ALGI
Algı konusuna ilginç bir denemeyle başlayalım. Kitabınızı yuvarlak hareketler
yaparak oynatınız. Şekil 4.1. de bir plağın dönüşüne benzer bir hareket görüyor musunuz?
Bu devinim algısıdır. Hareket eden nesnelerin, durağan bir ortamdaki durumları
bu algıyı oluşturur. Başka deney ve gözlemler de yapabilirsiniz. Örneğin bir
kuşa, yürüyen bir insana ilişkin gözlemlerle bu algılama türünü daha iyi öğrenebilirsiniz.
1. GİRİŞ
Biz dış dünyaya ve kendimize ilişkin bilgiyi duyum ve algı yoluyla elde edebiliriz. Dünya hakkındaki
bilgilerin tümü bize duyularımız yoluyla ulaşır. Algılamanın nasıl olduğunu anlamamız için,
duyum mekanizmalarının yapısının nasıl olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Bilgi edinme sürecinde
etkili olan duyum, bir kase çorbanın sıcaklığı, soğukluğu, ayağımızı çarptığımızda
duyduğumuz acı gibi yaşantılarımızı içerir. Bir başka deyişle duyum, yaşantımızın ham maddesidir.
Yaşantı sadece bir dizi duyumdan ibaret değildir. Duyum, bir organizmanın iç ve dış
uyarıcılara karşı duyarlılığını gösteren bir terimdir. Buna karşı algı, duyumdan daha ileri bir
adımdır ve algısal süreçler, duyularımızın bizde oluşturduğu yaşantıların en ufak parçalarını
bile anlamlı, örgütlü bir bütün halinde yorumlanmasını içerir. Deniz üstünde duran bir teknenin
biçimi, rengi ve büyüklüğünü algılama işleminde bütün duyular birlikte çalışırlar.
Algılama nedir?
Algılama, duyu organlarını uyaran nesnelerin, niteliklerin veya olayların farkında olunmasıdır.
- 50 -
Şekil 4.1. Devinim Algısı
?
Bireylerde sadece saf duyum ile ilgili deneyimler çok nadirdir. Ne zaman garip bir gürültü duysak,
bu gürültü ne kadar alışık olmadığımız bir gürültü olursa olsun, onu hemen tanıdık bir gürültü
ile bağdaştırırız. Aynı şekilde hiç tanımadığımız, bize tamamen yabancı ve garip bir cisim
görsek, onu bilinçsiz olarak daha önce gördüğümüz benzer bir biçim veya şekille bağdaştırırız.
Hangi yaşta olunursa olsun duyu organlarımızla aldığımız bilgi birikimleri, yorumlama işlemine
tabi tutulur. Bir çocuk için portakal, oynanacak renkli bir top iken, bir yetişkin için kahvaltıda suyu
içilecek bir meyvadır.
Immanuel Kant'a göre, biz bazı şeyleri olduğu gibi değil, bizim istediğimiz biçimde görürüz.
Herhangi bir zamanda algıladıklarımız sadece uyaranın yapısına bağlı değil, aynı zamanda
ortama, önceki deneyimlerimize, o andaki duygularımıza, genelde istek, tutum ve amaçlarımıza
bağldır.
Algılamayı etkileyen etmenler nelerdir?
Algılama, uyarının duygusal yapısı, ortam veya zemin, daha önceki duyusal deneyimler, kişisel
duygu, tutum, amaç ve dürtüler tarafından etkilenir.
2. ALGILAMA BİÇİMLERİ
Normal olarak algılamamızı belirleyen işlemlerin farkında olmayız. Sadece kendimizde ve dış
dünyada olup biten herşeyi görme, işitme, dokunma gibi bütün duyu organları aracılığıyla algılıyoruz.
Böylece biz eşyaları zihnimizde anlamlı bir bütün olması için biçim, şekil, ses veya görüntü
biçiminde organize ederiz. Algılama ne olursa olsın, bir birleşik deneyimdir.
2.1. Görme Algısı
Bir saate baktığımızda onun parçalarını görmeyiz, onu bir bütün olarak algılar, bir zaman dilimi
olarak tanırız. Algılama karışık ve karmaşık bir olaydır. Kısacası, bireyin bir olayı neden o biçimde
algıladığını etkileyen birbiriyle ilişkili bir çok olaylar ve nedenler vardır.
Bir resme baktığımızda gözlerimiz sabit durmaz. Bir tarama işlemi yapar. Göz belirli bir süre
hareketsiz kalır. Sonra başka yere sıçrar. Algılama gözün hareket ettiği sürede değil durakladığı
dönemlerde meydana gelir.
- 51 -
?
Resim 4.1. de görme algılaması sırasında, göz duraklamalarının kaydı görülmektedir. Bu duraklamaların,
dikkat çekici alanlara yöneldiği görülmektedir. Algılamanın, bu duraklama sırasında
yapılan kayıtların bütünü olduğu anlaşılmaktırır.
Uygulama 2
Siz de bir yakınınızın yüzüne ya da bir fotoğrafa bakarak aynı uygulamayı yapınız.
Bakalım görme algılaması sırasında gözlerinizin yaptığı sıçrama ve duraklama
hareketlerini keşfedebilecek misiniz? Ayrıca, algılamanın sıçrama sırasında mı
yoksa duraklama sırasında mı meydana geldiğini anlamaya çalışınız.
2.2. İşitme Algısı
Bir saz topluluğundan gelen sesi, ayrı ayrı müzik aletlerinden çıkan sesler gibi değil, ahenkli ve
bütün bir ses olarak kavrarız.
Bunun yanında kalabalık bir ortamda iken, işitmek istemediğimiz sesleri eleyip, duymak istediğimiz
sesleri algıladığımız olur. Bunun nedeni, müziği toplu olarak, gürültüyü ayırt ederek algılama
isteğimizdir.
2.3. Dokunma Algısı
Dokunduğumuz eşyanın biçimi, yüzey durumundaki özellikleri bize eşya ile ilgili bilgiler verir.
Bu bilgileri birleştirerek eşyayı algılarız. Örneğin, pürüzlü ve dört köşe, pürüzsüz ve yuvarlak
özellikler taşıyan bir eşyanın biçimlenmesinde, görme ve dokunma birbirine yardım eder.
- 52 -
Resim 4.1. Görme Algılaması Sırasında Göz Hareketleri
2.4. Tat ve Koku Algıları
Bir çikolatalı pastanın tadına baktığımızda, içindeki besin maddelerini ayrı ayrı değil de bir çikolatalı
pasta tadı olarak algılarız.
Hoşa giden bir yemek kokusunun algılanmasında, bu kokunun hangi yemeğe ait oluşunu bilmemizde,
sebzenin, salçanın, soğanın ve diğer yemek malzemelerinin meydana getirdiği bir
bütünlük vardır.
2.5. Uzay Algısı
Çevremizdeki eşya ve uyarıcıları kendimize göre örgütler, onları bir "yön" içinde algılarız. Duyu
organlarımız uyarıcıların kendimize göre hangi yönden geldiğini anlamamıza yardımcı olur.
Eşyalarını bir boşluk içindeki yerini belirtmeye "yerleştirme" denir ve bu faaliyet çeşitli duyu organlarının
ortaklaşa çalışmasıyla meydana gelir. Uzay duygusu, önce görmede sonra dokunmada
en son da işitme duyumlarında vardır. Demek ki uzay algısının meydana gelmesinde
tüm duyu organlarımızın rolü büyüktür. Uzay algılarımız izafiyet noktaları yardımıyla kolaylaşır.
Uzaklıkların anlaşılmasında izafiyet noktaları yardımcı olur. Örneğin elimizde ölçecek bir
alet bulunmasa bile ne kadar, kaç kilometre yol yürüdüğümüzü böyle belirli noktalara göre
ayarlayabiliriz.
2.6. Zaman Algısı
Uzaydaki eşya ve olayların algılanması belirli bir sürenin geçmesini gerektirir. Uzayda meydana
gelen herşeyi süre ifadesi olan "zaman"la göstermeye çalışırız. Örneğin sınav olurken, kitap
okurken, film seyrederken, gece-gündüzlerin art arda gelmesinden zamanın geçtiğini anlarız.
3. GESTALT ALGILAMA KURAMI
Yirminci yüzyılın başında Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt psikolojisinin savunucuları,
uyaranların organizasyonunun, algının gerçekleşmesinde önemli bir rol oynadığını
vurgulamışlardır. Gestalt psikologları "Bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından
farklıdır" ilkesini vurgulamışlardır. Gestaltçılar uyarıcıların nesneye yönelik olarak örgütlenmesi
biçiminde beliren temel eğilimin, bireyin duyu organları ve sinir sistemlerinin doğuştan
gelen bir özelliği olduğunu kabul ederler. Gestalt okulunun öncülerinden biri olan Max Wertheimer,
art arda seri bir biçimde gösterilen hareketsiz bir dizi resmin yarattığı hareket hissinin, aslında
tek tek ele alındığında hiçbir resimde olmadığına dikkati çekmiştir.
- 53 -
4. ALGILAMAYI ETKİLEYEN İÇ VE DIŞ ETMENLER
Görme algısı ile diğer algı biçimlerine etki eden etmenler vardır. Bunları iç ve dış etmenler olarak
iki gruba ayırabiliriz.
4.1. Algıya Etki Eden İç Etmenler
4.1.1. Algı Organizasyonu
Gestalt psikologları, bir uyaranın parçalarından birinin, diğer bir parçayla nasıl ilişki içinde göründüğüyle
ilgili sonuçlara varmışlardır. Bu sonuçlar algı organizasyonuna örnek gösterilmiştir.
Algı organizasyonu hakkında yapılan Gestalt varsayımlardan biri, basitlik yasasıdır. Buna
göre algı, uyarının olası en basit yorumuna karşılık verir. Algısal organizasyon ilkeleri arasında
şekil-zemin ilişkisi ve algısal gruplandırma bulunur.
Şekil-zemin ilişkisi: Bütün algılamalarda bir şekil ve zemin vardır. Şekil- zemin ilişkisi bütün
duyu organlarını kapsar. Herhangi bir zamanda çevremizdeki uyaranlardan, dikkat ettiğimiz ve
gruplandırdığımız uyaranları şekil ve bunun dışında kalanları da zemin olarak algılıyoruz. Görsel
alanda şekil bize daha yakındır ve bir nesne izlenimini verir, bir biçimi vardır, zemin ise tanımlanması
zor bir madde izlenimi taşır. Şekil ve zeminin birbiriyle yer değiştirdiği algılamalarımız
vardır. Bir biçimi önce şekil olarak görürken, biraz sonra zemin olarak görebiliriz. Ancak bir
biçimi, aynı anda hem şekil hem de zemin olarak göremeyiz. Şekil-zemin algılamısı doğuştan
gelen br özelliktir.
Şekil 4.2. farklı algılanabilir. Şekil-zemin ilişkisine örnektir.
Bazan açık kısım, bazan da koyu kısım zemin
olarak algılanabilir.
Bu algılama türünü işitme açısından da görebiliriz. Bir
ses sanatçısı şarkı söylerken, arka plandaki müzik
zemini oluşturur.
- 54 -
Şekil 4.2. Şekil Zemin ilişkisi
4.2. Algıya Etki Eden Dış Etmenler
Değişik algılamalarda eşya ve varlıkların boşluktaki özellikleri ve bize etki biçimleri dış etmenleri
meydana getirir. Bunlar:
• Yakınlık: Birbirine yakın olan uyaranları, aynı nesnenin parçalarıymış gibi bir örüntü
içinde ve aynı nesnenin parçaları olarak gruplarız.
Şekil 4.3. e soldan baktığımızda yakın parçaları gruplayıp, üç çift çizgi görürüz. En sonda
da fazladan tek bir çizgi algılarız.
• Benzerlik: Aynı büyüklük, şekil ve kalitedeki nesneler
birbirinden farklı olarak değil, bir grup olarak gözlenirler.
Sokakta yürürken bir kalabalığa baktığımızda
bazı özelliklere göre bireyleri gruplarız; cinsel benzerliğe
göre erkek veya dişi gruplararını ayrı algılarız.
Şekil 4.4 teki benzer şekilleri ayrı ayrı gruplarız.
• Tamamlama: Bireyler, görsel dünyada algıladıkları uyaranlarda varolan boşlukları doldurarak
örgütleme ve bu yolla da kopuk parçalar yerine, bütün bir nese algılamaya eğilimlidirler.
Eğer şekil 4.5 .teki geometrik biçimlere bakacak olursak onları daire, üçgen veya yıldız
olarak görürüz.Bu şekiller tamamlanmamış olmalarına rağmen onları tamamlanmış gibi
algılamamız için güçlü bir eğilim vardır. Böylece zihinsel olarak şekilleri kapatıp veya
boşlukları doldururuz. Bu olgu, algılamada tamamlama olarak geçer.
- 55 -
Şekil 4.3. Yakınlık
X X X X X
X 0 0 0 X
X 0 0 0 X
X 0 0 0 X
X X X X X
Şekil 4.4. Benzerlik
• Süreklilik: Algısal alanımızda bulunan ve aynı yönde
giden birimler birbirleriyle ilişkili görünür. Bu algısal eğilimin
adı sürekliliktir. Şekil 4.6 daki noktaları tek tek görmemekte
bunları birbiriyle kesişen doğru çizgiler halinde birbirine
bağlamaktayız. Bir melodi meydana getiren notalar
ayrı ayrı sesler olarak değil, zaman içinde birbirine bağlanmış
sürekli bir melodi olarak algılanır.
5. ALGISAL DEĞİŞMEZLİKLER
Tanıdık bir nesneyi ışık koşulları,
nesnenin konumu ya da bize
uzaklığı ne olursa olsun kalıcı
ve değişmez algılarız.
Bildiğimiz bir nesnenin, ışık koşulları
nasıl olursa olsun değişmez
bir tona sahipmiş gibi görünmesine
parlaklık değişmezliği
denir. Bu nesnenin renginin aynıymış gibi görünmesine renk değişmezliği denir.
Görüş açısı ne kadar olursa olsun nesnenin biçimini değişmeden algılamaya şekil değişmezliği
denir. Şekil 4.7. deki açık kapıya çizgi halinde olmasına rağmen tam bir kapı gibi algılarız.
Bir nesneyi uzaklığına bakılmazsızın aynı büyüklükte görmemize de büyüklük değişmezliği
denir Bir bozuk paraya hangi uzaklıktan bakarsak bakalım aynı büyüklükte algılarız.
- 56 -
Şekil 4.5. Tamamlama Örneği
•
•
•
• • • • • • •
•
•
•
Şekil 4.6. Süreklilik
Şekil 4.7. Algısal Değişmezlik
6. DERİNLİK VE UZAKLIK ALGISI
Algı etkin ve karmaşık bir süreçtir. Algısal süreçler, uyaranların tanınması, örgütlenmesi ve anlam
yüklenmesini içerir. Görsel uyaranları yorumlamak, nesnenin hangi mekanda, nerede olduğunun
anlaşılması yoluyla gerçekleşir. Algılamada çeşitli çevresel özelliklerden ipucu olarak
yararlanabiliriz. İpuçlarını değerlendirirken bazen tek göz yeterli olurken, bazen de iki gözün
kullanılması gerekir.
Algılama için tek gözün yeterli olduğu ipuçlarına monoküler ipuçları, iki gözün kullanılmasını
gerektirenlere ise binoküler ipuçları denmektedir. Şimdi bunları tek tek inceleyelim.
• Monoküler İpuçları: Sanatçılar nesnelerin
uzaklığını ifade eden çok sayıda
monoküler ipuçları kullanırlar. Bir fotoğrafa
baktığımız zaman aslı kadar olmasa
bile üç boyutluluk izlenimi ediniriz.
Derinlik algısında dört çeşit ipucu
görülür. Eğer bir nesne, bir başka nesnenin
önüne geçerek tamamen görülmesini
engelliyorsa, genellikle birinci
nesneye daha yakınmış gibi algılarız.
Farklı büyüklükteki aynı nesneler bir
hizadaysa, küçük olanları uzaktaymış
gibi algılarız. Farklı büyüklükte serpiştirilmiş
daireler, farklı uzaklıkta aynı
büyüklükte küreler olarak görülür.
Bir diğer ipucu ise görsel alanın yüksekliğidir.
Bir düzlem boyunca bakarsak,
uzaktaki nesnelerin görüş alanımızın
daha yukarısında olduğunu görürüz.
Aynı büyüklükteki nesneleri farklı yüksekliğe
yerleştirerek bunların birbirinden
uzakta olduğu izlenimi yaratabiliriz.
- 57 -
Şekil 4.8. Üst Üste Binme
Şekil 4.9. Görece Büyüklük
Şekil 4.10. Alandaki Yükseklik
Kayalık bir çöl ya da dalgalı bir okyanus yüzeyi gibi düz olmayan yüzeylerde bile uzaklıkla
orantılı bir ilişki vardır! Uzaklık arttıkça kum taneleri incelir.
• Binoküler İpuçları: Aralarındaki uzaklık nedeniyle her iki gözün aynı nesneye farklı
açılardan bakıyor olmaları derinlik algısı için önemli bir ipucudur. Yalnızca tek gözle gören
kişiler çift gözle görenlerin görme deneyimlerinin çoğuna sahiptirler. Ancak iki gözle görenler;
aynı anda daha fazla şey görürler.
Derinlik ve uzaklık hissini iki gözün işbirliğini sağladığını göstermek için stereoskop adı verilen
bir araç kullanılır.
Stereoskopik görmede iki göz işbirliği yapar. Böylece daha doğru bir uzaklık ve derinlik
duyumu oluşur. İki gözümüzün arasında belirli bir mesafe olduğundan, sol göze ulaşan görüntü,
sağ gözünküyle tıpatıp aynı değildir; aralarında çok az fark olan bu iki görüntünün,
tek bir görüntü oluşturacak biçimde bir araya gelmesi stereoskopik etkiyi ortaya çıkarır.
7. ALGI YANILMALARI
Dış duyumların ortaya çıkardığı algılama hatalarımızın bazıları o kadar sıktır ki, bunlara psikolojide
"Algı Yanılması" "İllüzyon" deriz.
Algı yanılmaları, algılama düzenimizin hata yapmaya açık olduğunu ve algı ürününün mükemmel
olmadığını gösterir. Fiziksel gerçek ile psikolojik yaşantı arasındaki etkileşimlerin en iyi belirlediği
durumlardan biri de illüzyondur . İllüzyon algılarımızın fiziksel gerçekten çok farklı ya da
geometrik özellikleriyle ilgilidir. Bunlar çoğu zaman görme algısı ile ilişkilidir. Yanılmayı etkileyen
fiziki faktörler eşyanın büyüklüğü ile ağırlığı arasında ilişkisidir. Geçmiş yaşantılarımız, bu
iki özelliğin birarada bulunduğunu göstermiştir. Duyu organlarımızın yanılmaları eşyanın fizik
özellikleri ve geometrik özellikleriyle ilişkilidir.
7.1. Panzo İllüzyonu
Şekil 4.11 de görüldüğü gibi birbirine yatay çizgiler aynı büyüklükte
olduğu halde, sayfanın yukarı kısmında bulunan çizgi, sayfanın
alt kısmında kalan çizgiden daha uzun görünüyor. Panzo
yanılması, uzaklık algılamasında birbiriyle mekanda kesişen
çizgileri bir referans, karşılaştırma birimi olarak ortaya çıkarmıştır.
- 58 -
Şekil 4.11. Panzo
Yanılması
7.2. Muller-Lyer Yanılması:
En iyi bilinen görsel yanılma, Muller-Lyler yanılmasıdır.
Şekil 4.12 deki AB çizgisiyle, CD çizgisi
aynı uzunlukta olduğu halde AB çizgisi, CD çizgisinden
daha uzun görünür.
7.3. Yön Yanılması
Şekil 4.13 te birbirine paralel olan yedi çizgi bulunuyor.
Oysa bunlar birbirini kesecekmiş gibi görünüyor.
Bu da yöne ilişkin bir algı yanılmasıdır.
Alışkanlık ve geçmiş deneyimler, bu görsel yanılmaları
yaratmada etkilidir. Duyu organlarının özellikleri,
fiziksel nedenler ve çevresel koşullar da bu yanılmaları
doğurabilir. Renk zıtlıkları ve geometrik yanılmalar gibi fiziksel faktörden, giyimde, ev döşemede,
iç ve dış mimarlıkta yararlanılmaktadır. Bazı mağazalar ve lokantalarda küçük salonların
geniş görülmesi için, bir duvarın ayna ile kaplandığı ve resimlerle derinlik verilmeye çalışıldığı
görünür.
7.4. Alan Yanılması
Şekil 4.14 te ortadaki yuvarlak her iki şekilde de aynı
büyüklükte olduğu halde, küçük daireler arasında
yer alan sağdaki yuvarlağa göre daha büyük görünür.
7.5. Bükülme Yanılması
Şekil 4.15 te yer alan A ve B çizgileri şişkin, C dairesi de bükük olarak görülür. Kitabı kaldırdığınızda
çizgilerin birbirine paralel dairenin de yuvarlak olduğunu göreceksiniz.
- 59 -
A B C D
Şekil 4.12.
Muller-Lyer Yanılma Örnekleri
Şekil 4.13. Yön Yanılması
•• •
• ••• •••••••
Şekil 4.14. Alan Yanılması
8. HALÜSİNASYON
Algı yanılmaları yalnız fiziksel nesne ve olayları kapsamaz, sosyal durumları, insan davranışlarını
da içerir. Bir insan düzenli ve tutarlı algı yanılmaları gösteriyorsa, bu tür algılamaya halüsinasyon
denir Gaipten ses duyduğunu, devamlı takip edildiğini, burnuna koku geldiğini iddia
edenler vardır. Bunlar uyarıcısız halüsinasyonlara birer örnektir.
Halüsinasyonlar, hayal ürünüdürler. Çünkü algıyı meydana getirecek hiçbir uyarıcı yoktur.
illüzyon ile halüsinasyonu karşılaştırınız.
İllizyonda var olan bir nesne farklı algılanır. Halüsinasyonda kişi olmayan bir şeyi algılar. Genellikle,
illüzyon belirli bir fiziksel nesne ya da olayı, halüsinasyon bir sosyal olayı ya da etkileşimi
içerir.
Sürekli halüsinasyonlar, ateşli hastalıklarda, kötü bir olayla karşılaşmış olan kimselerde, ya da
akıl hastalarında görülür.
Uygulama 3
Ali kasabaya doğru uzanan demiryoluna uzun uzun baktı. Raylar uzaklarda kesişiyordu.
Öylesine dalmıştı ki kendisine yaklaşmakta olan trenin sesini son anda
duydu. Kendini rayların dışına zor attı. Kendine geldiğinde ortada tren yoktu. Hayal
görmüştü.
Bu olayda geçen iki kavramın ne olduğunu boşluklara yazınız.
1. Rayların uzaklarda kesişmesi (........................................)
2. Tren sesini hayal etme (........................................)
- 60 -
✍
Şekil 4.17. Bükülme Yanılması
Algılama, duyu organlarını uyaran nesnelerin, niteliklerin veya olayların farkında olunmasıdır.
Algılama, ortamlardan, duygusal deneyimlerden, kişisel duygu, tutum, amaç ve dürtüler tarafından
etkilenir. Algılama biçimleri, görme, işitme, dokunma, tat ve koku, uzay ve zaman algısı
şeklinde sıralanır.
Yirminci yüzyılın başında Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt psikolojisinin savunucuları,
algıların organizasyonunun algının gerçekleşmesinde önemli bir rol oynadığını vurgulamışlardır.
Algısal organizasyon ilkeleri arasında şekil-zemin ilişkisi ve algısal gruplandırma bulunur. Algı
sal değişmezlikler duyularımız aracılığıyla gelen uyarıcıları örgütler ve yorumlamamıza yardım
eder. Algılamada çeşitli çevresel özelliklerden ipucu olarak yararlanabiliriz. İpuçlarını değerlendirirken
bazen tek göz yeterli olurken, bazen de iki gözün kullanılması gerekir. Dış duyuların ortaya
çıkardığı algılama hatalarımızın bazıları o kadar sıktır ki, bunlara algı yanılması denir. Yanılmayı
etkileyen fiziki faktörler vardır. Panzo illüzyonu, Muller-Lyer yanılsaması, yön alan ve
bükülme yanılması algı yanılmalarına örnek olabilir. Algı yanılmaları yalnız fiziksel nesne ve
olayları kapsamaz, sosyal durumları ve insan davranışlarını da içerir.
KAYNAK