmek için yol aramaktadırlar. Bunlardan bazıları da rüyalar haline girerek kendilerini göstermektedirler.

Freud’un yolunda ilerleyen doktorlar da günümüzde rüyalara büyük değer vermektedirler. Onlar, rüyaları bilimsel şekilde açıklayarak hastalarını tedavi etmektedirler.

Bazı soyut kavramların açıklamaları bilimsel bir zemine oturtularak ifade edilebildiği halde, rüya kavramını bu şekilde açıklamak pek mümkün görünmüyor. Ancak bunu bilimsel verilerle değil de, dinsel yönden açıklanabildiği de bir başka soyut gerçektir. Bu açıklamaya göre ruh bedenden ayrıldığı zaman, yaşanan olayların tümüne rüya diyebiliriz.

Rüyalarda yaşananlar inanılmayacak kadar hızlı gelişir. Bir kaç dakikalık rüya esnasında bile çok uzun sürdüğünü sandığımız garip, şaşırtıcı ve çok değişik olaylar birbirlerini izlerler. Bu nedenle rüyada zaman kavramı oluşmaz. Ancak zaman kavramını biz uyandıktan sonra beynimizin öğretileri ve alışkanlıkları doğrultusunda saptadığımız bir anlar toplamıdır sadece.

Eski çağlardan beri insanları ilgilendiren rüyalara ilkel toplumlar da çok önem verilmiştir. Rüyaların, korkulan tanrılar tarafından verilen armağan veya cezalar olabileceğine inanılmıştır. Daha sonra kahinler rüyaları açıklamaya, yorumlamaya başlamışlardır. İlk rüya yorumcularının ne zaman ortaya çıktıkları da belli değildir. Ancak Babil’in kahinlerinin büyük ün yaptıkları bilinmektedir. Kaldeliler, Astroloji vb. nin yanı sıra rüya yorumlarında da başarı kazanmışlardır. Zamanla belirli rüyaların anlamları da kesinleşmiştir. Eski Mısırlılar, eski Yunanlılar ve Araplar rüya yorumlarıyla ilgili kitaplar yazmışlardır.
_________________
alıntıdır

*
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Şubat 2016 20:44 Sebep: sayfa düzeni yapıldı.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
27 Ekim 2007       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
  • 1- Psikofizyolojik Kaynaklı Rüyalar (alelade rüyalar):
  • A-Psikolojik kaynaklı rüyalar: Psikolojide kabul edilen bilinçaltından kaynaklanan rüyalardır.Bunlar, genellikle heyecanlar, sıkıntılar,korkular, bastırılmış duygular.vs’den kaynaklanan rüyalardır. Ruhu ya da zihni fazlasıyla meşgul eden maddi veya manevi bir sorun,uyumadan önce konuşulan bir konu ya da görülen bir film de bu tür rüyaların görülmesine neden olabilir; ayrıca sözkonusu soruna ait bazı fikir ve imajlar, görülmekte olan diğer türden rüyaların içine zaman zaman parazit olarak kayabilirler.
  • B- Fizikoşimik (fiziksel/kimyasal) kaynaklı rüyalar:
  • a- Fiziksel kaynaklı rüyalar: Bunlar fiziksel ortamdan gelen, bedensel ağrı ve rahatsızlıklardan ve ses,ışık,koku gibi beş duyuyu ilgilendiren uyaranlardan kaynaklanan rüyalardır.Bir rüya deneyinde, uyuyan kimsenin burnu ve dudakları bir tüy parçasıyla rahatsız edilmiş ve akabinde, uyuyan kimse, yüzüne işkence edilerek derisinin yüzüldüğüne ilşkin bir rüya görmüştür.Bir başka deneyde uyuyan kimsenin kulağı yakınlarında iki çelik bıçak birbirine sürtülünce,denek,rüyasında tarihi bir olay sırasında kentin bütün çanlarının çaldığını görmüştür.
  • b-Kimyasal kaynaklı rüyalar: Bunlar,uyuşturucular ve ilaçlar gibi, alınmaları halinde vücudun nörofizyolojik ve kimyasal yapısında belirli değişiklikler yaratan etkenlerden doğan rüyalardır.
  • 2-Metapsişik Kaynaklı Rüyalar:
300px Pierre CC3A9cile Puvis de Chavannes 003
  • A-Parapsikolojik ya da psişik kaynaklı rüyalar: Bunlar paranormal yeteneklerin uyku sırasında kullanımıyla ilgili rüyalardır; bunları üç ana grupta ele almak mümkündür:
  • a- Telepatik rüyalar:Bunlar uyuyan kimsenin uyanık bir insanın düşünce ve imajlarını telepatik yolla almasıyla ya da uyuyan bir başka insanın rüyasını telepatik yolla almasıyla oluşan rüyalardır.Telepatik rüyalar, Brooklyn’da (New York)kurulan Maimonides Tıp Merkezi’ndeki, elektroansefalograf aygıtlarıyla çalışan Maimonides Rüya Laboratuvarı’nda keşfedilmiştir.
  • b- Durugörü (clairvoyance) yeteneğiyle ilgili rüyalar: Parapsikolojik araştırma ve incelemeler uykudaki bir kimsenin,bazen, durugörü medyumları gibi, o anda kendisinden uzakta olan olay ve nesneleri algılayabildiğini ortaya koymuştur.Kuşkusuz kişi, uyandığında gördüklerini bir rüya olarak hatırlayacaktır.
  • c- Şuur projeksiyonu (astral seyahat) ile ilgili rüyalar: İnsanın spiritüalizmde duble ( okültizm ve teozofideki adıyla astral beden) denilen süptil bedeninin uyku sırasındaki faaliyetlerinin ve gezintilerinin rüya tarzında hatırlanması.
  • B-Haberci rüyalar:Bunlar,”yüksek” bir kaynaktan gönderilen, bir mesaj taşıyan, amaçlı, düzenlenmiş, sembolizm içeren rüyalardır, ruhta derin izler bıraktıklarından kolay kolay unutulmazlar:
  • a-Uyarıcı rüyalar:Bunlar kişiye, ya önemli sonuçlar doğuracak hatalı bir harekette bulunmasını,yanlış bir yola sapmasını vs’yi önlemek üzere önceden gösterilen ya da sapılmış bulunan yanlış yolda ilerlemekten vs’den vazgeçirtmek üzere sonradan gösterilebilir.Ayrıca, uyarıcı nitelikli haberci rüya kişinin kendisi için olmayabilir de; yani kişinin hatalı bir harekette bulunabilecek, yanlış bir yola girebilecek eşini, dostunu, bir akrabasını, bir yakınını uyarması için de olabilir.Uyarıcı rüyaların kaynağı, spiritüalistlere göre, genellikle kişinin hami varlığı, bazen de kişinin kendi ruhu,”öz”ü ya da bir başka deyişle ”yüksek benliği”dir.
  • b- Prekognitif rüyalar: Bunlar bir mesaj taşımaktan ziyade, gelecekte olacak olayların önceden görülmesiyle ilgili rüyalardır.
  • c- Yalnızca bilgilendirme amacı taşıyan rüyalar: Çok nadiren görülen bu rüyalar, uyarıcı veya geleceğe yönelik bir nitelik taşımayıp, kişiyi bilmediği bir konuda bilgilendirme amacını taşır: Örneğin dünyanın geçmiş devirleri,bir başka kimsenin geçmiş reenkarnasyonları,bir başka gezegendeki yaşam hakkında bilgi verici rüyalar bu gruba girer.
  • C- Bedensiz varliklarla kurulan irtibatlardan kaynaklanan rüyalar: Bunlar, genellikle kişinin önceden tanıdığı, ölüm olayı ile bedenini terkederek öte aleme göçmüş varlıklar ile uyku sırasında iletişim kurmasından kaynaklanan rüyalardır. Yapılan görüşme,uyanınca rüya tarzında hatırlanır. Fakat rüyada ölmüş bir kimsenin bulunması rüyanın muhakkak bu gruba girmesini gerektirmez; yani muhakkak bedeninden ayrılmış o kimseyle bir görüşme yapılmış olduğunu göstermez; bu, psikofizyolojik kaynaklı alelade bir rüya da olabilir, haberci bir rüya da olabilir.
  • D- “Serbest hafıza” kayıtları ile ilgili rüyalar: Bunlar, kişinin, “serbest hafıza”sında yer alan geçmiş reenkarnasyonlarına ait anılarıyla ilgili rüyalardır. (Kişinin geçmiş reenkarnasyonlarında yaşadığı ve algıladığı her şeyin kayıtlı olduğu hafızaya “serbest hafıza” adı verilir.) Bu tür rüyalar kimi zaman defalarca, aynı ayrıntılarıyla, yeniden görülürler.
  • E- “Serbest şuur”un faaliyetleri ile ilgili rüyalar: Bunlar, Neo-spiritüalist terminolojide serbest şuur adı verilen,hakiki bilgilere sahip,idrakli,”yüksek şuur”unun, gün boyunca yapılan hareketlerin muhasebesini yapmak gibi çeşitli faaliyetlerinin dünyasal şuur olan “bağlı şuur”a sızan yansımalarından oluşan rüyalardır.

Sponsorlu Bağlantılar
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Eylül 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Rüya
MsXLabs.org & Temel Britannica

Rüya ya da düş, uyku sırasında beliren düşünce ve hayaller zinciri olarak tanımlana­bilir. Her insanın, sonradan hatırlamasa bile rüya gördüğü bugün bilinen bir gerçektir. Elektroansefalografi ya da kısaca EEG denen yöntemle uyku sırasında beynin elektrik et­kinliğinin kaydedilmesi iki tür uyku olduğunu ortaya koymuştur. Bunlardan biri derin, öbü­rü hafif uyku evresidir. Derin uykudan uyan­dırılan insanların pek azı rüya gördüğünü hatırlayabilir. Oysa hafif uyku evresindeyken uyandırılanların hemen hepsi gördükleri rü­yayı hatırlarlar. Hızlı göz hareketlerinin eşlik ettiği bu hafif uykuya, İngilizce "rapid eye movements" (hızlı göz hareketleri) sözcükle­rinin baş harfleriyle REM uykusu denir.
Yeni doğmuş bebekler toplam uyku sürele­rinin yaklaşık yarısını, yetişkinler ise aşağı yukarı altıda birini REM uykusunda geçirir­ler. Demek ki 9 saat uyuyan bir insan yaklaşık 2 saat boyunca rüya görür. Uyku hapları ve alkol alındığında REM uykusu ortadan kalkar; ama insan bu maddeleri kullanmadığı geceler, sanki yitirdiği zamanı yakalamak istercesine, neredeyse hiç aralıksız rüya görür. REM uykusunun yalnız insanda değil, incelenen bütün memeli ve keseli türle­rinde var olduğu gözlenmiştir.
Rüyalara ilişkin bu olgular, rüya görmenin insanda ve bütün gelişmiş hayvanlarda önemli bir biyolojik işlevi olması gerektiğini düşün­dürüyor. Ama bilim adamları bu işlevin ne olduğu konusunda henüz uzlaşmaya varmış değiller. Yaşamımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçirmemize ve uykusuz kaldığımız zamanlar hem zihinsel, hem bedensel çökün­tüye uğramamıza rağmen, neden bu kadar çok uyumamız gerektiğini kimse tam olarak açıklayamıyor. Bu yüzden, rüyaların niteliği konusunda çok sayıda değişik kuram olması pek şaşırtıcı değildir.

Rüyalara İlişkin Kuramlar
Eskiçağlarda rüyaların, geleceği önceden ha­ber veren kehanet işaretleri olduğuna inanılır­dı. Bu inanışın en bilinen örneklerinden biri, Tevrat'ta anlatılan firavunun rüyasıdır. Mısır firavunlarından biri rüyasında yedi semiz, yedi cılız ineğin çayırda otladığını ve sonunda cılız ineklerin semiz inekleri yiyip bitirdiğini görmüş. Hz. Yusuf bu rüyayı ülkede yedi yıl bolluk, yedi yıl kıtlık yaşanacağına yormuş ve gerçekten kehaneti doğru çıkmış.
Yakınçağlarda rüyalar üstüne geliştirilen en ünlü kuram, psikanalizin öncüsü olan Sig­mund Freud'un 1900'de yayımladığı "Rüyalar ve Yorumları" (Die Traumdetung) adlı yapıtında yer alır. Freud, ruhsal sorunları olan hastaların tedavisinde rüyalardan yararlandı. Çünkü rüyaları, hasta­nın kendisine bile itiraf etmekten çekineceği kadar utanç verici, bu yüzden de bilinçaltına itilmiş isteklerinin anlatımı olarak görüyordu. Üstelik bu isteklerin gerçek anlamı rüyada birtakım simgelerle gizlendiğinden rüyaların yorumlanması çok güçtü. Ama psikanaliz uygulanan bir hasta hatırladığı bir rüyayı doktoruna anlatabilir, o da bazı simgelerin neleri temsil ettiğini bulmaya çalışarak rüya­nın gizli anlamını açıklamayı başarabilirdi.
Freud, rüyaların ciddiye alınması gerektiği­ne insanları inandıran ilk bilim adamıydı. Ama daha yaşadığı yıllarda bile bütün mes­lektaşları onunla aynı görüşleri paylaşmadı­lar. Örneğin bir süre Freud ile birlikte çalışıp sonradan görüş ayrılığına düşen İsviçreli psi­kiyatr Cari Jung, hastanın bastırılmış istekle­rinin rüyalarında gizli olduğuna inanmıyordu. Jung'a göre rüyalar, ne kadar anlaşılması güç simgelerle yüklü olsa da, tıpkı şiir gibi insanın duygu ve düşüncele­rinin en doğal dışavurumuydu; çünkü şiirin özü de böyle bir simgeler diline dayanıyordu. Jung'un açıklamasına göre, vücut değişen iç ve dış koşullara kendini nasıl uyarlıyorsa zihnin de böyle bir uyarlama mekanizması vardı. Kanın kimyasal bileşimindeki dengenin bozulması gibi, zihindeki bilinç düzeyinin de dengesi bozulabilirdi; bu durumda dengeyi yeniden kurma görevi belki de rüyalara düşü­yordu.
Daha yakın tarihlerde bazı bilim adamları rüyaların biyolojik bir bilgiişlem yöntemi olduğunu öne sürdüler. Gün boyunca her insan başa çıkamayacağı kadar çok sayıda uyaranla (izlenim ve olayla) karşılaşır; belki de rüyalar bu uyaranları tek tek tarayıp, önemli olanları önemsizlerden ya da unutul­ması gerekenlerden ayırmanın bir yoludur.
Yaratıcı düşüncelerin çoğu, insanın yarı uyur, yarı uyanık durumda düş kurduğu ya da hayallere daldığı anlarda ortaya çıkar; ama yeni düşünce ve buluşların bazen rüyalardan doğduğuna ilişkin sağlam kanıtlar vardır. Örneğin Nobel ödüllü bilim adamlarından Otto Loewi, sinir uyarılarının nasıl iletildiğini açıklayan en önemli deneyini rüyasında tasar­ladığını, organik kimyacı Friedrich August Kekule ise benzenin altıgen biçimindeki halka yapısını gördüğü bir rüyadan esinlenerek bul­duğunu söylemiştir. Robert Louis Stevenson da "Dr. Jekyll ile Mr. Hyde" adlı romanının kur­gusunu rüyasında tasarlamıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Temmuz 2011       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Rüyalar Hakkında Bilinmeyen 13 Gerçek
  • Gördüğünüz Rüyaların %90'ını Unutulur
  • Körler de Rüya Görür
  • Herkes Rüya Görür
  • Rüyalarımızda Yalnızca Bildiğimiz Yüzler Görürüz
  • Herkes Renkli Rüya Görmez
  • Rüyalar Sembolik Anlam Taşımaktadır
  • Duygular
  • Tekrar Eden Rüyalar
  • Hayvanlar da Rüya Görür
  • Vücut Felci
  • Rüya ve Gerçeğin Birleşmesi
  • Erkekler veKadınlar Farklı Şekilde Rüya Görürler
  • Rüyaların Geleceği Gösterme Özelliği Vardır
Rüyalar Hakkında Bilinmeyen 13 Gerçek

Rüya görmek hayatta en gizemli tecrübelerden biridir. Roma Dönemi'nde bazı rüyalar Roma Senatosu tarafından analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Rüyaların tanrılardan gelen mesajlar olduğuna inanılmıştır. Rüya yorumcuları askeri liderler ile savaşa bile gitmişlerdir. Ayrıca çoğu sanatçının, yaratıcı fikirlerini rüyalarından edindiği bilinmektedir.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Temmuz 2011       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Rüya Ne Kadar Sürer?
MsXLabs.org

Bilim dünyasında uzun yıllardır uykuda görülen rüyanın süresi hakkındaki tartışmalar sona erdi...


Bilim dünyasında uzun yıllardır uykuda görülen rüyanın süresi hakkındaki tartışmalar sona erdi. İnsanların gerçekten rüya gördüğü ortaya kondu ve rüyaların süresi tespit edildi.

Rüyaların süreleri ile ilgili yapılan araştırmanın süreçleri ve araştırma sonucu bu yazıda

Bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar sonucu bazıları rüyaların saniyeler içersinde sona erdiğini bazılarıda saatlerce devam ettiğini söylemiştir.

Dr. B. Klein isimli bir Amerikalı bilim adamı tartışmaların gölgesinden araştırmalarına devam etti. Araştırmasına gönüllü olarak katılan deneklerini hipnoz ederek uyuttu ve bir süre sonra uyandırıp gördükleri rüyayı ya da rüyaları anlatmalarını istedi. Sonuç olarak insanların anlattıkları rüyalara göre rüya süresinin 20 saniyeyi geçmediğini tespit etmiştir.

Araştırmanın ilginç tarafı uyandırdığı deneklerinin 3 ila 5 saniye süren rüyalarını saatlerce anlatabileceklerini görmüştür. Hatta bazılarının rüyalarını kalınca bir roman olacak şekilde ifade ettiklerinide belirlemiştir.

Dr. Klein araştırmalarını sürekli devam etti ve uzun mesailer uykusuz gecelerinin ardından 1953 yılında Chicago Üniversitesi uzmanlarından biri olan Dr. Kleitman ve öğrencisi Aserinsky ile geniş çaplı araştırma yapmaya başladılar. Objektif deneylerden aldıkları sonuçlar karşısında tatmin olmayan uzmanlar nörofizyolojik araştırmalara başladılar.

Dr. Kleitman'ın 30 yılı aşkın süredir rüya görmemeye çalışmaktadır. 1 haftadan fazla bir süre rüya görmemeye dayanamamış ve araştırmasını diğer insanlar üzerinde yapmaya karar vermiştir. Yaptığı deneyler ve incelemeler sonucunda rüya sırasında kısa ve uzun süren göz hareketleri olduğunu görmüştür. Deneklerini göz hareketlerinin başladığı ve bittiği anlarda uyandırarak incelemeler yapmıştır. Her seferinde deneklerin rüya gördüklerini tespit etmiştir.

Yaptığı tespitleri bilimsel araştırmalara ışık tutması amacıyla sunma gereği duymuştur.

Hayatı boyunca rüya görmediklerini söyleyen insanları toplayıp onlar üzerinde de inceleme ve deneyler yaptı. Göz hareketlerinin başladığı anda deneklerini uyandırdı ve denekler ilk
kez rüya gördüklerini söylediler.

Dr. Kleitman yaptığı araştırmalar sonucu, herkesin rüya gördüğünü bazı insanların rüyalarını hatırladığını bazılarının hatırlayamadığını ortaya koydu. Rüyaların en belirgin kanıtı ise uyayan kişilerin hızlı göz hareketlerini olduğunu belirtti.


Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Şubat 2016 20:45
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
proot - avatarı
proot
Ziyaretçi
12 Temmuz 2011       Mesaj #6
proot - avatarı
Ziyaretçi
Rüya Elektronik Cihazlarla Kaydedilebilir mi?

Dr. Kleitman, uykularını müşahede altında tuttuğu kimselerin (EEG) elektroensefalogranik ve (EKG) elektrokardiagramlarını cihazlarla tespite başladı. Bu çalışmaların sonucunda; rüyanın varlığına delil olarak gösterdiği göz hareketlerine, heyecana bağlı kalp atışlarını da ilave etmiş oldu.

EEG'nin verdiği sonuç oldukça dikkat çekiciydi. Rüyanın başladığı andan itibaren, ağır bir ahenk içinde devam eden uyku halini gösteren çizgiler ritmik bir hal alıyor, uyanıklık halindeki şekilleriyle cihazın kağıt şeridi üzerine kaydoluyordu.

Sekiz kişi üzerinde yapılan bu deneyler on gün devam etti. Her defasında elektronik cihazın kaydettiği eğri büğrü çizgiler dikkatle incelendi ve şu sonuca varıldı:

Rüya, uykunun yüzde yirmilik bir bölümünü teşkil etmektedir. Bu durumda; sekiz saat uyuyan bir insanin uykusunun ilk saati ağır ve rüyasız geçmektedir. Bundan sonraki on dakika içinde rüya görülmekte ve sonra yine bir buçuk saat sürecek ağır uyku devresi başlamaktadır. Sonra yirmi dakikalık bir rüya ve yine bir buçuk saatlik ağır uyku...

Uykunun bundan sonraki kısmında ise otuz dakikalık bir rüya faslı daha vardır. Nihayet yine uyku ve onu da uyanma takip eder.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
5 Ağustos 2012       Mesaj #7
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Rüya
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Uyku sırasında zihinden geçen hayal dizisi, düş. Uyku sırasında her çeşit imge, duyusal bir algının etrafında birleşerek rüyayı ortaya çıkarır. Rüyada imgeler birbiri ardına gelir. Rüya görüldüğü sırada algılanan duyumların gerçek olduğu sanılır, ancak uyanıldıktan sonra bunların gerçek olmadığı anlaşılır. Buna rağmen rüya görürken, gördüklerimizin gerçek olup olmadığını kendi kendimize sorarız. Bu, düşünce ve yargının rüya sırasında da devam ettiğini göstermektedir. Düşüncenin rüya içindeki müdahalesi geçici ve kesin değildir; müdahale kesin ve sürekli olduğu zaman kişiyi uyandırır. Sözgelimi, rüyasında korkulu hayaller gören bir kimse, heyecanının en yükseldiği yerde uyanır. Uyku ve rüya ile ilgili bilgiler Freud ve psikanaliz sayesinde oluşmuştur. Uyku anında soyut düşünce merkezleri işlevlerini durdururken, duyumsal düşünce merkezleri işlevlerini sürdürürler. Rüya görülürken imge ve duyumlar zihnin denetiminden çıkarak kişinin eğilimlerine, heyecanlarına, tutkularına bağlı olarak fantezi olaylar, anlamsız geçişlerle birbirini izler. Psikanalizin ortaya koyduğuna göre, rüya, kişinin içgüdülerini, ilkel duygusallığını yansıtır. Bu bakımdan kimi ruhsal hastalıkların ortaya çıkarılmasında psikanalistlerin başvurdukları en önemli yöntem, hastanın gördüğü rüyaların yorumudur. Çok eski zamanlardan beri yaygın olarak rüya yorumları yapmak, bundan gelecek için kehanette bulunmak insanların zihnini oldukça meşgul etmiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
10 Ağustos 2012       Mesaj #8
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Rüyada görmek, Geçici ölüm denilen uykuda görülen garip haller…

Niçin ve ne surette rüya görüyoruz?

Bu bir fenomendir. İlk insan’ın yaratılışından bu güne kadar filozoflar, bilim adamları çeşitli şekillerde açıklamışlar, düşünmüşler, fakat rüyayı kesin bir şekilde belirleyememişlerdir. Ancak şu kadarını bilmemizde fayda vardır ki rüya, büyük ve soyut bir dünyadır.
Aynı zamanda rüya, öldükten sonraki yaşantımız ile de ilişkilidir. Bu ilişkiyi yakalamak, temiz duygu ve ruh temizliğiyle ancak mümkün olabilmektedir. Rüya ile çok ince gerçekler keşfedilmiş ve sonsuza kadar da keşfedilmeye devam edilecektir. Chicago üniversitesi uyku araştırmalarından Allan Rechtschaffen uykunun hiç bir fonksiyonu olmadığını tespit etmiştir. Adale yorgunluklarının azalmasına rağmen vücudun dinlenmesi için uykuya ihtiyacı olmadığını söylemiştir. Çünkü vücudumuzdaki hücrelerin kendi kendilerini tamir etme yeteneği vardır. Araştırmacıların tespitlerine göre bu esnada faaliyetten uzak olmasına, ya dinlenme veya uyku durumunda bulunmasına da gerek yoktur. Uyku sırasında alınan EEG kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde beyinde faaliyetsizlik görülmemiştir.
İngiltere Milli Fizik Laboratuarı Kompütür bilimleri bölümünde psikolog araştırmacı Dr. Evans’a göre uykunun tek maksadı rüya görmemiz için, zemin hazırlamasıdır. Stanford Tıp Merkezi Uyku Kliniği doktoru Dr.William Dument’in görüşüne göre ise; rüya görmek son derece önemlidir. Rüyalar fiziki dengenin oluşmasını sağlamaktadır.

Bilimsel Tarif

Biyoloji süratle gelişirken rüyaları bilinç altındaki beyin olaylarına bağladı. Ne var ki, rüyaların zamanı aşan farklılıkları kimsenin gözünden kaçmış değildir. İstisna denerek uzun süre konuya ters açıdan bakıldı.
Ünlü bir bilim adamı “Fizik ve Biyolojide istisna olmaz. Tek bir olayın bile açıklanması gerekir.” hükmü ile metafizik olaylara bilimsel bir kapı araladı.
Rüyalar metafizik bir olaydır. İç dünyamızdan doğar. Zaman ötesi nitelikleri ile birlikte bilinç altına yansıyarak bize ulaşır. Bu arada bilincin ve şuur altının şekillerine ve fotoğraflarına bürünür.
Zaten eski psikiatristlerin rüyaları bilinç altı diye nitelendirmesi onların bu özelliklerinden gelir. Hatta iç dünyadan gelen rüya olayının bilinç altında doğmaz. İçimizdeki ben den bize gelen mesajlardır. Bunun önemli delilleri vardır.
Rüyalar çok kısa sürede görülür. Uyandığımız zaman 15 – 20 dakika anlattığımız rüya bilimsel olarak ispatlanmıştır ki, bir kaç saniyede görülmüştür. İç dünyadaki kişiliğimizin madde ötesi olması sebebi ile rüyalarda zaman ötesinde cereyan eder. Birkaç saniyelik süre rüyanın şuur altına, oradan bilince geçmesi süresidir. Yoksa rüyada zaman sıfırdır.
Rüyalarda bir iç spiker vardır. Gördüğümüz bir rüyayı anlatırken “Bir şehre gitmiştim. Orası filanca şehirmiş. Bir kimse gördüm o filanca imiş.” dediğimiz zaman bu bilgiyi bize birinin görünmeden söylediğini fark ederiz. İşte bu spiker iç dünyamızdaki ben, asıl kişiliğimizdir.
Rüyalar bazen açıkça bazen üstü kapalı olaylara bürünmüş olarak geleceği haber vermektedir. Bilim tarihinde ve günlük hayatımızda geleceği olduğu gibi gösteren rüyalara sık rastlanmıştır. Bilim tarihine geçen bu tarz ünlü bir rüya Abraham Linkol’ ün rüyasıdır.
Bazı rüyalar açık değildir şekillere bürünmüş gizlenmiştir. Bu rüyanın şuur altından geçerken aldığı fotoğraflardan meydana gelen karışık bir şekildir. Rüya yorumu bu karışık şekillerin analizi anlamını taşımaktadır. Gelecekten haber veren içimizdeki öz varlığımız, ölümsüz olan madde ötesi yanımızdır.
Son düzenleyen Efulim; 10 Ağustos 2012 22:27 Sebep: Mesaj düzeni.
Heulwen - avatarı
Heulwen
VIP VIP Üye
22 Eylül 2013       Mesaj #9
Heulwen - avatarı
VIP VIP Üye
Rüyalar Nasıl Yorumlanır
MsXLabs.Org

Çok eski dönemlerden bu güne, rüyalarımızda gördüğümüz belirli cisimleri, kişileri ve sembolleri yorumlayarak, gelecek hakkında fikir yürütürüz.

Geleneksel bir uygulama olan rüya tabiri yapmak için, genelde sabahları rüya, akan bir suyun ya da musluğun orada anlatılırsa, gerçekleşeceği söylenir.

Çocukluğumuzdan bu yana gördüğümüz rüyalar, aile büyükleri tarafından yorumlanmaktadır. Artık bizler, internet sayesinde ve anlatılanlardan rüya yorumlarını bilsek de bir kaçını derleyelim dedik.

Rüyada su görmek, genelde iyi şeyler olacağına yorumlanır. Su, temiz ise ve dalgası yoksa arındığınız ve bereketli bir döneme gireceğiniz anlamına gelmektedir. Su dalgalı veya bulanıksa, karışık ve zor bir dönem başlayacaktır, hayatınızda dalgalanmalar ve değişimler olabilir.

Rüyada yeşil ağaç, bitki veya renk görmek, hayatınızda her şeyin düzeleceği ve şansınızın artacağı bir dönem yaşayacaksınız. Aldığınız kararlardan, yapacaklarınıza kadar, şansınız yüksek ve istedikleriniz olacaktır demektir.

Rüyada pislik ve yılan görmek, çok fazla paranın geleceğinin işaretidir. Bol para ve kısmet vardır. İşiniz de başarı olacaktır. Hatta bir piyango bileti almakta fayda vardır.

Rüyada kağıt para görmek, çok fazla dedikodunuz yapılıyor. Dikkatli olmak da fayda vardır.

Rüyada kendinizi hamile görmek, düşmanınız var ve haksız yere günahınız alınıyor.

Rüyada köpek görmek, etrafınızda düşmanlarınız var, dikkatli olun.

Rüyada elinizde hortum ile bahçe sulamak, şansınız, bereketiniz, para, aşk her şey açılıyor. Atılım yapmanın tam zamanıdır. Kısmet ayağınıza geliyor.

Rüyada ölmüş birini görmek, yakın zamanda bir haber alacaksınız. Ölmüş kişi sevdiğiniz ise sevindirici, sevmediğiniz biri ise üzücü bir haber alınacaktır.

Rüyada yanınızda bir oğlan çocuğu görmek, dünyalığınızı almak üzeresiniz. Çok sevindirici olaylar olacak, Kız çocuğu görürseniz, kızgın ve sinirli olacağınız bir haber yoldadır.

Rüyada silah ile ateş etmek veya size ateş edilmesi, çok büyük bir destek alacaksınız. Birileri size yardım elini uzatıyor.
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Şubat 2016 20:46 Sebep: sayfa düzeni
Heulwen - avatarı
Heulwen
VIP VIP Üye
22 Eylül 2013       Mesaj #10
Heulwen - avatarı
VIP VIP Üye
Rüyalar Neden Unutulur
MsXLabs.Org

Düslerin sabahleyin eriyip gittigi herkesçe bilinir. Kuskusuz animsanabilirler; çünkü biz düsleri ancak uyandiktan sonra bellegimizde kalanlardan biliriz. Ama çok sık olarak, bir düsü kismen animsadigimiz oysa geceleyin daha fazlasinin bulundugu duygusuna kapiliriz.

Ayrica, günün akisi içinde, sabahleyin hala canli olan bir düsün birkaç küçük parça disinda nasil da eriyip gittigini gözlemleyebiliriz; sıklikla ne gördügümüzü bilmeksizin düs gördügümüzü biliriz; ve de düslerin unutulmaya yatkinligi bizim için o denli tanidik bir seydir ki birinin gece düs görmesi ve sabahleyin ne gördügünü ya da düs görüp görmedigini bilmemesi olasiligi bize hiç de saçma gelmez. Öte yandan, bazen düslerin bellekte olagandisi bir kalicilik gösterdikleri de olur.

Düslerin unutulmasina iliskin en ayrintili derleme Strümpell tarafindan yapilandir. Bu, kesinlikle çok karmasık bir görüngüdür, çünkü Strümpell bu olayi tek bir nedene degil pek çok nedene baglamistir.

Her seyden önce, uyaniklik yasaminda unutmaya yönelten tüm nedenler, düslerde de islemektedir. Uyanikken sayisiz duyumsama ve algiyi düzenli olarak hemen unuturuz, çünkü onlar çok zayiftir ya da onlara eklenen zihinsel uyarilma çok hafiftir. Ayni sey çogu düs imgesine de uyar: unutulurlar çünkü çok zayiftirlar, oysa onlara komsu olan daha güçlü imgeler animsanir.

Ancak güç etmeni bir düs imgesinin animsanip animsanmayacagini belirlemede tek basina yeterli degildir. Strümpell de digerleri gibi çok canli oldugunu bildigimiz düs imgelerini sıklikla unuttugumuzu, oysa gölgeli ve duyumsal güçten yoksun pek çogunun bellekte saklananlar arasinda bulundugunu kabul eder.

Ayrica uyanikken yalnizca bir kez ortaya çikmis bir olayi kolayca unutmaya, birçok kez algilanmis bir seyi ise kolayca animsamaya egilimli oluruz. Düs imgeleri esi olmayan yasantilardir ve bu olgu, bizim ayirimsiz tüm düsleri unutmamiza katkida bulunur.

Üçüncü bir unutma nedenine daha fazla önem yüklenmistir. Duyumlarin, düsüncelerin ve benzerlerinin belirli bir dereceye degin animsanma duyarligina ulasmalari için, birbirlerinden soyutlanmis olarak kalmamalari, uygun dizilenme ve gruplamalar halinde siralanmis olmalari temeldir. Eger kisa bir siir dizesi kendisini olusturan sözcüklere bölünür ve bunlar karistirilirsa animsanmasi çok güç bir hal alir.

Eger sözcükler uygun biçimde düzenlenir ve uygun siraya sokulursa bir sözcük digerine yardim eder ve anlamla yüklenmis olan bütün, bellek tarafindan kolayca alinip uzun süre saklanabilir. Genelde anlamsizi saklamak, karisık ve düzensiz olani saklamak kadar zor ve olagandisidir.
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Şubat 2016 20:46

Benzer Konular

8 Şubat 2013 / Mystic@L Rüya Tabirleri
22 Eylül 2013 / kompetankedi Taslak Konular
10 Mayıs 2015 / ThinkerBeLL Rüya Tabirleri