Arama

Winston Churchill - Tek Mesaj #1

Avatarı yok
BlueNighT
Yasaklı
27 Şubat 2007       Mesaj #1
Avatarı yok
Yasaklı

Churchill Sir Winston (Leonard Spencer)

Ad:  Winston Churchill1.jpg
Gösterim: 1767
Boyut:  43.6 KB

(d. 30 Kasım 1874, Blenheim Sarayı, Oxfordshire - ö. 24 Ocak 1965, Londra, İngiltere)
İngiliz devlet adamı, başbakan (1940-45, 1951-55) ve yazar.

II. Dünya Savaşı’nda ülkesini yenilginin eşiğinden döndürmüş, Roosevelt ve Stalin ile birlikte Müttefiklerin savaş stratejisini belirlemiştir.

Gençliği.


Savaş kahramanı Marlborough dükü John Churchill’in soyundan, Tory yanlısı parlak bir siyasetçi olan Lord Randolp Churchill’in oğluydu. Annesi Jeanette (“Jennie”) Jerome ise New Yorklu bir bankerin kızıydı. Anne babasının ilgisizliği yüzünden mutsuz bir çocukluk geçirdi. Harrow’daki başarısız öğrenim döneminden sonra Sandhurst’teki Kraliyet Askeri Okulu’na (bugün Akademi) girdi. Babasının öldüğü 1895’te 4. Husar Birliği’ne katıldı.

Bağımsızlık savaşı sırasında iki ay Küba’da kalarak Londra’da çıkan Daily Graphic gazetesi için muhabirlik yaptı. 1896’da bağlı bulunduğu alayla birlikte Hindistan’a gitti ve Kuzey-Batı Cephesi’nde hem gazeteci, hem de asker olarak görev yaptı (1897). The Story of Malakand Field Forçe (1898; Malakand Sahra Kuvveti’nin Öyküsü) adıyla genişlettiği bu haberleri geniş ilgi gördü ve ömrü boyunca aralıklarla sürdürdüğü yazarlık yaşamının başlangıcı oldu. 1897-98 yıllarında Savrola (1900) adlı romansını yazdı ve gene hem asker, hem de muhabir olarak Lord Kitchener’in Nil seferine katıldı. The River War'da (1899; Irmak Savaşı) bu seferi canlı bir dille anlattı.

1939'dan önceki siyasal yaşamı.


Hindistan’daki tekdüze askerlik yaşamı Churchill için sıkıcıydı, ama sistemli bir okuma programıyla boş zamanlarını değerlendirdi. 1899’da politikaya atılmak ve yazarlık yapmak amacıyla ordudaki görevinden ayrıldı. İngiltere’ye döner dönmez Muhafazakâr Parti’den Oldham’daki ara seçimlere katıldı, ama az bir farkla seçilemedi. Güney Afrika (Boer) Savaşı’nda (1899-1902) Londra’da yayımlanan Morning Post gazetesi adına muhabirlik yaptı. Güney Afrika’daki ilk ayında Boerlerin pusuya düşürdüğü bir zırhlı trenin kurtarılmasında oynadığı rolle ün kazandı; kendisi ise Boerlerin eline düştü. Bir ay sonra esir kampından kaçması ününü artırdı. İngiltere’ye bir kahraman olarak döndü ve 1900’de Oldham’daki seçimleri kazanarak Parlamento’ya girdi. Bu arada yazılarından ve verdiği konferanslardan kazandığı parayla maddi durumunu düzeltti. Kısa sürede Avam Kamarasının dikkati çeken üyelerinden biri oldu. Siyasal yaşamında, Lord Randolph Churchill (1906; 2 cilt; yb 1952) adlı yapıtından da anlaşılabileceği gibi, babasını örnek aldı.

1904’te Sömürge Bakanı Joseph Chamberlain’in gümrük vergilerini açıkça savunması, Muhafazakâr hükümette ikileme yol açtı. Serbest ticaret yanlısı Churchill “Serbest Gıda Birliği”nin kuruluşuna önayak olunca hem gümrük yanlıları, hem de kararsız parti yönetimince dışlandı. Aym yıl Muhafazakâr Parti’den ayrılarak Liberal Parti’ye geçti. Balfour ve Chamberlain’e karşı cüretkâr çıkışlarıyla dikkati çekti. David Lloyd George ve John Morley gibi siyasetçi arkadaşlarının etkisiyle siyasal oluşumundaki radikal öğeler öne çıktı. 1906 genel seçimlerinde Manchester bölgesinden büyük oy farkıyla seçildi. Liberallerin kurduğu yeni hükümette sömürge işleriyle ilgili devlet bakanlığı müsteşarı oldu. Güney Afrika için uzlaşma ve öz yönetim politikasını yetkin bir biçimde savunarak övgü topladı. 1908’de Herbert H. Asquith hükümetinde ticaret bakanlığına getirildi ve kabine üyesi oldu. Aynı yıl elementine Hozier ile yaptığı evlilik, fırtınalı meslek yaşamının gerisindeki huzur ve mutluluk kaynağı oldu.

Ticaret bakanlığı görevinde, Liberaller arasında laissezfaire'den (bırakınız yapsınlar) toplumsal reforma yönelen hareketin öncülüğünü yaptı. Önceli Lloyd George’un başlattığı, madenciler için günlük çalışma süresini sekiz saatle sınırlayan yasa çalışmasını tamamladı. Asgari ücreti saptamaya yetkili ticaret kurulları oluşturdu ve işsizlikle mücadele için devlet denetiminde iş bulma merkezleri kurdu. Bu merkezler modern toplumsal refah devletinin ön koşulu olan işsizlik sigortası sisteminin temelini oluşturdu.

Yüksek vergiler gerektiren bu program Lordlar Kamarası’nm 1909 bütçesini reddetmesine yol açınca Churchill, üst meclisin yetkilerini sınırlamayı hedefleyen Lloyd George’un en yakın müttefiki oldu. 1910’daki iki genel seçimde ve Lordlar Kamarası’nın gücünü törpüleyen Parlamento Yasası’nın (1911) Avam Kamarası’ndan geçirilmesinde yürüttüğü kampanyalarla yaygın bir halk desteği kazandı. Kabinede de içişleri bakanlığına getirildi. Cezaevi sisteminde önemli reformlar yaptıysa da bu görevinde daha çok sanayi kesimindeki huzursuzluk ve grevlerle uğraşmak zorunda kaldı. Fırsat bulduğunda dramatik tavır alma eğilimiyle kamu düzeninin bekçiliğini yapmanın sınırlarını aştı; örgütlü işgücünün hep kuşkuyla baktığı biri olarak da bunun bedelini ağır biçimde ödedi.

Ekim 1911’de Deniz Kuvvetleri Bakanlığına geçince, donanmayı her an savaşa hazır duruma getirmeyi hedefledi. Dretnotun bulucusu emekli Amiral Sir John Fisher’ın yardımıyla bir deniz savaş filosu kurmayı tasarladı. Büyüyen Alman deniz gücü karşısında üstünlük sağlayabilmek için kabinede İngiltere tarihinin en büyük donanma bütçesini başarıyla savundu. İrlanda’ya ilişkin babadan kalma görüşlerine karşın, Liberallerin özerklik politikasını yürekten benimsedi ve 1912’de birleşme yanlısı muhalefet karşısında İrlanda Yönetsel Özerklik Yasası’m savundu.

Churchill I. Dünya Savaşı’na hazırlıklıydı. (Bakınız 1. Dünya Savaşı (Birinci Dünya Savaşı)) 2 Ağustos 1914’te donanmaya seferberlik emri verdi. Ekimde, Anvers’in düşmesi sırasında ise tipik bir davranışla, savunmayı düzenlemek üzere bu kente koştu. Kent düştüğünde halk yalnızca umut kırıcı bir yenilgi gördü, oysa direnişin bir hafta kadar uzaması Belçika ordusuna kaçma şansı verdiği gibi, yaşamsal önem taşıyan bazı limanların kurtarılmasını da sağladı. 1915’te Churchill Batı Cephesi’ndeki tıkanıklığa bir çıkış yolu olarak Amiral Fisher’ın muhalefetine karşın Çanakkale seferini savundu.

Boğazları zorlamayı ve Rusya ile doğrudan bağlantı kurmayı amaçlayan deniz saldırısı yenilgiyle sonuçlanınca Churchill ağır siyasi saldırılara uğradı. Fisher’ın istifasıyla daha da yoğunlaşan bu saldırılara hazırlıksız yakalanan Churchill, ilk koalisyon hükümetinin kuruluş çalışmalarında yer almadı ve Muhafazakârların ısrarıyla Deniz Kuvvetleri Bakanlığından alındı.

Kasım 1915’te hükümetten istifa ederek askerliğe döndü ve Fransa’da İskoç 6. Kraliyet Alayı’nda yarbay olarak görev aldı. 1916’da taburunun dağıtılmasından sonra başka görev almadı; bağımsız milletvekili olarak Parlamento’ya döndü. Mart 1917’de yayınlanan Çanakkale komisyonu raporunda da yenilginin tek suçlusu olmadığı belirtildi. Bununla birlikte Muhafazakârların ona karşı tutumunda bir değişiklik olmadı ve Churchill savaş sonrasına değin bütünüyle yönetsel görevlerde bulundu. Ocak 1919’da savaş bakanı yapıldı; Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) ona bağlandı. Askeri harcamaları kısarak İngiltere’nin gelecek 10 yıl boyunca hiçbir büyük savaşa katılmamasını öneren “10 yıl kuralı”nı geliştirdi. Ama bu dönemde asıl ilgilendiği konu Müttefiklerin Rusya’ya müdahalesi oldu. Ateşli bir Bolşevik karşıtı olan Churchill işçilerin sert muhalefetine karşın kabinenin bölünmüşlüğünden yararlanarak İngiltere’nin daha etkin ve uzun süreli müdahalesi için karar çıkarttı.
1921’de Sömürgeler Bakanlığı’na geçti ve Ortadoğu’daki İngiliz manda yönetimleriyle ilgilendi.

Bölgede yüksek maliyetle İngiliz kuvvetlerini tutmak yerine, hava kuvvetlerinin desteğine ve İngiliz çıkarlarına uygun yöneticilerin işbaşına getirilmesine dayanan bir yapı oluşturdu. 1922’de Filistin’i Yahudilerin ulusal yurdu olarak belirlemekle birlikte Arapların haklarını da tanıyan bir rapor yayımladı. 1922 sonbaharında, Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla sonuçlandırmış olan Türk ordusu Çanakkale Boğazında küçük bir İngiliz kuvvetince korunan tarafsız bölgeyi işgal etmek üzere harekete geçti. Churchill direnmeyi savunduysa da hükümet böyle bir girişimi riskli buldu. Bunu izleyen siyasal çöküş, sallantıdaki koalisyon hükümetinin parçalanmasıyla sonuçlandı. En büyük kayba uğrayanlardan biri de izleyen seçimlerde ağır bir yenilgi alan Churchill oldu.

Siyasetin dışında kalınca kendisini resme ve edebiyata verdi. Resimde yetenekli bir amatörün ötesine geçememekle birlikte, edebiyat çalışmalarıyla bağımsız siyasetin gerektirdiği parasal desteği yeniden sağladı. En fazla gelir getiren çalışması, otobiyografik savaş tarihi olan The World Crisis (Dünya Bunalımı) oldu. Kasım 1924’te genel seçimlere Epping’den katıldı ve kolay bir zafer kazandı. Baldwin’in önerisini kabul ederek maliye bakanı oldu.

Maliyeci yanı hiç olmayan Churchill, önce altın standardını geri getirdi. Bu talihsiz önlemi izleyen deflasyon, işsizlik ve madencilerin grevi, 1926’daki genel greve yol açtı. Grevi yarı devrimci bir girişim olarak algılayan Churchill, görüşmelere dayanan bir çözümü kesinlikle reddetti. Resmî British Gazette’in editörlüğünü yapma fırsatını kaçırmayarak, gazeteyi abartılı hatta sık sık kışkırtıcı bir propaganda aracı olarak kullandı. Bu dönem uygulamaları arasında önceki radikal tutumunu akla getiren tek girişimi, Neville Chamberlain ile birlikte sosyal yardım programını biraz genişleterek dullara aylık bağlanmasını sağlamak oldu.

1929’da hükümet düştüğünde Tory-Liberal birleşmesini savunan Churchill, Baldwin’in İşçi Partisi azınlık hükümetini kabul etme kararına şiddetle karşı çıktı. Aralarındaki uçurum gittikçe derinleşti ve Baldwin’in Hintli liderlerle Yuvarlak Masa Konferansını benimsemesinden sonra Churchill gölge kabineden istifa etti. Hindistan’a dominyon statüsü veren yasa tasarısına (1935) karşı da ateşli bir kampanya başlattı.

1931’de kurulan Ulusal Hükümet’i desteklemekle birlikte ne kuruluşunda, ne de bakanlıklarında yer aldı. Çok yetenekli, ama hiçbir partinin güven duymadığı biriydi. Bu aşamada gene kalemine sarıldı. 19. yüzyıl tarihçisi Thomas Babington Macaulay’ın yergisine karşı, atasına saygınlığını geri veren, Marlborough: His Life and Times (Marlborough: Yaşamı ve Çağı) adlı kitabı yazdı. Bu arada Hitler Almanyası’nın büyüyen bir tehdit haline gelmesinden endişeye düşüyordu. Atalet içindeki hükümet ve kararsız muhalefet karşısında ısrarla Alman tehdinin ciddiye alınmasını ve Luftwaffe’nin, Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) ile eşit düzeye gelmesinin önlenmesini savundu. Küçük ama kendisini canla başla destekleyen bir grup yandaş da buldu. Bunlardan fizik profesörü Frederick A. Lindemann (sonradan Cherwell lordu), Chartwell’de, sık sık hükümetinkinden daha iyi bilgi alan bir istihbarat merkezi kurmasına olanak sağladı. 1935’te başbakan olan Balwin, Churchill’i kabineye almadıysa da hava savunmasıyla ilgili gizli komitenin üyeliğine getirdi. Bu dönemde İtalya’nın Etiyopya’yı işgali (1935) ve İspanya İç Savaşı’yla (1936- 39) ilgili kararsız davranışları hep Hitler tehlikesine verdiği önemden kaynaklanıyordu. Ülke içinde ise VIII. Edward’ın tahttan feragatine yol açan bunalımda Baldwin’e karşı çıkarak kralı savundu.

Baldwin’in yerine Neville Chamberlain geçince Muhafazakârlar ile arasındaki uçurum derinleşti. Churchill’in Almanya’nın saldırgan planları ve ilerlemesi hakkında elde ettiği istihbarat sürekli doğru çıkıyor, buna karşılık uyarıları hep göz ardı ediliyordu. Alman baskısı Çekoslovakya üzerinde yoğunlaştığında, hükümetin Fransa ve Sovyetler Birliği’yle ortak bir bildiri yayınlamasında ısrar etti. 1938’de Hitler’le, Çekoslovakya’yı Nazilere bırakan Münih Anlaşması imzalandığında, bunun gerçek bir yenilgi anlamına geldiğini belirtti. Bu arada kamuoyu da Churchill’i ulusun sözcüsü olarak tanımaya ve yeniden göreve gelmesi için baskı yapmaya başlamıştı. Ama Chamberlain, barış bozulmadıkça baskıları duymazdan geldi.

II. Dünya Savaşı sırasında liderliği.

(Bakınız 2. Dünya Savaşı (İkinci Dünya Savaşı))
İngiltere 3 Eylül 1939’da Almanya’ya savaş ilan etti. Chamberlain Churchill’i eski görevi olan Deniz Kuvvetleri Bakanlığı’na atadı. ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’in kutlama mesajı, iki devlet adamının uzun zaman sürdüreceği yazışmanın başlangıcı oldu. Churchill bütün çabasına karşın, Nisan 1940’ta Almanların Norveç’i istilasından önceki durgunluk döneminde İngiliz- Fransız Antantı’nı harekete geçiremedi. Deniz desteğine dayanan Narvik ve Trondheim seferlerinin başarısızlığı, I. Dünya Savaşı’ndaki Çanakkale seferini anımsattıysa da bu kez suçlanan Chamberlain oldu.

Norveç fiyaskosunun ardından Almanların 10 Mayıs 1940’ta Benelüks ülkelerini istilası büyük bir darbe oldu. İstifa eden Chamberlain’in yerini Churchill aldı. Aşın sağ ve sol dışında bütün eğilimleri barındıran bir koalisyon hükümeti kuruldu. Hükümete beş kişilik bir savaş kabinesi başkanlık ediyordu. Churchill Avam Kamarası başkanlığının yanı sıra savunma bakanlığını da üstlendi. Oluşturulan yapı, birçok personel değişikliğine karşın savaş boyunca korundu. Kabine hızla karar alıyor, denetimi altındaki hükümet bütün grup ve partileri temsil ediyordu.

Başbakan ise doğrudan savaşın gidişiyle ilgileniyordu. 13 Mayıs’ta başbakan sıfatıyla Avam Kamarasındaki ilk konuşmasını yapan Churchill, “kan, mücadele, gözyaşı ve terden başka vaat edecek hiçbir şeyi olmadığım” söylüyordu. Savaş politikası, düşman Hitler Almanyası karşısında, hangi siyasi çizgiden olursa olsun her İngiliz vatandaşının tam ittifak içinde mücadeleye katılmasına dayanıyordu. ABD ise, savaşa resmen katılmasa bile vazgeçilmez müttefikti. İktidara geldikten iki hafta sonra Parlamento’dan “kişileri, hizmetlerini ve mülklerini kralın tasarrufuna” veren yasayı çıkarttı. Yasa, modern İngiltere tarihinde harhangi bir hükümete verilmiş en geniş olağanüstü hal yetkisi anlamını taşıyordu.

Müttefiklerin yenilgisi ve İngiliz kuvvetlerinin Dunkerque’i boşaltmasından sonra, Churchill Parlamento’yu işgalin gerçek bir tehlike olduğu ve kesin bir direnişle karşılanması gerektiği yolunda uyardı. Fransızların savaşta kalması için büyük çaba harcadı. Ama girişimlerinin boşa çıkmasıyla Britanya Çarpışması başladı. Churchill savaşın ortasındaydı; ağzında purosu, eliyle zafer işareti yaparak, savunma hatlarını, uçaksavar bataryalarını dolaşıyor, kendine özgü mizah anlayışını elden bırakmadan halka gerçekçi açıklamalar yapıyordu.

Churchill acı sonuçlara ve tartışmalara yol açan bazı kararları almak durumunda da kaldı. Sağlam durumda Hitler’in eline geçmesini önlemek için Fransız filosunu bombalattı. Almanya’nın yoğun bombardımanı yönünde ağır bir karar alındı. İşgal tehdidi doruğa ulaşmışken Doğu Akdeniz’deki İngiliz gücü artırıldı; Yunanistan’a kuvvet gönderildi. Daha sonra İngiliz güçlerinin Girit’i boşaltması yeni bir Gelibolu yenilgisi gibi görüldü ve Churchill Parlamento’da ağır eleştirilerle karşılaştı. Bu zor günlerde ABD İngiltere’ye askeri yardımda bulundu. Henüz dile getirilmeyen ittifak, Ağustos 1941’de Churchill ve Roosevelt’in Newfoundland’de (Kanada), Placentia Körfezinde buluşması ve ardından ABD ile İngiltere arasındaki ortak ilkeleri belirleyen Atlantik Sözleşmesi’nin açıklanmasıyla güçlendi.

Hitler Sovyetler Birliği’ne ani bir saldırı başlatınca Churchill’in yanıtı çabuk ve açık oldu, 22 Haziran 1941’deki bir radyo yayınında Ruslara yönelen tehlikenin İngilizlere yönelmiş demek olduğunu söyleyerek, Rus halkı için yardım çağrısında bulundu. Daha sonra, SSCB ile ABD’yi de içine alan “büyük ittifak”ı oluşturmaya girişti. Ama İngiltere ile SSCB arasında 20 yıllık karşılıklı yardım antlaşmasına varılması Mayıs 1942’yi buldu.
Ad:  Winston Churchill2.jpg
Gösterim: 1240
Boyut:  32.8 KB

Japonların Pearl Harbor’a saldırması (7 Aralık 1941) (Bakınız Pearl Harbor Saldırısı) üzerine Washington’a giden Churchill, Roosevelt ile bir dizi ortak karar aldı. Bunlar iki ülkenin askeri ve ekonomik kaynaklarının birleşik kurullara ve kurmay başkanlarına bağlanmasına, savaşın sürdüğü her cephede komuta birliğinin kurulmasına, Almanya’nın yenilgisinin Japonya’nın yenilgisinden önce geldiği biçimindeki temel strateji üzerinde anlaşmaya varılmasına ilişkindi. Churchill Roosevelt’le kurduğu yakınlıktan aldığı güçle, 1942’de Stalin ve ABD kurmaylarının baskılarına karşın, “İkinci Cephe”nin açılmasını önledi. Aynı yıl, Uzakdoğu ve Afrika’daki başarısızlıklar nedeniyle İngiltere’de de eleştirilere hedef oldu. Kabine’de sola yönelik değişiklikler yapıldı ve 1943’te Lord Beveridge’in geniş kapsamlı sosyal sigortalar planı benimsendi.

Müttefiklerin Kuzey Afrika’ya çıkmasından sonra Ocak 1943’te Churchill ve Roosevelt Kazablanka’da buluştu. Churc- hill’in topyekûn, erken saldırı önerisi Amerikalılarca kabul görmedi. Trablus, Türkiye ve Cezayir’e giden Churchill, bu arada zatürreeye yakalandı. Bununla birlikte çalışmasını aksatmadı; mayısta Washington’da, ağustosta ise “Overlord” harekâtının planları üzerinde çalıştığı Quebec’teydi. 1943’te Tahran’daki ilk “Üç Büyükler” toplantısında Roosevelt’in tümüyle birleşik bir İngiliz-Amerikan cephesine bağlılığını sağlayamadı. Roosevelt Stalin’le özel görüşme yaparken Churchill’le ikili görüşmeyi reddetti. Güney Avrupa’daki Müttefik saldırıları konusunda Churchill’in önerileri azınlıkta kaldı. 1945’teki Yalta Konferansı’ nın konuları da Roosevelt ve Stalin’i ilgilendiriyordu. Churchill Doğu Avrupa’da Alınanlardan boşalan yerler Rus ordularınca doldurulmadan, bir an önce Müttefik güçlerin doğuya sevkedilmesinde ısrar ettiyse de ne Roosevelt ve Truman’ı ne de öteki Amerikalı generalleri ikna edebildi. Temmuzda Potsdam’a gittiyse de çıkan kararlarda herhangi bir rol oynamadı. Partisinin seçimleri kaybetmesi üzerine de toplantı bitmeden İngiltere’ye dönmek ve istifasını sunmak zorunda kaldı.

Daha 1944’te, zaferin görünmesiyle iç politika canlanmıştı. Mayıs 1945’te, ise savaş zamanı koalisyonunda yer alan bütün partiler seçime gidilmesini istiyordu. Churchill, zaferin mimarı olarak kamuoyunun büyük sevgisini toplamasına karşın, kendini tümüyle Muhafazakârlarla özdeşleştirme hatasına düştü. İşçi Partisi’nin dikkatle hazırlanmış ekonomik ve sosyal reform programı başarılı oldu. Churchill’in kendisi parlamentoya girdi, ama Muhafazakâr Parti 640 sandalyenin ancak 213’ünü kazanabildi.

Savaş sonrası siyasal yaşamı.


Parlamento’da muhalefetin lideri olmayı kabul etmesine karşın Churchill’in asıl ilgi alanı dış politikaydı. Mart 1946’da Fulton’da (Missouri), Başkan Truman’a savaş sonrası dünyaya ilişkin görüşlerinin ana temasını açıkladı: Avrupa’yı bir “demir perde”yle bölen Sovyet komünizmine karşı İngiltere ve ABD’nin barışın bekçileri olarak birleşmesinin gerekliliği. Avrupa birliği konusunu da aynı şevkle savunuyordu. Eylül 1946’da, Zürich’te “Avrupa Konseyi”nin kurulması yolunda girişimlerde bulundu ve 1949’da konseyin Strasbourg’daki ilk toplantısına katıldı. Bu arada, altı citlik The Second World War (1948-53; Çörçil Anlatıyor, 1948-50) adlı büyük tarih çalışmasıyla uğraşıyordu.

Ekim 1951’deki seçimlerde Muhafazakârlar az farkla da olsa çoğunluğu sağladı ye Churchill ikinci kez başbakan oldu. İç sorunlar Churchill’in fazla ilgisini çekmiyordu; iki önemli uygulama, İşçi Partisi’nin devletleştirmiş olduğu çelik sanayisi ile karayolu taşımacılığının yeniden özel kesime devredilmesi oldu. Ocak 1952’de İşçi Partisi döneminde bozulduğuna inandığı ilişkileri düzeltmek için Washington’a, oradan da Ottawa’ya gitti. Washington ziyareti, Amerikalıların Ingiltere’nin Kore Sava- şı’ndan çekileceğine ilişkin korkularını giderdi; Almanların yeniden silahlanmasına ilişkin yaklaşımlar arasında uyum sağladı ve Churchill’in hoşnutsuzluğuna karşın, Atlas Okyanusunun doğusunda ABD komutasının kabulüyle sonuçlandı.

Churchill 1953’te Kraliçe II. Elizabeth’ten “Order of the Garter” nişanını ve ayrıca Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. Eski “silah arkadaşı” Dwight D. Eisenhower’ın ABD devlet başkanı olmasını sevinçle karşıladı. Stalin’in ölümünün ardından, Eisenhower’ı Ruslarla “zirve görüşmelerine ikna etme umuduyla temmuzda Bermuda’da bir toplantı yapılmasını planladı. Hastalığı yüzünden ertelenen toplantı, Churchill iyileştikten sonra aralıkta yapıldı. Fransızların da katıldığı toplantı daha çok karşılıklı görüş alışverişi niteliğindeydi. 1954’te I. Çinhindi Savaşı’nın kızışması üzerine, Churchill ABD’nin Cenevre Anlaşmalarını tam olarak benimsemesini sağlamak umuduyla Washington’a gitti, ama amacına ulaşamadı. Süveyş’teki Ingiliz kuvvetlerinin aşamalı olarak çekilmesini kabul etmesi ise Eisenhower’ı sevindirdi ve yeni bir işbirliği umuduna yol açtı. 5 Nisan 1955’te görevinden istifa ettiyse de Avam Kamarası üyeliğini korudu. 1959 seçimlerinde yeniden milletvekili seçildi. Ayrıca dört ciltlik önemli bir yapıt daha yayımladı; A Historyof English Speaking Peoples (1956-58; İngilizce Konuşan Halkların Tarihi). 9 Nisan 1963’te Amerikan Kongresi’nce fahri Amerikan vatandaşı ilan edildi. 24 Ocak 1965’te Londra’da öldü ve devlet töreniyle gömüldü.

My African Journey (1908; Afrika Gezim), My Early Life (1930; Gençlik Yaşamım), The Eastern Front (1931; Doğu Cephesi) ve Thoughts and Adventures (1932; Düşünceler ve Serüvenler), Painting as a Pastime (1948; Boş Zamanlarda Resim Yapma) gibi yapıtları bulunan Churchill’in yayımlanmış konuşmaları önemli bir hacme ulaşır. Yapıtlarından bazıları Çörçil Diyor ki (1941), Bu Harbin İçyüzü (1942) ve Adolf Hitler (1945) adlarıyla Türkçede yayımlanmıştır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 21:51