Arama

Vitaminler ve Beslenmedeki Önemi - Sayfa 2

Güncelleme: 28 Haziran 2017 Gösterim: 98.250 Cevap: 12
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Haziran 2016       Mesaj #11
Safi - avatarı
SMD MiSiM

VITAMINLER


Metabolizmanın kontrolünde hormon ve enzimlerin yanında vitaminlerin de birbirine bağlı olarak çalışması gerekir. Enzim, hormon ve vitaminler olmadan yaşamın sürdürülmesi mümkün değildir. Çünkü bu maddeler birbirinin yerine geçemez, başka maddelerle de yer değiştiremez ve bunlar olmadan da metabolizma olayları gerçekleşmez.
Sponsorlu Bağlantılar
Vitaminler hücre çalışması için gerekli olmakla birlikte hücrenin yapı maddelerinden değildir. Karbonhidrat, yağ ve protein gibi baş besin öğelerine göre enzim, hormon ve vitaminler çok az miktarda gereklidir. Vitaminler de biyokatalizör sayılabilir.
İnsan vücudu kendi enzim ve hormonlarını sentezleyebilir. Fakat kendisine gerekli vitamin sentezini çoğunlukla yapamaz. Bu nedenle vitaminler vücuda ya gıdalarla sindirim (gastrointestinal) kanalından ya da damar yolu ile (paranteral) alınır.
Vitaminler gıdalarda ya serbest ya da provitamin olarak bulunur.
Günümüzde 20 kadar değişik ve iyi karakterize edilmiş vitamin bilinmektedir. Bunlardan 13’ünün vücut için gerekli olduğu belinmektedir. Tanımlanan vitaminlerin 4’ü yağda eriyen (ADEK), 9’u suda eriyen (Tiamin, Riboflavin, Niasin, Pridoksin, Pantotenik Asit, Folik Asit, Siyano Kobalamin, Biotin ve Askorbik Asit) vitaminleridir.
Vitamin kelimesini ilk defa 1911’de Casimir Funk kullanmıştır. Casimir Funk özel diyetlerle beslenen güvercinlerde görülen felci, pirinç işlenip beyazlatılırken çıkan sudan elde ettiği bir madde ile tedavi etti. Bu maddelerin amin yapısında organik maddeler olduğunu düşünerek yaşam için çok az miktarda gerekli bu maddelere, vitamin ( vita: hayat ) adını verdi. Günümüzde pek çok vitaminin amin içermediği bilinmektedir.

Vitaminler:


Büyüme, gelişme enerji üretimi ve kullanımı, metabolik olayların gerçekleşmesi, kısaca sağlıklı bir yaşamın devamı için gerekli olan, Ekzojen (endojen olarak sentez edilemeyen veya yetersiz derecede sentez edilen), Az miktarlarda etki gösteren, Enerji vermeyen fakat enerji değişimi ve besin öğeleri metabolizmasında düzenleyici olarak görev yapan, biyolojik katalizör organik maddelerdir.

Vitaminlerin Önemi ve Fonksiyonları


  • Vitaminler; hücrenin yapı maddelerinin sentezi, besin öğelerinin metabolizması ve enerji oluşumu süresince pek çok tepkimede koenzim ya da koenzim öncülü olarak görev yapar. Örneğin; B1 vitamini karboksilaz enziminin (TPP = Tiamin piro fosfat), nikotinik asidin amidi nikotinamit koenzimlerinin (NAD = nikotinamit di nükleotit ve NADP = nikotinamit di nükleotit fosfat) bileşenidir.
  • Vitaminler vücutta sindirime uğramadan doğrudan ince bağırsağa geçer ve oradan kan dolaşımına katılır.
  • Vitaminler vücutta metabolize olmaz yani vitaminler vücuda enerji (kalori) sağlamaz.
  • Vitaminlerden başka elzem yağ ve amino asitler ve mineraller de eksojen maddelerdir. Elzem yağ ve amino asitler vitaminler gibi fonksiyon görür fakat enerji verebilir ve hücre yapıtaşlarının yapısına katılır.
  • Bir canlı türü için vitamin olan madde, başka bir canlı türü için vitamin olmayabilir. Canlının vücudunda yapılan maddenin miktarı, o canlının metabolizması için yeterli değilse o maddenin o canlı için vitamin olduğu söylenebilir.
K vitamini: İnsan dokularında sentezlenmez. Fakat insan bağırsağında bulunan bakteriler tarafından sentezlenir. Kalın bağırsağın normal bakteri florası yüksek dozda antibiyotik alımı ile bozulduğunda K vitamini gıdalarla alınmalıdır.
Niasin: ( PP faktörü, nikotinamit ) vücutta triptofan amino asidinden sentezlenebilir.
Kolin: Vücutta methionin amino asidinden elde edilebilir.
Güneş ışığı ile deride D vitamini sentezlenir. Dokularda sentezlenen D vitamini metabolizma için yeterli değilse özellikle iskelet büyümesi hızlı olan çocuklara dışarıdan gıdalarla alınmalıdır.
E vitamini, B1 vitamini (tiamin), B2 vitamini (riboflavin), B6 vitamini (pridoksin), B12 vitamini (siyanokobalamin), pantotenik asit, H vitamini (biotin), C vitamini (askorbik asit):
Tam olarak gıdalarla alınmalıdır.
  • Vitaminlerin sentez edildikleri ilk yer bitkilerdir. Fakat insanlar için bitkiler kadar hayvanlar da vitamin kaynağıdır. Çünkü hayvanlarda bazı organlarda vitaminler depo edilir. Örneğin; balık yağı, süt, yumurta, karaciğer vb. depo edilmiş bol vitamin vardır. İnsan vücudu da bir miktar vitamin depolayabilir. Fakat vitaminler de bozunabileceğinden gıdalarla sürekli olarak vitamin alınması gerekir.
  • Vitaminler ve türevleri, enzimler için kofaktör işlevi görür. B vitaminin tüm grupları enzim katalizli reaksiyonlarda kofaktörler olarak veya kofaktör öncüsü olarak rol alır.
  • Vitaminlerin her birinin metabolizmada özel fonksiyonları vardır ve bu fonksiyon başka vitamin ile karşılanamaz. Ayrıca bazı vitaminlerin eksiklikleri de birbirine bağlıdır.
  • Vitaminlerden herhangi birinin veya birkaçının vücuda gerekli miktarlarda sağlanamaması, ilgili vitaminin veya vitaminlerin katıldığı biyokimyasal ve fizyolojik olaylarda aksamaya ve yetersizlik belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açar.
  • Vitaminlerin veya minerallerin eksikliğinde gelişebilecek patolojileri engellemek ve vücudu koruyabilmek amacı ile her biri için önerilen günlük alım miktarları (RDA) belirlenmiştir.
RDA değerleri genellikle “pg (mcg)”, “mg”, “IU (internasyonal ünite)”, “RE (retinol eşdeğeri)” birimleriyle ifade edilir.
1 RE = 1 mg retinol = 3.33 IU A vitamini
Vücudun günde ortalama 1 mg kadar vitamin ihtiyacı vardır.
Ad:  vit1.JPG
Gösterim: 3099
Boyut:  74.3 KB
RDA değerleri yaş, cinsiyet, beslenme şekli, yaşam koşulları, iklim ve özel durum (gebelik, emziklilik vb.) ve hastalıklara bağlı olarak değişmektedir.
Vitaminlerin gıdalardaki dağılımı değişiktir. Bazı gıdalarda bir veya birkaç vitamin yüksek oranda bulunurken diğer bazı vitaminlerin çok az olduğu görülmektedir. Gıdalar saflaştırıldığı zaman vitamin değerleri azalır. Gıda hazırlama, işleme, saklama amacı ile uygulanan işlemler vitaminleri de etkiler.
Ad:  vit2.JPG
Gösterim: 2887
Boyut:  77.5 KB
  • Vitaminler çoğunlukla ısıya dayanıklı olmakla birlikte yapıları kolay bozunan maddelerdir. Gıdaların işlenmesi sırasında vitamin kaybı olur. İşlenmiş gıdaların çoğunda vitamin kaybı olduğundan işleme sırasında vitamin katılarak zenginleştirilir. Örneğin; una öğütme sırasında kaybolan B vitamini, süte D vitamini, margarine karoten, turunçgil olmayan meyve sularına C vitamini katılmaktadır.
  • Vitaminler günümüzde laboratuvarlarda yapay olarak da elde edilmektedir. Gıda Teknolojisinde hem doğal ve hem yapay olanları farklı amaçlar için yaygın olarak kullanılmaktadır.
Provitamin: Vücutta çeşitli etkenlerle vitamine dönüştürülebilen, vitaminlerin ön maddesi olan organik bileşiklerdir. Provitaminlerin vitamine dönüşümü ya organizmanın kendi gücü ile ya da dış bir kuvvet etkisi ile olur. Yalnız iki tane provitamin bilinmektedir.
Karoten: A vitamininin provitaminidir. Vücutta karaciğerde özel bir enzim sistemi ile A vitaminine dönüştürülür. 
Ergesterol (D2)_D vitamininin bitkisel provitamini, 7 dehidro crgcstcrol (D3) ise hayvansal provitaminidir. Her ikisi de güneşin UV ışınlan ile deride D vitaminine dönüştürülür.
  • Vitaminöz: Vitaminlerin vücutta eksikliği veya fazlalığında oluşan hastalık ve bulgulardır.
  • Hipovitaminöz (avitaminöz): Vitaminlerin vücutta eksikliğinde görülen hastalık ve bulgulardır. A vitaminin ileri derecede eksikliğinden oluşan durumu belirtmek için A avitaminozu terimi kullanılır.
  • Poli hipovitaminöz: Birden fazla vitaminin vücutta eksikliğinde görülen hastalık ve bulgulardır.
  • Hipervitaminöz Vücutta aşırı derecede vitamin birikimi durumunda, vitaminlerin vücutta fazlalığında görülen hastalık ve bozukluklardır. A, D ve K hipervitaminözü saptanmıştır. Yağda eriyen vitaminler gereksinimden fazla alındığı durumlarda, vücutta birikim olur ve toksik etkileri gözlenebilir. Suda eriyenler ise idrarla atıldığından birikim oluşmaz.
  • Antivitamin: Bazı gıdalarda bulunan, vücutta vitaminlerin emilim ve kullanımını engelleyen bileşiklerdir.
Ad:  vit3.JPG
Gösterim: 2770
Boyut:  45.9 KB

Vitaminlerin Vücuttaki Görevleri


  • Vitaminler büyümede yardımcıdır. Vitaminlerden herhangi biri vücuda alınmazsa o vitaminin yardımcı olduğu biyokimyasal tepkime yürümeyeceğinden büyüme ve vücut çalışmasında aksamalar olur. 
  • Büyük çoğunluğu koenzim olarak görev yapar, enzimleri aktif hâle getirir.
  • Besin öğelerinin vücutta uygun şekilde kullanılmasını sağlar.
  • Hastalıklara karşı vücut direncini arttırırlar.
  • Bireylerin sağlıklı olmasını, sinir ve sindirim sisteminin iyi çalışmasını sağlar.

Vitaminleri Sınıflandırılması


Vitaminler suda ve yağda çözünürlüklerine göre iki sınıfa ayrılır. Ayrıca vitamin benzeri bileşikler de vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
  • Yağda eriyen vitaminler; A, D, E, K vitaminleri,
  • Suda eriyen vitaminler; B grubu ve C vitaminleri,
  • Vitamin benzeri bileşikler; İnozitol, Kolin, Flavonoidler (vitamin P), Esansiyel yağ asitleri (Vitamin F), Karnitindir.
Ad:  vit4.JPG
Gösterim: 13392
Boyut:  67.8 KB

Yağda Çözünen Vitaminler


Vitamin A, vitamin D, vitamin E, vitamin K’dir.
Ad:  vittt.JPG
Gösterim: 6004
Boyut:  69.2 KB

Yağda Çözünen Vitaminlerin Fiziksel Ve Kimyasal Özellikleri


  • Yağda çözünen vitaminlerin hepsi izopren türevi, apolar ve hidrofobiktir (Suyu sevmeyendir.).
  • Yağda çözünen vitaminlerin hepsi apolar moleküllerdir. Bu nedenle polar olan suda çözünmez; apolar olan yağ ve benzen, eter, kloroform gibi yağ çözücülerde çözünür.
  • Vücutta depo edilebilirler ve en önemli depo yeri karaciğerdir. Vitamin A, vitamin D ve vitamin K karaciğerde, Vitamin E ise hem karaciğerde hem de vücuttaki yağ dokularında depolanır.
  • Depolandıkları için yağda çözünen vitaminlerin aşırı miktarda vücuda alınması zararlı olabilir. Özellikle vitamin A ve D'nin tüketiminde dikkatli olunmalıdır.
  • Yağda çözünen vitaminler lipitlerle birlikte on iki parmak bağırsağında (duedonumda) emilerek kana geçer. Bu nedenle vücutta lipitlerin emilimi ile ilgili sorunlar genel olarak yağda çözünen vitaminlerin emiliminin de (absorbsiyonunun) bozulmasına neden olur. Örneğin ishaller, on iki parmak bağırsağına safra akımının bozulduğu durumlar; yağda çözünen vitaminlerin yetersizliğine neden olabilir.
  • Yağlarla birlikte emilir ve taşınır. Safra yoluyla atılır, idrarla atılmaz.
  • Emildikten sonra kandaki taşınımları diğer apolar lipidler gibi lipoproteinler veya özel bağlayıcı proteinler ile olur.
  • K vitamini hariç genellikle koenzim görevleri yoktur.
  • D vitamini, kalsiyum ve fosfor metabolizmasının düzenlenişinde etkili olduğundan hormon olarak da kabul edilir.

Suda Çözünen Vitaminler


B kompleks vitaminler; Vitamin Bı, vitamin B2, vitamin B3, vitamin B5, vitamin BÖ, vitamin B7, vitamin B9, vitamin B12 ve B kompleks olmayan vitamin C’ dir.
Ad:  vit5.JPG
Gösterim: 2767
Boyut:  43.5 KB

Suda Çözünen Vitaminlerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri


  • Suda çözünen vitaminlerin birbirinden çok farklı kimyasal yapılan vardır. Bazıları C, H ve O atomlarından oluşmuştur fakat çoğunlukla bu atomlar yanında N, S ve Co gibi atomlarda bulunur,
  • Hepsi polar moleküllerdir, bu nedenle yağda ve yağ çözücülerde değil polar olan suda çözünürler.
  • Suda çözünen vitaminlerden B12 hariç diğerleri bitkiler tarafından sentez edilir.
  • Suda çözünen vitaminlerin vücutta depolanma oranı düşüktür B12 hariç vücuda günlük alınması gerekir çünkü B12’nin karaciğerdeki deposu kişiye bir yıl veya daha uzun süre yetebilir. Suda çözünen bir başka vitamin olan C vitamininin yokluğu birkaç haftada belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir.
  • Suda çözünen vitaminlerin birçoğu enzimatik reaksiyonlarda görev alırlar.
Ad:  vit6.JPG
Gösterim: 3200
Boyut:  46.3 KB
  • Alkalilere karşı dayanıksız, ışığa duyarlıdırlar.
  • Vitamin ön maddeleri (provitamin) yoktur. Günlük alınması gereken miktardan fazla alındıklarında vücutta kullanıldıktan sonra geri kalanı idrarla dışarı atılır. Vücutta depoları yoktur. Bu nedenle günlük olarak alınmaları gerekir. Yetersizlik belirtileri yağda eriyen vitaminlere oranla daha hızlı gelişir.
  • Suda çözünen vitaminler idrarla atılabildiklerinden toksik doz birikimi görülmez.
kaynak: Gıda Teknolojisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 2 Haziran 2016 12:17
SİLENTİUM EST AURUM
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
28 Haziran 2017       Mesaj #12
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Vitaminler


Hayvanların çoğunun besinlerle alması gereken farklı yapıda organik bileşiklerin ortak adı. Vitaminler özellikle metabolizma süreçlerinde koenzim ya da koenzim öncülü olarak görev yapar; protein, karbonhidrat ya da lipitler gibi makromoleküllerin tersine enerji sağlamaz ya da yapı birimi olarak işlev görmez.
Ad:  vitaminler.jpg
Gösterim: 2063
Boyut:  58.6 KB
Sponsorlu Bağlantılar
İlk vitaminlerin tanımlanmasından çok önce belirli yiyeceklerin sağlık açısından değer taşıdığı biliniyordu. Örneğin, 18. yüzyılda turunçgillerin iskorbütün ortaya çıkmasına engel olduğu; 19. yüzyılda pirinçle beslenen topluluklarda parlatılmamış pirinç yemenin beriberiden koruyacağı anlaşıldı. Vitaminlerin varlığı 20. yüzyılın ilk yıllarında ortaya kondu. İngiliz biyokimya bilgini Sir Frederick Hopkins 1906’da besinlerde proteinler, karbonhidratlar, yağlar, mineraller ve suya ek olarak başka gerekli maddelerin bulunduğunu gösterdi. PolonyalI kimya bilgini Casimir Funk 1911’de parlatılmamış pirinçteki beriberiyi önleyen maddenin bir tür amin olduğunu belirleyerek buna vitamin adının verilmesini önerdi. Bütün vitaminlerin yapısının birbirine benzediği düşünüldüğünden bu terim kısa zamanda bütün “yardımcı maddeler” için kullanılmaya başladı. Daha sonra vitaminlerin kimyasal özellikleri ve işlevlerinin birbirinden farklı olduğu ve pek çoğunun amin içermediği anlaşıldıysa da Funk’un terimi çok yaygınlaşarak kullanılmayı sürdürdü. Hopkins ve Funk 1912’de vitamin yetersizliği varsayımını ortaya attılar; buna göre sistemde belirli bir vitaminden belirli miktarda olmaması iskorbüt ve beriberi gibi bazı hastalıkların ortaya çıkmasına yol açar. Vitaminler üzerine yapılan ilk araştırmalarda vitaminlere verilen harfler bu maddeleri işlevlerine göre sınıflandırmaya yönelikti. Daha sonraki araştırmalarla bu maddelerin kimyasal yapısı ortaya çıktıkça bilimsel adlar verildiyse de, vitaminler günümüzde de harflerle tanınır (örn. riboflavin yerine vitamin B2).

Pek çok hayvan ile dışbeslek (heterotrof) bakteri ve mayaların vitaminlere gereksinim duyduğu gösterildiyse de bir canlı türü için vitamin olan bir madde başka canh türleri için vitamin olmayabilir. Dahası, bir canlının vücudunda yapılan bir maddenin miktarı canlının metabolizması için yeterli değilse, maddenin o canh için vitamin olduğu söylenebilir. Bu tür maddelere örnek olarak insanda kemik büyümesi için gerekli olan vitamin D verilebilir. Güneş ışığıyla karşılaşan deride bir tür vitamin D bireşimlenir. Dokularda bireşimlenen vitamin D metabolizma gereksinimlerini karşılamak için yeterli değilse bu madde ek olarak yiyeceklerle alınmalıdır; bu durum sıklıkla iskelet büyümesi hızlı olduğu için çok yüksek düzeyde vitamin D’ye gereksinim duyan çocuklarda görülür, insanda buna benzer bir durum vitamin K için söz konusudur. Bu madde insan vücudunda bireşimlenemez, normal olarak insanda kalınbağırsakta yaşayan bakteriler tarafından bireşimlenir. Vitamin K kalınbağırsak duvarından kana emilir ve metabolizma süreçlerindeki yerini alır. Kalınbağırsağın normal bakteri florası bozulduğunda (örn. yüksek dozda antibiyotik kullanıldığında) vitamin K yiyeceklerle ek olarak alınmalıdır.

Ad:  vitaminler-2.jpg
Gösterim: 932
Boyut:  59.3 KB
Vitaminler kimyasal özelliklerine göre başlıca iki sınıfta toplanabilir: Suda çözünen
vitaminler (B vitaminleriyle vitamin C) ve yağda çözünen vitaminler (A,D,E ve K vitaminleri).

Suda çözünen vitaminler bağırsakta emildikten sonra kullanılacakları dokuya kan dolaşımıyla taşınır. Her birinin suda çözünürlük derecesi farklıdır; bu derece vücuttaki dağılımlarını da etkiler. Suda çözünen vitaminler gereğinden fazla alınırsa dokularda belirli bir ölçüde depolandıktan sonra idrarla vücuttan dışarı atılır.

B vitaminleri serbest halde etkinlik gösteremez. Vücuttaki işlevlerini yerine getirebilmeleri için pek çok kimyasal süreçten geçmeleri gerekir. Başka maddeler ya da molekül parçalarının eklenmesiyle koenzim işlevlerini yerine getirebilirler.

Vitamin C’nin fizyolojik işlevleri iyi bilinirse de metabolizma mekanizmaları çok açık değildir. Vitamin C diş ve kemiklerin büyümesi, deri altı dokuların ve kan damarlarının bütünlüğüyle yaraların iyileşmesi için gereklidir. Son yıllarda ortaya atılan ve doğruluğu tartışmalı olan bir görüşe göre yüksek miktarda vitamin C alınması nezleyi önlediği gibi enfeksiyonlara karşı direnci de artırır.

Yağda çözünen vitaminler bağırsaklardan safra tuzlarının yardımıyla emildikten sonra lenf sistemiyle vücudun çeşitli bölgelerine taşınır. A ve D vitaminleri öncelikle karaciğerde, E vitamini vücuttaki yağ dokusunda ve daha az ölçüde üreme organlarında depolanır. K vitamini vücutta göreli olarak çok az depolanır.

Yağda çözünen vitaminlerin çok çeşitli işlevleri vardır. Vitamin A gözde ağtabakadaki proteinlerle birleşerek karanlıkta görmeye yardımcı olur. Vitamin D canlının büyümesi, özellikle kemik gelişmesi için kalsiyum metabolizmasında önem taşır. Vitamin E de hayvanlarda büyümeyi hızlandırır; eksikliği bazı hayvan türlerinde kısırlığa yol açar. Vitamin K kanın pıhtılaşmasında yer alan enzim süreçlerinde gereklidir.

MsXLabs.org & Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
28 Haziran 2017       Mesaj #13
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Vitamin Nedir?


Normal yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan, yiyecekler içerisinde doğal olarak bulunan basit yapılı bileşiklerdir.

Vitamin adı altında toplanan çeşitli organik bileşikler sağlıklı yaşamanın vazgeçilmez öğeleridir. Bu bileşikleri 1911‘ de polonyalı biyokimyacı Casimir Funk keşfetmiş “ yaşam “ adı altında latince vita sözcüğünden türettiği vitamin terimiyle adlandırmıştır. Tıpkı besin maddeleri gibi vitaminlerde vücutta üretilmediği için yiyecekler dışarıdan alınır ve canlıların yaşam süreçlerinde çok önemli görevler üstlenir. Bunlar; besinler gibi vücutta enerji kaynağı yada yapım maddesi olarak kullanılmaz: ama metabolizma süreçlerinde katalizör işlevi görerek, besinlerin parçalanıp vücutta kullanılacak biçime dönüşmesini yönlendiren çok önemli, etkin maddelerdir. Her vitaminin vücutta belirli ve kendine özgü bir işlevi olduğundan, yiyeceklerde bulunan çeşitli vitaminlerin her gün belirli miktarda alınması gerekir.

Vitaminler ve görevleri

Ad:  vitaminlerin görevleri.jpg
Gösterim: 2619
Boyut:  45.8 KB

A Normal görme ve karanlığa adaptasyonda, sıhhatli cilt, saç, diş ve diş etlerinde mühimdir. A vitamini eksikliğinde popüler gece körlüğü benzeri mühim bozukluklar meydana çıkar. Deride müesseseye ve döküntü görülür. A vitamini büyüme, kemik ve diş gelişiminde mühim oyun oynar. Balık, karaciğer, yumurta sarısı, tereyağı, peynir, domates, havuç, çilek ve yeşil sebzeler A vitaminince zengindir.

D
Kuvvetli diş ve kemikler amaçlı. Eksikliğinde kemik deformasyonu görülür. D vitaminin ön maddesi besinlerle vücuda alınır. Bu ön maddeler güneş ışınlarıyla D vitaminini oluşturur. D vitaminini balık yağıyla direk alabiliriz. D vitamini, kalsiyum ve fosforun emilmesini ve kemiklerde depo edilmesini olanağı sağlar. Balık, karaciğer, süt ve süt mahsulleri, tereyağı, yumurta D vitamini açısından zengindir.

E Kuvvetli antioksidan özelliği ile hücre yıpranmasını ve yaşlanmayı yavaşlatır.

Kalp ve damar hastalıkları rizikosunu azaltır. Gündelik yiyeceklerde fazlaca bulunduğundan eksikliği fazla miktarda görülmez. Deri sıhhatini korumaktadır. E vitamini yeşil yapraklı sebzeler, karaciğer, tahıllar, et, süt ve bitkisel yağlarda bolca yer alır.

B1 (Tiamin):
Kalp, sinirsel sistem ve adalelerin normal fonksiyonu amaçlı gereklidir. Eksikliğinde sindirim bozuklukları, çok duyarlık (iritabilite), iştahsızlık benzeri bozukluklar olabilmektedir.

B2:
Sıhhatli cilt ve sıkı görme amaçlı gereklidir. Eksikliğinde beden direnci düşer, dudak çatlaklıkları, ağızda yaralar, egzama benzeri cilt bozuklukları görülür.

NIASIN: Merkezi sinirsel sistemi destekler. Eksikliğinde farklı sinirsel sağlık sorunları ve deri hastalıkları olabilmektedir.

B5 (Pantotenik asit): Sinirsel sistemi, deri ve saç sıhhati amaçlı gereklidir.

B6 (piridoksin): Sinirsel sitemin itinalı çalışmasına yardımcıdır. Hormonların fonksiyonlarında rolü vardır.Eksikliğinde gelişim geriliği, cilt bozuklukları, sinirsel bozukluklar görülür.

B12: Kırmızı kan hücrelerin ve kemik iliğinin oluşumu ile öfke sisteminin normal fonksiyonları aynı ritmde devam ettirmeleri amaçlı gereklidir. Eksikliğinde anemi, yorgunluk meydana çıkabilir.

Folik asit: Hücrenin mimari taşlarının, kırmızı kan hücresinin, öfke dokularının oluşumunda etkilidir. Hamilelikte görülebilen kansızlığın en kocaman nedeni folik asit eksikliğidir. Folik asit gereği çocuk gelişimine ilişkili olarak da tahmini 3 kat artar. Eksikliğinde anemi, hamilelikte bebeklerde ilerleme bozuklukları laf konusudur.

C: İmmun sistemini destekler. Kemiklerin, dişlerin, kan damarlarının sıhhatli kalmasına yardımcıdır. Eksikliğinde beden direncinin düşmesi, diş eti kanaması ve skorbüt meydana gelir. Diş ve diş eti sıhhati amaçlı gereklidir. Vücudun mikroplara karşın dirençli olmasında etkilidir. Portakal, mandalina, maydanoz, çilek, kuşburnu, lahana ve domates C vitaminince zengin besinlere örneğin da verebiliriz.

-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

24 Mayıs 2016 / Misafir Sağlıklı Yaşam
25 Mayıs 2016 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam
11 Temmuz 2012 / asla_asla_deme Taslak Konular
19 Ocak 2017 / Mira Kimya
28 Temmuz 2009 / biruni Taslak Konular