Arama

Marie Antoinette

Güncelleme: 16 Ekim 2016 Gösterim: 13.321 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mart 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

MARİE-ANTOİNETTE

Ad:  Marie-Antoinette 1.jpg
Gösterim: 2501
Boyut:  34.3 KB

(Viyana 1755 - Paris 1793),
Sponsorlu Bağlantılar
Fransa kraliçesi

İmparator Franz I ile Avusturya imparatoriçesi Maria -Theresia'nın kızı. 15 yaşındayken, Choiseul'ün Avusturya politikası gereğince dauphin Louis (gelecekteki Louis XVI) ile evlendirildi ve ona dört çocuk verdi (bunlardan biri geleceğin Louis XVII'sidir). Önce dauphin eşi, sonra kraliçe olan (1774) Marie-Antoinette, sarayda, kayınbiraderleri Artois kontu ile Provence kontu ve kuzeni Orlâans dükü tarafından düzenlenen çirkin iftiralara uğradı. Louis XVI'nın kendisini bırakması üzerine, Versaiiles bahçelerinde yapay bir kırsal peri ülkesini andıran Hameau de Trianon’a çekildi; burada kendine fantezi çevresi kurdu, ülke tam bir mali bunalım içindeyken, görkemli döşemeleri, yaşam tarzı ve çevresindeki açgözlü dalkavukları (Polignaclar, Lamballe prensesi) için akla durgunluk veren harcamalar yaptı, böylece kısa zamanda halk katında saygınlığını yitirdi. Hakkında çıkarılan kötü söylentiler, bazı dolandırıcıların "Gerdanlık" olayını (1785-86) düzenlemelerine yol açtı ve bu olaydan lekelenmiş olarak çıktı.

Marie-Antoinette’in çok sağlam ve dengeli olan gerçek kişiliği, anne olduğunda (1778) ve yıkım günlerinde kendini gösterdi. Zeki bir kadın olan kraliçe, politik beceriksizliğini bildiği Louis XVI üzerinde yavaş yavaş büyük bir etki kurdu. Habsburg
sarayının mutlakıyetçi geleneklerine uygun ve meşruti krallık ilkelerine karşı bir eğitim görmüş olmasına karşın birtakım reformlar önerdi: örneğin, kralın basın özgürlüğünü ve eyalet meclisleri kurulacağını açıklayan söylevi (23 temmuz 1789), kraliçenin esiniyle hazırlandı.
Ad:  Marie-Antoinette 2.jpg
Gösterim: 1923
Boyut:  53.6 KB

Ancak kurulu düzene körü körüne bağlıydı ve halk kitlelerinin özlemlerini bilemiyordu. Varen- nes’e kaçışı (20-21 haziran 1791) o planladı, ailesini ve Ancien Rögime'i kurtarmak için bütün umudunu yabancıların müdahalesine bağladı: savaş ilan edildikten sonra (20 nisan 1792), Dumouriez’nin planlarını Viyana sarayına verdi. Bu nedenle, devrimcilerin gözünde soyluların “ihaneti''nin canlı örneği oldu. Yurtseverlerin kinini çeken Marie-Antoinette, gerek 13 ağustos 1792'de kral ve yakınlarıyla birlikte hapsedildiği Temple’da, gerekse 1 ağustos 1793’te yalnız başına kapatıldığı Conciergerie'de ve daha sonra ihtilal mahkemesi huzurunda (12 ekim) büyük bir onur ve kişilik örneği verdi. Ölüme mahkûm edildi ve 16 ekim 1793'te giyotine gönderildi.

—Ikonogr. Ressamı bilinmeyen bir alman resmi, geleceğin Fransa kraliçesini küçük bir çocuk olarak, Schönbrunn'da (Viyana, Hofburg) bale yaparken, gene ressamı bilinmeyen bir pastel, onu 14 yaşındaki haliyle gösterir (Versaiiles şatosu müzesi). Ducreux, evlenmesinden birkaç yıl önce Viyana'da onun bir portresini yaptı. Drouais'nin bir yapıtı, Dauphin'in eşi Marie -Antoinette gençlik tanrıçası kılığında (Chantilly) adını taşır. Marie-Antoinette’in en iyi, en övücü portre ressamı, birçok kez yalnız ya da çocuklarıyla birlikte (Versailles) resmini yapan Madame Vigâe-Lebrun'dür. Bu arada, isveçli iki sanatçı olan Roslin ve Wertmüller’in portrelerini de anmak gerekir (Wertmüller, onu birinci dauphin ve ana-kraliçe ile birlikte gösterir). Kucharski'nin bir pasteli Varennes kaçışı döneminde yarım kalmıştır (Versailles). Jean Louis Prieuı; kraliçenin Conciergerie'de, idamından az önce, duygulandırıcı bir portresini yaptı; David, katı gerçekçi bir deseninde, kraliçeyi mahkûmlar arabasında idama giderken gösterdi.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 16 Ekim 2016 01:33
Biyografi Konusu: Marie Antoinette nereli hayatı kimdir.
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
13 Ekim 2008       Mesaj #2
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
MARIE-ANTOINETTE
Ad:  Marie-Antoinette 3.jpg
Gösterim: 1146
Boyut:  32.0 KB

(1755 1793)
Sponsorlu Bağlantılar

Marie Antoinette, Fran­sız Devrimi (1789) sırasında kocası XVI. Louis'yle birlikte giyotinle idam edilen Fransa kraliçesidir (bak. Fransìz DevrImI). Aşırılıkla­rı, savurganlığı ve ülke sorunlarına karşı gösterdiği duyarsızlıkla halkın tepkisini çek­miştir.

Marie-Antoinette, Kutsal Roma-Germen İmparatoru I. Franz ile İmparatoriçe Maria Theresia'nın 15. çocuğuydu. 15 yaşındayken, sonradan XVI. Louis adıyla tahta çıkacak olan Fransa veliahtı Louis ile evlendi. Silik bir kişiliği olan kralın üzerinde büyük etkisi vardı. Sorumsuz ve açgözlü davranışlarıyla kısa sü­rede saraydaki soyluların ve halkın gözündeki saygınlığını yitirdi. Çok lüks ve gösterişli bir yaşam sürüyor, halkın içinde bulunduğu kötü koşullara aldırmıyordu. İnsanların yoksulluk­tan yiyecek ekmek bulamadığını duyunca, "Öyleyse pasta yesinler" diyen Marie-Antoinette'in bu sözleri acımasızlığına ve duyarsızlığına iyi bir örnektir.

1789'da Paris'te devrim patlak verdiğinde halk ünlü Bastille Hapishanesi'ni ele geçire­rek tüm tutukluları kurtardı. O sırada kral ile kraliçe Paris'in güneybatısındaki Versailles Sarayı'ndaydı. Ayaklanan halk kitleleri Versailles'a yürüyerek onları Paris'e dönmeye zorladı. 1791'de kral Fransa'nın doğu sınırın­dan kaçmak amacıyla ailesiyle birlikte gizlice Paris'ten ayrıldı. Sınıra varmalarına çok az kala kralı tanıyan bir köy postacısı dörtnala at sürerek sınır bekçilerine haber verdi. Kral ailesi Varennes'de, çoğunluğunu yoksul ka­dınların oluşturduğu bir kalabalık tarafından yakalanarak Paris'e götürüldü. Olayları anla­makta güçlük çeken kral, içinde bulundukları durum karşısında kayıtsızdı.

Oysa Marie-Antoinette hâlâ tahtı korumaya çalışıyordu. Kardeşi Kutsal Roma-Germen İmparatoru II. Leopold'den yardım istediyse de bu girişimi sonuçsuz kaldı. Halk 1792'de Tuileries Sarayı'nı basarak kral ve kraliçeyi ele geçirdi. Kraliçe ailesiyle birlikte Temple Sarayı'na hapsedildi. Marie-Antoinette, Devrim Mahkemesi'nce iç savaşa yol açmak ve ülkesine ihanet etmek suçlarından hüküm giydi. 1793'te bir at arabasıyla, halkın alaylı sözleri arasında caddelerden geçirilerek giyotinle idam edildi.


Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 16 Ekim 2016 01:33
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
16 Eylül 2013       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye

Marie Antoinette

Ad:  Marie Antoinette1.jpg
Gösterim: 1469
Boyut:  49.3 KB
Marie Antoinette


Josephe Jeanne Marie Antoinette von Habsburg-Lorraine (Jozef Jan Mari Antuanet von Habsburg Loren)
(d. 2 Kasım 1755 – ö. 16 Ekim 1793)
Kısaca Marie Antoinette veya Maria Antonia olarak bilinir. Fransa Kraliçesi ve Avusturya arşidüşesi. Kutsal Roma İmparatoru I. Francis ve eşi Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'nın kızlarıdır. Henüz 14 yaşındayken XVI. Louis ile evlendi. "Kayıp Döfen" XVII. Louis'nin annesidir. Fransız İhtilali esnasında "Vatan Hainliği" suçlamasıyla giyotine mahkûm edildi ve 1793'te idam edildi.

Çocukluğu


Marie Antoinette'in annesi İmparatoriçe Maria Theresa, Maria Antonia'nın doğumuna kadar 15 yıl hüküm sürmüş ve Avrupa'nın en parlak politik figürlerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Viyana'daki Hofburg Sarayı'nda dünyaya geldi. Maria Antonia, I. Francis ve İmparatoriçe Maria Theresa'nın onbeşinci çocukları idi.
Vaftizi esnasında Bakire Meryem onuruna Maria ismi verildi. Saray yetkilisi bebeği "Ufak ama tam anlamıyla sağlıklı bir arşidüşes" diye tarif etti.
Bir iddiaya göre Maria Antonia ve bestekâr Wolfgang Amadeus Mozart daha çocukken tanışmışlardı. Genç Mozart, kraliyet ailesine verdiği bir konser sonrasında ödül olarak ne istediğini soran imparatoriçeden, şaka yollu kızı Marie Antoinette'i istemişti.

Ad:  Marie Antoinette2.jpg
Gösterim: 1519
Boyut:  26.8 KB
Marie Antoinette, 12 yaşında

Marie Antoinette'in kız kardeşleri çabucak Avrupalı aristokratlarla evlendirildiler. 1748'de Avusturya ile Fransa arasında imzalanan Ekslaşapel Antlaşması (Aix-La-Chapelle) ile iki ülke arasında bir buçuk asırdır devam eden çekişme son buldu. Bunun sonucu olarak, 1756'dan 1763 yılına kadar devam eden Yedi Yıl Savaşları'nda Fransa ve Avusturya müttefik oldular. İttifakın sürekliliğini sağlamak amacıyla, XV. Louis'nin torunu ve veliahtı Louis-Auguste ile Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'nın kızlarından birini evlendirmeye karar verdiler. Evlilik sırası gelen iki ablası çiçek hastalığından ölünce henüz 14 yaşında olan Maria Antonia geleceğin XVI. Louis'si Louis-Auguste ile nişanlandı (1769). Genç kızın, Fransız dili, gelenekleri ve saray adabına dair yeterli bilgisi olmadığını farkeden annesi Maria Theresa, geleceğin Fransa Kraliçesini hemen hızlandırılmış bir eğitime aldı.
Ad:  Marie Antoinette3.jpg
Gösterim: 1130
Boyut:  29.8 KB
Marie Antoinette'in kocası ve geleceğin XVI. Louis'si Louis-Auguste

19 Nisan 1770'te, Viyana'da, müstakbel eşi Louis-Auguste'nin gıyabında (per procurationem) bir düğünle evlendi. Düğünde damadı, Marie Antoinette'in kardeşi Maximillian temsil etti. Bu damatsız düğünün amacı Marie Antoinette'in Fransa'ya Avusturya arşidüşesi değil, Fransa döfnesi olarak girmesini sağlamaktı. Böylece Fransız halkının onu benimsemesi daha kolay olacaktı. İki gün sonra Viyana'yı ağlayarak terketti. Annesi, "Elveda sevgili kızım. Fransız halkına öyle iyi davran ki, bize melek gönderdi desinler" diyerek uğurladı. 7 Mayıs'ta sadakat sembolü olarak tüm Avusturyalı uşaklarını, kıyafetlerini ve hatta arkadaşlarını geride bırakarak, Fransız kıyafetleri ile, "Döfnes Marie Antoinette" olarak sınırı geçti. Versay şehri, onuruna çiçekler ve ışıklarla bezenmişti.

Versay Sarayı'nda kayındedesi XV. Louis ve kraliyet ailesinin diğer fertleri ile tanıştı. Müstakbel eşi veliaht Louis-Auguste çok utangaçtı. Marie Antoinette'ten sadece bir yaş büyüktü ve henüz romantizm veya cinsellikle tanışmamıştı. Aynı gün, kraliyet şapelinde yapılan gösterişli bir düğünle dünya evine girdiler (16 Mayıs 1770). Düğünden önce Marie Antoinette'e, geleneksel olarak Fransız döfnesine ait olan muhteşem bir mücevher koleksiyonu armağan edildi. Takıların bir çoğu önceki kraliçelere aitti ve toplam değeri 2 milyon livre ediyordu (yaklaşık olarak 625 kg. altın). Ayrıca elmas ve incilerle bezeli bir gelinlik hazırlanmıştı. Törenden sonraki yemekte tıka basa yiyen damat, kendisini daha az yemesi konusunda uyaran krala, "Nedenmiş o? Karnım tok iken çok daha iyi uyuyorum" cevabını verdi. Daha sonra çift, Reims başpiskoposu tarafından kutsanmış yatak odasına götürüldü. Fakat, birkaç sene boyunca cinsel anlamda beraber olmadılar.

Veliaht prenses olarak yaşam


Marie Antoinette, evliliğinin ilk yedi yılında hamile kalamadı. Bu durum, Louis-Auguste'nin iktidarsız veya fimozis rahatsızlığından muzdarip olduğu söylentilerinin yayılmasına neden oldu. Küçük bir operasyon geçirdi ve bir sene sonra ilk çocukları dünyaya geldi. Bu arada bu evliliğin düzmece, sahte bir evlilik olduğu suçlamalarıyla karşılaştılar.
Genç döfnes ayrıca, XV. Louis'in metresi, Madam du Barry'nin kötülüklerine hedef oluyordu. Du Barry (asıl adı Jeanne Bécu), avam takımına mensuptu ve sosyete fahisesi iken kralın dikkatini çekmişti. Marie Antoinette, ilk başlarda onu kendine denk görmeyerek kaale almadı ancak zamanla hayatı çekilmez hâle geldi. Du Barry, kral ile Marie Antoinette'in arasını bozmaya başlamıştı.
Bunun haricinde, gündelik hayatı çok sıkıcıydı. Hergün uşaklar yardımıyla yataktan çıkıyor, uşaklar tarafından giydiriliyordu. Kıyafet koduna uyan herkesin katılabileceği halka açık akşam yemeklerinde kocasına eşlik ediyordu. Bu durumdan annesine, "Rujumu tüm dünyanın gözü önünde sürüyorum, ellerimi tüm dünyanın gözü önünde yıkıyorum!" diyerek yakınmıştı.
Sıla hasreti çeken melankolik prenses, en çok kızkardeşi Maria Carolina'yı özlüyordu. Bu özlemini saray halkından Prenses Thérèse de Lamballe ile gidermeye başladı. Prenses Thérèse de Lamballe, zengin ve uysal tabiatlıydı. Ayrıca Marie Antoinette'e çok düşkündü. Thérèse ile tanışmasından kısa süre sonra çok güzel bir aristokrat olan Gabrielle de Polastron (kontes Polignac) ile aralarında sıkı bir dostluk oluştu. Ayrıca kocasının en küçük erkek kardeşi olan X. Charles (Kont d'Artois) ile de çok iyi anlaşıyordu.
Muhtemelen yeterli bilgisi olmadığı ya da ilgi duymadığı için, siyasete hiç karışmadı. Marie Antoinette'i gözetlemek amacıyla annesi Maria Theresa'nın gönderdiği büyükelçi Kont de Mercy d'Argenteau'nun zehir zemberek raporuna göre, Avusturya'nın Fransız siyasetine etkisi konusunda hiçbir şey yapmıyordu.
10 Mayıs 1774 tarihinde, kral XV. Louis'nin çiçek hastalığından ansızın ölmesi üzerine, Louis-Auguste ve Marie Antoinette'in hayatları tamamen değişti. Saray halkı yeni kral XVI. Louis'ye ve kraliçe Marie Antoinette'e bağlılıklarını sunmak için birbiriyle yarıştı. Yeni kral ve kraliçe diz çöküp tanrıya dua etti. Bir iddiaya göre Louis, "Yüce tanrım, bize kılavuzluk et ve bizi koru. Ülkeyi yönetmek için henüz çok genciz" dedi. Kraliçe ondokuz ve kral yirmi yaşında idi.

Taç giyme töreni ve hükümdarlık
"Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler!" sözü
XVI. Louis'nin taç giyme töreni, Paris'teki ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı esnada, Reims'de gerçekleşti. Bu dönemde söylenmiş olan, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!" ("Qu'ils mangent de la brioche.") sözü, ya Marie Antoinette'i kötülemek ya da sözü popüler yapmak amacıyla, Marie Antoinette'e mal edilmiştir. Onun tarafından söylendiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Ekmek kıtlığından haberi olduğunda, Marie Antoinette şöyle yazmıştır:
"Kendi bahtsızlıklarına rağmen bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü (yüz yıl bile yaşasam) hayat boyu unutmayacağım."

Yeni kral ve kraliçe, taç giyme töreninin masrafına rağmen, tüm halk tarafından coşku ile karşılandı. XVI. Louis'nin tacı ve Marie Antoinette'in, Paris'in en meşhur modacısı Rose Bertin'e diktirilen elbisesi 7.000 livreye malolmuştu.
Taç giymesinin ardından Marie Antoinette, Choiseul dükü Étienne François'yı saraya tekrar getirmeye çalıştı. Dük François, Marie Antoinette'e olan bağlılığı ve Fransa'nın Avusturya ile müttefik kalmasına verdiği destek nedeniyle Madam du Barry tarafından uzaklaştırılmıştı. Ancak Marie Antoinette onu geri getirme konusunda pek başarılı olamadı. Kral Louis, François'nın sürekli olarak saraya yerleşmesine sıcak yaklaşmadı. Marie Antoinette, daha sonra yakın bir arkadaşı olan Guines dükünü İngiliz büyükelçiliğine atamaya çalıştı. Kral, bu durum için sonradan, "Kraliçeye şunu açık seçik ifade ettim ki, kendisi (Guines dükü) ne İngiliz ne de başka bir büyükelçilikte çalışamaz" dedi. Açıkça görülüyor ki, Marie Antoinette, kocası üzerinde pek bir politik etkiye sahip değildi.

Marie Antoinette'in yengesi Marie Thérèse (Kont Artois'in eşi), 1775 yılının ağustosunda bir erkek çocuk sahibi oldu. Pazarda gezerken kadınların, "Senin neden bir oğlun yok?" şeklinde laf atmalarına maruz kalan Marie Antoinette, ertesi günü yatakta ağlayarak geçirdi.
Can sıkıntısından bunalan Marie Antoinette'in arkadaş çevresindeki gündelik sohbetler, entelektüellikten çok uzaktı. Bu sığ sohbetler, can sıkıntısını biraz olsun hafifletiyordu. Zira yakın arkadaş çevresi ile konuştuğu konular, yardımcısı Madam Campan'a göre, yeni bir komedyadan şarkılar, günün nükteli sözleri, en seçme skandallar ve dedikodulardan ibaretti. Ciddi ve düzeyli bir sohbet, neredeyse yasaklanmış gibiydi.
Kraliçenin arkadaş çevresi özenle seçilmişti ve herkese yer yoktu. Bu durum sarayda huzursuzluğa ve gücenmelere neden oluyordu çünkü saray halkının bir kısmı, kraliçenin kendilerini etrafında istemediğini düşünüyordu. Zamanla Marie Antoinette Versay Sarayı'ndaki art niyetli dedikoduların hedefi hâline geldi. Ama bunu hiçbir zaman umursamadı.
Artois'in etkilemesi sonucu, kılık değiştirerek Paris'teki operalara gitmeye başladı. Bu durum kraliçenin gizli sevgilileri olduğu ve onlarla buluşmaya gittiği dedikodularının yayılmasına yol açtı.
Gün geçtikçe daha fazla para harcamaya başladı. Paranın gerçek değeri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Yeni kıyafetler ve pahalı elmaslar satın alıyor, her fırsatta kumar oynuyordu. Yirmi birinci doğumgününde, üç gün üç gece süren bir kumar partisi verdi. Bu süre zarfında el değiştiren paranın haddi hesabı yoktu.

Versay'da o güne kadar neden olduğu huzursuzluklar yetmiyormuş gibi, samimi arkadaşlarını, başkalarına ait mevki ve pozisyonlara atamaya başladı. Örneğin, Thérèse de Lamballe'i kraliçeye bağlı saray görevlilerinin müfettişliğine atadı. Oysa bu göreve getirilmesi daha uygun olan başka aristokratlar vardı.

Zamanının çoğunu, saraydan ziyade saray arazisi üzerinde bulunan Le Petit Trianon Şatosu'nda geçirmeye başladı. Şatoyu ve bahçesini yeniden dekore etmek için yaptığı harcamaların sonu gelmiyordu.
Muhtemelen, intikam peşinde olan bir takım kişiler tarafından, kraliçenin eşini kayınbiraderi X. Charles (Kont Artois) ile aldattığı dedikoduları yayıldı. Paris'te korsan yayın basan bazı matbaalar, kraliçe ve Artois'i zina yapan aşıklar olarak gösteren mecmualar basmaya başladı. Bu tür yayın yapan ilk mecmuanın adı Les Amours de Charlot et Antoinette idi. L'Autrichienne en Goguette isimli mecmua, kraliçe ve Artois'i sarayın salonlarından birinde ters ilişkiye girerken resmetti. Le Godmiché Royal isimli mecmua, kraliçeyi mastürbasyon yaparken resmetti. Başka mecmualar, kraliçenin hayvanlarla ilişkiye girdiğini ve lezbiyen olduğunu iddia ettiler. Bu iddialarla ilgili hiçbir kanıt ortaya atılamadı ancak kraliçenin halk gözündeki popülaritesi erozyona uğradı.

Aynı esnada Fransa daha büyük sorunlarla boğuşuyordu. Ülke ekonomisi iflasın eşiğindeydi. XIV. Louis ve XV. Louis dönemindeki savaşlar, Fransa'yı Avrupa'nın en çok borcu olan ülkesi durumuna getirmişti. Fransız halkı üzerinde fazla vergi yükü yoktu ve zaten düşük olan bu vergilerin toplanabilen kısmı, ekonomiyi kurtarmaya yetmiyordu. Pierre Augustin Caron de Beaumarchais, kral XVI. Louis'yi, İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesi veren Amerikalıları desteklemeye ikna etti. Bu karar Fransa için felaketle sonuçlandı çünkü böyle bir desteğin Fransa'ya maliyeti çok fazla oldu.
Kutsal Roma İmparatoru II. Joseph, 1777 Nisanında kızkardeşi Marie Antoinette'i ziyaret etti. Avusturyalılar, Marie Antoinette'in erkek çocuk sahibi olamayışından endişe duyuyorlardı ve imparator kızkardeşinin evliliğinin nasıl gittiğini kendi gözleriyle kontrol etmeye gelmişti. Le Petit Trianon Şatosu'nun bahçesinde, başbaşa uzun bir gezintiye çıktılar. Ağabeyi Marie Antoinette'i, kumara düşkünlüğü ve arkadaş seçimindeki beceriksizliği nedeniyle eleştirdi. İmparator ayrıca eniştesi XVI. Louis ile de cinsel sorunları üzerine derin bir söyleşi yaptı. Bu sohbet esnasında ne söylediği tam olarak bilinmemekle beraber işe yaradığı kesindi, zira 1778 Nisanında kraliçe hamile olduğunu ilan etti.

Anne Marie Antoinette


Marie Antoinette'in ilk çocuğu, 19 Aralık 1778'de Versay Sarayı'nda dünyaya geldi. Saray halkından yüzlerce kişinin gözleri önünde gerçekleşen doğum esnasında acıdan ve utançtan defalarca bayılıp ayıldı. Sonraki doğumlarında, umuma açık doğum yapmaya şiddetle karşı çıktığı için bu uygulama tekrarlanmadı.
İlk çocuğu kızdı ve Marie Thérèse Charlotte ismi ile vaftiz edildi. Fransa kralının en büyük kızı olması nedeniyle "Döfnes" unvanı verildi. Saray ve halk erkek çocuk istemesine rağmen, Marie Antoinette kız çocuk sahibi olmaktan çok memnundu. Bebeğe şöyle dedi, "Erkek olsaydın devlete ait olacaktın, ama sen bana aitsin ve benim tüm alakama sahip olacaksın; mutluluklarımı paylaşacak, acılarımı azaltacaksın."
Sonraki yıllarda veliaht prensesi üç kardeşi takip etti: Prens Louis Joseph (1781), Louis Charles (1785) ve Sophie Béatrix (1786).
Marie Antoinette, yaşı ilerledikçe daha az müsrif olmaya başladı. Çocuklarına aşırı düşkündü ve bakımları ile bizzat ilgileniyordu. Küçük oğlu Louis Charles için, "Benim sevgili lahanam çok çekici ve ben onu çılgınlar gibi seviyorum. O da beni çok seviyor tabii ki, ama kendi usulüyle, utanmaksızın" demişti. (Lahana, yakın zamanlara kadar Avrupa'da sevgi ve samimiyet belirten bir sözcük olarak kullanılmıştır). Kraliçe ayrıca hayır işlerine çok zaman ayırmaya başladı, ancak biraz fazla cömert davranıyordu.
1785'te 30 yaşına girdi. Artık çok daha sade giyiniyordu. Değerli taşlarla ve tüylerle süslü, gösterişli peruklar takmayı bıraktı. Şahsi mücevher koleksiyonuna yeni parçalar eklemekten vazgeçti. Ancak 1786 yılında, Versay Sarayı arazileri üzerinde, sırf kendisi için suni bir köy inşa ettirmesi yüzünden çok ağır eleştirilere maruz kaldı.
Aristokrat Fransız hanımefendileri arasında bu suni köyler çok yaygınlaşmıştı. Kendi malikânelerinin konforundan vazgeçmeden, gözlerden uzak, köy yaşantısının huzurunu da yaşıyorlardı. Bu geleneği başlatan, 1680'lerde XIV. Louis'nin metresi olan, Montespan markizi, güzeller güzeli Françoise-Athénaïs'ydi. Marie Antoinette taraftarları, inşa ettirdiği Petit Hameau köyü konusunda, bu kadar eleştirilmeyi haketmediğini düşünüyorlardı. Barones d'Oberkirch, "Başkaları, Marie Antoinette'in yaptığı masraftan daha fazlasını, bahçelerini düzenlemek için yapıyor!", demişti. Kraliçe zaten popülaritesini yitirmişti ve bu suni köy olayı namını biraz daha lekeledi. Birçok kişi, gerçek köylüler çok zor şartlarda yaşamaya çalışırken, dünyadan bihaber müsrif kraliçenin "çobancılık" oynadığını düşünüyordu.

Ad:  Marie Antoinette7.jpg
Gösterim: 834
Boyut:  41.5 KB

Elmas gerdanlık olayı


Fransa'nın en meşhur ailelerinden birine mensup olan Lohan kardinali Louis'nin, kraliçe Marie Antoinette ile arası pek iyi değildi. Geçmişte Avusturya elçisi olarak görev yapmıştı ve bu dönemde arkadaşlarına hava atmak için yazdığı bazı mektuplar ele geçirilmişti. Arkadaşlarına, Avusturya sarayındaki kadınların yarısıyla yattığını, Marie Antoinette'in annesi imparatoriçenin, kendisiyle de yatması için yalvardığını anlatıyordu. Ayrıca Viyana'daki arkadaşlarına Marie Antoinette'in onurunu zedeleyen mecmuaları da göstermişti. Kardinal Richelieu'nun izinden gitmek ve onun gibi Fransa başbakanı olmak istiyordu. Bunun için Marie Antoinette ile arasını düzeltmek zorundaydı, zira bu göreve ancak kral veya kraliçe tarafından atanabilirdi ve Marie Antoinette bunun gerçekleşmesine her fırsatta engel oluyordu.

Servetini yitirmiş bir aristokrat olan Motte kontesi Jeanne Saint-Rémy de Valois, kardinalin bu konudaki arzusunun ve çaresizliğinin farkına vardı. Durumu kendi lehine çevirip ufak bir servet edinmesini sağlayabilecek dâhiyane bir plan yaptı ve kardinalin metresi oldu.
Marie Antoinette, kraliyet kuyumcusu tarafından kendisi için yapılan muhteşem bir elmas gerdanlığı satın almak istemedi. Gerekçesi de çok pahalı olması ve kraliyet deniz kuvvetlerinin paraya ihtiyacı olmasıydı. Israr eden kraliyet kuyumcusunu da şu sözlerle azarladı:
" Ben size mücevher ısmarlamadım, daha da ötesi, elmas koleksiyonuma bir karat daha eklemek istemediğimi defalarca söyledim. Ben satın almak istemeyince kral satın almak istedi ama hediye olarak da kabul etmeyeceğimi belirttim. Lütfen tekrar sormayınız."

Motte kontesi, Lohan kardinali Louis'yi, Marie Antoinette'in çok samimi bir arkadaşı olduğuna inandırdı. Marie Antoinette'in aslında bu elmas gerdanlığı gizliden gizliye çok istediğini söyledi. Kardinal, gerdanlığı kraliçeye götüreceğini düşünerek kontese bir miktar para verdi. Ödemeyi taksitle yapacaktı. Kraliyet kuyumcusu da parasının sonradan ödeneceğini düşünerek 1.6 milyon livrelik gerdanlığı teslim etti (500 kg. altın veya 24 Ekim 2006 kuruna göre 93 milyon dolara denk). Motte kontesinin kocası elmas kolyeyi alarak kayıplara karıştı. Ancak ödeme günü gelince gerçek ortaya çıktı.

Olayla ilgili olarak birçok kişi tutuklandı. Kardinal aklandı. Kontes kırbaçlandı, vesikalandı ve fahiseler hapishanesine atıldı. Kontesin kocası, gıyabında kürek cezasına mahkum edildi. Marie Antoinette, her ne kadar skandalla alakası olmadığını söylediyse de halkın gözündeki imajının biraz daha zedelenmesine engel olamadı. Bu olay, Fransız İhtilali'ne giden yolda, halkın gözündeki monarşinin kokuşmuşluğu inancını pekiştirdi.

Fransız İhtilali için geri sayım


Elmas gerdanlık olayının yarattığı politik facia yetmiyormuş gibi, kraliyet ailesi bir de ölüm haberiyle sarsıldı. 1787'de, Marie Antoinette'in en küçük kızı Sophie-Béatrix, birinci doğumgününden kısa süre önce öldü. Bu haberle yıkılan kraliçe, bebeğin cansız bedenine sarılarak saatlerce ağladı.

Kısa süre sonra kraliyet doktorları, büyük oğlu Louis-Joséph'in tüberküloz hastalığının son aşamalarında olduğunu bildirdiler. Marie Antoinette, acı içinde kıvranarak ölen oğlunun yanıbaşından son ana kadar ayrılmadı ve ona bizzat bakıcılık etti.
Yetersiz vergilendirme ve ülke sınırları dışındaki bitmek bilmeyen savaşlar nedeniyle Fransız hükümeti çok ciddi borç yükü altındaydı. Kral, durumun vehametini görüşmek üzere soyluları topladı. "Soylular Asamblesi" olarak bilinen bu toplantıdan hiçbir sonuç alınamadı. XVI. Louis, başka çaresi kalmadığı için 1789'da "Sınıflar Meclisi"ni topladı. Sınıflar Meclisi (Estates-General), Fransız halkının temsilciler meclisi idi ve son olarak 1614'te XIII. Louis tarafından toplanmıştı.

Sınıflar Meclisi, görüşmelerin daha ilk gününden itibaren reform yaygarası koparmaya, monarşiyi ve politikalarını eleştirmeye başladı. Bu arada kraliyet ailesinin dikkati başka yönlere çevrilmişti. Veliaht prens 4 Temmuz'da, henüz yedi yaşındayken öldü. Kral klinik depresyon nöbetleri geçirmeye başladı. Kraliçe çok üzgündü. Düşmanları gecikmeden, Marie Antoinette'in öz oğlunu zehirlettiği dedikodusunu yaydı.
Versay'daki aşırı kralcı kesimler, Sınıflar Meclisi'ne hem çok kızgındı, hem de onlardan çekiniyorlardı. Marie Antoinette, reform yanlılarının monarşiyi kaldırma planları yaptığından şüphelenmeye başlamıştı. 11 Temmuz'da Marie Antoinette ve kayınbiraderi kont d'Artois, kral XVI. Louis'yi, liberal başbakan Jacques Necker'i görevden alarak yerine Marie Antoinette'in arkadaşı olan Breteuil baronunu atamaya ikna ettiler.
Baron Breteuil, Roma Katolik Kilisesi mensubu tutucu bir hıristiyandı ve sıkı bir monarşistti. Kraliyet karşıtları, düşmanlarına karşı aslında çok hoşgörülü olan başbakanı, zalim bir diktatör olarak tanıttılar. Propaganda işe yaradı ve Paris'te, kraliyet yanlılarının şehir halkını itaate zorlamak için askeri güç kullanacağı korkusu baş gösterdi.

14 Haziran 1789'da, Paris'te kalabalık bir grup, kraliyet otoritesinin sembolü haline gelmiş olan Bastil Hapishanesi'ne yürüdü ve kontrolünü ele geçirdi. Hapishane müdürü ve aşırı-sağ görüşlü iki politikacı linç edildi. Haberler gece yarısına kadar Versay Sarayı'na ulaşmadı. Olanları duyduğunda "Bu bir isyan mı?" diye soran kral XVI. Louis'ye dük Rochefoucauld-Liancourt şu cevabı verdi, "Hayır efendim, bu bir devrim."
Sarayda panik baş gösterdi ve saray halkının büyük kısmı canını kurtarmak için kaçtı. Kont d'Artois, suikaste uğramaktan korkarak yurtdışına kaçtı. Marie Antoinette'in arkadaşı ve çocuklarının baş mürebbiyesi kontes Gabrielle de Polastron İsviçre'ye kaçtı. Oradan Marie Antoinette ile mektuplaşmaya devam etti. Marie Antoinette, Tourzel markizi Louise-Elizabeth'i yeni baş mürebbiye olarak atadı. Sağ kalan çocukları, prenses Marie-Thérèse-Charlotte ve yeni veliaht Louis Charles'dı.
Marie Antoinette de saraydan uzaklaşmak istiyordu. Bunca sorun varken Paris'e bu kadar yakın kalmak akıllıca gelmiyordu. Kral'ın, Saint-Cloud'daki veya Compiègne'deki başka herhangi bir şatoya taşınma emri vereceğini ümit ediyordu. Eşyalarını bile toparlamıştı ancak kral taşınmayacaklarını söyledi. Kraliçe eşine karşı gelemedi ve onu tek başına bırakmaya da gönlü razı olmadı.
XVI. Louis sonradan, henüz fırsat varken Versay'ı terketmeyerek ne büyük bir hata yaptığının farkına varacaktı. Sarayda kalma kararı, müteakip yıllarda tüm ailesini, acıların ve travmaların kucağına atacaktı.

Versay'ın düşüşü


Saray mensuplarının şehrin tüm tahılını depolarda sakladığı söylentileri yayılmıştı. Kalabalık bir grubun Versay Sarayı'na yürümekte olduğu haberi saraya aylar sonra ulaştı. 5 Kasım'da karahaberi duyan Marie Antoinette, sarayı terketme isteğini yineledi, ancak kral kabul etmedi.
Sarayın en az sevilen şahsı olduğunu bilen Marie Antoinette, o geceyi eşinden ayrı geçirme kararı aldı. Baş mürebbiye markiz Tourzel'e, herhangi bir tehlike durumunda çocuklarını derhal krala götürmesi emrini verdi.

Sabahın erken saatlerinde kalabalık grup saraya girdi. Kraliçenin muhafızlarını katlettiler. Kraliçe ve yardımcıları canlarını kılpayı kurtararak kaçtılar. Soluğu sarayın merkezinde, kralın yatak odasında aldılar. Prenses Elisabeth de oradaydı. Çocuklar da gelince kapılar kilitlendi.
Bu arada kalabalık sarayın avlusunda toplandı ve kraliçenin balkona çıkmasını istedi. Marie Antoinette sabahlığıyla ve yanında iki çocuğu ile balkona çıktı. Kalabalık, çocukları içeri göndermesini istedi. Kraliçe yaklaşık on dakika boyunca, üzerine silahlar doğrulmuş bir hâlde balkonda tek başına bekledi. Daha sonra başıyla kalabalığı selamlayıp içeri girdi. Kalabalığın bir kısmı, cesaretine hayran kalıp "Vive la Reine!" ("Kraliçemiz çok yaşa!") diye slogan attı.

Kraliyet ailesi, kalabalık grupla beraber Paris'e dönmeye zorlandı. Harabeye dönmüş, XIV. Louis'den beri kullanılmamış olan Tuileries Sarayı'na götürüldüler. George Washington'un yanında savaşmış, Amerikan düşüncelerini benimsemiş liberal bir aristokrat olan Fayette markizi Gilbert du Motier, kraliyet ailesinin güvenliğinden sorumlu oldu. Kraliçeyle tanıştığında lafını sakınmadan "Majesteleri şu an bir tutuklu. Evet, öyle. Artık kendi "Şeref Muhafızları" olmadığı için kraliçe bir tutukludur" dedi. Kralın kızkardeşi Elisabeth, erkek kardeşi Provence kontu da tutuklular arasındaydı. Lamballe prensesi, Tourzel markizi ve saray hizmetkârlarının bir kısmı, kraliçeyi terketmeye yanaşmadılar.
Kraliçe, arkadaşlarını ikna edebilmek için, Avusturya büyükelçisine "Ben iyiyim, endişelenmeyiniz" yazan bir not gönderdi. Tekrar halk önüne çıktığında sakin, serinkanlı ve mağrurdu.

Cumhuriyetçi bir monarşi


Marie Antoinette, uzlaşma ihtimali konusunda ihtilalin başından beri şüpheciydi. Buna rağmen, krizin barışçıl yöntemlerle aşılması konusundaki umudunu da yitirmemişti. Antoine Barnave gibi bazı cumhuriyetçiler kraliçenin düştüğü kötü duruma üzülüyor, bir çoğu da asaletine hayranlık duyuyordu. Kraliçenin pek değer vermediği Mirabeau kontu, birçok kişiye, kraliçenin cesaretinden ve "erkek gibi" güçlü karakterinden etkilendiğini söylemişti.
Normal hayata dönebilmek için, Tuileries'e hayır kurumlarının temsilcilerini davet etmeye başladı ve Paris'in yoksul çocuklarının acılarını dindirebilmek için yaptığı bağış ve himayelerine devam etti. Ayrıca çocuklarıyla, özellikle de "Benim sevgili lahanam" diye hitap ettiği döfenle (veliaht prens) daha fazla vakit geçirmeye başladı.
Halk arasında kraliçeye duyulan öfke öylesine güçlüydü ki, öz kızının komünyonuna kılık değiştirerek katılmak zorunda kalmıştı. Geleneksel olarak prensese, bu ilk komünyonunda muhteşem bir elmas takı seti armağan edilirdi ancak kral XVI. Louis ve Marie Antoinette, "halkı ekmeksiz bırakmaktansa, prensesi elmassız bırakmak yeğdir"
Bu arada Milli Asamble, Fransa'yı anayasal monarşiye dönüştürecek anayasayı hazırlıyordu. Marie Antoinette, Milli Asamble'nin seçkin üyelerinden biri olan ve kraliyet otoritesini yeniden güçlendirmeyi arzulayan Mirabeau kontu ile gizli görüşmeler yapıldığının farkına vardı. Mirabeau kontuna olan güvensizliği, kralın, onun tavsiyelerini dinlemesine engel oldu. Rus çariçesi II. Katerina Marie Antoinette'e, halkın şikâyetlerine kulak tıkamasını öğütleyen bir mektup yazdı ve mektubunda "İt ürür, kervan yürür" dedi. Kralın kızkardeşi Elisabeth, yeni düzenden duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirmekten çekinmiyordu. Sürgündeki kardeşi kont d'Artois gibi o da Fransız İhtilali'nden çok çekiniyor, iç savaşın kaçınılmaz olduğunu öngörüyordu.
Kraliyet ailesi 14 Temmuz'da, istemeyerek de olsa Bastille'in düşüşünün yıldönümü kutlamalarına katıldı. Kraliçe, "Zulüm ve acıya dair herşey" diye tarif ettiği kutlamalara katılmak zorunda kaldı. Kralın liberal kuzeni Orleans dükü Philip Egalité İngiltere'den döndü ve halka açık bir şekilde devrimcileri desteklediğini açıkladı. Marie Antoinette'ten nefret ediyordu. Kraliçe de onun devrimi kullanarak tacı ele geçirmeye çalıştığını düşünüyordu. Aşırı kralcılar, Versay kuşatmasını, Marie Antoinette'i astırabilmek için onun organize ettiğini fısıldaşıyorlardı. Dük Paris halkından aşırı bir destek ve sevgi gördü. Ancak dükün İskoçyalı metresi Grace Elliot gizli bir kralcıydı ve sonradan Belçika'ya kraliçe adına özel görevle gittiğini kabul edecekti. Kralın sürgündeki başbakanı gibi davranan Breteuil baronuna kralın ve Marie Antoinette'in mesajlarını taşımıştı. Kral kronik halsizlikten ve periyodik depresyondan muzdaripti. Kraliçenin resmî evraklarda sahtecilik yaptığına ve Kralın mührünü kullanarak Breteuil baronu ile yazıştığına dair yaygın bir kanı vardır.
Ad:  Marie-Antoinette.jpg
Gösterim: 900
Boyut:  54.2 KB

Saray ve devrimciler arasındaki uzlaşma ümidi, 1790'da Ruhban Sınıfının Medeni Kanunu'nun yayımlanması ile iyice soluklaştı. Bu belge, Roma Katolik Kilisesi'nin tarih boyunca süregelen uygulamaları ve ayrıcalıklarına cumhuriyetçi bir saldırı niteliği taşıyordu. Marie Antoinette bu haberi işittiğinde Tourzel markizine, "Kilise, kilise... Sırada biz varız" dedi.
1791'e gelindiğinde kral ve kraliçe, ihtilalin Fransa'yı tamamen yokedeceğine kanaat getirmişlerdi. Doğu Fransa'da monarşistlerin kalesi durumundaki Montmédy'ye kaçmaya karar verdiler. Orada taraftarlarını ve dış destekçilerini organize edeceklerdi. Kutsal Roma İmparatoru II. Leopold, Rus Çariçesi II. Katerina, İsviçre Kralı III. Gustav ve Prusya Kralı II. Frederick William askeri yardım sözü vermişlerdi. Eğer kaçarlarsa, ihtilalcilerle anlaşmaya da varabilirlerdi, ama şu anki durumda, güç kullanmaktan başka çare yoktu.
Kraliyet ailesinin kaçış teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlandı. Varennes kasabasında at arabasının atları değiştirilirken cumhuriyetçiler kralı paraların üzerindeki resimlerinden tanıdılar. Tuileries Sarayı'na geri götürüldüler. Bundan sonra Kral ve kraliyet ailesinin tamamı İhtilal'in düşmanı ilan edildi.

Marie Antoinette, sarayın hızla kan kaybedişini durdurmak için Asamble içerisindeki anayasal monarşist kesimin lideri durumundaki Antoine Barnave ile gizlice görüşmeye başladı. Barnave, kralı Eylül 1791'de yeni anayasayı alenen kabul etmesi konusunda ikna etti ama kraliçe, Barnave'nin bu çabalarını, kardeşi Kutsal Roma İmparatoru II. Leopold'u Fransa'ya ihtilal karşıtı bir haçlı seferi başlatması konusunda sıkıştırarak baltaladı.

Kral ve kraliçe, kraliçenin akrabalarının yönettiği Avusturya Fransa'yı hemen işgal eder ve isyanları bastırırsa monarşi yeniden kurulur diye umuyorlardı ancak sonuç felaket oldu. Fransa'yı işgal eden Avusturya-Prusya ordusunun komutanı Brunswick dükü Karl Wilhelm Ferdinand, kraliyet ailesine en ufak bir zarar gelirse Paris'i yakıp yıkacağını belirten bir manifesto yayınladı. Devrimcilerin buna tepkisi çok çabuk ve zalimce oldu. Saraya duydukları öfke ve nefret bir kat daha arttı ve ilk iş olarak Tuileries'e saldırdılar (10 Ağustos 1792)
Marie Antoinette gerekirse tek başına asilerin karşısına çıkmaya karar verdi. Hizmetkârları, hiç olmazsa çocuklarının hatırına kaçması için yalvardılar. Kraliçe gönülsüz olarak sarayı terketti ve Milli Asamble'nin merkezi olan saraya yerleşti. Kraliyet ailesi Tuileries'i terkettikten sonra saraya ulaşan asiler, sarayın İsviçreli Muhafızları'nı katlettiler. Tuileries Valisi Markiz Champcenetz, devrimciler tarafından idama mahkûm edildi ancak Grace Elliot'un yardımıyla, ağır yaralı olarak kaçmayı başardı.
XVI. Louis 13 Ağustos'ta cumhuriyetçiler tarafından tutuklandı ve yaklaşık bir ay sonra, 21 Eylül'de Milli Kongre monarşiyi feshetti. Kraliyet ailesi, çocuklar ve Prenses Elisabeth de dahil olmak üzere Paris'teki Tapınak Kalesi'nde hapsedildi. Kraliyet yanlıları tarafından kaçırılmamaları için çok sıkı güvenlik önlemleri alındı.

Kraliyet ailesinin hapsedilmesinin ardından Paris şiddetin merkezi hâline geldi. Asiler hapishaneleri işgal ettiler ve kraliyet yanlısı olduğundan şüphelendikleri herkesi katlettiler. Marie Antoinette'in çok sevdiği arkadaşı Prenses Lamballe yakalandı ve kraliçeye bağlılık yemininden vazgeçmesi istendi. Reddedince, kafasına çekiçle defalarca vurularak katledildi. Bazı kaynaklara göre, parçalanıp kafası kazığa geçirildi ve Marie Antoinette'in penceresi önüne getirildi. Bu korkunç manzarayı gören Marie Antoinette fenalık geçirerek bayıldı. Ancak otoriteler, Prenses Lamballe'in cesedi kendilerine getirildiğinde giyinik ve tek parça halinde olduğunu belirtmişlerdir.
Louis, 11 Aralık'ta vatana ihanet suçuyla yargılandı. 17 Ocak'ta ölüm cezasına çarptırıldı. Ölüm cezası yönünde oy kullananlardan birisi de Orleans dükü idi. Devrik krala ailesi ile son kez yemek yemesi için izin verildi. Louis henüz çocuk yaştaki oğlunu öç almaması için tembihledi. Marie Antoinette, yemekten sonraki birkaç saati kocasına ve oğluna sarılmış vaziyette geçirdi. Elisabeth abisine sarılırken Marie Antoinette histerik bir şekilde ağlıyordu. Louis ertesi gün giyotinle idam edildi. Kalabalığın tezahüratlarını duyan Marie Antoinette olduğu yere yığıldı ve uzun süre konuşamadı.

Tutukluluk süreci ve yargılanması


Kocasının öldürülmesinden sonra Marie Antoinette, hiçbir zaman kendine gelemedi. Kızı, "Kalbinde hiçbir ümit kırıntısı kalmadı. Yaşıyor mu, ölü mü belli değil" demişti. Bayılma ve spazm nöbetleri geçiriyordu. İştahını tamamen yitirmiş, aşırı kilo kaybetmişti.
diye düşündüler.
Ad:  Marie Antoinette4.jpg
Gösterim: 854
Boyut:  35.9 KB
Marie Antoinette'in öldürüldüğü güne kadar mahkum olarak kaldığı Conciergerie Hapishanesi

3 Temmuz 1793 gecesi, bir grup hükümet yetkilisi Marie Antoinette'in oğlunu götürmek üzere hücreye geldi. Küçük veliaht, sürgündeki kraliyet yanlıları tarafından XVII. Louis ilan edilmişti. Bu nedenle cumhuriyetçi hükümet, henüz sekiz yaşındaki çocuğu ayrı bir yerde tutmaya karar verdi. Louis histerik bir şekilde ağlayarak annesinin arkasına saklandı ve oğluna kalkan olan Marie Antoinette, iki saat boyunca onu yetkililere teslim etmedi. Sonunda yetkililer Marie Thérèse'yi öldürmekle tehdit edince pes etmek zorunda kaldı. Kraliçe o günden sonra oğlunu bir daha göremedi. Kısa süre sonra Marie Antoinette'in yargılama süreci başladı. Küçük Louis annesinden ayrılmasından iki yıl sonra, 1795'de, hapishanede öldü.

Kraliçe, 2 Ağustos 1793 günü, sabaha karşı saat ikide gardiyanlar tarafından uyandırıldı ve üzerini giyinmesi söylendi. Kızından ve görümcesinden ayrılarak Conciergerie Hapishanesi'ne transfer edildi. Marie Antoinette'e, X. yüzyıl Fransız krallarından Hugues Capet (Pelerinli Hugues)'ten esinlenerek "Pelerinli Dul" lakabı takılmıştı. Bazen de basitçe "280 no.lu mahkum" diye hitap ediyorlardı. Rosalie Lamorlière isimli bir köylü kızı, Marie Antoinette'e yardım etmesi için tahsis edilmişti ama kraliçe, hemen hemen hiçbir şey istemiyordu.

29 Ağustos 1793'te, Rougeville'den sadık bir destekçisi olan Alexandre Gonsse kraliçeyi ziyaret etti. Bir karanfil çiçeğinin taç yaprağına sakladığı notta, kraliçeyi çok yakında kaçıracaklarını söylüyor ve hazırlıklı olmasını salık veriyordu. Kraliçenin bir parça kağıda iğne başı ile yazdığı cevap gardiyanlarca ele geçirildi ve tarihe "karanfil olayı" olarak geçen bu hadise, kraliçenin güvenliğinin daha da sıkılaştırılmasına neden oldu.
2 Eylül'de cumhuriyetçi siyaset adamı ve gazeteci Jacques Hébert, Halkın Güvenliği Komitesi'ne, "(Okuyucularıma) Antoinette'in kellesi sözünü verdim. Eğer bu iş geciktirilirse, kendim gider keserim" dedi. Cumhuriyetçilerin çoğu Marie Antoinette'ten ölesiye nefret etmeye başlamıştı ve onu ölü görmekte kararlıydılar.

14 Ekim'de yargılanmasına başlandı. Mahkeme salonuna girdiğinde, herkes şok oldu. Erken yaşta çökmüş, bir deri bir kemik kalmış, bitkin ve harap bir vaziyetteydi. İddia makamı kırk tane şahiti tanık kürsüsüne davet etti. Elmas gerdanlık olayı ve sarayın kuşatması esnasında İsveç Muhafızları'nı sarhoş ettiği iddiaları gündeme geldi. En korkunç iddia ise Jacques Hébert'den geldi. Hébert kraliçeyi, öz oğluna cinsel taciz yapmakla itham etti. Sessiz kalan Marie Antoinette, yanıtlaması için baskı yapıldığında, "Eğer yanıt vermediysem bu, bir anneye yapılan böyle bir suçlamayı, doğanın kendisinin bile yanıtlamayacağındandır" dedi.

Jüriden, şu sorulara yanıt aranması istendi:
Bir kısım kişiler tarafından cumhuriyetin harici düşmanlarıyla ve yabancı güçlerle iletişim kurulduğu ve ortak hareket edildiği iddiaları doğru mudur? Bu iletişim ve ortaklık, onlara para yardımı yapılmasını, Fransız topraklarına girme izni verilmesini ve ordularının ilerleyişine imkan sağlanmasını mı kapsamaktadır?
Avusturya'lı Marie Antoinette, pelerinli dul, bu ortaklıklarda yer alıp, bu iletişimleri kurmuş mudur?
Vatandaşları birbirlerine karşı silahlandırıp cumhuriyeti iç savaşa sürükleme amacı güden komplo teorileri ve senaryoları gerçekten mevcut mudur?

Marie Antoinette, pelerinli dul, bu komplo teorileri ve senaryolarının hazırlanmasında yer almış mıdır?
Jüri, oybirliğiyle Marie Antoinette'i suçlu buldu ve 15 Ekim tarihinde, vatana ihanet suçuyla ölüm cezasına çarptırıldı. Conciergerie Hapishanesi'ne geri götürüldü. Görümcesi Elisabeth'e "Vasiyet" olarak bilinen son mektubunu yazdı. Bu mektupta ailesine ve arkadaşlarına olan sevgisini dile getirdi ve çocuklarına öcünü almaya çalışmamaları için yalvardı.

İdamı ve defnedilmesi


16 Ekim 1793 sabahı, bir gardiyan saçlarını kesmek ve ellerini arkadan bağlamak için geldi. Alelade, römorklu bir at arabası ile Paris sokaklarında bir saatten fazla dolaştırılarak İhtilal Meydanı'na (Concorde Meydanı) getirildi. Arabadan yavaşça indi ve giyotine şöyle bir baktı. Kendisine eşlik eden papaz kulağına, " Bu an madam, cesaretinizi kuşanmanız gereken andır" dedi. Marie Antoinette papaza dönerek gülümsedi ve "Cesaret mi? Tüm sıkıntılarımın sona ereceği bu an, cesaretimin yüzümü kara çıkaracağı an değildir" dedi. Bir söylentiye göre daha sonra cellatın ayağına bastı ve "Özür dilerim mösyö, istemeden oldu" dedi. Cellatla dalga geçtiği için ceza olarak çırılçıplak soyuldu.
12:15'te idam edildi ve başı, çığlıklar atan kalabalığa gösterildi. Marie Antoinette, XVI. Louis ve Madam Elisabeth'in (Louis'nin kızkardeşi) cesetleri bugünkü Madeleine Kilisesi'nin bulunduğu yere tekabül eden büyük mezarlığa gömüldü ve üzerleri kireçle örtüldü. Bourbonlar'ın yönetime gelmesinden sonra (1814) cesetler bulunmaya çalışıldı. 21 Ocak 1815'de birkaç kemik, grileşmiş bir öbek kalıntı ve bir jartiyer bulundu. Kalıntılar, Fransız kraliyet ailelerinin ebedi istirahat mekanı olan Aziz Denis Basilica'nın yeraltı türbesine nakledildi.

Unvanları
  • Ekselansları Avusturya Arşidüşesi Maria Antonia. Bu unvanı, henüz 10 yaşındayken, kendisini çalışmalarına ve ülkesine adadığı için, annesi Maria Theresa tarafından verilmişti.
  • Ekselansları Fransa Döfnesi
  • Majesteleri Fransa ve Navarre Kraliçesi Marie Antoinette
Ünü
Marie Antoinette tarih sayfalarına, sığ, zayıf karakterli ve keyfine düşkün bir kişi olarak geçti. Sadece kraliyet yanlıları onu bir "şehit" olarak gördüler ve farklı değerlendirdiler. Sonraki yıllarda cesedinin kalıntılarını bularak Bourbonlar Hanedanı'nın Paris'teki türbesine defnettiler. Ayrıca XVI. Louis'nin ve bir yıl sonra 1794'de idam edilen kızkardeşi Madam Elisabeth'in cesetlerini de buldular.
Bununla birlikte ilerleyen zamanlarda Marie Antoinette'e genel bakış açısı biraz değişti. 1933'de Stefan Zweig tarafından bir biyografisi yazıldı. "Marie Antoinette: Sıradan Bir Kadının Portresi" isimli kitapta, kraliçenin, hayatının son yıllarında kazandığı ihtişamı, sıradışı cesaretine borçlu olduğu anlatılmaktadır. Bu kitap sonradan Norma Shearer'in başrolünü oynadığı başarılı bir film olarak uyarlanmıştır.
André Castelot ve Évelyne Lever gibi Fransız tarihçiler, daha eleştirel birer Marie Antoinette portresi çizmişlerdir ancak onların yorumları elbetteki Marie Antoinette'in hayatta iken karşılaştığı zehirli eleştiri oklarıyla kıyaslanamaz.
Bununla birlikte yakın zamanlarda Marie Antoinette, zayıflıklarından ziyade, güçlü yönleri ile gündeme gelmeye başlamıştır. Deborah Cadbury, XVII Louis'nin biyografisinde, Marie Antoinette'in ailesine düşkünlüğünden övgü ile bahsetmiştir. Ve yine Munro Price, Fransız monarşisinin çöküşüne dair siyasi çalışmalarında şöyle demiştir, "XVI. Louis ve Marie Antoinette genellikle zayıf ve mütereddit olarak resmedilmişlerdir. Tam aksine; 1789 ve 1792 yılları arasındaki politikaları tamamıyla istikrarlı ve muhafazakardır. İnançları uğruna ölmeye hazırdılar ve en nihayetinde öldüler."
Marie Antoinette'a dair en kapsamlı biyografi İngiliz tarihçi, Leydi Antonia Fraser tarafından hazırlanmıştır. "Marie Antoinette: Yolculuk" isimli kitabı ilk olarak 2001 yılında yayınlanmış ve anında en çok satan kitap olmuştur. Kitap daha sonra 2006 yapımı bir hollywood filmine uyarlanmıştır. Fraser'in kitabını okuyan tarihçi Simon Sebag Montefiorer, Marie Antoinette'in, "bir günahkardan çok, çok günahı alınmış bir kadın olduğu" sonucuna vardığını belirtmiştir.
Marie Antoinette'in hayatı, Elena Maria Vidal'in, ilk basımı 1997'de yapılmış olan "Trianon" isimli romanına ilham kaynağı olmuştur. Vidal'in çok kapsamlı araştırmalarına dayanan roman, Marie Antoinette ve XVI. Louis'nin Versay'daki ihtilal öncesi yaşamlarını anlatır ve haklarındaki yanlış anlaşılmaları düzeltmeye çalışır. Trianon'u devam niteliğindeki "Madame Royale" (Kraliyet Hanımefendisi) isimli roman takip etmiştir. Bu roman kızları, Prenses Marie-Thérèse-Charlotte'un yaşamından esinlenerek yazılmıştır.
Marie Antoinette efsanesinin yakın zamanlara kadar gözardı edilen bir başka yönü de, onun yaşadığı dönemin en önemli moda ikonlarından ve trend yaratıcılarından biri olmasıdır. Vogue Magazini'nin Eylül 2006 sayısı, Sofia Coppola'nın 2006 yapımı "Marie Antoinette" filmi ile ilgiliydi ve Marie Antoinette'in modaya katkıları konusunda bir makale içeriyordu. En dikkate değer katkısı "puf" adı verilen aristokratik saç modelidir. Bu modelde saç mümkün olduğunca havaya kaldırılır, pudralanır, yanlara lüle lüle dökülür ve kurdelalarla, tüylerle süslenir. Değişik faaliyetler için değişik puflar icat edilmişti ve Marie Antoinette'in imzası haline gelen bu model, zamanla tüm aristokrat bayanlar arasında yayıldı. Marie Antoinette'in moda geleneklerine getirdiği bir başka yenilik de, çoğunluğun aksine, şahsi moda tasarımcısının aynı anda birkaç müşterinin siparişlerini hazırlamasına izin vermesidir. Bu sayede modadaki değişimlerden haberdar olabiliyordu.
Günümüz tarihçilerinin, üzerinde en fazla tartıştığı konu, İsveçli aristokrat Kont Axel von Fersen'in Marie Antoinette ile olan ilişkisidir. Saray halkı bu ikilinin sevgili olduğuna dair dedikodular yaymışlardı. İkilinin çok yakın oldukları ve kont Fersen'in, onu hapisten kurtarabilmek için kendi hayatını riske attığı doğrudur. Evelyn Farr ve Antonia Fraser gibi bazı tarihçiler, Fersen'in günlüğünde, sevgilileri ile beraber olduğu zaman attığı "Resté là" (Yatma) başlığına dayanarak, ikilinin cinsel ilişkide bulunduklarından emin olduklarını belirtirler. Bununla beraber diğer tarihçiler bu konuda elle tutulur bir kanıt olmadığını belirtirler. Ayrıca döfen Louis-Charles'ın, Fersen'in çocuğu olduğu iddiaları vardır ancak Fersen'in biyografisini hazırlayan Deborah Cadbury, bu iddiayı tamamen saçma bulmaktadır.

Edebiyatta Marie Antoinette
1845'de Alexandre Dumas tarafından yayınlanan "Le Chevalier de Maison-Rouge" isimli romanda Marie Antoinette, narin ve nazik bir kadın olarak resmedilir ve yargılanması esnasında, asaletini ve zerafetini muhafaza ettiği belirtilir. Roman ayrıca, genç bir cumhuriyetçi iken kendisini kraliçeyi hapisten kurtarmaya çalışan kraliyet yanlısı bir senaryonun ortasında bulan, Maurice Lindey'in maceralarınını da anlatır. Romandaki olaylar, daha önce bahsi geçen "karanfil olayı"ndan esinlenmiştir.
Bunun dışında çeşitli modern romanlar da kraliçenin yaşamından esinlenilerek yazılmıştır; popüler edebiyatın "Marie Antoinette'in Gizli Günlüğü"nden (The Secret Diary of Marie Antoinette) tutun da, Katolik kilisesinin etkisinin hissedildiği "Trianon" romanına kadar. Fransız tarihçi Chantal Thomas'ın romanı "Les Adieux á la Reine" Marie Antoinette'in Versay Sarayı'ndaki son üç gününü oldukça gerçeğe uygun bir şekilde yansıtır.
Marie Antoinette'in ilk gençlik yıllarını anlatan "Kraliyet Günlükleri" serisi, küçük çocuklara Marie Antoinette'i basit ve eğlendirici bir şekilde öğretmeyi amaçlamıştır.

Sinemada Marie Antoinette
Tarihi bir ikon haline gelen Marie Antoinette'i konu edinen birçok sinema filmi yapılmıştır. En meşhuru, 1938 yapımı Marie Antoinette'dir. Stefan Zweig'in Marie Antoinette biyografisi baz alınarak MGM stüdyolarında hazırlanan film, milyonlarca dolara mal olmuştur. Üç saatten biraz uzun olan film, dekorları ve kostümleri sayesinde, kısa sürede büyük bir hit olmuştur.
Başroldeki aktris Norma Shearer, Marie Antoinette'in hayatını her yönüyle araştırmış ve rolüyle adeta özdeşleşmiştir. Bugün bile onun canlandırdığı Marie Antoinette portresi canlılığını ve doğallığını korumaktadır. Bu rolüyle Oskar'a aday gösterilmiş ancak Oskar'ı, Jezebel filmindeki rolüyle, Bette Davis'e kaptırmıştır. Hala birçok kişi, Norma Shearer'in sinemada Marie Antoinette karakterine son noktayı koyduğunu düşünmektedir. Film Arjantin'de Eva Perón'un öyle çok beğenisini kazanmıştır ki, Perón saçlarını sarıya boyatmıştır.
Marie Antoinette karakteri Madame du Barry ve Napoléon Bonaparte'ı konu alan birkaç Fransız filminde de kullanılmıştır.
Daha önce bahsi geçen "elmas gerdanlık olayı" iki filme konu olmuştur. Bunlardan ikincisi 2001 yapımı "The Affair of the Necklace"dır. Kontesin lehine gerçekleri saptıran aşırı romantik film, eleştiri yağmuruna tutulmuştur. Joely Richardson'ın Marie Antoinette'i canlandırdığı filmde ayrıca Hilary Swank, Jonathan Pryce, Adrien Brody, Brian Cox ve Christopher Walken rol almıştır.
Ettore Scola'nın "La Nuit de Varennes"i (1982) XVI. Louis ve Marie Antoinette'nin başarısız kaçma teşebbüsünü işler.
1989'da Fransız tarihçi André Castelot "L'Autrichienne" (Avusturya'lı) adlı filmin senaryosunu yazmıştır. Fransız ihtilali esnasında Marie Antoinette'in devrimciler tarafından "Avusturya'lı kaltak" olarak adlandırılmasından esinlenen film Pierre Granier-Deferre tarafından yönetilmiştir. Başrolünü Alman şantöz Ute Lemper'in oyandığı film 1793'teki mahkeme kayıtlarına dayandırılmıştır.
1995'de James Ivory tarafından yapılan, "Jefferson in Paris" (Jefferson Paris'te) adlı film, Fransız ihtilalinden önceki dönemde Amerika'nın Fransa büyükelçisi Thomas Jefferson'un başından geçenleri anlatır. Başrolünü Nick Nolte'in oynadığı filmde Marie Antoinette Charlotte de Turckheim tarafından ve XVI. Louis Michael Lonsdale tarafından canlandırılmıştır.
Ad:  Marie Antoinette5.jpg
Gösterim: 1032
Boyut:  35.4 KB
Kirsten Dunst, Sofia Coppola'nın Marie Antoinette filminden bir sahnede (2006)

Amerika'lı yönetmen Sofia Coppola'nın Antonia Fraser'ın biyografisinden uyarladığı "Marie Antoinette" adlı filmin çekimlerine 2005 yılında başlanmış ve bazı sahneler Versay Sarayı'nda çekilmiştir. Kirsten Dunst Marie Antoinette'i, Jason Schwartzman XVI. Louis'yi, Asia Argento Madame du Barry'yi, Rip Torn XV. Louis'yi ve Marianne Faithfull, Marie Antoinette'in annesi İmparatoriçe Maria Theresa'yı canlandırmıştır. Film ilk kez Cannes Film Festivali'nde gösterilmiş (2006), seyircilerin kuvvetli alkışını almış ve bir grup izleyici tarafından yuhalanmıştır.

Bazı küçük ayrıntılar
  • ABD'nin Ohio eyaletindeki Marietta kenti ismini Marie Antoinette'den alır.
  • 1979 yapımı "Versay'ın Gülü" isimli anime (Japon çizgi filmi) serisinde, Marie Antoinette konu edilir. Bu seride kraliçe naif ama sevimli bir karakter olarak resmedilir. Anime serisi Riyoko Ikeda'nın aynı isimli mangasından (Japon çizgiromanı) uyarlanmıştır. Her iki seri de çok tutulmuş ve eleştirmenlerce ayakta alkışlanmıştır.
  • Marie Antoinette'den rock grubu Queen'in "Killer Queen" şarkısında bahsedilir.
  • Marie Antoinette hayatı boyunca denizi hiç görmemiştir.
  • 1755 Lizbon depreminin ertesi günü doğmuştur.
  • "Elder Scrolls IV: Oblivion" isimli oyundaki "Antoinetta Marie" karakteri, Marie Antoinette'den esinlenerek yaratılmıştır. Aynı karakter Kirsten Dunst tarafından canlandırılan Marie Antoinette karakterine çok benzer.
Son düzenleyen Safi; 16 Ekim 2016 01:24
theMira
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Ekim 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Marie-Antoinette 5.jpg
Gösterim: 888
Boyut:  38.1 KB
Marie-Antoinette

tam adı MARİE-ANTOİNETTE-JOSEPHE-JEANNE D ’AUTRICHE-LORRAINE,
Almanca asıl adı MARİA ANTONİA JOSEPHA JOANNA VON ÖSTERREICH-LOTHRINGEN
(d. 2 Kasım 1755, Viyana - ö. 16 Ekim 1793, Paris),
Fransa kralı XVI. Louis’nin (hd 1774-93) karısı.

Uçarılığı, savurganlığı ve reform düşmanlığıyla halkın gözünde yoz soylu tipinin simgesi olmuş, monarşinin yıkılmasından (Ağustos 1792) yaklaşık bir yıl sonra giyotinle idam edilmiştir.

Kutsal Roma-Germen imparatoru I. Franz ile Maria Theresia’nın 11. kızıydı. 1770’te Fransa kralı XV. Louis’nin torunu Veliaht (dauphin) Louis’yle evlendi. Silik bir kişiliği olan Louis’nin tahta çıkmasından (1774) önce ondan uzaklaşarak eğlenceye düşkün saray gözdelerinden oluşan dar bir dost çevresi edindi. Doğrudan karışmamasına karşın ona mal edilen ve Elmas Kolye 01ayı olarak bilinen skandal, saygınlığını iyice yitirmesine yol açtı. Bu durumdan da yararlanan soylular kralın bakanlarınca tasarlanan mali reformlara karşı sert bir muhalefet yürüttüler.

Marie-Antoinette krallığı sarsan gelişmeler sırasında kocasından daha güçlü ve kararlı bir tutum takındı. Halkın Bastille’e saldırdığı 14 Temmuz 1789’da Louis’yi ordusuyla Metz’e çekilmeye zorladıysa da sonuç alamadı. Ama Ulusal Meclis’in feodalizmi kaldırma ve kralın egemenliğini kısıtlama girişimlerine karşı direnmesini sağladı. Bu girişimleriyle rejim karşıtlarının baş hedefi durumuna geldi.

Kraliyet ailesi halkın baskısıyla Ekim 1789’da Versailles’dan Paris’e taşınmak zorunda kaldı ve devrimci güçlerin sıkı denetimi altına girdi. Marie-Antoinette altı ay kadar sonra Ulusal Meclis’in seçkin üyelerinden ve meşruti monarşi yanlısı Mirabeau’yla gizlice haberleşmeye başladı. Ama Mirabeau’ya duyduğu güvensizlik nedeniyle Louis’nin onun önerileri doğrultusunda hareket etmesini önledi. Mirabeau’nun ölümünden (Nisan 1791) sonra siyasal göçmenlerden yardım almaya çalıştı. Hazırlanan plan gereğince 20 Haziran gecesi kralla birlikte Paris’ten kaçtıysa da 25 Haziran’da Varennes’de yakalandı ve Paris’e geri götürüldü.
Krallığın giderek bozulan durumu karşısında meclisin meşruti monarşi yanlısı kanadının önderi Antoine Barnave ile gizli görüşmelere girişti.

Ama Barnave’ın, Louis’yi yeni anayasayı tanıdığını halk önünde açıklamaya (Eylül 1791) ikna ettiği bir sırada, kardeşi Kutsal Roma-Germen imparatoru II. Leopold’dan Fransa’ya savaş açmasını istemesi Barnave’m girişimlerini boşa çıkardı. Fransa’nın Nisan 1792’de Avusturya’ya savaş ilan etmesinden sonra da AvusturyalIlarla işbirliğini sürdürmesi halkın tepkisini artırdı. Kraliçeye duyulan öfke, 10 Ağustos 1792’de monarşinin yıkılmasıyla sonuçlanan ayaklanmanın itici gücü oldu.

Marie-Antoinette yaşamının geri kalaı bölümünü Paris hapishanelerinde geçirdi. XVI. Louis’nin Konvansiyon emriyle Ocak 1793’te idam edilmesinden sonra, ağustosta Conciergerie’de tek başına bir hücreye kapatıldı. 14 Ekim 1793’te Devrim Mahkemesinde yargılandı ve iki gün sonra giyotinle idam edildi.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Ekim 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Josephe Jeanne Marie Antoinette von Habsburg-Lorraine
(1755 Viyana - 1793 Paris)
Fransa kraliçesi.

Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresia'nın kızıdır. XVI. Louis ile evlendi. Kocası üzerinde etkili oldu. Ancak hoppa ve müsrif davranışları, Fransa halkı üzerinde kötü bir etki bıraktı. "Avusturyalı Kadın" anlamına gelen "L'Autrichienne" lâkabı takıldı. Fransız Devrimi sırasında Avusturya İmparatorluğu'nu, Devrim Fransası'na karşı savaşa kışkırttığı ortaya çıkınca, kocası XVI. Louis ile birlikte idam edildi.

Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler! ("Qu'ils mangent de la brioche.")
sözü, ya Marie Antoinette'i kötülemek ya da sözü popüler yapmak amacıyla, Marie Antoinette'e mal edilmiştir. Onun tarafından söylendiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Camille Desmoulins tarafında iftira edildiği de söylenmektedir.
***
"Kendi bahtsızlıklarına rağmen, bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü (yüz yıl bile yaşasam da) hayatboyu unutmayacağım."
Ekmek kıtlığından haberi olduğunda...
Ad:  Marie-Antoinette 4.jpg
Gösterim: 903
Boyut:  101.4 KB

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

24 Haziran 2016 / virtuecat Bilim ww
17 Nisan 2011 / ThinkerBeLL Sanat ww
25 Ekim 2015 / KisukE UraharA Müzik ww
24 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat ww
17 Eylül 2015 / Safi Tiyatro ww