Arama

Atatürk'ün müziðe ve müzik sanatçýlarýnýn yetiþtirilmesine verdiði önem nedir? - Sayfa 4

En Ýyi Cevap Var Güncelleme: 28 Nisan 2013 Gösterim: 110.344 Cevap: 44
Mohikan - avatarý
Mohikan
Ziyaretçi
29 Nisan 2010       Mesaj #31
Mohikan - avatarý
Ziyaretçi
Arkadaþlar çok acil ödevim var. Yardýmcý olursanýz sevinirim.
Sponsorlu Baðlantýlar
fadedliver - avatarý
fadedliver
Ziyaretçi
29 Nisan 2010       Mesaj #32
fadedliver - avatarý
Ziyaretçi
ATATÜRK VE MÜZÝK
Atatürk, þiir ve edebiyat dýþýnda müziðe de büyük bir ilgi duymuþtur. Þarký ve türküleri dinlemekten büyük bir zevk alan Atatürk, zaman zaman okunan þarkýlara eþlik etmiþ, oynanan halk oyunlarýna katýlmýþtýr. Bazý Rumeli türküleri, onun sesinden notalara dökülmüþ ve müzik repertuarýmýzda yer almýþtýr.
Sponsorlu Baðlantýlar
Atatürk, askerî ataþe olarak Sofyada görevli bulunduðu dönemde çok sesli müziðe ilgi duymaya baþlamýþtýr. Klâsik müzik konserlerine ve operalara giderek bu müzik türlerini tanýma fýrsatý bulmuþtur. Cumhuriyetin ilânýndan sonra, ülkemizde bu müzik türlerinin sevilmesini ve müzik kültürümüzde yer almasýný saðlamak amacýyla yapýlan çalýþmalara önderlik etmiþtir. Ülkemizde müzik sanatýnýn geliþmesi için bütün olanaktan kullanmýþtýr.
Atatürkün zamanýnda yapýlmýþ bazý binalarýn güzelliði, ülkemizdeki çaðdaþlaþma hareketini ifade edebilecek nitelik taþýmaktadýr. Ayrýca mimarî eserlerin korunmasýna verdiði önem de Atatürkün mimarîye olan ilgisinin önemli kanýtlarýndandýr.
Atatürkün, tiyatro, bale, edebiyat, heykeltýraþlýk, mimarî, resim, müzik gibi sanat dallarýyla ve sanatçýlarla ilgilenmesi, onlarý desteklemesi Atatürkün sanatla çok yakýn bir iliþki içinde olduðunun göstergesidir.
Atatürk,sanatla ilgili düþüncelerini,Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuþmalarýnda, Çankaya Köþkünde sanatçýlarla yaptýðý sohbet ve tartýþmalarda belirtmiþtir. Atatürkün bu konuþma ve tartýþmalarda dile getirdiði sanatla ilgili düþünceleri, Türk halkýna ileti niteliði de taþýmaktadýr.
Atatürk, sanatýn tanýmýný þu sözlerle açýklamýþtýr: "Sanat güzelliðin ifadesidir. Bu anlatým sözle olursa þiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlýk, oyma ile olursa heykeltýraþlýk, bina ile olursa mimarlýk olur."
Sanatýn, bir toplumun ilerlemesindeki öneminin ve vazgeçilmezliðinin bilincinde olan Atatürk, bu düþüncesini þu sözlerle ifade ediliþtir: "Sanatsýz kalan bir milletin hayat damarlarýndan biri kopmuþ demektir," "Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur," "Dünyada medenî, ileri ve geliþmiþ olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltýraþ yetiþtirecektir." Atatürkün bu sözleri, sanalla ilgili temel düþüncelerini ifade etmesi bakýmýndan önemlidir.
Atatürkün sanatçýlarla ilgili düþüncelerini ifade ettiði sözleri ise þunlardýr: "Sanatçý, toplumda uzun çalýþma ve uðraþlardan sonra alnýnda ýþýðý ilk hisseden insandýr." "Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaþkaný olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsýnýz."
"Adýmýz Andýmýzdýr" adlý þarkýyý öðrenelim. Þarkýyý, sýnýfýmýzda seslendirelim.
Büyük bir sanatsever olan Atatürkün gönlünde, müziðin ayrý bir yeri vardý. Bu nedenle millî kültürümüzde önemli bir yer tutan güzel sanatlar içinde müziðe ayrý bir önem vermiþtir. Müziðin önemiyle ilgili düþüncelerini, þu sözleriyle ifade etmiþtir: "Hayatta müzik gerekli deðildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlýklar, insan deðildirler.QUOTE=Blue Blood;1251813]ATATÜRK’ÜN MÜZÝÐE VERDÝÐÝ ÖNEM

Ulu Önder Atatürk'ün müzik konusundaki görüþlerini ve çalýþ¬malarýný bütünüyle deðerlendirmek gerekir. Bazý yazar ve müzisyenler böyle yapmamýþ, Atatürk'ün hayatýnýn belli bir dönemindeki sözünü ve uygulamasýný ele alarak çýkarlarý doðrultusunda tek yönlü deðerlendirmeler yapmýþlardýr. Bunun sonucunda Batý Müziði taraftarlarý Atatürk'ün Türk Müziðini istemediði görüþünü yayarlarken, Türk Müziði taraftarlarý da Atatürk'ün hayatýndan ve hatýralarýndan örnekler vererek Türk Müziðini çok sevdiðini ispatlamaya çalýþmýþlardýr. Biz, Ata'nýn müzik konusundaki görüþ ve çalýþmalarýný objektif bir þekilde ortaya koyacak, Türk Halk Müziðiyle ilgili görüþ ve çalýþmalarýna aðýrlýk vereceðiz.

Atatürk müzik eðitimi görmemiþti. Ancak, her çeþit müziði seviyor, Klasik Türk Müziði makamlarýný biliyor , bazý þarký ve türküleri baþarýyla söyleyebiliyordu. Falih Rýfký Atay, O'nun türkü ve þarký söyleyiþini Çankaya adlý eserinde þöyle anlatmaktadýr : "Mustafa Kemal yalnýz Rumeli Türkülerini mat sesi ile güzel ve tatlý söylemekle kalmaz. klasik alaturka musikisi makamlarým da bilirdi.'' ''Bilhassa Rumeli türkülerini söylerken derin ve onulmaz bir gurbet ve sýla acýsý gözlerinde yaþarýrdý. O vataný unutmaz, kaybettiðimiz Rumeli ve Makedonya topraklarýnýn kýr kokularýný alýr gibi, su ve çýngýrak seslerini duyar gibi, bakýþlarý uzaklaþa uzaklaþa sislenir, bizim içinde olmadýðýmýz hatýralar içine karýþýr giderdi. Ses Sanatçýsý Mualla Gökçay da hatýralarýnda Atatürk'ün müzik zevkini þu cümlelerle belirtmektedir: "Ata umumiyetle Türk musikisini severdi. Ama Rumeli türkülerini her þeye tercih ederdi. Rumeli türkülerini bize bizzat kendisi meþketmiþti. Arada bir : -Konuþur gibi tane tane okuyun, diye ihtar ederdi. En sert hocalardan daha titizdi. Musikiden çok anlar en ufak bir falso veya hatayý hemen yakalardi' Bir araþtýrmaya göre, Atatürk'ün çok sevdiði ve söylediði türküler þunlardýr : Atabarý, Atladým bahçene girdim (Rumeli Türküsü), Aliþim'in kaþlarý kare (Rumeli Türküsü), Ayaðýna giymiþ sadef nalini (Rumeli Türküsü), Bülbülüm altýn kafeste (Trakya türküsü ), Daðlar daðlar (Rumeli Türküsü), Gide gide yarenlerim darýldý, Köþküm var deryaya karþý (Rumeli Türküsü), Maya daðdan kalkan kazlar (Rumeli Türküsü), Manastýr, pencere açýldý Bilal Oðlan (Bu Rumeli türküsünü radyo repertuarýna bizzat Atatürk kazandýrmýþtýr.), Þahane gözler (Rumeli Türküsü), Yemenimin uçlarý (Rumeli Türküsü), Zeynep.
Atatürk insan hayatýnda müziðin çok önemli bir yeri olduðuna ina¬nýyordu. 14 Ekim 1925'te Ýzmir Kýz Öðretmen Okulu'nu ziyaretlerinde öðrencilerin "Hayatta musiki lazým mýdýr?'' sorusuna þu cevabý vermiþti :

-"Hayatta musiki lazým deðildir. Çünkü hayat musikidir. Musiki ile alakasý olmayan mahlukat insan deðildir. Eðer mevzuu bahs olan hayat insan hayatý ise, musiki behemehal vardýr. Musikisiz hayat zaten mevcut olamaz. Musiki hayatýn neþesi, ruhu, süruru ve her þeyidir. Yalnýz musiki¬nin nev'i þayan-ý mütalaadýr."

Müziðin insan hayatýndaki ônemine iþaret eden ve dinlenecek müzi¬ðin çeþidine dikkati çeken Atatürk, her konuda olduðu gibi Türk Müziði konusunda da yenilikler yapmak istemiþtir. Ata'nýn Türk Müziði üzerinde yenilikler yapmak istemesinin temel sebepleri þunlardýr :

1. Ziya Gôkalp'in Türkçülüðün Esaslarý eserindeki gôrüþlerinin etkisi:
Ziya Gôkalp'in müzik konusundaki gôrüþlerini Atatürk'ün paylaþtýðý¬ný ve bu gôrüþler doðrultusunda çalýþmalar yaptýðým gôrüyoruz, Gökalp'in Sayýn Oransay tarafýndan tamamý alýnan gôrüþlerinden kýsa bölümler þunlardýr :

-''Memleketimizde bunlardan baþka yan yana yaþayan iki musiki vardýr. Bunlardan birisi halk arasýnda kendi kendine doðmuþ olan Türk Musikisi, diðeri Farabi tarafýndan Bizans'tan tercüme ve iktibas olunan Osmanlý Musikisi'dir. Türk Musikisi ilham ile vücuda gelmiþ, taklitle hariçten alýnmamýþtýr. Osmanlý musikisi ise taklit vasýtasýyla hariçten alýnmýþ ve ancak usulle devam ettirilmiþtir. Bunlardan birincisi harsýmýzýn (kültürümüzün ) ikincisi ise medeniyetimizin musikisidir."

-''Etnografya Müzesi bunlardan baþka her nahiyedeki lisani savtiyyat (fonetik) ile halk melodilerini (naðmelerini) ya fonograf aletiyle yahut nota usulü ile zapt eder. Demek ki Etnografya Müzesinin behemehal bir fotoðrafçýsý, bir fonografçýsý ve notacýsý bulunmak lazýmdýr... Koþmalar, türküler ve naðmeler de hakiki saz þairlerinden alýnmalýdýr."

-"Ýstanbul'da mevcut bulunan Darülelhan, düm-tek usulünün, yani Bizans musikisinin Darülelhanýdýr. Bu müessese iptidai unsurlarý halkýn samimi melodilerinde tecelli eden ve Avrupa musikisine tevfikan armonize edildikten sonra asri mahiyet alacak olan hakiki Türk musikisine hiç ehemmiyet vermemektedir".

-"Avrupa musikisi girmeden evvel, memleketimizde iki musiki var¬dý: Bunlardan biri Farabi tarafýndan Bizans'tan alýnan þark musikisi, diðe¬ri eski Türk musikisinin devamý olan halk melodilerinden ibaretti."

-"Bugün iþte þu üç musikinin karþýsýndayýz : Þark musikisi, garp musikisi, halk musikisi. Acaba bunlardan hangisi bizim için millidir? Þark musikisinin hem hasta, hem de gayr-ý milli olduðunu gördük. Halk musi¬kisi harsýmýzýn, garp musikisi de yeni medeniyetimizin musikileri olduðu için her ikisi de bize yabancý deðildir. O halde milli mu*****iz, memleke¬timizdeki halk musikisiyle garp musikisinin imtizacýndan doðacaktýr. Halk mu*****iz birçok melodiler vermiþtir. Bunlarý toplar ve garp musikisi usulünce armonize edersek hem milli hem de Avrupai bir musikiye malik oluruz."

Atatürk'ün Türk Müziði hakkýndaki görüþleri ve yaptýðý yenilikler Ziya Gökalp'in görüþlerine ve progr..... çok yakýndýr. Nitekim 1930 yýlýnda Alman gazeteci Emil Ludwig'le yaptýðý görüþmede Ludwig'in doðu müziðiyle ilgili görüþlerine þu cümlelerle
itiraz etmiþtir :

-"Bunlar hep Bizans'tan kalma þeylerdir. Bizim hakiki mu*****iz Anadolu halkýnda iþitilebilir. "

Bilindiði gibi Ziya Gökalp müzikolog deðildi. Müzikle ilgili bilgiler; köklü bir eðitime dayanmýyordu. Eski Yunan müziðindeki çeyrek seslerle Türk Müziðindeki koma sesleri birbirine karýþtýrarak, Farabi'yi de iþin içi¬ne sokarak Türk Müziðini Yunanlýlara mal edivermiþti. Þayet bizim müzi¬ðimiz Yunan kökenli olsaydý bugün dünyanýn 1 numaralý müziði olarak her yerde dinlenirdi. Yunanlýlar propagandayla bunu saðlarlardý. Müzikolog Muammer Sun, Ziya Gökalp'in iddialarýyla ilgili olarak görüþlerini þöyle açýklamýþtýr :

-''Bu konu çok tartýþýldý. Bu müzik bize Bizans'tan geçmemiþtir. Araplar da bize hediye etmemiþlerdir. Bu musiki bizim insanlarýmýzýn, adý saný belli insanlarýmýzýn yarattýðý musikidir ve mu*****izdir.................. Bizim Klasik Türk Mu*****izi Araplara ve Bizanslýlara maletme ve bir de Batýlýlaþmanýn etkisiyle alafranga-alaturka kavgasý çýkmýþ, Batýlýlaþmacýlar alafrangacý, "Aman müziðimiz deðiþmesin,, diyenler de alaturkacý olarak nitelendirilmiþlerdir. Baþtan itibaren tamamen yanlýþ ve boþa kürek çekilmiþ bir davadýr "


2. Montesqieu'nün görüþünün etkisi :

Atatürk 1930 yýlýnda Alman gazeteci emil Ludwig'e, Montesqieu'nün "Bir milletin mu******likteki meyline ehemmiyet verilmezse o milleti ilerletmek mümkün olmaz'' sözünü okuduðunu, tasdik ettiðini, bunun için mu*****ize önem verdiðini söylemiþtir. 1 Kasým 1934 tarihinde TBMM'ni açýþ nutkunda Montesqieu'nün görüþüne yakýn þu cümleyi söylemiþtir :

-"Bir milletin yeni deðiþikliðinde ölçü, musikide deðiþikliði alabilmesi, kavrayabilmesidir."


3. Müzik bilginlerinin olmayýþý, sanat seviyesinin düþüklüðü

Atatürk döneminde Türk Müziði konusunda yetiþmiþ bilginlerimizyoktu. Mevcutlar kendi kendilerini yetiþtirmiþti. Darülelhan'ýn eðitimi ye¬tersizdi. Sanatçýlar genellikle usta-çýrak usulüyle yetiþiyordu. Bilgisine güvenilir bir müzik bilginimiz olmamasý sebebiyle Atatürk Ziya Gökalp'a inanmak durumunda kalmýþtý. Riyaset-i Cumhur Fasýl Heyetinde 1925¬-1930 yýllan arasýnda neyzenlik yapmýþ ve Ata'nýn huzurunda defalarca çalmýþ bulunan Burhanettin Ökte hatýralannda bu durumu þöyle dile ge¬tiriyor :

-''Mu*****izin tarihini araþtýrdý, doðru dürüst cevap alamadý. Naza¬riyatýný sordu, iki cümleyi yan yana getiremedik. Eserleri tahlil ettirmek istedi, sathýndan daha derinlere inemedik.

...en büyük mürþit ilimdir, diyen büyük insan bu münevver gençlerimizi tarihte karþýsýnda bulsaydý memlekette ne alafranga-alaturka davasý, ne de sanat fukaralýðý bulunurdu."

8 Aðustos 1928 gecesi Sarayburnu konserinden sonra Atatürk'ün et¬kisi büyük olan
meþhur nutkunun sebebini de Burhanettin Ökte hatýrala¬rýnda Ýtalyan müziði ve Mýsýr'ýn meþhur þarkýcýlarýndan Müniret'ül Meh¬diye Haným'ýn konserinden sonra çok zayýf bir Türk saz heyetinin sahne¬ye çýkarak acemice ''sultani yegah" faslný icrasýna baðlýyor. Atatürk, si¬nirli bir þekilde konseri terk etmiþ, ertesi gün gazetelerde þu nutku ya¬yýmlanmýþtýr :

"- Bu gece burada güzel bir tesadüf eseri olarak þarkýn en mümtaz iki musiki heyetini dinledim. Bilhassa sahneyi birinci olarak tezyin eden Müniretü'l Mehdiye Haným sanatkarlýðýnda muvaffak oldu. Fakat benim Türk hissiyatým üzerinde artýk bu musiki, bu basit musi¬ki Türk'ün çok münkeþif ruh ve hissini tatmine kafi gelmez. Þimdi karþýda medeni dünyanýn musikisi de iþitildi. Bu ana kadar Þark Musikisi denilen terennümler karþýsýnda cansýz gibi görünen halk, derhal harekete ve faali¬yete geçti. Hepsi oynuyor ve þen, þatýrdýrlar. Tabiatýn icabatýný yapýyorlar. Bu pek tabiidir. Hakikaten Türk, fýtraten þen; þatýrdýr. Eðer onun bu güzel huyu bir zaman için fark olunmamýþsa, kendinin kusuru deðildir. Kusurlu hareketlerin acý, felaketli neticeleri Vardýr. Bunun fariki olmamak kaba¬hatti"


4. Çaðdaþ uygarlýk seviyesine yükselmenin topyekün gerçekleþtirilmek istenmesi :

Atatürk, Türk milletini çaðdaþ uygarlýk seviyesine çýkarmak için yenilikler yapmýþtýr .Bu yeniliklerin sadece de devlet idaresinde ve sosyal ha¬yatta yapýlmasý yetmiyordu. Ata, kültür konularýnda da çaðdaþ uygarlýk seviyesine ulaþýlmasýný istiyordu. Müzik de kültür konularýndan biriydi. Ba¬tý'nýn müzik bilgi ve tekniðinden yararlanarak Türk Müziðini milletlerara¬sý seviyeye çýkarmak Atatürk'ün müzik konusundaki çalýþmalarýnýn ama¬cýný teþkil ediyordu. Bu amaçla, o zamana kadar memlekette pek fazla yayýlmamýþ ve öðrenilmemiþ olan Batý Müziðine daha çok önem vermiþ¬tir. Kazým Özalp'a "Bizler alaturka müziðe alýþmýþýz ama yeni nesiller alafranga müziðe çalýþmalýdýrlar.'' ve Falih Rýfký Atay'a "Çocuklarýmýzýn ve gelecek nesillerin musikisi garp medeniyetinin musikisidir'' demiþ, Batý Müziðiyle ilgili bazý kuruluþlar kurdurmuþtur .Atatürk'ün Batý Müzi¬ðini yayma ve öðretmeyle ilgili çalýþmalarý þunlardýr :

-Muzýka-yý Humayun Ýstanbul'dan Ankara'ya nakledilerek Riyaseti¬-Cumhur Orkestrasý adým almýþtýr (1924).

-Müzik öðretmeni yetiþtirmek amacýyla Musiki Muallim Mektebi açýlmýþtýr (1924). Bu okuldan yetiþen öðretmenler okullarda Batý Müzi¬ðine dayalý öðretim yapmýþlardýr.

-Ýstanbul Darülelhan Þark Musikisi Þubesi kapatýlmýþ, okulun adý da Ýstanbul Konservatuarý olarak deðiþtirilmiþtir (1926). Þimdiki adý Ýs¬tanbul Belediye Konservatuarýdýr .

-1927 yýlýndan itibaren Avrupa'ya müzik öðrencisi gönderilmiþtir. Cemal Reþit Bey, Ulvi Cemal Erkin, A. Adnan Saygun, Necil Kazým Akses, H. Ferit Alnar gibi tanýnmýþ kompozitörlerimiz bu imkandan faydalanmýþlardý.

-Alman müzikolog Paul Hindemith'in yardýmlarýyla Ankara Devlet Konservatuarý kurulmuþtur (1936). Devlet Opera ve Balesinin, Devlet Tiyatrolarýnýn Senfoni Orkestralarýnýn sanatçý kadrolarýnýn önemli bir bölümü bu okuldan yetiþmiþtir.

Atatürk'ün Batý Müziðine önem vermesi günümüzde Batý Müziði taraftarlarýnca yanlýþ
deðerlendirilmekte; Ata'nýn yalnýzca Batý Müziðini is¬tediði, Türk Müziðini yasakladýðý þeklinde yorumlar yapýlmaktadýr. Oysa Atatürk Türk Müziðine de gereken önemi vermiþtir .Memlekette Batý Müziðini yerleþtirinceye kadar Türk Müziðine bazý sýnýrlamalar koymasý normaldi. Ata'nýn çaðdaþ uygarlýk seviyesine ulaþýlýrken izlediði yol, Ba¬tý'mn aynen taklidi deðil, Batý'nýn bilim ve tekniðinin milli öze uygulan¬masýdýr. Çankaya köþkünün incesaz takýmýnýn baþkam Hafýz Yaþar Okur'a "Biz garbýnkini hürmetle dinlediðimiz gibi, bizim mu*****iz de bütün dünyada hürmetle dinlenecek bir halde olmalýdýr." derken kastettiði bu düþünceydi. Mesut Cemil tel de ayný konuda Atatürk'ün þu sözlerini naklediyor :

-"Biz çok defa bu musikinin tam haysiyetini bulamýyoruz. Ýþte dinle¬diðimiz hakiki Türk Musikisidir ve þüphesiz yüksek bir medeniyetin musi¬kisidir. Bu musikiyi bütün dünyanýn anlamasý lazýmdýr. Fakat onu bütün dünyaya anlatabilmek için milletçe, bugünkü medeni dünyanýn seviyesine yükselmemiz lazýmdýr. "

1 Kasým 1934 tarihinde TBMM'ni açýþ konuþmasýnda Türk Müziði¬nin çaðdaþ uygarlýk seviyesine getirilmesiyle ilgili çalýþmalarý açýklamýþtýr.

-"Güzel sanatlarýn hepsinde, millet gençliðinin ne türlü ilerletilmesini istediðinizi bilirim. Bu yapýlmaktadýr. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk Musikisidir. Bir milletin yeni deðiþikliðinde ölçü musikide deðiþikliði alabilmesi, kavrayabilmesidir.

Bu gün dinletmeðe yeltenilen musiki yüz aðartacak olmaktan uzaktýr. Bunu açýkça bilmeliyiz. Milli, ince duygularý, düþünceleri anlatan yüksek deyiþleri, söyleyiþleri toplamak, onlarý bir gün önce genel son musiki kai¬delerine göre iþlemek gerekir. Ancak bu þekilde Türk milli musikisi yükselebilir, cihan þümul musikide yerini alabilir.

Kültür iþleri Bakanlýðý'nýn buna deðerince önem vermesini, kamunun da bunda ona yardýmcý olmasýný dilerim.

1 Kasým 1935 tarihli TBMM'ni açýþ konuþmasýnda da ayný konuya temas etmiþtir :

"Kültür kýnavýmýzý yeni ve modern esaslara göre teþkilatlandýrmaya durmadan devam ediyoruz. Ulusal mu*****izi modern teknik içinde yükseltme çalýþmalarýna bu yýl daha çok emek verilecektir."

Atatürk 1 Kasým 1934 konuþmasýnda halk müziði derlemeleri yapýla¬rak, derlenecek ezgilerin genel musiki kurallarý içersinde iþlenmesini, böylece Türk Müziðinin evrensel müzik seviyesine yükselebileceðini be¬lirtmiþti. Müzik yazan Faruk Yener Atatürk'ün müzik konusundaki çalýþ¬malarýnýn amacýný þu cümlelerle açýklayarak görüþlerimizi destekliyor:"Atatürk, Türk Musikisinin kaynaklarýndan yararlanýlarak dünyaya ifti¬harla sunabileceðimiz bir gene dünyanýn anlayabileceði müzik getirilmesini istemiþti... Biz mu*****izi dýþarýya tanýtacak, sevdireceðiz. Operalarýmýzý konser salonlarýna, opera salonlarýna sokacaðýz ve bundan bütün ge¬niþ boyutlarýyla zevk alan bir kitle yaratacaðýz. Fakat bu demek deðildi ki, Atatürk için ne Halk Mu*****iz ve folklorumuz ortadan kalksýn, ne de bize geçmiþten, atalarýmýzdan gelen bir musiki türü silinsin, yok edilsin ve yabancýlaþmýþ bir kültürün, yozlaþmýþ bir kültürün etkisi burada egemen olsun."
Ata'nýn 1934 konuþmasý üzerine Türk Müziðiyle ilgili geliþtirici çalýþ¬malara baþlanacaðý yerde zamanýn Ýçiþleri Bakaný Þükrü Kaya ve Basýn Yayýn Genel Müdürü Vedat Nedim Tör Türk Müziði yayýnlarýný radyo¬dan kaldýrmýþlardýr. Bu yasaklama sekiz ay sürmüþ, Atatürk'ün emriyle sona ermiþtir. Ayný þekilde Atatürk'ün çevresindekilerin O'nun görüþlerini yanlýþ deðerlendirmeleriyle 8/9 Aðustos Sarayburnu nutkundan sonra da Ýstanbul'da aydýnlar Türk Müziðini inkar yolunda birbirleriyle yarýþmýþlar, Türk Müziði yayýnlarýný yasaklamýþlardýr. Vasfi Rýza Zabu hatýralarýnda bu durumu acý acý dile getirmekte Atatürk'ün þu sözlerini naklet¬mektedir:

-"Ne yazýk ki benim sözlerimi yanlýþ anladýlar. Þu okunan ne güzel bir eser. Ben zevkle dinledim. Sizler de öyle. Ama bir Avrupalýya bu eseri böyle okuyup da bir zevk vermeye imkan var mý? Ben demek istedim ki, bizim seve seve dinlediðimiz Türk bestelerini onlara da dinletmek çaresi bulunsun. Onlarýn tekniði, onlarýn ilmiyle onlarýn sazlarý, onlarýn orkes¬tralarý ile Çaresi her ne ise. Mesela Ruslar ne yapmýþlarsa. Biz de Türk Musikisini milletlerarasý bir sanat haline getirelim. Türk'ün naðmelerini kaldýrýp atalým da sadece Batý milletlerinin hazýrdan musikisini alýp kendi¬m ize maledelim. Yalnýz onlarý dinleyelim demedim. Yanlýþ anladýlar sözlerimi, ortalýðý öyle bir velveleye verdiler ki, ben de bir daha lafýný edemez oldum."

Atatürk'ün yakýn çevresinde bulunup birçok çalýþmalarýnda emeði ge¬çen kiþilerden Ahmet Cevat Emre, Atatürk'ün Türk Müziði konusundaki çalýþmalarýný yanlýþ deðerlendirmeler karþýsýnda ölümüne yakýn yýllarda "Ýki þeyde inkýlap olmaz: Dilde ve musikide" düþüncesine ulaþtýðýný belirtiyor.

Atatürk, 1916-1917 yýllarýnda Diyarbakýr'da görevli iken taþýndýðý Celal Güzelses'i zaman zaman dinlemiþ ve sanatçýya bir saat armaðan etmiþtir.

Atatürk döneminde Ýstanbul Konservatuarýn da Þark Musikisi bölümü kapatýlmýþ ancak Türk Sanat Müziði olarak bildiðimiz müzik için repertuar tasnif ve tespit heyeti kurulmuþtur (1926). Bu heyet Türk Musikisi¬nin Klasikleri sersinden 180 þarkýnýn nota ve güftesini, Dini Ezgiler seri¬sinden de 6 ciltlik Tekke Musikisi örneklerini tespit ve tasnif ederek ya¬yýmlamýþtýr (1926-1939).

Atatürk "Bizim hakiki mu*****iz" dediði, halk müziðimizin derlen¬mesine ve kompozitörler tarafýndan iþlenmesine çok önem vermiþtir. 1 Kasým 1934 ve 1 Kasým 1935 nutuklarýnda bu konuya temas etmiþtir. Daha 1924 yýlýnda halk müziði derlemelerine baþlanmýþtý. Ýstanbul Konservatuarý'nýn 1924'teki halk müziði derleme anketinden sonra M.E.B. Hars Müdürlüðü Seyfettin-Sezai (Asaf) Kardeþleri Batý Anadolu'ya derle¬meye gönderdi. Derlenen türküler Yurdumuzun Naðmeleri adý altýnda yayýmlandý (1925). Ýstanbul Konservatuarý 1926-1929 yýllan arasýnda Anadolu'ya dört derleme gezisi düzenlemiþ, bu gezilerde derlenen ezgiler ''Halk Türküleri'' adý altýnda 15 defter halinde yayýmlanmýþtýr. 1929'daki 4. gezi sýrasýnda bazý halk oyunlarýmýz filme de alýnmýþtýr. Devlet ödeneðiyle yapýlan dört derleme gezisine baþta Konservatuar Müdürü Yusuf Ziya (Demircioðlu), Rauf Yekta, Dürri Turan ve Ekrem Besim Beyler, Muhittin Sadýk (Sadak), Mahmut Ragýp (Gazimihal), Ferruh (Arsunar), Abdülkadir (Ýnan) Beyler katýlmýþlardýr. Ýstanbul Konservatuarý devlet ödeneði almaksýzýn Halkbilgisi Derneði uzmanlarýnýn iþtirakiyle 1932 yý¬lýnda beþinci bir derleme gezisi daha düzenlemiþtir.

Derleme çalýþmalarýna bir süre ara verildi. Atatürk'ün 1 Kasým 1934 ve 1 Kasým 1935 nutuklarýndan ve Ankara Devlet Konservatuarý'nýn kurulmasýndan sonra halk müziði
derlemelerine yeni bir ruhla tekrar baþlandý. 1936 yýlýnda Ankara Halkevi'nin daveti üzerine tanýnmýþ Macar Müzikologu ve bestecisi Bela Bartok (1881-1945) Ankara'ya gelmiþti. Bartok, üç konferans vererek halk müziði ürünlerinin derlenmesinin önemine dikkatleri çekti. Kendisi de Adana yöresinde derlemeler yaptý (18-25 Kasým 1936). Halk Müziði derlemelerine Milli Eðitim Bakanlýðý Güzel Sanatlar Genel Müdürlüðünün idare ve himayesi altýnda 1937 yýlýnda baþlanmýþtýr. Atatürk döneminde 1937 ve 1938 yýllarýnda iki büyük derleme gezisi yapýldý. 1937 yýlýndaki geziye Ferit Alnar, Necil Kazým Akses, Ulvi Cemal Erkin, Halil Bedii Yönetken, Muzaffer Sarýsözen ve teknisyen Arif Etikan, 1938 yýlýndaki iki derleme gezisine ise Ferit Alnar, Cevat Memduh Altar, Halil Bedii Yönetken, Tahsin Banguoðlu, Ulvi Cemal Erkin, Nurullah Taþkýran, Muzaffer Sarýsözen, teknisyenler Arif Etikan ve Rýza Yetiþen katýlmýþlardýr. Halk müziði derleme gezilerine Atatürk'ün ölümünden sonra da 1953 yýlýna kadar devam edilmiþ, aþaðý yukarý bütün iller dolaþýlmýþ 10.000 civarýnda ezgi derlenmiþ, 2000 kadar Muzaffer Sarýsözen tarafýndan notaya alýnarak Yurttan Sesler programlarýyla yurda yayýlmýþtýr.

19 Þubat 1932'de Atatürk'ün isteðiyle kurulan Halkevlerinde halk müziðimiz konusunda yaþatýcý çalýþmalar yapýlmýþtýr. Halkevlerinin 1. döneminde (1932-1951) Türk Folklorunun hemen hemen bütün dallarýnda derleme, araþtýrma, eðitim çalýþmalarý baþarýyla yürütülmüþtür. Halkevleri yöre halk þairlerinin, ses ve saz sanatçýlarýnýn toplandýðý yerlerdi. Birçok genç Halkevlerinde baðlama çalmayý, türkü söylemeyi öðrenmiþtir. Halkevleri dergilerinde ve kitap yayýnlarýnda Türk Folkloruyla, bu arada halk müziðimizle ilgili pek çok bilgi bulunmaktadýr.

Atatürk'ün doðumunun 100. yýldönümünü kutladýðýmýz 1981 yýlýnda Türk Halk Müziði yurdun dört bir köþesinde en çok sevilen müziktir. Türk Sanat Müziði'ndeki aðlatýcý, ruh karartýcý, içkiye teþvik edici þarkýlar TRT yayýnlarýnda yok denecek kadar azaltýlmýþtýr. Bunlarýn yerini yaþama sevinci verecek yüzlerce, binlerce yeni beste almýþtýr. Ýstanbul ve Ankara' da düzenli opera ve bale temsilleri verilmektedir. Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir'deki 5 Konservatuar ihtiyaç duyulan sanatçýlarý, bestecileri, araþtýrmacýlarý yetiþtirmektedir. Türk sanatçýlarý yurt içinde ve dýþýnda ba¬þarýlý konserler vermektedir. Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasýnýn yanýnda Ýstanbul ve Ýzmir'de iki senfoni orkestrasý daha kurulmuþtur. Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine baðlý bir müzik bölümü açýlarak, öðretime baþlamýþtýr.
[/QUOTE]

Alýntý
Mohikan adlý kullanýcýdan alýntý

Arkadaþlar çok acil ödevim var. Yardýmcý olursanýz sevinirim.


Misafir - avatarý
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasým 2010       Mesaj #33
Misafir - avatarý
Ziyaretçi
yha benimde performans ödevim var lütfen yadýmcý olurmusnuz o alýntýlar çok fazla kýsa ve oz lazým bana!!!!
pesimist - avatarý
pesimist
Ziyaretçi
7 Kasým 2010       Mesaj #34
pesimist - avatarý
Ziyaretçi
Mustafa Kemal Atatürk, tüm sanat alanalarýna ve kültürel faliyetlere önem verdiði ve geliþtirilmesini tavsiye ettiði gibi, müziðede ilgi ve alaka duymuþ ,dinlemiþ ,hatta resimlerde deðþik oyunlar oynadýðý görülmüþtür.Hatta kendi sesinden söylediði türkülerimiz bulunmaktadýr, buda Atatürkün müziðe verdiði önemli göstermektedir.
Ayrýca Atatürk ,hayatýnýn farklý zamalarýnda , deðiþik müzik dallarýnada ilgi duymuþ , konser ve operalara katýlmýþtýr.
Tabiki yapýlacak þeyleri önem sýrasýna koyarak , farklý inkilaplarla birlikte (þapka inkilabý gibi) , müzik alanýndada ülkemizin ileri gitmesi ve kendini geliþtirmesi için çalýþmalarda bulunmuþtur.
Kendisinin müzik ile bu kadar alakalý bulunmasý, Atatürkün müziðe ne kadar önem verdiðini göstermektedir.
Mustafa Kemal Atatürk,ayrýca Cumhurbaþkanlýðý , TBMM gibi yerlerdede sanatçýlarla yaptýðý görüþmelerde , Atatürkün müziðe verdiði önemi göstermektedir.
Atatürk sanat hakkýndaki þu cümlelerinde , müziðede yer vermiþ ve önemini vurgulamýþtýr.
“Sanat güzelliðin ifadesidir. Bu anlatým sözle olursa þiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlýk, oyma ile olursa heykeltýraþlýk, bina ile olursa mimarlýk olur.”
Ayrýca müziðinde bir sanat dalý olduðunu düþünürsek, aþaýðdaki sözleriylede dolaylý olarakta olsa müziðin önemine atýf yapmýþtýr.
“Sanatsýz kalan bir milletin hayat damarlarýndan biri kopmuþ demektir,”
“Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur,”
Ayrýca Atatürkün sanatçýlar içinde övücü sözleri bulunmaktadýr .
“Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaþkaný olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsýnýz.” sözleriylede sanatçýlarýn koltuklarýný kabartmýþtýr.
Hatta müzik dinlemeyen , müzikle ilgisi olmayan insanlar hakkýnda þunlarý söylemiþtir.
“Hayatta müzik gerekli deðildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlýklar, insan deðildirler.”
Bu sözden Atatürk e göre , müzik dinlemeyen insanlarýn insandan sayýlmayacaðýný anlayabiliriz .Bu sözün kaynaðýný tam olarak bilemesekte , birçok yerde alýntý yapýlmýþtýr.
Atatürk, ayrýca zaman zaman kendisi için özel olarak türkü söylemesi için sanatçýlarý davet etmiþtir .
Atatürk ; Aliþimin kaþlarý kara, sarý zeybek, vardar ovasý gibi türkülerimizi sevmekteydi.
Kabri geniþ olsun, devlete ve millete yaptýklarýnýn karþýlýðýný görsün inþallah.
Misafir - avatarý
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralýk 2010       Mesaj #35
Misafir - avatarý
Ziyaretçi
ATATÃœRK VE MÃœZÄ°K
Atatürk, şiir ve edebiyat dışında müziğe de büyük bir ilgi duymuştur. Şarkı ve türküleri dinlemekten büyük bir zevk alan Atatürk, zaman zaman okunan şarkılara eşlik etmiş, oynanan halk oyunlarına katılmıştır. Bazı Rumeli türküleri, onun sesinden notalara dökülmüş ve müzik repertuarımızda yer almıştır.
Atatürk, askerî ataşe olarak Sofyada görevli bulunduğu dönemde çok sesli müziğe ilgi duymaya başlamıştır. Klâsik müzik konserlerine ve operalara giderek bu müzik türlerini tanıma fırsatı bulmuştur. Cumhuriyetin ilânından sonra, ülkemizde bu müzik türlerinin sevilmesini ve müzik kültürümüzde yer almasını sağlamak amacıyla yapılan çalışmalara önderlik etmiştir. Ülkemizde müzik sanatının gelişmesi için bütün olanaktan kullanmıştır.
Atatürkün zamanında yapılmış bazı binaların güzelliği, ülkemizdeki çağdaşlaşma hareketini ifade edebilecek nitelik taşımaktadır. Ayrıca mimarî eserlerin korunmasına verdiği önem de Atatürkün mimarîye olan ilgisinin önemli kanıtlarındandır.
Atatürkün, tiyatro, bale, edebiyat, heykeltıraşlık, mimarî, resim, müzik gibi sanat dallarıyla ve sanatçılarla ilgilenmesi, onları desteklemesi Atatürkün sanatla çok yakın bir ilişki içinde olduğunun göstergesidir.
Atatürk,sanatla ilgili düşüncelerini,Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuşmalarında, Çankaya Köşkünde sanatçılarla yaptığı sohbet ve tartışmalarda belirtmiştir. Atatürkün bu konuşma ve tartışmalarda dile getirdiği sanatla ilgili düşünceleri, Türk halkına ileti niteliği de taşımaktadır.
Atatürk, sanatın tanımını şu sözlerle açıklamıştır: "Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur."
Sanatın, bir toplumun ilerlemesindeki öneminin ve vazgeçilmezliğinin bilincinde olan Atatürk, bu düşüncesini şu sözlerle ifade ediliştir: "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir," "Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur," "Dünyada medenî, ileri ve gelişmiş olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir." Atatürkün bu sözleri, sanalla ilgili temel düşüncelerini ifade etmesi bakımından önemlidir.
Atatürkün sanatçılarla ilgili düşüncelerini ifade ettiği sözleri ise şunlardır: "Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve uğraşlardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır." "Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız."
"Adımız Andımızdır" adlı şarkıyı öğrenelim. Şarkıyı, sınıfımızda seslendirelim
Büyük bir sanatsever olan Atatürkün gönlünde, müziğin ayrı bir yeri vardı. Bu nedenle millî kültürümüzde önemli bir yer tutan güzel sanatlar içinde müziğe ayrı bir önem vermiştir. Müziğin önemiyle ilgili düşüncelerini, şu sözleriyle ifade etmiştir: "Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar, insan değildirler

.....
Misafir - avatarý
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralýk 2010       Mesaj #36
Misafir - avatarý
Ziyaretçi
arkadaþlar atatürkün sanata ve türk müziðine iliþkin görüþlerini yazarmýsýnýz
Gece Perisi - avatarý
Gece Perisi
Ziyaretçi
27 Þubat 2011       Mesaj #37
Gece Perisi - avatarý
Ziyaretçi
Atatürk Sanat Ve Müzik

Atatürk sanatý seven sanatçýlara deðer veren ve onlarý destekleyen bir devlet adamýdýr. Çocukluðundan itibaren sanata ilgi duymuþ ve sanatýn bazý dallarýyla çok yakýndan ilgilenmiþtir. Gençliðinde þiir ve edebiyata yakýnlýk duymuþ Namýk Kemal'in þiirlerini okumuþ ve ondan etkilenmiþtir.

Atatürk'ün kaleme aldýðý ve 1927 yýlýnda Türkiye Büyük Millet Meclisinde okuduðu Nutuk adlý eseri Atatürk'ün en büyük edebî eseridir. Yazmýþ olduðu "Oðuz Oðullarý" adlý þiir de Atatürk'ün þiir konusundaki yeteneðini sergileyen ve her Türk'ün okumasý gereken bir eserdir.

Atatürk þiir ve edebiyat dýþýnda müziðe de büyük bir ilgi duymuþtur. Þarký ve türküleri dinlemekten büyük bir zevk alan Atatürk zaman zaman okunan þarkýlara eþlik etmiþ oynanan halk oyunlarýna katýlmýþtýr. Bazý Rumeli türküleri onun sesinden notalara dökülmüþ ve müzik repertuarýmýzda yer almýþtýr.

Atatürk askerî ataþe olarak Sofya'da görevli bulunduðu dönemde çok sesli müziðe ilgi duymaya baþlamýþtýr. Klâsik müzik konserlerine ve operalara giderek bu müzik türlerini tanýma fýrsatý bulmuþtur. Cumhuriyetin ilânýndan sonra ülkemizde bu müzik türlerinin sevilmesini ve müzik kültürümüzde yer almasýný saðlamak amacýyla yapýlan çalýþmalara önderlik etmiþtir. Ülkemizde müzik sanatýnýn geliþmesi için bütün olanaktan kullanmýþtýr.

Atatürk'ün zamanýnda yapýlmýþ bazý binalarýn güzelliði ülkemizdeki çaðdaþlaþma hareketini ifade edebilecek nitelik taþýmaktadýr. Ayrýca mimarî eserlerin korunmasýna verdiði önem de Atatürk'ün mimarîye olan ilgisinin önemli kanýtlarýndandýr.

Atatürk'ün tiyatro bale edebiyat heykeltýraþlýk mimarî resim müzik gibi sanat dallarýyla ve sanatçýlarla ilgilenmesi onlarý desteklemesi Atatürk'ün sanatla çok yakýn bir iliþki içinde olduðunun göstergesidir.

Atatürksanatla ilgili düþünceleriniTürkiye Büyük Millet Meclisindeki konuþmalarýnda Çankaya Köþkünde sanatçýlarla yaptýðý sohbet ve tartýþmalarda belirtmiþtir. Atatürk'ün bu konuþma ve tartýþmalarda dile getirdiði sanatla ilgili düþünceleri Türk halkýna ileti niteliði de taþýmaktadýr.
Misafir - avatarý
Misafir
Ziyaretçi
12 Mart 2011       Mesaj #38
Misafir - avatarý
Ziyaretçi
arkadaþlar Atatürk'ün müzik admlarýnýn yetiþtirilmesi için yaptýklarý nelerdir ?
Misafir - avatarý
Misafir
Ziyaretçi
22 Mart 2011       Mesaj #39
Misafir - avatarý
Ziyaretçi
atatürk^ün müzik sanatçýlarýnýn yerleþtirilmesine verdiði önem?
Misafir - avatarý
Misafir
Ziyaretçi
14 Kasým 2011       Mesaj #40
Misafir - avatarý
Ziyaretçi
Mrb Atatürkün Belirledigi müzik aletleri Acýil pm lutfen .s

Benzer Konular

23 Kasým 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
22 Kasým 2011 / bla_bla_bla Soru-Cevap
18 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap